Connect with us

GÜNCEL

İş Görüşmelerinde Sıkça Sorulan 10 Soru

Yayınlanma:

|

2021 Temmuz ile Ekimi arasında ABD’de işlerinden istifa edenlerin sayıları anormal derecede yüksekti ve milyonlarca Amerikalı işlerini bıraktı. Bu aynı zamanda milyonlarca yeni iş fırsatının da olduğu anlamına geliyor. İster ilk defa işe girecek olun ister yalnızca bir iş değişikliği yapmak istiyor olun, bu kılavuzu bir sonraki görüşmenize hazırlanmak için kullanabilirsiniz.

İşte, görüştüğünüz kişileri kendinize hayran bırakmanıza ve istediğiniz pozisyonu almanıza yardımcı olacak cevaplama teknikleriyle birlikte iş görüşmelerinde sık sorulan 10 soru.

1. Bana kendinizden bahseder misiniz ve kısaca özgeçmişinizi anlatır mısınız?

Görüşmeyi yapan kişiler adaylar hakkında hikâyeler duymaktan hoşlanırlar. Hikâyenizin harika bir başlangıcı, sürükleyici bir ortası ve görüşmeyi yapan kişinin işi almanız için sizi desteklemesini sağlayacak bir sonu olduğundan emin olun.

Yaptığınız mesleğe ilgi duymanıza neden olan bir olaydan ve daha sonra eğitimizden bahsedin. Hikâyede, akademik eğitiminizin ve şirketin uzmanlaştığı konunun veya sektöre olan tutkunuzun, iş deneyiminizle birleştiğinde sizi bu iş için nasıl mükemmel bir aday haline getirdiğinden bahsedin. Zorlu bir proje yönettiyseniz veya heyecan verici, sıra dışı bir tasarım üzerinde çalıştıysanız bunlardan bahsedin.

Örnek: “Fırsatların sınırlı olduğu küçük bir kasabadan geliyorum. İyi okullar nadir olduğundan, en iyi güncel bilgileri almak için çevrimiçi eğitimi kullanmaya başladım. Kodlamayı burada öğrendim ve ardından bilgisayar programcısı olarak sertifikamı aldım. Ön uç kodlayıcı olarak ilk işime girdikten sonra, zamanımı hem ön hem de arka uç dilleri, araçları ve çerçeveleri konusunda uzmanlaşmaya harcadım.”

2. Bu pozisyonu nasıl duydunuz?

İşverenler, şirketlerini aktif olarak arayıp aramadığınızı, bu rolü bir işe alım personelinden duyup duymadığınızı veya pozisyona mevcut bir çalışan tarafından tavsiye edilip edilmediğinizi bilmek ister. Kısacası onlara nasıl ulaştığınızı bilmek istiyorlar.

Bu pozisyona sizi biri önerdiyse, bu kişinin ismini mutlaka söyleyin. Görüşmeyi yapan kişinin sizi öneren kişiyi zaten bildiğini varsaymayın. Muhtemelen sizi yönlendiren kişiyi nasıl tanıdığınızı da bilmek isterler. Örneğin, siz ve (sizi tavsiye eden) Steve daha önce birlikte çalıştıysanız veya onunla bir etkinlikte kahve içerken tanıştıysanız bundan bahsedin. Bu size daha fazla güvenilirlik kazandırır. Steve şirkette çalışıyorsa ve işe başvurmanızı önerdiyse, neden sizi en uygun aday olarak önerdiğini açıklayın.

Rolü kendiniz araştırdıysanız, dikkatinizi çeken şeyin ne olduğu konusunda net olun; değerlerinizi şirket ve misyonuyla uyumlu hale getirebilirseniz ekstra bonus puan elde edersiniz. İşe alım müdürünü, diğer tüm şirketler yerine bu şirketi seçmenizin birkaç belirli nedeni olduğuna ikna etmelisiniz.

Son olarak, işe alındığınızı varsayarak neden kabul ettiğinizi açıklayın. Bu rol tam olarak uyumlu mu? Kariyerinizde ilerlemek istediğiniz yöne uygun mu? İşe alınmadan önce şirkete aşina olmasanız bile, öğrendikleriniz konusunda hevesli olun ve neden süreçte ilerlemekle ilgilendiğiniz konusunda dürüst olun.

Örnek: “Şirketinizin sayfasını bir süredir takip ettiğim için bu pozisyonu LinkedIn aracılığıyla öğrendim. X, Y ve Z alanlarında yaptığınız iş konusunda gerçekten istekliyim, bu yüzden hemen başvurmak istedim. Pozisyon için gereken beceriler sahip olduğum becerilerle iyi şekilde eşleşiyor ve bu benim için misyonunuza katkıda bulunmak için harika bir fırsat ve aynı zamanda kariyerim için harika bir deneyim gibi görünüyor.

3. Ne tür bir çalışma ortamını tercih edersiniz?

Görüşmeden önce kurum ve kültürü hakkında bilgi edindiğinizden emin olun. Yaptığınız araştırma size burada çok yardımcı olacak. Tercih ettiğiniz ortam, şirketin iş yeri kültürüyle yakından uyumlu olmalıdır (eğer uyumlu değilse, sizin için doğru seçim olmayabilir). Örneğin şirketin web sitesinde düz bir organizasyon yapısına sahip olduğunu veya işbirliğine ve özerkliğe öncelik verdiğini görebilirsiniz. Bunlar, bu soruya verdiğiniz cevapta bahsedebileceğiniz anahtar kelimelerdir.

Görüşmeyi yapan kişi size örneğin “Kültürümüz dışarıdan bakıldığında mesafeli görünüyor, ancak aslında çalışanlar arasında çok az rekabetin olduğu gerçekten rahat bir topluluk” gibi şirket hakkında araştırma yaparken fark etmediğiniz bir şey söylerse, bununla örtüşen bir deneyiminizi anlatmaya çalışın. Amacınız, iş ahlakınızın şirketinkiyle nasıl eşleştiğini paylaşmaktır.

Örnek: “Bu kulağa çok hoş geliyor. Hızlı tempolu çalışma ortamlarını seviyorum çünkü bana her zaman öğreniyorum ve kendimi geliştiriyorum gibi hissettiriyorlar. Ancak rekabet etmek yerine ekip üyeleriyle işbirliği yaptığımda ve insanların ortak bir hedefe ulaşmalarına yardımcı olduğumda gerçekten başarılı oluyorum. Son stajım benzer kültüre sahip bir organizasyondaydı ve bu uyumdan gerçekten keyif aldım.”

4. Zorlu veya stresli durumlarla nasıl başa çıkıyorsunuz?

İşveren şunu bilmek istiyor: işi yapmaya devam mı ediyorsunuz, yoksa baskı altında dağılıyor musunuz? Baskı yoğunlaştığında ve teslim tarihleri yaklaştığında sinir krizi geçirmeyeceğinizden emin olmak istiyorlar. Baskı altında sakin kalabilme yeteneği çok değerli bir yetenektir.

Karmaşaya rağmen sakin kaldığınız bir örneği paylaşın. Eğer geliştirdiğiniz bir beceriyse, bunu kabul edin ve gelecekte baskı altında durumlarda süreci daha iyi yönetmek için attığınız adımları ekleyin. Örneğin, stresle daha iyi başa çıkmanıza yardımcı olacak bir farkındalık uygulamasına başladığınızı belirtebilirsiniz.

Örnek: “Stresli durumların her zaman ortaya çıkacağının farkındayım ve kariyerim boyunca bu tip durumlarla nasıl başa çıkacağımı öğrenmek zorunda kaldım. Her yeni deneyimle bu konuda daha iyiye gittiğimi düşünüyorum. Örneğin son şirketimde yeni bir ürün tanıtımı üzerinde çalışırken ekibimde işler planlandığı gibi gitmiyordu. İlk tepkim birini suçlamak yerine bir an durup düşünerek mevcut sorunu nasıl çözebileceğimize dair bazı stratejiler bulmak oldu. Daha önce benzer bir durumda paniğe kapılmış olabilirdim, bu yüzden sakin ve aklı başında kalmak kesinlikle doğru atılmış bir adımdı ve duruma daha net yaklaşmama yardımcı oldu.”

5. Bağımsız olarak mı yoksa ekip halinde çalışmayı mı tercih edersiniz?

Cevabınız, şirket kültürü ve söz konusu iş hakkında yaptığınız araştırmalara göre belirlenmelidir. Bununla birlikte, çoğu çalışma ortamında bir ekibin veya ekiplerin olduğunu göz önüne almalısınız.

Birçok pozisyon diğer insanlarla günlük olarak işbirliği içinde çalışmanızı gerektirirken, bazı pozisyonlar kendi başınıza çalışmanızı gerektirir. Bu soruyu yanıtlarken kişiliğinizin en iyi özelliklerini ve bunların işin gerekliliklerine nasıl uyduğunu vurgulayın. Her iki durumun da avantaj ve dezavantajlarından bahsetmek yararınıza olabilir.

Örnek: “İkisinin karışımından keyif alıyorum. Birlikte strateji oluşturabileceğim, farklı görüşler alabileceğim ve geri bildirim almak için iletişime geçebileceğim bir ekibe sahip olmayı seviyorum. Ancak bağımsız çalışmamı gerektiren görevleri üstlenmekte de rahatım. Sessiz bir alanda tek başıma odaklanabildiğimde işimi en iyi şekilde yaptığımın farkındayım. Ancak en iyi fikirleri bulmak için ekip arkadaşlarımla işbirliği yapmaya gerçekten değer veriyorum.”

6. Birden fazla projede çalışırken nasıl organize olursunuz?

İşverenler üretken ve verimli kalabilmek için zamanınızı ve enerjinizi nasıl kullandığınızı anlamak ister. Ayrıca şirketin programlarının ve iş akışı planlarının dışındaki işleri takip etmek için kendi sisteminizin olup olmadığını da anlamak isterler. Son teslim tarihlerine uyduğunuzu ve bunları ciddiye aldığınızı vurguladığınızdan emin olun.

İşleri düzgün bir şekilde yürüttüğünüz bir örnekten bahsedin. Üzerinde çalıştığınız projelerin öneminden, aciliyetinden ve buna göre zamanınızı nasıl kullandığınızdan bahsedin. Elinizdeki işleri nasıl organize ettiğinizi ve işlere nasıl odaklandığınızı açıklayın.

Örnek: “Genellikle farklı programları kodlamak arasında geçiş yaptığım mevcut işimde bir çok proje yönetmeye alışkınım. Hepsinin yolunda gittiğinden emin olmak için zaman sınırlaması tekniğini kullanıyorum ve takvimimde belirli görevler için zaman ayırıyorum. Bunun, ilk önce yapılması gerekenlere öncelik vermeme gerçekten yardımcı olduğunu ve sorumluluğum altındaki sürekli günlük işleri sorunsuz şekilde yürütmemi kolaylaştırdığını gördüm.”

7. Geçen sene bilgi düzeyinizi geliştirmek için ne yaptınız?

Bu soru pandeminin bir sonucu olarak gündeme gelebilir. İşverenler insanların zamanlarını nasıl farklı şekilde kullandıklarını bilmek ister. Becerilerinizi geliştirmeye veya kurslara katılmaya zaman harcamadıysanız, bu soruyu yanıtlamaktan korkmayın. Sahip olduğumuz her deneyimden dersler çıkarıyoruz.

Mesleki becerilerinizi geliştirmek için zaman harcadıysanız aşağıdakileri söyleyebilirsiniz.

Örnek: “Bu süreçteki boş zaman, kariyerimle ilgili ne istediğim konusunda düşünmem için bir fırsat yarattı. Alanımdaki güncel gelişmeleri takip etmek için birçok dergi okudum ve bazı çevrimiçi kurslar alarak becerilerimi geliştirdim, örneğin…” (ve sonra spesifik olun).

Kişisel gelişiminiz üzerinde çalışmayı seçtiyseniz aşağıdakine benzer bir şey söyleyebilirsiniz.

Örnek: “Herkes gibi ben de geçen yıl günde iki saat işe gidip gelmek zorunda kalmadığım için biraz zaman kazandım. Zamanımı sevdiğim şeylere ayırmaya karar verdim. Böylece gitar çalmayı öğrenmeye ve günlük tutmaya başladım. Bu şekilde kendime vakit ayırdım ve bunun zihinsel sağlığım ve üretkenliğim açısından gerçekten harika olduğunu hissediyorum.”

8. Maaş beklentiniz nedir?

Görüşmeye başlamadan önce başvurduğunuz pozisyon ile ilgili maaşın ne kadar olduğunu bilmelisiniz. Maaş bilgileri için Glassdoor, Fishbowl veya Vault.com gibi web sitelerine göz atın. Ayrıca LinkedIn’de listenizdeki kişilere ulaşarak bu alanda çalışan insanlara da sorabilirsiniz.

İşverenler bu soruyu her zaman soracaktır çünkü her pozisyonun bütçesi vardır ve ilerlemeden önce beklentilerinizin bu bütçeyle tutarlı olmasını sağlamak isterler.

Görüşme sırasında genellikle belirli bir rakam yerine maaş aralığını tartışmanın ve müzakereye yer bırakmanın daha iyi olduğunu unutmayın. Ayrıca, tedbiri elden bırakmamak ve biraz daha yüksek bir rakam vermek daha iyidir, çünkü aşağıya doğru pazarlık yapmak yukarıya doğru müzakere etmekten daha kolaydır. Genel bir kural olarak, maaşla ilgili soruları görüşmeyi yapan kişi sorana kadar gündeme getirmemenizi veya bu konuyu sürecin çok erken bir aşamasında açmamanızı tavsiye ederim.

Örnek: “Becerilerime, deneyimime ve mevcut sektör oranlarına dayanarak, ____ civarında bir maaş talebim bulunmaktadır” (istediğiniz maaş aralığını ve gerekçesini söyleyin).

9. Başka işlere de başvuru yapıyor musunuz?

Görüşmeyi yapan kişiler bu pozisyonla gerçekten ilgilenip ilgilenmediğinizi veya bunun birçok seçenekten sadece biri olup olmadığını bilmek isterler. Basitçe, sizin ilk tercihiniz olup olmadıklarını bilmek istiyorlar. Dürüstlük en iyi politikadır. Başka işlere başvuruyorsanız bunu söyleyin. Başka bir teklif olmadığı sürece nereye başvurduğunuzu söylemenize gerek yok. Ancak diğer şirketlerle işe alım sürecinin neresinde olduğunuzu bilmek isteyebilirler. Görüşmeyi yapan kişi sorarsa aktif olarak iş aradığınızı da belirtebilirsiniz.

Örnek: “Birkaç firmaya daha başvurdum ama şu anda en çok heyecanlandığım pozisyon bu çünkü…”

10. Özgeçmişinizden bir yıl ara verdiğiniz anlaşılıyor. Bunun neden olduğunu bize anlatmak ister misiniz?

Ara verilen yıllar bazı kültürlerde diğerlerinden daha popülerdir. Bazı mesleklerde ara verilen yıllar olumsuz bir anlam taşıyabilir (sektör çok hızlı gelişmiş ve siz güncel bilgileri kaybetmiş olabilirsiniz).

Görüşme yapan kişiye, ara verdiğiniz yılın çocukluktan yetişkinliğe geçişinizi ertelemekle ilgili olmadığını, ancak şu anda kendine güvenen profesyonel kişiye değer kattığından bahsedin. Dünyanın hangi bölgesinde bulunduğunuza ve bunların ne kadar yaygın olduğuna bağlı olarak, işverenler muhtemelen ne yaptığınıza, deneyimlerinizin size nasıl fayda sağladığına ve bu göreve nasıl hazırladığına dair hikâyeler duymak isteyecektir.

Neden bir ara verdiğinize dair kısa bir açıklama yapın, ardından bunun sonucunda geleceğiniz için olumlu bir fark yaratan şeye odaklanın.

Örnek: “Lisenin son yılında kendimi eğitim yolumu seçmeye hazır hissetmedim, bu yüzden hayattaki hedeflerimi belirlemek için birkaç aylığına bir kursa gittim. Biraz gelişigüzel görünebilir, ancak harcadığım zaman aslında liderlik ve iletişim gibi alanlarda pek çok yeni beceri geliştirmeme yardımcı oldu. Bu süre zarfında tutkuma uygun bir diploma almak istediğimi fark ettim ve X bölümüne girdim.”

İyi bir izlenim bırakmak için her soruyu özgüven ve tutkuyla yanıtlamanız gerekir. Ancak önce pratik yapmak gerçekten yardımcı olur. Dikkatli bir hazırlık, kendinden emin ve kontrollü görünmenize olanak tanıyacak ve zorlu rekabet koşullarında ideal bir aday olarak görünmenize yardımcı olacaktır.

HBR

Okumaya devam et

Erol Taşdelen

Türkiye’de Sıfır Atık Hibe Programı: 6.3 Milyon Avroluk Fırsat

Yayınlanma:

|

♻️ Türkiye, çevresel sürdürülebilirliği güçlendirmeye yönelik yeni bir adım atıyor. Avrupa Birliği tarafından finanse edilen ve toplam 6.300.000 Avro bütçeye sahip olan Sıfır Atık Hibe Programı, yerel düzeyde atık oluşumunu azaltmayı, kaynak verimliliğini artırmayı ve karbon salımını minimuma indirmeyi amaçlıyor.

🌍 Programın Amacı

Giderek büyüyen çevresel sorunlar karşısında, Sıfır Atık Hibe Programı şu hedeflere odaklanıyor:

  • Karbon salımının azaltılması

  • Atık oluşumunun önlenmesi

  • Sıfır atık yaklaşımının yaygınlaştırılması

Bu hedefler, sadece çevreye duyarlı politikaların hayata geçirilmesiyle sınırlı değil. Aynı zamanda yerel yönetimlerin ve toplumun farklı katmanlarının bu dönüşüme aktif şekilde dahil edilmesi hedefleniyor.

🎯 Öncelikli Alanlar

Programın odaklandığı başlıca öncelikler şu şekilde sıralanıyor:

  • Yerel yönetimlerin altyapı ve kurumsal kapasitesini geliştirmek

  • Sıfır atık uygulamalarının farklı sektörlerle entegre şekilde yaygınlaştırılması

  • Atık yönetim planlarının hazırlanması ve karar destek araçlarının geliştirilmesi

  • Kaynak verimliliği, geri dönüşüm ve yeniden kullanım konularında farkındalık yaratılması

Bu sayede hem çevresel fayda sağlanması hem de döngüsel ekonomiye geçişin hızlandırılması amaçlanıyor.

👥 Kimler Başvurabilir?

Hibe programı, aşağıdaki kurumları hedef kitle olarak belirlemiştir:

  • Belediyeler

  • İl özel idareleri

  • Katı atık yönetim birlikleri

Bu kurumların hazırlayacakları projeler, yerel düzeyde sıfır atık stratejilerinin etkin biçimde uygulanmasına katkı sağlayacaktır.

📅 Başvuru Takvimi

Program kapsamında proje fikirleri için ön tekliflerin son başvuru tarihi:
🗓 15 Eylül 2025

Başvuruların çevresel etki, uygulanabilirlik, sürdürülebilirlik ve ortaklık yapısı gibi kriterler doğrultusunda değerlendirileceği öngörülmektedir.

🔍 Detaylı Bilgi ve Başvuru

Başvuru rehberi ve ayrıntılı bilgiye Avrupa Komisyonu’nun resmi web sitesi üzerinden ulaşmak mümkündür:

➡️ https://ec.europa.euFundingCall for ProposalsZero Waste Grant Programme (ZWGP)

Bu resim için alternatif metin açıklaması yok

♻️ Neden Önemli?

Türkiye’de sıfır atık vizyonu, yalnızca çevre koruma politikası değil; aynı zamanda sürdürülebilir kalkınmanın, ekonomik verimliliğin ve sosyal bilinçlenmenin de önemli bir parçası haline gelmiştir. Bu program, kaynakların daha verimli kullanılmasını ve atıkların ekonomik değer zincirine tekrar kazandırılmasını teşvik ederek hem çevresel hem de finansal anlamda katma değer yaratacaktır.

Okumaya devam et

Ali Coşkun

Gayri Resmi İşlemler ve Finansal Tablolara Etkisi: Görünmeyen Riskler

Yayınlanma:

|

Yazan:

Birçok firmada geçmişe kıyasla azalmış olsa da, gayri resmi ticari işlemler hâlâ yaygın şekilde sürmektedir. Özellikle nakit yoğun sektörlerde ve KOBİ ölçeğindeki firmalarda, bu durum daha belirgin şekilde gözlemlenmektedir.

Bu kapsamda yapılan bazı ödemeler banka kanalları yerine doğrudan elden gerçekleştirilmekte; bu da işletmenin resmi mali tablolarını doğrudan olumsuz etkilemektedir.

Gayri resmi ödemelerde kullanılan resmi gelirler, muhasebe sisteminde denge bozulmalarına yol açar. Bu bozulmalar en çok dönen varlık kalemlerinde kendini gösterir:

  • 🧨 Yüksek kasa bakiyeleri

  • 🧨 Ortaklara ait alacak senetleri

  • 🧨 Ortaklardan alacaklar

  • 🧨 İş avanslarında ortaklara ait tutarlar

Bu kalemlerde zamanla meydana gelen olağandışı artışlar, finansal tablo kullanıcıları için önemli risk sinyalleri taşır.

Başlangıçta küçük görünen bu tutarlar, süreç içinde büyüdükçe bilanço üzerinde ciddi baskı yaratır. Bu durum, kredi veren bankaların da dikkatinden kaçmaz.

Bankaların Yaklaşımı

Kredi değerlendirme süreçlerinde bankalar, bu tür şişirilmiş kalemleri tespit eder ve analiz aşamasında bu tutarları mali düzeltmeye tabi tutar. Yani:

Bu bakiyeler, özkaynaklardan düşülerek şirketin gerçek finansal durumu ortaya konur.

Bu düzeltmeler sonucunda:

  • Özkaynaklar ciddi şekilde azalır

  • Borç/özkaynak oranı önemli ölçüde bozulur

  • Finansal kaldıraç artış gösterir

Bazı firmalarda bu tür düzeltmelerin ardından özkaynaklar negatif seviyeye dahi gerileyebilir. Bu da:

  • Yasal olarak kredi kullanımı önünde engel oluşturur

  • Krediye erişimi zorlaştırır, hatta imkânsız hâle getirir

  • Firmanın sektörel itibarı ve ticari ilişkileri üzerinde olumsuz etki yaratır

Kredi Notuna Etkisi

Kredi veren kurumlar tarafından oluşturulan kredi risk puanı (raiting) da bu tabloya göre şekillenir.
Gayri resmi işlemler kaynaklı mali dengesizlikler:

  • Raiting notunun düşmesine

  • Kredi maliyetlerinin artmasına neden olur

Neler Yapılmalı?

Firmaların, özellikle 31 Mart, 30 Haziran, 30 Eylül ve 31 Aralık bilanço tarihlerinde bu tür kalemlerdeki bakiyeleri minimuma indirmesi büyük önem taşır.

Aksi takdirde:

  • Bankalar,

  • Bağımsız denetçiler,

  • Yatırımcılar ve

  • Potansiyel iş ortakları

firmanın güvenilirliğini sorgulamaya başlayabilir.

Kısa Vadeli Kazançlar, Uzun Vadeli Riskler Yaratır

Kısa vadede pratik ve kolay gibi görünen gayri resmi ödemeler, uzun vadede firmaların büyüme kapasitesini, yatırım alabilirliğini ve finansmana erişimini ciddi biçimde sınırlar.

Kurumsallaşmak ve finansal yapısını güçlendirmek isteyen her işletme:

Bu tür uygulamalardan uzak durmalı, mali disiplini ve kurumsal itibarını öncelik haline getirmelidir.

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

GÜNCEL

ZİHİN SAĞLIĞI KRİZİ KAPIDA!

Yayınlanma:

|

Yazan:

İş Dünyası Ne Kadar Hazır? Türkiye’de durum nasıl?

Günümüz iş dünyası, hızla değişen dinamiklerin ve artan belirsizliklerin ortasında, çalışan esenliği konusunda ciddi bir sınav veriyor. Pandemiyle birlikte önemi daha da anlaşılan çalışan zihin sağlığı, ne yazık ki hala birçok kurum için “ekstra” bir kalem olarak görülüyor. Oysa kapımızda bekleyen zihin sağlığı krizi, sadece bireylerin yaşam kalitesini değil, şirketlerin verimliliğini, bağlılığını ve nihayetinde kârlılığını da doğrudan tehdit ediyor. Peki, şirketler bu kritik dönüşüm için ne kadar hazır?

Sessiz Salgın: Durgunluk ve Görünmeyen Maliyetler

Elkin Consultancy Kurucusu Elif Elkin, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Çalışan esenliği denince genellikle fiziksel sağlığa odaklanılır, ancak buzdağının görünmeyen kısmı çok daha büyük ve yıkıcıdır: languishing (durgunluk) ve presenteeism (işte verimsiz bulunma). Klinik olarak depresyonda olmasalar bile, çalışanların önemli bir bölümü durgunluk haliyle boğuşuyor; motivasyonsuz, enerjisiz ve tükenmiş hissediyorlar. Bu durumdaki çalışanlar fiziksel olarak işte olsalar da, zihinsel olarak bağlantısız, yaratıcılıktan uzak ve düşük verimlilikle çalışıyorlar. Bu “sessiz istifa” hali, şirketlere yüksek görünmeyen maliyetler çıkarıyor; çünkü işgücünüzün tam potansiyelini kullanamadığı her an, kaçırılmış bir fırsat ve doğrudan bir kayıptır.”

Stresin Yıkıcı Etkisi ve Türkiye’nin Gerçekleri

Zihin sağlığının belki de en somut ve yaygın göstergesi olan stresin, iş performansına yönelik en büyük tehditlerden biri olduğuna dikkat çeken Elif Elkin, “Gallup’un Küresel Duygu Durumu araştırması, Türkiye’nin bu konuda çarpıcı bir tablo çizdiğini gösteriyor: Ülkemiz, yüzde 64’lük ‘Önceki gün stresli hissettiniz mi? Evet’ oranıyla dünya sıralamasında Afganistan ve Lübnan’dan sonra ikinci sırada yer alıyor. Aynı araştırmada ‘Önceki gün öfkeli hissettiniz mi?’ sorusuna verilen yanıtlarda da ikinci sıradayız.

Araştırmalarda, kadınların her kategoride erkeklere göre daha fazla stres yaşadığı da dikkat çekici. Bu yüksek stres seviyesi, sadece bireysel tükenmişliğe yol açmakla kalmıyor, aynı zamanda şirketlerin iş-yaşam dengesini destekleme konusundaki yetersizliğini de ortaya koyuyor. Genç profesyonellerin yalnızca yüzde 32’si, deneyimli profesyonellerin ise yüzde 46’sı şirketlerinin iş ve özel hayat dengesine önem verdiğini belirtiyor. Pazartesi sendromunun ötesine geçen bu durum, çalışanların işe enerjik başlama oranlarındaki ciddi düşüşlerle de kendini gösteriyor” dedi.

Bütünsel Esenliğe Geçiş: Neden Artık Bir Lüks Değil?

Elif Elkin, çalışan esenliği programlarının bir ekstra değil, gereklilik olduğuna da değindi: “Global Wellness Institute’un 2024 raporu, küresel esenlik ekonomisinin 2023’te 6.3 trilyon dolara ulaştığını ve 2028’de 9.0 trilyon dolara yükseleceğini öngörüyor. Bu raporun altını çizdiği gibi, esenlik artık tüketiciler için bir lüks veya isteğe bağlı bir harcama değil, sağlıklı bir yaşam sürdürmek, bağışıklığı güçlendirmek, uzun ömürlülüğü artırmak ve zihinsel dayanıklılığı geliştirmek için temel bir gereklilik haline geldi.

İş yerleri için bu, bütünsel bir esenlik yaklaşımını benimsemek anlamına geliyor. Sadece fizyolojik ihtiyaçlara odaklanmak yeterli değil; zihinsel ve duygusal esenlik (stres yönetimi, psikolojik destek), finansal esenlik (finansal okuryazarlık, ücretlendirme adil politikaları) ve sosyal esenlik (güçlü ekip kültürü, iş-yaşam dengesi, adil yönetim) de bu bütünün ayrılmaz parçalarıdır. Çalışanlar, hayatlarındaki stres faktörlerinin (finansal kaygılar, ailevi sorunlar, zihinsel yorgunluk) doğrudan iş performanslarını etkilediğinin farkındalar. Dolayısıyla, esenlik programları bir “ekstra” değil, çalışan verimliliğinin ve bağlılığının temelini oluşturan stratejik bir yatırımdır.”

Liderlerin Rolü: Dönüşümün Anahtarı

Zihin sağlığı krizine karşı iş yerlerini hazır hale getirmenin anahtarının, liderlerin proaktif yaklaşımında yattığının altını da çizen Elkin, “Öncelikle, ihtiyaç analizi yaparak çalışanların gerçek sorunlarını ve beklentilerini anlamak gerekiyor. Her şirketin dinamikleri farklıdır ve tek tip çözümler yerine, şirkete özgü, kapsayıcı programlar tasarlanmalıdır.

En kritik adım ise liderlik taahhüdü ve katılımıdır. Esenlik programları sadece İnsan Kaynakları departmanının sorumluluğu olmaktan çıkarılmalı, üst yönetimden başlayarak tüm liderler bu kültürü benimsemeli ve desteklemelidir. Çalışanlar, yöneticilerinin kendilerinin ve ekip üyelerinin zihinsel sağlığına ne kadar değer verdiğini ve bu konuyu ne kadar ciddiye aldığını görmelidir. Liderlerin kendi kırılganlıklarını paylaşması, destekleyici bir dil kullanması ve empati göstermesi, güven ortamının oluşmasında ve çalışanların yardım isteme cesaretini bulmasında hayati önem taşır.

Ayrıca, programların etkisi ölçümlenmeli ve sürekli iyileştirilmelidir. Katılım oranları, devamsızlık verileri, çalışan memnuniyeti anketleri ve hatta sağlık giderlerindeki değişimler gibi metrikler takip edilmeli, geri bildirimlerle programlar dinamik olarak güncellenmelidir. Ölçülemeyen bir şeyi yönetmek mümkün değildir” dedi.

Sonuç: Esenlik Odaklı Bir Gelecek İnşa Etmek

Elif Elkin son olarak, “Zihin sağlığı krizi kapıda değil, zaten içindeyiz” diyerek sözlerini şöyle noktaladı: “Ancak bu kriz, aynı zamanda şirketler için bir dönüşüm fırsatı sunuyor. Çalışanların zihinsel ve bütünsel esenliğine yatırım yapmak, artık sadece insani bir sorumluluk değil, aynı zamanda verimliliği artıran, yetenekleri çeken, mevcut yetenekleri elde tutan ve sürdürülebilir büyümeyi destekleyen akıllı bir iş stratejisidir.

Liderler, bu “kusursuz fırtına” döneminde eski alışkanlıklarından vazgeçme ve ezberleri unutma cesaretini göstererek, krizden bir dönüşüm yaratabilirler. Çalışanlarını sadece birer kaynak değil, potansiyelleri beslenmesi gereken değerli bireyler olarak gören kurumlar, geleceğin rekabetçi iş dünyasında yalnızca ayakta kalmakla kalmayacak, aynı zamanda gelişecektir. Zihin sağlığının önceliklendirildiği, esenlik odaklı bir şirket kültürü inşa etmek, hem insanlar için daha iyi bir dünya hem de işletmeler için daha parlak bir gelecek anlamına geliyor.”

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.