Connect with us

GÜNDEM

‘Eko Turizm’ adı altında Doğanın talanına Çanakkale İl Meclisi onay vermedi!

Yayınlanma:

|

Çanakkale İl Genel Meclisi Eylül Ayı 5. Birleşimi oturumunda İmar ve Bayındırlık Komisyonunun “Eko Turizm, Kırsal Turizm Tesisi amaçlı imar planı değişiklikleri” ile ilgili dosyalar konusunda aldığı ret kararlarının oylanması damga vurdu.

Çanakkale İl Genel Meclisi Eylül Ayı 5. Birleşimi oturumunda İmar ve Bayındırlık Komisyonunun “Eko Turizm, Kırsal Turizm Tesisi amaçlı imar planı değişiklikleri” ile ilgili dosyalar konusunda aldığı ret kararlarının oylanması damga vurdu. İmar ve Bayındırlık Komisyonunun görüştüğü tüm “Eko Turizm, Kırsal Turizm Tesisi amaçlı imar planı değişiklikleri” dosyalarına red kararı verdiği görüldü. Oylamada Meclis Başkanı Nejat Önder ve MHP’ li Katip üye Recai Ertan AK Parti ve MHP İl Genel Meclisi üyelerinin aksine sadece ret kararı çıkan “Eko Turizm, Kırsal Turizm Tesisi amaçlı imar planı değişiklikleri komisyon raporlarına” CHP ‘li İl Genel Meclisi üyeleri ile birlikte kabul oyu verdi. Meclis toplantısında, eko turizm amaçlı imar dosyalarının çokluğuna dikkat çekilerek konunun ilgili bakanlığa gidilerek durumun anlatılması gerektiği üzerinde duruldu.

ÇANAKKALE’ NİN 1 AYLIK EKO TURİZM DOSYASI SAYISI BİRÇOK İLDE BİR YILDA GELMİYOR

Çanakkale İl Genel Meclisi Eylül ayı birleşimlerinin 5.’sinde ağırlıklı olarak İmar ve Bayındırlık Komisyonunun raporları görüşüldü. Yaklaşık 1 saat rötarlı başlayan İl Genel Meclisinin Eylül ayının son birleşiminde komisyonlarda görüşülerek karar alınan dosyaların oylaması yapıldı. Meclisin ilk “Eko Turzim, Kırsal Turizm Tesisi amaçlı imar planı değişikliği “ dosyasının okunmasının ardından söz alan CHP İl Genel Meclisi Grup Başkanvekili Güneş Pehlivan eko turizm imar planı uygulamaları ile ilgili       bilgiler verdi. Pehlivan konuşmasında,  “ Genel anlamda eko Turizm imar planları Çanakkale kamuoyu gündeminde sık sık konuşulur ve kendine yer bulur. Çünkü ciddi anlamda eko turizm imar planı ile ilgili İl Özel İdaresine çok yoğun talepler mevcuttur.  Çanakkale’nin ve diğer büyükşehir olmayan iller ile ilgili yaptığımız veri karşılaştırmasında Çanakkale’de bir ayda eko turizm başvurusu birçok ilde bir yılda gelmediğini gördük. Böyle bir durum söz konusu” ifadelerine yer verdi.  

EKO TURİZM PROJELERİ RANT SAĞLAMA ARACINA DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR

Pehlivan konuşmasının devamında, “Tabii ki Çanakkale çok büyük bir turizm potansiyeline sahip. Eko turizm ve kırsal turizm gibi yan sektörler, turizmi deniz Güneş Kum turizmi bu kalıbın dışına çıkarabilmek için gerçekten önemli uygulamalar. Doğru uygulamalar yapıldığında Eko turizm tesislerini hepimiz destekliyoruz. Bizlerde il genel meclisi üyesi olarak çalışmalarımız yaparken meclis genel kurulu olarak bu desteği göstermek için elimizden geleni yapıyoruz. Ama bu konu ile ilgili uygulamaların istismar edildiğini de gördük. Meclis genel kurulunda da bu konular tartışıldı. Eko Turizm projelerinde arazinin imar yapısını değiştirdikten sonra yani 1/100.000’lik planda tarın alanı olan bir arazide Eko Turizm İmar planı ile değişmesinin ardından imara açıldığı daha sonrada turizm faaliyet amaçlarının dışında faaliyetlerde kullanıldığını gördük. Örnek vermek gerekirse eko turizm imar plan değişikliği yapılan arazilerde konut ya da siteler yapıldığı yada yapılmak istendiği. Görüldü bazı durumlarda da Eko Turizm imar değişikliği yapılan arazilerde, parsellenerek internette  “Çanakkale’ de eko turizm imarlı arazi” konu başlığı ile satışa yapılarak rant sağlandığını gördük. Bu durum ile ilgili bir takım önlemlerde aldık. Yine meclis genel kurulumuzun desteği ile dönemin imar komisyonunun çalışmaları ile Eko turizm dosyalarına bir takım plan notları ekledik. Bu plan notları ile de uygulamadaki istismarların önüne geçmeye çalıştık. Ancak ne yazık ki istismarları önlemek için aldığımız bu önlem tek başına işe yaramadı. Bu geçen süreç içerisinde Trabzon idare mahkemesinin Eko turizm imar planı iptal kararı ortaya çıktı. Bu kararları Çanakkale idare mahkemesinin verdiği bazı kararlarda takip etti. Aslında Mevcut Eko Turizm mevzuatı muğlak ve yetersizdir bunu TÜMOP , şehir plancıları odası da yani bu konu ile ilgili teknik bilgisi olan meslek odaları da sık sık ifade ediyor. Ayrıca Balıkkesir Çanakkale 1/100.000’lik planında yetersizliği her zaman kamuoyunda tartışma yaratmıştır. Bugün gündemde olan birçok Eko Turizm dosyaları ilk dosyamızla benzer dosyalardır. Bu dosyaların hepsi geçsin daha sonra bir uygunsuzluk olursa dava açılsın mantığı doğru mantık değildir. Bizim önerimiz 1/100.000’lik plan ile ilgili gereken değişikliklerin yapılması ve Eko turizm mevzuatının yeniden gözden geçirilerek örnek tesislerin yapılmasındır.” dedi.

PEHLİVAN’DAN “MEVZUATA AYKIRI DAVRANMAYIN” İKAZI

Pehlivan konuşmasının son bölünde vatandaşlara da uyarılarda bulunarak “Buradan tüm vatandaşlarımıza bir ikazda da bulunmak istiyorum. Çünkü son zamanlarda çok yaşanan kon bular bunlar. Özellikle istismara konu olan bazı eko turizm tesisleri oluyor. Eko turizm tesisi ruhsatı alarak  konut sitesi yapıldığı alenen görülüyor. Vatandaşlarımıza da bağımsız bölüm adı altında villa altında bu yerlerin satışı yapılıyor. Ne var ki arazinin Turizm arazisi olmasından dolayı bu alandan daire yada villa alan vatandaşa bağımsız tapu verilmesi mümkün olmuyor. Ancak arsa payı, hisse verilebiliyor söz konusu yerler ile ilgili. Bu durumda önümüzdeki 5-10 yıl içerisinde çok ciddi mülkiyet sorunları doğuracağı, hisse sahiplerinden birinin  yerine haciz gelmesi, mülk satışı miras ve intikal konuları gibi durumlarda da hukuki mülkiyet sorunları çıkacağı kanaatindeğiz. Vatandaşlarımızın bu konuda dikkatli olup, Eko turizm ruhsattı turizm işletmeleri ruhsatlı yerlerden kendilerine ev, villa satın almak gibi yollara gitmeyerek kendilerini korumalıdır. Bu uyarıyı da basın meclis ve kamuoyu önünde yapmak istedim” dedi.

ENVER KOÇ ÇARESİZLİĞİ ANLATTI, BAKANLIK DURUMA EL KOYMALI

CHP İl Genel Meclisi Grup Başkanvekili Güneş Pehlivan’ın konuşmasının ardından MHP İl Genel Meclisi Grup Başkanvekili Enver Koçta Eko Turizm dosyaları ile ilgili yaptığı açıklamada “ Hepimiz biliyoruz ki Eko turizm projelerinde istismar var. Göreve başladığımız ilk günden bu yana Eko turizm proje dosyaları ile ilgili sorunlar yaşıyoruz. Bu konuda Benim fikrim, çünkü bizden sonra göreve gelecek olan il genel meclisi üyeleri de aynı sıkıntılar ile karşı karşıya gelecek. Bu bir sorun. Eko turizm dosyalarının Çanakkale’de ağırlıklı olduğu Ayvacık ve Ezine başta olmak üzere ilgili bakanlık tarafından el konularak yeniden bir imar planı yapılması talep ediyorum. Yoksa meclis olarak bu sorunun altından kalkamıyoruz. 12 kurumun yapabilir dediği projeye ben il genel meclisi üyesi olarak ben hayır diyemem. Bu durum vatandaşın kanuni hakkıdır. Bence uzun vadede özellikle Ayvacık bölgesi, belki ikinci bir çeşme ikinci bir bodrum gibi olacak. Bu nedenle biz il genel meclis olarak bu sorunu tek başımıza çözemeyiz. Bakanlığın buna el koyması lazım. CHP Grup Başkanvekili Güney Pehlivanda ifade etti. Türkiye’ de bu kadar eko turizm dosyası gelen başka bir il yok. İstismar edildiğini biliyoruz. Vatandaşın hakkı var. Ama biz bu sorunu çözemiyoruz. Tekrar ediyorum ilgili bakanlığın duruma el koyması lazım. Bir heyet oluşturup ilgili bakanlığa da gidilmesi gerekiyor.

“İSTİSMAR VAR ANCAK EKO TURİZM YAPACAK YATIRIMCIYI DA ENGELLEMİYELİM”

MHP İl Genel Meclisi Grup Başkanvekili Enver Koç’un konuşmasının ardından söz alan AK Parti İl Genel Meclisi Grup Başkanvekili Bülent Korkmaz söz aldı. Korkmaz “ Eko turizm yapmak isteyen vatandaşlarımızda var. Bu durumu nasıl ayıracağız. Eko turizm projelerinde istismar oluyor mu? oluyor. Ama gerçekten eko turizm tesisi kurup bu tesisi işletmek isteyen turizm yapacak girişimcilere vatandaşlara biz burada komisyonun verdiği raporla engel oluyoruz. Biliyoruz ki bugün meclis gündemindeki tüm eko turizm proje dosyalarına komisyondan ret kararı alınmış.  Biz nasıl ayrıştırmalıyız. Kurunun yanında yaşta mı yanacak? Bu gelen eko turizm dosyalarının hepsine ret veriyoruz. Gerçekten bu işi yapmak isteyen, ekonomiye katkı sağlamak isteyen vatandaşlarımızda var. eko turizm projelerinde kurulan turizm tesisleri ekonomiye katkı sağlayacak. Biz bunu nasıl ayrıştıracağız. Eko turizm projelerine onay verildiği zaman inşaat aşamasında ruhsatlandırmada bir kriter bazı maddeler getirilebilir mi? Yapanla yapmayacak istismar edeni ayırmak için bir yol bulmamız lazım. Kurunun yanında da yaşı yakmayalım” diye konuştu.

ULUPINAR MEVKİİNDEKİ EKO TURİZM DOSYASI KARARI VE OYLAMASINI ÇOK MERAK EDİYORUM

Korkmaz konuşmasının devamında Çanakkale gündemini de meşgul eden Çanakkale merkez Ulupınar mevkiinde bulunan bir arazi ile ilgili eko turizm projesini hatırlatarak “Şunu da yeri gelmişken ifade etmek istiyorum. Geçmişte bir eko turizm dosyası vardı bir tane. Meşhur bir dosya, bu dosya Çanakkale gündemini de meşgul etmişti. Çanakkale merkez ilçe Ulupınar mevkiinde içinde 350 400 adet fıstık ağacının bulunduğu ve şu an halen imar komisyonunda bekleyen bir dosya. Ben bu imar komisyonunun, muhtemelen bu dosya önümüzdeki ay gelir meclise 2 aydan buyana hu dosya gelmedi ama ekim toplantısında da imar komisyonunun bu merkez Ulupınar mevkiindeki dosya ile alakalı şimdi red ettikleri dosyalarda olduğu gibi o dosyada da bu durumlardan ötürü dosyaya red çıkacak mı çok merak ediyorum. Ve meclisteki oylamayı da çok merak ediyorum” dedi.

AK PARTİLİ ÖNDER VE MHP’Lİ ERTAN CHP İLE BİRLİKTE KABUL OYU KULLANDI Konuşmaların ardından günden komisyon raporlarının görüşülmesi maddesine devam edildi. İmar ve Bayındırlık Komisyonun eko turizm imar değişikliği projeleri kararlarının tamamının red edildiği görülürken komisyon raporlarının meclis oylamasında Meclis Başkanı Nejat Önder ve MHP’ li Katip üye Recai Ertan’ın CHP İl Genel Meclisi üyeleri ile birlikte komisyon raporlarını kabul oyu kullanırken AK Partili İl Genel Meclisi üyelerinin ise komisyon raporlarının red etme yönünde oy kullandıkları görüldü. Oylamalarda tüm eko turizm komisyon kararları 18’e karşı 16’oy ile kabul edildi.

Kaynak : İşte Çanakkale Gazetesi – Ogün İnal

GÜNCEL

Türkiye’nin Kafkaesk Manzarasında Genç Olmak

“Suçum, Umut Etmekti”

Yayınlanma:

|

Yazan:

“Bir sabah, genç bir birey hiçbir neden belirtilmeden susturulduğunu fark etti.”
Kafka’nın Davası, Josef K.’nın bilinmeyen bir suçlamayla sürüklendiği karanlık bir sistemin hikâyesiydi. Bugünse Türkiye’de binlerce genç, kendi adalet arayışında görünmez duvarlara çarpıyor. Tek fark: Buradaki suçlama çoğu zaman “bir şey istemek” kadar belirsiz, ceza ise “hiçbir şey elde edememek” kadar sessiz.

Kafkaesk Hukuksuzluk
Türkiye’de hukuk artık adaletin değil, itaati garanti altına almanın aracı. Mahkeme salonları gerçeğin değil, niyetin sorgulandığı sahnelere dönüşmüş durumda. Tıpkı Dava’daki gibi, kimse neyle suçlandığını tam olarak bilmiyor ama süreç başlıyor. Ve başlarsa da durmuyor. Gençler yargılanmasa da yorgun düşüyor; çünkü herkes bir gün “sıra bana gelir mi?” kaygısıyla yaşamaya başlıyor.

Ekonomik Çöküşün Sessizliği
Üniversite diploması, artık bir umut değil; çoğu zaman boş bir cüzdanın eki. Bir kuşak, mesleksizlikle, işsizlikle ve çaresizlikle cezalandırılıyor. Diplomalı ama üretime katılamayan, eğitimli ama geleceği çizilemeyen yüz binlerce genç, sanki “gelecek inşa etme” suçu işlemiş gibi toplum dışına itiliyor. Ebeveynlerine yük olmamak için geçici işlerde boğuluyor, göç fikrini içinden sesli telaffuz ediyor.

Sosyal Medyanın Sahte Tesellisi
Gerçek mutsuzlukların üzerine filtre çekiliyor. Instagram’da kariyer yapıyor gibi gözüken birçok genç, aslında annesinin evinde sabaha
kadar iş ilanı kovalıyor. LinkedIn’de “network” peşinde koşarken özgeçmişinin son satırına yeni bir şey yazamamanın ağırlığıyla eziliyor. Gerçek başarıların sesi duyulmuyor çünkü sistem “gösteriyi” ödüllendiriyor.

Serhat CAN

Okumaya devam et

GÜNCEL

Yapay Zekâ Beyninizi Sessizce Ele Geçiriyor Olabilir!

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yapay Zekânın Beyne Zararları: Fark Edilmeyen Tehditler

Yapay zekâ (YZ), hayatımızın her alanına entegre olmaya devam ederken, insan psikolojisi ve beyin sağlığı üzerindeki etkileri giderek daha fazla sorgulanıyor. Doğrudan fiziksel bir tehdit oluşturmamakla birlikte, YZ’nin dolaylı yollarla beyin fonksiyonlarını olumsuz etkileyebileceği düşünülüyor. Özellikle yoğun dijital etkileşim, bireyin bilişsel işleyişini ve psikolojik dengesini tehdit edebiliyor.

1. Aşırı Ekran Kullanımı ve Dijital Bağımlılık

YZ destekli sosyal medya, video uygulamaları ve içerik algoritmaları kullanıcıları ekran başında daha uzun süre tutmak üzere tasarlanıyor. Bu durum, dikkat dağınıklığı, uyarıcıya bağımlılık, hatta dopamin sisteminin bozulması gibi sonuçlar doğurabiliyor. Bilimsel araştırmalar, uzun süreli dijital maruziyetin beynin karar alma, öğrenme ve hafıza merkezlerini olumsuz etkileyebileceğini ortaya koyuyor.

2. Karar Verme Yetisinin Zayıflaması

Yapay zekâdan sürekli destek alınması, bireyin kendi karar verme mekanizmasını kullanma sıklığını azaltıyor. Bu durum zamanla bilişsel atalete (tembelliğe) yol açabiliyor. Kendi düşünme süreçlerini devre dışı bırakma eğilimi, uzun vadede analitik düşünme becerilerinin zayıflamasına neden olabilir.

3. Yaratıcılığın Azalması

YZ araçları, yazı yazma, görsel üretme ve içerik tasarlama gibi birçok alanda kullanıcıyı destekliyor. Ancak bu destek zamanla insan beyninin yaratıcı merkezlerini yeterince çalıştırmama riskini de doğurur. Rutinleşmiş ve hazır içeriklerle çalışan beyin, yeni fikirler üretme konusunda daha az zorlanır ve zamanla yaratıcılık kabiliyetini köreltebilir.

4. Bilgi Tembelliği

“Nasıl olsa yapay zekâdan öğrenirim” düşüncesiyle hareket eden bireyler, öğrenme motivasyonlarını kaybedebilir. Bu, özellikle öğrenciler ve genç kullanıcılar için tehlikeli bir zihinsel konfor alanı oluşturur. Uzun vadede bilgiye ulaşma becerisi gelişir, fakat bilgiyi işleme ve içselleştirme becerisi geriler.

5. Stres ve Kaygı

YZ’nin iş gücünü tehdit etmesi, sosyal medyada tetiklediği karşılaştırma kültürü ve gelecekteki bilinmezlikler, bireylerde kaygı ve stres düzeylerini artırabilir. Özellikle genç nesilde “yerini yapay zekâya kaptırma korkusu” giderek yaygınlaşmaktadır.

Araç mı, Tehdit mi?

Yapay zekâ, doğru kullanıldığında bireyin bilişsel yetilerini destekleyebilir. Ancak aşırı bağımlılık, pasif kullanım alışkanlıkları ve yaratıcılıktan uzaklaşma, beynin uzun vadeli sağlığı için tehdit oluşturabilir. Bu nedenle, YZ ile olan ilişkimizi bilinçli, sınırlı ve dengeleyici şekilde kurmak hayati önem taşır.

Okumaya devam et

GÜNCEL

ABD İran’ı vursa da, piyasalarda panik havası yok!

Yayınlanma:

|

Yazan:

ABD Başkanı Trump, hafta sonu İran’daki nükleer tesislere düzenlenen büyük çaplı hava saldırılarının ardından, “rejim değişikliği” fikrini kamuoyuna taşıdı. Trump, sosyal medya paylaşımında “Eğer mevcut rejim İran’ı yeniden büyük yapamıyorsa, neden bir rejim değişikliği olmasın?” diyerek tartışmaları alevlendirdi. Ancak Savunma Bakanı Pete Hegseth ve Başkan Yardımcısı JD Vance gibi üst düzey yetkililer, operasyonun rejim değişikliğine yönelik olmadığını vurguladı. “Geceyarısı Çekici Operasyonu” adı verilen saldırı kapsamında, İran’ın üç kritik nükleer sahası hedef alındı. Genelkurmay Başkanı Caine, operasyonun Fordow dâhil olmak üzere tüm hedeflerde çok ağır hasar yarattığını söyledi.

İran ise saldırılara İsrail’e yönelik füze saldırılarıyla karşılık verdi, ancak henüz ABD üslerini ya da Hürmüz Boğazı’nı hedef almadı. ABD yönetimi bölgedeki askerî varlığını artırarak olası misillemelere karşı önlem aldı. ABD’de Savunma ve Dışişleri Bakanları operasyonun açık uçlu olmadığını, ancak İran karşılık verirse başka hedeflerin vurulabileceğini açıkladı. ABD’nin doğrudan askerî müdahaleye girmemeyi tercih eden dış politika çizgisi, Trump’ın bu ani kararıyla ciddi bir kırılma yaşadı. Trump, kendi sosyal medya hesabından yaptığı ilk açıklamada, operasyonun başarılı bir şekilde gerçekleştiği belirtirken, aynı mesajda bundan sonra ‘barış’ zamanı ifadesi kullansa da bunun nasıl mümkün olacağı kafalarda soru işareti yarattı.

ABD’nin savaşa dâhil olması ve İran’ın her türlü cevabı vereceğini açıklaması ile dün tansiyon tüm gün yüksek seyretti. Kararın piyasa yansıması bizim öncelikli ilgi alanımız olsa da, madalyonun diğer tarafına da bakmamız gerekiyor. Şöyle ki, ABD’nin İran’daki nükleer tesisleri vurması, sadece Ortadoğu’da değil, dünyada da büyük sonuçlar doğurabileceğini düşünüyoruz. Trump’ın operasyonun başarısına vurgu yapan X mesajında da belirttiği gibi İran masaya oturacak mı (barış) yoksa karşılık mı verecek? Şayet ABD, İran’ın nükleer faaliyetlerini durdurur ve uzun sürecek bir savaşa girmeden sonuc elde ederse, ABD’nin ‘gücü’ yeniden dünya çapında kabul görecek. Lâkin savaş uzarsa ve İran’da düzen bozulur ya da hükûmet düşerse, zaten oldukça karışık olan bölgenin daha da karışabileceğini, dünyanın ise ABD’yi sorumlu tutabileceğini göz ardı etmemek gerekiyor.

Bu gelişmeler, yalnızca ABD’yi değil; dolaylı yoldan Çin’i, hatta Rusya ve Avrupa’yı da doğrudan etkiliyor. Günlerdir bültenlerimizde vurguladığımız üzere, ABD ile Çin arasındaki jeostratejik rekabet derinleşirken, İran’ın petrol ihracatının %90’ının Çin’e yönelmiş olması, Washington’ın bu hamlesinin yalnızca Tahran’ı değil, aynı zamanda Pekin’i de hedef aldığına işaret ediyor. ABD, İran üzerinden Çin’in enerji tedarik zincirini zorlayarak rakibini zayıflatmayı amaçlıyor. İran’da hükûmet değişirse, Çin bölgede önemli bir müttefikini kaybedebilir. Avrupa pahalı petrol ve olası mülteci akını yüzünden süreçten zarar görebileceğini, Rusya’nın ise İan’a sattığı silahlardan ve iş birliğinden mahrum kalacağını ama artan petrol gelirlerinden fayda sağlayacağını düşünüyoruz.

Günlerdir bültenimizde kaleme aldığımız üzere, büyük resmi kaçırmamak gerekiyor. ABD, Ortadoğu taşeronu veya karakolu İsrail ile bölgeyi kendisi ve ABD çıkarları için istikrara getirmeye çalışıyor. Süreç ilk önce Hamas ile başladı, Hizbullah ile devam etti. İran’ın Suriye’deki etkisi ortadan kaldırıldı, Suriye, Lübnan ve Irak gibi ülkelerdeki güç boşlukları ile birlikte geniş açıdan düşünürsek bir sonraki hedefin İran olduğunu ve muhtemelen on yıllardır baskı ve yaptırım altında kalan İran’ı muhalefetin de desteği ile devirmek isteyeceklerini düşünüyoruz. Bu arada cereyan eden gelişmelerin Türkiye’yi direkt olarak ilgilendirdiğini de göz ardı etmeyelim. Terörün bitirilmesi noktasında gösterilen çabanın arka planında Ortadoğu’da cereyan eden yeniden yapılanmanın yer aldığının altını çizmek gerekiyor. Bu yeni tablonun şimdilik enerji fiyatları ve güvenlik politikaları üzerinden Türkiye’ye olumsuz etkisi ön planda olsa da, İran’ın etkisinin zayıflaması, Türkiye’nin diplomatik ve jeopolitik manevra alanını genişletebilir.

PKK’nın silah bırakması ve terörün aniden son bulması süreci, bu büyük stratejik dönüşümün parçası olarak değerlendirilmelidir. Son 47 yılda terörle mücadeleye ayrılan kaynağın ekonomik kayıplar ve fırsat maliyetinin 1,8 trilyon dolar olarak hesaplandığını Bakan Şimşek’in sunumda bizzat duydum. Böyle bir kaynağın kalkınma ve büyüme için kullanılmasının ne kadar büyük bir enerji yaratacağını sesli bir şekilde düşünün… Ortadoğu’da yeni bir fotoğraf var ve buna uyum sağlamak gerekiyor!

Gelelim yaşananların piyasa yansımasına… Peşinen piyasalarda panik havasının olmadığını hatta abartılı bir tepkinin de olmadığını not edelim. Piyasaların korku endeksi VIX 20 seviyesinde yatay ve sakin bir seyir izliyor. Asya cephesinde gösterge endeks Tokyo borsası ve ABD borsalarının vadeli işlemleri sadece %0,3 civarında geriledi. Brent cinsi ham petrol, Cuma gününü 77 dolar seviyesinden tamamlaması ardından açılışta 81 dolar seviyesine kadar yükselerek yılın en yükseğini test etse de 78 dolar seviyesine geri çekildi.

Yatırımcılar, İran’ın nasıl bir karşılık vereceğini merak ederken, küresel ekonomik büyüme ve enflasyon üzerindeki risklerin daha bir ön planda olduğunu görüyoruz. Gözler hâliyle Hürmüz Boğazı’na çevrildi. Boğazın deniz trafiğini tamamen kapatılması beklenmese de, günde yaklaşık 20 milyon varil petrolün geçtiği boğaz, dünya petrol arzının beşte birini taşıyor; kapatmayı bırakın trafiğin aksaması bile petrol fiyatları üzerinde yukarı yönlü baskı yaratabilir. İran Meclisi boğazın kapatılması yönünde adım atsa da, son karar, ülkenin Ulusal Güvenlik Konseyi’ne ait olduğunu ve pratikte zor olacağı iddia ediliyor. Petrol ve doğal gaz fiyatlarının yukarıya gitmeye devam etmesi, yukarıda da değindiğim üzere, Türkiye ve KKTC gibi net enerji ithalatçısı ülkelerin enflasyonla savaş ve cari açık faturalarını kabartacağı gibi, ihraç eden ülkelerin de ekmeğine hâliyle yağ sürecektir!

Trump’ın devreye aldığı tarife savaşları, ABD’nin cari açığını azaltmak adına zayıf dolar talep etmesi ve FED başkanı üzerinde tam saha pres uygulayarak faiz indirim talebi hâliyle böyle zamanların bir numaralı güvenli limanı olarak ön plana çıkan doların göreceli olarak zayıf bir seyir izlemesine neden oluyor. Bir diğer güvenli liman olan altın ise geride bıraktığımız hafta 3,450 dolar seviyesini test etmesi ardından ilk işlemlerde 3,400 dolar seviyesini denese de, bültenimizi yazdığımız sabah erken vakitlerde 3,360 dolar seviyesine geri çekildi. Gümüşün ons fiyatı da benzer bir şekilde 36 dolar seviyesine gerilerken, geçen hafta 110bin dolara dayanan bitcoin ilk nazarda 99bin dolar seviyesine kadar gerilemesi ardından psikolojik seviyede denge buldu. Kağıt para sisteminin sorgulandığı bir ekosistemde, jeopolitik risklerin geride kalması durumunda, altın, gümüş ve bitcoin gibi enstrümanlara yönelik talebin yeniden canlanacağını düşünüyoruz. Pariteler cephesinde ise, doların hafif de olsa değer kazandığını görüyoruz. EURUSD 1,15 seviyesinin aşağısına sarkarken, dolar YEN karşısında 147 seviyesine yaklaştı.

Türkiye cephesinde ise hafta sonu TCMB’den makro ihtiyati çerçeve kapsamında bazı adımlar daha atıldığını gördük. KKM’den çıkışı destekleyen adımların jeopolitik risklerin zirve yaptığı bir dönemde piyasa tarafından pek de önemsenmeyeceğini düşünüyoruz. Bir süredir Haziran ayının ikinci yarısının siyaseten zor geçeceğine işaret etmiştik. Bu kapsamda da Kabine revizyonu ve 30 Haziran tarihinde CHP kararı (kurultaya yönelik mutlak butlan) ön plana çıkmıştı. Artan jeopolitik risklerin iç siyasette bazı adımların atılması zor hâle getirdiği kanaatindeyiz. USDTRY kuru ilk işlemlerde 39,70 seviyesinden eşleşerek haftayı karşıladığını da not edelim. CDS risk primi 311 baz puan seviyesinde ve geride bıraktığımız haftaya nazaran hafif de olsa gerilediğini görüyoruz. Küresel borsaların seyrine bakarsak, Türk hisse senetlerinin de bugün satış baskısına boyun eğmeyeceğini düşünüyoruz.

FED’in Temmuz ayında faiz indirme ihtimali düşük görünürken, Başkan Powell’ın bu hafta Kongre’de İran saldırısı ve Trump’ın tarifeleri gibi konularda zor sorularla karşılaşması bekleniyor. Ortadoğu krizi, bu hafta Lahey’de yapılacak NATO zirvesinde de gündemin üst sıralarında yer alacaktır. Makro cephede ise PMI verilerini takip edeceğiz.

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.