Connect with us

GÜNCEL

Analist tahminleri yanlış çıksa da, her şeyin iyi gitmiş gibi göründüğü bir yıl

Yayınlanma:

|

TCMB yılın son olağan faiz toplantısında piyasa beklentilerine paralel bir adım atarak 250 baz puan faiz artırımına gitti. Böylelikle politika faizi %42,50 seviyesine gelirken, faiz artırım hızı da yavaşlamış oldu. Toplantı öncesinde, her ne kadar sayısı sınırlı da olsa 500 baz puan artırımın bekleyen analistlerin de olduğunun altını çizmek gerekiyor.

Toplantı ardından yayınlanan politika metninde, Kurul “dezenflasyonun tesisi için gerekli parasal sıkılık düzeyine önemli ölçüde yaklaşıldığını değerlendirerek parasal sıkılaştırma hızını yavaşlatmıştır. Kurul, parasal sıkılaştırma adımlarını en kısa zamanda tamamlamayı öngörmektedir.” diyerek son bir faiz artırımı için de kapının aralık kaldığını not edelim. Bu minvalde, faiz artırım sürecinin Ocak toplantısında 250 baz puanlık son bir artışla %45 seviyesine ulaşarak tamamlanacağı düşünüyoruz. Faizin %45 seviyesinde tepe yapması ardından 2024 yılının ikinci yarısında yönünü aşağıya çevirecek enflasyonla yerini indirime bırakacağını düşünüyoruz. Uzun vadeli TL mevduat kulağa hoş geliyor mu?

Faiz kararı ardından TCMB sadeleştirme kapsamında YP yükümlülüklerden menkul kıymet tesis etme oranı %1 düşürürken (%5’ten %4’e) piyasada var olan  fazla likiditeyi de sterilize etmek içi depo alım ihaleleri açacağına açıkladı. Menkul kıymet tesis etme oranında yapılan indirimin YP kredi faizlerine sınırlı da olsa olumlu yansımasını beklerken, TL kredi ve mevduat faiz oranlarının da yükselmeye devam ettiğini görüyoruz.

Bu bağlamda, her hafta Perşembe günü açıklanan TCMB haftalık verilerine göre, 3 aya kadar vadeli mevduat faiz oranı %52 seviyesini aşarak son 21 yılın en yüksek seviyesine ulaşırken, gelinen seviyenin TCMB politikaları ile uyumlu olduğunu da söylemek gerekiyor. Hazır haftalık verilerden söz etmişken, TCMB’nin brüt döviz ve altın rezervleri 142,5 milyar dolar ile yeni bir rekor daha kırarken, net rezervler ise son 5 haftada 17,4 milyar dolar artarak Şubat 2022 seviyesine dönmek suretiyle eksi 47,9 milyar dolar seviyesine iyileşti.

BDDK verisine göre ise KKM hacmi 18 milyar TL daha gerileyerek ~ 2,7 trilyon seviyesine geriledi (dolar karşılığı 92,5 milyar). Son dönemde KKM cephesinde devam eden erimenin hız keserek korunduğunun altını çizelim. TL olarak yapılan KKM’ler yüksek (klasik) mevduat faizleri nedeniyle gözden düşerken, vergi avantajı nedeniyle dövizden dönüşen KKM’lerin ise pozisyon değiştirmemeleri düşüş hızını yavaşlatıyor. Hafta ortası açıklama yapan Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, KKM’yi cazip kılan vergi düzenlemelerini gözden geçireceklerini söyledi.

Haftalık raporun ise en önemli kısmı olan menkul kıymet istatistiklerini ise en sona sakladık. Yabancı yatırımcının TL ve TL cinsi enstrümanlara olan talebinin devam ettiğini gördük. Bu bağlamda, 15 Aralık ile biten haftada hisse senetlerine yoğunlukla da bankacılık hisselerine 396 milyon dolar, tahvil kesin alıma ise -uzun vadeli sabit faizli tahvil- 181 milyon dolar büyüklüğünde giriş olduğunu gördük. Böylelikle, son 7 haftada net alım tutarının heyecan verecek ölçüde 3,1 milyar dolar büyüklüğüne ulaştığını söyleyebiliriz. Uygulanan politikaların yatırımcı nezdinde güven vermeye başlaması ve en önemlisi TL’nin reel anlamda değer kaybetmeyeceği beklentisinin iyice oturması, bunu belki de döviz kurunun öngörülebilir bir patikada seyredeceği olarak da tercüme edebiliriz, yabancı yatırımcının uzun süredir küskün olduğu TL varlıklara yönelik alım iştahını kamçıladığını iddia edebiliriz.

TCMB’nin haftalık menkul kıymet istatistiklerinin işaret ettiği olumlu tablonun da yardımı ile BİST100 endeksi dünkü günü %1,3 oranında artışla tamamlarken, bu sefer de bankacılık endeksi %0,8 düştü. Enflasyonist dönemde güvenli liman olarak görülen, finansal okuryazarlığı kuvvetli olmayan küçük yatırımcının şişirdiği halka arz çılgınlığının da sönmeye başladığını görüyoruz! USDTRY kuru, kamu kontrolünde her gün devam ettirdiği yükselişini bir adım daha yukarıya taşıyarak 29,15 seviyesine gelirken, Türkiye’nin yabancı indinde risklerini gösteren 5 yıl vadeli CDS risk primi (namı diğer kasko sigortası) 281 baz puan gerileyerek neredeyse son 4 senenin en düşük seviyesini test etti. En basit anlatımla, araba daha az kaza yapınca, sigorta priminin de düştüğüne hep birlikte şahit oluyoruz.

Yurtdışı cephede ise yıl sonu etkisi ile iyice düşen işlem hacmi ve daralan likiditeye ilave olarak dün ABD’de açıklanan ve piyasa beklentilerinin altında kalan ABD büyüme verisi ardından faiz indirim beklentileri de iyice kuvvetlendi. Böylelikle, vadeli faiz kontratlarına göre 2024 yılı faiz indirim beklentileri 156 baz puana yükselirken, piyasaların kılavuz kargası konumunda Amerikan 10 yıllık tahvil getirisi de %3,90 seviyesinin altına geriledi. ABD faiz tahvillerinde yaşanan düşüşe paralel faiz getirisi olmayan altının ons fiyatı 2,050 dolar seviyesini test ederken, direnişin parası bitcoin ise 44bin dolar seviyesini aştı.

2024 yılının doların senesi olmayacağını, yatırımcıların faiz indirim beklentisinin de tetiklediği risk alma iştahına paralel başta gelişmekte olan ülkeler olmak üzere hisse senetlerini tercih edeceklerini, tahvil fiyatlarının yükselerek getirilerinin düşmeye devam edeceğini düşünüyoruz. Geride bırakmaya hazırlandığımız senede küresel olarak enflasyona karşı yapılan mücadele yaklaşık olarak 125 faiz artışına karşılık 60 faiz indirimi gördüğümüzü de not edelim.

Her yıl olduğu üzere, geride bırakmaya hazırlandığımız yılın muhasebesini de kapatmak gerekiyor. Bu bağlamda, finansal piyasalar açısından 2023 yılı olağan dışı bir yıl olarak tarihe geçtiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Pek çok analistin tahmini yanlış çıkmasına rağmen her şeyin iyi gitmiş gibi görünmesi başlı başına bir muamma. Mesela, faiz oranlarının dünayda yüzyılın en yüksek seviyelerinde olması ve Avrupa’nın en tanınmış bankalarından Credit Suisse’in yanı sıra ABD’deki birkaç küçük bankanın batması gibi bir mini krize rağmen MSCI dünya hisse senetleri endeksi neredeyse %20 oranında yükseldi. Tahvil piyasalarında daha birkaç ay önce yatırımcılar FED’in faizleri artıracağını ve ekonomilerin durgunluğa gireceğini düşünüyorlarken, şimdi ise tahvil piyasaları, enflasyonun görünüşte kontrol altına alınmasıyla merkez bankalarının faiz indirimine gideceğini konuşurken her geçen gün faiz indirim beklentilerinin montanı da artıyor.

Altın yılı %12 yükselerek sınırlı kapatmaya adayken, Bitcoin yıl içinde %150 artış kaydetti. Muhteşem yedili olarak adlandırılan teknoloji devleri (Apple, Alphabet, Amazon, Meta Platforms, Microsoft, Nvidia, and Tesla) yıl boyunca %100 değer kazandı. Teknoloji hisselerinin işlem gördüğü Nasdaq endeksi son yirmi yılın en güçlü yılına yaklaşırken, yapay zekânın yarıiletken çiplere olan talebi Nvidia %240 artış kaydederek 1 trilyon dolarlık kulübe dâhil oldu.

2024 yılında gözler politik gelişmeleri de takip edecek. Planlanan 50’den fazla büyük seçim arasında Amerika Birleşik Devletleri, Tayvan, Hindistan, Meksika, Rusya ve muhtemelen Birleşik Krallık da bulunuyor. Bu da dünya piyasa değerinin %80’ini ve küresel gayri safi yurtiçi hasılanın %60’ını oluşturan ülkelerin seçim yapacak olması demek.

Yemen’den artan drone saldırılarına karşı Kızıldeniz ticari gemilerini korumak için uluslararası bir görev gücü için müttefiklerden savaş gemisi sağlamalarını isteyen ABD’ye rağmen, gemilerin rota değiştirmeye devam etmesi ile hafta orası 80 doları aşan ve 3 haftanın zirvesine yükselen petrolün varil fiyatı, Angola’nın OPEC’ten ayrılacağını dün açıklaması ardından kazanımlarını durdurarak yatay bir seyir izlediğini görüyoruz.

Asya piyasalarının gösterge endeksi Tokyo borsası Nikkei dolar bazında %17 (YEN bazında ise %27) artarak on yılın en iyi performansını sergileyerek yılı tamamlamaya hazırlanıyor. Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin’de emlak piyasasında sorunlar korunmaya devam ederken, büyümenin yavaşlaması da petrol açısından iyi bir haber teşkil etmeyeceğini düşünüyoruz. Şangay borsası bu yıl neredeyse %8 değer kaybetti. Döviz piyasalarında, dolar yıl bazında neredeyse fark edilmeyecek kadar %1 düşüş yaşadı. Ancak Japonya’nın faizleri artırmak konusundaki görünür isteksizliği ve Çin’in zayıf performans gösteren ekonomisi, Japon yeninin %9 ve Yuan’ın ise %3,5 değer kaybetmesine neden oldu.

ABD borsaları, dün geceyi, açıklanan ekonomik verilerin FED’in para politikasını gevşeteceği yönünde umutları artırması ve yatırımcı risk iştahını canlandırması ile %1 oranında yükselişle tamamladı. Yeni gün başlangıcında, Asya piyasalarında ılımlı yükselişler görüyoruz. Küresel piyasalar artık haftaya başlayacak Noel ve yeni yıl tatilleri nedeniyle teknik anlamda yılı tamamladı. Bugün belki de ABD’de açıklanacak ve FED’in favori enflasyon endeksi PCE (yıllık çekirdek artış tahmini %3,4) ile yıl da tamamlanmış olacak.

Önemli bir gelişme olmazsa, yeni yılda tekrar buluşmak üzere herkese sağlıklı, huzurlu, yeterince kazanç ve mutluluk dilerim. Çok şeye sahip olmak değil, az şeye ihtiyaç duymak yeni yılda kılavuzunuz olsun! Tekra iyi yıllar dilerim. Hoşçakalın…

Menkul Kıymet İstatistikleri

Yabancı yatırımcının TL ve TL cinsi varlıklara olan küskünlüğünün bitince, hisse senedi ve tahvil alımları son 7 haftada 3,1 milyar dolar artış kaydetti.

1703223150d960a909b7586dee63447b067253c78d_1_1200.jpg

TCMB Brüt Rezervleri

TCMB’nin brüt altın ve döviz rezervleri 145,2 milyar dolar ile yeni bir rekor daha kırdı.

17032231518a5cf007ccfbb34ba183af9835dac951_2_1200.jpg

TCMB Net Rezervleri

Brüt rezervler rekor kırarken, emanet dövizler ve kamunun dövizlerini ayıklarsak, net rezervler eksi 48 milyar dolar seviyesinin hemen altına gerilediğini ve neredeyse son 2 yılın en iyi düzeyine toparladığını not edelim.

170322315132dc04daac61ec7847c6356481485dc3_3_1200.jpg

KKM

BDDK verisine göre ise KKM hacmi 18 milyar TL daha gerileyerek ~ 2,7 trilyon seviyesine geriledi (dolar karşılığı 92,5 milyar). Son dönemde KKM cephesinde devam eden erimenin hız keserek korunduğunun altını çizelim.

170322315297754c98745dc1d946a8c6269d9aa6f1_4_1200.jpg

Fiili Faiz Oranları

Üç aya kadar vadeli mevduat faiz oranı %52 seviyesini aşarak son 21 yılın en yüksek seviyesine ulaştı.

1703223153f06281452f9fb07b0a175f125529758c_5_1200.jpg

İktisatbank

Okumaya devam et

Ali Coşkun

Kredi Derecelendirme Notunu Belirleyen Unsurlar

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bir firmanın kredi derecelendirme (rating) notu; o firmanın finansal gücünü, risk profilini ve borçlarını ödeme kapasitesini ölçmek için kullanılır. Finansal kurumlar ve derecelendirme kuruluşları, bu notu verirken birçok kriteri değerlendirir. Bu kriterlerin her biri, rating notunun oluşmasında belirli bir yüzdesel ağırlığa sahiptir.

1. Finansal Performans ve Mali Tabloların Analizi (%40)

Rating notunun en büyük payını firmanın finansal performansı oluşturur. Bilanço, gelir tablosu ve nakit akış tablosu üzerinden;

  • Kârlılık

  • Likidite

  • Borçluluk oranları
    gibi temel göstergeler analiz edilir. Ayrıca özkaynak-yabancı kaynak dengesi gibi sermaye yapısı unsurları da, finansal risklerin yönetimi açısından kritik önemdedir.

2. Firma Yönetimi ve Kurumsal Yapı (%20)

Yönetim kadrosunun deneyimi, profesyonelliği ve stratejik karar alma kapasitesi, firmanın sürdürülebilir başarısı üzerinde büyük etki yapar.
Kurumsal yönetim ilkelerine (şeffaflık, hesap verebilirlik, adillik, sorumluluk) uyum, firmanın dış yatırımcılar nezdinde güvenilirliğini artırır.
Ayrıca sektörel tecrübe, yönetimin krizlere karşı refleksi ve inovatif yaklaşımı da bu başlıkta değerlendirilir.

3. Faaliyet Alanı ve İş Modeli (%15)

Firmanın hangi sektörde faaliyet gösterdiği, iş modelinin sürdürülebilirliği ve rekabetçiliği de değerlendirme kriteridir.
Öne çıkan alt başlıklar:

  • Ürün veya hizmet kalitesi

  • Müşteri portföyü çeşitliliği

  • Pazar payı

  • Teknoloji kullanımı ve inovasyon kapasitesi

Ayrıca, sektör trendlerine hızlı uyum sağlama yeteneği ve büyüme potansiyeli bu kategoriye katkı sağlar.

4. Sektörel ve Makroekonomik Faktörler (%15)

Firma dışı faktörler de rating notunu etkiler. Özellikle:

  • Sektörün genel sağlığı (büyüme, rekabet, regülasyonlar)

  • Ekonomik konjonktür (faiz oranları, döviz kurları, enflasyon)

  • Politik ve jeopolitik riskler

Firmanın içinde bulunduğu sektörün dışsal risklere açıklığı, genel değerlendirmeye doğrudan yansır.

5. Ödeme Disiplini ve Kredi Geçmişi (%10)

Firmanın geçmiş borç ödeme davranışı, kredi notu üzerinde doğrudan etkilidir.

  • Gecikmeli ödemeler

  • Temerrüt kayıtları

  • Bankalarla yaşanan sorunlar

Bu unsurlar, firmanın risk primini yükseltir. Buna karşılık, düzenli ve sorunsuz kredi ödemeleri, güvenilirlik algısını pekiştirir ve finansmana erişimi kolaylaştırır.

Kredi notu, sadece bir firmanın geçmişini değil; gelecekteki ödeme gücünü, sürdürülebilirliğini ve finansal güvenilirliğini yansıtan kritik bir göstergedir.

🔑 Unutulmamalıdır: Kredi notu, geçmişin aynası değil, geleceğin güvence anahtarıdır…

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

EKONOMİ

Eşit İşe Eşit Ücret: Adalet mi, Safsata mı?

Yayınlanma:

|

İzmir Büyükşehir Belediyesine bağlı iştiraklerde çalışan yaklaşık 23 bin temizlik işçisi “eşit işe eşit ücret” taleplerinin yerine gerilmediği gerekçe gösterilerek Sekdikanın kararı ile greve gitmesi ile birlikte “eşit işe eşit ücret” talebini sorgulama gerekçesi de kendiliğinden tekrar gündeme geldi.

Eşit İşe Eşit Ücret: Adalet mi, Safsata mı?

Eşit işe eşit ücret” ilkesi, uzun süredir özellikle sendikal söylemlerde, insan hakları belgelerinde ve politik manifestolarda sıkça yer bulan bir kavram. İlk bakışta son derece adil ve insani bir uygulama gibi görünse de, uygulamaya döküldüğünde birçok sakıncayı beraberinde getirebilir. Bu yazıda bu ilkenin artılarını, eksilerini ve çalışanlar üzerindeki etkilerini objektif bir şekilde ele alacağız.

“Eşit İşe Eşit Ücret” Ne Anlama Geliyor?

Bu ilkeye göre, aynı işi yapan kişilere –cinsiyet, yaş, etnik köken, inanç gibi unsurlara bakılmaksızın– aynı ücretin verilmesi gerekir. Amaç, ayrımcılığı önlemek ve çalışma hayatında fırsat eşitliğini güçlendirmektir.

Ancak “aynı iş” tanımı, yüzeyde benzer olsa da çoğu zaman içerik, sorumluluk, nitelik, performans ve katkı açısından farklılıklar gösterir. Bu noktada “eşit ücret” anlayışı, yüzeysel bir adalet anlayışına dönüşebilir.

Sakıncalar ve Uygulamadaki Zorluklar

1. Performansın Göz Ardı Edilmesi

Aynı pozisyonda çalışan iki kişi düşünün: Biri sorumluluk alıyor, inisiyatif kullanıyor, üretken ve çözüm odaklı; diğeri ise sadece görev tanımı kadar çalışıyor. Ancak ikisine de aynı ücret veriliyor. Bu durum, yüksek performanslı çalışanı demotive eder.

2. Vasatlık Teşviki

Ücretlendirme performansa dayalı değilse, çalışanlar “fazla çalışsam da maaşım değişmeyecek” düşüncesiyle vasat bir çizgiye razı olur. Zamanla iş yerinde genel verimlilik düşer.

3. Yetenekli Çalışanları Kaybetme Riski

Kendini geliştiren, daha fazla katkı sunan çalışanlar, farklılıklarının karşılık bulmadığını fark ettiğinde kuruma olan bağlılıkları zayıflar. Bu da yetenekli çalışanların başka firmalara geçmesine neden olabilir.

4. Adalet Algısının Bozulması

Eşitlik, her zaman adaletle eş anlamlı değildir. Aynı işi yapan kişiler, katkı açısından eşit olmayabilir. Katkıya değil de sadece iş tanımına dayalı ücretlendirme, çalışanlar arasında huzursuzluk yaratır.

Çalışan Üzerinde Psikolojik Etkiler

  • Motivasyon Kaybı: Başarılı çalışan kendini değersiz hisseder.

  • Aidiyet Zayıflar: Kuruma bağlılık azalır.

  • Gizli Tepkiler: Çalışanlar “nasıl olsa bir şey değişmeyecek” düşüncesiyle üretkenliğini bilinçli olarak düşürebilir.

Pozitif  Yanı Var mı?

Elbette var. Özellikle işe yeni başlayanlar veya dezavantajlı gruplar için “eşit işe eşit ücret” ilkesi koruyucu bir çerçeve oluşturabilir. Ancak bu ilke sabit ve katı bir kural haline gelirse, zamanla faydadan çok zarar doğurur.

Alternatif  Yaklaşım: Eşit Fırsat + Adil Ücret

Çözüm, “eşit işe eşit ücret” yerine “eşit fırsat, adil ücret” anlayışında yatıyor. Yani işe alımda, terfide ve gelişimde herkes için fırsat eşitliği sağlanmalı; ancak ücretlendirme nitelik, performans, deneyim, katkı ve sorumluluk gibi kriterlere göre şekillenmeli.

Eşitlik mi, Adalet mi?

“Eşit işe eşit ücret” ilkesi, kulağa hoş gelen bir slogandan ibaret olabilir. Çünkü aynı unvana sahip olmak, aynı katkıyı sağladığınız anlamına gelmez. Gerçek adalet, herkesin katkısı kadar karşılık bulduğu bir sistemle mümkündür.

Bu nedenle şirketler, adalet duygusunu zedelemeyecek şekilde; şeffaf, ölçülebilir ve performansa dayalı ücretlendirme sistemleri kurmalıdır.

Erol TAŞDELEN-Ekonomist    www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Altın ‘borç çağında’ yeni para: Güven, itibari para sistemini terk ediyor!

Yayınlanma:

|

Yazan:

CHP Kurultayı’nın iptali duruşmasından karar çıkmaması, Türk mali piyasalarında iyimser havanın dün de devam etmesine neden oldu. Her ne kadar henüz riskler tam anlamıyla geçmemiş olsa da, erteleme karar bile olumlu karşılandı. Gerek jeopolitik cephede tansiyonun düşmesi, gerekse 19 Mart’a benzer bir sürecin tekrar edileceği endişesinin vücud bulmaması sonrası TCMB’den 19 Temmuz tarihinde beklenen anlamlı faiz indirimi öncesinde, TL ve TL cinsi yatırım araçlarına ilginin arttığını görüyoruz. Yabancı kurumların da TL tahvilleri ön plana çıkarması ile iki yıl vadeli gösterge tahvilin bileşik faizi son iki günde 250 baz puan geriledi. Daha geniş bir açıdan bakmak gerekirse, 19 Mart sonrası %50 seviyesini test eden gösterge tahvil %40’ın altına indi.

Öte yandan, faiz indirimlerinin bankacılık sektörüne yarayacağı beklentisi ile Borsa İstanbul Bankacılık endeksi, evvelki gün göz kamaştırıcı bir şekilde %10’a yakın yükseliş kaydetmesi ardından dün de günü %1’in üzerinde primli kapattı. CDS risk primi de benzer bir şekilde 287 baz puana kadar gerileyerek 20 Mart’tan bu yana en düşük düzeye geldi. İç siyasi risklerin bir süreliğine de olsa rafa kalkması bile mutlu son isteyen piyasaların yüzünü güldürdü. USDTRY kuru günü 39,81 seviyesinde tamamlarken, Çarşı’da döviz satışlarının yoğunlaştığı yönünde piyasa koridorlarından haberler de işittik. TCMB’nin analitik bilançosuna olumlu gelişmelerin bugün açıkalanacak taze verilerle yansımasını bekliyoruz.

Dün de bültenimizde kaleme aldığımız üzere, hisse senetlerinde asıl temel sorun şirketlerin kârsızlık sorunu! Hatırlatmak gerekirse, İSO500 verileri bizlere şirketlerin 2024 yılında elde ettikleri faaliyet kârlarının %97’sinin finansman giderine gittiğini, yani şirketlerin kâr edemediklerini göstermişti. Finansman kaleminin (kredi faizinin) büyük bir rol oynadığı bu resimde, yıl sonuna kadar TCMB’den beklenen (toplam dört olağan toplantıda) 1100 baz puan faiz indiriminin (%46 – %35) şirketlerin yüzünü güldürerek borsaya da alım getirmesini bekliyoruz. Çarpıcı bir örnek vereyim: Bankacılık hisselerinde son üç günde yaşanan %13 yükselişe rağmen, geçen sene bu zaman endeksin daha yukarıda olduğunu not edelim!

Dün İstanbul Ticaret Odası (İTO), Haziran ayı İstanbul bölgesi enflasyon verilerini açıkladı. Buna göre aylık TÜFE artışı %1,77 olurken, yılın ilk yarısında enflasyon %20,63 ; yıllık bazda ise %44,38 artış gösterdi. Yakından takip ettiğimiz ana harcama gruplarına göre aylık bazda konut (yani kira) %2,7 yıllık olarak ise %77,17 ; eğitim aylık %1,45 yıllık %89,81 ; sağlık ise aylık %0,77 yıllık %44,65 artış kaydetti. Gıdada aylık artış %1,93 oldu. İstanbul’da hayat pahalılığının Türkiye genelinin biraz daha üzerinde olduğunu düşünürsek, yarın açıklanacak resmî enflasyon verisinin aylık %1,6 ile piyasa tahmini paralelinde olacağını düşünüyoruz.

Büyümenin öncü göstergesi olarak kabul edilen İstanbul Sanayi Odası (İSO) imalat sanayi PMI verisi Haziran ayında 46,7 değerini aldı. Bilindiği üzere 50 seviyesi eşik değer olarak kabul edilirken, aşağısı daralma, üstü ise genişleme anlamına geliyor. Bu bağlamda, Haziran ayıyla birlikte PMI endeksi son 15 aydır daralma bölgesinde ve son sekiz ayın da en düşük seviyesine yer alarak ekonomik aktivite hakkında önemli bilgi vermeye devam etti. Verinin alt kalemlerinde, sektörel bazda tanımlı on sektörün tamamında daralma yaşandığını da görüyoruz. Her üç kişiden birinin işsiz olduğu ve ekonomik aktivitenin pek de iyimser sinyaller vermediği bir ortamda, sanayide işlerin iyi gitmediğini söyleyebiliriz.

Dönelim yurt dışında. ABD Senatosu, Başkan Trump’ın vergi indirimleri ve harcamaları içeren kapsamlı yasa tasarısını 51-50 oyla kabul ederek Temsilciler Meclisi’ne gönderdi. Tasarı kamu borcuna 3,3 trilyon dolar daha eklenmesiyle birlikte, Elon Musk’ın da yeniden eleştiri dozunu arttırdığını görüyoruz. Trump’ın sosyal medya hesabından Musk’ın şirketlerine yönelik yardımları kesebileceğini ima ederken, hatta bir gazetecinin “Elon Musk’ı sınır dışı edecek misiniz?” sorusuna “Bakacağız / biraz inceleyeceğiz (‘take a look’)” şeklinde yanıt verdiğini de not edelim. Tesla hisseleri dün günü %5’in üzerinde düşüşle tamamlarken, teknoloji hisselerinin de olumlu bir performans sergileyememesi ile Nasdaq endeksi geceyi %1’e yakın düşüşle tamamladı.

FED Başkanı Powell, Portekiz’in Sintra kentindeki merkez bankacıları zirvesinde yaptığı açıklamada, faiz indirimi için acele etmeyeceklerini ve ticaret tarifelerinin enflasyon üzerindeki etkilerini görmek adına bekle-gör yaklaşımını sürdüreceklerini yineledi. Powell, veriye dayalı karar almanın en temkinli yol olduğunu vurgularken, 30 Temmuz tarihindeki olağan toplantıda faiz indirimi olasılığını da tamamen dışlamadı. Başkan Trump’ın baskılarına karşın, Powell %100 odaklarının enflasyon ve istihdam hedeflerinde olduğunu söyleyerek merkez bankası bağımsızlığına güçlü bir vurgu yaptı.

Powell indirmem diye direnirken ve Trump da FED’e yüklenmeye devam ederken, yatırımcılar, ABD dolarındaki oynaklık ve doların geleneksel güvenli liman rolündeki zayıflamaya karşı ya da daha basit anlatımla kur riskine karşı daha fazla koruma almaya çalışıyor. Trump yönetiminin Nisan ayında açıkladığı kapsamlı gümrük tarifeleri sonrasında ABD dolarının (DXY) yılbaşına göre %10’u aşan değer kaybı ile son 3,5 yılın en düşük seviyesine geriledi. Özellikle Avrupalı emeklilik fonları dolar pozisyonlarını azaltırken, Euro, YEN gibi alternatif para birimlerine yöneldiklerini görüyoruz. Bu stratejiler, dolar üzerinde ilave baskı yaratırken, doların güvenli liman statüsünün de sorgulanmasına yol açıyor.

Bu kafa karışıklığında, ya da fiat (itibarlı) para sistemine yönelik artan güvensizlik (en somut örnek ABD vergi indirimleri ve harcama tasarısının Senato’dan geçmesi) nedeniyle piyasalarda temkinli bir hava hâkim. Jeopolitik risklerin gündemden düşmesi ile 3,285 dolar seviyesine kadar gerileyen altının piyasalarda yeniden temkinli havanın hâkim olması ile bu sabah 3,340 dolar seviyesine yükseldi. Altın fiyatları yılbaşından bu yana %27 artış gösterdiğini hatırlatalım. Gümüş ise 35 dolar seviyesindeki direnci 13 yıl sonra kırması ardından son dört haftadır 36 dolar seviyelerinde bir sonraki yükseliş öncesi enerji biriktirdiğini görüyoruz.

Hindistan ile 9 Temmuz tarihinde gümrük tarifesi süresi dolmadan önce bir ticaret anlaşmasına varabileceğini söyleyen Trump, ancak Japonya ile anlaşma olasılığının düşük olduğunu söyledi. Şimdiye dek yalnızca İngiltere’nin Trump yönetimiyle sınırlı bir ticaret anlaşması yapabildiğini hatırlattım. ABD borsalarının dün akşam gerilemesi ve ticaret görüşmelerine yönelik haber akışının gölgesinde, yeni gün başlangıcında, Asya piyasalarında kırmızı rengin hâkim olduğunu görüyoruz. Gösterge endeks Nikkei ve Kore borsası Kospi %1’e yakın geriledi. ABD borsalarının vadeli işlemlerinde ise hafif de olsa yeşil rengin dikkat çektiğini görüyoruz.

Mali piyasaların gündeminde bugün ABD’de ADP özel sektör istihdam verisi, yarın ise kritik haziran ayı istihdam raporu takip edilecektir. Cuma günü ABD piyasaları kapalı konumda olacağını tekrar hatırlatalım. Açıklanacak özellikle istihdama yönelik veriler, faiz indirimi beklentileri açısından yakından takip edilecektir. Yatırımcılar bu yıl FED’den 64 baz puanlık bir indirim fiyatlamaya devam ediyor.

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.