Yabancı sermayeli Katılım Bankalarının birindeki TEVERRUK isimli kredi kullanan müşteriler tarafından nasıl devlete daha az vergi verildiğini; dolayısı ile Vergi Kaçırıldığını; bankanın müşterilerini gayrimenkul / konut kredilerinde nasıl yanlış yönlendirdiğini ve Vergi Kaçırmaya yardım etti.
Yabancı sermayeli Katılım Bankalarının birindeki TEVERRUK isimli kredi kullanan müşteriler tarafından nasıl devlete daha az vergi verildiğini; dolayısı ile Vergi Kaçırıldığını; bankanın müşterilerini gayrimenkul / konut kredilerinde nasıl yanlış yönlendirdiğini ve Vergi Kaçırmaya yardım ettiğini ilk defa ortaya çıkarıp kamuoyu ile 2019’da paylaşmıştık. Yazı büyük ilgi görmüş, daha sonra diğer medya yayınlarında da konu gündeme getirilmişti.
İddialar doğru çıktı : Katılım Bankası Müşterilerine Ceza yağdı
2015-2017 yılları arasında, TEVERRUK isimli kredi türü kullanarak, müşterilerin gayrimenkul / konut kredilerini ihtiyaç kredisine çevirip nakit ödeme yapan Katılım Bankası müşterilerine Vergi Denetim Kurulu tarafından yapılan incelemeler neticesinde “Vergi Ziyaı ve özel usulsüzlük cezaları” tebliğ edilmeye başlandı.
Suudi Arabistan sermayeli Katılım Bankası, 2017 yılında bir personeli tarafından MASAK ve VERGİ DENETİM KURULUNA şikayet edilmiş, Gayrimenkul kredilerinin, tapuya rayiç değer üzerinden satış beyan edileceğinden, gerçek satış değeri tespit edilmemesi için ihtiyaç kredisine çevrildiği ve gayrimenkul kredi bedelini satıcılara nakit ödendiği hususu müfettişlerce sabit görülüp bankanın bu kredileri vergi incelemesine tabi tutulduğunu, skandalı ortaya çıkaran personelin ise devlet tarafından ödüllendirildiğini daha önce gündeme taşımış idik. Yaklaşık 87 milyon TL’lık kredinin incelendiği, tespit edilen gerçek satış değerleri üzerinden alıcı ve satıcıya cezalı tapu harcı ve gelir vergisi cezaları tebliğ edilmiş, bir çok müşteri tarafından bu durum kabul edilip devlet hazinesine “kayıp vergilerin” ödendiğini tespit ettik.
Edinilen bilgilere göre; şu ana kadar sadece Maliyenin tapu harcı olarak 1 milyon TL tahsilat yaptığı, ve ceza tebligatlarının devam ettiğidir.
Banka Danışma Kurulu ne dedi
Bankanın Danışma Kurulunda olan ve bu kredilere “İslami Bankacılık” açısından “uygunluk” veren İslami Bankacılık uzmanları, bu kredilerden elde edilen kar, komisyon gibi ücretlerin, faiz haram hassasiyeti ile bu bankaya mevduat yatıran insanlara dağıtılması ile ortaya çıkan bu durumun nasıl açıklanacağı konusunu uzun zamandır kara kara düşünüyor. İsmini vermek istemeyen bir Danışma Kurulu üyesi, “bu işlemler için bankaya fetva vermediklerini, bunu öğrenince geri çektiklerini, çok zaruri durumlarda teverruk kredisine fetva verdiklerini” belirtmektedir. Büyük sıkıntılardan biri ise, özellikle dini inançlarından dolayı kar payı gelir kaynağına hassas insanların birikimlerine kanun dışı ve haram getiri ödendiği de VDK’nIn inceleme raporları ile kanıtlanmış olması oldu. Banka, yetkilileri bu yöndeki sorulara henüz net cevap vermiş değil.
İhbar eden personel ödüllendirildi
Daha önce röportaj yaptığımız Katılım Bankalarından birinin Operasyon Servisinde çalışan ve Bankasının Konut ( Mortgage ) Kredisi yerine Kredinin ufak bir kısmının Konut Kredisi kalan büyük kısmın da İhtiyaç Kredisi ( Katılım bankalarında bu Teverruk Kredi türü olarak geçiyor ) kullandırılarak konut alım / satım işleminin yapılmasına itiraz edip Bankanın müşterilerini bu yöntemle daha az Tapu Harcı ve Vergi ödemesine teşvik ve aracılık yaptığını, Satıcını Gelir Vergisini düşük ödeyerek Gelir Vergisi kaçırdığı, Devletin Vergi kaybına uğradığı için işlemleri yapmayan personel uydurma gerekçeler ile işten atılması ile iş BDDK’ya oradan da TC Hazine ve Maliye Bakanlığına ayrıca MAKSAK ve Vergi Dairelerine kadar yansımış yapılan incelemelerde Vergi Cezaları yağmaya başlamıştı. Bankanın “müşteri sırrı” nedeni ile evrak göndermeme ve işi savsaklama yöntemi de işe yaramadı. İncelemeler devam etti ve adli süreçler başladı. İhbarı yapan ve bunun için işten atılan Personel ise Vergi Daireleri tarafından maddi olarak ödüllendirilmiş, tamamlanan dosyalarda ödülünü aldığı gibi halen devam eden dosyalardan da ayrıca ödüller almaya devam etmekte.
Süreç bu hale nasıl geldi
2016-17 yıllarında altın çağını yaşayan gayrimenkul sektörü, bankalar için çok cazip bir alan olmuş, bankalar bu pastadan aldıkları payı yükseltmek için birbiri ardına kampanyalar, projeler üretmiş müşteriler ile müteahhitleri kendi çatısı altında birleştirme yarışına girmişlerdir. Her zaman olduğu gibi sektörde öncü ve büyük bankalar bu yarışta açık ara başarılı olarak Pazar paylarını büyüttüler. Bu süreçte geri kalan küçük ölçekli bankalar, malumun ilanı şeklinde bildiğimiz o tipik performans sorguları yapılmıştır.
Herkesin çok iyi bildiği gibi, inşaat sektörü lokomotif bir alan olup devletin kamu gelirleri ve vergileri açısından çok önemli bir alan oldu. Ancak devlet yıllarca bir soruna çözüm üretmeye çalışmıştır. Emlak vergisi matrahını belirleyen ve belediyeler tarafından sabitlenen rayiç değer fiyatları ile piyasada gerçekleşen satış fiyatları arasında devlet aleyhine fahiş farklar oluştu. Bu şekilde alması gerektiği vergiler bir çok kişinin bu satışları rayiç değer üzerinden bildirdiğinden satış bedellerinin geri kalan tutarları tapuda çanta ve valizlerde nakit getirilip teslim edilmiş bunları kayıt altına alamaz durumu ortaya çıkmıştır. Bu sorunu bilen kamu otoritesi şunu bir çok kez dile getirmiştir. Alıp sattığınız gayrimenkulü tapuda gerçek değer üzerinden beyan edilmesini, ileride daha büyük külfet ile karşılaşmamasını, kamu otoritesi olarak bunları kontrol edeceğini ve bu kontrol yöntemlerinin başında ipotekli konut finansmanı denilen mortgate / konut kredilerini kontrol ederek yaptığını, satış bedellerini satıcı hesaplarına banka kanalı ile ödenmesi şartını koyarak, kullandırılan konut kredisi ile bildirilen satış tutarlarını kontrol ettiğini, tespit ettiği farkları cezası ile tahsil edeceğini çeşitli yayın ve genelgelerle vatandaşlarını uyarmıştı. Birçok kez bu şekilde cezalar kesmiş ve tahsilatlar yapmıştır. Nitekim günümüzde tapuya gayrimenkul devri için gittiğinizde Tapu Dairesi sizden belediyeden rayiç değeri gösteren bir belge istemekte, tapudaki müdüründen güvenlik görevlisine kadar herkes ortada banka kredisi varsa “satış bedelinin en az bu kredi kadar olması” gerektiği şeklinde sizi uyarır.
Alan da Satan da az vergi ile kurtulma arayışına girer ise ne olur
Sürekli gayrimenkul alıp satan, ticari, yatırım amaçlı arsa alıp satanlar, özellikle alıcılar için %4 Tapu Harcı ve %35’lere varan Değer Artış Vergileri ile karşı karşıya kaldığı için bankadan konut kredisi isteyen müşteriler için bu noktada maliyet hesapları başlar. Alıcı Tapu Harçlarını en az ödemeye; satıcı da satıştan gelen paranın Vergisinden kurulmak için arayışa girer. Gerçek değer üzerinden yüksek orandaki vergileri ödemek ve mecburen konut kredisi kadar beyan etmek zorunda kaldıklarından taşınmazın maliyeti artar, alıcı için fiyat artar, satıcı için kar marjı düşer. Buradaki sorun nasıl olur da Banka bu alıcı ve satıcı tarafların “az vergi ödeyim” arayışına aracılık eder, yönlendirme yapar.
Bankalar Vergi İncelenmesine niçin girdi
Bankanın vergi incelemesine girmesine neden olan husus da yukarıdaki nedenden kaynaklanmıştır. Bankanın kendisinin Vergi kaçırması değil piyasada bu niyette olan alıcı ve satıcıların banka bünyesinde toplanıp yardım edilmesidir. Hedef baskısı olan banka personelleri piyasada bu yönde bir eksiklik olduğunu sonuç olarak bir talep olduğunu ve hedefleri tutturma uğruna her şeyin mubah olduğu bir yola doğru itilmiştir. Peki nedir bu yol. Alıcı ve satıcı arasında finansman şekli yüzünden tıkanan pazarlıklar, bankanın devreye girmesi ile bir çözüm arayışına girdiğidir. Yani alıcı ve satıcı banka da buluşturulup satıcının tapuda bildirmek istediği satış tutarı kadar mortgate / konut finansmanı yapılarak bu bedel satıcının hesabına ödenmesi ve Gerçek Satış Bedeli ve krediden geriye kalan tutar içinse alıcıya “İhtiyaç Kredisi” statüsünde ve ayni oranda 48 ayı geçmeyecek şekilde bir finansman modeli geliştirip bunu kredi tahsis birimine sunduklarında perde arkasında “sorumluluk size ait” denerek bu iş personele yüklenerek onaylanmasıdır. Tabi burada, görmedim, duymadım ama onayladım mazereti uygunluk onay verenleri sorumluluktan kurtarmaz. Ortada açıkça organize edilmiş bir sistematik kredi altyapısı ayarlanmış bir süreç var ki bu kişiler ben yapmadım banka yaptı hukuksuz savunma yapamayacağı açık olup kişisel olarak da yargı önünde hesap vermeliler. Bankaya mı ne oldu? BDDK tarafından Tapu değerinin ( fatura değerinin ) düşük gösterilmesinden ceza yedi. Tabi bu ceza kaçırılan vergiden verdiği zarardan kat kat düşük, sembolik kaldı yanında.
Hedef baskısı personeli zor durumda bırakıyor
Şubelerde, Hedef baskısı, iş ve ekmek derdi olan bu personelde mecbur bu krediyi kullandırma eğilimi olur. Çünkü çalışmaya devam etmesi için buna mecburdur. Hedef tutturmanın en kolay yolu olarak ortaya çıkar, bir pazarlama faaliyeti dahi yürütülmez çünkü bir müteahhit ya da satıcı için bulunmaz bir yöntemdir. Gayrimenkulünü kredi ile satmasına rağmen satış bedelini nakit alır ve satış değerini devlete düşük beyan etmiştir. Alıcı için değişen bir şey yoktur oran mortgate ile aynı tutulmuş, Çok cüzi miktarda ihtiyaç kredisine çevrildiği için BSMV ve KKDF gibi fark ortaya çıkmasına rağmen kurtulduğu %2-4 aralığındaki Tapu Harcı bunu sübvanse etmiştir. Personel ya performansını sorgulatacak ya da bile bile devletin zarar ettirildiği krediyi mecburen sahiplenecektir.
Asıl suçlu kim?
Bu sistemde en masum olan aslında Şubedeki personeldir. Sorgulanması ve yargılanması gereken “bu sistemi kurgulayan ve uygulamasına onay veren, VUK’a göre vergi kaçırmaya yönelik menfaat temin edildiğini tanımlayan İştirak Suçu ile sorgulanması gereken Yönetim Kadrosudur”. Zira banka iç yazışmalarında bu işlemlerin niçin yapıldığı izin talep yazılarında açık açık belirtilmesine rağmen bu duruma uygunluk verilmiştir. Yazışmalar vahim. Verginin yüksek çıktığı için onay isteği o kadar net ki “ben görmedim duymadım” deme şansı yok. Bunu yapan üstelik, İslami Bankacılık kuralları ile bankacılık yaptıklarını her ürün ve masrafın Danışma Kurulundan onay alınarak yaptığını iddia eden banka olması ayrı trajikomik bir durum. Üstelik banka; “rayiç değer kadar mortgate / konut kredisi kullandırılması, gerçek satış bedelinin ihtiyaç kredisi ile finanse edilmesinin bu kurulca uygun görüldüğünün” deklare ediyor. Bu ürünün beklenenden çok talep görmesinin gerçek nedeni araştırılmamış, reklamlar ile de desteklenmiş, reklam afişleri bankanın camlarını uzun süre süslemişti. Yukarıda özetlenen durum Katılım Bankalarında olmaz ise olmaz koşulu olan “Fatura” sisteminin de gözden geçirilmesi gerçeğidir. “Fatura var mı var o zaman işlem tamam” mantığını her zaman doğru işlemediğinin de belgesidir bu yaşananlar.
Türk tipi İslami bankacılık
İslami “Helal Bankacılık” yaptığını iddia eden bankaların pazarladığı ürünlere dikkat etmek lazım. Her şeyde olduğu gibi bu işlemlerde Arap gibi hesapsızca başlayıp Türk gibi “kitabına uydur” bitiriş işi çıkabilir altından. Hedef baskısında bunalan şubeler, amaca ulaşmak için her aracı mubah sayan üst yönetim, az vergi vermek için çakallıklar peşinde olan taraflar; ihbarlar olmasa bu tip işlemleri fark edemeyen kamu otoritesi. Burada şahsen beni teselli eden Kamu otoritesinin Vergi konusunda ihbarları ciddi hassasiyet ile inceleyip kaçakları ortaya çıkarması; rahatsız eden tarafı ise bu tip alenen dolandırıcılık girişimde vergi kaçıran taraflar ile hala pazarlığa girip uzlaşma yaparak az vergilere razı olması, cezanın taksitlere bölünüp vadeye yayılması.
SONUÇ : Vergi kaçırmaya çalışanlar ile pazarlık yapmak; vatan hainleri ile pazarlık yapmak aynı şey bence. Vergi kaçırmak, üstelik bunu planlayarak yapmak Vatan hainliğidir çünkü. Asgari ücretli bile vergisini verecek üç kuruş maaş ile sürünecek ama milyonlarca liralık varlığın Vergisini kaçıran yüzsüzler rahat rahat gezecek öyle mi. Devlet hafızası unutmaz, tüyü çıkmamış yetim hakkını yüzsüzlerin yanına bırakmayacak, adalet er ya da geç ama işleyecek; vicdanlı vatanperver insanlar ise hala umudumuz olacaktır.
Erol TAŞDELEN
Ekonomist, 25 yıllık banka emekçisi
[email protected]