Connect with us

Ali Coşkun

BEN BİLMEM PATRONUM BİLİR!

Yayınlanma:

|

Kurumsallığı en iyi uygulayan sektör Bankacılık sektörüdür. Bu sektörden çıkıp reel sektöre geçtiğinizde kurumsallığın ne kadar önemli olduğunu çok daha iyi anlıyorsunuz.

Bankacılık sektöründeki aşırı hedef baskısı veya diğer nedenlerle insanların ilk seçeneği reel sektöre geçiş oluyor. Reel sektöre uyum sağlama konusunda ise ciddi zorluklar yaşadıklarını görüyoruz.

İstisnalar hariç firmalardaki bazı olumsuz hususlar şunlardır;

1. Tek ortaklı şirketlerde maşAllah patron her şeyi biliyor. Üretim, pazarlama, satış, muhasebe ve finans vs. Her konuda uzmanlar.
Mali tahlil raporlarımızda bu duruma tek adam riski deriz. Patrona bir şey olduğunda o şirketin yaşaması pek mümkün değildir.

2. Patronlar kendilerine yalakalık yapan yada toz pembe çizen kişileri daha çok tercih ediyorlar. Şahsen bunu hiç anlayabilmiş değilim.

3. Çalışanların kendilerini geliştirebilecekleri bir ortam sağlanmıyor. Kariyer planlaması bulunmuyor.

4. İnsan ilişkileri çok sağlıklı yürümüyor. İş odaklılığın yerini insan odaklılık almış ancak dedikodu kültürü çok daha ön plana çıkıyor.

5. Şirketlerde bazı şeyleri düzeltmek çok zor. Gerek patronlarda gerekse çalışanlar da inanılmaz bir direnç var. Herkes bir yol tutturmuş gidiyor. Yanlış olsa bile ne yollarını değiştiriyorlar nede yollarına müdahale edilmesine asla izin vermiyorlar.

6. İnsan Kaynakları (IK) daha çok bordro ve diğer yasal işlerle ilgileniyor. Sadece ünvanda insan kelimesi geçiyor. Çalışanlara yönelik moral ve motivasyon etkinlikleri bulamazsınız. Sorunlarını dinlemek, çalışanları eğitmek, onlara değer verdiklerini hissettirmek asla yok.

7. IK tarafından yapılması gereken performans değerlendirme sistemi çoğu şirkette yoktur. 360 derece performans değerlendirme sistemini kim yapıyor?
360 sistemi, işletme içinde iş görenlerin kendi potansiyellerinin farkına varmasını sağlayarak, iş görenlerden daha etkin sonuçlar elde etmek için hedef belirleme, sonuçları değerlendirme, geri bildirim sağlama ve ödüllendirme gibi aşamalardan oluşan sistematik bir değerlendirmedir.

8. Bir şirketin başarılı olabilmesi için en alttan en üst unvana kadar tüm ekibin birlikte hareket etmesi gerekir.
Biz buna EKİP RUHU diyoruz. Acaba şirketlerin %kaçı bu ruha sahip?

9. Şirket içinde denetim kültürü yok. Kimse kimseyi denetlemiyor. Personel verimliliği çok düşük. Şirketlerde ki en büyük zafiyetlerden biri verimsiz personel sayısı.

10. Çoğu şirkette kayıp-kaçak çoktur. Şirket içinde ciddi gruplaşmalar oluyor ve bazı olumsuz hususlar arada kaynatılıp gidiyor. Özellikle satın alma müdürlükleri ciddi şekilde denetlenmelidir.

11. İletişim, şirketlerde diğer en büyük problemlerden biri.Birimler arasında ciddi kopukluklar var. Kimse kimseye derdini anlatamıyor. Düzenli bir toplantı kültürü yok.

12. Şirkette kritik konumdaki kişilerin yedeği yok. Bilgi paylaşımı yetersiz.

Sizce patronlar; neden şirketin gerçek durumunu ortaya koyan personelleri değil de yalan yanlış bilgilerle patronları yanıltan kişileri tercih ederler?

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

Ali Coşkun

Gayri Resmi İşlemler ve Finansal Tablolara Etkisi: Görünmeyen Riskler

Yayınlanma:

|

Yazan:

Birçok firmada geçmişe kıyasla azalmış olsa da, gayri resmi ticari işlemler hâlâ yaygın şekilde sürmektedir. Özellikle nakit yoğun sektörlerde ve KOBİ ölçeğindeki firmalarda, bu durum daha belirgin şekilde gözlemlenmektedir.

Bu kapsamda yapılan bazı ödemeler banka kanalları yerine doğrudan elden gerçekleştirilmekte; bu da işletmenin resmi mali tablolarını doğrudan olumsuz etkilemektedir.

Gayri resmi ödemelerde kullanılan resmi gelirler, muhasebe sisteminde denge bozulmalarına yol açar. Bu bozulmalar en çok dönen varlık kalemlerinde kendini gösterir:

  • 🧨 Yüksek kasa bakiyeleri

  • 🧨 Ortaklara ait alacak senetleri

  • 🧨 Ortaklardan alacaklar

  • 🧨 İş avanslarında ortaklara ait tutarlar

Bu kalemlerde zamanla meydana gelen olağandışı artışlar, finansal tablo kullanıcıları için önemli risk sinyalleri taşır.

Başlangıçta küçük görünen bu tutarlar, süreç içinde büyüdükçe bilanço üzerinde ciddi baskı yaratır. Bu durum, kredi veren bankaların da dikkatinden kaçmaz.

Bankaların Yaklaşımı

Kredi değerlendirme süreçlerinde bankalar, bu tür şişirilmiş kalemleri tespit eder ve analiz aşamasında bu tutarları mali düzeltmeye tabi tutar. Yani:

Bu bakiyeler, özkaynaklardan düşülerek şirketin gerçek finansal durumu ortaya konur.

Bu düzeltmeler sonucunda:

  • Özkaynaklar ciddi şekilde azalır

  • Borç/özkaynak oranı önemli ölçüde bozulur

  • Finansal kaldıraç artış gösterir

Bazı firmalarda bu tür düzeltmelerin ardından özkaynaklar negatif seviyeye dahi gerileyebilir. Bu da:

  • Yasal olarak kredi kullanımı önünde engel oluşturur

  • Krediye erişimi zorlaştırır, hatta imkânsız hâle getirir

  • Firmanın sektörel itibarı ve ticari ilişkileri üzerinde olumsuz etki yaratır

Kredi Notuna Etkisi

Kredi veren kurumlar tarafından oluşturulan kredi risk puanı (raiting) da bu tabloya göre şekillenir.
Gayri resmi işlemler kaynaklı mali dengesizlikler:

  • Raiting notunun düşmesine

  • Kredi maliyetlerinin artmasına neden olur

Neler Yapılmalı?

Firmaların, özellikle 31 Mart, 30 Haziran, 30 Eylül ve 31 Aralık bilanço tarihlerinde bu tür kalemlerdeki bakiyeleri minimuma indirmesi büyük önem taşır.

Aksi takdirde:

  • Bankalar,

  • Bağımsız denetçiler,

  • Yatırımcılar ve

  • Potansiyel iş ortakları

firmanın güvenilirliğini sorgulamaya başlayabilir.

Kısa Vadeli Kazançlar, Uzun Vadeli Riskler Yaratır

Kısa vadede pratik ve kolay gibi görünen gayri resmi ödemeler, uzun vadede firmaların büyüme kapasitesini, yatırım alabilirliğini ve finansmana erişimini ciddi biçimde sınırlar.

Kurumsallaşmak ve finansal yapısını güçlendirmek isteyen her işletme:

Bu tür uygulamalardan uzak durmalı, mali disiplini ve kurumsal itibarını öncelik haline getirmelidir.

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

Ali Coşkun

YÜKSEK BANKA KREDİLERİ

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankalar ekonomik sistemin en önemli finansal aktörleri olarak faaliyet gösterir. Her banka özünde kâr amacı güden bir ticari kuruluştur.

Kredi verirken öncelikle kendi risklerini ve menfaatlerini gözetmek zorundadır. Kullandırdıkları kredilerin faiz oranı veya kar payı, komisyon yapısı, vade şartları da bu doğrultuda belirlenmektedir.

Bugün piyasada bileşik faiz oranları TL cinsi kredilerde %60-65, döviz cinsi kredilerde ise %14-16 bandındadır.

Ayrıca bankaların sigorta, dosya masrafı, kredi tahsis ücreti ve banka ürün satışları gibi birçok kalemi kredi paketine dahil ettiği görülüyor.

Yani faiz veya kar payı dışında çok sayıda gizli maliyetle karşı karşıya kalınıyor.

Firmalar bu şartlar altında yalnızca finansmana erişmekle kalmıyor aynı zamanda ağır bir maliyet yükünü de sırtlanıyorlar.

Bankalar, firmalara kredi limitleri oluştururken sektörel karlılık oranlarına azami dikkat ederler. Ancak burada ciddi bir çelişki var. Bankalar kredi tahsisinde sektörün brüt kâr marjlarını esas alırken, mevcut kredi maliyetleri bu oranları çoktan aşmış durumdadır.

Brüt kâr marjı sektörlere göre ortalama %25-30 arasında değişirken, firmalar %65’in üzerinde bileşik faizle TL borçlanıyor.

Bu koşullarda, kâr eden değil borcunu çevirebilen firma başarılı kabul ediliyor. Bu ne finansal sürdürülebilirliğe ne de sağlıklı bir ekonomiye hizmet eder.

Şu an firmalar yalnızca yüksek faizle değil aynı zamanda yüksek enflasyon, düşük iç talep, yüksek maliyetler, düşük kâr, kur baskısı, iç ve dış pazarlardaki daralma, krediye erişim ve jeopolitik risklerle mücadele etmek zorunda kalıyor.

İhracatçı firmalar için döviz kuru reel anlamda destekleyici olmaktan çıkmış, rekabet gücünü zayıflatıcı bir unsura dönüşmüştür.

Bu koşullar altında firmaların ayakta kalması tesadüf değil direnç ve stratejik yönetimin bir sonucudur. Ama bu direncin ne kadar sürdürülebileceği ise meçhuldür.

Bugün konkordato alan, iflas eden şirketlere şaşırmak yerine bu ortamda hâlâ üretmeye, istihdam yaratmaya, ihracat yapmaya devam eden firmalara hayranlık duymalıyız.

Asıl konuşulması gereken, bu firmaların nasıl hayatta kaldığı ve ne tür stratejiler geliştirdiğidir. Zira bu firmalar sadece kendi faaliyetlerini değil aynı zamanda ekonominin can damarlarını da ayakta tutmaktadır.

Enflasyonla mücadele elbette gereklidir.Ancak bunu yaparken reel sektörü göz ardı etmek hastayı tedavi ederken organlarını iflas ettirmek gibidir.

Faiz politikaları ve sıkılaşma adımları kısa vadede enflasyonu aşağı çekebilir ama ardında üretim yapamayan, borç yükü altında ezilen ve finansmana erişemeyen bir özel sektör kalırsa bu başarı neye yarar?

Bugün geldiğimiz noktada reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesi gerekiyor.

Kredi maliyetlerinin düşürülmesi, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve firmaların üzerindeki dolaylı maliyetlerin azaltılması şarttır.

Aksi takdirde sadece bugünü değil yarının üretim kapasitesini ve ekonomik bağımsızlığını tehlikeye atmış oluruz.

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

Ali Coşkun

Uzun ömürlü şirketlerin sırrı

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yıllardır sahada olan, binlerce firmayı yerinde ziyaret etmiş biri olarak ve son 4,5 yıllık özel sektör tecrübemin süzgecinden geçirdiğim gözlemlerimle net olarak ifade edebilirim ki:
Türkiye’de şirketlerin ticari ömürleri genellikle 15 ila 25 yıl arasında kalıyor. Bu süreden sonra ya büyüyemiyor, ya küçülüyor, ya da tamamen yok oluyorlar.

Artık bir firmanın ekonomik sıkıntıya girmesi, konkordato ilan etmesi veya iflas etmesi beni hiç şaşırtmıyor. Çünkü bu gidişatın arkasında çok yaygın ama aynı zamanda göz ardı edilen yapısal eksiklikler var.

Konu oldukça kapsamlı. Daha önce bu alanlarda pek çok yazı kaleme aldım, örnekler sundum, analizler yaptım. Ancak bu yazıda meselenin özünü özetle ortaya koymak istiyorum:

Krize Giden Yolun İşaretleri

Bir şirket eğer;

  • Kurumsallaşmaya

  • Liyakata

  • Bilgiye ve tecrübeye

  • Şirket içi eğitime

  • Sağlıklı iç ve dış iletişime

  • Değişime ayak uydurmaya

  • Gerçek profesyonelliğe

  • Ticari ahlâka

  • Ekip ruhuna

  • Ve en önemlisi, personeline gereken önemi vermezse…

Bu şirketin krize girmesi, konkordato ilan etmesi hatta iflasa sürüklenmesi kaçınılmazdır.

Uzun Ömürlü Şirketlerin Ortak Sırrı

Başarılı ve uzun ömürlü firmaları incelediğinizde görürsünüz ki bu şirketlerin ayakta kalma gücü sadece maddi sermayelerinde değil;

  • Kurumsal kültürlerinde,

  • Sağlam kadrolarında,

  • Ve en önemlisi doğru zihniyetlerinde saklıdır.

Sermaye, bir şirketi doğurabilir.
Ama onu yaşatacak olan şey; zihniyet, kadro ve kültür birlikteliğidir.

Türkiye’de özel sektörün gelişimi için artık klasik “aile şirketi” yapısından çıkıp sürdürülebilir, kurumsal, liyakat esaslı ve insan odaklı bir anlayışa geçilmesi gerekiyor.

Yoksa şirketlerin 15-20 yılda tükenip gitmesi “tesadüf” değil, bir sistem sorunudur.

“Zihniyeti değişmeyen şirketin geleceği olamaz.”

Ali ÇOŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.