Connect with us

BANKA HABERLERİ

Körfez Sermayeli Bankada “memnuniyet anketi” şoku

Yayınlanma:

|

Körfez sermayeli bankanın bizde de sık sık yansıyan müşteri şikayetlerinin boşa olmadığı “banka içi müşteri memnuniyet anketlerinde” de ortaya çıkınca banka üst yönetimi şok yaşadı. Bankalar müşterilerin aldıkları hizmetler için müşterilere “hizmeti nota dökmesini” isteyerek anket düzenlerken, körfez sermayeli bankada anket sonuçları son yılların en düşük düzeyde çıktı. Banka bunun nedenleri sorgulanmaya başladı. Bu da gelişmedir. Bu yetmezmiş gibi bir de “personele yapılan memnuniyet” anketleri var. Onlar da son yılların en düşük seviyesinde çıktı. Personel açıkça “çalıştığım kurumdan memnun değilim” dedi. Bu bir üstü kapalı personele yapılanlara YETER(!) isyanı aslında. Nasıl olmasın ki.

Müşteri Memnuniyetsizlikte fatura şubelere çıkarıldı

Son yıllarda olduğu gibi bankalarda iyi giden her şey bölge ve genel müdürlük üzerine alınıp sahiplenirken, müşteri memnuniyetsizliğini sahiplenen olmadı. Ama suçlu her zamanki gibi kolay bulundu, fatura şubelere çıkarıldı. Öyle ya işlevini yitirmiş Bölge ve Genel Müdür birimleri kusursuz ama şubeler iyi hizmet verememiş. “Geç bölgeye yat gölgeye” modunda çalışan bölge ekipleri hemen tespiti de yaptı. Biz değil onlar yaptı.

Memnuniyetsizliğin nedeni” şubelere sorulacak

Niçin memnun değilsiniz” diye müşterilere soracaklarına dönüp şubelere “müşteriler niçin memnun değil” diye sorulmaya başlandı. Sorunun nedenini kaynağından öğrenme yerine tali yollara sapılıyor. Çok analitik çözün değil mi. Yarın da “personel niçin memnun değil” diye sorun anlamak için Genel Müdürlük her bölgeden bir şube müdürü ile tele konferans programı yaptı. Sahadan o kadar uzaklar ki hala sorunu tespit etmiş değiller. Cam kulelerden çıkmayınca böyle oluyor tabi.

Müşteriler niçin memnun değil biz yazalım o zaman

GKS’ye “sözlü taahhütte uyulmayandan komisyon alınır” maddesi koy müşteriden memnuniyet bekle. Bankacılıkta “sözlü taahhüttü” bulan banka diye ilklere imza attınız ağalar farkında değilsiniz galiba. Esnaf haftalardır kapalı, kirasını ödeyemiyor ama “nakit akışın yeterince geçmedi” diye komisyonları çaktınız ama hala müşteri niye memnun değil diye soruyorsunuz. Allah akıl fikir versin. Bu bankada BDDK murakıpları da ayrıca denetlemek lazım, bu tip uygulamaları raporlamadılar ise hala. BDDK POS müşterilerden “aynı anda hem komisyon hem bloke almayacaksın” diyor ama bu banka hala komisyon artı blokeli POS paket satıyor. Her krediye müşteri hiç kullanmayacağı halde paket çakıyorlar BDDK seyrediyor. Seyrediyor diyorum çünkü bunları bizler biliyorsak BDDK haydi haydi bilmesi lazım. Zira aylardır yazıyoruz. Yetmiyor, “bir çok ürünü taşerona” verdi banka, vermeye de devam ediyor. Banka üst yönetimden ayrılıp yeni firma kurup bankada taşeron olmak için sırada bekleyenler var. Müşteri bilgileri taşeron firmalar ile paylaşılırken müşterilerden izin alındı mı mesela. Bu bankada KVKK kuralları hak getire, müşteri bilgileri taşeron tabletlerinde geziyor. Hala Müşteriler niçin memnun değil diyorlar. Şimdilik BDDK murakıplarının gözünden kaçmış olabilir ama bir gün yaptığınız haksız ücret komisyon tahsilatları ceza olarak katar ve katar şekilde karşınıza çıkacak merak etmeyin. Her gün saçma sapan komisyonlar ile şubeler ile müşterileri karşı karşıya getirirken sahada hizmet alan da veren de mutlu mu olacağını sandınız? Zira bankacılıkta kuraldır her şeyin izi kalır, belgesi mutlaka vardır. Konfor alanı sağladığınız, kafaladığınız BDDK murakıpları bazı şeyleri yazmıyor olabilir ama bu bir gün birileri uyanıp yazılmayacak anlamına gelmez.

Şube müdürleri sahanın sesi olamaz

Yarın şube müdürleri kendileri ile ilgili sorunları dile getirebileceklerini sanmıyorum. Ezilip büzülüp bir şeyler geveleyecekler. Üzerine de fırça yiyecekler. Kendilerine mesaj kestirmeden direkt verilecek. Genel Müdürlük ve Bölgede değil sahada / şubelerde sorun, kendinize gelin, bizler sizler için varız gibi saçma sapan cümleler kurulacak. Sorunun merkezi olmuş bölge ve Genel Müdürlük birimlerinden çözüm beklenir mi? Banka McKinseyci zihniyetin, “yağma arabın böreği” olmuş. Afiyet olsun. Üst yönetim sahanın değil alacağı primlerin derdinde, banka Arap sermayeye geçti diye kitli sakallar bırakıldı, göstermelik Cuma namazlarına başlandı ama hala bacağı masaya uzatıp viski, puro alışkanlıkları devam ediyor. Personel tacizlerine, kurum içi çapraz çiftleşme ilişkilere hiç girmeyeyim yazı bitmez.

Personel niçin mutsuz?

Çoğu bankada olduğu gibi bu bankada da personele “memnuniyet” anketi yapılıyor. Aslında performans formlarında üstü kapalı personele yıllardır bu sorular sorulur. Bankanızda çalışmasını arkadaşlarınıza önerir misiniz? İşten ayrılırken, “bankada tekrar çalışmak ister misiniz?” gibi tuzak soruların altında aslında memnuniyet ölçümü vardır. Çoğu çalışan isim dahi yazmadan bu sorulara verdiği cevapların kimin verdiğini kolayca bulabileceklerini düşündüklerinden aslında Genel Müdürlüğün duyması gereken cevapları verilir. Zira elektronik ortamda verilen cevaplarda isim yazmana gerek yok hangi bilgisayardan gönderildiğini bulmak zor değil. Buna rağmen personel o noktaya gelmiş ki son anket yerlerde. Ne müşteri memnun ne çalışan. Nasıl memnun olsunlar ki. Her gün yanındaki arkadaşı bölgelere çağrılıp bankadan ayrılmaya ikna etmeye çalışılan, istifa ettirilen bir ortamda insanlar nasıl memnun olsun. “Kurbanlık Koyun gibi hangi gün sıra kendilerine geleceğini bekler” olmuş çalışanlar. Gelecek kaygısı yaşayan personel memnun olabilir mi? İşe konsantre olabilir mi? İşten çıkardığınız insanlar ile ilgili; bazı yazarları duygusal olarak ikna (!) edip ne kadar güzel iş yaptığınızı, ne kadar delikanlı davrandığınızı yazdırabilir, Yönetim Kurulu Başkanınızın ne kadar İnsalcıl çalıştığına yönelik haber reklamı yaptırabilirsiniz, kendinizi kandırabilirsiniz, ama sahada algı, yaşananlar tam tersi biline. İnsan merkezli çalışma insanları ekmeğinden etme ile değil yanlarında olduğunuzu hissettirmekle olur. Yüzlerce insanı yasak olmasına rağmen kulağı ters gösterip kovduğunuzu bilmeyen mi kaldı. İnsanları salak yerine koymaktan vaz geçin de gerçekler ile yüzleşin. Üst Yöneticilere yüksek ödeme yapan banka olarak dört büyük bankanın verdiği paraların toplamını verirken kurduğunuz saltanatın şubelerde de mi olduğunu sanıyorsunuz? Katar katar artırdığınız üst yönetici ödemeleri bir gün boğazınızda kalır.

Hedefler % 40 arttı, şubeler : “bu ortamda mı?” diye sordu

Banka üst yönetim hedefleri yüksek seviyede tuttu. Son günlerde yabancı kökenli raporlar Türkiye için olumlu sinyaller verip ülkenin % 3 ile büyüyeceğini tahmin ederken en son IMF % 6 büyür diye topa girdi. Hızını alamayan banka ise % 40 büyüme hedefi koydu. IMF’nin ülke % 6 büyür demesi bile abartılı bulurken banka bunun 7 katı hedef koydu. Çok gerçekçi, Hayırlı olsun! Bilançolar açıklandıkça göreceğiz. Öyle ya, Covid-19 yok, esnaf işe yetişemiyor, sanayici yatırım için bankalarda kuyruk, millet yastık altındaki altın ve dövizini kapıp banka kapılarında kuyruk olmuş tabi ki hedefler % 40 artacak. Bu arada personeli bölgelere çağırıp “istifa et, işi tatlıya bağlayalım” dediğinizi müşteriler duymuyor mu sanıyorsunuz? Personelin “ne zaman sıra bana gelecek” modunda çalıştığından da haberiniz yoktur kesin. Artık oldu. Müşteriyi mi memnun etmek istiyorsunuz önce personeli memnun edin. Sorun müşterilerde değil sizin çağ gerisi İK yönetim ve yöntemlerinizde. “Müteahhitliği bırakın da biraz banka ile ilgilenin” derim. Birileri sizi personel çıkarıyorsunuz diye “delikanlı banka” ilan edebilir ama Erol TAŞDELEN çıkar gerçekleri suratınıza çarpar. Bizde “yalakalık” yok çünkü, bu yaştan sonra yalakalık yapacak ruh da yok, tasma takılacak boyun da(!) Yolunuz açık olsun.’

Erol TAŞDELEN – Ekonomist

Kariyer, Özgeçmiş, Işe Alma, Iş Görüşmesi, Işe Alım, Iş

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Garanti BBVA’dan 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman taahhüdü

Garanti BBVA belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını yeni hedefinin ise 2029 yılının sonuna kadar 3,5 milyar dolar olarak açıkladı.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Garanti BBVA, 2018–2025 dönemi için belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını açıkladı. Bu başarının ardından banka, 2018–2029 yıllarını kapsayan yeni hedefini 3,5 trilyon TL olarak paylaştı.

Garanti BBVA bu taahhütle; iklim değişikliğiyle mücadele, doğal sermayenin korunması, döngüsel ekonomi, sosyal kalkınma ve finansal kapsayıcılık alanlarında güçlü etki yaratmayı amaçlıyor.

Bu rakam, Türkiye’de faaliyet gösteren bankalar arasında en yüksek sürdürülebilir finans taahhüdü oldu.

Garanti BBVA, 2029 yıl sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğini taahhüt ediyor

Garanti BBVA Genel Müdürü Mahmut Akten, bu performansta, sürdürülebilirliği stratejik öncelik haline getirmelerinin önemli bir rol oynadığını vurguladı. Akten, yeşil/sosyal kredilerden çevreci taşıt kredilerine, sürdürülebilir tahvillerden, çevresel ve sosyal yatırımlarda aktif danışmanlık hizmetlerine ve su verimliliğiyle ilgili projelere yönelik “mavi finans” gibi sürdürülebilir finansman ürünü sunduklarını söyledi.

Mahmut Akten, yeni hedefi ise şu sözlerle değerlendirdi: “Şimdi, bu başarıyı daha ileri taşıyarak 2029 yılı sonuna kadar 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman sağlamayı taahhüt ediyoruz. Bu yeni hedef, yalnızca hacim açısından değil, sürdürülebilir finansman hızımız açısından da çarpıcı bir sıçrama anlamına geliyor. 2025’in ikinci yarısından 2029 sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğiz. Bu taahhüdün büyüklüğü, Türkiye’nin düşük karbonlu ve kapsayıcı bir geleceğe geçişinde Garanti BBVA’nın giderek daha da etkin bir rol üstleneceğini gösteriyor.”

BBVA Grubu’nun küresel taahhüdü 1 trilyon euro

Garanti BBVA’nın ana hissedarı BBVA Grubu, 2018-2025 yılları için ilk etapta 100 milyar euro sürdürülebilir finansman hedefi koymuştu. Hedef önce 300 milyar euroya çıkarıldı ve 2024 yılı sonunda tamamlandı. Grup şimdi, 2025–2029 dönemi için 700 milyar euroluk yeni taahhütle toplam hedefini 1 trilyon euroya yükseltti.

BBVA’da Türkiye’nin Payı yüzde 9’a yükseldi

2025’in ilk dört ayında BBVA Grubu’nun sağladığı toplam sürdürülebilir finansmanın yaklaşık 140 milyar TL’si Garanti BBVA tarafından sağlandı. Bu rakamla Türkiye’nin BBVA Grubu içindeki payı sürdürülebilir finansman rakamların raporlanmaya başlandığı 2018 yıllarındaki yüzde 3 seviyesinden bugün yüzde 9’a yükselmiş durumda.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Tahvil Yerine Kredi: Türk Şirketlerinin Finansman Kaderi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye’de reel sektörün finansman ihtiyacını karşılamak için en çok başvurduğu yöntem banka kredileridir. Oysa gelişmiş finansal sistemlerde şirketler, uzun vadeli ve daha uygun maliyetli fon sağlamak için sermaye piyasalarında borçlanma araçlarına, özellikle tahvil ihraçlarına yönelmektedir. Peki Türkiye’de reel sektör neden bu imkândan yeterince yararlanamıyor?

Tahvil İhracının Önündeki Ekonomik Engeller

Tahvil piyasasının gelişmesi; makroekonomik istikrar, faiz oranlarının öngörülebilirliği, düşük enflasyon, istikrarlı döviz kuru, düşük kamu borçlanma ihtiyacı ve yüksek kredi notu gibi birçok değişkene bağlıdır. Ancak:

  • Türkiye’nin ülke kredi notu düşüktür ve bu doğrudan özel sektörün notunu da sınırlamaktadır.

  • Yüksek enflasyon ve faiz oranları, borçlanma maliyetlerini tahvil piyasasında da yükseltmektedir.

  • Kamu kesiminin sürekli yüksek borçlanma ihtiyacı, özel sektörün tahvil ihraçlarını piyasadan dışlama etkisi (crowding out) ile sınırlamaktadır.

Hukuki ve Kurumsal Güven Eksikliği

Sadece ekonomik değil, hukuki ve politik güvensizlik de yabancı ve yerli yatırımcıların özel sektör tahvillerine ilgi göstermemesine yol açıyor. Güçlü bir ikinci el tahvil piyasası oluşmadığı için yatırımcılar uzun vadeli bağlayıcı enstrümanlara mesafeli durmaktadır.

Banka Kredilerine Bağımlılığın Sonuçları

Bu nedenlerle reel sektör, finansmana erişimde tek kanal olarak bankaları kullanmak zorunda kalıyor:

  • Yüksek maliyetli ve kısa vadeli kaynaklara mahkûm olunuyor.

  • Kredi sınırlamaları, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde işletmeleri zorluyor.

  • Kredi vadelerinin kısalığı ve esneklik eksikliği, uzun vadeli yatırım planlarını zorlaştırıyor.

Finansman Araçlarında Çeşitlilik Şart

Türkiye’de reel sektörün daha güçlü, sağlıklı ve uzun vadeli kaynaklara erişebilmesi için:

  • Makroekonomik göstergelerin iyileştirilmesi,

  • Sermaye piyasalarının derinleştirilmesi,

  • Hukuki güven ortamının sağlanması,

  • Tahvil piyasası için ikincil piyasa likiditesinin artırılması büyük önem taşımaktadır.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

 

Okumaya devam et

Ali Coşkun

YÜKSEK BANKA KREDİLERİ

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankalar ekonomik sistemin en önemli finansal aktörleri olarak faaliyet gösterir. Her banka özünde kâr amacı güden bir ticari kuruluştur.

Kredi verirken öncelikle kendi risklerini ve menfaatlerini gözetmek zorundadır. Kullandırdıkları kredilerin faiz oranı veya kar payı, komisyon yapısı, vade şartları da bu doğrultuda belirlenmektedir.

Bugün piyasada bileşik faiz oranları TL cinsi kredilerde %60-65, döviz cinsi kredilerde ise %14-16 bandındadır.

Ayrıca bankaların sigorta, dosya masrafı, kredi tahsis ücreti ve banka ürün satışları gibi birçok kalemi kredi paketine dahil ettiği görülüyor.

Yani faiz veya kar payı dışında çok sayıda gizli maliyetle karşı karşıya kalınıyor.

Firmalar bu şartlar altında yalnızca finansmana erişmekle kalmıyor aynı zamanda ağır bir maliyet yükünü de sırtlanıyorlar.

Bankalar, firmalara kredi limitleri oluştururken sektörel karlılık oranlarına azami dikkat ederler. Ancak burada ciddi bir çelişki var. Bankalar kredi tahsisinde sektörün brüt kâr marjlarını esas alırken, mevcut kredi maliyetleri bu oranları çoktan aşmış durumdadır.

Brüt kâr marjı sektörlere göre ortalama %25-30 arasında değişirken, firmalar %65’in üzerinde bileşik faizle TL borçlanıyor.

Bu koşullarda, kâr eden değil borcunu çevirebilen firma başarılı kabul ediliyor. Bu ne finansal sürdürülebilirliğe ne de sağlıklı bir ekonomiye hizmet eder.

Şu an firmalar yalnızca yüksek faizle değil aynı zamanda yüksek enflasyon, düşük iç talep, yüksek maliyetler, düşük kâr, kur baskısı, iç ve dış pazarlardaki daralma, krediye erişim ve jeopolitik risklerle mücadele etmek zorunda kalıyor.

İhracatçı firmalar için döviz kuru reel anlamda destekleyici olmaktan çıkmış, rekabet gücünü zayıflatıcı bir unsura dönüşmüştür.

Bu koşullar altında firmaların ayakta kalması tesadüf değil direnç ve stratejik yönetimin bir sonucudur. Ama bu direncin ne kadar sürdürülebileceği ise meçhuldür.

Bugün konkordato alan, iflas eden şirketlere şaşırmak yerine bu ortamda hâlâ üretmeye, istihdam yaratmaya, ihracat yapmaya devam eden firmalara hayranlık duymalıyız.

Asıl konuşulması gereken, bu firmaların nasıl hayatta kaldığı ve ne tür stratejiler geliştirdiğidir. Zira bu firmalar sadece kendi faaliyetlerini değil aynı zamanda ekonominin can damarlarını da ayakta tutmaktadır.

Enflasyonla mücadele elbette gereklidir.Ancak bunu yaparken reel sektörü göz ardı etmek hastayı tedavi ederken organlarını iflas ettirmek gibidir.

Faiz politikaları ve sıkılaşma adımları kısa vadede enflasyonu aşağı çekebilir ama ardında üretim yapamayan, borç yükü altında ezilen ve finansmana erişemeyen bir özel sektör kalırsa bu başarı neye yarar?

Bugün geldiğimiz noktada reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesi gerekiyor.

Kredi maliyetlerinin düşürülmesi, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve firmaların üzerindeki dolaylı maliyetlerin azaltılması şarttır.

Aksi takdirde sadece bugünü değil yarının üretim kapasitesini ve ekonomik bağımsızlığını tehlikeye atmış oluruz.

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.