Connect with us

GÜNCEL

Çok çalışmak başarıyı ve mükemmelliği garantiliyor mu?

Yayınlanma:

|

Uzun mesailer yapan bir kurum gelişebiliyor mu?

O cevap gün gibi ortada: Hayır. Peki neden?

Bu sorunun cevabını seviye seviye vermek istiyorum.;

En alt seviyede “mış gibi“ kurumlar vardır. Bu kurumlarda amaç iş üretmek değil mesai doldurmaktır. Doğal olarak bu şirketler başarıya ulaşamıyor ve uzun ömürlü olmuyor.

İkinci seviyede ise çalışkan insanları bünyesinde barındıran ve gerçekten çalışan kurumlar var ama onlarda mükemmeli yakalamakdan uzak. Bu kurumlar doğru insan kaynağına sahip olmalarına rağmen mükemmele ulaşmak için gerekli olan ikinci unsurdan yoksunlar; sistem.

Eğer kurumunuzda sistem yoksa Amerika’da çok popüler olan beyzbol topu fırlatma makinesine dönersiniz. Her gün çalışanlarınızdan, tedarikçilerinizden , müşterilerinizden ve diğer kaynaklardan gelen Topları Savuşturmak için çaba sarf eder, uzun saatler çalışır ertesi gün daha yoğun bir şekilde aynı sorunlarla boğuşmaya devam edersiniz.
Çok çalıştığınıza ve emek harcadığınıza şüphe yoktur ama sistemden yoksun olduğunuz için çalışmanızın karşılığını alamaz, günlük hengamenin içinde kurumunuzu geliştirecek fırsatları görüp değerlendiremezsiniz. Ne yapacağım, nasıl yapacağım soruları o kadar çok vaktinizi alır ve sizi o kadar yorar ki çalışmanın bir adım ötesine geçemez, yani üretemezsiniz.

Üçüncü seviyedeki kurumlar bu noktada diğerlerinden ayrılırlar. Doğru çalışanı ve mükemmel sistemi bir araya getirmiş olan bu kurumlarda engellerle karşılaşırlar ama kurumsal hafızaları ve sistemleri engelleri fırsata dönüştürecek şekilde tasarlandığı için ilk iki seviyenin yaşadığı sıkıntılardan uzak kalmayı becerirler. Bu kurumlarda günlük işleyiş yani operasyon süreci sağlam temellere dayanır.
Çalışanlar neyi nasıl yapacakları konusunda bilgili ve donanımlıdırlar. Kusursuz akan operasyon süreci , bu kurumlara kendilerini geliştirmeleri ve fark yaratmaları için gereken zamanı ve alanı verir. Diğer kurumlar kendilerine atılan topları karşılamaya zaman harcarken bu şirketler aynı zamanı mükemmelleşmek ve farklılaşmak için kullanırlar .

Onlar bal yapan arılardır.

Bal yapmak gerçekten zordur. Çok sıkı çalışma, sağlam disiplin ve kusursuz bir ekip ruhu gerektirir.
1 kg ham nekdar toplamak için yaklaşık 2 milyon arının bir gün boyunca durmadan çalışması, milyonlarca kez kovan ile çiçekler arasında gidip gelmesi gerekir. Tüm bu çaba bir de 1 kg balın elde edilmesi için yeterli olmaz. Çünkü ham nektarın sadece bir kısmı bala dönüşür. Ama bu çabaya değer. Bal en az 3000 yıldır bir çok hastalığın tedavisinde kullanılan, olağanüstü şartlar olmadıkça asla bozulmayan bir üründür. Balı meydana getiren ekip ise mükemmel bir ekiptir.

Çok çalışan bir ekibiniz ve mükemmel bir sisteminiz olsun. O zaman sizde sonsuza dek bal üretebilirsiniz.

Son söz: Kimse kendi terinde boğulmadı.

Mustafa AKPINAR

Okumaya devam et
Yorum Yazın

Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

BANKA HABERLERİ

NEOHUB sekiz yeni girişimle Yapay Zeka Etkileşim Programı’nı başlattı

DenizBank’ın yeni nesil teknolojilere odaklanan iştiraki NEOHUB, girişimcilik ve inovasyon merkezi Deniz Akvaryum çatısı altında, yapay zeka alanında çalışan ve inovatif iş modeline sahip sekiz yeni girişim (start-up) ile Yapay Zeka Etkileşim Programı’nı başlattı.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Program kapsamında start-up’ların tamamına, büyümeleri ve girişimcilik ekosistemine daha yüksek katkı sunmaları hedefiyle, ihtiyaçlarına özel birebir mentorluk ve alan odaklı iş geliştirme fırsatları sunuluyor.

Yenilikçi, çözüm odaklı, uygulanabilir ve DenizBank’ın sunduğu hizmetler ile etkileşim içinde geliştirilebilecek iş modellerine sahip sekiz start-up’ın seçildiği Program, 10 Nisan 2025 Perşembe günü Deniz Akvaryum’da düzenlenen lansman toplantısıyla başlatıldı. Toplantıda; sunulacak destekler, hedeflenen çıktılar ve katılımcı girişimlerin çalışma alanları ile hedeflerine yönelik bilgi aktarımı gerçekleştirildi.

“DenizBank’ın geniş ekosistemiyle girişimlere etkileşim fırsatı sunuyoruz”

NEOHUB Genel Müdürü Gürhan Çam, konuyla ilgili değerlendirmesinde, programın start-up’lara maddi kaynağın yanı sıra; mentor desteği, iş ağı ve DenizBank’ın sahip olduğu ekosistemle etkileşim olanağı sunduğunun altını çizerek şunları söyledi: “Yapay zeka bugün itibarıyla yalnızca bir teknoloji trendi değil; iş süreçlerini otomatikleştirerek verimliliği artıran, müşteri deneyimini kişiselleştiren ve farklı sektörlerin dinamiklerini kökten dönüştüren son derece güçlü bir araç. Biz de Deniz Akvaryum Girişimcilik ve İnovasyon Merkezi çatısı altında, yapay zeka ile iş süreçlerini geliştirmeye odaklanan girişimlerle birlikte değer üretmeyi stratejik önceliğimiz olarak görüyoruz. Programımız kapsamında girişimler hem gelişim ve yatırım süreçlerinde ihtiyaç duyabilecekleri danışmanlığa erişebiliyor hem de DenizBank’ın bilgi birikimi ve sektörel deneyimi ile stratejik ve kurumsal düzeyde iş geliştirme olanağı elde ediyorlar. Önümüzdeki dönemde de farklı alanlarda yapay zeka temelli çözümler üreten girişimleri desteklemeye, bu alanda ekosisteme değer katarak sürdürülebilir ve ölçeklenebilir etki yaratmaya kararlılıkla devam edeceğiz”.

Programa Seçilen Girişimler Hakkında:

AREYLight AI: Akıllı şehirler için IoT ve yapay zeka destekli altyapı çözümleri geliştiriyor.

Enqura: Bankalar ve fintech’ler için dijital müşteri deneyimi, güvenli iletişim ve açık bankacılık çözümleri sunuyor.

EvolveChat: Kurumlara özel geliştirilen yapay zeka altyapısıyla chatbot, otomasyon ve karar destek sistemleri sağlıyor.

Fintela AI: Finansal verileri analiz ederek yatırımcılara hızlı ve kişiselleştirilmiş iç görüler sunuyor.

GLOSA: Üretken yapay zeka ve Agentic AI modelleriyle süreç otomasyonuna odaklanıyor.

RENS: Sürdürülebilirlik süreçlerini dijitalleştiren ve regülasyonlara uyumu kolaylaştıran bir SaaS çözümü sunuyor.

TheClico: Müşteri geri bildirimlerini analiz ederek markalar için gerçek zamanlı itibar yönetimi sağlıyor.

Valufy: Girişim değerlemesi ve portföy takibini yapay zeka ile optimize eden yatırım teknolojisi geliştiriyor.

Okumaya devam et

GÜNCEL

Deprem Anında Türkiye’de Hatlar Neden Kesiliyor?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye’de büyük depremler sırasında cep telefonu ve internet hatlarının kesilmesinin temel nedenleri şunlardır:

  1. Aşırı Yüklenme (Trafik Yoğunluğu):
    Deprem anında insanlar hem sevdiklerine ulaşmak hem de bilgi almak için aynı anda çok sayıda arama ve internet bağlantısı kurmaya çalışır.
    → Şebekeler belli bir eşzamanlı kullanıcı kapasitesine göre tasarlanmıştır. Depremde normal kapasitenin kat kat üzerinde bir yük oluşur ve hatlar tıkanır.

  2. Altyapı Hasarı:

    • Baz istasyonları, fiber optik hatlar, santraller deprem nedeniyle fiziksel hasar görebilir.

    • Elektrik kesintisi, baz istasyonlarının bataryalarının veya jeneratörlerinin kısa sürede bitmesine sebep olur.

  3. Elektrik Kesintileri:
    Deprem sonrası otomatik olarak (güvenlik nedeniyle) şehir genelinde elektrikler kesilir.
    Bazı baz istasyonlarının yedeği olsa da bunlar kısa süreli çalışır, daha uzun kesintilerde şebeke düşer.

  4. Yetersiz Acil Durum Altyapısı:

    • Türkiye’de, özellikle kırsal bölgelerde, baz istasyonlarının acil enerji, mobil baz istasyonu (COW – Cell on Wheels) desteği yetersizdir.

    • Şebeke operatörleri arasında tam anlamıyla hızlı, etkin bir kriz koordinasyonu her zaman sağlanamıyor.

Alternatif Haberleşme Yöntemleri Ne Olabilir?

Deprem gibi afetlerde, normal hatlar çalışmasa bile kullanılabilecek alternatif haberleşme yöntemleri şunlardır:

Alternatif Yöntem Açıklama
SMS (Kısa Mesaj) Şebeke aramalardan daha az yük bindirdiği için çoğu zaman çalışır. Hatta arama yapamıyorsanız SMS deneyin.
Telsiz Sistemleri (PMR, Amatör Radyo) Elektrik bağımsız çalışabilir. Türkiye’de AFAD, Kızılay gibi kurumlar ve gönüllüler kullanıyor.
Mesh Ağları (Telefonlar Arası Doğrudan Bağlantı) Bazı telefonlar (örneğin iPhone’lar iOS 16’dan itibaren, Android’lerde özel uygulamalarla) doğrudan birbirine bağlanabiliyor. Arada baz istasyonu olmasa da çalışıyor.
Uydu Telefonları Altyapıya ihtiyaç duymaz. Direkt uyduya bağlanır. Ancak pahalı ve yaygın değil. AFAD gibi kurumlarda mevcut.
Mobil Baz İstasyonu Araçları Operatörler (Türk Telekom, Turkcell, Vodafone) afet alanlarına özel araçlarla mobil baz istasyonu kurabiliyor. Ancak birkaç saat veya gün gecikmeli olabilir.
Bluetooth / Wi-Fi Direct Uygulamaları FireChat gibi uygulamalarla bazen internet olmadan yakındaki kullanıcılarla iletişim kurulabilir.

Türkiye İçin Pratik Öneriler:

  • Deprem anında arama yerine SMS göndermeye çalışın.

  • WhatsApp, Telegram gibi uygulamalardan yazılı mesaj göndermek aramadan daha az veri tüketir ve çalışabilir.

  • Aile bireyleriyle önceden “depremde haberleşme planı” oluşturun: Hangi mesajı, nereye yazacak, kim kiminle ne zaman iletişim kuracak belirleyin.

  • Telsiz (PMR veya Amatör Telsiz Lisansı) edinmek isteyenler için AFAD ve TRAC (Türkiye Radyo Amatörleri Cemiyeti) kurslar veriyor.

  • Uygun olanlar için uydu mesajlaşma cihazları (örneğin Garmin InReach) düşünülmeli.

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

İyimserlikten belirsizliğe: Rezervlerde erime, dövizde baskı…

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türk mali piyasalarına yönelik uzun bir süredir esen iyimser rüzgârların yerini, son günlerde, cevapsız soruların teslim aldığını görüyoruz. Gelin hep birlikte son beş haftayı inceleyelim. 19 Mart tarihinde Türkiye siyasetinde yaşanan iklim değişikliği ardından, TCMB’nin swap hâriç net yabancı pozisyonu 47,6 milyar dolar azaldı. 24 Nisan valörlü işlemleri kapsayan en güncel veri, bir günde 6,4 milyar dolar azalmaya işaret etti. Bu rakamın neredeyse 2 milyar dolardan fazlasından, altın fiyatlarının 3,500 dolardan 3,300 dolara çekilmesinin payı olduğu düşünülse de, kalan 4 milyar dolardan fazla kısmının ise erime olduğunu söylememiz gerekiyor.

Biraz daha büyük resimden bakmak gerekirse, Cumhurbaşkanlığı seçimi döneminde (Haziran 2023) eksi 77 milyar dolardan Şubat 2025 ortası artı 60 milyar dolara kadar yükselen TCMB’nin net döviz pozisyonu, rezervlere yönelik soru işaretlerini topyekûn ortadan kaldırmıştı. Lâkin, son beş haftada yatırımcı güvenini zedeleyen gelişmeler ardından, manşet rakamın 11,2 milyar dolar seviyesine kadar gerilediğinin altını çizmemiz gerekiyor (bakınız grafik). Bunu da çok açık bir şekilde, tablonun yeniden bozulmaya yüz tuttuğu yönünde okuyoruz. Daha da basit bir anlatımla, tıpkı bir ordunun savaşta en güçlü envanteri silah gücü ise, TCMB’nin son günlerde ‘gücünün’ azalmaya başlaması, düşmanlarının da iştahını kabartabilir. Bu benzetmeyi finans piyasalarına uyarlarsak, TCMB’nin net döviz pozisyonu yeniden negatif tarafa geçerse, dövize yönelik son haftalarda başlayan talebin ivme kazanmaya başlayabileceğini göz ardı etmiyoruz.

Sayıların dili ile argümanlarımızı kuvvetlendirmek gerekirse, 18 Nisan ile sona eren haftaya ilişkin verilere göre, parite etkisinden arındırılmış seriye göre yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatları 2,4 milyar dolar artarken, sene başına göre artış 16,9 milyar dolar (son beş hafta 8,8 milyar dolar) olmuş. Yurt içi yerleşiklerin döviz talebine paralel, TL’nin toplam mevduat havuzundaki pay %60’lı seviyeden %57’li seviyelere geriledi. Öte yandan, menkul kıymet istatistiklerine göre, söz konusu haftada, yabancı yatırımcı, tahvilden 1,0 milyar dolar, eurobond cephesinden ise 0,7 milyar dolar satış gerçekleşti. Böylelikle, 19 Mart sonrasına ilişkin verilerin yekûnü, 13,6 milyar dolar çıkış seviyesine ulaşmış. Özetle, hem yerel hem de yabancı yatırımcıların TL cinsi varlıklara arasının biraz ‘soğuduğunu’ üzülerek görüyoruz.

Son haftalarda yapmış olduğumuz müşteri ziyaretlerinde, TCMB’nin döviz kurunu ne kadar daha müdafaa edebileceği sorusu ile sıklıkla karşı karşıya kaldığımızı söylememiz gerekiyor. Hatırlanacağı üzere, günlük faiz farkı kadar hatta bazen de daha az kurun yükselmesine izin veren TCMB, uzun süre reel değerlenmeye de izin verdi. 19 Mart tarihinde USDTRY kurunun aniden kontrolden çıkarak 36,60’lı seviyelerden 42,00 seviyesine kadar yükselmesi sonrası 38,00 seviyesinde istikrar kazandı. Ardından, son günlerde faiz farkı hesabının yeniden devreye alan TCMB, kurun da 38,40 seviyesine kadar yükselmesine izin verdi. Rezervlerin elverdiği sürece, enflasyonla savaşta, kur hareketlerinde fevri savrulmalara TCMB’nin izin vermeyeceğini düşünsek de, olumlu havanın sekteye uğramasına paralel USDTRY kurundaki yükseliş isteğinin de devam edeceğini düşünüyoruz. Hatta, TL’deki reel değerlenmenin sınırlı kalması, döviz talebinde artışa da neden olabileceğini düşünüyoruz. Türk ihracatçısı için Euro’nun, KKTC insanı için ise Sterlinin dolar karşısında son haftalarda şaha kalkması ile TL’nin sepet bazında değer kaybının ise gözle görülür bir hâl aldığını da not etmemiz gerekiyor.

İşin üzücü tarafı, TCMB’nin faiz setinde en yüksek noktadan piyasayı belli bir oranda fonlaması ve Türk Lirası referans faizin (piyasada iş gören faizin) %48,99 seviyesinde olduğu bir ortamda bile TL ve TL cinsi varlıkların hırpalandığını üzülerek izliyoruz. Çok açık bir şekilde, siyasi cenahtan yatırımcı iştahını kabartacak haberler gelmediği müddetçe, rüzgârın pek de yön değiştirici olmayacağı kanaatindeyiz. Hafta sonunda İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı bazı kurumlarının üst düzey yöneticilerine yönelik olarak yeni bir gözaltı dalgasının gerçekleştiğini gördük. Bu adım var olan siyasi kaynaklı tansiyonu artırma riski taşıdığını düşünüyoruz. Öte yandan, Cuma gecesi Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P, Türkiye’nin BB- olan kredi notunu ve durağan olan görünümünü teyit etti. İç ve dış kaynaklı risklere işaret ederken, sıkı para politikasının dengeleyici olacağını belirtti.

Dünyada ise Trump’ın göreve dönüşünden sonraki ilk yüz gün, küresel düzende büyük sarsıntılara sahne oldu. Sert tarifeler, müttefiklere yönelik küçümseyici tavır ve Rusya’ya yakınlaşma gibi adımlar, ABD’nin geleneksel ilişkilerini zedeledi, dünya genelinde güven krizine yol açtı. Avrupa savunmasını güçlendirme ve Çin ile ekonomik bağları artırma eğilimi belirginleşirken, ABD’nin liderliğine duyulan güven ciddi şekilde aşındı. Beyaz Saray ise Trump’ın hızlı ve kararlı adımlarla barış ve refahı hedeflediğini savunsa da, oluşan hasarın kalıcı olabileceği endişesi ise doların zayıf performansının -her ne kadar son günlerde biraz ivme kaybetse de- korunduğunu görüyoruz. Kuvvetle muhtemel, ikinci yüz günde de, ticaret anlaşmaları ve barış görüşmeleri odaklı bir ajanda ile karşı karşıya kalacağız.

Hazır barıştan söz etmişken, Trump ve Zelenskiy, Papa Francis’in cenazesi için bulundukları Vatikan’da özel bir görüşme gerçekleştirerek Ukrayna’da barış umutlarını yeniden canlandırmaya çalıştığını gördük. İkilinin, ilk defa Oval Ofis’teki gergin karşılaşmadan sonra yüz yüze geldiği toplantı kısa sürse de, her iki taraf da görüşmeyi verimli olarak değerlendirdi. Trump, görüşmeden sonra Putin’e yönelik sert açıklamalarda bulunarak Rusya’ya karşı daha ağır yaptırımların sinyalini verdi. Barış sürecinin zorlu ilerlediğini ve Kırım’ın statüsü ve yaptırımların kaldırılması gibi kritik konularda taraflar arasında derin görüş ayrılıklarının devam ettiğini de not edelim.

Hindistan, Keşmir’deki saldırının ardından Pakistan’a yönelik en kritik adımlardan birini atarak 1960 tarihli Indus Suları Anlaşması’nı askıya aldı. Bu karar, Pakistan’da milyonlarca çiftçinin ve şehirlerin hayati su kaynağını tehdit mânâsına geliyor. Reuters haberlerinde, Hindistan’ın akış bilgilerini paylaşmayı bırakması ve ileride suyu kendi kullanımına yönlendirme adımlarıyla tarım, enerji üretimi ve ekonomide ciddi krizlere yol açabileceğini okuyoruz. Pakistan tarafı, bu gelişmenin yeni ve uzun süreli bir çatışma dönemi başlatabileceği uyarısında bulunurken, nükleer başlığa sahip iki komşunun artan gerginliği jeopolitik risk algısını henüz bozmadı. ABD’nin desteklediği Hindistan ile Çin’in desteklediği Pakistan’ın karşı karşıya gelmesi, kalabalık coğrafyada işlerin bir anda istenmeyen boyuta sürüklenmesine neden olabileceğini göz ardı etmiyoruz. Risk göstergeleri şimdilik sakin: altının ons fiyatı haftaya gerileyerek 3,300 dolar seviyesinin altından başlarken, Brent cinsi ham petrolün varil fiyatı ise 67 dolar civarında salınarak geçen haftanın kapanış seviyelerinden işlem görüyor. Bitcoin ise 94bin dolar seviyesinde yatay…

Asya piyasalarının yeni haftaya ılımlı bir tablo ile başladıklarını görüyoruz. Gösterge endeks Tokyo borsası Toyota kaynaklı haberlerinin yardımı ile %0,5 yukarıda işlem görüyor. ABD borsalarının vadeli işlemlerinde ise benzer oranlarda düşüşler görüyoruz. Piyasadaki genel havayı ise ABD ile Çin ticaret geriliminde yumuşama işaretleri desteklerken, ABD Başkanı Trump, Çin lideri Xi ile görüştüğünü açıkladı. Çin doğrudan görüşmeleri reddetse de bazı ABD mallarına uygulanan vergilerde muafiyet sağladı. Trump ayrıca Japonya ile tarifeler konusunda anlaşmanın yakın olduğunu belirtti. Japonya Ekonomi Bakanı yeni bir görüşme turu için Çarşamba günü Washington’a gidecek. Tarifeleri konusunda iyimserlik bir miktar da olsa piyasaları desteklerken, yatırımcıların temkinli tarafta kalmayı tercih edeceklerini düşünüyoruz. En büyük 500 şirketin işlem gördüğü S&P 500 endeksi son kayıplarının bir kısmını telafi etse de, tarife belirsizlikleri nedeniyle dalgalanma riskinin devam etme ihtimâlini göz ardı etmiyoruz.

Mali piyasaların gündeminde bugün önemli bir veri bulunmuyor. Yeni haftanın mikro gündeminin ise oldukça yoğun ve kritik olduğunu görüyoruz. Apple, Microsoft ve Amazon gibi devlerin bilançoları, ticaret savaşının gölgesinde piyasalara yön vermeye aday görünürken, her ayın ilk Cuması olduğu üzere ABD istihdam raporu ABD ekonomisinin dayanıklılığı konusunda piyasalar için belirleyici olacaktır. Öte yandan, hafta içinde açıklanacak büyüme verileri ve enflasyon göstergelerini de yakından takip edeceğiz.

TCMB net döviz pozisyonunda yaşanan günlük değişim

1745813786db106bf20fa9be07bfe83f87fe50d6a5_1_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu 

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.