Connect with us

GÜNCEL

Araştırma: Toplum boykotlar hakkında ne düşünüyor!

Yayınlanma:

|

Boykotlar artık sadece tüketici davranışlarını değil, toplumun siyasi ve ekonomik dinamiklerini de derinden etkileyen bir güç haline geldi. Türkiye’de son günlerde yaşanan boykot çağrıları, özellikle üniversite öğrencilerinin tüketimi durdurma hareketiyle yeni bir boyuta taşınırken siyaset dünyası ve markalar açısından da kritik bir döneme işaret ediyor. Peki, bu boykot dalgası nasıl şekilleniyor, etkileri ne kadar sürecek ve markalar nasıl etkileyecek? Daha da önemlisi toplum boykot çağrıları hakkında ne düşünüyor? Araştırma şirketi AGS Global’in son verileri, bu sorulara ışık tutarak Türkiye’de boykot kültürünün günümüz dinamiklerindeki yerini anlamamıza yardımcı oluyor.

Boykotun nedeni: Markaların politik duruşu!

Araştırma: Toplum boykotlar hakkında ne düşünüyor!

Katılımcıların yüzde 46,8’ini Z Kuşağına mensup gençlerin olduğu araştırmaya göre; katılımcıların bir markayı genel olarak boykot etme nedenleri arasında yüzde 72,3 ile markanın politik duruşu ilk sırada yer alıyor.

Diğer öne çıkan boykot nedenleri ise; ürün hizmet kalitesi (yüzde 9,2) ve sosyal medyada yapılan çağrılar (yüzde 5) olarak dikkat çekiyor. Fiyat politikası ve dini değerler ise yüzde 1,4 olmak üzere katılımcıları en az motive eden unsurlar konumunda.

Her 10 kişiden 6’sı boykotun gücüne inanıyor

Araştırma: Toplum boykotlar hakkında ne düşünüyor!

Bununla birlikte her 10 katılımcıdan 6’sı (yüzde 58,9) boykotların sonuç verdiğini söylerken, yüzde 36,9’u ise kısmen sonuç verdiğini düşünüyor. “Boykotlar sonuç vermiyor” diyenler ise yüzde 4,3 ile oldukça küçük bir kitleyi oluşturuyor.

Her 10 kişiden 8’i İsrail boykotunu destekliyor

Araştırma: Toplum boykotlar hakkında ne düşünüyor!

Katılımcılara İsrail destekçisi markaları boykot eğilimi sorulduğunda yüzde 50,4’ü kesinlikle boykotu desteklediğini, yüzde 29,1’i ise kısmen desteklediğini ancak bazı markaları kullanmak zorunda kaldığını söylüyor ve böylece toplamda her 10 kişiden 8’i çeşitli düzeylerde İsrail destekçisi markaları boykot ettiğini söylüyor.

Boykot bir tepki biçimi…

Araştırma: Toplum boykotlar hakkında ne düşünüyor!

Katılımcıların yüzde 44,7’sine göre boykot, vatandaşların tepkisini duyurması açısından önemli bulunurken, yüzde 34,8’lik bir kesim ise yerli markaların süreçten zarar görebileceği endişesini taşıyor. Katılımcıların yüzde 31,2’si ise ekonomik olarak etkilerine dikkat edilmesi gerektiğini hatırlatırken yerli markalara boykotu gereksiz bulduğunu ifade edenlerin oranı yalnızca yüzde 3,5’ta kalıyor.

Katılımcılara yerli markalara boykotun Türkiye ekonomisine zarar verip vermeyeceği sorulduğunda ise her 10 kişiden 6’sı (yüzde 59,6) bunu “evet” yanıtını veriyor. Yüzde 27,7’sinin cevabı “hayır” olurken, yüzde 12,8’i ise bu konuda kararsız olduğunu söylüyor.

Her 2 kişiden 1’i yerli ürün boykotuna katılmıyor

Araştırma: Toplum boykotlar hakkında ne düşünüyor!

Katılımcılara yerli ürünlerin boykotuna katılım eğilimleri sorulduğunda yüzde 49,7’si katılmadığını ve her markaya bağımsız yaklaştığını söylerken, yüzde 34,8’i ise tamamen desteklediğini ve adı geçen markalardan alışveriş yapmadığını ifade ediyor.

Her 100 kişiden 10’u konuya ilişkin bilgi sahibi olmadığını belirtirken, 5’i ise boykotu desteklediğini ancak bazı markaları kullanmak zorunda kaldığını belirtiyor.

Markaların açıklamaları ve desteklediği oluşumlar boykotun merkezinde…

Araştırma: Toplum boykotlar hakkında ne düşünüyor!

Yerel markaları boykot edenlerin motivasyonları arasında; markanın geçmişte yaptığı açıklamalar/desteklediği oluşumlar (yüzde 64,3) ilk sırada yer alırken, onu katılımcının politik görüşü (yüzde 50) ve markanın etik/çevresel duyarlılığını yetersiz bulma (yüzde 41,1) izliyor.

Her 5 kişiden 1’i (yüzde 19,6) fiyat politikasını öne sürerken, sosyal çevrenin etkisi ise (yüzde 8,9) en az vurgulanan husus durumunda.

Krizi yöneten kazanır!

Araştırma: Toplum boykotlar hakkında ne düşünüyor!

Boykotun markaların uzun vadedeki başarısına etkisi sorulduğunda katılımcıların yüzde 52’si markaların boykottan etkilenmemesinin başarılı bir kriz yönetimiyle mümkün olduğunu söylerken, yüzde 33’ü ise boykotun her halükarda markalara zarar vereceğini söylüyor.

Geçici bir etkisi olur (yüzde 12) ve etkisi olmaz (yüzde 3) diyenler ise daha gerilerden geliyor.

Bununla birlikte, her 10 katılımcıdan 6’sı (yüzde 59) gelecekte benzer boykot çağrılarının artacağını ifade ederken, yüzde 23’ü ise boykot çağrılarının zayıflayacağını söylüyor. “Bir değişiklik olmayacak” diyenlerin oranı ise yüzde 18…

Boykota uğrayan markanın CEO’su siz olsaydınız ne yapardınız?

Araştırma: Toplum boykotlar hakkında ne düşünüyor!

Katılımcılara boykot kriziyle karşılaşan bir CEO olmaları durumunda ne yapacakları sorulduğunda ise öne çıkan cevaplar; markayı daha iyi anlatma çabası, tarafsız ve dengeli bir duruş, ulusal değerlere daha fazla vurgu, iletişim ve sosyal sorumluluk projelerine ağırlık vermek, profesyonel bir ekiple çalışmak, indirim ve kampanyaları artırmak ve yeni pazarlara yönelmek ifadeleri öne çıkıyor…

Araştırmanın Metodolojisi

Araştırma; bağımsız araştırma şirketi AGS Global tarafından 27 Mart – 1 Nisan 2025 tarihleri arasında 705 kişinin katılımıyla gerçekleştirildi.

2011 yılında İstanbul merkezli global bir araştırma şirketi olarak kurulan AGS Global, 150’den fazla ülkede sunduğu kapsamlı araştırma ve içgörü çözümleriyle globalleşme serüveninde markalara yol göstermeyi hedefliyor.

Markalar “Yerli ekonomiye zarar verecek” krizi iyi yönetmeli

Araştırma: Toplum boykotlar hakkında ne düşünüyor!
Ahmet Güler
AGS Global Kurucusu ve CEO’su

Boykot çağrıları ışığında araştırma sonuçlarını değerlendiren AGS Global Kurucusu ve CEO’su Ahmet Güler, “Son dönemde hız kazanan tüketici boykotları, yerli ekonomiyi de doğrudan etkileyen ciddi sonuçlar doğuruyor. Araştırma, özellikle genç kuşak nezdinde bazı yerli markaları boykot çağrısının, İsrail’i destekleyen markaları boykotla aynı şekilde değerlendirilmediğini gösterirken, daha geniş perspektifte ise yerli markalara ve yerel ekonomiye zarar verme endişesi doğuruyor” diyor.

Boykotun etkilerinin yalnızca markaların cirolarıyla ilgili olmadığını ve bu markalarla çalışan yerli üreticilerin, distribütörler ve perakendecilerin de ciddi bir gelir kaybı riskiyle karşı karşıya olduğunu belirten Ahmet Güler, “Yerel markalara boykot çağrısı üretimde daralmaya, dolayısıyla istihdam kaybına yol açabilir. Aynı şekilde, boykot edilen ürünleri raflarında bulunduran yerel marketler ve küçük işletmeler de müşteri kaybı yaşayarak bu süreçten olumsuz etkilenebilir. Bununla birlikte yerli markalarımız global markalara karşı savunmasız ve zayıf kalabilir” ifadelerini kullanıyor.

“Boykot sürecinin bir “amaç sapmasına” uğraması, tüketici tepkisinin kontrolsüz bir dalgaya dönüşmesine neden olabilir” diyen Güler, hedef gözetmeden yapılan boykotların yerli markalara zarar verebileceğini ve bunun uzun vadede yerli üreticilerin zayıflamasına yol açabileceğini vurguladı.

Güler sözlerini boykot sürecinde çeşitli kriz senaryolarıyla karşılaşabilecek yerli markalara çağrısıyla sonuçlandırdı; “Böylesi bir kriz ortamında yerli markaların yapması gereken en önemli şey, tüketicileriyle açık ve güvene dayalı bir iletişim kurmaktır. Günümüz tüketicisi artık sadece ürün ve fiyat odaklı değil; markaların değerlerini, toplumsal olaylara karşı duyarlılıklarını da önemsiyor. Bu yüzden, sadece satışları korumaya çalışmak yerine, sosyal sorumluluk projelerine ağırlık vererek tüketiciyle daha güçlü bir bağ kurmak gerekiyor. Sürekli araştırmalarla tüketici beklentilerini doğru okuyarak, etik duruşu net bir şekilde ortaya koyarak ve yerel üretimi teşvik eden stratejiler geliştirerek bu süreci yönetmeleri mümkün olacak, sessiz kalmak ya da geç yapılan, yüzeysel açıklamalar tüketicinin markaya olan güvenini zedeleyecektir.

Unutmamak gerekir ki boykotlar yalnızca kısa vadeli bir tepki değildir. Doğru yönetilmeyen bir kriz, markaların gelecekte de pazar payı kaybetmesine neden olabilir. Ancak şeffaflık, güven inşa etme ve proaktif iletişim stratejileriyle hareket eden markalar, bu süreci fırsata çevirebilir. Doğru adımları atanlar için bu tür krizler, tüketiciyle daha güçlü bir bağ kurma ve uzun vadede daha sağlam bir marka kimliği oluşturma fırsatına dönüşecektir”

Marketing Türkiye

Okumaya devam et
Yorum Yazın

Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

BANKA HABERLERİ

MERKEZİ YÖNETİM BORÇ STOKU

Yayınlanma:

|

T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı 21.04.2025 tarihinde 2025 Mart ayı sonu itibariyle Merkezi Yönetim’in çeşitli parametrelere göre borç stoku verilerini yayınlamıştır. Yayınlanan veriler baz alınarak Merkezi Yönetim’in borç stokunun son 5 yıldaki seyri araştırılmıştır. Konuyla ilgili hazırladığımız tablolar aşağıda sunulmuştur.

TESPİTLERİMİZ

1- Toplam borç stoku 5 yılda %602 oranında artmıştır. Yıllar itibariyle artış oranı farklılık arz etmesine karşın ortalama yılda %120 oranında artış olmuştur. TCMB Gösterge Niteliğindeki Kurlara göre 2020 Mart ayı sonundaki toplam borç stoku 222,6 milyar USD iken, 2025 Mart sonu itibariyle bu tutar 272 milyar USD’ye yükselmiştir.
2- Yıllar itibariyle toplam stok içindeki TL stok tutarı azalırken son yılda artmıştır. Son dönemdeki TL stok oranı %45,6’dır.
3- İç borç stokunun toplam stok içindeki oranı yıllar itibariyle değişkenlik göstermiştir. Son dönemde bu oran %56’dır.
4- Toplam borç stoku içinde sabit faizli borçlar ağırlıktadır. Ancak süreçte sabit faizli borçlar ile TÜFE’ye endeksli borçların oranı düşerken değişken faizli borçların oranı artmıştır. Son dönemdeki toplam borç stokunun; %67,6’sı sabit faizli, %26,4’ü değişken faizli, %6,1’i TÜFE’ye endeksli borçlardan oluşmuştur.

SONUÇ: Son 5 yıllık dönem içinde Merkezi Yönetim’in toplam borç stoku 49,4 milyar USD artmıştır. Süreç içerisinde değişken faizli borçların oranı yükselmiştir.

Onur ÇELİK

Okumaya devam et

GÜNCEL

KALBİN YAKITI 12 SÜPER GIDA

Durmadan çalışarak vücut sağlığında kilit rol oynayan kalbe iyi bakmak gerekiyor. Doğru besinleri tüketerek kalp-damar sağlığınızı güçlendirmek mümkün.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Kalp ve damar hastalıkları, dünya genelinde en yaygın yaşam kaybı nedenleri arasında yer alıyor. Ancak, yaşam tarzında yapılacak küçük ama etkili değişikliklerle bu risk büyük ölçüde azaltılabiliyor. Özellikle dengeli ve bilinçli bir beslenme düzeni, kalp sağlığının korunmasında kritik rol oynuyor. Uzmanlar, doğru gıdaların tercih edilmesinin yalnızca kalp hastalıklarını önlemekle kalmayıp, aynı zamanda genel yaşam kalitesini de artırdığını vurguluyor.

Acıbadem LifeClub Sağlıklı Yaşam Hizmetleri’nden Uzman Diyetisyen Kumsal Kurucu, kalp ve damar sağlığı konusunda süper gıdaların önemine dikkat çekerek: “Ailenizde hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, stent/bypass gibi kalp hastalığı geçmişi varsa kalp damar sağlığını destekleyen süper gıdaları hayatınıza almalısınız. Ailede herhangi bir kalp-damar hastalığı öyküsü yoksa da hastalıklar kapınızı çalmadan şimdiden beslenme rutinlerinize süper gıdaları eklemelisiniz” dedi.

İşte Kalbi Koruyan 12 Süper Gıda!

Uzm. Diyetisyen Kumsal Kurucu, kalp ve damar sağlığına iyi gelen 12 süper gıdayı şöyle sıraladı:

1- Balıklar: Özellikle somon, hamsi, uskumru, sardalya, palamut gibi omega-3 açısından zengin, iltihap ve aritmi riskini azaltmaya yardımcı olan yağlı balıkları haftada en az 3 gün tüketmelisiniz. Tabi ki pişirme yönteminiz buğulama, fırında ya da ızgara olmalı. Ancak, balıklar C vitamini açısından fakirdir. Balığın yanında bol limonlu bir salata yapılabilir. Böylelikle genel sağlığınıza ve kalbinize fayda sağlamış oluruz.

2- Zeytinyağı: Erken hasat soğuk sıkım zeytinyağı Akdeniz diyetinin temel gıdalarından biridir. Kötü kolesterolü (LDL) düşürmeye yardımcı olur ve atardamar sağlığını destekler. İnsülin direnci, inflamasyon ile savaşmaya, trigliserid düzeylerini düşürmeye, iyi kolesterol HDL’yi artırmaya destektir. Günde 3-4 yemek kaşığı erken hasat soğuk sıkım zeytinyağı kalbinize altın değerindeki bir hediyedir.

3- Yemişler: Özellikle Brezilya cevizi, çiğ fındık, çiğ badem, kabak çekirdeği kalp hastalığı riskini azaltan sağlıklı yağlar ve antioksidanlarla doludur. Kuruyemişler, içerdiği kalp dostu mineraller (bakır, magnezyum, selenyum, potasyum), protein, lif ve antioksidanlar sayesinde doğal bir güç deposudur. Yalnızca besin öğeleriyle değil, vücuttaki inflamasyonu azaltıcı ve damar sağlığını iyileştirici etkileriyle de ön plana çıkarlar. Ayrıca folat, niasin, B6 ve E vitamini bakımından zengin olup, düzenli tüketildiğinde kalp sağlığını destekleyici, genel vücut direncini artırıcı etkileri vardır.

4- Kırmızı Meyve ve Sebzeler: Yaban mersini, ahududu, böğürtlen ve elma, kalbinizde şölen etkisi oluşturan meyvelerdir. İçeriğindeki flavonoidler ve polifenoller damar sertliğini önlemeye, dolaşımı iyileştirmeye ve inflamasyonu azaltmaya yardımcıdır. Özellikle elmanın içeriğindeki pektin, kötü kolesterolü (LDL) azaltarak damarları temizleye ve kalp hastalığı riskini azaltmaya destektir. Ayrıca, pektin bağırsak mikrobiyotasını besleyerek metabolik sağlığa katkı sağlar. Antioksidan zengini bu meyveler düzenli, doğru saat ve porsiyonlarda tüketildiği sürece oksidatif stresi azaltmaya, damar esnekliğini artırmaya ve kardiyovasküler sistemi güçlendirmeye destek olur. Bunların yanında kırmızı/mor renkli sebzeleri de tüketmelisiniz. Özellikle kırmızı pancar, mor lahana, Çin turpu, mor havuç gibi sebzeler zengin antioksidan içeriği sayesinde tam bir güç kaynağıdır. Kan akışını artırır ve hipertansiyon riskini azaltırlar.

5- Avokado: Kalp sağlığına yararlı tekli doymamış yağlar bakımından zengin olan avokadolar kötü kolesterolü (LDL) düşürmeye ve iyi kolesterolü (HDL) artırmaya yardımcı olur. Ayrıca kan basıncını düzenlemeye ve hipertansiyon riskini azaltmaya yardımcı olan mükemmel bir magnezyum, potasyum kaynağıdır. Lif, antioksidanlar ve inflamasyon giderici bileşiklerle dolu olan avokadolar, oksidatif stresi azaltarak ve atardamar esnekliğini iyileştirerek genel kardiyovasküler işlevi destekler.

6- Koyu Yeşil Yapraklı Sebzeler: Ispanak, kara lahana, Brüksel lahanası, pazı, roka, tere, biberiye nitrat ve antioksidan bakımından zengindir, kan basıncını düzenlemeye yardımcı olurlar. Lif, potasyum, magnezyum gibi kalp sağlığını destekleyen değerli vitamin/minerallerin harika kaynaklarıdır.

7- Sarımsak: Sarımsak, kan basıncını düşürme, kolesterol seviyelerini düşürme ve kan dolaşımını iyileştirme yetenekleri ile kardiyovasküler sağlık için oldukça faydalıdır. Kan damarlarını gevşetmeye, hipertansiyonu ve kalp hastalığı riskini azaltmaya yardımcı olan allisin içerir. Ayrıca sarımsağın, kan pıhtılarını önleme, felç ve kalp krizi olasılığını azaltmaya destek antiplatelet özellikleri vardır. Ek olarak, antioksidan ve antiinflamatuar etkileri sayesinde damarlarda sertleşmeye katkıda bulunan oksidatif stres ve inflamasyonu azaltır. İster çiğ tüketin, ister yemeklere ekleyin, ister siyah sarımsaktan turşu kurup tüketin.

8- Baklagiller: Özellikle mercimek, nohut, siyah fasulye, maş fasulyesi lif bakımından zengindir, kan şekerini ve kolesterolü yönetmeye yardımcı olurlar.

9- Tahıllar: İnce öğütülmüş yulaf, siyah pirinç, kinoa ve karabuğday, LDL kolesterolü düşürmeye ve kan şekeri seviyelerini düzenlemeye yardımcı olan yüksek lif içeriği nedeniyle kardiyovasküler sağlık için mükemmel gıda kaynaklarıdır. Yulaf, kolesterol emilimini azaltan çözünür bir lif olan beta-glukan içerirken, siyah pirinç sağlıklı kan basıncını destekleyen magnezyum açısından zengindir. Anti-inflamatuar özelliklere sahip, proteinden zengin olan kinoa ve karabuğday ise antioksidanlar açısından zengindir, kan damarlarını güçlendirir, kan şekerinin uzun süre dengede kalmasına destek olur, sindirimi ve dolaşımı iyileştirir. Basit karbonhidratları beslenmenizden çıkarın. Yerine ata tohumlarını ekleyin.

10- Zerdeçal: Kalp sağlığını destekleyen güçlü bir iltihap giderici olan kurkumin içerir.

11- Domates, Kırmızı Pancar ve Turp: Domates, likopen bakımından zengindir. Kan basıncını düşürür ve oksidatif strese karşı korur. Kırmızı pancar ve turp ise, nitrik oksit üretimini artırarak kan basıncını düşürmeye yardımcı olan yüksek nitrat içeriği sayesinde kardiyovasküler sağlık için faydalıdır. Pancarlar, özellikle iltihabı ve oksidatif stresi azaltan, kan damarlarını hasardan koruyan betalainler olmak üzere çeşitli antioksidanlar açısından zengindir. Turp ise, potasyum ve antosiyanin içeriği sayesinde kan basıncını düzenlemeye ve atardamar sertliğini azaltmaya destektir. Her iki sebze de sağlıklı kan akışını teşvik eder, hipertansiyon riskini azaltır ve dengeli bir diyete dahil edildiğinde genel kalp sağlığına katkıda bulunur.

12- Nar: Nar, özellikle kan damarlarını oksidatif stres ve iltihaptan koruyan punicalajinler ve antosiyaninler olmak üzere zengin antioksidan içeriği nedeniyle kardiyovasküler sağlık için oldukça faydalıdır. Nitrik oksit üretimini artırarak, kan akışını iyileştirir ve atardamar sertliğini azaltmaya destek olarak kan basıncını düşürmeye yardımcı olur. Ayrıca ateroskleroz gelişiminde önemli bir faktör olan LDL kolesterol oksidasyonunu azaltır ve anti-inflamatuar özellikleri atardamarlarda plak oluşumunu önlemeye yardımcı olur. Nar suyunun veya çekirdeklerinin belirli periyotlar ile düzenli tüketimi dolaşımı iyileştirerek, hipertansiyonu azaltarak ve kalp hastalığı riskini düşürerek kalp sağlığını destekler.

Okumaya devam et

Erol Taşdelen

KRİZ ANINDA ÇALIŞANLAR YÖNETİCİLERDEN NE BEKLER?

Yayınlanma:

|

Kriz anlarında çalışanlar yöneticilerinden yalnızca emir ve talimat değil, güven, yön, şeffaflık ve destek bekler. Bu beklentiler hem duygusal hem de işlevseldir. Aşağıda bu beklentileri başlıklar hâlinde özetleyelim:

1. Açık ve Dürüst İletişim

  • Krizin ne olduğu, neleri etkilediği ve ne kadar sürebileceği hakkında net bilgi isterler.

  • Dedikodular yerine resmî ve şeffaf açıklamalar beklerler.

  • “Durumu kontrol altında tutuyoruz” gibi güven verici ama gerçekçi mesajlar beklenir.

2. Yön Gösterme ve Vizyon

  • Belirsizlik anında çalışanlar bir pusula ister: “Ne yapmamız gerekiyor? Hangi öncelikler öne çıktı?”

  • Yöneticinin kararlı, stratejik ve net bir yön belirlemesi beklenir.

3. Sakinlik ve Soğukkanlılık

  • Panikleyen bir yönetici, ekibi de paniğe sürükler.

  • Çalışanlar, yöneticisinin panik yerine çözüm odaklı yaklaşmasını bekler.

4. Empati ve Duygusal Destek

  • Kriz sadece şirketi değil, bireyleri de etkiler: Ailevi endişeler, sağlık sorunları, ekonomik kaygılar gibi.

  • Bu yüzden çalışanlar, yöneticisinden “insani bir yaklaşım” bekler.
    (“Nasılsın?”, “İhtiyacın olan bir şey var mı?” gibi basit sorular bile önemlidir.)

5. Karar Alma Cesareti

  • Belirsizlik zamanlarında net ve hızlı kararlar çalışanlara güven verir.

  • “Ne yapacağını bilmeyen” bir yönetici, kurum içi morali düşürür.

6. Destekleyici Olmak

  • Gerekirse esnek çalışma modelleri, moral desteği, açık kapı politikası gibi araçlarla yöneticinin çalışanlarının yanında olması beklenir.

7. Adalet ve Eşitlik

  • Özellikle krizle ilgili alınan kararlarda (örneğin maaş kesintisi, izin uygulamaları, işten çıkarmalar) adil davranış beklenir.

  • “Herkese eşit mesafede durmak” önemlidir.

8. Gelecek Vizyonu Vermek

  • “Bu krizi birlikte aşacağız” gibi mesajlarla çalışanlara geleceğe dair umut verilmesi istenir.

  • Umut, belirsizlik ortamında moral kaynağı olur.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.