GÜNDEM
İşverenin eşit davranma yükümlülüğü – Ayrımcılık tazminatı nedenidir

Yayınlanma:
2 sene önce|
Yazan:
BankaVitrini
Bankacılık sektöründe son günlerde Şubeler arası; Personeller arası Bankanın kurumsal yapılarından ve üst yöneticilerinden AYRIMCILIK yapıldığına yönelik şikayetler artmaya başladı
Şubeler arasında ayrımcılık ile ilgili gelen şikayetlerin çoğu Bölge Müdürlükleri kaynaklı olurken; Personel kaynaklı ayrımcılık şikayetleri daha çok Şube Yöneticilerinden kaynaklı olması dikkat çekici.
ş hayatında az bilinen konulardan biri ayrımcılık tazminatıdır. İşverenin çalışanlarına eşit davranması gerektiği toplumumuzda kabul edilmektedir ancak bu durumun kaynağının kanunlar değil örf ve adetlerimiz olduğu sanılmaktadır. Bu nedenle işverenin, çalışanlarına eşit davranmaması halinde bundan sorumlu olacağı çoğu işçi tarafından bilinmemektedir. Bu sorumluluk ise işverenin ayrımcılık tazminatı ödeme yükümlülüğünü doğurmaktadır.
Ayrımcılık tazminatının aksine iş kazası geçiren işçinin hak talep edebileceği çoğu kişi tarafından bilinmektedir.
Eşit Davranma İlkesi
Anayasa’mız da bulunan eşitlik ilkesinin, İş Kanunu’na yansımalarından biri eşit davranma ilkesidir. İşveren haklı ve objektif bir neden bulunmaksızın işyerinde çalışan işçilere farklı davranışlarda bulunamaz ve işyerinde keyfi uygulamalar yapamaz. Bu yükümlülüğü ihlal eden davranışları ise işverenin sorumluğunu doğurmaktadır. İşveren tarafından bazı işçilerin sigortaları eksiksiz ödenirken bazılarının eksik ödenmesi söz konusu olabilir. Bu durum ayrıcı hizmet tespit davası konusu yapılabilir.
Dikkat edilmesi gereken konulardan biri şudur ki, işverenin eşit davranma yükümlülüğü, işyerinde çalışan her işçinin aynı konuma getirilmesi değil, aynı veya eşit değerde bir işte çalışan işçilere farklı davranılmamasını kapsamaktadır. İşçilerin nitelikleri veya yaptıkları iş aynı değil ise işverenin mutlak olarak eşit davranması beklenemez. Veyahut işçinin çalışkanlığı veya yeteneği dolayısıyla, işçiye farklı bir uygulamada bulunması, işverenin eşit davranma ilkesine aykırı davrandığını göstermez. Ayrıca işverenin psikolojik taciz boyutuna varan haksız davranışları mobbing kapsamında da değerlendirilebilir.
İş Kanunu, işverene 2 tür borç yüklemektedir. Bunlar; eşit davranma borcu ve ayrım yapmama borcu.
Ayrımcılık Tazminatı Koşulları
İşverenin eşit davranma yükümlülüğüne sahip olması için öncelikle bazı koşulların gerçekleşmesi gerekmektedir.
- Eşit davranma borcuna aykırılık iddiasının en önemli koşullarından biri, zamanda birlik konusudur. Farklı zamanlarda yapılan uygulamalar nedeniyle işverenin eşit davranma borcuna aykırı hareket ettiği iddia edilemez. Eşit davranma borcuna aykırılık iddiası ile işyerinde işçilere uygulanan davranışların karşılaştırılması için, bunların aynı zaman diliminde meydana gelmiş olması gerekir.
- İşverenin eşit davranma yükümlülüğü toplu uygulamalarda söz konusu olmaktadır. Toplu uygulamalardan kasıt işyerinde genel ve objektif esaslara göre yapılan uygulamalardır. Örneğin, işyerinde çalışan bütün işçilere zam yapılırken herhangi bir haklı neden olmaksızın bir veya birkaç işçi zam uygulamasının dışarısında bırakılırsa bu durum işverenin eşit davranma borcuna aykırılık teşkil edecektir.
- Eşit davranma borcuna aykırılık iddiasının aynı işyerinde çalışan işçiler arasında gerçekleşmiş uygulamadan kaynaklanması gerekmektedir. Nitekim aynı işverene ait farklı işyerlerinde ortak uygulamalar olmaması gayet doğaldır.
- İşyerinde birden fazla işçinin bulunması gerekmektedir. Tek bir işçinin çalıştığı işyerlerinde eşit davranma borcunun ihlal edildiği söylenemez. Ancak önemli bir nokta var ki, işverenin ayrım yapmama borcu bu durumda da sürmektedir. Örneğin, işverenin, işyerinde çalışan tek işçiyi hamileliği dolayısıyla işten çıkarması durumunda, ayrımcılık tazminatı ödemesi gerekebilir.
Ayrımcılık Tazminatı Nedir?
İşverenin eşit davranma ilkesini ihlal eden davranışları, işçinin ayrımcılık tazminatına hak kazanmasını sağlar. Ayrımcılık tazminatının kapsamı ise, 4 aya kadar ücreti tutarında uygun bir tazminat ve yoksun bırakıldığı hakları yani yapılan ayrımcılık dolayısıyla elde edemediği hakları talep edebilmesidir. Örneğin, aynı veya eşit değerde bir iş için, kadın işçiye cinsiyetinden dolayı erkek işçilerden daha az ücret verilmesi durumunda, kadın işçi ayrımcılık tazminatının yanında daha az maaş aldığı her dönem için arada ki ücret farkını talep edebilmektedir. Ya da diğer çalışanlara nazaran daha az hafta tatili kullandırılan işçi, ayrımcılık tazminatının yanında, çalıştığı her hafta tatili günü için hafta tatili ücretini de talep edebilecektir. Ayrımcılık tazminatının dayanağı olan iddia ise iş ilişkisinde veya iş ilişkisinin sona ermesinde meydana gelen durumlardır. Bu durumdan anlaşılması gereken, iş ilişkisi kurulmadan ayrımcılık tazminatının talep edilemeyeceğidir. İş ilişkisinin sona erdirilmesi anında örneğin bir kadın çalışanın hamileliği dolayısıyla işten çıkarılması dolayısıyla ayrımcılık tazminatını talep etme hakkı doğacaktır.
Hamilelikte İşten Çıkarılma
İşçinin hamileliği dolayısıyla işten çıkarılması, işverenin ayrımcılık yasağına aykırı davranışını oluşturmaktadır. Hamilelikte işten çıkarılma, işçinin ayrımcılık tazminatına hak kazanmasını sağlar. Nitekim bu durum Kanunda bire bir düzenlendiği gibi Yargıtay kararları ile de desteklenmektedir.
Ayrımcılık Tazminatı Hesaplama
Ayrımcılık tazminatı işçinin son brüt ücreti üzerinden hesaplanmaktadır ve en fazla 4 aya kadar ücreti tutarında tazminata hükmedilmektedir. Mahkeme tarafından ayrımcılık tazminatı; uğranılan ayrımcılığın önemi, ağırlığı, süresi, işçinin kıdemi ve ücreti gibi konular göz önüne alınarak hesaplanmaktadır. Yapılan ayrımcılık nedeniyle bir zararın meydana gelip gelmemesi, ayrımcılık tazminatına hükmedilmesi konusunda önemsizdir. İşçi yapılan ayrımcılık nedeniyle zarara uğramış olmasa bile ayrımcılık tazminatını talep edebilecektir.
Ayrımcılık Tazminatı İspat Yükü
İş Kanunu uyarınca, işverenin eşit davranma ilkesine aykırı davrandığını ispat etmek işçiye düşmektedir. Ancak bu konuda önemli bir istisna vardır. İş kanunu uyarınca; “(…) işçi bir ihlalin varlığı ihtimalini güçlü bir biçimde gösteren bir durumu ortaya koyduğunda, işveren böyle bir ihlalin mevcut olmadığını ispat etmekle yükümlü olur.”.
İspat Yükünün İşverene Geçmesi
Böyle bir durumda ise, ayrımcılık yapmadığını ispat edemeyen işveren, ayrımcılık tazminatı ödemeye mahkum olacaktır. Nitekim Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 15.05.2019 tarihli kararında; hamile olduğu işyerince öğrenilen işçinin, kısa bir süre sonra işten çıkarılması durumunu, ihlalin varlığı ihtimalini güçlü bir şekilde gösteren bir durum olarak kabul ederek, ispat yükünün işverende olduğunu belirtmiştir.
Ayrımcılık Tazminatı Zamanaşımı
İş Kanunu uyarınca ayrımcılık tazminatı zamanaşımı süresi 5 yıldır. İş Kanunu’ndan kaynaklı alacaklarda zamanaşımı süresi istisnalar dışında 5 yıldır.
Ayrımcılık Tazminatının Üst Sınırı İşçinin Kaç Aylık Ücretidir?
İş kanunu uyarınca ayrımcılığa uğrayan işçinin tazminat olarak alabileceği en üst miktar 4 aylık ücretidir. En az ise 1 aylık ücreti kadar tazminat alabilir. Kıdem tazminatı hesaplanırken işçinin giydirilmiş ücreti yani yol, yemek ve ikramiye gibi ücretlerin brüt ücrete eklenmiş hali baz alınırken, ayrımcılık tazminatının hesabında işçinin çıplak brüt ücreti baz alınır.
Ayrımcılık Tazminatının Diğer İşçi Tazminatları İle İlişkisi
Ayrımcılık tazminatı ile birlikte talep edilemeyecek tek tazminat türü, kanunun açık hükmü gereğince sendikal ayrımcılık tazminatıdır. Bunun dışında ayrımcılık tazminatı ile birlikte kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, işe başlatmama tazminatı ve kötü niyet tazminatı talep edilebilir.
Ancak dikkat edilmesi gereken bir husus vardır. Kişinin aynı fiilden dolayı iki kere cezalandırılmaması gerekmektedir ki bu durum işveren için de geçerlidir. Bu nedenle aynı fesih sebebi birden fazla tazminatın doğmasına neden oluyorsa, yalnızca birine hükmedilebilir. Bu durum özellikle ayrımcılık tazminatı – kötüniyet tazminatı ile ayrımcılık tazminatı – işe başlatmama tazminatının birbirleriyle ilişkisinde önemlidir.
Ayrımcılık Tazminatı ve Kötüniyet Tazminatı
Hamileliği nedeniyle hem eşit davranma ilkesine aykırı hem de kötüniyetli olarak işten çıkarılan işçi, kötüniyet ve ayrımcılık tazminatlarından yalnız birisini talep edebilecektir. Nitekim Yargıtay kararları da bu yöndedir.
Ayrımcılık Tazminatı ve İşe Başlatmama Tazminatı
Nitekim bu husus kötüniyet tazminatı yanında iş güvencesi tazminatı bakımından da önemlidir. İş güvencesi kapsamına giren bir işyerinde, eşit davranma ilkesine aykırı ve geçersiz bir fesih nedeniyle işyerinden çıkartılan bir işçi ayrımcılık tazminatına hak kazanacaktır. İşe iade davası işçi lehine sonuçlanır ve ardından talep edildiği halde işçi işe geri alınmazsa, bu sefer de işçi işe başlatmama tazminatına hak kazanacaktır. Bu durumda da işçi, işe başlatmama tazminatı ile birlikte ayrımcılık tazminatı talep edemeyecektir.
besler.av.tr
İlginizi Çekebilir

Psikolog Dr. Gizem Sürenkök, YKS öncesi öğrenciler ve ebeveynler için altın değerinde önerilerde bulundu.
Üniversiteye giriş için en önemli adım olan Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) tüm ülkede heyecanla bekleniyor. 17-18 Haziran tarihlerinde, 2 oturum şeklinde gerçekleşecek olan sınavda öğrenciler, geleceklerini şekillendirmeye hazırlanıyor. Sınavın getirdiği stresle başa çıkabilmek için ise hem öğrenciler hem de ebeveynler yoğun bir hazırlık sürecini birlikte yaşıyorlar.
Psikolog Dr. Gizem Sürenkök, gençlerin ve ailelerin bu süreci sağlıklı bir şekilde geçirmelerine destek olmak amacıyla sınavı stresi konusunda 8 önemli önerilerde bulundu:
- Öğrencilerin sınavdan önceki gece ellerinden geldiği kadar iyi bir uyku uyumaları çok önemli. Buna ek olarak sınava yaklaştığımız şu günlerde öğrenciler, ders çalışmak adına kendi öz bakımlarından (buna yeme, içme, uyku, dinlenme molası gibi şeyleri dahil edebiliriz) asla vazgeçmemeliler. Bunlardan vazgeçmek sınavda daha başarılı olmayı sağlamaz, tersine onları daha çok strese sokacak ve mental yüklerini artıracaktır.
- Öğrencilere sınava girmeden önce zihinlerini rahatlatacak nefes egzersizleri yapabileceklerini hatırlatabiliriz. En basit haliyle kendilerine iyi gelen, sakin ve mümkünse enstrümantal bir müzik açıp hızlı akan düşüncelerini biraz yavaşlatabilir, birkaç derin nefes alıp vererek iyi düşüncelerle sınava girebilirler.
- Zihinlerini başkalarıyla, başkalarının almış oldukları sonuçlarla veya arkadaşlarının performanslarıyla meşgul etmek onlara hiçbir zaman iyi gelmeyecektir. Bu sebeple en çok kendi sınavlarına ve kendi performanslarına odaklanmalarını onlara hatırlatabiliriz.
- Sınav esnasında paniklerlerse ve kaygı yoğunlaşırsa o noktada durup devam etmek yerine, bir-iki dakikalık bir sakinleşme molası verip, derin nefes alıp vererek biraz su içip, tekrar sınava dönmelerinin onlara iyi geleceğini söyleyebiliriz. Bu molayı vermezlerse panik hallerinde artış gözlemleyebilirler, bu da onların performanslarını olumsuz etkileyebilir.
- Sınav sabahında onları destekleyen, eleştirmeyen, yargılamayan, onlara iyi gelen yetişkinlerle sınav yerine gitmelerini ve sınava girmeden önce, yine kendine iyi geliyorsa bu kişilere sarılarak fiziksel temas kurduktan sonra sınava girmelerini tavsiye edebilirim.
- Hepimizin kendi performansı doğrultusunda, kendisinden beklemesi gereken gerçekçi hedefleri var ve hiçbir sınav dünyanın sonu değil. Sınavlar kötü geçse de farklı alternatifler daima mevcut. Bu alternatifleri de düşünmek ve üniversite sınavı özelinde, gerekirse bir sonraki sene bu sınava tekrar hazırlanmanın da bir çözüm olabileceğini vurgulamak çocuklarımıza iyi gelebilir. Bunun dışında sonunda elimizde nasıl bir sonuç olursa olsun, o sonuçtan da daima bize iyi gelebilecek bir yol çıkartabileceğimizi de belirtebiliriz.
- Sınava bu kadar az kalmışken ebeveynlerin de bu sınavın ne kadar önemli ve belirleyici olduğu yönündeki konuşmalardan kaçınmalarını hatırlatmak isterim. Sınav yerine giderken elimizden geldiğince sakin, destekleyici ve pozitif kalmalı; ancak çocuklarımız isterlerse onlarla birlikte sınav alanına gitmeliyiz.
- Yine ebeveynler olarak gerek sınav öncesinde, gerek sınav sonrasında kesinlikle diğer öğrencilerle karşılaştırma yapmaktan kaçınmalıyız. Bizim yetişkin olarak görevimiz, çocuklarımızın iyi ve kötü günlerinde, iyi ve kötü performanslarında yanlarında kalmaya devam etmek ve gerekirse onu alternatif çözümler bulmaya teşvik etmektir.
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
TCMB’den duruş değişikliği: Kur ait olduğu yere doğru ilerliyor. Sıra faizde!

Yayınlanma:
21 saat önce|
08/06/2023Yazan:
BankaVitrini
- USDTRY kuru, salı gecesini çarşambaya bağlayan sessiz vakitlerde sert bir yükseliş kaydetti. Seçimden sonra kur üzerinde kamu otoritesinin var olan ‘görünmez elinin’ bir miktar da olsa gevşediğine şahit olup, kurun her gün %1 civarında kontrollü yükselişine hep birlikte tanıklık etmiştik. Akabinde, çarşamba sabahına USDTRY kurunun yaklaşık olarak %8 civarında yükselişle başlaması ve 23,30 seviyelerine yaklaşması ile piyasada bir miktar panik havası oluşurken, hareketi anlatma hatta açıklama isteğinin de arttığını görüyoruz.
- Öncelikle, USDTRY kurunda yaşanan sert yükselişi “Japon ev hanımı” olarak adlandırılan Uridashi (yüksek faize yatırım yapan Japon yatırımcılar) tarafından zarar kes çalıştırarak tetiklediği konusunda irrasyonel yorumlara katılmadığımı belirtmek isteriz. Sayıların dili ile konuşursak, yurtdışı yerleşiklerin Türkiye varlıklarında pozisyonlanması çok cılız: Türk hisse senetlerinde son veriler ile 21,5 milyar ; tahvilde ise 22,6 milyar TL pozisyonları var. Yani her ikisini toplasan 2 milyar dolar bile etmiyor!
- Bu minvalde, yaşanan sert harekete anlam katmaktansa, bunun bir ‘gereklilik’ olduğunu biz bültenlerimizde her gün usanmadan siz değeri okurlarımıza izah etmeye çalıştık. Bir kez daha ifade etmemiz gerekirse, sermaye hareketlerinin serbest olduğu bir ekonomide, hem kur hem de faiz birlikte kontrol edilmez! Eğer Türkiye kararını faizden yana kullandıysa, kurun da artık ait olduğu yere hareketlenme zamanı çoktan gelmiştir. Neden şimdi diye sorarsanız, seçim kazanılmış, maksat hasıl olmuştur şeklinde kıssadan hisse olarak yorumlayabiliriz.
- Özelinde ise, kamunun kuru baskılayacak gücünün artık kalmadığını her geçen hafta açıklanan analitik bilanço verileri ile siz değerli okurlarımız dikkatine getiriyoruz. Dönelim düne. Dikkat ettiniz mi bilmiyorum ama yaşanan sert hareket Kabine’nin ilk toplantısından sonra gerçekleşti! Uzun bir süredir baskılanan kur ve faizin ekonomide yarattığı dengesizlikleri düzeltmek adında, ekonomide dengelenme sürecinin filizlerinin atıldığını rahatlıkla söyleyebilirim. Ekonominin bir an önce soğuması gerekiyor ki, dış ticaret açığı kapansın, dövize olan talep de hızlı bir şekilde azalasın. Keza, TL’nin oldukça güçlü bir seyir izlemesi, beraberinde hem Türk sanayiciyi hem de turizmciyi çok zorlamaya başladı. Öyle ki içerde üretmek, ithal etmekten daha pahalı hâle geldiğini işitiyoruz. Bu şekilde, yılın ilk 5 ayında da dış ticaret açığının 56,1 milyar dolar ile rekor kırmasına da şaşırmamak gerekiyor!
- Dengelenme sürecinde kurun çok da süratli bir rol üstleneceğini daha önce sizlerle paylaşmıştık. Mart 2024 yerel seçimlere gitmeden ekonomide var olan dengesizliklerin bir an önce giderilmesi gerekiyor. Elbette sürecin yumuşak bir iniş tarzında olmayacağını da peşinen not düşelim. En basit yorum ile anomali (kural dışı) dönemde hastaya verilen bir avuç ilacın bir çırpıda kesilmesi kolay bir süreç olmasa da, uzaması da iyileşme sürecini sekteye uğratacaktır.
- USDTRY kuru için “Bu âşk fazla sana” başlıklı analizimizde de dile getirdiğimiz üzere, enflasyonun doğru ölçülemedi görüşünden hareketle, kurun tam olarak denge noktasına nerede ulaşacağını bilemediğimiz gibi, 24-25 aralığını makul bir seviye olarak öngörüyoruz. Bu seviyelere yaklaşıldığı zaman, TCMB’nin de 22 Haziran’da düzenleyeceği olağan PPK toplantısını ile devreye gireceğini, faiz silahını çekerek dengelenme sürecine dâhil olacağını düşünüyoruz. Politika faizinde bir artış ihtimalini tamamen devre dışı bırakmasam da, eksi tecrübelerimden hareketle, geç likidite penceresi (ceza faizi) veya faiz koridorunun üst bandı (borç verme) faiz oranlarını piyasada iş gören faiz oranlarının seviyesine çekileceğini düşünüyorum. Böylelikle, ekonomiye yol göstermekte geride kalan TCMB, kaybettiği kredibilitesini de yavaş da olsa geri kazanacaktır.
- Kurun ve faizin beraber yükselmesi, dış ticaret açığında her ay manşetleri süsleyen rekor söylemlerini otomatikman ortadan kaldıracağı gibi, TCMB’nin faizleri yükseltmesi de tıkalı kredi kanallarının açılmasına (belki biraz daha yüksek bir faiz ile) olanak sağlayacaktır. Bu denkleme yurtiçi yerleşikler ne zaman döviz satarak dâhil olur ya da Londra piyasasının için ne zaman döviz sat TL varlıklara gir yönünde ‘gıdıklanır’ bunu biraz da izlenecek yol haritası ve tesis edilecek güven ortamı sağlayacaktır. Bu noktada Mehmet Şimşek ve ekonomi yönetimine büyük bir rol düştüğünü düşünüyoruz. Şimşek dün yaptığı açıklamada, “kurallara dayalı politika oluşturma sözümüzü teyit ediyoruz” diyerek kurun piyasa şartları altında belirleneceğinin altını çizerken, ekibini güçlendirilip güvenilir bir program yazılacağı vurgulandı.
- Dün yaşanan sert kur hareketi ardından TCMB’nin duruş değişikliği analitik bilançosuna da hemen yansıdı. Aşağıdaki grafikte görülebileceği üzere, 2, 5 ve 6 Haziran tarihini kapsayan rakamlara göre, TCMB’nin swap hariç net pozisyonu toplamda 3,1 milyar dolar artış kaydetti. Bunu elbette TCMB döviz alıyor şeklinde okumamak gerekiyor: ihracattan gelen dövizler rezervleri yukarı itti.
- Türk insanının barometresi mâlum döviz kuru. Döviz kurunun sağlıklı bir zeminde ilerleyerek olması gereken yere doğru gitmesine paralel, alternatif piyasalar da dün hareketli bir seyir izledi. Türkiye’nin 5 yıl vadeli CDS risk primi 477 baz puan seviyesine gelirken, Türkiye’nin dolar cinsi eurobondlarının getirileri dün günü dinlenerek geçirdi. Öte yandan, normalleşmeyi kutlayan hisse senedi piyasalarında ise ana endeks %3,2 ; bankacılık endeksi ise %2,4 yükseldi. Her ne kadar yükselecek olan faizler hisse senetleri için iyi bir haber olmasa da, kur artışı döviz bazında gelirleri olan ve ucuzlayan hisse senetlerine alım getirdiğini düşünüyoruz. Momentum şimdilik güçlü, biz de arıza çıkarmayarak takip edelim.
- Yurtdışı cephede ise hava bir gün iyi bir gün tatsız. Önemli bir veri yokluğunda yaz sakinliğinin yaşanmasını beklerken, Rus-Ukrayna savaşında, Rusya güçlerinin Kherson yakınlarında bulunan ve Zaporijya nükleer santralini besleyen Kakhovka Hidroelektrik Santrali’ni vurduğunu ve barajın çöktüğü haberi gözlerin yeniden bölgeye çevrilmesine neden oldu. Tarımsal arazilerin su altında kalabileceği korkusu ile buğday fiyatının bu hafta oldukça dalgalı bir seyir izlediğini de not edelim.
- ABD’nin sermaye piyasaları düzenleme kurumu SEC, Binance ve CEO’su Changpeng Zhao’ya “yalanlar ağı” işlettiği iddiasıyla dava açması ardından, bir diğer önemli kripto para borsası olan Coinbase’e de dava açtı. Uzun süredir düzenleme kapsamında olmayan kripto piyasasının çarpıcı şekilde değişebileceğini okuyoruz. Direnişin parası bitcoin uzun bir süre 28bin dolar teknik seviyesinde bulunan direnci aşamaması ardından son gelişmeler sonrasında 26bin dolar seviyesine kadar geriledi. 28bin dolar üzerinde güçlü bir aylık kapanış görmeden, bitcoini bir müddet unutacağız.
- FED’in 13-14 Haziran tarihindeki olağan toplantısında, bir yılı aşkın bir süredir ilk kez faiz oranlarını artırmayacağı ihtimaline vadeli işlemler %71 olasılık tanırken, ekonominin dirençli kalmaya devam etmesine paralel sene bitmeden bir kez daha faiz artırımı görebileceğimiz yönünde beklenti de keyifleri kaçırıyor. Hatta, Kanada Merkez Bankası’nın dün sürpriz nitelikteki 25 baz puanlık faiz artırımı da küresel risk iştahını olumsuz etkiledi!
- Bu minvalde, dolar endeksi (DXY) önemli bir değişim göstermeyerek 104 seviyelerinde yatay bir seyir izlese de, doların piyasa faizi olan 10 yıllık tahvillerde son günlerde yaşanan 25 baz puan yükseliş, faiz getirisi olmayan altın üzerinde baskı kurdu. Dün gün içerisinde altının önemli bir teknik seviye olan 1,965 doları test etmesi ardından adeta kırmızı kart görerek 1,940 dolar seviyesine kadar sert gerilediğine şahit olduk. Teknik mânâda haftalık kapanışı görmek istesek de, 1,965 dolar seviyesinin altında olası bir kapanış durumunda daha da aşağıda 1,900 dolar seviyesine varan bir geri çekilme bizleri şaşırmayacaktır (bakınız grafik). Gram altın ise USDTRY kurunun amansız yükselişi ile 1,460 TL seviyelerine yükselerek rekorunu bir adım daha kuzeye taşıdı. Gram altın ile ilgili olumlu yorumumuzu bir müddet daha korumaya devam edeceğiz.
- ABD borsaları teknoloji hisseleri önderliğinde geceyi düşüşle tamamlarken, yeni gün başlangıcında Asya borsalarında da hava tatsız görünüyor. Mali piyasaların gündeminde bugün her hafta Perşembe günü olduğu üzere TCMB ve BDDK verilerini irdeleyeceğiz. Dışarıda ise ABD’de açıklanacak haftalık işsizlik maaşı başvurularına bakacağız.
>TCMB Swap Hariç Net Rezervler
Sert kur hareketi ardından TCMB’nin duruş değişikliği analitik bilançosuna da hemen yansıdı. 2, 5 ve 6 Haziran tarihini kapsayan rakamlara göre, TCMB’nin swap hariç net pozisyonu toplamda 3,1 milyar dolar artış kaydetti. Bunu TCMB döviz alıyor şeklinde okumamak gerekiyor (ihracattan gelen dövizler rezervi yukarı itti).
>XAUUSD
Dün gün içinde 1,965 doları bir kez daha test etmesi ardından adeta kırmızı kart görerek soluğu 1,940 dolar seviyesinde aldı. Teknik mânâda haftalık kapanışı görmek istesek de, 1,965 dolar seviyesinin altında olası bir kapanış durumunda daha da aşağıda 1,900 dolar seviyesi gündeme gelecektir.
>Gram Altın
Slogan yıllardır hiç değişmedi: her çeyrek daha da yukarı…
EKONOMİ
DİSKAR: TÜİK’in tüketici enflasyonu verilerini iyice şaibeli hale getirmiştir

Yayınlanma:
2 gün önce|
07/06/2023Yazan:
BankaVitrini
TÜİK’in Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) verileri giderek tartışmalı hale geliyor. TÜİK’e göre Mayıs 2023 dönemi tüketici enflasyonu aylık yüzde 0,04 olarak gerçekleşti. Mayıs 2023 enflasyonun aylık 0,04 olarak gerçekleşmesinin temel nedeni TÜİK’in doğal gaz fiyatını sıfır kabul etmesidir. TÜİK 29 Mayıs 2023 tarihinde yaptığı açıklamada 2023 yılı TÜFE hesaplamaları kapsamında hanelerde bedava kullanılan doğal gaz için sıfır fiyat uygulaması yapacağını açıklamıştı. Enflasyon madde sepeti için yüzde 2,9 ağırlığı olan doğal gazın fiyatı sıfır kabul edildiği için aylık enflasyon yüzde 0,04 olarak açıklandı.
Aylık enflasyonun yüzde 0,04 olarak gerçekleşmesi sonucunda Ocak-Mayıs dönemi beş aylık enflasyon oranı yüzde 15,2 olarak açıklandı. Temmuz 2023’te açıklanacak enflasyon oranında da aylık 25 m3 doğalgaz fiyatı düşülerek hesaplama yapılacak. Yaz aylarında doğalgaz tüketimin düşmesi nedeniyle bu durum da enflasyonda aşağı doğru bir baskı yaratacak ve muhtemelen Haziran 2023 enflasyonu da beklenen ve yaşanandan düşük çıkacak. Böylece Temmuz 2023’te altı aylık enflasyona göre zam alacak işçiler büyük kayba uğrayacak.
2 Haziran 2023 tarihinde kamuoyuna yaptığımız açıklamamızda da vurguladığımız gibi TÜİK’in enflasyon ölçümünde doğalgaz fiyatını sıfır olarak kabul etmesi çalışanların ekmeğiyle oynamaktır. Doğalgaz bedelinin bir bölümünün veya tamamının Hazine tarafından karşılanması bir gelir desteği, sübvansiyondur. Bu tip desteklerin enflasyon hesabından düşülmesi bu desteklerin yarattığı ek gelirin enflasyon hesaplaması yoluyla geri alınması anlamını taşır ve gelir desteklerini anlamsız kılar. TÜİK enflasyonu hesaplarken benimsediği doğalgazda sıfır fiyat uygulamasıyla gelir destekleri ve sübvansiyonların yaratacağı olumlu etkiyi de sıfırlamaktadır. Bu kabul edilemez.
TÜİK, DİSK tarafından açılan davada verilen yargı kararına rağmen madde fiyat listesini açıklamayan, uzun zamandır veri karartarak şaibeli enflasyon oranları açıklamış ve doğalgazda “sıfır fiyat” uygulaması ile enflasyonu düşük göstererek milyonlarca emekçinin geliriyle oynamıştır.
Gerek yargı kararına rağmen madde fiyat listesinin karartılmaya devam edilmesi ve gerekse doğalgazda sıfır fiyat uygulaması TÜİK’in tüketici enflasyonu verilerini iyice şaibeli hale getirmiştir. Her ay TÜİK verilerinden yararlanarak hesapladığımız düşük gelirli ve emeklilerin gıda enflasyonuna ilişkin sonuçların da bu durum dikkate alınarak değerlendirilmesi yararlı olacaktır. TÜİK verilerindeki sağlıksız olması nedeniyle gelir gruplarına göre enflasyon oranlarının da gerçekte olduğundan daha düşük olabileceği uyarısı ile çalışmamızı paylaşıyoruz.
TÜFE’deki (2003=100) değişim 2023 Mayıs ayında bir önceki aya göre yüzde 0,04, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 15,26, on iki aylık ortalamalara göre yüzde 63,7 ve bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 39,5 olarak gerçekleşti.
Ancak TÜİK tarafından yayımlanan resmi ortalama enflasyon oranları farklı gelir gruplarının gerçeğini yansıtmıyor. Resmi ortalama enflasyon oranları düşük gelirlilerin, emekçilerin günlük yaşamda karşılaştığı ve hissettiği oranlar değildir. Bu nedenle DİSK-AR olarak TÜİK’in ham verilerinden yararlanarak emeklilerin, dar gelirlilerin, düşük gelirlilerin hissettiği gıda enflasyonunu yeniden hesaplıyoruz. Yaptığımız hesaplamaya göre gıda enflasyonu ortalama yüzde 52,5 olarak gerçekleşirken emeklilerde gıda enflasyonu yüzde 66,9 oldu. Üçüncü yüzde 20’lik gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 57,1 olurken, düşük gelirli ikinci yüzde 20’lik grubun gıda enflasyonu yüzde 67,7, en yoksul yüzde 20’lik gelir grubun gıda enflasyonu ise yüzde 77,5 olarak gerçekleşti.
Dördüncü yüzde 20’lik gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 52 olurken, en yüksek gelir grubunun gıda enflasyonu ise yüzde 38,6 oldu. Böylece en yoksul gelir grubu yüzde 38 oranında gıda enflasyonu hissederken, en yüksek gelir grubu ise yüzde 77 oranında gıda enflasyonu hissetmiş oldu. Bu durum enflasyonun gelir gruplarına göre önemli ölçüde farklı hissedildiğini ortaya koyuyor. TÜİK’e göre Yurt İçi-Üretici Fiyatları Endeksi (Yİ-ÜFE) (2003=100) ise 2023 Mayıs ayında bir önceki aya göre yüzde 0,65 puan artarak yıllık yüzde 40,7 olarak gerçekleşti. TÜFE ile Yİ-ÜFE arasındaki makas Mayıs 2023’te yaklaşık 1,17 olarak gerçekleşti.
TÜFE ve gıda fiyatları endeksi artmaya devam ediyor. 2005 yılında 116 olan TÜFE, 2023’te 1,300’e yükseldi. 2005’te 111 olan gıda fiyatları endeksi ise 2023’te 1.980 puana yükseldi. Böylece 2005’ten bu yana TÜFE 1.184 puan, gıda fiyatları endeksi 1.869 puan arttı. 2005’te yüzde 8,7 olan enflasyon oranı 2023’te yüzde 39,5’e yükseldi. 2005’te yüzde 4,8 olan gıda enflasyonu ise 2023’te yüzde 52,08 yükseldi.
Öte yandan son yıllarda gıda enflasyonu ile genel enflasyon arasındaki fark açılmaya devam ediyor. 2003:100 bazlı TÜFE 1.300 olurken, gıda enflasyonu endeksi 1.980 oldu.
Metodolojik not: Dar gelirlilerin ve emeklilerin gıda enflasyonu hesabında, TÜİK’in gelire göre tüketim harcamasının ve temel gelir kaynağının hanehalkı tüketim harcamasının türlerine göre dağılımı (2019) verileri ile ana harcama gruplarına göre TÜFE verileri esas alındı.
DİSKAR-DİSK Araştırma Merkezi
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (440)
- BANKA ANALİZLERİ (121)
- BANKA HABERLERİ (1.983)
- BASINDA BİZ (50)
- BORSA (192)
- CEO PERFORMANSLARI (24)
- EKONOMİ (2.397)
- GÜNCEL (693)
- GÜNDEM (2.409)
- RÖPORTAJLAR (29)
- SİGORTA (81)
- ŞİRKETLER (956)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (179)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (599)
- Abbas Karakaya (50)
- Arif Öztan (7)
- Erden Armağan Er (40)
- Erol Taşdelen (343)
- Gizem Taşdelen (4)
- Gülbeyaz Gergün (35)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (22)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (59)
- Tuncer Dede (9)
- Uğur Durak (33)
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
YAZARLAR

Bakan Şimşek, bankalarla bir araya gelecek

Anadolubank’tan İGE A.Ş. iş birliği ile ihracata destek

SINAV STRESİNE KARŞI 8 ÖNERİ

Türkiye’ye tatile gelmek isteyen 5 bin gurbetçiyi dolandırdılar

TCMB’den duruş değişikliği: Kur ait olduğu yere doğru ilerliyor. Sıra faizde!

60 yıllık inşaat devi konkordato istedi

DİSKAR: TÜİK’in tüketici enflasyonu verilerini iyice şaibeli hale getirmiştir

ABD’de Binance’ten sonra Coinbase’e dava

85 milyon TL ve 1 milyon Euro’luk ‘Forex’ vurgununda ikinci dalga operasyonu: 11 gözaltı

İş Bankası, 388,25 milyon euro ve 224 milyon ABD doları tutarında sendikasyon kredisi anlaşmasını imzaladı

TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci

Prof. Dr. Demiralp: MB için adı geçen Erkan hakkındaki sahte bilgiler, CEO’su olduğu bankanın batışını gizleme amaçlı olduğunu düşündürüyor

KEŞKE YANILSAYDIK: KREDİLER DURDU, ÇEKLER ÖDENMİYOR, REEL PİYASA ŞAŞKIN

YAPI KREDİ ’ORTAK OPERASYON MODELİ’ne geçiyor

EYT’Lİ BANKACILARA YENİ İŞ ALANI: SİGORTACILIK

DENİZBANK Kredisi batan Aqua Florya AVM’nin yeni ortağı oldu!

Airfryer’lara Vergi Zammı Geliyor!

Siyasette bilmem ama Reel Piyasalarda Geliyor Gelmekte Olan!

İmkânsız üçleme bir kez daha test edilecek: TL neden değer kaybetmeli?

Seçim öncesi frene basan bankalar kredi musluklarını açmadı
- Wall Street'te işsizlik verisi sonrası yatay açılış 08/06/2023
- ABD haftalık işsizlik verisinde beklenmedik artış 08/06/2023
- KKM artışı sürüyor 08/06/2023
- Fitch'ten çip savaşı raporu 08/06/2023
- Çeyrek altın, gram altın ne kadar? Altın fiyatları 8 Haziran 2023 Canlı! 08/06/2023
- Biden’dan ‘enflasyon daha da düşecek’ mesajı 08/06/2023
- Ark Invest CEO'su Wood'dan iddialı Bitcoin tahmini 08/06/2023
- Morgan Stanley’den TCMB tahmini 08/06/2023
- AB'den teknoloji projelerine 8,1 milyar euroluk destek 08/06/2023
- NuLook/Yıldırım: Ulaşım turizmde çok büyük bir problem 08/06/2023
- Sasa borçlanma aracı ihracı için SPK'ya başvuracak 08/06/2023
ALTIN – DÖVİZ
KRIPTO PARA PİYASASI
BORSA
ABONELIK
Popüler
-
GÜNDEM2 sene önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
BANKA HABERLERİ6 gün önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
GÜNCEL1 ay önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ2 sene önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA HABERLERİ2 sene önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ2 sene önce
AKBANK : Tekaüt Sandığı Vakfı (Sandık) SGK devri için hazırlıklar tamam
-
BANKA ANALİZLERİ9 ay önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
GÜNCEL5 ay önce
Eskişehir’de zimmetine 9 milyon lira geçiren banka müdürü tutuklandı
-
BANKA HABERLERİ10 ay önce
AKBANK ÖZEL FİRMAYA 22.000 LİRA MAAŞ PROMOSYONU VERDİ
-
BANKA HABERLERİ2 sene önce
AKBANK krizinin perde arkası