Connect with us

BANKA HABERLERİ

KARA PARA TRAFİĞİ İÇİNDEKİ ŞİRKET VE YÖNETİCİLERİN BAŞINA NELER GELİR

Yayınlanma:

|

KARA PARA TRAFİĞİ İÇİNDEKİ ŞİRKETLER NASIL ETKİLENİR?

Şirketler kara para aklama suçuna karıştıklarında çeşitli ağır cezalarla karşı karşıya kalabilirler. İşte bazı önemli cezalar:

  1. Para Cezaları: Şirketler, kara para aklama faaliyetlerinden elde edilen gelirlerin yanı sıra, ek olarak yüksek miktarda para cezaları ödemek zorunda kalabilirler. Bu cezalar, suçun ciddiyetine ve elde edilen gelirin miktarına göre değişiklik gösterebilir.
  2. Faaliyet Durdurma: Kara para aklama suçuna karışan şirketlerin faaliyetleri geçici veya kalıcı olarak durdurulabilir. Bu, şirketin ticari faaliyetlerini sürdürmesini engelleyerek ciddi mali kayıplara yol açabilir.
  3. Mal Varlıklarının Dondurulması: Şirketin mal varlıkları dondurulabilir, bu da şirketin finansal işlemlerini ve operasyonlarını ciddi şekilde kısıtlar.
  4. Lisans İptali: Şirketin faaliyet gösterebilmesi için gerekli olan lisanslar iptal edilebilir veya askıya alınabilir. Bu, özellikle finansal hizmetler sunan şirketler için büyük bir darbe olabilir.
  5. Yönetici ve Çalışanlara Yönelik Cezalar: Şirketin yöneticileri ve çalışanları da bireysel olarak cezalandırılabilir. Bu, hapis cezaları, para cezaları ve meslekten men gibi yaptırımları içerebilir.

Bu cezalar, kara para aklama faaliyetlerini caydırmak ve suç gelirlerinin yasal ekonomiye girmesini engellemek amacıyla uygulanmaktadır.

KARA PARA TRAFİĞİ İÇİNDEKİ ŞİRKET YÖNETİCİLERİN BAŞINA NELER GELİR?

Şirket yöneticileri kara para aklama suçuna karıştıklarında ciddi cezalarla karşı karşıya kalabilirler. İşte bazı önemli cezalar:

  1. Hapis Cezaları: Yöneticiler, kara para aklama suçuna doğrudan veya dolaylı olarak karıştıklarında uzun süreli hapis cezaları alabilirler. Bu cezalar, suçun ciddiyetine ve yöneticinin rolüne bağlı olarak değişiklik gösterebilir.
  2. Para Cezaları: Yöneticilere, suçtan elde edilen gelirlerin yanı sıra, ek olarak yüksek miktarda para cezaları uygulanabilir. Bu cezalar, yöneticinin suçtaki rolüne ve elde edilen gelirin miktarına göre belirlenir.
  3. Meslekten Men: Yöneticiler, belirli bir süre veya kalıcı olarak meslekten men edilebilirler. Bu, yöneticinin finansal hizmetler veya diğer düzenlemeye tabi sektörlerde çalışmasını engelleyebilir.
  4. Mal Varlıklarının Dondurulması: Yöneticilerin kişisel mal varlıkları dondurulabilir, bu da onların finansal işlemlerini ve kişisel yaşamlarını ciddi şekilde etkileyebilir.
  5. Yönetici Sorumluluğu ve Tazminat: Yöneticiler, şirketin uğradığı zararlar veya üçüncü şahıslara verilen zararlar nedeniyle tazminat ödemek zorunda kalabilirler.

Bu cezalar, kara para aklama faaliyetlerini caydırmak ve suç gelirlerinin yasal ekonomiye girmesini engellemek amacıyla uygulanmaktadır.

KARA PARA TRAFİĞİNDE ROL OYNAYAN YÖNETİCİLERE YURT İÇİNDE NE CEZALAR BEKLER?

Türkiye’de kara para aklama suçuna karışan yöneticilere yönelik cezalar oldukça ağırdır. İşte bazı önemli cezalar:

  1. Hapis Cezası: Türk Ceza Kanunu’nun 282. maddesine göre, kara para aklama suçunu işleyen yöneticiler, 3 ila 7 yıl arasında hapis cezası ile cezalandırılır.
  2. Para Cezası: Suçtan elde edilen gelirlerin yanı sıra, ek olarak yirmi bin güne kadar adli para cezası uygulanabilir.
  3. Meslekten Men: Yöneticiler, belirli bir süre veya kalıcı olarak meslekten men edilebilirler. Bu, özellikle finansal hizmetler veya diğer düzenlemeye tabi sektörlerde çalışmasını engelleyebilir.
  4. Mal Varlıklarının Dondurulması: Yöneticilerin kişisel mal varlıkları dondurulabilir, bu da onların finansal işlemlerini ve kişisel yaşamlarını ciddi şekilde etkileyebilir.
  5. Ağırlaştırıcı Sebepler: Suçun kamu görevlisi veya belirli meslek sahibi kişiler tarafından işlenmesi durumunda, verilecek hapis cezası yarı oranında artırılır.

Bu cezalar, kara para aklama faaliyetlerini caydırmak ve suç gelirlerinin yasal ekonomiye girmesini engellemek amacıyla uygulanmaktadır.

KARA PARA TRANSFERLERİ İÇİNDEKİ BANKALAR NASIL ETKİLENİR?

Kara para aklama faaliyetlerine karışan bankalar ciddi yaptırımlarla karşı karşıya kalabilirler. İşte bazı önemli etkiler:

  1. Para Cezaları: Bankalar, kara para aklama faaliyetlerine karıştıklarında yüksek miktarda para cezaları ödemek zorunda kalabilirler. Bu cezalar, bankanın büyüklüğüne ve suçun ciddiyetine göre değişiklik gösterebilir.
  2. Lisans İptali veya Askıya Alınması: Bankaların faaliyet lisansları iptal edilebilir veya belirli bir süre için askıya alınabilir. Bu, bankanın operasyonlarını durdurmasına veya ciddi şekilde kısıtlanmasına yol açabilir.
  3. Mal Varlıklarının Dondurulması: Bankanın mal varlıkları dondurulabilir, bu da bankanın finansal işlemlerini ve operasyonlarını ciddi şekilde etkiler.
  4. Yönetici ve Çalışanlara Yönelik Cezalar: Bankanın yöneticileri ve çalışanları da bireysel olarak cezalandırılabilir. Bu, hapis cezaları, para cezaları ve meslekten men gibi yaptırımları içerebilir.
  5. İtibar Kaybı: Kara para aklama suçuna karışan bankalar, ciddi bir itibar kaybı yaşar. Bu, müşteri güveninin azalmasına ve bankanın piyasa değerinin düşmesine neden olabilir.

Bu cezalar ve yaptırımlar, kara para aklama faaliyetlerini caydırmak ve finansal sistemin güvenliğini sağlamak amacıyla uygulanmaktadır.

Kara para ödemelerini destekleyen medya organları, gazeteciler veya yazarlar, ulusal ve uluslararası düzeyde ciddi hukuki ve mali yaptırımlarla karşı karşıya kalabilirler. Bu tür yasa dışı faaliyetleri desteklemek, yaymak veya meşrulaştırmak, hem bireylerin hem de medya kuruluşları için önemli sonuçlar doğurur.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Garanti BBVA’dan 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman taahhüdü

Garanti BBVA belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını yeni hedefinin ise 2029 yılının sonuna kadar 3,5 milyar dolar olarak açıkladı.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Garanti BBVA, 2018–2025 dönemi için belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını açıkladı. Bu başarının ardından banka, 2018–2029 yıllarını kapsayan yeni hedefini 3,5 trilyon TL olarak paylaştı.

Garanti BBVA bu taahhütle; iklim değişikliğiyle mücadele, doğal sermayenin korunması, döngüsel ekonomi, sosyal kalkınma ve finansal kapsayıcılık alanlarında güçlü etki yaratmayı amaçlıyor.

Bu rakam, Türkiye’de faaliyet gösteren bankalar arasında en yüksek sürdürülebilir finans taahhüdü oldu.

Garanti BBVA, 2029 yıl sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğini taahhüt ediyor

Garanti BBVA Genel Müdürü Mahmut Akten, bu performansta, sürdürülebilirliği stratejik öncelik haline getirmelerinin önemli bir rol oynadığını vurguladı. Akten, yeşil/sosyal kredilerden çevreci taşıt kredilerine, sürdürülebilir tahvillerden, çevresel ve sosyal yatırımlarda aktif danışmanlık hizmetlerine ve su verimliliğiyle ilgili projelere yönelik “mavi finans” gibi sürdürülebilir finansman ürünü sunduklarını söyledi.

Mahmut Akten, yeni hedefi ise şu sözlerle değerlendirdi: “Şimdi, bu başarıyı daha ileri taşıyarak 2029 yılı sonuna kadar 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman sağlamayı taahhüt ediyoruz. Bu yeni hedef, yalnızca hacim açısından değil, sürdürülebilir finansman hızımız açısından da çarpıcı bir sıçrama anlamına geliyor. 2025’in ikinci yarısından 2029 sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğiz. Bu taahhüdün büyüklüğü, Türkiye’nin düşük karbonlu ve kapsayıcı bir geleceğe geçişinde Garanti BBVA’nın giderek daha da etkin bir rol üstleneceğini gösteriyor.”

BBVA Grubu’nun küresel taahhüdü 1 trilyon euro

Garanti BBVA’nın ana hissedarı BBVA Grubu, 2018-2025 yılları için ilk etapta 100 milyar euro sürdürülebilir finansman hedefi koymuştu. Hedef önce 300 milyar euroya çıkarıldı ve 2024 yılı sonunda tamamlandı. Grup şimdi, 2025–2029 dönemi için 700 milyar euroluk yeni taahhütle toplam hedefini 1 trilyon euroya yükseltti.

BBVA’da Türkiye’nin Payı yüzde 9’a yükseldi

2025’in ilk dört ayında BBVA Grubu’nun sağladığı toplam sürdürülebilir finansmanın yaklaşık 140 milyar TL’si Garanti BBVA tarafından sağlandı. Bu rakamla Türkiye’nin BBVA Grubu içindeki payı sürdürülebilir finansman rakamların raporlanmaya başlandığı 2018 yıllarındaki yüzde 3 seviyesinden bugün yüzde 9’a yükselmiş durumda.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Tahvil Yerine Kredi: Türk Şirketlerinin Finansman Kaderi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye’de reel sektörün finansman ihtiyacını karşılamak için en çok başvurduğu yöntem banka kredileridir. Oysa gelişmiş finansal sistemlerde şirketler, uzun vadeli ve daha uygun maliyetli fon sağlamak için sermaye piyasalarında borçlanma araçlarına, özellikle tahvil ihraçlarına yönelmektedir. Peki Türkiye’de reel sektör neden bu imkândan yeterince yararlanamıyor?

Tahvil İhracının Önündeki Ekonomik Engeller

Tahvil piyasasının gelişmesi; makroekonomik istikrar, faiz oranlarının öngörülebilirliği, düşük enflasyon, istikrarlı döviz kuru, düşük kamu borçlanma ihtiyacı ve yüksek kredi notu gibi birçok değişkene bağlıdır. Ancak:

  • Türkiye’nin ülke kredi notu düşüktür ve bu doğrudan özel sektörün notunu da sınırlamaktadır.

  • Yüksek enflasyon ve faiz oranları, borçlanma maliyetlerini tahvil piyasasında da yükseltmektedir.

  • Kamu kesiminin sürekli yüksek borçlanma ihtiyacı, özel sektörün tahvil ihraçlarını piyasadan dışlama etkisi (crowding out) ile sınırlamaktadır.

Hukuki ve Kurumsal Güven Eksikliği

Sadece ekonomik değil, hukuki ve politik güvensizlik de yabancı ve yerli yatırımcıların özel sektör tahvillerine ilgi göstermemesine yol açıyor. Güçlü bir ikinci el tahvil piyasası oluşmadığı için yatırımcılar uzun vadeli bağlayıcı enstrümanlara mesafeli durmaktadır.

Banka Kredilerine Bağımlılığın Sonuçları

Bu nedenlerle reel sektör, finansmana erişimde tek kanal olarak bankaları kullanmak zorunda kalıyor:

  • Yüksek maliyetli ve kısa vadeli kaynaklara mahkûm olunuyor.

  • Kredi sınırlamaları, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde işletmeleri zorluyor.

  • Kredi vadelerinin kısalığı ve esneklik eksikliği, uzun vadeli yatırım planlarını zorlaştırıyor.

Finansman Araçlarında Çeşitlilik Şart

Türkiye’de reel sektörün daha güçlü, sağlıklı ve uzun vadeli kaynaklara erişebilmesi için:

  • Makroekonomik göstergelerin iyileştirilmesi,

  • Sermaye piyasalarının derinleştirilmesi,

  • Hukuki güven ortamının sağlanması,

  • Tahvil piyasası için ikincil piyasa likiditesinin artırılması büyük önem taşımaktadır.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

 

Okumaya devam et

Ali Coşkun

YÜKSEK BANKA KREDİLERİ

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankalar ekonomik sistemin en önemli finansal aktörleri olarak faaliyet gösterir. Her banka özünde kâr amacı güden bir ticari kuruluştur.

Kredi verirken öncelikle kendi risklerini ve menfaatlerini gözetmek zorundadır. Kullandırdıkları kredilerin faiz oranı veya kar payı, komisyon yapısı, vade şartları da bu doğrultuda belirlenmektedir.

Bugün piyasada bileşik faiz oranları TL cinsi kredilerde %60-65, döviz cinsi kredilerde ise %14-16 bandındadır.

Ayrıca bankaların sigorta, dosya masrafı, kredi tahsis ücreti ve banka ürün satışları gibi birçok kalemi kredi paketine dahil ettiği görülüyor.

Yani faiz veya kar payı dışında çok sayıda gizli maliyetle karşı karşıya kalınıyor.

Firmalar bu şartlar altında yalnızca finansmana erişmekle kalmıyor aynı zamanda ağır bir maliyet yükünü de sırtlanıyorlar.

Bankalar, firmalara kredi limitleri oluştururken sektörel karlılık oranlarına azami dikkat ederler. Ancak burada ciddi bir çelişki var. Bankalar kredi tahsisinde sektörün brüt kâr marjlarını esas alırken, mevcut kredi maliyetleri bu oranları çoktan aşmış durumdadır.

Brüt kâr marjı sektörlere göre ortalama %25-30 arasında değişirken, firmalar %65’in üzerinde bileşik faizle TL borçlanıyor.

Bu koşullarda, kâr eden değil borcunu çevirebilen firma başarılı kabul ediliyor. Bu ne finansal sürdürülebilirliğe ne de sağlıklı bir ekonomiye hizmet eder.

Şu an firmalar yalnızca yüksek faizle değil aynı zamanda yüksek enflasyon, düşük iç talep, yüksek maliyetler, düşük kâr, kur baskısı, iç ve dış pazarlardaki daralma, krediye erişim ve jeopolitik risklerle mücadele etmek zorunda kalıyor.

İhracatçı firmalar için döviz kuru reel anlamda destekleyici olmaktan çıkmış, rekabet gücünü zayıflatıcı bir unsura dönüşmüştür.

Bu koşullar altında firmaların ayakta kalması tesadüf değil direnç ve stratejik yönetimin bir sonucudur. Ama bu direncin ne kadar sürdürülebileceği ise meçhuldür.

Bugün konkordato alan, iflas eden şirketlere şaşırmak yerine bu ortamda hâlâ üretmeye, istihdam yaratmaya, ihracat yapmaya devam eden firmalara hayranlık duymalıyız.

Asıl konuşulması gereken, bu firmaların nasıl hayatta kaldığı ve ne tür stratejiler geliştirdiğidir. Zira bu firmalar sadece kendi faaliyetlerini değil aynı zamanda ekonominin can damarlarını da ayakta tutmaktadır.

Enflasyonla mücadele elbette gereklidir.Ancak bunu yaparken reel sektörü göz ardı etmek hastayı tedavi ederken organlarını iflas ettirmek gibidir.

Faiz politikaları ve sıkılaşma adımları kısa vadede enflasyonu aşağı çekebilir ama ardında üretim yapamayan, borç yükü altında ezilen ve finansmana erişemeyen bir özel sektör kalırsa bu başarı neye yarar?

Bugün geldiğimiz noktada reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesi gerekiyor.

Kredi maliyetlerinin düşürülmesi, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve firmaların üzerindeki dolaylı maliyetlerin azaltılması şarttır.

Aksi takdirde sadece bugünü değil yarının üretim kapasitesini ve ekonomik bağımsızlığını tehlikeye atmış oluruz.

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.