Connect with us

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

MERHABA !

Tecrübeli Hazineci Erden Armağan ER, merak edilen Döviz, Hisse Senedi, DİBS, Eurobond gibi karışık konuları herkesin anlayacağı dil ile yazdı. ER’in yazılarının kıymeti de buradan kaynaklanıyor zaten. Ana Stratejik öngörülerinin sürekli doğru çıkan, Erden Armağan ER takipçileri ile yeniden buluşuyor.

Yayınlanma:

|

Sevgili BankaVitrini.com okurları,

Öncelikle yeni platformumuzun sektöre, çalışanlarına ve ülkemize hayırlı uğurlu olması temennisi ile başlamak istiyorum. Platformunu bana da açma nezaketini gösteren ve yeniden yazma fırsatı veren editörümüz sevgili dostum Erol TAŞDELEN’e de çok teşekkür ederim.

Editörümüzün, İsmimi köşe yazarları arasında duyurduğundan bu yana düşünüyorum “ne yazsam nereden başlasam acaba?” diye. Aslında kararsızlığım konu bulmak sıkıntısından ziyade, özellikle ülkemizde cereyan eden ekonomik ve siyasi olgu ve olayların hangi birinden söz edeceğimi bilememe şaşkınlığı. Zira, her gün öylesine büyük gündemler oluşturacak konular ortaya çıkıyor ki, hepsini yazmaya kalksak ne bu köşe yeter, ne de okurun okumaya sabrı yeter. Yukarıdaki tablodan da anlaşılacağı üzere, kararsızlığımı asıl uzmanlık alanım olan Para ve Sermaye Piyasalarının temelini oluşturan TCMB Haftalık Para, Mevduat ve Döviz İstatistiklerini yorumlayarak  başlamanın uygun olacağını düşündüm. Perşembe günleri TCMB tarafından düzenli olarak açıklanan bu tablodaki veriler sanırım “Hamlığımı Atabilmek” adına isabetli olacaktır.

Öncelikle bu tablo bize neyi anlatmaktadır, kısaca buna bir değinelim. Piyasalarımızda finansal yatırımlarda bulunan yerli yabancı kurumsal ya da bireysel yatırımcıların tercihlerini hangi finansal enstrümanlarda değerlendirdiklerini gösteren haftalık bir tablodur. Var olan tasarrufların ne kadarının Dövizde, Hisse Senetlerinde ya da Devlet İç Borçlanma Denetleri ( DİBS ) ile Eurobond cinsi dış borçlanma senetlerinde bulunduğunu göstermektedir. En nihayetinde de bu tercihlerin sonunda TCMB’deki Net Döviz Rezervlerindeki değişim izlenebilmektedir.

TCMB HAFTALIK MEVDUAT MENKUL KIYMET VE DÖVİZ İSTATİSTİKLERİ

27.11 – 04.12.2020 Haftasında Neler Olmuş?

Yurtiçi Yerleşiklerin Döviz Mevduatı: Haftalık bazda bakıldığında bireysel ve kurumsal yurt içi yerleşikler toplamda 3 milyar 237 milyon USD döviz alımı gerçekleştirmişler. Artış tutarının 2 milyar 247 milyon USD’lik kısmı “Gerçek Kişilerin” talebinden, 995 milyon USD’lik kısmının da “Tüzel Kişilerin” talebinden kaynaklandığı gözlenmektedir. Tabloyu neden öncelikle döviz mevduatlarındaki haftalık değişimden açıklamaya başladığımın sebebi gayet açıktır. Ekim Ayında TCMB’nın PPK Toplantısından “faiz arttırmama” kararının çıkması ile başlayan yükseliş ivmesinin, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın görevden affı, TCMB Başkanı’nın görevden alınmasının ardından ortaya çıkan iyimserlik döneminin yarattığı döviz fiyatlarındaki düşüş önemli miktarda kayıp ve kazançlara neden olmuştur ve ekonomideki öncelikli fiyat “döviz fiyatıdır” da ondan. Akabinde Cumhurbaşkanı’nın Ekonomi ve Adalet alanında vadettiği reformların neler olacağı izlenirken, piyasaların “hükümet” e olan güvensizliğinin ( TL’nin yılbaşından bu yana USD karşısında %44’lere varan değer kaybının gerçek sebebi budur ).  Güvene dönüşüp dönüşmeyeceği ve açılan kredinin (!) vadesinin ne olacağı bu haftaki döviz mevduatı rakamlarından açıkça anlaşılmaktadır. Vatandaşlarımız ve işletmelerimiz yılbaşından bu yana, toplamda 37,5 Milyar USD’lik Tasarruflarını “dövizde” tutmayı tercih etmiştir.

Yabancı Yatırımcı Hisse Senedi Payı: Kanımca, tablonun ikinci en önemli başlığı da yabancı yatırımcıların borsamızda sahip oldukları “hisse senedi” stoklarının oranı ve miktarıdır. Son birkaç haftadan bu yana hükümet kanadından yapılan “yabancıların” Türkiye’ye olan ilgilerinin artıp artmadığına ilişkin söylemlerinin doğruluğu bu kalemdeki değişimden izlenebilmektedir. Yılbaşından bu yana yabancı yatırımcılar nette 4,6 Milyar USD’lik Hisse Senedi satmışlar. 13 Kasım Haftasından bu yana giren miktar ise toplamda 1,5 Milyar USD ve Stok Oranı %50,1 yani  aslında Kasım ayını hariç tuttuğumuzda 6,1 Milyar USD tutarında satış yapmışlar son dönemde de 1,5 Milyar USD’lik kısmını geri almışlar diyebiliriz. %50 seviyesinin altını 2001 Yılından bu yana görülen en düşük seviyelerden biri olarak kabul edebiliriz. Peki ya yabancılar ülkemizden çıkarken borsadaki yükselişi neye bağlayacağız diye sormak aklınıza gelebilir. Cevabım yeni piyasaya giren 600 bin civarındaki yeni yatırımcıdır. Ortalama yaş aralığı 20-35 arasındaki bu yatırımcılar, faizlerin talimatla düşürüldüğü ve Pandemi nedeniyle yükselen para arzı döneminde, alternatif ve hızlı kazanç peşinde olan gençlerden oluşmaktadır. Şeffaflığın ve denetim eksikliğinin başta kamu kurumları olmak üzere, borsa şirketlerinde de var olduğu, birçok hisse senedinde oluşan piyasa dışı fiyatlamaların (manipülasyon) arkasının takip edilmediğinin bilindiği bir ortamda bu yükselişlere pek de şaşırmamak gerekir. Faizlerin yükselme eğilimine girdiği, Takipteki Alacak Sorununun sürekli ertelendiği bir ekonomide, borsa endeksinin %50’ye yakın kısmının “banka hisselerinden” oluşmasının borsanın yükselmesinde ne gibi bir mahsuru olabilir öyle değil mi? 

Yabancı Yatırımcı DİBS Payı: Yabancıların Türkiye yatırımları ve özellikle de TL’ye olan ilgilerini izleyebildiğimiz önemli başlıklardan birisi de DİBS yatırımlarıdır. Haliyle TL’deki önemli değer kaybının etkileri bu kalemde de belirgin bir biçimde gözlemlenmektedir. 04/12/2020 tarihi itibariyle DİBS Stok miktarı, T. C. Hazinesi’nin ihraç ettiği TL cinsi İç Borçlanma Senetlerinin sadece %3,5’i seviyesindedir. Bu oran geçtiğimiz yılın sonunda %9,5’la son 20 yılın en düşük değerine ulaşmış durumun dahi gerisindedir. 13-20 Kasım 2020 haftasındaki 1,8 milyar USD’lik tutarı saymazsak (Geçmişte görülen %20’lik paylar dikkate alındığında) 14-15 Milyar USD’lik bir yabancı çıkışının da bu kalemden olduğunu gözlenmektedir.

Yabancı Yatırımcı Kamu EUROBOND Payı: Yabancı yatırımcıların TL enstrümanlardaki dramatik çıkışlarının yanında açıkçası sisteme, olan inancımızı bir nebze olsun arttıran kalem Eurobondlar gibi durmaktadır. Şimdilik, yabancıların sahip oldukları Türk Varlıkları içerisinde en önemli pay bu kalemde yatmaktadır. Eurobondlarımıza hala %50’nin üzerinde bir payla sahip olmaya devam etmeleri , T.C Hazinesi’nin borçlarını döndürebileceğine ilişkin inançlarının var olduğuna işarettir. Eğer bir Ödemeler Krizine girmezsek başka bir tabirle Moratoryuma gitmezsek ( Cumhuriyet tarihi boyunca 1958 yılı hariç yaşanmamıştır) yabancıların Kamu Eurobondlarına ilgisinin daha da azalmasını beklememekteyiz.

“Güven” sorunu hala askıda!

TCMB Haftalık Para Mevduat İstatistikleri Tablosunun bize vermiş olduğu verilerin ne anlam taşıdıklarına ilişkin detayları açıklamaya çalıştığımız bu yazının mesajı şudur: Yurttaşların ve yerli şirketlerin TL’ye güvenleri hala çok zayıf seyretmekte ve geleceğe yönelik Enflasyon, Faiz ve dolayısıyla Döviz fiyatlarındaki kötüleşmenin süreceğine ilişkin beklentileri kötüleşmektedir.

Aynı şekilde yabancı yatırımcılar da TL’ye ve dolayısıyla hükümet politikalarına inançlarını yitirmiş görünmektedirler. Türkiye’nin potansiyeline olan inançları ise döviz cinsi borçlanma senetlerinin sunduğu cazibe nedeniyle ( dünyada %6,5-%7,5 ABD Doları faizi başka yerde yok ) sürmektedir. Ancak 2021 ve sonrasında yaşanabilecek bir bankacılık sistemi batık kredi sorununun ( olasılık giderek artmakta) bu güvenin sürdürülebilmesine katkısı ne olur? Onu da hep birlikte göreceğiz.

Saygılarımla

Erden Armağan ER   [email protected]

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

KKM Dönemi Bitiyor mu? Merkez Bankası Vites Yükseltti

Yayınlanma:

|

21 Haziran 2025 tarihli Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) basın duyurusu ile makroihtiyati çerçevede yapılan değişiklikleri ve bunların Türk lirasına geçişi destekleme amacı ile değişikliğe gitti:

Düzenlemelerin anlamını madde madde şöyle açıklayabiliriz:

 1. TL Mevduat Payı Hedefleri

  • Gerçek kişi TL mevduat oranı %60’ın altında olan bankalar için hedef artırıldı.

  • %60-%65 arasında olan bankalara ise aylık %0,4 puan artış hedefi getirildi.

    • Bu düzenleme, bankaların TL mevduat toplamını artırmalarını teşvik ediyor. TL’ye geçiş hızlandırılmak isteniyor.

2. KKM Zorunlu Karşılık Oranı Arttırıldı

  • Kur Korumalı Mevduat (KKM) için zorunlu karşılık oranı %33’ten %40’a çıkarıldı.

    • Yani bankalar artık daha fazla karşılık ayırmak zorunda, bu da KKM’yi daha maliyetli hale getiriyor.

    • Dolayısıyla KKM’den çıkış teşvik ediliyor, TL vadeli mevduata geçiş isteniyor.

3. KKM Faiz Sınırlaması Gevşetildi

  • KKM hesaplarında uygulanabilecek asgari faiz oranı, politika faizinin %50’si yerine %40’ı olarak belirlendi.

    • Bankaların KKM’ye uygulayacağı faiz düşürülebilecek. Yine KKM’nin cazibesi azaltılıyor.

4. KKM’den TL’ye Geçiş

  • KKM’den TL mevduata geçişi teşvik için hedef korunurken, KKM’nin yenilenmesi sınırlandırılıyor.

    • Bu, KKM’den TL’ye dönüşü zorunlu ve sürekli hale getirmeye yönelik bir adım.

5. TL Mevduata Geçişi Kolaylaştırıcı Adım

  • 1 aydan uzun vadeli ve değişken faizli TL mevduat açılmasına izin verildi.

    • Faiz endeksleri (TÜFE, ÜFE, TLREF vs.) ile bağlantılı değişken faizli mevduat açılabilecek.

    • Bu, yüksek enflasyon ortamında TL’ye ilgiyi artırmayı amaçlar.

6. Yabancı Para Mevduat Zorunlu Karşılık Oranı Düşürüldü

  • Yabancı para mevduatın TL karşılığı olarak tutulması gereken zorunlu karşılık oranı %4’ten %2,5’e düşürüldü.

    • Bu, bankaların döviz kaynağı üzerindeki yükü biraz azaltır. Ancak genel politika yine TL’ye geçişi desteklemeye yöneliktir.

GENEL DEĞERLENDİRME

Bu adımların genel amacı:

  • Kur Korumalı Mevduat’tan (KKM) çıkışı hızlandırmak,

  • TL vadeli mevduatın cazibesini artırmak,

  • Bankaları TL’yi teşvik etmeye zorlamak,

  • Para politikasının etkinliğini artırmak (yani faiz kararı ile tasarruf kararları arasındaki bağı güçlendirmek).

Resim

www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Krizler sıradanlaştı mı? Yatırımcı artık şok olmuyor!

Yayınlanma:

|

Günümüz finans dünyasında yatırımcılar adeta birer kriz savaşçısı haline geldi. Son 30 yılda yaşanan ekonomik, jeopolitik ve finansal sarsıntılar, yatırımcıların reflekslerini keskinleştirdi, risk algılarını yeniden şekillendirdi. Ancak bu “alışma” hali bir bağışıklık mı yoksa rehavet mi, tartışmaya açık.

Şoklara bağışıklık mı kazandık?

Yatırımcılar artık krizleri sadece endişe verici gelişmeler olarak değil, fırsat alanları olarak da görebiliyor. Bunun başlıca nedenleri:

  • Merkez bankalarının krize müdahale refleksleri güçlendi. “FED put” olarak adlandırılan politika sayesinde yatırımcılar diplerde alım yapma cesaretini artırdı.

  • Davranışsal finans bilgisi yayıldı; sürü psikolojisi daha bilinçli değerlendiriliyor.

  • Portföy çeşitliliği arttı: Hisse senetleri, altın, kripto, emtia gibi alternatif yatırım alanlarına yönelim yükseldi.

Ancak bu bağışıklık yanıltıcı olabilir. Tarih defalarca gösterdi ki her yeni kriz kendi doğasını taşır ve eski çözümler her zaman işe yaramaz.

Yakın tarihteki büyük piyasa şokları

Aşağıdaki tablo, son 35 yılda yatırımcıların karşı karşıya kaldığı önemli piyasa şoklarını özetliyor:

Yıl Olay Etkisi
1987 Kara Pazartesi Dow Jones %22 düştü. Panik satışlar algoritmik işlemleri tetikledi.
1997 Asya Krizi Tayland’dan başlayan kriz Asya borsalarını çökertti.
1998 Rusya Krizi – LTCM Hedge fonların sistemik riski ortaya çıktı. FED müdahale etti.
2000 Dot-com Balonu Teknoloji hisseleri %70’ten fazla düştü. Nasdaq çakıldı.
2008 Küresel Finansal Kriz Lehman Brothers battı, dünya resesyona girdi.
2010–2012 Avrupa Borç Krizi Yunanistan ve Güney Avrupa ekonomileri sarsıldı.
2016 Brexit Sterlin tarihi düşüş yaşadı. Avrupa’da birlik tartışıldı.
2020 COVID-19 Piyasalar çöktü. Petrol negatife indi. Genişlemeci politikalar devreye girdi.
2022 Ukrayna-Rusya Savaşı Enerji ve tarım fiyatları patladı, küresel enflasyon başladı.
2023 Bankacılık Krizi (SVB, Credit Suisse) Bankacılık sistemine güven sorgulandı. Risk iştahı azaldı.
2024–2025 İran-İsrail Gerginliği Orta Doğu kaynaklı jeopolitik risk yeniden fiyatlandı.

Yatırımcının yeni refleksleri

Günümüz yatırımcısı geçmişe kıyasla daha stratejik davranıyor:

  • “Buy the dip” (düşüşte al) mantığı benimsendi.

  • Hızlı portföy rotasyonu ve likiditeye yönelim arttı.

  • Algoritmik işlemler sayesinde tepkiler daha hızlı ancak daha volatil.

Tehlike: krizlere alışmak

Yatırımcılar krizlere alıştıkça, bazı tehlikeli eğilimler de doğuyor:

  • Rehavet: “Nasıl olsa merkez bankaları kurtarır” düşüncesi hâkim olabilir.

  • Aşırı risk alma: Kriz sonrası sert yükselişler beklentisiyle riskli varlıklara aşırı yönelim.

  • Gerçek risklerin göz ardı edilmesi: Jeopolitik ya da yapısal riskler yeterince fiyatlanmıyor olabilir.

Bağışıklık mı, körlük mü?

Yatırımcılar şoklara karşı daha hazırlıklı olabilir ancak bu hazırlık, rehavete dönüşmemeli. Finansal sistem her zaman yeni riskler üretmeye devam eder. Bugün yaşanabilecek bir jeopolitik kriz, iklim krizi, siber saldırı veya küresel borç sorunu, piyasaları yeniden sarsabilir.

Bu nedenle yatırımcı için en önemli kural hâlâ geçerli:

“Geçmişteki krizleri hatırla, ama bir sonrakinin farklı olacağını unutma.”

Erol TAŞDELEN-Ekonomist     www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Trump iki hafta süre verdi: İran’a ani saldırı riski ‘şimdilik’ azaldı

Yayınlanma:

|

Yazan:

FED Başkanı Powell’ın yüksek belirsizlik ortamında temkinli davranarak, Trump’ın tarifelerinin etkileri netleşmeden faiz indirimi yapmadığı hatta “şu an ne olacağını kimse bilmiyor, biz de bekleyip göreceğiz.” dedi olağan toplantısının ertesi günü, İsviçre Merkez Bankası politika faizini 25 baz indirerek üç yıl önceki %0 seviyesine geri çekti. Norveç Merkez Bankası ise dün sürpriz bir şekilde politika faizini 25 baz puan indirerek %4,00 seviyesine çekti. Bu, bankanın 2020’den bu yana gerçekleştirdiği ilk faiz indirimi oldu. İngiltere Merkez Bankası ise faizini beklendiği üzere %4,25 seviyesinde sabit bırakırken, gevşemeye açık kapı bırakması dikkat çekti.

Akabinde sahneye çıkan TCMB, jeopolitik gelişmeleri ve tarife savaşlarının getirdiği belirsizliğe işaret edere politika faizini %46 seviyesinde sabit bırakırken, beklentimizin aksine faiz koridorunu simetrik bir hâle de getirmedi. Mevcut belirsizlik ortamında, ihtiyaç olması durumunda, borç verme faizi oranını %49 seviyesinde bırakarak aslında 300 baz puan ilave sıkılaşma esnekliğini korudu. Son günlerde AOFM, TCMB’nin politika faizi olan %46 seviyesine gerilerken, dün BIST repo faizi (TLREF) ise %47 seviyesine yükseldi.

Tansiyonun artmadığı günlerde iş gören faizin %46’ya yeniden gerileyeceğini düşünüyoruz. TCMB’nin şahin bir duruş sergilemesine rağmen, eğer işler önümüzdeki 45 gün içerisinde ‘çirkinleşmezse’, Temmuz toplantısında kuvvetli bir faiz indirim ihtimalinin oldukça yüksek olduğunu düşünüyoruz! Biraz daha büyük resimden bakarsak, Temmuz’da en az 350 baz puan faiz indirimi beklerken, sene sonu politika faizinin %35 seviyesine gerilemesini bekliyoruz.

Dönelim kararın piyasa yansımasına…  USDTRY kuru dün gün 39,25 seviyelerinde tamamlaması ardından bu sabah, pazartesi valörlü işlemlerde, gerek üç günlük fonlama maliyet gerekse de hafta sonu riski almak istenmemesi nedeniyle ilk işlemlerin 39,65 seviyelerinden eşleştiğini görüyoruz. Yüksek faiz ortamının şirketler üzerinde baskı kurması, finansman maliyetlerinde artışın yarattığı kârsızlık sorunu, üzerine tuz biber olan jeopolitik gelişmeler ve petrol fiyatlarının yüksek seyri, hisse senedi cephesinde havanın bozulmasına neden oldu: BİST100 endeksi günü %1 düşüle tamamlarken, haftanın genelinde şimdilik %2,25 düşüş sergiledi. Ana endekste aşağıda 9,000 yukarıda ise 9,700 oyun sahasının çizgilerini temsil ediyor. Kırdığı yöne doğru hareketin ivme kazanmasını bekliyoruz. CDS risk primi bebek adımları ile 315 baz puan seviyesine yükselirken, TCMB’nin şahin duruşuna paralel iki yıl vadeli gösterge tahvil basit faizi yeniden %40 seviyesinin altına geriledi.

Türkiye ile ilgili paragrafı kapatmadan, TCMB ve BDDK’nın haftalık verilerine de bakmak isterim. 13 Haziran ile sona eren haftada, yurt içi yerleşiklerin parite etkisinden arındırılmış döviz hesapları (DTH) 2,9 milyar dolar artış kaydetti. Bu rakam bir önceki hafta yine kurumsal müşteriler kaynaklı 2,6 milyar dolar azalmıştı. Bu nedenle çok fazla anlam yüklemek istemedik. BDDK verisine göre, KKM hacmi 5,2 milyar TL azalışla 566 milyar TL seviyesine geriledi. KKM hacmi çok küçüldüğünden azalış hızı da iyice ivme yitirdi. KKM’nin toplam mevduat stokundaki payı %2,5 seviyesine gerilerken, DTH ve KKM’nin toplamdaki payı ise önceki haftaya göre önemli bir değişim göstermeden %41 oldu (TL payı ise ~ %59). TCMB’nin 18 Haziran valörlü işlemlerinde net yabancı para pozisyonu yaklaşık 0,6 milyar dolar artışla manşet rakam 24,3 milyar dolar seviyesine geldi (bakınız grafik). Daha geniş bir açıdan bakarsak, sene sonunu ile siyasi iklimin değiştiği 19 Mart arasında 22 milyar dolar biriktiren TCMB, 19 Mart ile 28 Nisan arasında 50 milyar dolar rezerv kaybetmesi ardından yeniden yavaş yavaş rezerv biriktirmeye çabaladığını görüyoruz. Yabancıların menkul kıymet pozisyonu net anlamda 1,1 milyar dolar iyileşirken, hisse senetlerine ilginin yeniden tırmandığını da not edelim.

ABD piyasalarının Juneteenth tatili nedeniyle kapalı olması, Asya seansına net yön vermedi. Bu sabah ABD vadeli işlemlerinde %0,25 oranında düşüşler göze çarparken, yeni gün başlangıcında Pasifik’in diğer ucunda ise iyimser bir seyrin hâkim olduğunu görüyoruz. Kore ve Hong Kong borsaları %1’in üzerinde yükselirken, gösterge endeks Tokyo borsası, güçlenen YEN nedeniyle yatay bir seyir izliyor. Japonya’da Mayıs ayında çekirdek enflasyon gıda fiyatlarının öncülüğünde yıllık %3,7’ye yükselerek son iki yılın zirvesine çıktığını ve merkez bankasının hedefinin üstünde kalmaya devam ettiği görüyoruz.

İsrail-İran savaşının şiddetlenmesi ve Trump’ın olası ABD müdahâlesine yönelik kararını iki hafta içinde açıklayacak olması, küresel piyasalarda temkinli iyimser bir seyre yol açtı. Petrol fiyatları jeopolitik risklerle desteklense de, Brent bu sabah %2,5 düşüşle 76,80 dolar seviyesine geriledi (son üç haftada yükseliş %19). Benzer bir etkinin kıymetli madenler cephesinde de etkili olduğunu görüyoruz. Altının ons fiyatı hafta genelinde %2,25 düşüşle 3,350 dolar seviyesine gerilerken, gümüşün ons fiyatı ise hafta başı 37,30 dolar seviyesine kadar yükselmesi ardından 35,80 seviyesine geri çekildi. Benzer bir şekilde riskin arttığı son günlerde değer kazanan dolar da (DXY) bu sabah kazanımlarını geri verdi.

Bu arada haftaya yapacağım sunum için çalışırken, Hürmüz Boğazı’nı ve İran’ın ihracatı hakkında derinlemesine araştırma yaptım. ABD ile Çin arasında başlayan jeostratejik rekabetin tetiklediği tarife savaşları tüm haşmetiyle devam ederken, İran’ın ihraç ettiği petrolün %90’ını kim alıyor biliyor musunuz? Evet, Çin! Büyük resimde, daha önce de değindiğim üzere, İsrail’in son dönemde Hamas ve Hizbullah gibi örgütlere yönelik artan operasyonel baskısı, İran’ın askeri ve nükleer altyapısına doğrudan saldırı ile uzun süredir beklenen ancak ertelenen rejimi devirme sürecinin fiilen başlaması, Suriye, Lübnan ve Irak gibi ülkelerdeki güç boşluklarını hep birlikte geniş bir açıdan değerlendirmek gerekiyor. Bu yeni tablonun şimdilik enerji fiyatları ve güvenlik politikaları üzerinden Türkiye’ye olumsuz etkisi ön planda olsa da, İran’ın etkisinin zayıflaması, Türkiye’nin diplomatik ve jeopolitik manevra alanını genişletebilir. Suriye’nin kuzeyindeki terör yapılarının tasfiyesi, PKK’nın silah bırakma sürecinin hızlanması ve belki de Kıbrıs’a kadar uzanacak daha dengeli bir diplomasi ortamının oluşması gibi olumlu gelişmelerin de önünü açabileceğini düşündüğümüzün altını bir kez daha çizmek istiyoruz. Tüm bu gelişmelerin belki de en dikkat çekici sonuçlarından biri ise, Çin’in enerji arz güvenliği açısından daha kırılgan ve dışa bağımlı hâle gelmesidir.

Mali piyasaların gündeminde bugün Türkiye cephesinde tüketici güven endeksi ve merkezi yönetim borç stoku, dışarıda ise İngiltere’de perakende satışlar ve ABD Philadelphia FED endeksi takip edilebilir. Herkese güzel bir hafta sonu dileriz.

TCMB net döviz pozisyonu (tüm swaplar ve hazine dövizleri hâriç)

1750393777de952173ce1360eb447297a426318bf9_1_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.