Connect with us

EKONOMİ

ÇARŞIDA PANİK HAVASI!

Kurdaki volatilite, yüksek enflasyon, hammadde fiyatlarındaki artış ve terminlerdeki sıkıntı iç piyasada düzeni alt üst etti. ‘Beklenti enflasyonu’ fiyatlama mekanizmasını bozarken, vadeli kontratlar peşine döndü. Artık vade isteyenlere dövizli kontrat yapılıyor.

Yayınlanma:

|

Kur, enflasyon ve emtia fiyatlarındaki artış piyasada hem üretimin hem de ticaretin dengesini bozdu. Birçok sektörde vadeli kontratlar yerini peşine bırakırken, sattığı malı yerine koyamayan hammaddeci çeşitli formüllerle süreci atlatmaya çalışıyor. Tahsilatlarda da sorun yaşanmaya başladığı öğrenilirken, son 2 ayda işlerin eskiye göre yüzde 40-50 düşeceği endişesi birçok sektörü sardı. DÜNYA’ya konuşan iş dünyası temsilcileri acil olarak stabilitenin sağlanması gerektiğinde hemfikir.

Dünya Gazetesinden Merve Yiğitcan’ın haberine göre; Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektör Meclis Başkanı Şeref Fayat, yüksek volatilitenin toptancıların ve hammaddecilerin fiyat vermesine engel olduğunu söylerken, kontratların çok zor yapılabildiği, vade konuşulmayıp peşin alışverişin zorunlu olduğu bir döneme girildiğini söyledi. Satıcının vadeli mal satarken, alış fiyatını bağlayamadığına dikkat çeken Fayat, “Böyle olunca sattığı malı bu kez daha pahalıya almak zorunda kalabiliyor. Sattığı malı yerine koyamama endişesi var. Volatilite kaldığı sürece bu durum devam edecek” dedi. Konfeksiyon tarafında iç piyasada vadelerin normal zamanda 2-6 ay arasından olduğunu aktaran Fayat, “Şimdi bırakın 2 ayı, 2 gün bile tahammül edilemiyor. Emtia fiyatları bile dolar bazında ciddi artarken, TL ile uzun vadeli kontrat yapmak büyük bir risk. Herkes için öngörülemez bir dönemdeyiz” ifadelerini kullandı.

Sermayelerini korumaya çalışıyorlar

Türkiye Makina Federasyonu (MAKFED) Başkanı Adnan Dalgakıran, üretici fiyatlarıyla tüketici fiyatları arasındaki farka dikkat çekerek, üreticinin kendi maliyetlerini fiyatlara yansıtamadığını, elindeki hammaddeyi ilk aldığı fiyattan yerine koyamadığını aktardı. Oynaklığın olduğu yerde işletmelerin kendi sermayelerini korumak zorunda olduğunu vurgulayan Dalgakıran, “Zaten işletmelerimizin çoğunun sermaye sıkıntısı var. Bu piyasada üreticiler kötülerden birini seçmek zorunda kalıyor. Malını elde tutanları stokçulukla suçlayamayız. Bu stokçuluk değil, iş dünyasının sermayesini koruyabilme çabasıdır. İşletmeler hem sermayesini hem de insan kaynağını korumak zorundalar” dedi. Tahsilatlardaki gecikmelere de değinen Dalgakıran, tahsilatlarını geciktirenlerden bir kısmının nakde sıkışmasa da fırsatçılık yaptığını, dövizini elinde tutup piyasayı bahane ederek ödemesini geciktirdiklerini kaydetti. Makine sektöründe sipariş alındıktan 3-4 ay sonra teslimatın yapılabildiğini hatırlatan Dalgakıran, bu yapısı nedeniyle sektörün fiyat vermekte zorlandığını, ihracata ağırlık verdiğini kaydetti. Dalgakıran ayrıca iç piyasanın makine talebinin yavaşladığını da sözlerine ekledi.

Kimse malını TL ile vadeli satmak istemiyor

İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Üyesi Murat Akyüz, ciddi boyutta hammadde sıkışıklığı olduğunu, kurdan dolayı üreticilerin aynı malı yerine koyamadığını dile getirdi. Akyüz, “Vadeler nakde döndü. Kimse malını TL ile vadeli satmak istemiyor. TL ile içeriye satıp vade beklemektense, dövizle yurtdışına satıp beklemek istiyor. Piyasanın bu tepkisi çok normal. Sadece TL’de değil, Euro/dolar paritesi de değişiyor. Dolarla hammaddesini alıp Euro ile satanlar çok ses çıkarmıyordu ama şimdi orada da dolar değerlenince, bu kesim de rahatsız olmaya başladı” dedi. Akyüz ayrıca, bazı sanayicilerin fabrikasını ya da arsasını satıp inşaata girdiğini sözlerine ekledi.

2022’de bu fiyatlar olmayacak

İstanbul Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ahmet Güleç, sektörün Kasım 2020’den bu yana hammadde sıkıntısı çektiğini hem hammadde tedariki hem de fiyat artışlarıyla adeta perişan olduklarını, buna karşın ihracatta gösterdikleri başarılı performansla bunu toparlamaya çalıştıklarını dile getirdi. Şu anda hammaddeyi uygun fiyata bulma ve sürekli teslim alabilmeyle ilgili ciddi sıkıntılar yaşadığını aktaran Güleç, yüzde 2,5- 3 oranında vade farkı istendiğini söyledi. Mobilyanın kendi müşterisine uzun vadeli satış yapan bir sektör olduğunu hatırlatan Güleç, iç piyasanın oldukça durgun olduğunu, ancak tam mobilya alınması gereken bir döneme girildiğini kaydetti. Güleç, “Maalesef 2022’de bu fiyatlar bulunamayacak. Şu anki durumda bile zamlar 2022’de yüzde 50’yi bulur. Biz 2021’deki maliyet artışlarımızı bile henüz yansıtamadık” diye konuştu.

Altın olan hammadde ‘teneke’ olsun istemiyorlar

Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Başkanı Ömer Karadeniz, sadece plastikte değil, genel olarak tüm sektörlerde vadeli kontratların yerini peşin ödemeye bıraktığı eğilimini gözlemlediklerini aktardı. Sanayicinin zor dönemden geçtiğini vurgulayan Karadeniz, piyasanın stabiliteye, güvene ihtiyaç olduğunu söyledi. Hammaddenin bu dönemde kıymetli olduğunu kaydeden Karadeniz, üreticinin hammaddesini kullanmayıp elinde tutmasının böyle dönemlerde sık rastlanan bir durum olduğunu vurgulayarak, “Üreticinin, ‘Altın olan hammaddem teneke olacaksa ben bunu üretmem’ demesi çok normal. Yani 5 liraya aldığı hammaddeyi üretip, yüzde 10 karla 5,5 TL’ye 3 ay vadeli sattığında, daha çeklerinin ödemesini bile almadan hammaddesi 7 TL’ye çıkarsa, o zaman işte altın olan hammadde teneke olur. Bu durumda üretim duruyor, sanayi engelleniyor. Bütün kar, böyle dönemlerde aracılara gidiyor. Böyle zamanlarda insanlar o ülkede sanayiden kaçar. Bu dönemde birçok insan var ki fabrikasının yarısını kapatıyor, kalan kısımla inşaat yapmaya başlıyor. Ya da tamamını kapatıp inşaata giriyor. Bu bir ülke için çok kötü bir durum. Sanayiyi, üretimi el üstünde tutmalıyız. Bu ülkeyi kurtaracak olan sanayidir” ifadelerini kullandı.

Elektronikçileri çipten sonra kur vurdu

Türk Elektronik Sanayicileri Derneği (TESİD) Başkanı Yaman Tunaoğlu, kurun nereye gideceği ile ilgili belirsizliğin üreticilerde ‘sattığı ürünü yerine koyamama’ endişelerini artırdığını belirtti. Stokçuların bu dönemde üretenlerden daha fazla kazandığını belirten Tunaoğlu, “Çipte bu sorunu yaşıyoruz. Önceden 3 liraya aldığımız çipi 60 dolara aldığımız oldu. O üretimi yapana kadar çipi alıp satsanız daha fazla kazanıyorsunuz. Elektronikçileri bu dönemde esas yoran hala çip krizi. Bir de üzerine bu volatilite gelince işler daha da zor oldu. İhracat yapanlarda çok problem görünmese de yurt içine satış yapanlarda problem var. Vadeler peşine döndü. Eğer firma sizi tanımıyor ya da güvenmiyorsa peşin istiyor. Ama size güveniyorsa diyor ki TL ile olan vadeyi dolarla devam ettiriyoruz. Dolarla olan anlaşmaları vadeli yapabiliyoruz” diye konuştu.

“İç piyasa durma noktasına geliyor”

İstanbul Tüccarlar Kulübü Derneği Yönetim Kurulu Başkanı İlker Önel, iç piyasada tahsilatta da sorunlar başladığını belirtirken, dolarla alıp TL ile satanların içeride sene başından bu yana çok ciddi kur farkı yediğini vurguladı. Gıda sektöründe faaliyetleri bulunan Önel, “Kurdaki dalgalanma nedeniyle müşterinin istediği tonajı vermekten çekiniyoruz, hatta bu nedenle müşterimizle aramız bozuluyor. Ama aldığımız malı yani hammaddeyi yerine koyamıyoruz. Şu an bizim hammadde aldığımız yerde çoğu zaman paranız varsa da mal alamıyorsunuz, telefonlarımız açılmıyor. Peşin de verseniz satmıyor, çünkü 1 hafta sonra sattığında daha çok prim yapabileceğini biliyor” ifadelerini kullandı. Malını satmak yerine deposunda tutmak isteyenlerin de kendince haklı olduğunu söyleyen Önel, “Tarım ürünleri tarafından bakarsak neredeyse yılbaşından bu yana fiyatlar hep yukarı gitti” dedi. Hane halkının satın alma gücünün çok düşmesi ve satıcının malını satmak istememesi nedeniyle, yılsonu olmasına rağmen iç talepte ciddi düşüş olacağını öngören Önel, “Tekstil, temel gıda gibi ertelenecek ürünlerde talepte daralma olacak. Cirolarda düşüşler olacak, rakamlara da yansıyor zaten. Mesela bu ay toplam cirolarda düşüş var, sanayi üretim verileri 2-3 aydır aşağı yönlü gidiyor. Biz normalde bu dönemde mal yetiştiremezdik, ama durum bu yıl çok farklı. İç piyasa durma noktasına geliyor. Geçmiş yıllara göre bu son 2 ay yüzde 40-50 düşüş olacak” diye konuştu. Bu volatilitenin bir an önce durması gerektiğini vurgulayan Önel, 1994 ve 2001’deki gibi herkesin ‘beklenti enfl asyonu’ ile hareket ettiğini, piyasadaki fiyatlama mekanizmasının kontrolden çıktığını sözlerine ekledi.

ATO Başkanı Baran: Satış sözleşmelerine riayet edin

ATO Başkanı Baran, son dönemde maliyet artışlarını gerekçe gösteren bazı üretici firmaların imzalanmış sözleşmelere riayet etmediğini belirterek, “Verilmiş sözleri yerine getirmeyerek satış yapanlar, toptancıları ve dağıtıcıları zor durumda bırakıyor ve piyasa ekonomisinin işleyişini sekteye uğratıyor.” ifadelerini kullandı. Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, üretici firmalara satış sözleşmelerine riayet etmeleri çağrısında bulundu. Tedarik zincirlerinin bozulması, hammadde temininde yaşanan sıkıntılar ve ham madde fiyatlarının yükselmesi nedeniyle tüm dünyada üretim maliyetlerinin yükseldiğini hatırlatan Baran, enerji fiyatlarındaki yükselme ve kurdaki dalgalanmaların da maliyet artışlarına sebep olduğunu bildirdi.

Üretim maliyetleri arttı

Baran, maliyet artışlarının fiyatlara yansıdığına ve bunun normal olduğuna işaret ederek, “Salgın süreciyle birlikte dünya tedarik zincirinde bozulmayla başlayan süreç enerji ve ham madde fiyatlarında yükselişe, bu yükseliş üretim maliyetlerinde artışa ve satış fiyatlarına yansıdı. Bunda sorun yok ancak son dönemde maliyet artışlarını gerekçe gösteren bazı üretici firmalar imzalanmış sözleşmelere riayet etmiyor. Verilmiş sözleri yerine getirmeyerek satış yapanlar, toptancıları ve dağıtıcıları zor durumda bırakıyor ve piyasa ekonomisinin işleyişini sekteye uğratıyor. Üreticiyle toptancı arasındaki alım satımlarda, maliyet artışları gerekçe gösterilerek sözleşme fiyatlarına sadık kalınmamaya, sözler tutulmamaya ve verilen siparişler yerine getirilmemeye başlandı.” değerlendirmesinde bulundu. Baran, toptancıların, ürünleri sipariş ettiği fiyattan alıp alamayacağı konusunda tedirginlik yaşadığını ve önünü görmekte zorlandığını vurguladı.

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

GARANTİ BBVA TÜRKİYE RAPORU

Yayınlanma:

|

Yazan:

TCMB ihtiyaç duyulduğu sürece sıkılığın korunacağı, yeni mali tedbirler ise politika bileşiminin daha koordineli olacağına işaret etmektedir. Politikaların gecikmeli etkisi göz önüne alındığında, hala sağlam olan tüketimi kontrol altına almak için ek makro ihtiyati önlemlere ihtiyaç duyulacağına inanıyoruz.

Önemli noktalar

  • TCMB, yılın ikinci enflasyon raporunda 2024 yılı ara enflasyon hedefini 2 puan yukarı yönlü revize ederek yüzde 38’e yükseltmiş, öngörülen aralığın üst sınırını değiştirmeyerek yüzde 42’de tutmuştur. Yılın ilk dört ayında enflasyonun beklenenden 4 puan daha güçlü gelmesi, Mart ayındaki ilave sıkılaştırma ile sapmayı telafi edemeyecekleri için bu revizyonu yapmalarına neden oldu.
  • TCMB, sıkılaştırmanın talep koşulları ve enflasyon beklentileri ve dolayısıyla enflasyon eğilimi üzerindeki gecikmeli etkilerini gözlemlemek istemektedir. Enflasyon eğiliminde belirgin bir bozulma olması durumunda ilave sıkılaştırma uygulanacağının sinyallerini vermeye devam etmektedirler.
  • İç talep, yüksek enflasyon beklentileri, servet etkileri ve kredi kartı harcamalarının kullanılabilirliği ile desteklenmeye devam etmektedir. Parasal aktarım mekanizmasını güçlendirmek amacıyla mevcut düzenlemeleri gevşetmek için sürdürülebilir bir yol başlatmak için finansal koşulların daha uzun süre sıkı tutulmasına ihtiyaç duyulacaktır.
  • En son açıklanan mali paket, 2024’te GSYİH’nın %0,2-0,3’ü civarında tasarruf anlamına geliyor. Önümüzdeki dönemde yeni tedbirler de alınacak ve bunların birçoğu orta vadede etkili olacaktır.
  • Enflasyon eğilimi, daha koordineli bir politika bileşimi ile yıl sonu enflasyonunun TCMB tahmin aralığının üst sınırı olan %42’nin altına düşecek bir düzeye yükselmesi durumunda, 4Ç24’te çok kademeli adımlarla gevşemeye başlamak için sınırlı bir alan olabilir. Ancak, gecikmeli mali etkiler ve perakendeci harcamaları üzerindeki makro ihtiyati politikalar, daha erken bir kesinti döngüsü olasılığını azaltıyor.

Raporun tam hali için:

https://www.bbvaresearch.com/wp-content/uploads/2024/05/Policy-Pulse_what-to-think-about-policy-mix_May24.pdf

Raporun tamamını okumak için buraya tıklayın

Policy-Pulse_what-to-think-about-policy-mix_May24

 

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Yabancılar Türkiye’ye Neden Yatırım Yapıyor

Yayınlanma:

|

Yazan:

Aralık 2023 itibariyle Türkiye’de doğrudan yabancı yatırım stoku 264 milyar dolara ulaştı. Toplam yabancı firma sayısı da 88 bin seviyelerine erişti. En fazla yatırım yapan ülkeler arasında Hollanda, Almanya, ABD, Fransa, Azerbaycan ve Katar gibi aktörler bulunuyor. Son dönemde atılan adımlarla birlikte yabancı yatırımcı meselesi tekrar ön plana çıkıyor. Özellikle yerel seçimler sonrası yabancıların Türkiye ilgisinin arttığı görülüyor. Uluslararası kuruluşların kredi not artırımlarına eşlik eden yabancı yatırımlar daha çok Avrupa ülkelerinden geliyor. Seçimlerden sonraki beş hafta incelendiğinde 6 milyar doları aşan bir miktarın swap, borsa ve devlet tahvilleri aracılıyla Türkiye’ye geldiği anlaşılıyor. Bu finansal girişe 1 Nisan-5 Mayıs arasında yerleşiklerin 7,84 milyar dolarlık dövizden TL’ye geçişi eşlik ediyor.

Doğrudan yabancı yatırım beklentisinin aylık 1,5 milyar dolar olduğu göz önüne alındığında dört aylık süreçte 5 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırımın geldiği söylenebilir. Yaşanılan döviz girişine eşlik eden diğer bir süreçte Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) döviz rezervi birikim politikası yer alıyor. Son iki haftada 17 milyar dolarlık rezerv arışı seçimler sonrası 20 milyar doları aşmış gibi duruyor. Yabancı yatırımların bir diğer etkisi de enflasyon beklentilerinin iyileşmesinde görülüyor. TCMB’nin beklenti anketlerinde Ocak-Mayıs ayları içerisinde 12 aylık enflasyon beklentisi yüzde 45’lerden yüzde 35’lere kadar geriledi. Yılın sonuna doğru yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 10’lar düzeyine kadar düşebilir. Bir çıktı olarak Türkiye’ye gelen yabancı yatırımlar enflasyonla mücadeleyi daha kolay hale getiriyor ve istihdam, üretim gibi alanlara pozitif katkı sunuyor.

Son yıllarda Türkiye’ye hangi ülkeler en fazla yatırım yaptı diye bakıldığında Hollanda’nın açık ara önde olduğu görülüyor. Hollanda’yı İngiltere, ABD, İsviçre ve Almanya izliyor. 2019-2023 döneminde 32 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım çeken Türkiye’nin en fazla yurt dışı yatırımı Hollanda’da yer alıyor. İngiltere ile de benzer bir ikili ilişkinin olduğunu söylemek mümkün. 25 milyar doları aşan dış ticaret hacmine bir o kadar ikili yatırım hacmi eşlik ediyor. Diğer yatırım yapan ülkelerle de benzer ilişkilerin olduğu görülüyor. Ocak-Nisan 2024 döneminde de benzer aktörlerin Türkiye’ye yatırım yaptığı ve dış ticaretle bağlantılı şekilde hareket ettiği anlaşılıyor.

S&P, Citibank ve JP Morgan gibi uluslararası finans kuruluşların olumlu açıklamaları ve Türkiye’nin kredi notunu yukarıya taşımaları yabancı yatırımcı ilgisini hem miktar hem de fiziki olarak artırıyor. Diğer bölgelere kıyasla Avrupa ülkeleri önde gelen yatırımcılar olarak öne çıkıyorlar. Fakat Türkiye’nin denge politikası göz önüne alındığında Çin, Japonya ve Güney Kore gibi ülkelerden yatırımların artması muhtemel. Son yıllarda Batı Asya ülkeleri Katar, BAE, Suudi Arabistan ve Kuveyt gibi aktörlerle yapılan yatırım anlaşmaları bu açıdan değerlendirilebilir. Özellikle Türkiye’nin imalat sanayi üretimi mevcut ülkeleri Türkiye’ye yatırıma yönlendiriyor. Genel olarak enerji ihraç eden Batı Asya ülkeleri kendi yerli sanayilerini tecrübe ve teknoloji transferiyle kuvvetlendirmek istiyor. Türk Savunma Sanayinin son yıllarda elde ettiği saha başarıları da (Irak, Ukrayna, Azerbaycan, Libya, Etiyopya ve Doğu Akdeniz) Türk sanayisine olan ilgiyi teşvik ediyor. Dünyanın en büyük 12. silah ihracatçısı haline gelen Türkiye’nin ilerleyen dönemlerde daha fazla yatırım çekmesi muhtemel.

Özellikle Türkiye’nin Araştırma ve Geliştirmeye (AR-GE) aktardığı ortalama yıllık 10 milyar dolar Türk sanayisini daha modern hale getirdi. 2003-2023 döneminde 166 milyar dolarlık AR-GE yatırımı Türk sanayi firmalarını teknoloji merkezli dönüştürdü ve dünyayla daha entegre yaptı. Dünyanın en büyük 13. sanayisini inşa eden ve 80 binden fazla üretim tesisiyle ürün çeşitliliğine sahip Türkiye’nin potansiyel taşıdığı ve daha fazla yatırımcı çekmesi beklenebilir. Sonuç itibariyle Ocak-Nisan 2024 dönemi mevcut potansiyel ve yatırım ivmesinin önemli bir göstergesi olarak okunabilir.

Deniz İSTİKBAL-WorldofTürkiye

Okumaya devam et

EKONOMİ

Prof.Dr. YILMAZ: Kamuda tasarruf başlar mı?

2023 ilk üç ayda taşıt giderleri 1,2 milyar TL iken, 2023 yılını yaklaşık 10 milyar TL ile kapatmış durumda. Taşıt kiralama ve alım giderleri 2023 ilk çeyrekten sonra seçim ile beraber hızla artmış, doğal olarak tamir, bakım, onarım giderleri de katlanmıştır

Yayınlanma:

|

Kamu bütçesi aracılığıyla kaynakların çeşitli kamu hizmetlerine tahsisi sağlanır. Peki mevcut kaynakların bir hizmetten diğerine tahsis edilmesine hangi “temel”de karar verilir?

Gelişmiş ekonomiler için sorunun cevabı oldukça basit. Bütçe kaynakları sosyal refahı artırmaya, beşeri sermayeye, çevreye yatırıma daha çok aktarılır. Türkiye’nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ekonomilerde, gelişmiş ekonomilerdekine benzer kamu harcamaları genelde arka planda kalır. Çünkü gelişmiş ülkeler ligine çıkmak için altyapı, üstyapı yatırımlarına önem ve öncelik vermek gerekir ve bütçeden buralara kaynak aktarımı devam eder.

Aslında ana akım iktisat anlayışına göre devletin yatırım yapmasına da gerek yoktur, hatta var olanlar özelleştirilmelidir. O nedenle kamu yatırımlarının bütçedeki payı minimuma iner. Fakat yine de devlet varlığını yollar, köprüler, havalimanları olarak göstermeye çalışır ki o zaman da etrafımıza baktığımızda gördüğümüz gibi kamu-özel işbirliği projeleri artar.

Yüksek enflasyon ve onu devam ettiren tüm faktörlerle mücadelede her zaman söylediğimiz gibi para politikasının yanında onunla koordineli bir şekilde maliye politikası da yer almalı. Dolayısıyla sıkı para politikasının yanında maliye politikası da sıkılaşmalı.

Bu sıkılık geçtiğimiz yıl temmuz ve ağustos aylarında vergi artışlarıyla denendi. Ancak enflasyonu besleyen bir sonuç ortaya çıktı.

Gelir dağılımının bozulduğu, orta direğin neredeyse kaybolduğu bir toplumda daha fazla vergi yüküne katlanılmasındansa, kamunun harcamalarına bir set çekmesi gerekiyordu.

Şimdi kamuda tasarruf paketiyle resmî taşıtların ve taşınmazların edinilmesi ve kiralanması, haberleşme giderleri, personel görevlendirmeleri, kırtasiye ve demirbaş alımları, temsil, tören, tanıtım, enerji alımları vb giderlerinde tasarruf yapılması bekleniyor. Aslında genel seçim sonrasında Bakan Mehmet Şimşek Tasarruf Genelgesini imzalayarak kamu kuruluşlarını tedbirlere uymakla talimatlandırmıştı.

Peki tasarrufa başlayacak olan kamu, ne zaman ve kadar harcamacı olmuştu?

Kamu, seçim ekonomisi uygulayarak harcamacı yapısını 2023 genel 2024 yerel seçimlerinde sürdürdü. Ayrıca 2022 ve 2023 yıllarında ek bütçe çıkarıldı. 2023 ek bütçesi cari bütçenin yüzde 25’i kadardı. 2024 bütçesi de 2023 bütçesinin neredeyse iki katı olarak bütçeleştirildi. Bir başka deyişle harcanacak “çok para” vardı.

Aşağıdaki tabloda bir karşılaştırma yaptım. Henüz 2024 ilk çeyrek bütçe gerçekleşmeleri açıklandığı için 2024 ilk çeyrek bütçe verilerini 2023 ilk çeyrek ile karşılaştırdım. Ayrıca 2023 bütçe kullanımı nasıl başlamıştı ve genel seçimler sonrası nasıl bitti, görmek açısından da 2023’ün tamamını tabloya ekledim.

Kamuda tasarruf ile adeta özdeşleşen taşıtlarla ilgili giderlerin neden azaltılması gerektiği tabloda açıkça görülüyor. 2023 ilk üç ayda taşıt giderleri 1,2 milyar TL iken, 2023 yılını yaklaşık 10 milyar TL ile kapatmış durumda. Taşıt kiralama ve alım giderleri 2023 ilk çeyrekten sonra seçim ile beraber hızla artmış, doğal olarak tamir, bakım, onarım giderleri de katlanmıştır.

Haberleşme giderleri 2023 ilk çeyrekte 931 milyon TL iken sadece 9 ayda yaklaşık 8 milyar TL artmış. 2024 ilk çeyrekte de 2 milyarın üstüne çıkmış. Kamunun kırtasiye, baskı giderleri de aynı şekilde 2023 ilk üç aydaki 750 milyon TL düzeyinden 16,5 milyar TL’ye kadar çıkmış.

Yine temsil, tanıtma, ağırlama, organizasyon giderleri de bir başka itibar göstergesi gibi, 2023 ilk çeyrekte sadece 131 milyon TL iken 1,9 milyar TL’ye kadar yükselmiş. 2024 ilk çeyrekte de 1 milyar TL’ye yaklaşmış.

Sonuçta tasarrufa gidilmesi beklenen tablodaki giderler 2023 ilk çeyrekte 5,5 milyar TL ama bu yıl ilk çeyrekte zaten 34,7 milyar TL harcanmış.

Bugün “kamuda tasarruf tedbirleri” kapsamında tüm bu kamu giderlerinin kısılması gerektiği açıklanırken, bir yıl içinde böyle fahiş tutarlara ulaşmasının nedenlerinin de açıklanması gerekmez mi?

Prof. Dr. Binhan Elif YILMAZ-T24

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.