Connect with us

BANKA HABERLERİ

Kara paracılar, paramız ve itibarı

Yayınlanma:

|

Son birkaç haftada Türkiye’nin gündeminde olanlara bakınca, kurumsal çöküşün ne denli derin ve ağır olduğuna tanık oluyoruz.

Aslına bakılırsa tamamı değil; ortaya dökülen ilişkiler, itiraflar, yurtdışında açılan soruşturmalardan henüz bütünün kırıntıları olduğunu görüyoruz.

ABD vergi idaresini dolandıran bir çete, bu suç kazancını aklamak için uluslararası bir bağlantı bulur, Türkiye’de kendisine bulduğu ortak Sezgin Baran Korkmaz (SBK) olur.

Bu kara paranın Türkiye’de izlediği rota, gördüğü himaye, şirket ele geçirmeler, baskı ve tahditlerin akıllara durgunluk verecek boyutta olduğu, ortaya atılan iddia ve ABD’de açılan davanın iddianamesinden gözleniyor.

Bu konuda hükümetin sessizliği, gördüğü himaye konusundaki şüpheleri giderek koyu bir hale getiriyor.

İşin tuhaf tarafı, serbest bankacılık ve kambiyo serbestisi olan son 30 yılı aşan bir sürede oldukça deneyim kazanan bankacılık kesiminde yer alan bazı bankaların nasıl olup da bu kara kara aklama tezgahının çarkında yer almayı kabullenmiş olmasıdır.

Nasıl oluyor da yabancı yatırımları çekmek için kurulan Türkiye’nin Yatırım Ofisi’nin başında bulunanların kara paracılarla fotoğraf karesine girerek kamuoyuna birlikte poz vermiştir?

Bugün kara paracılarla birlikte poz veren bir kamu yetkililerinin ülkenin itibarına verdiği hasar oldukça ağırdır.

Bankaların kara paraya karşı temel süzgeçleri “müşterini tanı” ilkesidir. Tanımadıklarını, ne iş yaptığını nasıl kazandığını bilmediklerini kurumlarına müşteri olarak kaydetmezler. Onların parasını da almazlar, transferine de aracılık etmezler. Sadece bankalar değil, tüm meslek grupları için de kural böyle olmalıdır.

Hele ki devleti temsil eden kurum ve kişiler, ne olduğunu bilmedikleri kişileri yatırımcı olarak muhatap alıp masaya oturmazlar, birlikte fotoğraf çektiremezler.

Yaparlarsa ne olur?

Ülkeyi ‘kara paracıları himaye eden’ bir damgalama ile ortaya sürersiniz.

Ama ne olursa olsun, bu “çektirilmiş fotoğraf” bankalara, bankacılara “zımni bir onaylama” anlamına gelmez.

Bu ortaya dökülen belge ve itiraflarda yer alan kişilerin, kurumların, bankaların, yasal hesap verme süreci dışında da paydaşlarına ve kamuoyuna hesap verme yükümlülüğü var.

“Kurumlar ve kurallar çöktü” denildiğinde çok kavramsal bulanlar için örnek bunlar. Hem de çok ağır ve ülkenin itibarını lekeleyen örnekler.

***

Kara paracılara kucak açan ülke damgası ile lekelenen ülkenin kendi parasına dair politikası da kurumsal çöküşün içinde.

TL’nin itibarını, değerini koruma görevi olan kurumda kurumsal çöküşe belirgin biçimde tanık oluyoruz.

Merkez Bankası işini yapmıyor, yapamıyor. Etrafında dolaşıyor. Giderek artan bir enflasyon ve üretici maliyeti baskısı varken, bankayı yönetenlerin derdi hangi yan yollarla siyasi direktife alan yaratılacağına kafa yormak.

Cumhurbaşkanı kendilerinden faiz indirimi bekliyor. Kendisinin bir TV söyleşisinden aktardığına göre bunu sormuş. Kendisine verilen yanıt, belli ki “Temmuz ve Ağustos’u bir geçelim” denmiş.

Ama zaten indirim yapacak hal de yoktu, gelişmeler yeni bir kur artışı ile ilave baskı getirdi.

Merkez Bankası ise bırakın faiz düşürmeyi, faiz arttırması gereken bir yerde iken “yan yollara” sapmayı, farklı manevralarla kuru tutmayı, hatta piyasa oyuncularını manipüle etmeyi deniyor.

Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, Bankalar Birliği yönetimini ziyaret ediyor. Burada swap anlaşmaları için 4 ülke merkez bankası ile görüştüklerini, bunlardan ikisi ile görüşmelerin “çok iyi noktaya geldiğini” söylüyor.

Geçmişte de denenmiş “pozitif haberle kuru etkileme” manevrası, şişirme nitelik de taşıyor.

Dahası, bu merkez bankalarının hangileri olduğu basına sızdırılıyor; Reuters’ın haberine göre, anlaşmaya en yakın ülkenin Azerbaycan olduğu, bunun dışında “görüşülen ülkeler arasında Malezya ve Güney Kore’nin de öne çıktığı” da not ediliyor. Daha da fazlası, “görüşülen ülkeler arasında Rusya, İngiltere ve bazı diğer Asya ülkeleri de yer alıyor.”

Bitmedi, bir de Katar’la mevcut 15 milyar dolarlık swap anlaşmasının da üzerine, bu tutarın arttırılması için görüşme yürütülüyormuş.

Öyle ki bu swap anlaşmaların temel hedefi, daha önce eritilmiş döviz rezervlerinin bilanço makyajı ile yüksekmiş gibi göstermeye yönelik değilmiş gibi, ciddi ciddi şu açıklama yazılmıştı: “Para takası anlaşmasının temel hedefi yerel para birimleri üzerinden gerçekleştirilen ticareti kolaylaştırmak ve iki ülkenin finansal istikrarına destek sağlamaktır.”

TÜİK verilerine göre, 2020’nin tamamında Çin Yuanı ile yapılan ithalat 218 milyon dolar, ihracat ise 34 milyon dolar olmuş. Ya Çin’le yapılan swap anlaşmasının toplamı büyüklüğü ne? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasına göre 6 milyar dolar, Merkez Bankası’nın TL üzerinden ilan ettiği 46 milyarlık tutarın dolar karşılığına göre 5.5 milyar dolar.

Çin’den 23 milyar dolarlık ithalat yapan Türkiye, sadece 2.8 milyar dolarlık ihracat yapabilmiş.

Bu sayıların hiçbiri “kabına sığmayan” bir yerel para ile alışveriş göstermiyor.

Ama bize anlatılan hikâye bu.

Merkez Bankası’nın kabaca 97 milyar dolarlık altın ve döviz rezervi büyüklüğünün 20 milyar doları, bu tür ülke swapları ile yapılan şişirme rezervler. Şimdi bunu nasıl daha da şişiririz çabası sergileniyor.

Reuters’ın haberine dönelim yeniden.

Görüşülen ülkeler Azerbaycan, Malezya, Güney Kore, Rusya, İngiltere ve bazı Güney Asya ülkeleri imiş.

Azerbaycan’dan 410 milyon dolarlık ithalat yapıp, 2 milyar dolarlık ihracat yapan Türkiye, acaba ne kadarlık bir bölümünü Azerbaycan manatı ya da TL ile yapıyor? 2020’de Türkiye’nin Azerbaycan’a yaptığı ihracatın bedeli 23 milyon manat ile ödenmiş. Hepsi bu. TL’yi bilmiyoruz.

2020’de Kore wonu, Malezya ringiti ile yapılan bir alışveriş de yok.

Swap arayışının bir rezerv makyajı için olduğunu, “karşılıklı yerel para ile ticaret” bahanesinin de vitrin olduğunu biliyoruz.

Bu ülkelerden swap talep edilmiş, onlar da nezaketen “bakarız, inceleyelim” demiş olabilirler. Ancak bu ülkelerin adını sızdırmak, olsa olsa piyasayı manipüle etmekten başka bir anlam ifade etmiyor.

Daha önce de yaşanmıştı. Fed’den swap talep edildiği haberleri gibi.

Bir başka boyut da şu; Türkiye’yi yönetenler ve onların siyasi direktifi altındaki Merkez Bankası kendi parasının itibarını, rezervlerinde duran başka ülkelerin paralarını satarak sağlamaya çalışmıştı, sonu 128 milyar doları ezmek oldu. Şimdi de bu eriyen döviz rezervlerini swap anlaşmalarıyla yüksekmiş gibi gösterme çabasına sığınıyorlar.

Merkez Bankası, Çin’in, Katar’ın, Azerbaycan’ın, Malezya’nın, Kore’nin paralarını TL ile geçici olarak takas ederek kendi bilançosuna koyup, rezervleri yüksek göstererek TL’nin itibarını yükseltemez, koruyamaz. Tersine itibar kaybı yaratır.

Acı tarafı şu; 1989 sonrasında kambiyo serbestisi ve parasına konvertibilitede kazandığı gücü son 3-5 yılda hızla eriten Türkiye, bu konularda oldukça geride kalan ve on yıllarca fark attığı Çin, Rusya, Malezya, Katar ve Azerbaycan gibi ülkelerden “swap ricacılığı” ile parasına itibar arıyor.

Bu adı geçen ülkelerin paralarının uluslararası piyasalardaki konvertibilitesi TL’nin çok gerisinde yer aldı yakın zamana kadar. Bir kısmı hala öyle.

Tüm bunlar, işini yapmayan ama etrafında dolaşarak işlerin yoluna gireceğini sanan bir ekip tarafından yapılıyor. Tıpkı yakın geçmişte benzer biçimde yapıldığı gibi.

Kimse umutsuzluğa kapılmasın.

Türkiye bu kurumsal çöküşün içinden mutlaka çıkacak. Kurumlar da TL de itibarına kavuşacak.

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

TCMB Rezevleri nasıl arttı?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yerli yatırımcının seçim öncesinin iştahlı döviz talebi yerini TL’ye bırakırken yabancının da artan ilgisiyle 1 Nisan’dan 16 Mayıs’ta kadar Merkez Bankası’nın swap ve Hazine mevduatı hariç net rezervi 50 milyar dolar arttı. 10 Mayıs’a kadar ise carry trade kanalından giriş 13.6 milyar dolar.

Yerel seçimler sonrasında Merkez Bankası’nın rezerv birikimi rekor hızda sürerken yurtiçi yerleşiklerin dövizden çıkışı ile yabancı yatırımcıların da TL varlıklara talebi devam ediyor. Bankacıların yaptığı hesaplara göre 1 Nisan -10 Mayıs haftasında yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatında çözülme 12 milyar doları aşarken yabancının carry trade ile yaptığı giriş ise 13.6 milyar doları buldu. 10 Mayıs itibariyle – 23.6 milyar dolar olan swap hariç net rezervlerin de geçen haftanın ilk dört iş gününde -16.3 milyar dolara iyileştiği hesaplandı.

Yurtiçi yerleşiklerde yerel seçim öncesinde yükselen döviz talebi seçime 10 gün kala Merkez Bankası’nın sürpriz faiz artırımı ve seçimlerin ardından ekonomi politikalarında değişiklik olmayacağına inancın güçlenmesiyle geride kaldı. Yurtiçi yerleşikler seçimden sonra döviz mevduatında azalma yaşarken TL varlıklara yönelim arttı. Sadece yerlinin değil yabancının da TL varlıklara talebi seçim sonrası hız kazandı.

Dört iş gününde 7.3 milyar dolar iyileşme

Merkez Bankası haftalık verileri 10 Mayıs haftasında bireysel ve tüzel kişilerin döviz mevduatlarının sırasıyla 1.8 ve 2.2 milyar dolar azaldığını ortaya koydu. Yabancıların da TL tahvil piyasasına 2.8 milyar dolarlık devasa bir giriş görüldü bankacılar bu girişin önemli bir kısmının TL tahvillerin pasif olarak yönetilen fonlardaki ağırlığının artırılmasından gelen alımlardan kaynaklandığını değerlendirdi. Hisse senedi piyasasına geçen hafta 0.1 milyar dolarlık giriş oldu. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ile Merkez Bankası verilerini kullanarak bankacılar geçen hafta swap piyasasına 4.5 milyar dolarlık yurtdışı yatırımcı girişi olmuş olabileceğini hesapladı. Yerli ve yabancı yatırımcıların TL ve TL finansal enstrüman talebi Merkez Bankası’nın swaplardan ve Hazine mevduatından arındırılmış rezervinin geçen hafta 15.4 milyar dolar artırarak -34 milyar dolara yükseltmesini sağladı.

Öte yandan, geçen haftanın ilk dört işgününde yine swaplardan ve Hazine mevduatından arındırılmış net rezervin 7.3 milyar dolar daha artarak – 26.8 milyar dolara yükseldiği hesaplayan bankacılar böylece net rezervler yerel seçim sonrasında 50 milyar dolar arttığını ortaya koydu. Hazine’nin Merkez Bankası’nda tuttuğu 10.4 milyar dolarlık döviz rezervi de eklendiğinde net uluslararası rezervler – 16.3 milyar dolar civarına iyileşmiş durumda. Bankacılar yurtiçi ve yurtdışı yatırımcıların yüksek TL faizine ilgisiyle birlikte önümüzdeki haftalarda swaplar düşülmüş net uluslararası rezervlerin pozitif bölgeye geçme olasılığını yüksek görüyor.

Ekonomim’den Şebnam TURHAN’ın haberine göre; Yerel seçimlerden sonra yani 1 Nisan’dan 10 Mayıs’a kadar Merkez Bankası’nın swaplar düşülmüş net rezervinin ise 42.5 milyar dolar arttığını hesaplayan bankacılar bu hesapta bireyler ve şirketlerin döviz mevduatlarını sırasıyla 5.9 ve 6.4 milyar dolar azalmasının etkili olduğunu kaydetti. Yurtdışı yatırımcılar TL tahvil ve hisse tarafına nette 4.4 ve 0.6 milyar dolar yeni yatırım yaptığını belirten bankacıların hesaplamalarına göre seçimlerden 10 Mayıs’a kadar carry trade yatırımlarının 13 milyar dolar civarında oldu.

TL mevduat faizinde gerileme sürüyor

Bankaların TL mevduat faiz oranları 10 Mayıs haftasında da düşüş yaşadı. Merkez Bankası verilerine göre ortalama TL mevduat faizi 10 Mayıs haftasında bir önceki haftaya göre 52 baz puan azalışla yüzde 60,53 olurken, dolar mevduat faizi 12 baz puan artışla yüzde 1,94’e ve Euro mevduat faizi 12 baz puan artışla yüzde 1,12’ye yükseldi. En çok tercih edilen 3 aya kadar vadeli TL mevduat faiz oranı ise 3 Mayıs haftasındaki yüzde 68,03 seviyesinden 10 Mayıs haftasında yüzde 68,18’e çıktı. Ancak Merkez Bankası verileri ortalama mevduat faiz oranlarını içerdiği için yüksek ve düşük tasarrufa uygulanan faiz oranları farklılık gösteriyor. TL bazlı ticari kredilerin faiz oranı ise aynı haftada bir önceki haftaya göre 18 baz puan azalışla yüzde 65,56 oldu.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Misyon Bank ve Fimple Türkiye’de bankacılık altyapısını dönüştürüyor

Yayınlanma:

|

Yazan:

Misyon Bank ve Fimple, Türkiye’de bankacılık altyapısını dönüştürmek amacıyla büyük bir adım attı. Misyon Bank Genel Müdürlüğü’nde gerçekleşen ve her iki kurumun üst düzey yöneticilerinin katıldığı imza töreniyle, MisyonTech Fimple’ın bulut-tabanlı ana bankacılık platformunu kullanacağı duyuruldu.

Fimple Genel Müdürü Mücahit Gündebahar, Misyon Bank ve iştiraki MisyonTech’in sektöre yeni bir soluk getiren önemli yapılanmalar olduğunu belirtti. Gündebahar, “MisyonTech ile yürüttüğümüz ana bankacılık altyapısı çalışmaları ile Fimple’ın 5500’ü aşan API hizmetini kullanacak olan Misyon Bank, özgün ürünleri daha hızlı geliştirebilecek olmasının yanı sıra ve Fimple pazaryeri aracılığıyla çeşitli sağlayıcılarla iş birliği mümkün olacaktır” dedi.

MisyonTech Genel Müdürü Muhammet Cerit ise iş birliğine ilişkin, “Fimple fonksiyon seti ve MisyonTech tecrübesinin birleşimiyle oluşturduğumuz ‘tOrk’ bankacılık altyapımız, modern mikroservis mimarisi ve bulut tabanlı çözümleriyle çoklu kurum esnekliği sağlayarak Türkiye’de servis bankacılığı hizmetlerinde öncü olacaktır. Yapay zeka ve robotik süreç entegrasyonları ile güçlendirilmiş platformumuz, finans ekosisteminin temel hizmet alanlarını güçlendirerek sektörde bir katalizör işlevi görecektir” şeklinde konuştu.

Misyon Bank Genel Müdürü Dr. Önder Halisdemir iş birliğine ilişkin memnuniyetini dile getirirken, “Fimple, ülkemizin finansal teknolojiler alanında dünya arenasında konumlanmasını sağlayacak değerli bir yapılanma. Mücahit Bey ve ekibiyle sektörün ihtiyaçlarını karşılayacak çözümler geliştirmekten mutluluk duyuyoruz” ifadelerini kullandı.

Söz konusu iş birliği Türkiye ve global pazarda finansal teknolojiler alanında yeni bir dönemin başlangıcı olarak nitelendirilirken, yenilikçi çözümlerin sektör ve tüm paydaşlar için yeni bir pencere açacak nitelikte olacağı paylaşıldı.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Garanti BBVA CEO Baştuğ: “Kredi kartlarına sınırlama getirilmeli”

Geçen yıl krediler yüzde 50 artarken, kredi kartlarında bunun üç katına varan artışlar olduğunu dile getiren Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, tüketimin sakinleşmesi için kredi kartlarına ilişkin adım atılması gerektiğini söyledi. Yıl sonunda enflasyonun baz etkisiyle yüzde 45’e gerileyeceğini belirten Baştuğ, asıl mücadelenin bundan sonra başlayacağını ifade etti.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Ülkedeki en büyük sorunun enflasyon olduğunu söyleyen Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, enflasyonun dizginlenmesi ve tüketimin yavaşlaması için kredi kartlarına sınırlama getirilmesi gerektiğini savundu.

Geçen yıl krediler yüzde 50 artarken, kredi kartlarında bunun üç katına varan artışlar olduğuna da değinen Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, kredi kartı faizlerinin çok düşük kaldığını ve herkesin bu kanala yüklendiğini söyledi. Bu yıl ise 2023’e göre büyüme hızının yavaşladığını ancak yine de kredi kartlarıyla alakalı büyümenin önüne geçecek bir şeylerin yapılması gerektiğini belirten Baştuğ, “Geçen yılın büyümesi tüketimden geldi. Çılgınca bir tüketim yapıldı. Bunun baskılanması, düşmesi lazım. Ülke olarak tüketimle ilgili olarak sakinleşmemiz lazım, daha az tüketmemiz ve büyümeyi başka kaynaklardan elde etmemiz lazım” dedi.

Parasal sıkılaşma politikaları gereği bireysel kredilerde bankaların yüzde 2 büyüme sınırı olduğunu hatırlatan Baştuğ, “Bankalar bireysel kredilerde bu sınırı aşmaları halinde ciddi cezalar ödüyorlar, bu nedenle de aşmamaya özen gösteriyorlar. Bu yıl kredi talebi artsa bile yükselmiş faizle bu baskılanacaktır bireysel taraf için. Tüzel taraf için de benzer bir dünya var, orada da belli sınırlar var. Ortalama enflasyonun yüzde 54-55 seviyesinde biteceğini düşünürsek onun çok altında bir kredi büyümesiyle yılı tamamlarız diye düşünüyorum. Buradan herkes nasibini alacak. Ama hâlâ kredi kartlarıyla alakalı büyümenin önüne geçecek bir şeylerin yapılması gerektiği düşünüyor ve bekliyoruz” dedi.

“Kredi talebi Döviz cinsine kaydı”

Kurda öngörülebilirlik artınca kredi talebinin döviz cinsinden kredilere doğru kaydığını belirten Recep Baştuğ, “Bu talebin kayma nedenlerinden birisi de TL kredilerdeki yüksek faiz oranları. Türk bankaları döviz cinsinden kredi vermeyi, Türk şirketleri de döviz cinsinden kredi kullanmayı öğrendiler. Şu an verilen kredilerin doğru yerlere gittiğini düşünüyorum. Eskisi gibi kurun artışıyla herhangi bir sıkıntı yaratacak bir durum yok. Banka sermayeleri çok güçlü. Topladığımız para sattığımız paradan daha az. Bu trend devam ederse TL miktarı artacaktır. Bankalar kazandıkları parayla eleştirirler. Bankanın amacı kârı ile sermayesini enflasyona ezdirmemektir. Bankaların üzerindeki yük şu anda kârlılıkta kendini gösteriyor” değerlendirmesini yaptı.

20 milyar dolarlık döviz girişi oldu

Seçimden sonra dışarıdan 20 milyar doları bulan bir döviz girişi olduğunu, bireylerin yatırım tercihlerinde de artan oranda TL’leşme gözlemlediklerini söyleyen Recep Baştuğ, “Şu anda gelen paralar yatırım için gelen paralar değil. Onun biraz daha vakti var. En büyük miktar swapla gelen para, ikinci büyük para Türk eurobondlarına geldi. Sonrasında TL Hazine bonolarına ve Borsaya geldi. Rakam her geçen gün artıyor” dedi.

bloomberght

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.