Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat, merhaba
Saha Çözüm Hareketi‘ni kurmuşsun. 13 Şubat 2020 tarihli Cumhuriyet gazetesinde okudum. Doksan binin üzerinde ev gezmişsin. İyi, aferin sana. Peki, o evlerde oturan memur, işçi emeklilerin ne kadar emekli maaşı aldıklarını, nasıl geçindiklerini sordun mu?
Benim adım Delil Karakaya. İ.E.T.T.’den emekli bir sağlık işçisiyim. Beşiktaş ilçesi Etiler Mahallesinde, Sadabat Sitesinde bir dairem var. Alnımın teriyle aldığım bir daire. On yıldan beri “kentsel dönüşüm” yalanı ile oyalıyorsunuz bizi. Neden oyalıyorsunuz? Neden üzerinize düşeni yapmıyorsunuz? Neden imar müdürün avukatımın telefonunu açmıyor? Bulduğumuz inşaat şirketini mi beğenmiyorsunuz? Bizim işimizi neden yokuşa sürüyorsunuz? Ama aynı sitede iş yapan şirketin iş takipçisi, temsilcisi gibi cansiperane çalışıyorsunuz. İmar müdürün, belediye meclis üyen o şirketin paralı elemanı gibi maşallah! Ölüm döşeğindeki covid 19 hastasından imza almak için hastaneye gizli gizli, “adamın oğlu” diye noter sokmaya çalışıyorsunuz. Ama bizim bloğun ruhsatını verme işine gelince neden oralı olmuyorsunuz? Neden? Etiler’in göbeğinde kaçak inşaata göz yumduğun söyleniyor. Yani inşaat ruhsatı verdiğin şirketin müteahhitlik belgesi bu inşaatı yapmak için yeterli değilmiş. Bu konuda ne diyorsun?
Rıza Akpolat,
Ben bir emekli insanım. Aldığım para ortada. Sadabat Sitesindeki evim üç yılı aşkın bir süredir boş. Çünkü riskli yapı ilan edildi. Şimdiye kadar en azından 180-200 bin liralık kira gelirinden oldum. Bu parayı bana ödeyebilir misin? Benim gibi birçok insan var. Seksen dört yaşındayım. Otobüse bile bindirmiyorlar bizi. Emekli maaşımızın neredeyse yarısı ilaç parasına gidiyor. Doksan binin üzerinde ev gezmişsin. İyi, aferin sana. Peki, o evlerde oturan memur, işçi emeklilerin ne kadar emekli maaşı aldıklarını, nasıl geçindiklerini sordun mu? Kentsel dönüşüm mü, rantsal talan mı? Hangisinden yanasın? 6306 elimizi kolumuzu bağlıyor, hiçbir şey yapamayız mı diyorsun?
Rıza Akpolat, evladım,
Ben senin baban yaşındayım. Tam bir yıl önce, 14 Şubat 2020’de Beşiktaş’ta bir yerde, eşim ve benim de bulunduğum Etilerli bir grubu ağırlamıştınız. Eşiniz de siz de üzerimizde çok olumlu bir izlenim bırakmıştınız. Bana kartınızı verip Delil Amca ne zaman istersen arayabilirsin, demiştiniz. Ancak, gel gelelim, geçen bu bir yıl içinde sana ulaşmak için neler denedik, kimleri aradık haddi hesabı yok. Özel kalem müdürün, sekreterin, özel kalem müdürününün yardımcısı, Erdoğan Toprak vb. Ama sana ulaşamadık. Salgını bahane etme! Neden böyle yapıyorsun? Bir telefon dahi edemez miydin şu bir yıl içinde? Ha, şu da var, bunu sadece bana yapmıyormuşsun. Bu daha da kötü ya. Çok insan sana ulaşamamaktan şikayetçi. Bu mu yeni halkçı belediyecilik? Lütfen ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol, evladım. Şirketler, sermaye zaten yeterince halkın kanını emiyor, biraz da halktan yana tutum al. Ama gerçek manada. PR çalışması, dostlar alışverişte görsün diye değil.
Cumhuriyet gazetesinde senle yapılan kısa mülakatta ‘Katılımcılık, şeffaflık, hesap verebilirlik temel önceliğimizdir’ diyorsun. O zaman sorularıma cevap beklerim.