Connect with us

GÜNCEL

İZMİRLİ MİMARLAR VE İÇMİMARLAR ‘’EKOLOJİK FARKINDALIK İÇİN’’ BULUŞTU

ARCHIMIM, İzmir’de yer alan İç Mimarlar Odası, Mimarlar Odası, Serbest Mimarlar Derneği ortaklığı ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin de desteğiyle sürdürülebilir dünya ve yapılaşma için bir etkinlik düzenledi. “Architecture for Mediterranean ECOLOGY” (‘’ARCH FOR M.E.’’) adıyla düzenlenen etkinlikte yabancı ve yerli bir çok sektör profesyoneli deneyimlerini aktaracak. Geleceğin mimarisi nasıl sürdürülebilir olur, nasıl ekolojik hale getirilir hepsi tartışılacak.

Yayınlanma:

|

Hepimizin bildiği bir gerçek var, o da küresel ısınmadan dolayı dünyamızın büyük bir tehdit altında olduğu. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’in bildirgesne göre artık küresel ısınma çağı bitti ve bunun yerine küresel kaynama çağı başladı. Yapılan tüm araştırmalar da gösteriyor ki gerekli önlemler alınmazsa 2050 yılına kadar birçok bitki örtüsü ve hayvan türü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.

Dünyanın içinde bulunduğu bu tehdidin oluşmasına neden olan en önemli alanlardan biri de binalardaki enerji tüketimi. Bu tehdidin üçte birinden fazlasını binalardaki enerji tüketimi oluşturuyor. Bir yapının sürdürülebilir olması, ekolojik olarak tasarlanması, yapılarda enerji tasarrufunun maksimum seviyelerde sağlanması çok önemli hale geliyor. Burada da kilit aktörler mimarlar ve iç mimarlar.

Bu konuyu gündeme getirmek için bu platformu kurgulayan ARCHIMIM, İzmir’de yer alan İçmimarlar Odası, Mimarlar Odası ve Serbest Mimarlar Derneği ortaklığı, İzmir Büyükşehir Belediyesi desteği ile‘’ARCH FOR M.E.’’ (“Architecture for Mediterranean ECOLOGY’’) adı altındaki bu etkinlik düzenledi.

ARCH FOR M.E., İzmir’de ulusal ve uluslararası sektör profesyonellerini buluşturuyor. İzmir Bıçakçı Han’da düzenlenen organizasyonun ana teması geleceğe yönelik yapılaşmanın nasıl tasarlanması gerektiği hakkında.

ARCH FOR M.E.’NİN BAŞ AKTÖRLERİ

İzmir İç Mimarlar Odası Başkanı: BURCU YAZGAN: Gelecekteki en büyük zorluk, tüm alanları yapılaşmaya açmak, kültürel mirası korumadan yıkıp yeniden inşa etmek, küresel ısınmaya neden olan betonla her şeyi kirleterek bir gelecek inşa etmektir. Cehalet ve sorumsuzluğun sonuçları bizi bugün yaşadığımız felaketlere götürürken, sürdürülebilirlik geçmiş ve gelecek arasındaki adalettir. Başarılı iş birlikleriyle Türkiye’de ilk kez düzenlediğimiz ‘Akdeniz Ekolojisi’ başlıklı Arch for M.E. etkinliği, Türkiye’den ve Akdeniz şehirlerinden gelen profesyonel katılımcılarla bu alanda bilgi birikimini artırarak ve farkındalık yaratarak büyük bir işin ilk adımını oluşturuyor.

İzmir Serbest Mimarlar Derneği (SMD) Başkanı: DÜRRİN ULEMA: Doğaya karşı değil, doğayla uyumlu yapılaşma; sürdürülebilirliktir. Doğayla değil, kendiyle mücadele eden insan, ekolojinin ta kendisidir. İnsan doğanın parçasıdır, yaşam kaygısı güderken doğanın bir parçası olduğumuzu unuttuk. Kışların yaza karıştığı, temiz su kaynaklarının azaldığı, sağlıklı gıdaya ulaşmanın zorlaştığı dünyamızda şimdi unuttuklarımızı hatırlama zamanıdır.

İzmir Mimarlar Odası Yönetim Kurulu Başkanı: İLKER KAHRAMAN: İklim değişikliği sebebi ile dünyamızı ısıtıyoruz, tüm çabamız bu ısınmayı iki derecenin altında tutabilmek için. İki derecelik bir farkın bile habitata etkisinin çok olacağını biliyoruz ama bu hedefi ıskalayacak olduğumuzu Paris iklim anlaşmasında imzalanan niyet mektuplarının söylediği hedeflerin hesaplanmasından anlıyoruz. Bina sektörünün iklim değişikliği ile mücadelede en önemli sektör olduğunu ve görevin mimar ve iç mimarlara düştüğünü biliyoruz. İklim değişikliği ve çevre dostu yaklaşımlarda üreticiden uygulayıcıya hepimizin ortak hedefi benimsemesi gerekiyor. İşte ARCH FOR ME bu sebeple düzenleniyor.

İzmir Serbest Mimarlar Derneği (SMD) Yönetim Kurulu Üyesi: TAMER AKSÜT: Yakın zamanda yaşadığımız pandemi süreci içerisinde, insanların evlerindeki yaşam alanları ve kişisel alanları ile bunların işyerlerine yansımaları üzerindeki düşünce biçimleri, sessiz ama etkili bir biçimde devrimsel değişime uğradı. İnsanlar hem iç mekân hem de dış mekân üzerinde, doğal dünyaya karşı doğuştan gelen biyolojik yakınlığını fark etti. ARCH FOR M.E. etkinliği, bu temayı Akdeniz’e kıyısı olan ülkeler genelinde güneşi, doğayı, biyofili ve ekolojiyi tekrar konuşacak, tartışacak, güncel yapı teknolojilerini ve malzemelerini sergileme fırsatı yaratarak ekoloji ve Akdeniz mimarlığı üzerine yeni bağlantılar oluşturulacak.

ARCHIMIM ‘’NEDEN BU PLATFORMU DÜZENLİYORUZ?’’: Yapı sektörünün kilit aktörleri mimarların hayatın tek anlamı olan insanlığa hizmet için harekete geçme zamanlarının geldiğini düşünüyoruz. Bu sebeple ‘Architecture for Mediterranean ECOLOGY’’yi, yani ARCH FOR M.E.’yi düzenliyoruz.

Bu yıl ilki gerçekleşen etkinliğin destekçileri şöyle; NG Kütahya Seramik, Alumil, Mapei, Barrisol Türkiye, Tekno Yapı, AkzoNobel, Altın Bölme, BusyPod, Certified Partner, Dalsan, Ege Seramik, Eternos, Feltouch, GOM, Huawei, Inventronics, IQ Aluminium System, İca, İnterpon, Klassis, Kosse Stone, Marshall, Papatya, Solino, Uva, Velux, QUBI, Zivella. Peysaj Sponsoru TDA, Ahşap Sponsoru ATIA, İletişim Sponsorları Home Art, Eko Yapı ve BAU Teknolojileri Dergileri. Sanatçı Ekber Sürsal da sürdürülebilir malzemeler ile yarattığı eserleriyle etkinliği destekleyen sanatçılardan.

Etkinlik 21 Eylül saat 19.00’da sona erecek.

     

Okumaya devam et

EKONOMİ

Geleceğin Uzun Tarihi: Hayaller, Teknoloji ve Gerçeklik Arasında Bir Yolculuk

Yayınlanma:

|

İnsanlık tarihi, geçmişin izlerini taşırken geleceğe dair umutlar, korkular ve öngörülerle şekillenmiştir. Teknoloji ilerledikçe bu gelecek tahayyülleri daha somut, daha ulaşılabilir ve bir o kadar da kontrol edilebilir hale geldi. Nicole Kobie’nin kaleme aldığı The Long History of the Future” (Geleceğin Uzun Tarihi), tam da bu noktada devreye giriyor: Geleceğin ne olduğuna, kim tarafından kurgulandığına ve nasıl yönlendirildiğine ışık tutuyor.

Gelecek Fikri Yeni Değil, Ama Daha Güçlü

Kobie, geleceğe dair düşünmenin yeni bir refleks olmadığını vurguluyor. Antik çağlardan bugüne kehanetler, ütopyalar, distopyalar ve bilimkurgu eserleri aracılığıyla insanlar kendi zamanlarını aşan kurgular üretmişlerdir. Ancak asıl dikkat çekici olan, bu kurguların bireylerin değil; hükümetlerin, şirketlerin ve teknoloji elitlerinin elinde birer araç haline gelmesidir.

Silikon Vadisi’nin “Geleceği” Satın Alması

Günümüzde geleceği tanımlayan en güçlü aktörler teknoloji şirketleri. Silikon Vadisi merkezli bu yapılar, yalnızca yeni teknolojiler üretmekle kalmıyor; bu teknolojilerin hayal ettirdiği geleceği de pazarlıyor. Nicole Kobie’ye göre bu “gelecek satışı”, kapitalist sistemin en sofistike manipülasyonlarından biri. Çünkü artık insanlar, daha iyi bir geleceği hayal etmek yerine, sunulan vizyonlara razı olmayı tercih ediyor.

Bilimkurgu ve Politik Gerçeklik

Kobie, bilimkurgu edebiyatının ve filmlerinin yalnızca eğlence değil, politik bir arka plana sahip olduğunu savunuyor. 1984, Brave New World, Black Mirror gibi eserler birer uyarı değil, zamanla “olası senaryolara” dönüşüyor. Bu da gelecek tahayyüllerinin aslında günümüz karar vericileri tarafından birer araç olarak nasıl kullanıldığını ortaya koyuyor.

Teknoloji Tarafsız Değildir

Yazar, teknolojinin asla tarafsız olmadığını açıkça ifade ediyor. Hangi teknolojinin geliştirileceği, kimler için geliştirileceği ve hangi ihtiyaçlara cevap vereceği tamamen ideolojik kararlarla belirleniyor. Yapay zeka, gözetim sistemleri, uzay yolculukları veya dijital ekonomi: Hepsi birer gelecek inşasıdır. Ancak bu gelecek, herkes için eşit derecede ulaşılabilir değil.

Hayal Edilen Gelecek mi, Dayatılan Gelecek mi?

Kitabın temel sorusu şu: Gelecek gerçekten insanlığın ortak aklıyla mı belirleniyor, yoksa güçlülerin çıkarına göre mi kurgulanıyor?

Nicole Kobie’nin cevabı net: Bugün bize “ilerleme” adı altında sunulan çoğu şey, belirli çevrelerin çıkarlarına hizmet eden bir gelecek tasarımıdır. Bu tasarım, medya yoluyla yaygınlaştırılır, teknolojiyle pazarlanır ve politikalarla meşrulaştırılır.

Nicole Kobie The Long History of the Future – Narrative Species

Geleceği Kimin İçin Tasarlıyoruz?

“Geleceğin Uzun Tarihi”, sadece teknolojiye veya inovasyona değil, bu olguların arkasındaki güç ilişkilerine dikkat çeken önemli bir eser. Nicole Kobie, okura şu çağrıyı yapıyor:

“Geleceği başkalarının kurgulamasına izin vermeyin.”

Çünkü bir toplumun geleceği, ancak kolektif akıl ve etik bir vizyonla kurgulandığında adil ve sürdürülebilir olabilir. Aksi halde geleceğimiz, geçmişin hatalarına benzeyen ama daha sofistike bir kabusa dönüşebilir.

Okumaya devam et

Ali Coşkun

Türkiye Bankacılık Sektöründe KMO Gerçeği: 2018-2025 Arası Dönüşüm

Yayınlanma:

|

Yazan:

KMO Nedir?

Kredi-Mevduat Oranı (KMO), bankaların topladıkları mevduatın ne kadarını kredi olarak kullandırdığını gösteren temel bir göstergedir:

KMO = Toplam Krediler / Toplam Mevduatlar

Finansal istikrar açısından bu oran, hem bankaların risk düzeyini hem de kredi politikalarının sürdürülebilirliğini izlemek için kritik önemdedir.

2018-2020: Aşırı Kredi Genişlemesi

Bu dönemde KMO oranı %115-120 seviyelerindeydi. Yani bankalar her 100 TL mevduata karşılık 115-120 TL kredi veriyordu. Bu durum:

  • Sistemin kendi kaynağının ötesinde kredi genişlemesi yaşadığını,

  • Kredi finansmanının bir bölümünün dış kaynaklar veya özkaynaklarla karşılandığını gösteriyordu.

Ancak yüksek KMO:

  • Likidite riskini artırıyor,

  • Dış şoklara karşı kırılganlığı büyütüyordu.

2021 Sonrası: Politikada Sıkılaşma ve Yeni Dönem

2021’den itibaren TCMB’nin uygulamaya koyduğu politikalar sektörü dönüştürmeye başladı:

  • Aktif rasyosu düzenlemesi

  • Makroihtiyati tedbirler

  • Kur korumalı mevduat uygulaması

  • TL’yi destekleyici adımlar

Bu düzenlemeler sonucunda:

  • Bankaların kredi verme iştahı azaldı,

  • Mevduat toplama motivasyonu arttı.

2023-2025: KMO Geriliyor

Bu politikalar sonucunda:

  • 2023 itibarıyla KMO %90’ın altına geriledi.

  • 2024 ve 2025’in ilk yarısında oran %80-90 aralığında seyrediyor.

Artık bankalar her 100 TL mevduata karşılık yalnızca 80-90 TL kredi kullandırıyor.

Bu durum, sistemin:

  • Daha temkinli ve kontrollü çalıştığını,

  • Likidite açısından daha güçlü konuma geldiğini göstermektedir.

Ancak Sorunlar da Var: Krediye Erişim Zorlaştı

Düşen KMO’nun bazı olumsuz yansımaları da oldu:

  • KOBİ’ler başta olmak üzere reel sektör krediye ulaşmakta zorlandı.

  • Bu durum, konkordato ve iflaslarda artışa neden oldu.

Ne Yapılmalı?

Bu süreçte atılması gereken adımlar:

  1. Uzun vadeli, TL bazlı, istikrarlı mevduat yapısı oluşturulmalı.

  2. Bankaların kaynak yapısı çeşitlendirilerek dışa bağımlılık azaltılmalı.

  3. Tasarruflar artırılmalı, sermaye piyasaları derinleştirilmeli.

  4. Krediye erişimi kolaylaştıracak, yenilikçi finansman araçları geliştirilmeli.

Devletin Rolü: KMO ve Dolaylı Borçlanma

KMO’nun düşürülmesiyle birlikte:

  • Bankalar daha az kredi verirken,

  • Krediye verilmeyen kaynaklar devlet tahvillerine yönlendirildi.

Bu sayede:

  • Hazine, risksiz ve ucuz borçlanma imkânı buldu.

  • Ancak bankalar faiz riski taşıyan menkul kıymetleri bilançolarında tutmak zorunda kaldı.

KMO’daki düşüş, finansal istikrar için olumlu olsa da, reel sektöre verilen desteğin azalması, ekonomik büyümeyi sınırlandırmaktadır. Bu ikilem, Türkiye’nin kredi sistemi ile tasarruf yapısı arasındaki dengesizliğin yeniden yapılandırılmasını zorunlu kılmaktadır.

Dezenflasyon sürecinde piyasadaki talebi azaltmak, kamu finansmanını sağlamak ve TL’ye geçişi desteklemek amacıyla uygulandı.

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

GÜNCEL

Sabır Bambu Gibidir…

Yayınlanma:

|

Sorunlarınızdan şikayet etmeyin. İnsanların %80′ i ilgilenmez, geri kalan %20’si de bunları hak ettiğinizi düşünür. (Mark Twain )

Ama bir kapı var. İsterseniz günde milyon kere çalın . Niye geldin demez.
Sen böyle yaptın, şöyle yaptın demez. Hoşgeldin der.

Öyle randevu falan almana gerek yok, sen ne zaman istersen açıktır o kapı.

Aracıya gerek yok, direk seninle muhatap olur . Şarlatanları araya sokmana gerek yok, dilekçeye gerek yok. Programı her zaman sizin geleceğiniz güne hazır.

Müsaitmisin demene gerek yok.

Edeple ben geldim demen yeterli.

Bazen hemen yerine getirmez isteklerini.

Bazen hemen yerine getirir.

Bekletir …. Yıllarca beklersin belki

Çünkü senin için doğru olan budur.

Doğru zamanı , senin pişmeni bekler, çömlek misali , sertleşmeni bekler . Bazen biz sabredemeyiz ve çatlarız.

Ben yıllarca bekledim mesela; sabır çatladı, gönül küstü…

Beni duymuyor bile dediğim zamanlar oldu. Bırakmayı düşündüm o kapıyı. Sonra sabah göğsümde bir rahatlık olurdu. (Devam et hem kendi yoluna, hemde bana gelmeyi ihmal etme )

Bambu ağacı gibi,

Uzakdoğuda bizzat yerinde görmüştüm.

Ekersin toprağa. Sularsın, bakarsın, ilgilenirsin her gün ama…

Santim büyümez. Beklersin büyümez.

Yıllar geçer ….

1, 2, 3, 4, 5 ✔️

5 yılın sonunda bir fışkırır topraktan.

Tüm emeklerin, emeğin ile birlikte …

Devasa bir ağaç olur.

Sonra; yıllar sonra fışkırdı.

Ben bu kadar istemedim ki senden dedim.

Benim planım buydu sana dedi.

Ben ümidimi kesmiştim senden, özür dilerim, sen olmasan savrulup giderdim dedim …

Senin yardımın olmasa yok olur giderdim dedim ….

Seni seviyorum ❤️ dedi ….

Benden hiç bir zaman ümit kesme dedi. Yeterki doğru ol …

Kimseye boyun eğme, kimseden korkma ben varım. Ben varken kimse sana zarar veremez dedi ….

Veremedi kimse zarar …

Çok uğraştılar ama veremediler …

Kısacası dostlar;

O kapıyı unutmayın, sabredin, doğru olun. Yeterki doğru olun.

Eğilmeyin, korkmayın.

Size sizden başka kimse zarar veremez.

Çalışın, dik duruşunuzun altını doldurun. Altını doldurmazsanız boş bir kibir olur o direniş.

Mustafa AKPINAR

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.