Connect with us

GÜNCEL

108 milyon yurttaşın tüm kişisel verileri çalındı, BTK verileri koruyamadığını kabul ederek Google’dan yardım istedi

Yayınlanma:

|

Resmi kurumlarda kaydı olan 108 milyon yurttaşın kimlik numaralarından ev adreslerine kadar tüm kişisel verileri çalındı. Çalınan veriler arasında 82 milyon kişinin ikamet adresi ve 134 milyon da GSM numarası yer aldı. Verileri korumakla yükümlü olan BTK, verileri koruyamadığını kabul ederek Google’dan yardım istedi.

Free Web Turkey‘den Ali Safa Korkut‘un haberine göre, resmi kurumlarda kaydı olan 108 milyon yurttaşın ad, soyad, tc kimlik numarası, aile sıra numarası, birey sıra numarası, doğum tarihi, doğum yeri; nüfusa kayıtlı oldukları il, ilçe ve köy, medeni durum, ölüm tarihi, ikamet adresi ve cep telefonu numarasından oluşan kişisel verileri çalındı.

Verileri çalan bilgisayar korsanları, bunları “Yenilenmiş TC”, “Adres”, “GSM”, “101m” ve “GSM” (ikinci bir dosya) isimli beş farklı Google Drive dosyasında topladı.

Verilerin çalındığını fark eden Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi (USOM), Google ile iletişime geçti ve “Kanunen yurttaşları kimlik avı saldırıları, kullanıcı hesaplarının ele geçirilmesi ve veri sızıntıları gibi her türlü siber saldırıya karşı korumakla yükümlüyüz” diyerek yardım talep etti.

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) bünyesinde faaliyet gösteren USOM, “Bu doğrultuda, kritik öneme sahip olduğu iddia edilen bazı verilerin sisteminize başarıyla yüklendiğini önemle dikkatinize sunarız” ifadesiyle Google’a ilgili Drive dosyalarının bağlantılarını iletti ve “acil” koduyla “derhal” kaldırılmalarını istedi.

108 milyon TC kimlik numarası, 82 milyon kişinin ikamet adresi, 134 milyon GSM numarası

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup olmadığı fark etmeksizin, Türkiye’deki herhangi bir resmi makamda kaydı bulunan tüm yurttaşların verilerinin yer aldığı beş dosyanın toplam boyutu 42,18 GB.

Çalınan veriler arasında 108 milyon 571 bin 832 kişiye ait TC kimlik numarası, 82 milyon 322 bin 190 kişinin ikamet adresi ve 134 milyon 817 bin 279 cep telefonu numarası yer aldı.

İçinde milyonlarca kişiye ait kişisel verilerin bulunduğu dosyaların formatıysa veri kaydı için tercih edilen ilk format olan XLS (Microsoft Excel) veya CSV değil. Verileri çalan bilgisayar korsanları, dosyaların boyutunun büyük olması sebebiyle onları bir veritabanı yönetim sistemi olan MySQL’in MYD ve MYI formatlarında kaydetmiş.

MySQL, bu tür büyük boyutlu veri setlerini kaldırabilecek veritabanı yönetim programlarından biri. Bu ve benzeri programlar, veritabanına aynı anda yüzbinlerce istek gönderebilme kapasitesine sahip olduğu için bu verileri işlemek isteyenler bu tür programları kullanıyor.

BTK’dan Google’a: İşbirliğinizi rica ediyoruz

Google’dan işbirliği yapmasını “rica eden” USOM, aynı zamanda ilgili dosyaları Drive’a yükleyen kişi veya kişilerin kullanıcı hesap kimlikleri, IP adresleri ve port numaralarını da istedi.

Şirkete gönderilen 29 Temmuz ve 3 Eylül tarihli iki ayrı yazıda USOM, “Bu konudaki hızlı yanıtınız, etkilenen kullanıcıların bütünlüğünü ve güvenliğini korumak açısından büyük önem taşımaktadır” dedi.

MLSA suç duyurusunda bulunmuştu

Free Web Turkey, kişisel verilerin çalındığını 2023 yılında da ortaya çıkarmış ve bunun üzerine İçişleri Bakanlığına dava açmıştı. Açılan davanın reddedilmesi üzerine konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıyan MLSA Hukuk Birimi, verileri korumakta ihmal gösteren idarenin özel hayatın gizliliğini, ifade özgürlüğünü ve adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini savundu. MLSA’ya göre kişisel verilerin açıkça yayınlanması bilgileri açıklanan milyonlarca kişi için büyük bir tehdit oluşturuyor.

Okumaya devam et

EKONOMİ

Geleceğin Uzun Tarihi: Hayaller, Teknoloji ve Gerçeklik Arasında Bir Yolculuk

Yayınlanma:

|

İnsanlık tarihi, geçmişin izlerini taşırken geleceğe dair umutlar, korkular ve öngörülerle şekillenmiştir. Teknoloji ilerledikçe bu gelecek tahayyülleri daha somut, daha ulaşılabilir ve bir o kadar da kontrol edilebilir hale geldi. Nicole Kobie’nin kaleme aldığı The Long History of the Future” (Geleceğin Uzun Tarihi), tam da bu noktada devreye giriyor: Geleceğin ne olduğuna, kim tarafından kurgulandığına ve nasıl yönlendirildiğine ışık tutuyor.

Gelecek Fikri Yeni Değil, Ama Daha Güçlü

Kobie, geleceğe dair düşünmenin yeni bir refleks olmadığını vurguluyor. Antik çağlardan bugüne kehanetler, ütopyalar, distopyalar ve bilimkurgu eserleri aracılığıyla insanlar kendi zamanlarını aşan kurgular üretmişlerdir. Ancak asıl dikkat çekici olan, bu kurguların bireylerin değil; hükümetlerin, şirketlerin ve teknoloji elitlerinin elinde birer araç haline gelmesidir.

Silikon Vadisi’nin “Geleceği” Satın Alması

Günümüzde geleceği tanımlayan en güçlü aktörler teknoloji şirketleri. Silikon Vadisi merkezli bu yapılar, yalnızca yeni teknolojiler üretmekle kalmıyor; bu teknolojilerin hayal ettirdiği geleceği de pazarlıyor. Nicole Kobie’ye göre bu “gelecek satışı”, kapitalist sistemin en sofistike manipülasyonlarından biri. Çünkü artık insanlar, daha iyi bir geleceği hayal etmek yerine, sunulan vizyonlara razı olmayı tercih ediyor.

Bilimkurgu ve Politik Gerçeklik

Kobie, bilimkurgu edebiyatının ve filmlerinin yalnızca eğlence değil, politik bir arka plana sahip olduğunu savunuyor. 1984, Brave New World, Black Mirror gibi eserler birer uyarı değil, zamanla “olası senaryolara” dönüşüyor. Bu da gelecek tahayyüllerinin aslında günümüz karar vericileri tarafından birer araç olarak nasıl kullanıldığını ortaya koyuyor.

Teknoloji Tarafsız Değildir

Yazar, teknolojinin asla tarafsız olmadığını açıkça ifade ediyor. Hangi teknolojinin geliştirileceği, kimler için geliştirileceği ve hangi ihtiyaçlara cevap vereceği tamamen ideolojik kararlarla belirleniyor. Yapay zeka, gözetim sistemleri, uzay yolculukları veya dijital ekonomi: Hepsi birer gelecek inşasıdır. Ancak bu gelecek, herkes için eşit derecede ulaşılabilir değil.

Hayal Edilen Gelecek mi, Dayatılan Gelecek mi?

Kitabın temel sorusu şu: Gelecek gerçekten insanlığın ortak aklıyla mı belirleniyor, yoksa güçlülerin çıkarına göre mi kurgulanıyor?

Nicole Kobie’nin cevabı net: Bugün bize “ilerleme” adı altında sunulan çoğu şey, belirli çevrelerin çıkarlarına hizmet eden bir gelecek tasarımıdır. Bu tasarım, medya yoluyla yaygınlaştırılır, teknolojiyle pazarlanır ve politikalarla meşrulaştırılır.

Nicole Kobie The Long History of the Future – Narrative Species

Geleceği Kimin İçin Tasarlıyoruz?

“Geleceğin Uzun Tarihi”, sadece teknolojiye veya inovasyona değil, bu olguların arkasındaki güç ilişkilerine dikkat çeken önemli bir eser. Nicole Kobie, okura şu çağrıyı yapıyor:

“Geleceği başkalarının kurgulamasına izin vermeyin.”

Çünkü bir toplumun geleceği, ancak kolektif akıl ve etik bir vizyonla kurgulandığında adil ve sürdürülebilir olabilir. Aksi halde geleceğimiz, geçmişin hatalarına benzeyen ama daha sofistike bir kabusa dönüşebilir.

Okumaya devam et

Ali Coşkun

Türkiye Bankacılık Sektöründe KMO Gerçeği: 2018-2025 Arası Dönüşüm

Yayınlanma:

|

Yazan:

KMO Nedir?

Kredi-Mevduat Oranı (KMO), bankaların topladıkları mevduatın ne kadarını kredi olarak kullandırdığını gösteren temel bir göstergedir:

KMO = Toplam Krediler / Toplam Mevduatlar

Finansal istikrar açısından bu oran, hem bankaların risk düzeyini hem de kredi politikalarının sürdürülebilirliğini izlemek için kritik önemdedir.

2018-2020: Aşırı Kredi Genişlemesi

Bu dönemde KMO oranı %115-120 seviyelerindeydi. Yani bankalar her 100 TL mevduata karşılık 115-120 TL kredi veriyordu. Bu durum:

  • Sistemin kendi kaynağının ötesinde kredi genişlemesi yaşadığını,

  • Kredi finansmanının bir bölümünün dış kaynaklar veya özkaynaklarla karşılandığını gösteriyordu.

Ancak yüksek KMO:

  • Likidite riskini artırıyor,

  • Dış şoklara karşı kırılganlığı büyütüyordu.

2021 Sonrası: Politikada Sıkılaşma ve Yeni Dönem

2021’den itibaren TCMB’nin uygulamaya koyduğu politikalar sektörü dönüştürmeye başladı:

  • Aktif rasyosu düzenlemesi

  • Makroihtiyati tedbirler

  • Kur korumalı mevduat uygulaması

  • TL’yi destekleyici adımlar

Bu düzenlemeler sonucunda:

  • Bankaların kredi verme iştahı azaldı,

  • Mevduat toplama motivasyonu arttı.

2023-2025: KMO Geriliyor

Bu politikalar sonucunda:

  • 2023 itibarıyla KMO %90’ın altına geriledi.

  • 2024 ve 2025’in ilk yarısında oran %80-90 aralığında seyrediyor.

Artık bankalar her 100 TL mevduata karşılık yalnızca 80-90 TL kredi kullandırıyor.

Bu durum, sistemin:

  • Daha temkinli ve kontrollü çalıştığını,

  • Likidite açısından daha güçlü konuma geldiğini göstermektedir.

Ancak Sorunlar da Var: Krediye Erişim Zorlaştı

Düşen KMO’nun bazı olumsuz yansımaları da oldu:

  • KOBİ’ler başta olmak üzere reel sektör krediye ulaşmakta zorlandı.

  • Bu durum, konkordato ve iflaslarda artışa neden oldu.

Ne Yapılmalı?

Bu süreçte atılması gereken adımlar:

  1. Uzun vadeli, TL bazlı, istikrarlı mevduat yapısı oluşturulmalı.

  2. Bankaların kaynak yapısı çeşitlendirilerek dışa bağımlılık azaltılmalı.

  3. Tasarruflar artırılmalı, sermaye piyasaları derinleştirilmeli.

  4. Krediye erişimi kolaylaştıracak, yenilikçi finansman araçları geliştirilmeli.

Devletin Rolü: KMO ve Dolaylı Borçlanma

KMO’nun düşürülmesiyle birlikte:

  • Bankalar daha az kredi verirken,

  • Krediye verilmeyen kaynaklar devlet tahvillerine yönlendirildi.

Bu sayede:

  • Hazine, risksiz ve ucuz borçlanma imkânı buldu.

  • Ancak bankalar faiz riski taşıyan menkul kıymetleri bilançolarında tutmak zorunda kaldı.

KMO’daki düşüş, finansal istikrar için olumlu olsa da, reel sektöre verilen desteğin azalması, ekonomik büyümeyi sınırlandırmaktadır. Bu ikilem, Türkiye’nin kredi sistemi ile tasarruf yapısı arasındaki dengesizliğin yeniden yapılandırılmasını zorunlu kılmaktadır.

Dezenflasyon sürecinde piyasadaki talebi azaltmak, kamu finansmanını sağlamak ve TL’ye geçişi desteklemek amacıyla uygulandı.

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

GÜNCEL

Sabır Bambu Gibidir…

Yayınlanma:

|

Sorunlarınızdan şikayet etmeyin. İnsanların %80′ i ilgilenmez, geri kalan %20’si de bunları hak ettiğinizi düşünür. (Mark Twain )

Ama bir kapı var. İsterseniz günde milyon kere çalın . Niye geldin demez.
Sen böyle yaptın, şöyle yaptın demez. Hoşgeldin der.

Öyle randevu falan almana gerek yok, sen ne zaman istersen açıktır o kapı.

Aracıya gerek yok, direk seninle muhatap olur . Şarlatanları araya sokmana gerek yok, dilekçeye gerek yok. Programı her zaman sizin geleceğiniz güne hazır.

Müsaitmisin demene gerek yok.

Edeple ben geldim demen yeterli.

Bazen hemen yerine getirmez isteklerini.

Bazen hemen yerine getirir.

Bekletir …. Yıllarca beklersin belki

Çünkü senin için doğru olan budur.

Doğru zamanı , senin pişmeni bekler, çömlek misali , sertleşmeni bekler . Bazen biz sabredemeyiz ve çatlarız.

Ben yıllarca bekledim mesela; sabır çatladı, gönül küstü…

Beni duymuyor bile dediğim zamanlar oldu. Bırakmayı düşündüm o kapıyı. Sonra sabah göğsümde bir rahatlık olurdu. (Devam et hem kendi yoluna, hemde bana gelmeyi ihmal etme )

Bambu ağacı gibi,

Uzakdoğuda bizzat yerinde görmüştüm.

Ekersin toprağa. Sularsın, bakarsın, ilgilenirsin her gün ama…

Santim büyümez. Beklersin büyümez.

Yıllar geçer ….

1, 2, 3, 4, 5 ✔️

5 yılın sonunda bir fışkırır topraktan.

Tüm emeklerin, emeğin ile birlikte …

Devasa bir ağaç olur.

Sonra; yıllar sonra fışkırdı.

Ben bu kadar istemedim ki senden dedim.

Benim planım buydu sana dedi.

Ben ümidimi kesmiştim senden, özür dilerim, sen olmasan savrulup giderdim dedim …

Senin yardımın olmasa yok olur giderdim dedim ….

Seni seviyorum ❤️ dedi ….

Benden hiç bir zaman ümit kesme dedi. Yeterki doğru ol …

Kimseye boyun eğme, kimseden korkma ben varım. Ben varken kimse sana zarar veremez dedi ….

Veremedi kimse zarar …

Çok uğraştılar ama veremediler …

Kısacası dostlar;

O kapıyı unutmayın, sabredin, doğru olun. Yeterki doğru olun.

Eğilmeyin, korkmayın.

Size sizden başka kimse zarar veremez.

Çalışın, dik duruşunuzun altını doldurun. Altını doldurmazsanız boş bir kibir olur o direniş.

Mustafa AKPINAR

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.