Connect with us

GÜNDEM

Prof. Dr. İzzettin Önder : Alman hocalara vefa

Yayınlanma:

|

Hitler’in Almanya’da estirdiği faşist rüzgarı üniversite sisteminde büyük tahribat yaratmış ve Avrupa’nın en güçlü akademik yapısını uzun yıllar toparlanması olanaksız şekilde dağıtmıştır. Faşizmin en büyük düşmanı bilim ve aydınlık olduğundan, güç kazanan faşizm ilkin kendi can düşmanını çeşitli yollardan güçsüzleştirmeye ve kendine ram etmeye yeltenir. Böylece hem düşmanını zayıflatmış, hem de içini kemiren cahilliğini bastırmış olur. Yunan felsefe geleneğinden sonra en önemli felsefe geleneğinin yeşermesini yaşamış, Kant, Hegel gibi tarihe mal olmuş filozoflar yetiştirmiş olan Almanya, ne yazık ki, Hitler gibi tarihsel koşulda sahneye çıkma fırsatını eline geçirmiş olan bir cahil faşiste alan açabilmiştir. Daha da acı olan şudur ki, Martin Heidegger gibi ekol oluşturmuş bazı felsefe ve bilim insanları da Hitler faşizmine destek vermiş, Türkiye’deki “yetmez, ama evet” aymazlarının yaptığına benzer şekilde despotik gelişme sürecine odun taşımıştır. Bununla beraber, Alman bilim insanlarının üstün cesaretini de teslim etmek zorundayız. Örneğin, üniversite üzerindeki, Nazi baskısını yandaşlıkla savunmaya çalışan teslimiyetçi Johannes Stark ve diğer bazı bilim insanları kendi camiası içinde dışlanmış ve yalnız kalmışlardır. Despotizme yönelen her ülkede Hitler Almanyası’nda yaşanan böylesi insanlığa umut vadeden mücadeleler okunmalıdır. Hitler Almanyası’ndan çeşitli ülkelere göçmüş akademisyenlerle ilgili bir belge mevcuttur: Vor Fünfzig Jahren: Die Emigration deutschsprachiger Wissenschaftler 1933-1939, Geselschaft für Wissenschaftsgeschichte Münster.              

Konuyu dağıtmadan basiretli bir memurun öz güvenine dayalı inanılmaz cesaretinin insanlık için nasıl yararlar sağladığı, zulme boyun eğmeme konusunda doktora tezi niteliğinde bir örnektir. İlgili programlarda izlemiş olan değerli okurlarımız da görmüşlerdir ki, Hitler Almanyası’ndan ABD’ye göç etmek isteyen Albert Einstein’in ABD’ye ilhakı görüşmelerini sürdüren ABD’li yetkilinin Einstein’e bir komünist teşkilata üye olup olmadığını sorması ve bundan böyle bu tür kuruluşlara üye olmayacağı konusunda söz vermesini istemesi ve vizeyi bu koşula bağlaması karşısında, Einstein’in bilimsel düşünce sistemine bağlı bir insanın böyle bir taahhüde giremeyeceğini söylemesi üzerine, tüm sorumluluğu alarak, yetkilerini de aşarak Einstein’e vize vermesi birçok kişinin yaşama kavuşmasına yol açmıştır. Arent’in sergilediği Nazi duruşmalarında faşistlere emir kulluğunu fazilet addeden zavallıların yanında, tüm sorumluluğu ve daha önemlisi kişisel riski alarak Einstein’e vize veren memurun yürekliliği bir insanlık örneğidir. Ahlaklı memur verilen emri sorgusuz sualsiz yerine getiren değil, tarihin önünde, çocuklarının ve dostlarının karşısında dik durabilecek şekilde vicdanına göre davranan kişidir.

Hitler’in faşist baskısına maruz kalarak ülkeyi terk eden öğretim üyeleri başta farklı yöntemlerle ABD olmak üzere; çeşitli ülkelere dağıldılar. Bunun önemli örneğini Ünlü Fizikçi von Braun oluşturur. Faşizme destek vermiş olan bu ünlü fizikçi hapis ya da ABD’nin füze çalışmalarına destek vermesi seçeneği karşısında doğal olarak ikinciyi seçerek ABD’de füze çalışmalarının başına geçmiştir. Kör faşist kendi kısır döngüsünde kilitlendiği hedefe giderken hiçbir mantıksal düşünce ve öneriye yer vermediği için günahı kadar nefret ettiği akademiyi tahrip ederken ülkesini nasıl büyük maliyetlerle karşı karşıya bıraktığını bir an olsun düşünmez, çünkü fersude beyin yapısıyla içini kemiren cehaletini yenme arzusu ülkesini düşünme erdeminin üzerindedir.

Hitler zulmünden kaçarak Türkiye’ye gelen fen ve sosyal bilimler alanlarında ünlü hocalar Türkçe öğrenmiş, Türkçe eserler vermiştir. Örneğin, iktisat fakültesinde maliye enstitüsünün kurucusu olan Prof. Dr. Fritz Neumark, fevkalade düzgün bir Türkçe ile Maliyeye Dair Tetkikler başlıklı harika bir kitap yazmıştır. Hukuk alanında, çalışma ekonomisi alanında ve fen bilimleri alanında da önemli çalışmalar yapmış ve eserler vermiş olan Alman hocalar Türk meslektaşlarına Batı dünyasındaki gelişmelerin aktarılmasında önemli işlevler görmüştür.

Türkiye’ye iltica eden hocalar Marx’ın memleketinde yetişmiş olmakla beraber, belki de zamanın ruhu etkisiyle liberal ve piyasacı mantığa bağlı kalmışlar. Ordoliberalizmin öncüleri olmuşlardır. Bu durumun ilgili kişilerin akademik çalışma ve merakından çok, bulundukları zamanın olağanüstü elverişsiz koşullarına bağlı gelişmeler olarak yorumlamak daha uygun olabilir, kanaatindeyim. Şöyle ki, geldikleri ülkede Hitler, devlet aygıtını içeride halka zulüm, dışarıda ise dünyayı kana boyama aracı olarak kullanmaktan geri durmamıştır. Anı dönemde İtalya’da Benito Mussolini de devlet aygıtını faşizmin baskı aracı olarak kullanmaktadır. Hatta 1937 yılının eylül ayında Mussolini yeryüzünün en demokratik iki ülkesinden birinin İtalya, diğerinin ise Almanya olduğunu söyleyebilmiştir; bir faşistin çok tipik içsel-isteksel algılaması! Aynı Dönemde Stalin’in anayasasında da sosyopolitik kurumların parti organınca denetlenebileceği kuralı getirilmiştir. Avrupa’yı saran ve sarsan faşizmin bir ucu da Francisco Franco ile İspanya’da hüküm sürmekte idi. Hal böyle iken, devleti savunmak çok zor idi. Nitekim Türkiye’ye sığınan Alman hocalardan Rüstov ve Röpke, bugünkü neoliberalizmin kuruluş konferansı olan 1938 Walter Lippmann Kolokyumu üyeliklerinde bulunmuştur. Avrupa’da esen faşizm rüzgarlarının Alman hocalarla Türkiye’ye yansıması, maalesef, sosyalizm yönünde değil, liberal akımının gelişmesi şeklinde olmuştur.

25 Mayıs 2022 Çarşamba günü, saat 13.00’te Kadıköy’de Caferağa Mahallesi, Mühürdar Caddesi başlarında, Kadıköy Belediye Başkanı Avukat Şerdil Dara Odabaşı tarafından bir tabela açılışı yapıldı. Alman hocaların büyük çoğunluğunun kaldığı bölgeye hocalara saygı olarak, belediye başkanı ve bazı hocaların konuşmaları eşliğinde bir tabela koyuldu. Prof Dr. Çiğdem Boz Hoca’nın olağanüstü gayretleriyle bu zarif girişim önemli bir vefa örneğidir. Belediye başkanının belirttiği gibi, keşke bu ufak merasime İstanbul Üniversitesi Rektörü, ilgili fakültelerin dekanları da katılarak, vefa borcumuz çok daha kalabalık bir grup tarafından ve anlamlı şekilde dile getirilmiş olsa idi. Yine, belediye başkanının belirttiği gibi, keşke bu merasimde benzer sebepten ülkemizi terk etme zorunda bırakılan akademisyenler de bulunmuş olsa idi.

Faşizm akademi ve akademisyenden günahı gibi nefret eder, çünkü faşizm kendi kör hedefine kilitlendiği için farklı görüşlerden, özellikle de aydınlık fikirlerden ürker. Faşizmin baskısı gücün değil, aydınlık ve özgürlükten duyduğu ürküntünün sonucudur. Tarih göstermiştir ki, toplumsal diyalektik gereği, her karanlığın mutlaka aydınlığı vardır ve olacaktır.

Sol gelişmelere rağbet etmemiş olmakla beraber, akademi dünyamıza önemli katkılar yapmış olan Alman hocaları saygıyla anarken, böylesi vefa borcumuzun ifadesine önayak olmuş Prof Dr. Çiğdem Boz’a ve projeyi ele alarak gerçekleştirmiş olan Kadıköy Belediye Başkanı Sayın Şerdil Dara Odabaşı’ya da akademi dünyamızın minnettar kalacağını düşünüyorum.

Okumaya devam et

EKONOMİ

Eşit İşe Eşit Ücret: Adalet mi, Safsata mı?

Yayınlanma:

|

İzmir Büyükşehir Belediyesine bağlı iştiraklerde çalışan yaklaşık 23 bin temizlik işçisi “eşit işe eşit ücret” taleplerinin yerine gerilmediği gerekçe gösterilerek Sekdikanın kararı ile greve gitmesi ile birlikte “eşit işe eşit ücret” talebini sorgulama gerekçesi de kendiliğinden tekrar gündeme geldi.

Eşit İşe Eşit Ücret: Adalet mi, Safsata mı?

Eşit işe eşit ücret” ilkesi, uzun süredir özellikle sendikal söylemlerde, insan hakları belgelerinde ve politik manifestolarda sıkça yer bulan bir kavram. İlk bakışta son derece adil ve insani bir uygulama gibi görünse de, uygulamaya döküldüğünde birçok sakıncayı beraberinde getirebilir. Bu yazıda bu ilkenin artılarını, eksilerini ve çalışanlar üzerindeki etkilerini objektif bir şekilde ele alacağız.

“Eşit İşe Eşit Ücret” Ne Anlama Geliyor?

Bu ilkeye göre, aynı işi yapan kişilere –cinsiyet, yaş, etnik köken, inanç gibi unsurlara bakılmaksızın– aynı ücretin verilmesi gerekir. Amaç, ayrımcılığı önlemek ve çalışma hayatında fırsat eşitliğini güçlendirmektir.

Ancak “aynı iş” tanımı, yüzeyde benzer olsa da çoğu zaman içerik, sorumluluk, nitelik, performans ve katkı açısından farklılıklar gösterir. Bu noktada “eşit ücret” anlayışı, yüzeysel bir adalet anlayışına dönüşebilir.

Sakıncalar ve Uygulamadaki Zorluklar

1. Performansın Göz Ardı Edilmesi

Aynı pozisyonda çalışan iki kişi düşünün: Biri sorumluluk alıyor, inisiyatif kullanıyor, üretken ve çözüm odaklı; diğeri ise sadece görev tanımı kadar çalışıyor. Ancak ikisine de aynı ücret veriliyor. Bu durum, yüksek performanslı çalışanı demotive eder.

2. Vasatlık Teşviki

Ücretlendirme performansa dayalı değilse, çalışanlar “fazla çalışsam da maaşım değişmeyecek” düşüncesiyle vasat bir çizgiye razı olur. Zamanla iş yerinde genel verimlilik düşer.

3. Yetenekli Çalışanları Kaybetme Riski

Kendini geliştiren, daha fazla katkı sunan çalışanlar, farklılıklarının karşılık bulmadığını fark ettiğinde kuruma olan bağlılıkları zayıflar. Bu da yetenekli çalışanların başka firmalara geçmesine neden olabilir.

4. Adalet Algısının Bozulması

Eşitlik, her zaman adaletle eş anlamlı değildir. Aynı işi yapan kişiler, katkı açısından eşit olmayabilir. Katkıya değil de sadece iş tanımına dayalı ücretlendirme, çalışanlar arasında huzursuzluk yaratır.

Çalışan Üzerinde Psikolojik Etkiler

  • Motivasyon Kaybı: Başarılı çalışan kendini değersiz hisseder.

  • Aidiyet Zayıflar: Kuruma bağlılık azalır.

  • Gizli Tepkiler: Çalışanlar “nasıl olsa bir şey değişmeyecek” düşüncesiyle üretkenliğini bilinçli olarak düşürebilir.

Pozitif  Yanı Var mı?

Elbette var. Özellikle işe yeni başlayanlar veya dezavantajlı gruplar için “eşit işe eşit ücret” ilkesi koruyucu bir çerçeve oluşturabilir. Ancak bu ilke sabit ve katı bir kural haline gelirse, zamanla faydadan çok zarar doğurur.

Alternatif  Yaklaşım: Eşit Fırsat + Adil Ücret

Çözüm, “eşit işe eşit ücret” yerine “eşit fırsat, adil ücret” anlayışında yatıyor. Yani işe alımda, terfide ve gelişimde herkes için fırsat eşitliği sağlanmalı; ancak ücretlendirme nitelik, performans, deneyim, katkı ve sorumluluk gibi kriterlere göre şekillenmeli.

Eşitlik mi, Adalet mi?

“Eşit işe eşit ücret” ilkesi, kulağa hoş gelen bir slogandan ibaret olabilir. Çünkü aynı unvana sahip olmak, aynı katkıyı sağladığınız anlamına gelmez. Gerçek adalet, herkesin katkısı kadar karşılık bulduğu bir sistemle mümkündür.

Bu nedenle şirketler, adalet duygusunu zedelemeyecek şekilde; şeffaf, ölçülebilir ve performansa dayalı ücretlendirme sistemleri kurmalıdır.

Erol TAŞDELEN-Ekonomist    www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

GÜNCEL

DOĞALGAZA ZAM GELDİ

Yayınlanma:

|

Yazan:

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), doğalgaz fiyatlarına zam yapıldığını duyurdu. Konutlarda yüzde 24,6, sanayi tüketicilerinde ise yüzde 7,86’lık artış yarından itibaren geçerli olacak.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), doğalgaz tarifelerinde yeni bir fiyat güncellemesine gitti. Yapılan açıklamaya göre, konut ve sanayi abonelerini kapsayan zamlı tarife belli oldu.

Konutlarda kullanılan doğalgaz yüzde 24,6 oranında zamlandı. Sanayide kullanılan doğalgaz ise yüzde 7,86 oranında zamlandı. Zamlı tarife yarından itibaren geçerli olacak.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) açıklaması şöyle:

“Doğal gaz toptan satış fiyatlarında bütçe hedefleri doğrultusunda değişikliğe gidilmiştir.

BOTAŞ’ın internet sitesinde ilan ettiği BOTAŞ doğal gaz toptan satış fiyatları ışığında, nihai doğal gaz satış fiyatlarında sanayi tüketicileri için ortalama yüzde 7,86 konut tüketicileri için ise ortalama yüzde 24,6 oranında artış söz konusudur.”

Okumaya devam et

Ali Coşkun

30 HAZİRAN: AY SONU UYARILARI

Yayınlanma:

|

Yazan:


Bugün ay sonu olup firmaların finansal sorumluluklarını eksiksiz yerine getirmesi gereken çok önemli bir gündür. Ayrıca yılın ikinci bilanço dönemidir.

Aşağıdaki hususlara azami dikkat edilmesi, firmanızın kredi notu ve bankalarla olan itibarınızın korunması açısından büyük önem taşımaktadır.

Bugüne özel firmaların yapması gerekenler;

1. Banka Borçlarının Kontrolü ve Ödemesi

Çalıştığınız tüm bankalarla sabah erkenden irtibata geçerek; kredi taksitleri, komisyonlar, BCH, KMH, Ek hesap, devre faizleri gibi ödenmesi gereken bir borç olup olmadığını mutlaka yazılı (e-posta) veya sözlü olarak teyit ediniz.

Varsa bu borçlar gün içinde acilen ödenmelidir.

Para transferi gerçekleştirilmiş olsa dahi saat 17.00’den önce banka hesapları kontrol edilmeli, sistemin bu borçları otomatik tahsil edip etmediği bizzat teyit edilmelidir. Sistemsel gecikmeler yaşanabilmektedir.

2. DBS Komisyonları (Doğrudan Borçlandırma Sistemi)

Bazı bankalarda DBS komisyonları manuel olarak tahsil edilmektedir.

Bu nedenle yalnızca para transferi yapmak yeterli olmayabilir.

İlgili komisyonların tahsil edilip edilmediği saat 17.00’den önce mutlaka kontrol edilmelidir.

3. Takas Çek Ödemeleri

Bugün bankalarda yoğunluk yaşanabileceğinden, takas çek ödemeleri son dakikaya bırakılmamalıdır.

Sistemsel problemler ya da personel hataları nedeniyle çek takası gecikebilir.

Takas saatinin 1 dakika geçilmesi bile çeklerin karşılıksız yazılmasına neden olabilir.

4. KMH (Kredili Mevduat Hesabı) Eksi Bakiyeler

KMH hesapları eksi bakiyede ise mutlaka artıya geçirilmelidir.

Bazı bankalarda bu hesapların sadece dışardan EFT ile kapatılması gerekmektedir.

Hesaptaki mevcut bakiye ile kapatılan durumlarda bile Merkez Bankası’na gecikme bildirimi yapılabilmektedir.

Her ay gecikmeli tahakkuk ödemeleri, firmanın Kredi Notunu olumsuz etkiler.

3.500 TL’lik bir tahakkuk kaydı dahi bazı firmaların kredi kullanamamasına neden olmuştur.

Bazen bu tür ödenmeyen borçların nedenini firmalara sorduğumuzda “ banka bize bilgi vermedi “ şeklinde bildirimler alıyoruz.

Bankaların bu tür borçlar ile ilgili olarak firmalara bildirim zorunluluğu bulunmamaktadır.

Ancak bu tür borçları mesela takasta çeki olduğunu firmalara yazılı veya sözlü olarak bildiren banka şubeleri de bulunmaktadır.

5. Merkez Bankası Memzuç Kayıtları

Bugün yapılmayan her ödeme, 30.06.2025 tarihli gecikmiş tahakkuk, temerrüt veya ödenmemiş kredi taksidi olarak Merkez Bankası kayıtlarına geçebilir.

Bu durum firmanızın finansal itibarını ve rating notunu ciddi şekilde düşürebilir.

Sonuç olarak; Ay sonu işlemleri ihmal edilmemeli, tüm banka hareketleri mesai bitiminden önce birebir takip edilmelidir.

Küçük görünen meblağlar uzun vadede büyük sorunlara yol açabilir.

Finansal disiplini sürdüren firmalar, güçlü banka ilişkileri ve yüksek rating ile her zaman bir adım öndedir.

Ay sonunda yapılan bir ihmal güvenilirliği sarsabilir.

Firmaların bugünü sorunsuz bir şekilde geçirmelerini diliyorum.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.