Connect with us

ŞİRKETLER

Hak Edilmiş Kariyer: Liyakat Temelli Terfi

Yayınlanma:

|

Çalışanların kariyer yolculuğu, işyerlerinin sunduğu kariyer olanaklarına bağlıdır. Kariyer olanakları, çalışanların şirkette sürekliliğinin sağlanmasına, hak ettiklerini almasına ve motivasyonlarının artmasına katkı sağlarken kurumsal hafızanın güçlenmesine ve adil çalışma ortamının yaratılmasına da vesile olur. Çalışanların terfi etmesi, yaratılan kariyer olanakları ile mümkündür. Terfi etmeye karar veren yapı, doğal olarak çalışanların yetenekleri, elde ettikleri başarıları, kuruma yapmış oldukları katkıları, bulundukları rekabet koşulları gibi pek çok faktörü değerlendirir. Bu yazıda kariyer yolculuğunda karşılaşılan durumları ve sorunları tartışıyor, tespitte bulunarak karar vericilere fikir sunuyor, çalışanların kariyer yolculuğunun adaletli bir şekilde oluşturulmasına önem veriyor ve liyakat temelli atamaların yapılmasına vurgu yapıyorum. Çalışanların bu süreçte yaşadıklarının anlaşılmasına da yardımcı olmayı umuyorum.

Karar Vericilerin Terfi Değerlendirme Kriterleri

Terfi etme sürecinde; bir adayın performansı ve iş çıktıları, tecrübe yeterliliği, potansiyeli, liderlik becerileri, iş birliği ve ekip çalışmasına yatkınlığı, eğitim geçmişi, organizasyon kültürüne uyumluluğu gibi organizasyondan organizasyona değişen değerlendirme ölçütleri bulunur. Adayın tarif edilen işi belirtilen kalite standartlarına göre çıktı üretme becerisi performansını ortaya koyar. Kariyeri boyunca üstlendiği görev ve sorumluluklardan elde ettiği bilgi birikimi ve edinimleri, deneyim altında değerlendirmeye alınır. Tüm kazanımlarını varoluştan gelen liderlik yeteneğiyle harmanlayıp stratejik düşünmesi, ekip/proje yönetip veya yönlendirmesi, kritik anlarda karar verdikten sonra sonuçlarını üstlenme ve etkin iletişim yönetimi sağlama yeteneği, liderlik becerilerinin yansıması olarak görülebilir.

Adayın çalıştığı iş arkadaşlarıyla uyumlu ve açık iletişimde bulunması, dengeli işbirliği yapacak iletişim ortamını kurması, işin zamanında bitmesine ve kaliteli çıktı üretmesine imkân sağlar. Bu nedenledir ki işbirliği ve ekip çalışmasına yatkınlık, terfi etmede kritik bir ölçüttür.  Birikimli olan ve bu faktörlere sahip adaylar, giriştikleri işleri başarıyla bitirir ve organizasyonuna maddi (potansiyel kazançlar vb.) ve manevi (rol model olarak diğer çalışanları etkileme vb.) katkılar sağlar ve iş çıktı ve katkıları başlığı altında değerlendirilmeye konu olurlar. Diğer yandan, adayın kendine düzenli yatırım yaparak teknik ve diğer yanlarının gelişimini sağlayacak eğitimler almayı benimsemesi ve organizasyonun tabi tuttuğu eğitimleri başarıyla bitirmesi de direkt sürdürülebilir gelişimine ve eğitimine verdiği önemi gösterdiğinden, terfi sürecinde bir etki noktasıdır. Bunların yanında, organizasyonun sektörde ve küresel ölçekte çizdiği imaja uygun olması, kültürüne sahip çıkması, koyduğu değerlere bağlı olması ve etik anlayışını benimsemesi, kariyerlerinde sürdürülebilir ilerlemeye giden yolun taşlarından birinin edinmesi anlamına gelir.

Adil Değerlendirmeye Zarar Verebilecek Diğer Kriterler

Yukarıda yaygın olarak kullanılan kriterlerin yanında adayların adil değerlendirilmesine zarar verebilecek; kişisel ilişkiler, gayriresmi bağlantılar, önyargıya sahip karar vericilerin varlığı, çeşitlilik ve kapsayıcılığın olmaması, iş-özel hayat dengesi gibi kriterler bulunur. Kişisel ilişkiler bakımından adayın güçlü ilişki yönetimi ve yaygın çapta ağının olması işe olan etkiyi artırabilir. Bu etki, iyi gözlenmeyen durumlarda soyut kalabileceği için karar vericiler tarafından değerlendirme kriterleri içerisine alınmayabilir. Gayriresmi bağlantılara sahip olmak; üst düzey yöneticilerle iyi ilişkiler kurmak ve tanıdık akran, akrabalarının yardımıyla terfi almak anlamında vuku bulur.  Bu durum, çoğunlukla diğer adaylarla yapılan performans ve yetenek bazlı değerlendirmelerde baskın oluyor. İlgili pozisyonu hak etmeyen, yeterliliği olmayan ve kollanan kişiler, kurum içi siyasetten dolayı adil değerlendirme sürecini pas geçerek hak etmediği yere geliyor. Önyargılı karar vericiler, çalışanların liyakatli olup olmadığına bakmadan cinsiyet, köken gibi faktörlerden etkilenerek çalışanların kariyerini şekillendirecek kararlar verebiliyor. Bazen de farklı yeteneklere, tecrübelere, bakış açılarına sahip adaylar, bu süreçte göz ardı edilebiliyor. Tüm bu nedenler, üretken, liyakatli kişilerin çalıştığı kuruma olan inancını sarsıyor ve küsmesine neden oluyor. Bu süreçte iş kalitesinin düşmesinden ve nitelikli insan gücü kaybından kaynaklı potansiyel kazanımlar zarar görüyor.

Yukarıda sayılanların dışında adayların kariyer yolculuğunu etkileyen pek çok etken bulunduğu aşikardır. Her bir çalışanın farklı bir hayat çizgisi olduğu unutulmadan, o hayat çizgisinde edindiklerine uygun kişiselleştirilmiş bir kariyer planlaması organizasyonun görevleri arasındadır. Unutulmamalıdır ki hayat tüm bireylere aynı seviyede adil davranmıyor. Aile iş dengesini sağlamak, ailede alınan sorumluluklarla orantılıdır. Çalışanların üzerinde olan aile sorumlulukları (çocuk sahibi olma, hasta ebeveyn bakma vb.) da iş ile aile arasında bir denge kurmayı gerektirdiğinden terfi sürecinde gözlemlenmesi gereken bir diğer kriterdir. Steril ortamda az sorumluluk alan birisiyle, sorumluluk yumağında olan birisi aynı değerlendirilmemelidir. Sorumluluk bilinci, aile yetiştirmesi, hayatta yaşanılan deneyimler, çalışma, eğitim hayatındaki tecrübeler, kişinin bulunduğu ve yetiştiği çevresinden etkilenmelerle oluşan bir şeydir. Yaşamı boyunca sorumluluk alan bir kişi, verdiği kararların sonuçlarına katlanan kişidir. Bu tip sorumluluğa sahip kişilerin terfi etmesi, doğru bir atamanın işaretidir.

Bir diğer gözlemim, akademik kökeni olan çalışanların özel sektöre doğal olarak geç atılmasından dolayı gereken önemin verilmediği yönündedir. Buradaki akademik kökene sahip her bireyden bahsetmiyorum. Tam anlamıyla iliklerine kadar akademik tecrübeyi edinmiş, bilgi birikimi olanların toplulukta kaybolduğunu ve tam olarak potansiyellerinin organizasyonlar tarafından kullanılmadığını, dolayısıyla terfi etme sürecinde sektör deneyim kriterinden elendiğini gözlüyorum. Layıkıyla yüksek lisans yapan kişiler çok çok azdır. Maalesef ülkemizde parayla yüksek lisans ve doktora diploması dağıtılıyor ve bunu tercih etmeyen ve yüksek lisansı kağıt parçası almak olarak değerlendirmeyenler iş hayatına geç atılıyor ve hiç tecrübeli değilmiş gibi atamalarda değerlendiriliyorlar. Halbuki, eğitimleri sırasında yaşadıkları belirsizlikler, tek başına yönettikleri ilişkiler ve tezleri ile benzersiz deneyim kazanıyorlar. Aksine, akademik kökenli kişiler, özel sektörde genellikle teorik bilgilerini uygulamaya dökemeyenler olarak görülüyor. Bu görüşe sahip olanlar çoğunlukla haklılar, çünkü teorik evrende takılı kalan, teorinin tam anlamda neyi ifade ettiğini idrak edemeyen ve başka alanlarda nasıl kullanacağı merakına sahip olmayan ve dolayısıyla önüne gelen soruna bunu çözüm üretmek için kullanmayı beceremeyen çok sayıda akademisyen ve akademik kökenli kişiler bulunuyor. Ancak bu örüntünün dışında, kendini bu yapıda geliştiren insanlar bu önyargı sebebiyle terfi süreçlerinde göz ardı edilebiliyor. Fikir üreten, çözüm geliştiren bu kişilerin yanlış alanda değerlendirilmesi ise yıldız oyuncuların yedekte tutulmasına benziyor. Hem çalışanı mutsuz ediyor hem de organizasyon çalışanın bilgi birikimi ve yeteneklerinden tam anlamıyla yararlanamıyor.

Terfi Sürecindeki Sorunlu Alanlar

Yöneticinin vizyonsuz ve önyargılı olması, yönettiği ekibi tam olarak gözleyememesi, üst yönetime ekibinin reklamını yapamaması, ekipteki başarılara kıymet verilmesini sağlayamaması gibi konular da terfi sürecini ve adayların organizasyona katkısını etkileyebilir. Adayların niteliklerinin ne olduğunu idrak etmesi, kimi nerede nasıl uygun bir şekilde kullanacağını bilmesi, adayların yaptığı işe anlam kazandırmasına yardımcı olacaktır. Yönetici desteği olmadığında çalışanın kariyeri ne kadar planlarsa planlasın taslak aşamasında kalır. Kariyer yolculuğunun itici gücü yöneticinin desteğidir, teşviğidir.

Uzun zamandır bulunduğu organizasyona emek veren liyakatli yönetici adayları, terfi atamalarında kendi yöneticisinin atamasını bekleyebiliyor. Organizasyonun stratejisi gereği, bu tip atamalar gecikebiliyor ve bu gecikme aylar, yıllar sürebiliyor. Bu adayların hakkı bu şekilde bariz şekilde yenebiliyor, edineceği haklara, imkanlara geç erişim sağlanmış olabiliyor. Bu durum, kişide yılgınlık ve bıkkınlık yaratabilir. Bu tip durumlarda karar vericiler inisiyatif alarak bu kişilerin edineceği hakları atama gelmeden sağlayabilir ve böylelikle kurumsal hafızaya sahip bu kişileri rakiplerine kaptırmamış olur.

Adayın kendini, çalıştığı yerdeki kişilerle ve başka sektörlerdeki çalışanlardan kendine denk düşündüğü kişilerle kıyasladığı unutulmamalıdır.  Kıyaslama ölçütleri arasında, diğerlerinin kazançları, iş yükü-maaş dengesi, kariyer fırsatları yer alır. Eğer aday, kendi kalibresinde birini (başka yerde veya kendi çalıştığı yerde olsun) kendine denk görüp kıyaslamaya almış ve kıyaslama ölçütlerinden birkaçına göre kendisinin düşük kaldığını tespit ederse, bulunduğu yerde mutsuz olur ve başka fırsatlar peşinde koşmaya başlar.

Çalışanların terfi etmesi sonucunda aldıkları maaş iyileştirmeleri yüklenecekleri sorumlulukla orantılı olmalıdır. Bazı şirketler, terfi zamanlarını maaş zammı yapılan sürelere denk getirip küçük hesaplar peşin koşabiliyor. Hak edilen ücretin daha altında bir ücretle daha fazla sorumluluk vererek çalıştırmayı benimseyebiliyor.

Terfi eden kişi daha fazla sorumluluk alacağından, iletişimde bulunduğu kişiler ağında bir çeşitlilik ve genişleme görülebilir (özellikle yönetici terfilerinde). Etkileşimde bulunduğu kişileri anlayan, kendini net bir şekilde ifade edebilen, bencil davranmayan, açık iletişim kuran, çıkar çatışmalarını yönetebilen, uygun iletişim zemini hazırlayabilen kişilerin de terfiye layık görülmesi kritiktir. Kişilik varyasyonlarına hazırlıklı (çekingen, asosyal, anormal, farklı kültürel köken vb.), temel seviyede anlaşılır bir iletişim altyapısı kuran ve kendini ve yaptığı işi basit ve anlaşılır bir şekilde ifade eden kişilerin karar vericiler tarafından gözlenmesi ve atlanmaması gerekir, ama atlanabiliyor!

Çalışanların kendilerini uzmanlık bilgisine ek olarak farklı alanlarda da geliştirmesi, eğitmesi bilgi birikimini artıracaktır. Yeterli teknik bilgiye sahip değilse ve kendini yetiştirmeyi özde değil de sözde yapıyorsa, bu kişinin terfi ettirilmesi son derece yanlış olacaktır. Bazı çalışanlar sadece hâkim olmadığı bilgileri pazarlayarak çok kişinin önüne geçebiliyor. Yani, sadece lafta gayet iyiyken, özde temelleri tamamen boş! Karar vericilerin bu tip kişilerin tespitini iyi yapıp işin ehli olanları tercih etmeye yönelmesi gerekir.

Özetle, kariyer yolculuğu organizasyon, yönetici ve çalışan arasında her bir çalışan özelinde eşsiz bir rotadır. Adayın niteliklerinin, isteklerinin, yeteneklerinin, bilgi birikiminin ve diğer özelliklerinin tespit edilmesi, liyakatli terfi sürecinin ilk adımıdır. Bu tespiti yapabilecek, gözleyecek ilk kişi yönetici olup organizasyonun sağladığı değerler ve ölçütler bakımdan kararı şekillendirmelidir. Çalışanlarının farkındalığını, değerini görünür kılmalı ve kariyer yolculuğunu kişiye uygun tasarlamalıdır.

Şükrü İMRE -HBR

Okumaya devam et

BORSA

SASA’da bedelli sermaye artırımı primli fiyattan yapılacak

Erdemoğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Erdemoğlu, “Yaptığımız sermaye artırımıyla SASA’nın dev yatırımları daha güvenle ilerleyecek” dedi.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Erdemoğlu Holding, hakim ortağı olduğu SASA Polyester‘in sermaye artırımı için ihraç edeceği borsada işlem görebilir nitelikteki yeni payların tamamını satın alacak.

Şirketten yapılan açıklamaya göre, SPK tarafından yeni payları satın alması için tanınan limitler dahilinde mümkün olan en yüksek pay fiyatını tercih eden holding, aralık ayında nitelikli kurumsal yatırımcılara sattığı payları da daha yüksek bir fiyattan geri almış olacak.

SASA Yönetim Kurulu, sermaye artırımı kararını 8 Şubat’ta yaptığı toplantıda alarak, 5 milyar 321 milyon 653 bin 794,10 lira olan çıkarılmış sermayenin toplam 4 milyar 365 milyon lira satış hasılatı elde edilecek şekilde artırılmasına ve çıkarılacak borsada işlem görebilir nitelikteki yeni payların tamamının halka arz edilmeksizin tahsisli satış yöntemiyle SASA hakim ortağı Erdemoğlu Holding AŞ’ye satılmasına karar verdi. Artırım için 14 Şubat’ta yapılan başvuru, SPK tarafından 16 Mayıs’ta onaylandı.

SASA’dan Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan açıklamada, ‘Sermaye artırımı nedeniyle ihraç edilecek payların tahsisli satışında işlem fiyatı, Borsa İstanbul AŞ’nin Toptan Alış Satış İşlemlerine İlişkin Prosedürü çerçevesinde belirlenen baz fiyat ve Erdemoğlu Holding AŞ’nin son 6 ay içinde gerçekleştirdiği satış işlemlerindeki en yüksek satış fiyatı dikkate alınarak 1 lira nominal değerli beher pay için 49,40 lira olarak belirlenmiştir.’ ifadeleri kullanıldı.

Erdemoğlu Holding’in 12 Aralık 2023’te nitelikli kurumsal yatırımcılara yaptığı satıştaki fiyat olan 43,10 liranın o günkü TL/USD kuruyla karşılığı 1,48 dolara tekabül ederken, 17 Mayıs gün sonu kapanış rakamı olan 49,40 lira ise 17 Mayıs tarihi itibarıyla 1,53 dolara tekabül ediyor.

Sermaye artırımıyla ihraç edilecek 88 milyon 360 bin 324 lira nominal değerli payların tahsisli satış işlemi, SPK’nın ihraç belgesi onayını takiben TEB Yatırım Menkul Değerler AŞ aracılığıyla gerçekleştirilecek. Sermaye artırımı sonucunda şirketin çıkarılmış sermayesi 5 milyar 321 milyon 653 bin 794,10 liradan 5 milyar 410 milyon 014 bin 118,10 liraya yükselecek.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Erdemoğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Erdemoğlu, SASA’nın sermaye artırım sürecinde Erdemoğlu Holding’in şirkete ve yatırımcılarına olan taahhüdünü bir kez daha teyit ettiğini belirtti.

Erdemoğlu, ‘SASA’nın alanında dünyanın en önde gelen şirketlerinden bir tanesi olması için yatırımlarımız tüm hızıyla devam ediyor. Yaptığımız sermaye artırımıyla SASA’nın dev yatırımları daha güvenle ilerleyecek. Sermaye artırımı için ihraç edilen yeni payları, en son Aralık 2023’te yaptığımız satıştaki rakamdan hem lira hem de dolar bazında daha yüksek bir fiyattan geri almamız ise, şirketimize ve yatırımcılarımıza olan taahhüdümüzü bir kez daha teyit etmiştir.’ değerlendirmesinde bulundu.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Denetçi firmalar sınıfta kaldı: Şirketlerin %75’ine çökmeden önce alarm veremediler

Düşünce kuruluşunun bulgularına göre, dört denetim raporundan üçü şirketlerin iflas etme riskiyle karşı karşıya olduğuna dair uyarılar sağlamadı

Yayınlanma:

|

Yazan:

Araştırmaya göre, denetim firmaları, 2010’dan bu yana İngiltere’deki büyük kurumsal çöküşlerin dörtte üçünden önce alarm vermedi ve denetçilerin temel işlevlerinden birini yerine getiremediğine dair endişeleri artırdı.

Sheffield Üniversitesi‘ndeki bir düşünce kuruluşu olan Audit Reform Lab tarafından Pazartesi günü yayınlanan bir rapora göre, dört denetim raporundan üçü, nihayetinde başarısız olan şirketlerin, çöküşten önceki yıl “devam eden endişeyle ilgili önemli bir belirsizlik” sağlayarak iflas etme riskiyle karşı karşıya olduğuna dair uyarılar sağlayamadı.

Denetçilerin, şirketin iflas edeceğine dair bir tahminde bulunmak yerine, şirketin iflas etme riski olduğuna inanıyorlarsa, devam eden bir endişe uyarısı eklemeleri gerekmektedir.

2010 ve 2022 yılları arasında iflas eden halka açık en büyük 250 şirketin denetim raporlarını analiz eden araştırma, EY‘nin başarısız olmadan önceki yıl denetlediği her beş şirketten sadece biri için devam eden endişe uyarıları verdiğini ortaya koydu. PwC, Deloitte ve KPMG vakalarının sırasıyla yüzde 23, yüzde 36 ve yüzde 38’inde uyarı verdi.

Büyük Dörtlü dışındaki denetçiler daha da kötü performans gösterdi ve çöken grupların sadece yüzde 17’si için uyarılarda bulundu.

Bu arada, rapora göre, Büyük Dörtlü‘deki ortalama ortak ücreti 2020 ile 2022 arasında yaklaşık üçte bir oranında artarak 872.500 sterline yükseldi.

Raporda, “Denetçilerin yeterince zorlayıcı olmadığına dair ciddi endişeler var” denildi. “Tasfiye edilen 250 şirketten 38’i son hesaplarında temettü beyan etti. Bunlardan on tanesi zarar etmesine rağmen bunu yaptı ve ikisi . . . Bunu, bir zarar bildirmesine ve iflas riskinin güçlü bir göstergesi olan negatif bir net varlık bakiyesine sahip olmasına rağmen yaptı.”

Rapor, İngiltere’deki muhasebe gözlemcisinin, son yılların en büyük perakende tasarruf skandallarından birinin merkezinde yer alan feshedilmiş yatırım grubu London Capital & Finance’in denetimlerindeki başarısızlıkları nedeniyle PwC ve EY’ye milyonlarca sterlin para cezası vermesinden günler sonra yayınlandı.

Perakendeci BHS, taşeron Carillion ve seyahat grubu Thomas Cook gibi bir dizi yüksek profilli kurumsal başarısızlık, hükümeti denetim sektörü için daha katı kurallar planlamaya sevk etti, ancak bunlar gecikmelere saplandı.

Yeni, daha güçlü bir muhasebe ve yönetim kurulu düzenleyicisi olan Denetim, Raporlama ve Yönetişim Otoritesi’nin (Arga) kurulması da aksiliklerle karşı karşıya kaldı.

Finansal Raporlama Konseyi CEO’su Richard Moriarty, Mart ayında “ilçenin sadece yarısının şerifi” olduğu ve daha güçlü bir denetim düzenleyicisi oluşturmak için uzun süredir ertelenen mevzuat olmadan finansman için “yalvarmak” zorunda kaldığı konusunda uyardı.

Önerilen Helen Tomas Carillion‘dan altı yıl sonra, Birleşik Krallık denetim reformu hala boşa gidiyor İngiltere’nin denetim gözlemcisi FRC, son yıllarda firmalara karşı uyguladığı toplam para cezalarını önemli ölçüde artırmış olsa da, Denetim Reformu Laboratuvarı raporu, cezaların “ortak maaşını önemli ölçüde etkilemek için çok küçük olduğunu – yetersiz bir caydırıcılık sağladığını ve firmaların başarısızlık için ödüllendirilmeye devam etmesini sağladığını” söyledi.

FT haberine göre; Raporda, “Denetim kültürü reforme edilene ve yeni ve daha etkili bir düzenleyici kurulana kadar, denetim firmalarındaki ortaklar, iş güvenine ve ekonomimize daha geniş çapta zarar veren devam eden denetim başarısızlıklarına rağmen büyük finansal ödüller kazanmaya devam edecek” denildi.

EY, PwC, Deloitte ve KPMG yorum yapmaktan kaçındı.

Okumaya devam et

GÜNCEL

Hollandalı şirket, yerli yapay zeka girişimini satın aldı

Yerli girişimcilerin yapay zeka alanındaki başarılarına bir yenisi eklendi. E-ticaret profesyonellerinin yapay zeka teknolojisiyle lifestyle ürün görselleri oluşturmasına olanak tanıyan yerli girişim ARspar, Hollanda merkezli Floorplanner tarafından satın alındı.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Üretken yapay zekanın yazılı ve görsel içerik üretme kapasitesinin potansiyelini kanıtlayan örnekler çoğaldıkça, bu alana yönelen yatırımlar da arttı. Bu odakta çalışan yerli girişimcilerin yapay zeka alanındaki başarılarına bir yenisi eklendi. E-ticaret profesyonellerinin yapay zeka teknolojisiyle fotoğraf çekimi yapmadan yüksek kaliteli lifestyle ürün görselleri oluşturmasına olanak tanıyan yapay zeka ve artırılmış gerçeklik girişimi ARspar, dünya çapında 30 milyonu aşkın kullanıcıya sahip Hollanda merkezli servis Floorplanner tarafından satın alındı.

Lamborghini gibi dünya markalarına hizmet verdi

SaaS (hizmet olarak yazılım) olarak konumlanan ve ilk ürününü Şubat 2023’te kullanıma açan ARspar, yapay zeka fotoğraf düzenleme editörüyle her seviyeden kullanıcının bir dakikadan kısa sürede diledikleri ortamda gerçekçi ürün fotoğrafları oluşturmasına olanak tanıyor. ARSpar’ın profesyonel fotoğraf çekimi mecburiyetini ortadan kaldıran ve 2023’te 55 bini aşkın e-ticaret mağazası tarafından kullanılan teknolojisi, lüks otomobil devi Lamborghini, Inkbox ve Westwing gibi dünya markaları tarafından da kullanılıyor.

Ocak 2024 itibarıyla farklı şirketlerle satın alma görüşmeleri gerçekleştirdiğini ve Nisan 2024’te kullanıcıların iki ve üç boyutlu kat planı hazırlamasına olanak tanıyan Floorplanner ile anlaştıklarını söyleyen ARspar Kurucu Ortağı Gürkan Ordueri, “Bugüne dek pek çok markaya hizmet vermiş olsak da asıl vizyonumuz geleneksel fotoğrafçılığın maliyetlerini karşılamakta zorlanan KOBİ’lere yardımcı olmaktı. Bugün ARspar’ı, bu vizyonu genişletebilecek bir şirkete devrediyoruz. Ekip arkadaşlarımızın bir bölümü, Hollanda merkezli şirkette ürün geliştirme sorumlusu olarak görevlerine devam edecek” dedi.

55 binden fazla kullanıcıya ulaştı

2023’te pre-seed yatırımı aldıklarını hatırlatan Gürkan Ordueri, “Mayıs 2023 – Ocak 2024 döneminde 55 binden fazla e-ticaret satıcısı tarafından kullanılan ARspar, doğrudan satış artırma potansiyeli taşıyan, e-ticarette yer edinmeye çalışan KOBİ’lerin başarısını destekleyen bir yapay zeka servisi. Konuya ilişkin raporlar, artırılmış gerçeklik (AR) deneyiminin %94 daha yüksek dönüşüm oranı getirdiğini gösteriyor. ARspar, her ürün grubu için profesyonel stüdyo çekiminden çok daha az maliyetli bir seçenek sunuyor. Özel istemler ya da istem şablonları kullanılarak her ürün, her arka plana kusursuz bir biçimde yerleştirilebiliyor. Örneğin Lamborghini, SVJ Roadster modelini ARspar kullanarak Ay’da sergiledi” diye konuştu.

“Türkiye’de e-ticaret ve e-ihracatın gelişmesi için çalışmayı sürdüreceğiz”

Spz Akademi ve Gürkanzone markalarıyla e-ticaret yapmak isteyenlere danışmanlık ve eğitim hizmetleri sunduğunu kaydeden Gürkan Ordueri, değerlendirmelerini şu ifadelerle sonlandırdı:

“ARspar, e-ticaret yolculuğumuzda karşılaştığımız bir sorunu çözmek için geliştirdiğimiz bir çözümdü. Sorun olmadan, fırsatlar da bulunmuyor. ARspar bu süreçte binlerce KOBİ’ye çözüm sundu. Şimdi bu exit ile, ARspar’ı aynı dikeyde kalarak, aynı odakta ilerleyebilmesi için devrediyoruz. Türkiye’de e-ticaret ve e-ihracatın genişlemesi ve girişimcilerin önündeki taşların kalkması için çalışmalarımıza var gücümüzle devam edeceğiz.”

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.