Connect with us

EKONOMİ

Kerim Rota : 4×4

2018’de verilen ekonomik vaadin yıldönümünde, dört yılda borcumuzun ve fiyatların dörde katlanmasına maruz kaldık. Tekrarlayan krizlerin veya şokların yarı ömürleri genelde kısalır. Karşılaşacağımız bir sonraki krizin dört dörtlük kusursuz bir fırtınaya dönüşmesi artık yüksek olasılık. 1990’ların baş döndüren enflasyon-devalüasyon çukuruna tekrar düşmemek için son şansımız ise gelecek yıl yapılacak olan “ya hep ya hiç” seçimleri.

Yayınlanma:

|

19 Haziran Pazar günü Cumhurbaşkanı’nın “24’ünde bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra faizle, şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz” demesinin dördüncü yıldönümünü olacak. 24 Haziran 2018 seçimlerinin en ses getiren vaadi olan bu söz, sanırım Tansu Çiller’in 1991 seçimlerindeki “Her eve iki anahtar” sözüyle beraber hafızalardan hiçbir zaman silinmeyecek. Her iki vaadin sahibi de biliyorsunuz “ekonomist” olduklarını görevleri boyunca sıkça tekrarladılar. Bu nedenle son 25 yılda ekonomistlerin itibarının azaldığına ve ortalama kazançlarının diğer meslek gruplarından daha hızlı düştüğüne neredeyse eminim, ancak böyle bir veri yayınlanmadığı için ispatlayamam.

Dört Yılda Dört Kur Şoku

Faiz ve “şunla bunla”dan kastedilen dövizle uğraşılırken gördüğümüz ise dört yılda dört kur şoku oldu. İlk kur şokuyla 2018 Ağustos ayında karşılaşsak da Merkez Bankası (TCMB) faiz artışı ve parasal sıkılaşmayla dengeye kavuşabildik. İkincisiyle pandemi sonrası “128 milyar dolar” skandalının derinleşmesinin ardından Kasım 2020’de karşılaştık. Bu kez hem faiz hem de itibar artırmak gerektiğinden, faizi artırırken damat bakanın da feda edilmesi gerekti. Üçüncü ve en ağır kur şokunu Aralık 2021’de doların Türk lirasına karşı 18’e yükselmesiyle yaşadık. Son kur şokunu da içinde yaşadığımız günlerde yaşamaktayız. Ne yazık ki bu kez krizin birkaç ay ötelenmesi için masaya konulan formüller bile artık ışıldamıyor.

Aslında bugün yaşadığımız kur şoku Aralık ayındaki üçüncü şokun devamı sayılır. İlk iki kur şoku ardından hatalar kısmen kabullenilmiş ve çare aranmıştı. Oysa Eylül 2021’den bu yana başta FED olmak üzere büyük Merkez Bankaları faiz artışının ve bilanço küçülmesinin iletişimini yapmaya başlamıştı. Buna rağmen Türkiye sadece üç ayda dünyada kendi parasına en fazla negatif faiz uygulayan ülke konumuna geldi. Aralık 2021’de ortaya çıkan kriz, AK Parti’nin “alışılmadık” politikalarına devletin kefil edilmesiyle sadece ötelenmişti. Bugün ise halının altı doldu taştı.

Dört Yılda Dörde Katlanan Dertler

Dört yılda ortaya çıkan dört kur şokunun sonucunda birçok yükümlülüğümüz ve fiyatlar da dörde katlandı. Cumhurbaşkanı’nın bu iddialı vaadi sonrasında başımıza neler geldiğini aşağıdaki tablo yardımıyla görelim.

TÜİK, fiyatların bu dönemde 2,7 kat arttığını söylediği için işi olanlar ancak bu civarda zam aldılar. Oysa aynı dönemde dolar 3,7, akaryakıt fiyatları 4,6, kredi borcumuz 5,4, konut fiyatları ise 4,4 katına çıktı.

Sonuçta geliri yetmediği için daha çok borç alan, devletin kendisinden daha hızlı aldığı borcu da üstlenen, bir otomobil veya konuta ulaşma hayali bile kalmayan milyonlar bu vaadin altında ezildikçe ezildi.

2018 öncesi kıt kanaat geçinenler açlık sınırının altına itilirken, bugün artık karı-koca mesleğini yapmaya yeni başlamış bir hekim çift bile yoksulluk sınırının altında hayata başlamak zorunda.

Faiz ile Dört Dörtlük Balayı Dönemi

Faizlerle nasıl uğraşıldığı da ortada. Muhtemelen iktidarın politikalarıyla en çok hedef aldığı “faizciler” açısından bu dört yıl adeta “dört dörtlük balayı” dönemi oldu. Enflasyon 2,7 kat artarken toplam borç stoku ve ödenmemiş faizlerin toplamı 4,1 katına çıktı. 2017 yılında 57 milyar TL olan kamunun faiz ödemeleri bu yıl 240 milyar TL olarak bütçelendi. Gerçekleşmenin bu tutarın üstünde olacağı da şimdiden belli. Buna bugüne dek sadece altı ayda 160 milyar TL’yi geçtiği hesaplanan kur korumalı mevduata Hazine ve TCMB’nin ödeyeceği tutarlar da dahil değil.

Dört Ülke Dört Sonuç

Şu soruyu sorduğunuzu duyar gibiyim. “Her şey bu kadar mı kötü? Cumhurbaşkanımız 2018 yılında bu vaatleri verirken dünyada pandemi ve Rusya/Ukrayna savaşı gibi büyük krizlerin olacağını nasıl bilebilirdi?”

Bu soru sıkça “çürük” olmayan medyada da dile getiriliyor. Pandemiye rağmen ekonominin aslında iyi yönetildiği ve diğer ülkelerin bizden çok daha kötü durumda olduğu yazılıp çiziliyor.

Gerçekten de sadece Türkiye’deki veriler üzerinden konuşmak haksızlık değil mi? O zaman gelin kısa bir uluslararası karşılaştırma da yapalım. Bunu da yazının favori rakamı “dört” ülke için yapalım.

Karşılaştırmayı yaparken derecelendirme kuruluşu Fitch’in bu vaadin verildiği Haziran 2018’de bize benzer şekilde notladığı bazı ülkelere bakacağız. Bunlar Türkiye ile beraber Brezilya, Hindistan ve Güney Afrika.

Aşağıda Fitch tarafından verilen notların 2018 ortasından bu yana gelişimini görebilirsiniz.

Görüldüğü gibi Türkiye’nin notu üç kez düşürülürken, Güney Afrika’nın iki kez düşürülmüş. Hindistan ve Brezilya’nın notu ise dört yıldır değişmemiş.

Tabii bazı iktidar temsilcilerinin tabiriyle Fitch, “fiçliğini” yapmış olabilir. Bu nedenle analizimizi “dış mihraklar tarafından fonlanan” derecelendirme kuruluşlarının dışında da yapalım.

İlk olarak ülke risk primleri CDS’e bakalım.

2018 başından bu yana Türkiye ülke risk priminde derin bir negatif ayrışmaya uğramış. Dört yıl önce bu dört ülke de neredeyse aynı risk sınıfında görülürken bugün Türkiye bu ülkelere göre dış borcuna artık %5-%6 daha fazla faiz ödemek zorunda. CDS keşke bazılarının zannettiği gibi sadece bir finansal piyasa enstrümanı olsaydı. Oysa CDS aynı zamanda dış dünyaya ödediğimiz faizleri belirlediği için iç kaynaklarımızla dış kreditörlere transfer edilen tutarı gösteriyor.

Peki sizce bu ülkelerde yaşayanlar Haziran 2018’den bu yana ne kadar birikimli enflasyona maruz kalmış olabilir? Bunu da aşağıda görebilirsiniz.

Bizde dört yıllık birikimli oluşan %167 enflasyona karşı diğer ülkelerde oluşan en yüksek enflasyon %29 ile Brezilya’da.

Aynı dönemde Türkiye’de dolar 3,7 katına çıkarken bu ülkelerin paralarının dolara karşı değer kaybını ise aşağıda görebilirsiniz.

Dört yılda dolar Türk lirasına karşı %275 değer kazanırken Real’e karşı %32, Güney Afrika randına karşıysa %18 değer kazanmış.

Krizlerin Yarı Ömrü

Karşılaştırma yaptığımız ülkeler pek de iyi yönetilen ülkeler olarak tanımlanamaz. Hiçbiri yıllardır istikrar ve barış içinde yaşayan bir İskandinav ülkesi de değil.

Tablolara bakınca dört yılın sonunda keşke yukarıda adı geçen ülkeler kadar bile “kötü” yönetilmiş olsaydık dememek elde değil. Bu ülkelerin siyasetçilerinin benzer yanları çok olsa da, bu veriler kurumsallaşmış ekonomi kurumlarının ve sağlam Merkez Bankalarının ne büyük fark yaratabildiklerini ortaya koyuyor.

2018’de verilen ekonomik vaadin yıldönümünde, dört yılda borcumuzun ve fiyatların dörde katlanmasına maruz kaldık. Tekrarlayan krizlerin veya şokların yarı ömürleri genelde kısalır. Karşılaşacağımız bir sonraki krizin dört dörtlük kusursuz bir fırtınaya dönüşmesi artık yüksek olasılık. Bu nedenle önümüzdeki dönemde 1990’ların baş döndüren enflasyon-devalüasyon çukuruna tekrar düşmemek için son şansımız gelecek yıl yapılacak olan “ya hep ya hiç” seçimleri.

Okumaya devam et

EKONOMİ

Geleceğin Uzun Tarihi: Hayaller, Teknoloji ve Gerçeklik Arasında Bir Yolculuk

Yayınlanma:

|

İnsanlık tarihi, geçmişin izlerini taşırken geleceğe dair umutlar, korkular ve öngörülerle şekillenmiştir. Teknoloji ilerledikçe bu gelecek tahayyülleri daha somut, daha ulaşılabilir ve bir o kadar da kontrol edilebilir hale geldi. Nicole Kobie’nin kaleme aldığı The Long History of the Future” (Geleceğin Uzun Tarihi), tam da bu noktada devreye giriyor: Geleceğin ne olduğuna, kim tarafından kurgulandığına ve nasıl yönlendirildiğine ışık tutuyor.

Gelecek Fikri Yeni Değil, Ama Daha Güçlü

Kobie, geleceğe dair düşünmenin yeni bir refleks olmadığını vurguluyor. Antik çağlardan bugüne kehanetler, ütopyalar, distopyalar ve bilimkurgu eserleri aracılığıyla insanlar kendi zamanlarını aşan kurgular üretmişlerdir. Ancak asıl dikkat çekici olan, bu kurguların bireylerin değil; hükümetlerin, şirketlerin ve teknoloji elitlerinin elinde birer araç haline gelmesidir.

Silikon Vadisi’nin “Geleceği” Satın Alması

Günümüzde geleceği tanımlayan en güçlü aktörler teknoloji şirketleri. Silikon Vadisi merkezli bu yapılar, yalnızca yeni teknolojiler üretmekle kalmıyor; bu teknolojilerin hayal ettirdiği geleceği de pazarlıyor. Nicole Kobie’ye göre bu “gelecek satışı”, kapitalist sistemin en sofistike manipülasyonlarından biri. Çünkü artık insanlar, daha iyi bir geleceği hayal etmek yerine, sunulan vizyonlara razı olmayı tercih ediyor.

Bilimkurgu ve Politik Gerçeklik

Kobie, bilimkurgu edebiyatının ve filmlerinin yalnızca eğlence değil, politik bir arka plana sahip olduğunu savunuyor. 1984, Brave New World, Black Mirror gibi eserler birer uyarı değil, zamanla “olası senaryolara” dönüşüyor. Bu da gelecek tahayyüllerinin aslında günümüz karar vericileri tarafından birer araç olarak nasıl kullanıldığını ortaya koyuyor.

Teknoloji Tarafsız Değildir

Yazar, teknolojinin asla tarafsız olmadığını açıkça ifade ediyor. Hangi teknolojinin geliştirileceği, kimler için geliştirileceği ve hangi ihtiyaçlara cevap vereceği tamamen ideolojik kararlarla belirleniyor. Yapay zeka, gözetim sistemleri, uzay yolculukları veya dijital ekonomi: Hepsi birer gelecek inşasıdır. Ancak bu gelecek, herkes için eşit derecede ulaşılabilir değil.

Hayal Edilen Gelecek mi, Dayatılan Gelecek mi?

Kitabın temel sorusu şu: Gelecek gerçekten insanlığın ortak aklıyla mı belirleniyor, yoksa güçlülerin çıkarına göre mi kurgulanıyor?

Nicole Kobie’nin cevabı net: Bugün bize “ilerleme” adı altında sunulan çoğu şey, belirli çevrelerin çıkarlarına hizmet eden bir gelecek tasarımıdır. Bu tasarım, medya yoluyla yaygınlaştırılır, teknolojiyle pazarlanır ve politikalarla meşrulaştırılır.

Nicole Kobie The Long History of the Future – Narrative Species

Geleceği Kimin İçin Tasarlıyoruz?

“Geleceğin Uzun Tarihi”, sadece teknolojiye veya inovasyona değil, bu olguların arkasındaki güç ilişkilerine dikkat çeken önemli bir eser. Nicole Kobie, okura şu çağrıyı yapıyor:

“Geleceği başkalarının kurgulamasına izin vermeyin.”

Çünkü bir toplumun geleceği, ancak kolektif akıl ve etik bir vizyonla kurgulandığında adil ve sürdürülebilir olabilir. Aksi halde geleceğimiz, geçmişin hatalarına benzeyen ama daha sofistike bir kabusa dönüşebilir.

Okumaya devam et

EKONOMİ

Yaşayan Ölüler Aramızda: Finansal Zombi Krizi

Yayınlanma:

|

Ekonomide görünmez ama hissedilen bir tehlike var: Zombi şirketler. Gelirleri borçlarının faizini bile karşılamayan, piyasada sadece dış desteklerle ayakta kalan bu firmalar, yalnızca kendi varlıklarını değil, tüm ekonomik yapının sağlığını tehdit ediyor.

Zombi Şirket Nedir?

Zombi şirketler, faaliyetlerinden elde ettikleri kazançla borçlarının faizini dahi ödeyemeyen, ancak çeşitli yollarla piyasada tutulan işletmelerdir. Bu yollar arasında:

  • Sürekli borç çevrimi

  • Siyasi baskılarla alınan krediler

  • İflas erteleme ya da konkordato kullanımı

  • Kamu bankaları veya fonları yoluyla yapılan kurtarmalar

bulunur. Bu firmalar aslında çoktan iflas etmişlerdir; ancak piyasa gerçekleri bunu henüz kayda geçmemiştir.

Ekonomiye Verdikleri Zararlar

1. Kaynakların İsrafı

Finansal sistemde sınırlı olan kaynaklar (kredi, iş gücü, teşvik vb.) verimli firmalara değil, aslında çoktan ölmüş bu “zombilere” aktarılır. Bu durum, ekonomik büyümenin kalitesini bozar.

2. Rekabetin Bozulması

Zombi firmalar, zarar etmelerine rağmen piyasada kalabildikleri için fiyatları baskılar, daha sağlıklı ve verimli firmaların piyasadan çıkmasına neden olur. Bu da yenilikçiliği ve teknolojik gelişmeyi engeller.

3. Banka Bilançolarında Risk

Bankalar zombi firmalara kredi verdikçe tahsil edilemeyen alacaklar artar. Sorunlu krediler (NPL) yükselir ve banka sistemine duyulan güven zedelenir.

4. Yatırımcı Güvensizliği

Piyasada “kimin sağlıklı kimin batık” olduğu belli olmaz. Şeffaflık kaybolur. Bu da doğrudan yatırımların ve risk iştahının düşmesine yol açar.

5. Verimlilik Kaybı

Zombi firmalar büyüme rakamlarını yapay olarak şişirebilir ama toplam faktör verimliliği düşer. Ekonomi görünürde büyürken, içeride çürümeye başlar.

Türkiye Örneği: Sessiz Kriz

Türkiye’de özellikle son yıllarda düşük faiz politikaları ve kredi genişlemesi, zombi firmaların sayısını artırdı.

  • KGF destekli krediler,

  • İflas erteleme/kurtarma kültürü,

  • Siyasi olarak ayakta tutulan kamu projeleri,

bu yapıyı besledi. Bu durum, verimli firmaları cezalandırırken, “ölü şirketlerin” yaşamaya devam ettiği bir ekonomik iklim yarattı.

Ekonomik Risk: Zincirleme Çöküş

Faizler yükseldiğinde veya destekler çekildiğinde bu zombi firmalar zincirleme şekilde batmaya başlar. Bu da domino etkisiyle:

  • Bankacılık krizine,

  • İşsizlik artışına,

  • Güvensizlik ortamına,

neden olabilir. Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı konkordato patlaması bu riski açıkça göstermektedir.

Yaşayan Ölülerden Kurtulmak

Ekonominin sağlıklı işleyebilmesi için kaynakların doğru yönlendirilmesi şarttır. Zombi şirketlerin desteklenmesi değil, piyasa içi doğal seleksiyonun işlemesi, güçlü firmaların güçlenmesi gerekir.

Zombi ortamı kısa vadede siyasi rahatlama getirse de uzun vadede büyümenin yapısını çürütür.

Erol TAŞDELEN-Ekonomist    www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

“Nasıl Yatırım Yapılır?” – Kitap Özeti

Yayınlanma:

|

Yazan:

Kitap Künyesi

  • Kitap Adı: Nasıl Yatırım Yapılır?

  • Alt Başlık: Kişisel Yatırımın Cesur ve Yeni Dünyasına Yolculuk

  • Yazarlar:

    • Peter Stanyer

    • Masood Javaid

    • Stephen Satchell

  • Çevirmen: S. Cem Çiloğlu

  • Yayınevi: The Economist Books / Türkçe baskı: Epsilon yayınevi

  • Dil: Türkçe (Orijinal dil: İngilizce)

  • Kapsam: Yatırımın temellerinden başlayarak kişisel finans, portföy yönetimi, risk dağılımı ve yeni nesil yatırım araçlarına kadar geniş bir perspektif sunar.

  • Hedef Kitle: Yatırıma yeni başlayacak bireyler, kişisel finansına yön vermek isteyenler ve stratejik portföy oluşturmak isteyen yatırımcılar.

İçerik Özeti

  • Yatırımın Temel İlkeleri

  • Risk ve Getiri Dengesi

  • Portföy Teorisi

  • Fon Seçimi ve Dağılımı

  • Alternatif Yatırım Araçları (ETF’ler, tahviller, emtialar, kripto varlıklar)

  • Yatırım Psikolojisi ve Karar Alma Süreçleri

  • Güncel Piyasa Gelişmeleri ve Etkileri

“Nasıl Yatırım Yapılır?” – Kitap Özeti

1. Yatırımın Temelleri

Kitap, yatırımın amacını net şekilde tanımlayarak başlar: paranın zaman içindeki değerini korumak ve artırmak. Yatırımcılar için temel kavramlar olan risk, getiri, zaman ufku, likidite gibi konular ele alınır.

📌 Ana fikir: Her yatırım bir risk içerir; önemli olan bu riski bilinçli şekilde yönetebilmektir.

2. Portföy Oluşturma ve Risk Dağılımı (Diversifikasyon)

Yazarlar, yatırımcılara tüm yumurtaları aynı sepete koymamaları gerektiğini anlatır. Portföy oluştururken farklı varlık türleri arasında dağılım yapmanın önemi vurgulanır: hisse senetleri, tahviller, nakit, emtialar, alternatif yatırımlar gibi.

📌 Ana fikir: Sağlam bir yatırım stratejisi; çeşitlendirme, maliyet bilinci ve hedefe uygunlukla mümkündür.

3. Varlık Sınıfları ve Araçlar

Bu bölümde yatırım yapılabilecek başlıca varlıklar detaylı şekilde anlatılır:

  • Hisse senetleri: Uzun vadede büyüme sağlayan ama dalgalı ürünlerdir.

  • Tahviller: Daha düşük riskli, ama sınırlı getirili.

  • Nakit ve mevduat: Güvenli ama enflasyona karşı kırılgan.

  • Alternatif yatırım araçları: Gayrimenkul, hedge fonları, özel sermaye ve son zamanlarda kripto varlıklar gibi yeni trendler.

📌 Ana fikir: Her varlık sınıfının risk-profili farklıdır ve yatırımcının hedeflerine göre seçilmelidir.

4. Zaman ve Psikoloji Faktörü

Yatırımcıların en büyük düşmanlarından biri kendileridir. Korku, açgözlülük, sürü psikolojisi gibi duygusal faktörlerin yatırım kararlarını nasıl etkilediği anlatılır. Piyasa zamanlamasının zor olduğu, uzun vadeli düşünmenin önemi vurgulanır.

📌 Ana fikir: Duygusal kararlar yerine disiplinli bir yatırım stratejisi başarı getirir.

5. Yatırım Stratejileri ve Yaklaşımlar

Pasif ve aktif yatırım farkı, endeks fonlarının avantajları, değer ve büyüme yatırımcılığı gibi farklı yatırım stratejileri açıklanır. Ayrıca, yaşa ve gelir seviyesine göre yatırım stratejileri örneklenir.

📌 Ana fikir: Herkesin yatırım stratejisi kişisel durumuna, hedeflerine ve risk toleransına uygun olmalıdır.

6. Geleceğe Hazırlık ve Yeni Trendler

Kitabın son bölümleri geleceğin yatırım dünyasına odaklanır. ESG (çevresel, sosyal ve yönetişim kriterleri), yapay zeka destekli algoritmalar, robo-danışmanlar, fintech’ler gibi konular ele alınır.

📌 Ana fikir: Yatırım dünyası hızla değişiyor; bilgiye açık ve adapte olabilen yatırımcılar öne çıkacak.

Genel Değerlendirme

Bu kitap, yatırım dünyasına giriş yapmak isteyenler için bilimsel temellere dayalı, pratik ve anlaşılır bir kılavuzdur. Hem yeni başlayanlar hem de stratejisini geliştirmek isteyen yatırımcılar için değerli bilgiler sunar.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.