Connect with us

GÜNDEM

EDİRNE: Tiny house yıkımları başladı

EDİRNE’den sonra Bozcaada Belediyesi de Tiny House tarzı mekanların engellenmesi için karar almıştı. Edirme’de başlayan kıyım işlemleri ili karıştırırken; Bozcaada Belediyesi’nin nasıl davranacı da önümüzdeki günlerde netleşmiş olacak. Diğer İl belediyelerinde de benzer hazırlıklar olduğu bilgileri gelmeye başladı…

Yayınlanma:

|

Edirne Valiliği, Saros Körfezi’ne kıyısı olan Keşan ilçesine bağlı Danişment ve Korucu köyleri arasında, tarım arazilerine izinsiz konulan ‘tiny house’ adlı taşınabilir evlerin tahliyesinde yaşanan olaylarla ilgili halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma ve kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engelleme suçlarından ilgili kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu duyurdu.

Edirne’de Saros Körfezi’ne kıyısı bulunan Keşan ilçesine bağlı köylerde, tarım arazilerine izinsiz olarak koyulduğu belirlenen ‘tiny house’ adı verilen taşınabilir evler için çalışma başlatıldı. Bu kapsamda, evlerin tahliyesi sırasında geçen cuma günü Danişment ve Korucu köyleri arasında, yapı sahipleri ile jandarma ekipleri arasında gerginlik yaşandı. Yaşanan olaylar, sosyal medyada geniş yankı uyandırdı.

Olaylarla ilgili sosyal medyada, yapıların yıkıldığına yönelik görüntüler ve suçlayıcı ifadeler paylaşılması üzerine İl Özel İdaresi aynı gün açıklama yayınladı.

Açıklamada, “Görüntülerde yer alan yıkım işlemi idaremiz tarafından değil, kooperatif yöneticileri tarafından kendi inisiyatifleri ve iş makineleri aracılığı ile gerçekleştirilmiştir. Böyle bir uygulamanın tarafımızca yapılması söz konusu değildir. Mutlak tarım arazilerinde yer alan ve idaremiz tarafından vinç aracılığı ile yediemine çekilecek tiny house’ların yıkımları ile ilgili kamuoyunu yanıltıcı ve tarafımızı suçlayıcı görüntüler ile ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunulacaktır” denildi.

ZİRAAT ODALARINDAN TEPKİ

Konuyla ilgili kentte dün, Edirne Ziraat Odası Başkanlığı da basın toplantısı düzenledi. Toplantıda ziraat odaları başkanları adına konuşan Edirne Ziraat Odası Başkanı Arabacı, kentin ülkenin çeltik ve ayçiçeği üretiminde birinci sırada yer aldığını söyleyerek, tarım arazilerine izinsiz konulan ‘tiny house’ adlı taşınabilir evlerin çevresel dengenin bozulmasına yol açtığını söyledi.

SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULDU’

Sözcü’nün haberien göre; Edirne Valiliği İl Özel İdaresi, konuyla ilgili bugün yaptığı açıklamada, yaşanan olaylarla ilgili halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma ve kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engelleme suçlarından ilgili kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu duyurdu.

Açıklamada, “Sosyal medya üzerinde yer alan ve yanıltıcı görüntüler içeren paylaşımlar gerçeği yansıtmamaktadır. İdaremiz tarafından herhangi bir yıkım işlemi gerçekleştirilmemiştir. Edirne İl Özel İdaremiz tarafından halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma, kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engelleme suçlarından ilgili kişiler hakkında Keşan Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmuştur. Kamuoyunun bilgisine sunarız” denildi

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

DENİZBANK İzmir olayında şüphelilerin mal varlıklarına el konuldu; 1 tutuklama

İzmir’de yüksek kar vaadiyle, Karşıyaka Spor Kulübü’nün 3 yöneticisi ile 4 iş insanını 250 milyon lira dolandırdığı ileri sürülen, intihar girişiminde bulunan, sonrasında psikiyatri servisine yatırılan Denizbank Bornova Şube Müdürü Hatice Ö.’nün (48) tedavisi sürüyor. Hatice Ö.’nün paraları verdiği öne sürülen döviz bürosu sahibi S.Ç. (48) ise dün akşam sevk edildiği adliyede tutuklandı. Öte yandan Hatice Ö. ile S.Ç.’nin mal varlıklarına da el konuldu.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Denizbank Bornova Şubesi’nde, yeni bir Seçil Erzan vakası yaşandı. O dönem Karşıyaka Spor Kulübü Yönetim Kurulu üyesi ve Karşıyaka Altyapı Basketbol Şube Başkanı olan Denizbank Bornova Şube Müdürü Hatice Ö., iddiaya göre, yüksek kar vaadiyle fon ve altın alarak değerlendirmek üzere kulübün 3 yöneticisi ile 4 iş insanından yaklaşık 250 milyon TL topladı. Ancak, topladığı paraları fona yatırmayan, altın da almayan Hatice Ö.’nün parayı döviz bürosu sahibi S.Ç.’ye gönderdiği ileri sürüldü. İddiaya göre; Hatice Ö., para topladığı kişilere zaman zaman ihtiyaçları kadar para gönderdi ancak bir süre sonra iş insanları dolandırıldıklarını anladı. Mağdurlar durumu polis ekiplerine bildirip, Hatice Ö. hakkında şikayetçi oldu.

İzmirdeki Seçil Erzan vakasında şüphelilerin mal varlıklarına el konuldu; 1 tutuklama

 

YEMEK YEMEYİ REDDEDİYOR

Polis olayla ilgili çalışma başlatırken, yüzlerce kişiyi benzer şekilde dolandırdığı ileri sürülen Hatice Ö. hakkında, 27 Haziran’da gözaltı kararı çıkarıldı. Yakalama çalışması başlatan polis ekipleri, Hatice Ö.’nün evinde çok sayıda ilaç içip intihar girişiminde bulunduğunu belirledi. Ekipler, Hatice Ö.’nün, intihar teşebbüsünün ardından pişman olup gittiği İzmir Şehir Hastanesi’nde tedaviye alındığını saptadı. Hayati tehlikesi bulunmayan Hatice Ö.’nün başında, polis beklemeye başladı. Yemek yemeyi reddeden Hatice Ö.’nün, doktorlara göre ifade verecek durumda olmadığı belirtildi. Daha sonra Hatice Ö., psikiyatri servisine yatırıldı. Operasyon kapsamında ayrıca banka personeli E.Y. ile döviz bürosu çalışanı A.A. da ifadesine başvurulmak üzere gözaltına alınıp emniyete götürüldü. Şüphelilerin işlemlerinin sürdüğü bildirildi.

İzmirdeki Seçil Erzan vakasında şüphelilerin mal varlıklarına el konuldu; 1 tutuklama

DÖVİZ BÜROSU SAHİBİ TUTUKLANDI

Hatice Ö.’nün paraları gönderdiği öne sürülen döviz bürosunun sahibi S.Ç., emniyetteki işlemlerinin ardından dün adliye sevk edildi. S.Ç.’nin ifadesinde, “Hatice Ö., bana para getirdi. Ben ise o paraları altına ve dövize çevirdim. Sonrasında da kendisine iade ettim. Suçlamaları kabul etmiyorum” dediği öğrenildi. Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği, S.Ç.’yi tutukladı.

İzmirdeki Seçil Erzan vakasında şüphelilerin mal varlıklarına el konuldu; 1 tutuklama

Öte yandan dün döviz bürosunda, Denizbank Bornova Şubesi’nde ve belirlenen bazı adreslerde arama yapıldı. Ayrıca Hatice Ö. ile tutuklanan döviz bürosu sahibi S.Ç.’nin mal varlıklarına el konulduğu öğrenildi.

DHA/İHA

Okumaya devam et

GÜNDEM

Prof. Dr. BORATAV: Üçüncü Cihan Savaşı’nın eşiğinde miyiz?

Nükleer bir savaş ve bildiğimiz dünyanın sonu açıkça gündemdedir. Bir NATO üyesi olan Türkiye’nin vatandaşları olarak bu trajik sona karşı çıkmak durumundayız

Yayınlanma:

|

Yazan:

Scott Ritter, Amerikalı bir yazar ve askerî istihbarat uzmanıdır. ABD’nin Irak’taki askerî harekâtına üniformalı olarak katıldıktan sonra Batı’nın Orta Doğu ve Ukrayna’da kışkırttığı, yürüttüğü savaşlara dönük eleştirileri, kitap ve belgeselleri ile ün yaptı. ABD hükümeti de 5 Haziran’da Ritter’in pasaportuna el koyarak Rusya’da bir toplantıya katılımını engelledi.

Ritter de bir basın toplantısı ve bir makale (Global Research, 21 Haziran 2024) ile Batı’nın dünyayı bir nükleer savaş eşiğine sürüklemekte olduğunu açıkladı. Bu olguları, tehlikeli gidişatı, diğer “duyarlı dünya vatandaşları” gibi izlemekteydim. Bir NATO üyesi ülkenin vatandaşları olarak bizleri de yakından ilgilendiriyor. Bu yazının başlığındaki soruyu, Ritter’in yazısından hareket ederek tartışmak istedim.

Batı, Ukrayna savaşını tırmandırıyor

Ritter’in yazısı, Rusya Savunma Bakanlığı’nın 6 Mayıs tarihli bir duyurusunu aktarmaktadır: “Bazı Batılı yetkililerin Rusya hakkındaki provokatif demeçleri nedeniyle taktik nükleer silahlarla ilgili bir manevranın yapılması kararlaştırılmıştır.”

Batılı yetkililerin Rusya’ya dönük “provokatif demeçleri” artmaktaydı. Ritter, 3 Mayıs’ta Emmanuel Macron’un verdiği bir demeci vurguluyor: “Rusya’nın Ukrayna’daki ilerlemesi devam ederse Fransız birliklerinin orada konuşlanmasını da düşünebilirim.” Batı ittifakı daha önce Ukrayna ordusuna Rusya’nın içindeki hedefleri de vurmak üzere uzun menzilli silahların verilmesini kararlaştırmıştı.

Temel neden, bugünkü koşullar içinde Ukrayna savaşının Rusya lehine sonuçlanacağının anlaşılmasıdır. “Vekâlet savaşının açık tarafı” olan Batı ittifakının yenilgisi de kesinleşiyor. Rus ekonomisinin sanayi tabanının gücü, savaş üretimine dönüşüm esnekliği, NATO’ya baskın çıktı. Rus genel kurmayının yıpratma stratejisi Ukrayna’nın savaşı sürdürme yeteneklerini tüketti.

Batı’nın Rusya’ya karşı ekonomik yaptırımlarının sonuçları? Bu alanda son adım İtalya’daki G7 toplantısında atıldı: “Rusya devletine ait dondurulmuş varlıkların getirilerinden sağlanacak 50 milyar doların kredi olarak Ukrayna’ya tahsisi” kararlaştırıldı. Hindistan’dan emekli bir diplomat, Rusya’nın rezervlerine böylece el konulmasını, “yüzyılın finansal dolandırıcılığıdır; para tarihinin en büyük hırsızlığıdır; uluslararası finans hukukunun açıkça çiğnenmesidir” olarak nitelendirdi. (M.K. Bhadrakumar, India Punchline, 19 Haziran 2024).

Yaptırımların Rus ekonomisini fazla etkilemediği anlaşılıyor. 2023’te yüzde 3,6 oranında büyüyen Rusya, dünya millî gelir sıralamasında Japonya’yı geçerek dördüncü sıraya yerleşti.

Rusya’nın ilk tepkileri; NATO’dan yanıtlar

Biden, bir süreden beri “Rusya’nın kırmızı çizgilerini umursamadığını” göstermekteydi. Son gelişmelerle, “kırmızı eşik” yukarıda değindiğim iki aşamada aşılıyor: Ukrayna’ya verilen uçakların, uzun menzilli silahların Rusya’nın içerisindeki hedefleri vurması ve bunları da kullanmak üzere Batılı askerlerin Ukrayna’da konuşlanması…

Bu ikinci adım sonrasında gerçekçi teşhisi NATO’nun “aykırı üyesi” Macaristan’ın dışişleri bakanı Szijjarto yaptı: “Doğrudan doğruya NATO-Rusya çatışması anlamına gelir; bir sonrası III’ncü Dünya Savaşı’dır.”

Rusya’nın tutumunu Putin’den başlatalım. Mayıs sonunda Özbekistan ziyaretinde Scholz ve Stoltenberg’in tehditlerine ilk tepkisini ifade etti: “Avrupa kaynaklı tehditlerin zincirleme artışı ciddi sonuçlar doğurabilir. Stratejik silahlarda bizimle denklik içinde olan ABD bunlara karşı nasıl davranacak? Küresel bir çatışmayı mı istiyor?”

Putin, 5 Haziran’da Petersburg’taki basın toplantısında uyarısını bir üst aşamaya taşıdı:

“Nedendir bilinmez, Batı, Rusya’nın nükleer silahları asla kullanmayacağını sanıyor. Halbuki bizim bir nükleer doktrinimiz var. Buna göre hükümranlığımız ve sınırlarımızın dokunulmazlığı tehdit edilirse bütün olanaklarımızı kullanmamız mümkündür. Bu seçenek hafife alınmamalı. Avrupa’da ve ABD’de sözü edilen uzun menzilli silahların üreticilerini ve bu silahların Rusya’daki hedeflerini programlayanları vurmaya hazırız.”

Bu sözlü uyarıları yukarıda değindiğim taktik nükleer silahlarla ilgili Rusya’nın askerî manevraları izledi. Ritter bunların iki aşamalı yürütüldüğünü açıklıyor. İlk aşama, “İskender” adlı füze sistemlerinin kullanımına ilişkindir. Açıklandığına göre bu füzeler manevra edilebiliyor; “avlanabilmesi” çok güçtür. Her birinin menzili 500 kilometredir. Kırım’dan NATO’nun Romanya’daki üslerine ulaşabiliyorlar. Her biri 5-50 kiloton arasında “verim” içerir. (Hiroşima’da kullanılan atom bombasının 15 kiloton “verim” içerdiği ayrıca açıklanıyor.)

Manevraların ikincisi, daha önceki bir anlaşma gereği Belarus’ta yapılmış; SU-25 uçaklarının atacağı geleneksel nükleer bombaların kullanımı üzerinde odaklanılmış. Bu yöntem Polonya ve Baltık ülkelerindeki NATO üslerinin tümüne ulaşabilmekteymiş. NATO’nun İncirlik üslerine dönük herhangi bir “menzil bilgisi” verilmiyor.

NATO, Genel Sekreter Stoltenberg aracılığı ile Rusya’nın “nükleer uyarılarına ve manevralarına” yanıt vermekte gecikmedi. Ukrayna’ya gereken silahları vermenin her NATO üyesi için zorunlu olacağını ilan etti. (TASS, 13 Haziran). 500 bin NATO askerinin savaşa hazır durumda olduğunu duyurdu (antiwar.com, 16 Haziran). Depolardaki nükleer silahların kullanıma hazır konuma getirildiğini de açıkladı (Reuters, 17 Haziran).

‘Bildiğimiz dünyanın sonuna geldik…’

Yukarıdaki ara-başlıkta Ritter’in yazısının başlığını kullandım. 1987’de zirvelerde olan bir Amerikan rock şarkısından esinlenmiş. Meraklılara ben de şarkının özgününü aktarayım: It’s the End of the World as We Know It (And I Feel Fine)

Güfte, Ritter’e “ABD ile Rusya arasındaki nükleer silah yarışmasındaki tırmanma sonrasını” düşündürerek endişe yaratmış.

Haziran 2024’te adım adım Ritter’i ürküten eşiğe gelindi: Ukrayna’daki vekâlet savaşı, tarafların açıkça katılacağı savaşa dönüşmek üzeredir. Üstelik “nükleer” bir nitelik kazanarak…

“Karşı taraf”, artık, NATO’nun son belgelerine göre tanımlanmaktadır ve Rusya’nın yanı-sıra (fiilen veya potansiyel olarak) Çin Halk Cumhuriyeti’ni de içermektedir. Yüzyılın başında Afganistan örneğinde olduğu gibi olası bir Çin-Tayvan çatışmasına NATO’nun tüm üyelerinin sürüklenmesi imkânsız değildir.

Nükleer bir savaş ve bildiğimiz dünyanın sonu açıkça gündemdedir. Bir NATO üyesi olan Türkiye’nin vatandaşları olarak bu trajik sona karşı çıkmak durumundayız. Nükleer bir felakete karşı duyarlılık, bugünlerde Türkiye’de de aşınmıştır.

AKP iktidarının lekeli dış siyaset bilançosunun sağduyulu bir adımı var: Ukrayna savaşı nedeniyle Rusya’ya uygulanan yaptırımlara Türkiye katılmadı. NATO’nun III’ncü Cihan Savaşı’nı tetikleyen tutumuna da direnmesini asgarî bir talep olarak savunmalıyız.

CHP’nin barışçı dış politikalar doğrultusunda öncü bir konuma gelmesi gerekiyor. Gölge dışişleri bakanı İlhan Uzgel’in katkılarını umuyoruz.

Türkiye solu, iki barış mücadelesinin öncüsü olarak bugüne de ışık tutan bir bilançoyu sahiplenebilir: Sosyalist aydınlarımız, 1950’de Barışseverler Cemiyeti ile Kore savaşına karşı çıkmış; 1977’de ise Barış Derneği’ni kurarak o tarihlerdeki nükleer savaş karşıtı hareketlere Türkiye’den de katkı yapmıştır.

Bu tür bir katkının bugün çok daha acilleştiği bir ortamdayız. “Bildiğimiz dünyanın belki de son günlerini” yaşamaktayız. Sosyalist partilerin gerilediği bir ortamda, dünyanın aydınlık, ilerici, sol güçleri kendiliğinden direnme eylemleri başlatmaktadır. Elli yıl önce Vietnam savaşını önleyen bir güç olarak öne çıkan ABD barış hareketinin türevleri bugünlerde üniversite yerleşkelerinde Gazze soykırımını lanetlemektedir. 28 Eylül’de de ülkelerindeki meydanlarda milyonlarca insanı nükleer savaş tehdidine karşı toplanmaya çağırıyorlar.

Hangi bileşeni ile olursa olsun, Türkiye solunun da bu uluslararası harekette yer alması gerekiyor.

Prof. Dr. Korkut BORATAV- sol.org.tr

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

DENİZBANK BORNOVA ŞUBESİ VE KARŞIYAKA DÖVİZ BÜROSUNDA ARAMA YAPILDI

İzmir’de yüksek kar vaadiyle, Karşıyaka Spor Kulübü’nün 3 yöneticisi ile 2 iş insanın bulunduğu 5 kişiyi 200 milyon lira dolandırdığı ileri sürülen ve intihar girişiminde bulunan Denizbank Bornova Şube Müdürü Hatice Ö.’nün (48) hastanedeki tedavisi sürüyor. Polis, Hatice Ö.’nün görev yaptığı banka şubesindeki odasında ve S.Ç.’nin sahibi olduğu döviz bürosunda arama yaptı. Ayrıca olayla ilgili gözaltına alınan S.Ç.’nin işlemlerinin devam ettiği bildirildi.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.