Connect with us

ŞİRKETLER

İşletmeler enflasyonla mücadele için ne yapabilir?

Yayınlanma:

|

Euro Bölgesi %8,6 ile tüm zamanların, ABD ise %9,1 ile 40 yılın en yüksek enflasyon rakamlarını açıkladı. Türkiye’de ise enflasyon, TÜİK verilerine göre yıllık bazda %79,6 oranında artarak 24 yılın zirvesine çıktı. Makroekonomik göstergeler birçok ülkenin enflasyonist bir ortam yaşadığına işaret ederken, işletmeler artan girdi maliyetleriyle mücadele ediyor. Peki, şirketler zorlu ekonomik koşulların üstesinden nasıl gelebilir? Bu yazımızda enflasyonun satın almaya etkilerine ve şirketlerin enflasyonla nasıl mücadele edebileceğine sizler için değindik.

Tüketiciler, alım güçlerini korumak için düşük enflasyonu tercih eder. İşletmeler de düşük enflasyondan yanadır, çünkü bugün yaptıkları yatırımlar istikrarlı bir dönemin ardından gelecekte daha büyük kazançlar olarak geri döner. Hükümetlerin de tercihi istikrarlı ve düşük enflasyondur. Fakat bugünün manzarası, bu durumun tam aksine işaret ediyor. Euro Bölgesi %8,6 ile tüm zamanların en yüksek enflasyonunu açıklarken, ABD’de %9,1 ile 40 yılın enflasyon rekoru kırılıyor. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), haziran ayında enflasyonun %10,3’e yükseldiğini açıkladı. Böylece enflasyon son 34 yılın en yüksek seviyesine çıkmış oldu. OECD ülkelerinin yaklaşık üçte biri çift haneli enflasyon kaydederken en yüksek oran Türkiye’de kaydedildi. Ayrıca OECD bölgesinde ortalama gıda enflasyonu temmuzda %12,59 iken Türkiye’de %93,9 oldu. Alım güçleri düşerken girdi maliyetleri artıyor, üretici ve tüketici arasındaki makas açıldıkça açılıyor. Tüm bu gelişmeler, işletmeleri daha stratejik kararlar almaya ve daha temkinli adımlar atmaya yönlendiriyor.

Bu yazımızda öncelikle enflasyonun neden yükseldiğine kısaca değineceğiz. Ardından enflasyonun satın alma departmanlarını nasıl etkilediğinden söz edecek ve şirketlere enflasyonist ortamla başa çıkmalarını kolaylaştıracak öneriler sıralayacağız.

Enflasyon neden yükseliyor?

Ekonomi oldukça temel bir mekanizmayla çalışır: Arz ve talep. Son dönemde ürün ve hizmetlere yönelik talep, pandemi öncesi seviyeleri aşsa da arz buna yetişemiyor. Arz edilen ürün ve hizmet azaldıkça kıymetleniyor ve bu da tüketicilere fiyat artışı olarak geri dönüyor. Çünkü pandemi kaynaklı tedarik zinciri sorunları sürüyor ve hafifleme sinyalleri gösterse de birçok ürün limanlarda ya da gemilerde hedeflerine ulaşmayı bekliyor. Nakliye maliyetleri yüksekliğini korurken, iş gücü problemleri de aynı ölçüde devam ediyor. Öte yandan pandeminin etkileri, ara sıra nükseden yeni varyantlar ve endişelerle dönemsel olarak şiddetlenebiliyor. Örneğin Çin’in uyguladığı sıfır COVID politikasıyla görülen katı kapanma uygulamaları, küresel tedarik zincirini doğrudan etkiliyor.

Pandemi etkilerinin yanı sıra dünyanın en güncel ve süregelen problemlerinden biri olarak sayılan Rusya’nın Ukrayna’yı işgali küresel ekonomide ve ticarette dengeleri değiştiriyor. Dünyanın en büyük tahıl ve gübre ihracatçılarından Rusya’dan küresel yaptırımlar ve Ukrayna’dan savaşın etkileri sebebiyle kısıtlanan arz, gıda fiyatlarını doğrudan etkiliyor. Savaş yarın bitecek olsa dahi Rusya’ya yönelik yaptırımlar ve Batı’nın tedarik kaynaklarını değiştirme çabaları, koşulların bir süre daha eski haline dönmesine engel olacak gibi görünüyor.

Enflasyon, satın alma departmanlarını nasıl etkiliyor?

Satın alma departmanlarının işi doğrudan ürün, hizmet ve taşımacılık maliyetleriyle ilgili olduğundan, satın alma liderleri kariyerlerinin şimdiye kadarki en zorlu dönemlerinden birini yaşıyor. Tedarik sektörüne yazılım sağlayan bir şirket tarafından yürütülen ankette 10 satın alma uzmanından 8’i (%84), tedarik zinciri aksaklarıyla uğraşmanın bugüne kadarki en büyük kariyer zorluğu olduğunu söylüyor.

Tüketici talebindeki hızlı değişimlerden ekonomik aktivitenin canlanmasına, tedarik zinciri problemlerinden ekonomideki kontrolsüz genişlemeye kadar birçok başlık, hammadde fiyatlarına enflasyon olarak yansıyor. Bu durum yeni finansal ve operasyonel riskler ortaya çıkarıyor. Satın alma profesyonelleri maliyetleri nasıl yönetecekleri, riskleri nasıl azaltacakları, sınırlı tedarikle nasıl başa çıkacakları ve kapasitenin yetersiz kullanımı gibi tehditleri nasıl bertaraf edecekleri üzerine düşünüyor. Her birinin yapması gereken başlıca üç şey bulunuyor: Tedarik kullanılabilirliğini en üst seviyeye çıkarmak, gereksiz maliyetleri en aza indirmek ve yeni fırsatları yakalamak. Bu amaçlar, temelde tüm şirketlerin enflasyonla mücadele stratejisinin merkezine yerleşiyor.

Şirketler, enflasyonla mücadele için neler yapabilir?

Bu sorunun yanıtları için Harvard Business Review’da yayımlanan ve birçok değerli öneride bulunulan “How Companies Can Prepare for a Long Run of High Inflation” isimli makaleye başvuruyoruz. Cornell, Missouri, Calgary gibi üniversitelerden akademisyenlerin kaleme aldığı bu yazıda, faiz artırımı önlemlerine ve bilanço düzenlemelerine rağmen enflasyonun bir süre daha bizimle olduğu uyarısında bulunuluyor ve aşağıdaki öneriler sıralanıyor:

Tüm değer zincirinizi ve bu zincirin tedarik zinciri şoklarına maruz kaldığı yönleri anlayın

Yalnızca acil tedarikçileriniz hakkında bilgi edinmenin ötesine geçin ve tedarikçinizin arkasındaki tedarikçiyi bulun. Küçük bir alt bileşen dahi çeşitli üretim aşamalarında dünyayı dolaşır. Her aşamada kesinti risklerini değerlendirin, alternatif tedarik kaynakları geliştirin ve yeterli envanter tuttuğunuza emin olun. Tam zamanında (just-in-time) stokları koruma günleri geride kaldı, tedarikte her ihtimale karşı (just-in-case) yaklaşımını benimsemenin tam zamanı!

Sermaye yapınızı anlayın

 Hisse senetleri, imtiyazlı hisseler, banka kredileri ve borçlar, her birinin üzerinden yeniden geçin. Hangilerinin ne zaman geri ödenmesi gerektiğini, hangilerinin faiz artışlarından etkilendiğini ve temerrüde düşerseniz hangilerinin işletmenizi olumsuz bir duruma sürükleyebileceğinin bilincinde olun. Geçtiğimiz on yılda işe yarayan finansal planlarınız, bugün için anlamlı olmayabilir. Riskleri yönetmek için kredilerinizi yeniden yapılandırın ve acil durumlarda kullanabileceğiniz tampon kredi limitlerini kurmayı sürdürün.

Küresel gelişmelere daha çok önem verin

Ülkelerin ekonomik ve siyasi iş birliklerinde yaşanan değişimlere ve uluslararası tedarikçilerin değişen politikalarına daha fazla dikkat edin. Ülkelerin uzun vadeli ekonomik çıkarları doğrultusunda her zaman rasyonel ve tutarlı hareket etmesi beklenemez. Zira politika, uluslararası baskılar ve ulusal koşullar, rasyonel ekonomik düşünceyi geride bırakarak iş politikalarında hızlı değişimlere yol açabilir.

Merkez bankalarını izleyin

Halihazırda iş yaptığınız ya da dünya ekonomisine yön veren ülkelerin merkez bankalarının kararlarını yakından takip edin. Politika duyuruları ve toplantı tutanaklarını birincil kaynaktan inceleyerek anlamaya çalışın. Analist yorumlarını ve beklentilerini takip ederek piyasadan haberdar olun.

Çalışanlarınıza değer verin

Bu öneri konuya biraz uzak görünse de, insanların iş piyasasından çıkışlarının küresel bir trende dönüştüğü bir dönemde, çalışan moralini yüksek tutmanın ve yıpranmayı önleyici şirket için stratejiler geliştirmenin işlerinize doğrudan etkisi olduğundan şüphe etmeyin. Kilit bir çalışanı kaybetmek, size aylarca sürecek bir üretkenlik kaybı ve yeni bir işe alım sürecinin maddi yüklerine mal olabilir. Çalışanlarınızla sürekli iletişim halinde olun, onların kariyer yolculuklarını takip edin, verimliliklerini artıracak koşulları sağlayarak şirketinize daha çok bağlanmalarını sağlayın ve enflasyonist ortamın onları da derinden etkilediğini bilerek iyileştirmelere gidin.

Kesinti kararlarınızı uygulamaya koyarken bir kez daha düşünün

Başarısız çeyrek dönemler yaşayan birçok teknoloji şirketi, artan maliyetlerle ve enflasyonla mücadele için ilk olarak çalışan kesintileri yapmaya başladı. Binlerce çalışan işinden oldu ve yaşam koşulları değişti. Ekonominin zorlayıcı dönemlerinde bu gibi eylemlere girişmek evrensel bir kabul gibidir fakat maaş, harcama veya personel kesintisi kararları almadan önce biraz daha düşünün, çünkü bu gibi eylemlerin sonucu çoğunlukla düşük çalışan morali ve yıpranmadır. Ar-Ge, çalışan eğitimi, pazarlama gibi alanlarda harcamaları kısmaya başlamak cazip gelse de, bu gibi eylemler için daha stratejik adımlar atın. Örneğin organizasyonel öncelikleri yatırım geri dönüşü, riskler ve belirsizlikler, büyüme potansiyeli gibi nicel göstergelerle belirleyin ve kesintileri en doğru noktalarda yaptığınıza emin olun.

Harcama görünürlüğü elde edin

Elbette yukarıdaki adımı atabilmenin önceliği, harcamalarınıza dair kapsamlı bir bakış açısına sahip olmaktan geçiyor. Bunun için gider yönetimine öncelik verin. Paranın nereye, kim tarafından ve nasıl harcandığını tespit edin. Stratejik ve stratejik olmayan harcamaları birbirinden ayırın, öncelikleri şirketin stratejisiyle uyumlu olarak belirleyin ve sürdürülebilir bir maliyet yönetimi sistemi kullanın. Maliyetleri iyi yönetebilirseniz, uzun vadede size daha çok kazanç olarak geri dönecek yatırımları rakiplerinizden daha fazla yapmayı başarırsınız.

Önerilerden de anlaşılacağı üzere işletmelerin ekonominin zorladığı zamanlarda yapması gereken ilk şey, harcama ve maliyetler üzerinde tam hakimiyet kurarak stratejik adımlar atmak olarak öne çıkıyor. Yukarıdaki maddeleri başarıyla uygulayan şirketler yüksek enflasyonun üstesinden gelmek için esneklik kazanırken, stratejik olarak yatırım yapmalarına olanak tanıyan maliyet yönetim sistemlerini de önceden oluşturabiliyor. Bu sayede şirketler, tabiri caizse yorucu bir ortamda hem hücum hem savunma oynayarak rakiplerini geride bırakma şansı elde ediyor.

Fieldz

Okumaya devam et

GÜNCEL

Şirketlerde Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeliği Neden Şart Olmalı?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Şirketlerin kâr ederek sürdürülebilir şekilde büyümek ve marka değerlerini artırabilmeleri için, kurumsal yönetim ilkelerini benimseyerek kurumsallaşma yolculuğuna çıkmaları artık bir zorunluluk.

Bu süreçte en önemli sermaye ise şüphesiz kaliteli insan kaynağı. İnsan kaynağı deyince şirketin her departmanında görev yapan çalışanlar akla gelse de, bu yazımda şirketin geleceğine yön verecek vizyon ve stratejiler ortaya koyması gereken, icra kuruluna hedef belirleyecek ve bu hedeflerin takibini yapacak Yönetim Kurulu üyeleri özelinde bağımsız üyelere değinmek istiyorum.

Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeliği Nedir?

Malum şirketlerde genelde hissedar üyeler, işin doğası gereğince yönetim kurulu üyeleri olurlar. Hissedarların, şirket yönetim kurulu üyesi olabilmeleri için taşımaları gereken belirlenmiş özel şartlar yok. Ancak şirketin geleceğine yön verecek böylesine önemli bir kurulda yer alacak kişilerin günümüzün zorlu rekabet şartlarında asgari üniversite mezunu olması, en az bir yabancı dil konuşabilmesi, işin gerektirdiği deneyim ve bilgiye sahip olması beklenir.

Peki ama şirketi başarılı bir şekilde yönetmek, kurumsal bir yapıya evirerek daha da büyütmek, gelecek nesillere devredebilmek için sadece hissedar yönetim kurulu üyeleri yeterli mi? Maalesef hayır. Okuyucularımızın akıllarına, şirketlerin zaten profesyonel icra kurulları, genel müdürleri, direktörleri yok mu düşüncesi gelebilir. Tabi ki çoğu şirkette bu kişiler mevcut ama icra organları ile yönetim kurulunun görevlerinin net bir şekilde ayrılması ve icrada yer alan kişilerin aynı zamanda yönetim kurulu üyeliği şapkasını taşımaması gerektiğini artık hepimiz biliyoruz diye düşünüyorum. İşte bu nedenle şirketlerde bağımsız yönetim kurulu üyesi şart.

Her ne kadar Türk Ticaret Kanun’una göre bağımsız yönetim kurulu üyeliği yasal bir zorunluluk olmasa da Sermaye Piyasası Kanun’una göre halka açık şirketlerde bu bir zorunluluk. Nitekim, SPK tarafından yayımlanan Kurumsal Yönetim Tebliğinde de yönetim kurulu içerisindeki bağımsız üye sayısı toplam üye sayısının üçte birinden az ve her durumda bağımsız üye sayısı ikiden az olamayacağı düzenlenmiştir.

Konunun özüne değindiğimize göre, bağımsız yönetim kurulu üyesi nedir bu soruya cevap verecek olur isek, icrada görevli olmayan, üyelik haricinde şirkette başkaca herhangi bir idari görevi veya kendisine bağlı icrai mahiyette faaliyet gösteren bir birim bulunmayan ve şirketin günlük iş akışına ve olağan faaliyetlerine müdahil olmayan kişi olarak tanımlanabilir.

Kimler Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi Olabilir?

Kurumsal Yönetim Tebliğine göre özetle aşağıdaki kriterlerin tamamını taşıyan yönetim kurulu üyesi bağımsız üye olarak nitelendirilir:

  • Şirket hissedarı olmamalı
  • Son beş yıl içerisinde, şirkete önemli ölçüde hizmet ve ürün sağlayan firmaların herhangi birisinde ortak, çalışan veya yönetim kurulu üyesi olmamalı
  • Son beş yıl içerisinde, başta şirketin denetimi (vergi denetimi, kanuni denetim, iç denetim de dahil), derecelendirilmesi ve danışmanlığı olmak üzere, yapılan anlaşmalar çerçevesinde şirketin önemli ölçüde hizmet veya ürün satın aldığı veya sattığı şirketlerde, hizmet veya ürün satın alındığı veya satıldığı dönemlerde, ortak (%5 ve üzeri), önemli görev ve sorumluluklar üstlenecek yönetici pozisyonunda çalışan veya yönetim kurulu üyesi olmaması.
  • Bağımsız yönetim kurulu üyesi olması sebebiyle üstleneceği görevleri gereği gibi yerine getirecek mesleki eğitim, bilgi ve tecrübeye sahip olması.
  • Bağlı oldukları mevzuata uygun olması şartıyla üniversite öğretim üyeleri hariç, kamu kurum ve kuruluşlarında üye olarak seçildikten sonra tam zamanlı çalışmıyor olması.
  • Gelir Vergisi Kanunu’na göre Türkiye’de yerleşik olması.
  • Şirket faaliyetlerine olumlu katkılarda bulunabilecek, şirket ortakları arasındaki çıkar çatışmalarında tarafsızlığını koruyabilecek, menfaat sahiplerinin haklarını dikkate alarak özgürce karar verebilecek güçlü etik standartlara, mesleki itibara ve tecrübeye sahip olması.
  • Şirket faaliyetlerinin işleyişini takip edebilecek ve üstlendiği görevlerin gereklerini tam olarak yerine getirebilecek ölçüde şirket işlerine zaman ayırabiliyor olması.
  • Şirketin yönetim kurulunda son on yıl içerisinde altı yıldan fazla yönetim kurulu üyeliği yapmamış olması.
  • Aynı kişinin, şirketin veya şirketin yönetim kontrolünü elinde bulunduran ortakların yönetim kontrolüne sahip olduğu şirketlerin üçten fazlasında ve toplamda borsada işlem gören şirketlerin beşten fazlasında bağımsız yönetim kurulu üyesi olarak görev almıyor olması

Sonuç

Günümüz dünyasında eğer bir şirketin yönetim kurulu, şirketin yeni ufuklara yelken açmasını sağlayabilecek vizyona sahip, hızlı ve rasyonel kararlar alabilen, icra kuruluna şirketin vizyonu doğrultusunda yön verebilen, strateji belirleyen, tabiri caiz ise şirketin beyni olabilecek insanlardan oluşuyor ise o şirketin bir geleceği olması mümkün. Bu kurulun üyelerinin sadece hissedarlardan oluşması ise maalesef yeterli olmamakta. Mutlaka alanında uzman profesyonel yönetici, mali işler & finans uzmanı, hukukçu, mühendis veya akademisyen olan bağımsız üyelerin şirket yönetim kurulunda yer almaları bu anlamda son derece önemli ve değerli bir kazanım. Bu kişiler, çıkar çatışmasından uzak kalarak, icrada görevli olmayan yönetim kurulu üyeleri içerisinde görevlerini hiçbir etki altında kalmaksızın yapabilme olanağı ile de tüm paydaşlara ayrıca güven verebilirler.

Son söz olarak, gerek hissedar kökenli gerekse bağımsız olsun, şirketlerimizde kadın yönetim kurulu üyelerimizin sayısının artması da en büyük temennimiz.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

Okumaya devam et

GÜNCEL

Veri Okumayan Yönetici, Karanlıkta Yürür

Yayınlanma:

|

Yazan:

Şirket yöneticilerinin etkin kararlar alabilmeleri için yalnızca içgüdülerine değil, düzenli ve doğru veri akışına da ihtiyaçları vardır. Bu bağlamda, farklı zaman dilimlerinde hazırlanan raporlar, şirketin genel sağlığını izlemek, performansını ölçmek ve stratejik planlamaları şekillendirmek açısından vazgeçilmezdir. Bu makalede haftalık, aylık, üç aylık (çeyreklik) ve yıllık olarak izlenmesi gereken temel raporlar ve bunların yönetsel önemi ele alınacaktır.

1. Haftalık Raporlar

🔹 Nakit Akış Raporu

Haftalık nakit giriş ve çıkışlarını gösterir. Likidite sorunlarını erken teşhis ederek ani ödeme problemlerinin önüne geçilmesini sağlar.

🔹 Satış ve Sipariş Raporu

Ürün bazlı satışlar, siparişlerin durumu ve iptaller bu raporda yer alır. Kısa vadeli satış stratejileri bu verilere göre şekillenir.

🔹 Operasyonel Performans Raporu

Üretim kapasitesi, makine kullanımı, vardiya verimliliği gibi metrikleri içerir. Gecikmeleri ve verimsizlikleri tespit etmeye yardımcı olur.

🔹 Stok Durum Raporu

Stokların yeterliliği, devreden ürünler ve kritik stok seviyeleri kontrol edilir. Stok fazlalığı veya eksikliğine karşı hızlı aksiyon almayı sağlar.

2. Aylık Raporlar

🔹 Aylık Gelir-Gider Tablosu (Kâr/Zarar Raporu)

Şirketin mali durumu, kârlılığı, maliyet yapısı ve gider kalemleri analiz edilir. Bütçe kontrolü açısından kilit rol oynar.

🔹 Bütçe Gerçekleşme Raporu

Planlanan bütçe ile gerçekleşen harcamalar karşılaştırılır. Sapmaların nedenleri incelenir ve bütçe disiplinini sağlamak adına iyileştirmeler yapılır.

🔹 Personel Performans ve Devam Raporu

Personel devamsızlıkları, üretkenlik, prim hak edişleri ve memnuniyet gibi göstergeleri içerir. İnsan kaynakları politikalarını yönlendirir.

🔹 Müşteri Memnuniyeti ve Şikayet Raporu

Hizmet kalitesi ve müşteri sadakatinin ölçülmesi açısından önemlidir. Marka imajının korunmasına katkı sağlar.

3. Üç Aylık (Çeyreklik) Raporlar

🔹 Finansal Durum Raporu

Bilanço, gelir tablosu ve nakit akışlarının dönemsel özeti sunulur. Mali sağlamlık ve sürdürülebilirlik ölçülür.

🔹 Stratejik Hedef Gözden Geçirme Raporu

Yıl başında belirlenen hedeflere ne ölçüde ulaşıldığı analiz edilir. Gerekirse stratejiler yeniden şekillendirilir.

🔹 Pazar ve Rekabet Raporu

Rakiplerin fiyatlama, pazar payı ve stratejik adımları değerlendirilir. Şirketin pazardaki konumu netleştirilir.

4. Yıllık Raporlar

🔹 Yıllık Finansal Raporlar

Tüm yılın bilançosu, gelir tablosu, nakit akışı ve dipnotlarla birlikte detaylı şekilde sunulur. Yatırımcılar, denetçiler ve kredi kuruluşları için temel dokümandır.

🔹 Yatırım ve Sermaye Harcama (CAPEX) Raporu

Sabit kıymet yatırımları, tesis ve ekipman harcamalarının yıllık özeti sunulur. Yatırımların geri dönüşü değerlendirilir.

🔹 Risk ve İç Denetim Raporu

Finansal, operasyonel ve hukuki riskler analiz edilir. İç kontrol sistemlerinin yeterliliği ölçülür.

🔹 Kurumsal Performans Raporu

Şirketin genel stratejik başarısı, yöneticilerin performansı ve kurumsal yönetim ilkelerine uyumu gözden geçirilir.

Neden Bu Raporlar Hayati Önem Taşır?

  • Veriye Dayalı Yönetim: Sezgisel kararlar yerine ölçülebilir, doğrulanabilir sonuçlara dayanmak.

  • Erken Uyarı Sistemi: Riskli durumlara karşı önceden tedbir alma imkânı.

  • Yatırımcı Güveni: Finansal şeffaflık sayesinde dış paydaşlara güven verme.

  • Rekabet Avantajı: Pazarın nabzını tutarak hızlı ve isabetli adımlar atma.

  • Süreç Verimliliği: İş süreçlerinde iyileştirme fırsatlarını zamanında yakalama.

Bu raporları düzenli ve disiplinli şekilde takip eden yöneticiler, sadece krizleri önlemekle kalmaz; aynı zamanda büyümeyi planlı ve sürdürülebilir şekilde yönetme becerisi kazanır. Başarılı şirketlerin ardındaki en büyük sır, doğru raporları doğru zamanda okuyabilen yöneticilerdir.

www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

GÜNCEL

Finans Koltuğundan CEO Masasına

Yayınlanma:

|

Yazan:

Günümüzün hızla değişen iş dünyasında şirketlerin başarısı sadece CEO’nun vizyonuna değil, CFO’nun yönetsel karakterine ve stratejik katkısına da bağlıdır. CFO’lar artık sadece finansal raporlama yapan değil; aynı zamanda strateji belirleyen, dönüşüm yöneten ve ekipleri şekillendiren liderlerdir. Bu bağlamda CFO’ları dört farklı tipte sınıflandırmak mümkündür:

1. Finansal CFO

Odağı: İç süreçler | Yaklaşımı: Taktiksel

Finansal CFO, klasik anlamda CFO rolünü temsil eder. Bu tür CFO’lar daha çok aşağıdaki alanlarda uzmanlaşır:

  • Uyum ve Kontroller: Mevzuatlara uygunluk, iç denetim ve kontrol süreçlerinin etkinliği.

  • Bütçeleme ve Raporlama: Finansal verilerin hazırlanması, bütçe planlaması ve performans raporlaması.

  • Risk Yönetimi: Finansal ve operasyonel risklerin önlenmesi ve yönetilmesi.

  • İçe Odaklılık: İç süreçlerin iyileştirilmesine ve mali disiplini sağlamaya yönelik karar alma.

  • Tepkisel Karar Alma: Krizlere ve ani gelişmelere tepki verme odaklı yaklaşımlar.

Bu profil, özellikle finansal düzenlemelerin ön planda olduğu sektörlerde tercih edilir.

2. Operasyonel CFO

Odağı: Dış süreçler | Yaklaşımı: Taktiksel

Operasyonel CFO’lar, sadece finansal değil aynı zamanda operasyonel süreçleri yöneten liderlerdir:

  • İnsan Yönetimi: Ekip yönetimi, motivasyon ve performans odaklı liderlik.

  • Disiplinlerarası İşbirliği: Farklı bölümlerle koordinasyon içinde çalışmak.

  • Dış Şeffaflık: Paydaşlarla güçlü iletişim ve dış görünürlük.

  • İcra Mükemmelliği: Stratejilerin operasyonel düzeyde hayata geçirilmesini sağlamak.

  • Ekip Kuruculuğu: Güçlü, verimli ve uyumlu ekipler oluşturmak.

Bu tür CFO’lar, büyüyen organizasyonlarda operasyonel başarıyı artırmak için kritik rol oynar.

3. İş CFO’su

Odağı: İç süreçler | Yaklaşımı: Stratejik

İş CFO’su, verilerle yön veren ve strateji geliştirme süreçlerine aktif katkı sunan liderdir:

  • İş Zekâsı: Şirketin tüm departmanlarını anlamak ve analiz etmek.

  • Strateji Sürücüsü: Uzun vadeli hedeflerin belirlenmesine katkı sağlamak.

  • Veri Odaklı Kararlar: İş zekâsı araçlarını kullanarak kararlar almak.

  • Operasyonel Anlayış: Operasyonların verimliliği üzerine derin bilgiye sahip olmak.

  • İçsel Etki: Şirket içinde liderlik ve etki gücüne sahip olmak.

Özellikle veriyle yön verilen, analitik gücü yüksek şirketlerde bu tip CFO’lar vazgeçilmezdir.

4. Stratejik CFO

Odağı: Dış süreçler | Yaklaşımı: Stratejik

Stratejik CFO, işin geleceğini şekillendiren ve şirketi rekabetin ötesine taşıyan liderdir:

  • Değer Yaratıcı: Finansal değer üretmeye odaklı stratejiler geliştirir.

  • Yönetim Kurulu Etkileyicisi: Üst düzey karar alma süreçlerinde aktif rol alır.

  • Müşteri Şampiyonu: Müşteri deneyimini finansal stratejilere entegre eder.

  • İnovasyon Sürücüsü: Yeni fikirlerin uygulanmasında öncülük eder.

  • Dönüşüm Lideri: Dijital dönüşüm, sürdürülebilirlik ve kültürel değişim gibi büyük ölçekli değişim süreçlerini yönetir.

Bu CFO tipi, şirketin geleceğini inşa ederken iç ve dış paydaşlarla güçlü ilişkiler kurar.

Hangi CFO tipi olduğunuzu bilmek, hem kariyer gelişiminiz hem de kurumunuza katkınızı artırmak açısından önemlidir. Kurumlar, CFO’nun bu dört rol arasında hangi kombinasyonda uzmanlaştığını bilerek hem stratejik konumlanmalarını güçlendirir hem de değişen dünyaya daha uyumlu hale gelir.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.