Connect with us

BANKA HABERLERİ

Katılım Bankası’nın Sanayiciye eziyeti

Yayınlanma:

|

Suudi Arabistan Sermayeli Katılım Bankası 2010-2017 yılları arasında, TEVERRUK isimli kredi türü kullanarak, müşterilerin gayrimenkul / konut kredilerini ihtiyaç kredisine çevirip nakit ödeme yapan Katılım Bankası müşterilerine Vergi Denetim Kurulu tarafından yapılan incelemeler neticesinde “Vergi Ziyaı ve özel usulsüzlük cezaları” almaya başlamış, ihbarı yapan personel de Vergi Dairesi tarafından ödüllendirilmişti. Devletin bu banka yüzünden vergi kaybı o kadar çoktu ki iş Sayıştay Raporlarına kadar yansıdı.

Aynı banka ile ilgili şikayetlerin ardı arkası kesilmiyor.

Her fırsatta İslami kurallara göre Bankacılık yaptığını öne süren Katılım Bankanın son şikayet Eskişehir Sanayi Şubesi için geldi. Anlatılanlar bankanın Sanayiciye bakış açısını da gösterir, “elimizi verdik kolumuzu kurtaramıyoruz” türden.

Bir zamanlar “bizimle çalışın diye kapısında yatan banka firma sıkıntıya düşünce alacağını tahsil etmek için kredileri takibe atmakla tehdit etti”.

Kütahya’da faaliyet gösteren İmalatçı Sanayici olan firma, ihracat da yapıyor. Banka için o kadar büyük ki, sizi Eskişehir Sanayi Şubesine devir ediyoruz deniyor. Firma, 2019 yılında finansal sıkıntı yaşayınca, çekleri yazılmaya başlar, kredilerini yapılandırma ödeme süresini uzatma talebinde bulundu. Normalde bu tür yapılandırmalar 1 yıl ödemesiz 3-5 yıl olur. Firmanın istediği sadece 12 ay vade. Üstelik ana ipotekleri bu Katılım Bankasında. Yapılandırınca teminatta ipotek olduğu için karşılık da az ayırıyor bankalar.  Yapılandırma maliyeti düşük üstelik yapılandırma kredilerinde vade 12 ay gibi kısa bir süre aslına bakılır ise yapılandırma bile sayılmaz, kredi vade uzatımı.

Yapılandırma sonrası bankanın tavrı değişti

Firmanın ödememe diye bir niyeti yok aslında sadece süreye ihtiyacı var. Üstelik istediği süre de o kadar yıllarca değil. Kredileri 12 ay gibi yapılandırma bile sayılmayacak şekilde imzalar atıldı taksitlere bağlandı. Yapılandırma sürecinde 10 ay boyunca 5 milyon TL’den fazla nakit kredi taksitleri ödendi; 1 milyon TL’ye yakın Teminat Mektubu bankaya iade edildi.

2 ay taksit kaldı ipotekleri çözmeyiz dedi

Firma bankaya ana ipoteklerini vermişti. 4 parça halinde 5 milyon TL değerinden fazla ipotek var. Firma 12 ay taksitini 10 ayını hiç gecikme yaşamadan ödemiş. Bu arada firma bulunduğu sektör ve yaptığı iş nedeni ile normalleşme sürecine girmiş, kendini finansal olarak rahatlatmış, işleri büyütme aşamasına geçmesi nedeni ile mal alımı ile ilgili Teminat Mektubuna ihtiyaç duyar. Son iki taksit kalınca Katılım Bankasından yeni bir Teminat Mektubu ister.  Önce tabi “teklif yapalım, bakarız” diye firma oyalanır, bu arada teklif yaptıkları da yok; çünkü artık firmalar da finansal okur yazarlık arttı, hangi bankanın nasıl çalıştığını gayet iyi biliniyor; teklif yapacak banka yeni mali veriler, firmanın son durumu, gelecek planları hakkında bilgiler ister; bunların hiç biri yapılmaz sadece “teklif yaptık, sonuç bekliyoruz” diye firma oyalanır.

Aslında firmaya zaman kaybettirmeyip “biz Teminat Mektubu veremeyiz , firmanız ile çalışmak istemiyoruz” dense, firma yeni arayış içine girecek, ihtiyacı olduğunda normal olarak her firma gibi “ipotekleri olan bankadan” ilk taleplerini dile getirmiş.

Teklif ret edildi başınızın çaresine bakın

Bir süre sonra “teklifimiz olumsuz sonuçlandı” cevabı alınır. Firma, bankanın bu kararını saygı ile karşılar öyle ya rekabet şartlarında her bankanın piyasayı algılayış şekli, çalışma şekli, pazardan pay alma iştahı farklı olabilir. Saygı durmalı.

Katılım Bankasından ilerleyemeyen firma diğer bankalar ile görüşür, normal olarak bir sorun ile karşılaşır. Bankalarda temel bir kural vardır, daha önce yoğun çalışmadığınız, nakit akışından yeterli pay almayan, firmanızı tam tanımayan banka öncelikle “çalıştığı bankalarda kredi koşulu ne, teminat durumu ne” diye sorgular tüm bankacılar bilir bu durumu. Firmamızın başına da aynı durum gelir. Normal olarak diğer bankalar, “firmanız ile çalışabiliriz, fakat diğer bankaya ipotek vermişsiniz bize de ipotek verin bir kısmını ipotek karşılığı, bir kısmını çek karşılığı, bir kısmını kefalet karşılıklı yaparız” derler.

Katılım Bankasından ipotek çözülme talep edilir

Diğer bankalardan kredilerde olumlu cevap alan firma bu durumda dört parça 5 milyon TL değerinden fazla yerlerden “2 milyon TL’lık ipotek kalsın diğer ipoteklerin çözülmesi” için Katılım bankasına başvuru yapar. Bu arada risk 800 bin TL kalmış yani firma 2 milyon TL’lık kalan kredinin iki katından fazla ipotek bırakıyor bankaya. Öyle ya hem bankayı teminat açığında bırakmıyor yeterince ipotek bırakılıyor, hem de kendi işi çözülecek. Bu talebi Katılım Bankasına ilettiklerinde hiç beklemedikleri ukalaca tavırlar ile karşılaştılar. Ukala ve ilgisiz bir tavır ile “1 taksit daha ödeyin bakarız onay isteriz” deniyor.

Son çare CİMER şikayeti oldu

Katılın Bankasının ukala ve ilgisiz “basiretsiz tüccar” davranışı karşısında firma tepkisiz kalmadı, sineye çekmedi. Bankaya yapılan teklif bankayı zor durumda ya da teminat açığına düşürecek bir teklif ya da “tüm ipoteklerimizi çöz” şeklinde değildi çünkü. 800 bin TL kalan kredi riskine karşılık 2 milyon TL ipotek bırakıyor.  Zaten kötü niyetli firma 12 ay yapılandırma yapıp, 10 taksit ödemez. Bu talep son iki taksit kala yapılıyor. Firma da durumu anlatacak şekilde CİMER’e şikayet geçti.

BDDK devreye girdi

Firmanın CİMER’e yaptığı şikayet konu ile ilgili olduğu için BDDK’ya yönlendirildi. BDDK firmayı haklı bularak bankaya “uyarı yazısı” gönderdi ve “savunma” istedi. Süreç hızlı işledi, şikayetten bir gün sonra banka talep edile ipotekleri apar topar çözdü. Olabiliyormuş demek ki. Bu örnek olayda, ülkede bankacılığın keyfi kararlar ile yönetilemeyeceği görüldü, basiretli tüccar gibi çözüm odaklı bankacılık yapılması gerektiği BDDK aracılığı ile bankaya ders niteliğinde bir süreç işledi. BDDK bu tür şikayetleri eskisi gibi sadece kağıt üzerinde geçiştirmiyor bankalara maddi ceza da uyguluyor son yıllarda. Öyle az buz cezalar değil milyon TL’lık cezalar.

Firmadan “şikayetinizi geri çekin” talebi istendi

Banka son iki taksit için yetecek ipoteği teminatta bırakıp firmanın talepleri doğrultusunda ipotekleri çözünce firmayı arayarak “şikayetinizi geri çekin” talebinde bulunuyor. Daha önce ortalıkta olmayan şube müdürü ortaya çıkıyor “haberim yoktu, şikayete ne gerek vardı” gibisinden bir şeyler gevelemeye başlıyor.  Firmaların bu tür talebi müdüre gitmiyor haberi yok ise o zaman o koltukta ne işin var müdür! Haberin vardı da yokmuş gibi davranıyorsan o zaman niçin yalan söylüyorsun müdür! Amaç firmanın gönlünü almak değil BDDK’dan şikayeti geri çektirip bankanın para cezasından kurtulmak.

Diğer bankalar da ders olsun

Anadolu Kaplarının şehri Kütahya’daki İmalatçı, ihracatçı firmanın yaşadıkları; Katılım Bankasının başına gelenler diğer bankalara, da ders niteliğinde, diğer firmalara da yol gösterici niteliğinde aslında. BDDK açıkça bankaların “varlık ve ayakta kalma gerekçesi olan firmaların sorunları ile yakın ilgilenin” der nitelikte. “Çözüm Odaklı çalışın, sorun değil çözüm üretin, piyasanın isteklerine kulak tıkamayın” prensibinin altını çiziyor olay.

Bankalara borç ödemek için gayrimenkullerini dahi satan bir firma ve ortaklarına yapılan bu zulüm bundan sonra herkese ders olur umarım. Bankanın iyisi, yöneticinin deneyimi kriz yönetiminde ortaya çıkar. 2021’de bu tür haberleri yazmaya devam edeceğiz.

Erol TAŞDELEN – Ekonomist

Ali Coşkun

YÜKSEK BANKA KREDİLERİ

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankalar ekonomik sistemin en önemli finansal aktörleri olarak faaliyet gösterir. Her banka özünde kâr amacı güden bir ticari kuruluştur.

Kredi verirken öncelikle kendi risklerini ve menfaatlerini gözetmek zorundadır. Kullandırdıkları kredilerin faiz oranı veya kar payı, komisyon yapısı, vade şartları da bu doğrultuda belirlenmektedir.

Bugün piyasada bileşik faiz oranları TL cinsi kredilerde %60-65, döviz cinsi kredilerde ise %14-16 bandındadır.

Ayrıca bankaların sigorta, dosya masrafı, kredi tahsis ücreti ve banka ürün satışları gibi birçok kalemi kredi paketine dahil ettiği görülüyor.

Yani faiz veya kar payı dışında çok sayıda gizli maliyetle karşı karşıya kalınıyor.

Firmalar bu şartlar altında yalnızca finansmana erişmekle kalmıyor aynı zamanda ağır bir maliyet yükünü de sırtlanıyorlar.

Bankalar, firmalara kredi limitleri oluştururken sektörel karlılık oranlarına azami dikkat ederler. Ancak burada ciddi bir çelişki var. Bankalar kredi tahsisinde sektörün brüt kâr marjlarını esas alırken, mevcut kredi maliyetleri bu oranları çoktan aşmış durumdadır.

Brüt kâr marjı sektörlere göre ortalama %25-30 arasında değişirken, firmalar %65’in üzerinde bileşik faizle TL borçlanıyor.

Bu koşullarda, kâr eden değil borcunu çevirebilen firma başarılı kabul ediliyor. Bu ne finansal sürdürülebilirliğe ne de sağlıklı bir ekonomiye hizmet eder.

Şu an firmalar yalnızca yüksek faizle değil aynı zamanda yüksek enflasyon, düşük iç talep, yüksek maliyetler, düşük kâr, kur baskısı, iç ve dış pazarlardaki daralma, krediye erişim ve jeopolitik risklerle mücadele etmek zorunda kalıyor.

İhracatçı firmalar için döviz kuru reel anlamda destekleyici olmaktan çıkmış, rekabet gücünü zayıflatıcı bir unsura dönüşmüştür.

Bu koşullar altında firmaların ayakta kalması tesadüf değil direnç ve stratejik yönetimin bir sonucudur. Ama bu direncin ne kadar sürdürülebileceği ise meçhuldür.

Bugün konkordato alan, iflas eden şirketlere şaşırmak yerine bu ortamda hâlâ üretmeye, istihdam yaratmaya, ihracat yapmaya devam eden firmalara hayranlık duymalıyız.

Asıl konuşulması gereken, bu firmaların nasıl hayatta kaldığı ve ne tür stratejiler geliştirdiğidir. Zira bu firmalar sadece kendi faaliyetlerini değil aynı zamanda ekonominin can damarlarını da ayakta tutmaktadır.

Enflasyonla mücadele elbette gereklidir.Ancak bunu yaparken reel sektörü göz ardı etmek hastayı tedavi ederken organlarını iflas ettirmek gibidir.

Faiz politikaları ve sıkılaşma adımları kısa vadede enflasyonu aşağı çekebilir ama ardında üretim yapamayan, borç yükü altında ezilen ve finansmana erişemeyen bir özel sektör kalırsa bu başarı neye yarar?

Bugün geldiğimiz noktada reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesi gerekiyor.

Kredi maliyetlerinin düşürülmesi, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve firmaların üzerindeki dolaylı maliyetlerin azaltılması şarttır.

Aksi takdirde sadece bugünü değil yarının üretim kapasitesini ve ekonomik bağımsızlığını tehlikeye atmış oluruz.

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Yapay Zekâ Müşteri Temsilcileri Şivenizle Konuşacak

Yayınlanma:

|

Yazan:

Geleneksel çağrı merkezleri; uzun bekleme süreleri, karmaşık IVR menüleri ve tükenmiş müşteri temsilcileriyle karakterizedir. Müşteri temsilcileri genellikle katı senaryolara ve konuşma metinlerine bağlı kalarak iletişim kurar. Müşterilerin iletişim geçmişini yeterince değerlendirerek konuşmayı farklılaştırma imkânı yok denecek kadar azdır. Aynı problemi defalarca anlatmak zorunda kalan müşteriler ise bu durumdan oldukça yorulur. Bu gerginlik hem temsilcilere hem de müşterilere yansır.

Ancak son yıllarda gelişen yapay zekâ teknolojileriyle birlikte, çağrı merkezi deneyimi köklü biçimde değişiyor. Artık müşteriler aradıkları anda, IVR ile boğuşmadan, tüm iletişim geçmişlerini bilen, onları tanıyan bir yapay zeka müşteri temsilcisine bağlanabilecek. Kişisel bir dille karşılanıp, daha hızlı çözümler elde edebilecek.

Anında Yanıt: “Aradığınızda Karşınızda Bir Temsilci Var”

Klasik bir çağrı merkezinde kapasite kısıtları ve vardiyalar sebebiyle çağrıların cevapsız kalması sık rastlanan bir durumdur. Profit.co tarafından yayınlanan bir çalışmaya göre, müşteri temsilcisine bağlanmak için iki dakikadan fazla bekleyen müşterilerin yüzde 60’ı çağrıyı sonlandırıyor. Bir müşterinin iletişim merkezini aradığında çağrısının yanıtsız kalması sadece anlık operasyonel gecikme değildir, “önemsizim” algısı yaratır ve bu his, gelecekteki tüm temas noktalarını olumsuz etkileyerek müşteride uzun vadeli bir sadakat riski yaratıyor. Bu da sosyal medyada olumsuz yorumlar, şikâyet artışı ve marka algısında kalıcı zedelenme anlamına geliyor.

Zendesk’in 2023 tarihli Müşteri Deneyimi Raporu’na göre, müşterilerin yüzde 76’sı yalnızca bir kötü deneyim sonrasında bile markadan tamamen vazgeçebileceğini belirtiyor.

Yapay zekâ destekli temsilciler, bulut işlemcilerle desteklendikleri için arama geldiği anda devreye girebiliyorlar. İşlemci gücü dışında bir kapasite kısıtları yok. Böylece müşteri hatta hiç beklemeden, IVR’dan geçmeden, doğrudan yapay zeka müşteri temsilciyle görüşmeye başlayabiliyor. Bu iletişim merkezinin ulaşılabilirliğini maksimuma çıkarıyor ve çok önemli bir sadakat problemini çözüyor.

Ayrıca klasik çağrı merkezlerinde müşteriler her aradıklarında farklı temsilciye bağlanıp konuyu baştan anlatmak zorunda kalıyor. Invoca tarafından yayınlanan bir anket sonucuna göre, müşterilerin yüzde 53’ü bu durumu oldukça sinir bozucu buluyor. Yapay zekâ destekli müşteri temsilcileri ise CRM ile entegre çalışarak müşterinin geçmişini hatırlıyor, sorunların tekrar anlatılmasına gerek kalmadan bağlama uygun şekilde yanıt verebiliyor. Konuşmanın her anında, daha önce yaşananları dikkate alabiliyor.

Gerçek Kişiselleştirme: “Şivesini, Tonunu, Kelimesini Seçiyor” McKinsey tarafından yapılan bir araştırmaya göre, müşterilerin yüzde 71’i markalardan kişiselleştirilmiş hizmet bekliyor. HubSpot verilerine göre, yapay zekâ kullanan temsilciler yüzde 64 oranında daha fazla kişiselleştirme sağlayabiliyor.

Yakın bir gelecekte, yapay zekâ temsilciler, müşterinin geçmiş verilerini analiz ederek onun tercih ettiği kelimeler, tonlama ve hatta bölgesel şiveyle konuşabilecek. NLP (Doğal Dil İşleme) teknolojisi sayesinde konuşma tarzını anlık değiştirebilen bu sistemler, her müşteriye farklı bir deneyim yaşatacaklar.

Yapay zeka müşteri temsilcileri gerektiğinde sohbeti yumuşatıp, tonu ayarlayacak, konuşma devam ettikçe müşteriyi daha da tanıyarak süreç boyunca kişiselleştirilmeyi artırabilecekler. Yapay zeka müşteri temsilcileri konuşma devam ettikçe müşteriyi ses biyometrilerinden ve konuşmasından, cümle yapısından tanıyarak bazı güvenlik seviyelerini otomatik geçecek. Şüpheli durumlarda veya gerginliklerde insanı ne zaman devreye alması gerektiğinin ayrımını yapabilecek.

Bu gelişme için tüm teknolojiler hazır. Müşteri temsilcisinin şivesini düzenleyen programlar hayatımıza girdi bile. Sesten ve kullanılan kelimelerden duygu analizi yapıp konuşma kalitesini değerlendiren yapay zeka sistemleri var. Konuşma devam ettikçe müşteriyi sesinden ve konuşmasından tanıyan dolandırıcılık önleme programları birçok finans kuruluşunda kullanılıyor. Önümüzdeki dönemde bu teknolojileri yapay zeka asistan platformlarında birleştiren bir çok şirket göreceğiz.

Global örnekler giderek artıyor. Reuters’in haberine göre NatWest, OpenAI destekli Cora ve AskArchie sistemleriyle müşteri memnuniyetini yüzde 150 oranında artırdı. Commonwealth Bank, Microsoft ile birlikte geliştirdiği sistemle günde 50 binden fazla canlı sohbet isteğine yanıt veriyor. JPMorgan ise 2024 yıllık raporunda, yapay zekâ sayesinde işlem maliyetlerini yüzde 30 düşürdüğünü, müşteri bağlılığını ise yüzde 25 artırdığını belirtiyor.

Türkiye’de örnekler var. Fintechtime Haziran 2025 sayısında Aktifbank’ın yapay zeka ve veri analitiğini odağa taşıdığı aktarılıyor. Yapay zekâ müşteri temsilcileri üzerine araştırma geliştirme yapıldığını belirtiyor. Bu sayede müşterilere daha hızlı ve güvenli hizmet sunulacağı, dolandırıcılık analizlerinin güçleneceği vurgulanıyor. Vodafone Türkiye web sitesinde, müşteri hizmetlerinde yapay zekâ müşteri temsilcileri ve sesli chatbot’lar kullandığını ilan ediyor. Müşterilerle yüzde 80 oranında “botlarla” iyileştirilmiş deneyim sunulduğunu, yapay zekâ sistemlerinin iletişimleri takip ettiğini ve duygu analiziyle öfke ya da sorunlu geri dönüşleri tespit ederek gerçek personele yönlendirdiği anlatılıyor.

Sonuç :

Yapay zekâ destekli müşteri temsilcileri, yalnızca çağrı merkezlerinde bir verimlilik aracı değil, aynı zamanda markaların müşterileriyle kurduğu ilişki biçimini temelden dönüştüren bir paradigma değişimini temsil ediyor. Bu yeni nesil temsilciler, anında yanıt verebilen, kişisel bağ kurabilen ve güvenli iletişimi otomatikleştiren özellikleriyle müşteri deneyimini hem hız hem de kalite açısından yeniden tanımlıyor.

Bu dönüşüm; yalnızca çağrı merkezi operasyonlarını değil, aynı zamanda marka sadakatini, itibar yönetimini ve rekabet avantajını da doğrudan etkiliyor. Artık müşteriler, bir kurumla kurdukları ilişkinin sadece fonksiyonel değil, aynı zamanda duygusal ve kişisel olmasını bekliyor. Yapay zekâ, bu beklentilere ölçeklenebilir, sürekli ve tutarlı bir şekilde yanıt verme imkânı sağlıyor.

Finans, telekomünikasyon, e-ticaret ve kamu hizmetleri gibi pek çok sektörde, yapay zekâ temelli müşteri hizmetleri sistemleri yaygınlaşıyor. Bu modeller, yapay zekânın işlem gücünü ve tutarlılığını insan temasının empatik doğasıyla birleştirerek, her müşteri temasını değerli bir deneyime dönüştürüyor.

Yakın gelecekte, bu teknolojilerin daha da entegre olduğu, müşteriyle anlık olarak duygusal bağ kurabilen ve sürekli öğrenerek gelişen yapay zekâ sistemlerinin yaygınlaştığını göreceğiz. Bu sadece müşteri hizmetleri değil, tüm müşteri yolculuğu için bir dönüşüm anlamına geliyor.

Yapay zekâ destekli müşteri temsilcileri, kurumların geleceğe hazır olmasında kritik bir rol üstleniyor. Geçmişi bilen, anı anlayan ve geleceği öngörebilen temsilcilerle müşteri deneyimi artık bir maliyet kalemi değil, stratejik bir rekabet avantajı haline geliyor.

HBR-Dr. Erkut BALOĞLU

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Yapı Kredi emeklilere 27 bin liraya varan nakit promosyon sunuyor

Yapı Kredi Genel Müdür Yardımcısı Serkan Ülgen, “Emeklilerimizi kaliteli hizmet anlayışımız ile buluşturmak için promosyon kampanyamızı 27 bin liraya varan nakit promosyon ve ek ödüllerle zenginleştirdik” dedi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yapı Kredi, emekli maaşlarının yatırılması için Yapı Kredi’yi tercih eden emeklilere 27 bin liraya varan nakit promosyon imkanı tanıyor.

Bankadan yapılan açıklamaya göre, 14 Haziran 2025’den sonra emekli aylığını, Yapı Kredi’den alma taahhüdü veren emekliler 15 bin liraya varan nakit promosyon kazanıyor.

Emekliler, 2 fatura ödeme talimatı vermeleri durumunda 5 bin lira, ilk kez kredi kartı alan veya mevcut kartları ile yapacakları bin lira ve üzeri harcamaya 5 bin lira ve ilk kez Yapı Kredi Mobil uygulamasına giriş yapmaları durumunda ise 2 bin liraya varan ödül kazanma fırsatı elde ediyor.

Böylece emekliler Yapı Kredi’den toplamda 27 bin liraya varan nakit promosyon avantajı yakalıyor.

Yapı Kredi müşterisi emekliler şubeyi ziyaret etmeden, diledikleri yerden Yapı Kredi Mobil, Bireysel İnternet Şubesi veya Müşteri İletişim Merkezi aracılığıyla emekli maaşlarını kolayca Yapı Kredi’ye taşıyabiliyor ve promosyon taahhüdü verebiliyor.

Yapı Kredi müşterisi olmayan emekliler ise e-Devlet üzerinden maaşlarını Yapı Kredi’ye taşıyabiliyor.

– ‘En iyi çözümleri sunmak için çalışmaya devam edeceğiz’

Açıklamada görüşlerine yer verilen Yapı Kredi Genel Müdür Yardımcısı Serkan Ülgen, Yapı Kredi olarak attıkları her adımda emeklilerin yanında olmaya devam ettiklerini belirtti.

Ülgen, müşterilerine pürüzsüz bir deneyim sunduklarını ve ayrıcalıklı hizmetleri ile emeklilerin bir adım önde olmasını sağladıklarını aktardı.

Emeklileri kaliteli hizmet anlayışları ile buluşturmak için promosyon kampanyalarını 27 bin liraya varan nakit promosyon ve ek ödüllerle zenginleştirdiklerine değinen Ülgen, ‘Müşteri odaklı yaklaşımımızla, emeklilerimizi ayrıcalıklı hizmetlerimizle desteklemeye ve onların finansal ihtiyaçlarına yönelik en iyi çözümleri sunmak için çalışmaya devam edeceğiz.’ ifadelerini kullandı.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.