Connect with us

GÜNCEL

BÜLTEN: Ulusal kurtarıcı göreve başladı: Hoş geldin yüksek volatilite dönemi

Yayınlanma:

|

Martin Luther King Jr. günü nedeniyle ABD piyasaları dün kapalı konumda olsa da, seçilmiş başkan Trump’ın yemin töreni öncesinde küresel mali piyasalar genel hatları ile iyimser bir seyir izledi. Hatta bir adım geriye gidersek, geride bıraktığımız hafta, her ne kadar tedirgin başlasa da, Trump’ın ekonomi takımının enflasyon yaratmamak adına kademeli tarife artışı senaryosu üzerinde çalıştığı yönünde haberler, yine ABD’de zayıf enflasyon verileri ile birleşerek haftanın iyimser bir havada tamamlanmasına neden olmuştu.

Seçim sürecinde ve sonrası büyük bir ‘gürültü’ kopartan Trump, dün yemin ederek ikinci kez ve 47. ABD Başkanı olarak göreve resmen başladı. Amerika’nın “ihanet ve çöküş yıllarından” kurtarılması gerektiğini vurgulayan Trump, göçmenlik politikalarını öncelikli hedefi olarak ilan ederken, kendisini Tanrı tarafından seçilmiş bir ulusal kurtarıcı olarak tanımladı. Soğuk hava nedeniyle Kongre Binasının içinde gerçekleştirilen törende yaptığı konuşmada, 2020 seçim sonuçlarına ve önceki dönemin politikalarına yönelik eleştirilerde bulunarak, başkanlık dönemini radikal bir dönüşüm ve yeniden yapılanma süreci olarak tanımladı. Göreve başlama gününü “Kurtuluş Günü” olarak adlandıran Trump, bu dönemin Amerika için yeni bir başlangıç olacağını ifade etti.

Trump’ın yemin töreni öncesinde ABD dolarında geniş çaplı bir düşüş yaşanırken, ABD borsalarının kapalı olduğu günde Avrupa hisse senetlerinin yükselişe geçtiğini gördük. Yeni yönetimden bir yetkilinin, Trump’ın göreve başlar başlamaz ithalat tarifeleri uygulamayacağı yönünde açıklaması piyasalarda iyimserlik yarattı. DXY, ABD’nin en büyük ticaret ortaklarının para birimleri karşısında sert düşüş yaşadı. Bu gelişmeler, Trump’ın kademeli bir ticaret politikası izleyebileceği algısını güçlendirdi. Ayrıca, Trump’ın yeni kripto parası $TRUMP piyasada büyük ilgi gördüğünü de not edelim.

Biraz daha detaylandırmak gerekirse, haftanın ilk iş günü mali piyasalar açısından temkinli iyimser bir mod ile geçtiğini söyleyebilirim. Trump yönetiminden gelen tarife artışı şimdilik yok yönünde haber ile ABD’de vadeli endeksler yükselişe geçerken, Kıta Avrupasının ortak para birimi EUR ilk nazarda 1,04 seviyelerine kadar yükseldi. Altının ons fiyatı 2,725 dolar seviyesine kadar yükselirken, amiral gemi Bitcoin ise dalgalı bir seyir kaydederek, 109bin dolar seviyesini aşmak suretiyle yeni bir rekor kırması ardından, yemin töreni sırasında sert bir şekilde geriledi.

Koltuğa oturduğu ilk gün, Meksika sınırında acil durum ve Paris iklim anlaşmasından çıkmak gibi pek çok noktada kararname imzalayan Trump, Reuters haberine göre, daha önce söz verdiği gibi ilk gün hemen gümrük vergisi uygulamasa da, yasa dışı göçmenler ve ABD’ye fentanil geçişi nedeniyle 1 Şubat itibariyle Kanada ve Meksika’dan yapılan ithalata %25 vergi uygulamayı düşündüğünü söylemesi, iyimser havayı törpüledi. Trump’ın ikinci döneminin yüksek volatilite ile geçeceğini hemen hemen her gün ele alsak da, malûmunuz olduğu üzere, bizi ilgilendiren en büyük konu başlığı ise izleyeceği politikalarının enflasyon üzerinde etkili olup olmayacağıdır. Daha önce de dile getirdiğimiz üzere, masanın altın kuralının yine değişmeyeceğini düşünüyoruz. Bir iş adamı ve pragmatist bir kişi olan Trump’ın ilk nazarda korku salarak devamında ise anlaşma yoluna gideceğini düşünüyoruz. Bu yönde izlenecek politikalarının da illaki enflasyonist olacağını iddia edemeyiz. Bu bağlamda geçen hafta %4,80 seviyesini test eden 10 yıllık gösterge ABD tahvil getirisi bu sabah %4,53 seviyesine kadar geriledi!

Türkiye cephesinde ise USDTRY kuru kamu otoritesinin kontrolünde 35,55 – 35,60 seviyelerinde salınmaya dün de devam etti. Öte yandan, EURUSD paritesinde yaşanan dünkü sert yükseliş ile EURTRY kuru anlamlı oranda artış kaydederek psikolojik 37,00 seviyesinin üzerine yükselerek son iki ayın en yükseğini test etti. Hatırlatma yapmak gerekirse, EUR cephesinde yaşanan anlamlı yükselişleri satış fırsatı olarak okuyacağımızı daha önce belirtmiştik. Bu minvalde, EUR’da yaşanan yükselişi EUR gelirlerini hedge etmek maksadı ile kullanılabileceğini düşünüyoruz. Öte yandan, TCMB’nin multi yılların zirvesine yükselen döviz rezervlerindeki iyileşmenin de yardımı ile, KKM’den çıkış stratejisini hızlandırdığını görüyoruz. Dün yapılan açıklamada, altı ve on iki vadeli KKM hesabı açma ve yenileme imkânlarının sonlandırıldığı paylaşıldı.

BİST100 ana endeksi günü %0,5 oranında artışla tamamlarken önemli bir eşik olarak gördüğümüz 10bin endeks seviyesinin de üzerinde kapanış gerçekleştirdi. Öte yandan, bankacılık endeksinin %1,25 yükseldiği günde, yeni para girişinin istenilen düzeyde olmaması, yabancı yatırımcının da uzun süredir devam eden ilgisizliği, yükselişin kalıcı olup olmayacağını sorgulattı. Öte yandan, TCMB’nin 2025 yılına faiz indirim hikâyesi ile başlamasının yanı sıra başarılı geçen ihalelerinin de yardımı ile TL cinsi tahvil faizleri ikincil piyasada gevşeme dün de devam ederken, son dört iş gününde iki yıl vadeli gösterge tahvilin bileşik faizi %1’den fazla gerileyerek %38,60 seviyesini test etti. Siyasi tarafta ise, Zafer Partisi Başkanı Özdağ Cumhurbaşkanına, CHP Gençlik Kolları Başkanı Aydın ise Başsavcıya hakaret ithamı ile gözaltına alındı. Olaya itiraz eden İstanbul Büyükşehir Başkanı İmamoğlu hakkında soruşturma başlatıldı.

Elbette, gözler Trump’ın dün akşam yemin törenini takip etse de, akıllarda TCMB’nin Perşembe günü sonuçlanacak olağan PPK toplantısının da bulunduğunun altını çizelim. Bizler, eğer bir dış şok olmazsa, TCMB’nin yılın geriye kalan her toplantısında 250 baz puan faiz indirimine giderek politika faizini %27,50 seviyesine çekeceğine kesin gözüyle bakıyoruz. Perşembe günü TCMB’nin piyasada var olan fazla TL likiditesini çekmek adına zorunlu karşılık oranında artışa da gidebileceğini düşünüyoruz. Dün TL referans faiz günü %46,64 seviyesinden tamamladı. Düşen faiz ortamında canlanacak kredi talebi ile konutun bu yıl iyi bir yatırım tercihi olacağını düşündüğümüzü daha önce de paylaşmıştık. Cuma günü açıklanan veriye göre konut fiyatları Aralık ayında %2 artıp uzun aradan sonra ilk kez reel artış kaydettiğinin de altını çizelim.

Gözler bir diğer taraftan da, Davos zirvesini takip ediyor. Davos Zirvesi bu yıl “Akıllı Çağ için İşbirliği” temasıyla, teknoloji, sürdürülebilirlik ve küresel işbirliğinin ekonomik büyümeye etkilerini ele alıyor. Liderler, yapay zeka, dijital dönüşüm ve yeşil enerji gibi kritik konularda stratejik ortaklıkların önemini vurgularken, yeni nesil teknolojilerin fırsatları ve risklerini tartışıyor. Zirve, küresel ekonominin yeniden şekillendiği bu dönemde, yenilikçi çözümlerle ortak hareket etmenin gerekliliğine dikkat çekiyor.

Yeni gün başlangıcında, Asya borsaları, ABD Başkanı Donald Trump’ın ticaret politikalarına dair açıklamaları ve gümrük tarifesi tehditleriyle dalgalı bir seyir izledi. Trump’ın Meksika ve Kanada’ya %25 gümrük vergisi uygulama planı, özellikle Meksika pezosu ve Kanada doları üzerinde baskı oluştururken, ABD doları değer kazandı. Çin’e yönelik %60’a varan tarifelerden bahsedilmemesi, kısa süreli bir rahatlama sağlasa da, piyasalarda belirsizliği artırdı. Genel olarak, Trump yönetiminin ticaret politikalarının detayları netleşmediği için yatırımcılar dikkatli bir şekilde pozisyon alırken, piyasalarda volatilitenin devam edeceği beklentisi ise netleşen tek başlık oldu.

Çin borsası hafif de olsa yükselirken, Hong Kong borsası önderliğinde Asya genelinde hâkim rengin yeşil olduğunu not edelim. Kripto para cenahında, Trump yönetiminden gevşek düzenleme politikaları beklentisi, dijital varlıklarda başlangıçta ralliyi tetiklese de, kazançların geri verildiğini gördük. Petrol fiyatları ise, ABD’nin enerji üretimini artırma planları nedeniyle düşüş yaşarken, altın güvenli liman edası ile son iki buçuk ayın zirvesine yükseldi. Gram bazında da 3,118 TL ile başka bir rekora imza atıldığını da hazır yeri gelmişken söyleyelim. Mali piyasaların gündeminde bugün Türkiye’de konut satışları, Almanya’da ise ZEW eğilim endeksi takip edilebilir.

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

GÜNCEL

AB, Anti-Greenwashing Düzenlemesini Askıya Alıyor

Yayınlanma:

|

Yazan:

Avrupa Birliği’nin, greenwashing vakalarını önlemeyi ve şirketlerin çevresel beyanlarının doğruluğunu sağlamayı amaçlayan “Green Claims Directive” (Yeşil Beyanlar Direktifi) teklifi, son dönemde oluşan siyasi gelişmelerin ardından durma noktasına geldi. Önce Avrupa Komisyonu’nun geri çekilme sinyalleri vermesi, ardından da İtalya’nın desteğini çekmesiyle birlikte, dosyanın ilerlemesi neredeyse imkânsız hale geldi.
Direktif Ne Getiriyordu?
2023 baharında önerilen ve müzakere süreci devam eden Green Claims Direktifi, şirketlerin “çevre dostu”, “karbon nötr”, “doğaya zararsız” gibi iddialarını bilimsel ve doğrulanabilir temellere oturtmayı hedefliyordu. AB içindeki “yeşil aklama” (greenwashing) vakalarının artması üzerine gündeme gelen düzenleme, şirketlerden bu tür iddialarını belgelemelerini ve kamuoyuna açık şekilde doğrulamalarını zorunlu kılacaktı.
Direktif, mikro ölçekli işletmeleri başlangıçta kapsam dışında bıraksa da, müzakereler ilerledikçe bu işletmelerin de düzenlemeye tabi olabileceği ihtimali doğmuştu. Bu durum ise, hem Komisyon hem de bazı üye ülkeler nezdinde siyasi temelli ciddi çekincelere yol açtı.
Ne Oldu da Süreç Askıya Alındı?
Geçtiğimiz hafta Avrupa Komisyonu, sürecin geldiği noktayı “basitleştirme gündemi” ile uyumsuz bulduğu gerekçesiyle direktifi geri çekme niyeti taşıdığını açıkladı. Bu açıklama, hem Avrupa Parlamentosu hem de üye ülkelerde kafa karışıklığına neden oldu. Zira müzakereler hâlâ devam ediyordu ve taraflar anlaşma arayışındaydı.
İtalya’nın hafta sonu verdiği kararla desteğini tamamen çekmesi, sürece son darbeyi vurdu. Bu kararla birlikte, müzakereleri yürüten AB Konseyi Dönem Başkanlığı, artık direktif üzerinde ilerlemek için yeterli siyasi desteğe sahip değil.
Şimdi Ne Olacak?
Aslında Komisyon’un resmi olarak çekilme kararı alıp almayacağı henüz netlik kazanmış değil ancak mevcut siyasi atmosfer, Green Claims Direktifi’nin bu haliyle yasalaşmasının zor olduğunu gösteriyor. AB içinde “yeşil yıkama” iddialarının düzenlenmesine yönelik kapsamlı ve bağlayıcı bir mevzuat arayışı, şimdilik rafa kalkmış görünüyor.
Değerlendirme
Green Claims Direktifi’nin askıya alınması, Avrupa Birliği’nin sürdürülebilirlik hedeflerine giden yolda önemli bir sapma olarak okunabilir. Kurumsal bazdaki çevre beyanlarının doğruluğunu sağlamak amacıyla hazırlanan bu düzenleme, yalnızca tüketici güvenini artırmayı değil, aynı zamanda çevre dostu üretim iddialarının gerçeklerle uyuşmasını amaçlıyordu. Dolayısıyla bu geri adım, hem şirketlerin iklim iddialarını şeffaflaştırma çabalarına hem de döngüsel ekonomi hedeflerine darbe vurabilir.
Özellikle AB Yeşil Mutabakatı’nın bir parçası olarak sunulan bu direktifin rafa kalkması, diğer sürdürülebilirlik politikalarını da dolaylı biçimde etkileyebilir. Zira Green Claims Direktifi, geniş bir eko-etiket sisteminin ve sürdürülebilir ürün piyasasının hukuki temelini oluşturacaktı. Bu boşluk, hem tüketicilerin güveninde aşınmaya hem de çevresel taahhütlerde geri kaymalara yol açabilir.
Türkiye Açısından Ne Anlama Geliyor?
Türkiye, 2021 yılında yayımladığı Yeşil Mutabakat Eylem Planı’yla AB ile ticaretinde sürdürülebilirlik kriterlerini ana gündemine almış durumda. Özellikle ihracat odaklı sektörlerde çevresel beyanlar giderek daha fazla önem kazanıyor. Green Claims gibi düzenlemeler, Türk şirketlerinin AB pazarında nasıl konumlanacağını ve ne tür doğrulama süreçlerine tabi olacaklarını da belirliyordu.
Bu direktifin geri çekilmesi, kısa vadede Türk ihracatçıları için idari yüklerin artmasını engellemiş olabilir. Ancak orta ve uzun vadede AB’nin sürdürülebilirlik politikalarındaki bu tür belirsizlikler, yatırım kararlarını ve stratejik planlamaları zorlaştırabilir. Ayrıca kendi iç pazarını düzenlemeyi hedefleyen Türkiye için bu gelişme, benzer bir çevresel beyan düzenlemesinin ertelenmesine neden olabilir. Oysa küresel tedarik zincirlerinde daha şeffaf ve hesap verebilir sistemler kurmak, Türkiye gibi üretici ülkeler için bir rekabet avantajı yaratacaktır.
Bundan Sonrası
Green Claims Direktifi şimdilik durdurulmuş olsa da, yeşil iddiaların düzenlenmesine duyulan ihtiyaç ortadan kalkmış değil. Özellikle çevre duyarlı tüketicilerin ve yatırımcıların beklentileri, piyasa standartlarını yönlendirmeye devam edecek. Bu nedenle şirketlerin gönüllü doğrulama, şeffaflık ve izlenebilirlik araçlarına yatırım yapmaları, yalnızca regülasyonlara uyum için değil, aynı zamanda güvenilirlik ve itibar açısından da stratejik önem taşıyor.
Türkiye için bu gelişmeler, pasif bir izleyiciden çok, aktif bir politika geliştirici olmanın önemini bir kez daha gösteriyor. Yeşil geçişin, sadece mevzuat takibiyle değil, kendi iç normlarımızı oluşturmakla mümkün olduğunu unutmamak gerekiyor.

yeşilbüyüme.org

Okumaya devam et

GÜNCEL

Trump: “Çin ile ticaret anlaşması imzaladık, sorada Hindistan var”

ABD Başkanı Donald Trump, Çin ile ticaret anlaşması imzaladıklarını, Hindistan ile de “büyük” bir anlaşma yapabileceklerini söyledi.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Trump, Beyaz Saray’da düzenlenen etkinlikte, ekonomiye dair açıklamalarda bulundu.

ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, Ticaret Bakanı Howard Lutnick ve Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer’ın ülkelerle ticaret anlaşması yapmak için “fazla mesai” yaptıklarını ifade eden Trump, “herkesin anlaşma yapmak istediğini” dile getirdi.

Trump, birkaç ay önce basının “Gerçekten ilgilenen birileri var mı?” diye sorduğuna işaret ederek, “Daha dün Çin ile imzaladık. Herkesle anlaşma yapmayacağız. Bazılarına sadece bir mektup gönderip ‘Çok teşekkür ederiz, yüzde 25, 35, 45 tarife ödeyeceksiniz.’ diyeceğiz.” ifadesini kullandı.

“Harika” anlaşmalar yaptıklarını belirten Trump, “Belki Hindistan ile çok büyük bir anlaşma yolda. Hindistan’ı açacağız. Çin anlaşmasında ise Çin’i açmaya başlıyoruz. Daha önce asla mümkün olmayan şeyler gerçekleşiyor. Her ülkeyle ilişkimiz çok iyi durumda.” diye konuştu.

Trump, tarifeler sayesinde yapılan yatırımlara ve kurulacak fabrikalara değinerek, çip şirketi Texas Instruments’ın de ABD’de 60 milyar dolar harcayacağını bildirdi.

“Fed’in faiz oranını düşürmesi faydalı olurdu”

Trump, ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell’a yönelik eleştirilerine de devam ederek, “Eğer Fed’de faiz oranlarını biraz düşürecek bir kişi olsaydı, bu faydalı olurdu. Bu adamla mücadele etmemiz gerekiyor, işini yapmıyor.” dedi.

2 puan faiz indirilmesinin 600 milyar dolar tasarruf sağlayacağını öne süren Trump, “Sadece bir kalem darbesiyle, bir cümleyle 1 trilyon dolar tasarruf edebilirsiniz. En yüksek faiz oranlarından birine sahip olmamız utanç verici. En düşük biz olmalıydık.” ifadesini kullandı.

Okumaya devam et

GÜNCEL

Şirketlerde Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeliği Neden Şart Olmalı?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Şirketlerin kâr ederek sürdürülebilir şekilde büyümek ve marka değerlerini artırabilmeleri için, kurumsal yönetim ilkelerini benimseyerek kurumsallaşma yolculuğuna çıkmaları artık bir zorunluluk.

Bu süreçte en önemli sermaye ise şüphesiz kaliteli insan kaynağı. İnsan kaynağı deyince şirketin her departmanında görev yapan çalışanlar akla gelse de, bu yazımda şirketin geleceğine yön verecek vizyon ve stratejiler ortaya koyması gereken, icra kuruluna hedef belirleyecek ve bu hedeflerin takibini yapacak Yönetim Kurulu üyeleri özelinde bağımsız üyelere değinmek istiyorum.

Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeliği Nedir?

Malum şirketlerde genelde hissedar üyeler, işin doğası gereğince yönetim kurulu üyeleri olurlar. Hissedarların, şirket yönetim kurulu üyesi olabilmeleri için taşımaları gereken belirlenmiş özel şartlar yok. Ancak şirketin geleceğine yön verecek böylesine önemli bir kurulda yer alacak kişilerin günümüzün zorlu rekabet şartlarında asgari üniversite mezunu olması, en az bir yabancı dil konuşabilmesi, işin gerektirdiği deneyim ve bilgiye sahip olması beklenir.

Peki ama şirketi başarılı bir şekilde yönetmek, kurumsal bir yapıya evirerek daha da büyütmek, gelecek nesillere devredebilmek için sadece hissedar yönetim kurulu üyeleri yeterli mi? Maalesef hayır. Okuyucularımızın akıllarına, şirketlerin zaten profesyonel icra kurulları, genel müdürleri, direktörleri yok mu düşüncesi gelebilir. Tabi ki çoğu şirkette bu kişiler mevcut ama icra organları ile yönetim kurulunun görevlerinin net bir şekilde ayrılması ve icrada yer alan kişilerin aynı zamanda yönetim kurulu üyeliği şapkasını taşımaması gerektiğini artık hepimiz biliyoruz diye düşünüyorum. İşte bu nedenle şirketlerde bağımsız yönetim kurulu üyesi şart.

Her ne kadar Türk Ticaret Kanun’una göre bağımsız yönetim kurulu üyeliği yasal bir zorunluluk olmasa da Sermaye Piyasası Kanun’una göre halka açık şirketlerde bu bir zorunluluk. Nitekim, SPK tarafından yayımlanan Kurumsal Yönetim Tebliğinde de yönetim kurulu içerisindeki bağımsız üye sayısı toplam üye sayısının üçte birinden az ve her durumda bağımsız üye sayısı ikiden az olamayacağı düzenlenmiştir.

Konunun özüne değindiğimize göre, bağımsız yönetim kurulu üyesi nedir bu soruya cevap verecek olur isek, icrada görevli olmayan, üyelik haricinde şirkette başkaca herhangi bir idari görevi veya kendisine bağlı icrai mahiyette faaliyet gösteren bir birim bulunmayan ve şirketin günlük iş akışına ve olağan faaliyetlerine müdahil olmayan kişi olarak tanımlanabilir.

Kimler Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi Olabilir?

Kurumsal Yönetim Tebliğine göre özetle aşağıdaki kriterlerin tamamını taşıyan yönetim kurulu üyesi bağımsız üye olarak nitelendirilir:

  • Şirket hissedarı olmamalı
  • Son beş yıl içerisinde, şirkete önemli ölçüde hizmet ve ürün sağlayan firmaların herhangi birisinde ortak, çalışan veya yönetim kurulu üyesi olmamalı
  • Son beş yıl içerisinde, başta şirketin denetimi (vergi denetimi, kanuni denetim, iç denetim de dahil), derecelendirilmesi ve danışmanlığı olmak üzere, yapılan anlaşmalar çerçevesinde şirketin önemli ölçüde hizmet veya ürün satın aldığı veya sattığı şirketlerde, hizmet veya ürün satın alındığı veya satıldığı dönemlerde, ortak (%5 ve üzeri), önemli görev ve sorumluluklar üstlenecek yönetici pozisyonunda çalışan veya yönetim kurulu üyesi olmaması.
  • Bağımsız yönetim kurulu üyesi olması sebebiyle üstleneceği görevleri gereği gibi yerine getirecek mesleki eğitim, bilgi ve tecrübeye sahip olması.
  • Bağlı oldukları mevzuata uygun olması şartıyla üniversite öğretim üyeleri hariç, kamu kurum ve kuruluşlarında üye olarak seçildikten sonra tam zamanlı çalışmıyor olması.
  • Gelir Vergisi Kanunu’na göre Türkiye’de yerleşik olması.
  • Şirket faaliyetlerine olumlu katkılarda bulunabilecek, şirket ortakları arasındaki çıkar çatışmalarında tarafsızlığını koruyabilecek, menfaat sahiplerinin haklarını dikkate alarak özgürce karar verebilecek güçlü etik standartlara, mesleki itibara ve tecrübeye sahip olması.
  • Şirket faaliyetlerinin işleyişini takip edebilecek ve üstlendiği görevlerin gereklerini tam olarak yerine getirebilecek ölçüde şirket işlerine zaman ayırabiliyor olması.
  • Şirketin yönetim kurulunda son on yıl içerisinde altı yıldan fazla yönetim kurulu üyeliği yapmamış olması.
  • Aynı kişinin, şirketin veya şirketin yönetim kontrolünü elinde bulunduran ortakların yönetim kontrolüne sahip olduğu şirketlerin üçten fazlasında ve toplamda borsada işlem gören şirketlerin beşten fazlasında bağımsız yönetim kurulu üyesi olarak görev almıyor olması

Sonuç

Günümüz dünyasında eğer bir şirketin yönetim kurulu, şirketin yeni ufuklara yelken açmasını sağlayabilecek vizyona sahip, hızlı ve rasyonel kararlar alabilen, icra kuruluna şirketin vizyonu doğrultusunda yön verebilen, strateji belirleyen, tabiri caiz ise şirketin beyni olabilecek insanlardan oluşuyor ise o şirketin bir geleceği olması mümkün. Bu kurulun üyelerinin sadece hissedarlardan oluşması ise maalesef yeterli olmamakta. Mutlaka alanında uzman profesyonel yönetici, mali işler & finans uzmanı, hukukçu, mühendis veya akademisyen olan bağımsız üyelerin şirket yönetim kurulunda yer almaları bu anlamda son derece önemli ve değerli bir kazanım. Bu kişiler, çıkar çatışmasından uzak kalarak, icrada görevli olmayan yönetim kurulu üyeleri içerisinde görevlerini hiçbir etki altında kalmaksızın yapabilme olanağı ile de tüm paydaşlara ayrıca güven verebilirler.

Son söz olarak, gerek hissedar kökenli gerekse bağımsız olsun, şirketlerimizde kadın yönetim kurulu üyelerimizin sayısının artması da en büyük temennimiz.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.