Connect with us

BANKA HABERLERİ

BANKA VERGİ KAÇIRMAYA YOL GÖSTERİR Mİ

Yabancı sermayeli Katılım Bankalarının birindeki TEVERRUK isimli kredi kullanan müşteriler tarafından nasıl devlete daha az vergi verildiğini; dolayısı ile Vergi Kaçırıldığını; bankanın müşterilerini gayrimenkul / konut kredilerinde nasıl yanlış yönlendirdiğini ve Vergi Kaçırmaya yardım etti.

Yayınlanma:

|

Yabancı sermayeli Katılım Bankalarının birindeki TEVERRUK isimli kredi kullanan müşteriler tarafından nasıl devlete daha az vergi verildiğini; dolayısı ile Vergi Kaçırıldığını; bankanın müşterilerini gayrimenkul /  konut kredilerinde nasıl yanlış yönlendirdiğini ve Vergi Kaçırmaya yardım etti.

Yabancı sermayeli Katılım Bankalarının birindeki TEVERRUK isimli kredi kullanan müşteriler tarafından nasıl devlete daha az vergi verildiğini; dolayısı ile Vergi Kaçırıldığını; bankanın müşterilerini gayrimenkul /  konut kredilerinde nasıl yanlış yönlendirdiğini ve Vergi Kaçırmaya yardım ettiğini ilk defa ortaya çıkarıp kamuoyu ile 2019’da paylaşmıştık. Yazı büyük ilgi görmüş, daha sonra diğer medya yayınlarında da konu gündeme getirilmişti.

İddialar doğru çıktı : Katılım Bankası Müşterilerine Ceza yağdı

2015-2017 yılları arasında, TEVERRUK isimli kredi türü kullanarak, müşterilerin gayrimenkul / konut kredilerini ihtiyaç kredisine çevirip nakit ödeme yapan Katılım Bankası müşterilerine Vergi Denetim Kurulu tarafından yapılan incelemeler neticesinde “Vergi Ziyaı ve özel usulsüzlük cezaları” tebliğ edilmeye başlandı.

Suudi Arabistan sermayeli Katılım Bankası, 2017 yılında bir personeli tarafından MASAK ve VERGİ DENETİM KURULUNA şikayet edilmiş, Gayrimenkul kredilerinin, tapuya rayiç değer üzerinden satış beyan edileceğinden, gerçek satış değeri tespit edilmemesi için ihtiyaç kredisine çevrildiği ve gayrimenkul kredi bedelini satıcılara nakit ödendiği hususu müfettişlerce sabit görülüp bankanın bu kredileri vergi incelemesine tabi tutulduğunu, skandalı ortaya çıkaran personelin ise devlet tarafından ödüllendirildiğini daha önce gündeme taşımış idik. Yaklaşık 87 milyon TL’lık kredinin incelendiği, tespit edilen gerçek satış değerleri üzerinden alıcı ve satıcıya cezalı tapu harcı ve gelir vergisi cezaları tebliğ edilmiş, bir çok müşteri tarafından bu durum kabul edilip devlet hazinesine “kayıp vergilerin” ödendiğini tespit ettik.

Edinilen bilgilere göre; şu ana kadar sadece Maliyenin tapu harcı olarak 1 milyon TL tahsilat yaptığı, ve ceza tebligatlarının devam ettiğidir.

Banka Danışma Kurulu ne dedi

Bankanın Danışma Kurulunda olan ve bu kredilere “İslami Bankacılık” açısından “uygunluk” veren İslami Bankacılık uzmanları, bu kredilerden elde edilen kar, komisyon gibi ücretlerin, faiz haram hassasiyeti ile bu bankaya mevduat yatıran insanlara dağıtılması ile ortaya çıkan bu durumun nasıl açıklanacağı konusunu uzun zamandır kara kara düşünüyor. İsmini vermek istemeyen bir Danışma Kurulu üyesi, “bu işlemler için bankaya fetva vermediklerini, bunu öğrenince geri çektiklerini, çok zaruri durumlarda teverruk kredisine fetva verdiklerini” belirtmektedir. Büyük sıkıntılardan biri ise, özellikle dini inançlarından dolayı kar payı gelir kaynağına hassas insanların birikimlerine kanun dışı ve haram getiri ödendiği de VDK’nIn inceleme raporları ile kanıtlanmış olması oldu. Banka, yetkilileri bu yöndeki sorulara henüz net cevap vermiş değil. 

İhbar eden personel ödüllendirildi

Daha önce röportaj yaptığımız Katılım Bankalarından birinin Operasyon Servisinde çalışan ve Bankasının Konut ( Mortgage ) Kredisi yerine Kredinin ufak bir kısmının Konut Kredisi kalan büyük kısmın da İhtiyaç Kredisi ( Katılım bankalarında bu Teverruk Kredi türü olarak geçiyor ) kullandırılarak konut alım / satım işleminin yapılmasına itiraz edip Bankanın müşterilerini bu yöntemle daha az Tapu Harcı ve Vergi ödemesine teşvik ve aracılık yaptığını, Satıcını Gelir Vergisini düşük ödeyerek Gelir Vergisi kaçırdığı,  Devletin Vergi kaybına uğradığı için işlemleri yapmayan personel uydurma gerekçeler ile işten atılması ile iş BDDK’ya oradan da TC Hazine ve Maliye Bakanlığına ayrıca MAKSAK ve Vergi Dairelerine kadar yansımış  yapılan incelemelerde Vergi Cezaları yağmaya başlamıştı. Bankanın “müşteri sırrı” nedeni ile evrak göndermeme ve işi savsaklama yöntemi de işe yaramadı. İncelemeler devam etti ve adli süreçler başladı. İhbarı yapan ve bunun için işten atılan Personel ise Vergi Daireleri tarafından maddi olarak ödüllendirilmiş, tamamlanan dosyalarda ödülünü aldığı gibi halen devam eden dosyalardan da ayrıca ödüller almaya devam etmekte.

Süreç bu hale nasıl geldi

2016-17 yıllarında altın çağını yaşayan gayrimenkul sektörü, bankalar için çok cazip bir alan olmuş, bankalar bu pastadan aldıkları payı yükseltmek için birbiri ardına kampanyalar, projeler üretmiş müşteriler ile müteahhitleri kendi çatısı altında birleştirme yarışına girmişlerdir. Her zaman olduğu gibi sektörde öncü ve büyük bankalar bu yarışta açık ara başarılı olarak Pazar paylarını büyüttüler. Bu süreçte geri kalan küçük ölçekli bankalar, malumun ilanı şeklinde bildiğimiz o tipik performans sorguları yapılmıştır.

Herkesin çok iyi bildiği gibi, inşaat sektörü lokomotif bir alan olup devletin kamu gelirleri ve vergileri açısından çok önemli bir alan oldu. Ancak devlet yıllarca bir soruna  çözüm üretmeye çalışmıştır. Emlak vergisi matrahını belirleyen ve belediyeler tarafından sabitlenen rayiç değer fiyatları ile piyasada gerçekleşen satış fiyatları arasında devlet aleyhine fahiş farklar oluştu. Bu şekilde alması gerektiği vergiler bir çok kişinin  bu satışları rayiç değer  üzerinden bildirdiğinden  satış bedellerinin geri kalan tutarları tapuda çanta ve valizlerde nakit getirilip teslim edilmiş bunları kayıt altına alamaz durumu ortaya çıkmıştır. Bu sorunu bilen kamu otoritesi şunu bir çok kez dile getirmiştir. Alıp sattığınız gayrimenkulü tapuda gerçek değer üzerinden beyan edilmesini, ileride daha büyük külfet ile karşılaşmamasını,  kamu otoritesi olarak bunları kontrol edeceğini ve bu kontrol yöntemlerinin başında ipotekli konut finansmanı denilen mortgate / konut kredilerini kontrol ederek yaptığını, satış bedellerini satıcı hesaplarına banka kanalı ile ödenmesi şartını koyarak, kullandırılan konut kredisi ile bildirilen satış tutarlarını kontrol ettiğini, tespit ettiği farkları cezası ile tahsil edeceğini çeşitli yayın ve genelgelerle vatandaşlarını uyarmıştı. Birçok kez bu şekilde cezalar kesmiş ve tahsilatlar yapmıştır. Nitekim günümüzde tapuya gayrimenkul devri için gittiğinizde Tapu Dairesi  sizden belediyeden rayiç değeri gösteren bir belge istemekte, tapudaki müdüründen güvenlik görevlisine kadar herkes ortada banka kredisi varsa “satış bedelinin en az bu kredi kadar olması” gerektiği şeklinde sizi uyarır.

Alan da Satan da az vergi ile kurtulma arayışına girer ise ne olur

Sürekli gayrimenkul alıp satan, ticari, yatırım amaçlı arsa alıp satanlar, özellikle alıcılar için %4 Tapu Harcı ve %35’lere varan Değer Artış Vergileri ile karşı karşıya kaldığı için bankadan konut kredisi isteyen müşteriler için bu noktada maliyet hesapları başlar. Alıcı Tapu Harçlarını en az ödemeye; satıcı da satıştan gelen paranın Vergisinden kurulmak için arayışa girer. Gerçek değer üzerinden yüksek orandaki vergileri ödemek ve mecburen  konut kredisi kadar beyan etmek zorunda kaldıklarından taşınmazın maliyeti artar, alıcı için fiyat artar, satıcı için kar marjı düşer. Buradaki sorun nasıl olur da Banka bu alıcı ve satıcı tarafların “az vergi ödeyim” arayışına aracılık eder, yönlendirme yapar.

Bankalar Vergi İncelenmesine niçin girdi

Bankanın vergi incelemesine girmesine neden olan husus da yukarıdaki nedenden kaynaklanmıştır. Bankanın kendisinin Vergi kaçırması değil piyasada bu niyette olan alıcı ve satıcıların banka bünyesinde toplanıp yardım edilmesidir. Hedef baskısı olan banka personelleri piyasada bu yönde bir eksiklik olduğunu sonuç olarak bir talep olduğunu ve hedefleri tutturma uğruna her şeyin mubah olduğu  bir yola doğru itilmiştir. Peki nedir bu yol. Alıcı ve satıcı arasında finansman şekli yüzünden tıkanan pazarlıklar, bankanın devreye girmesi ile bir çözüm arayışına girdiğidir. Yani alıcı ve satıcı banka da buluşturulup satıcının tapuda bildirmek istediği satış tutarı kadar mortgate / konut finansmanı yapılarak bu bedel satıcının hesabına ödenmesi ve Gerçek Satış Bedeli ve krediden geriye kalan tutar içinse alıcıya “İhtiyaç Kredisi” statüsünde ve ayni oranda 48 ayı geçmeyecek şekilde bir finansman modeli geliştirip bunu kredi tahsis birimine sunduklarında perde arkasında  “sorumluluk size ait” denerek bu iş personele yüklenerek onaylanmasıdır. Tabi burada, görmedim, duymadım ama onayladım mazereti uygunluk onay verenleri sorumluluktan kurtarmaz. Ortada açıkça  organize edilmiş bir sistematik kredi altyapısı ayarlanmış bir süreç var ki bu kişiler ben yapmadım banka yaptı hukuksuz savunma yapamayacağı açık olup kişisel olarak da yargı önünde hesap vermeliler. Bankaya mı ne oldu? BDDK tarafından Tapu değerinin ( fatura değerinin ) düşük gösterilmesinden ceza yedi. Tabi bu ceza kaçırılan vergiden verdiği zarardan  kat kat düşük, sembolik kaldı yanında.

Hedef baskısı personeli zor durumda bırakıyor

Şubelerde, Hedef baskısı, iş ve ekmek derdi olan bu personelde mecbur bu krediyi kullandırma eğilimi olur. Çünkü çalışmaya devam etmesi için buna mecburdur. Hedef tutturmanın en kolay yolu olarak ortaya çıkar, bir pazarlama faaliyeti dahi yürütülmez çünkü bir müteahhit ya da satıcı için bulunmaz bir yöntemdir. Gayrimenkulünü kredi ile satmasına rağmen satış bedelini nakit alır ve satış değerini devlete düşük beyan etmiştir. Alıcı için değişen bir şey yoktur oran mortgate ile aynı tutulmuş, Çok cüzi miktarda ihtiyaç kredisine çevrildiği için BSMV ve KKDF gibi fark ortaya çıkmasına rağmen kurtulduğu %2-4 aralığındaki Tapu Harcı bunu sübvanse etmiştir. Personel ya performansını sorgulatacak ya da bile bile  devletin zarar ettirildiği krediyi mecburen sahiplenecektir.

Asıl suçlu kim?

Bu sistemde en masum olan aslında Şubedeki personeldir. Sorgulanması ve yargılanması gereken “bu sistemi kurgulayan ve uygulamasına onay veren, VUK’a göre vergi kaçırmaya yönelik menfaat temin edildiğini tanımlayan İştirak Suçu ile sorgulanması gereken Yönetim Kadrosudur”. Zira banka iç yazışmalarında bu işlemlerin niçin yapıldığı izin talep yazılarında açık açık belirtilmesine rağmen bu duruma uygunluk verilmiştir. Yazışmalar vahim. Verginin yüksek çıktığı için onay isteği o kadar net ki  “ben görmedim duymadım” deme şansı yok. Bunu yapan üstelik, İslami Bankacılık kuralları ile bankacılık yaptıklarını her ürün ve masrafın Danışma Kurulundan onay alınarak yaptığını iddia eden banka olması ayrı trajikomik bir durum. Üstelik banka; “rayiç değer kadar mortgate / konut kredisi  kullandırılması, gerçek satış bedelinin ihtiyaç kredisi ile finanse edilmesinin bu kurulca uygun görüldüğünün” deklare ediyor. Bu ürünün beklenenden çok talep görmesinin gerçek nedeni araştırılmamış, reklamlar ile de desteklenmiş, reklam afişleri bankanın camlarını uzun süre süslemişti. Yukarıda özetlenen durum Katılım Bankalarında olmaz ise olmaz koşulu olan “Fatura” sisteminin de gözden geçirilmesi gerçeğidir. “Fatura var mı var o zaman işlem tamam” mantığını her zaman doğru işlemediğinin de belgesidir bu yaşananlar.

Türk tipi İslami bankacılık

İslami “Helal Bankacılık” yaptığını iddia eden bankaların pazarladığı ürünlere dikkat etmek lazım. Her şeyde olduğu gibi bu işlemlerde Arap gibi hesapsızca başlayıp Türk gibi “kitabına uydur” bitiriş işi çıkabilir altından. Hedef baskısında bunalan şubeler, amaca ulaşmak için her aracı mubah sayan üst yönetim, az vergi vermek için çakallıklar peşinde olan taraflar; ihbarlar olmasa bu tip işlemleri fark edemeyen kamu otoritesi. Burada şahsen beni teselli eden Kamu otoritesinin Vergi konusunda ihbarları ciddi hassasiyet ile   inceleyip kaçakları ortaya çıkarması; rahatsız eden tarafı ise bu tip alenen dolandırıcılık girişimde vergi kaçıran taraflar ile hala pazarlığa girip uzlaşma yaparak az vergilere razı olması, cezanın taksitlere bölünüp vadeye yayılması.

SONUÇ : Vergi kaçırmaya çalışanlar ile pazarlık yapmak; vatan hainleri ile pazarlık yapmak aynı şey bence. Vergi kaçırmak, üstelik bunu planlayarak yapmak Vatan hainliğidir çünkü. Asgari ücretli bile vergisini verecek üç kuruş maaş ile sürünecek ama milyonlarca liralık varlığın Vergisini kaçıran yüzsüzler rahat rahat gezecek öyle mi. Devlet hafızası unutmaz, tüyü çıkmamış yetim hakkını yüzsüzlerin yanına bırakmayacak, adalet er ya da geç ama işleyecek; vicdanlı vatanperver insanlar ise hala umudumuz olacaktır.

Erol TAŞDELEN

Ekonomist, 25 yıllık banka emekçisi

[email protected]

BANKA HABERLERİ

JCR Kredi Derecelendirme Rapor Zorunluluğunda yeni düzenleme

Yayınlanma:

|

Yazan:

JCR-ER kredi derecelendirme notu raporu alma zorunluluğu 17.04.2025 tarihli BDDK kararına göre 500 Milyon TL den 750 Milyon TL ye yükseltildi…

 

Bu resim için alternatif metin açıklaması yok

Okumaya devam et

Ali Coşkun

Finansman Giderlerinin Muhasebeleştirilmesi

Finansman Giderlerinin Muhasebeleştirilmesi, bir işletmenin borçlanma yoluyla sağladığı kaynaklar (kredi, tahvil, leasing vb.) karşılığında katlandığı faiz, kur farkı, kredi komisyonu gibi giderlerin muhasebe kayıtlarına alınması sürecidir.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Firmalar, faaliyetlerini finanse etmek, yatırım yapmak, işletme sermayesi ihtiyacını karşılamak amacıyla sıklıkla bankalardan kredi kullanmaktadır. Kredileri, gerek kısa vadeli işletme kredileri gerekse uzun vadeli yatırım kredileri şeklinde olabilir. Ancak kredi kullanımı beraberinde önemli bir maliyet unsuru olan finansman giderlerini de getirmektedir.

Bu giderlerin muhasebeleştirilmesi, firmanın faaliyet yapısına, kredinin kullanım amacına ve muhasebe politikasına göre farklılık gösterebilir.

Finansman gideri; kullanılan krediye ilişkin faiz, komisyon, kur farkı ve benzeri maliyetleri kapsar.

Bu tür giderlerin sınıflandırılması ve doğru şekilde kaydedilmesi, hem vergi açısından hem de mali analizler açısından büyük önem taşır.

1. Finansman Giderinin Direkt Gider Yazılması (780/300-381)

Eğer kullanılan kredi işletmenin genel finansman ihtiyacını karşılamaya yönelikse faaliyet giderlerini finanse ediyorsa, finansman gideri oluştuğu dönemde doğrudan giderleştirilir.

Burada önemli olan giderin dönemsellik ilkesine göre doğru döneme kaydedilmesidir. Örneğin faiz tahakkuku yıl sonunda yapılmışsa bu gider ilgili yılın gelir tablosunda yer almalıdır.

2. Finansman Giderinin Stoklarda Aktifleştirilmesi (150-151-152/300 veya 381)

Üretim yapan firmalarda kredi genellikle hammadde alımı ya da stok finansmanı için kullanılır. Bu gibi durumlarda finansman gideri doğrudan satılacak malın maliyetiyle ilişkilendirilebilir. Bu yönteme maliyetleştirme denir.

Bu durumda finansman gideri, İlk Madde ve Malzeme, Yarı Mamuller ya da Mamuller hesaplarına dağıtılır.

Bu yöntem, özellikle stokların maliyetinin doğru hesaplanması gereken sektörlerde (inşaat, üretim) tercih edilir. Aynı zamanda stoklar satıldığında bu maliyetler SMM’i olarak gelir tablosuna yansır.

3. Gelecek Aylara Ait Giderler Hesabına Atılması
(180-102, 780-180)

Bazen krediye ilişkin faiz gideri peşin olarak ödenebilir. Peşin ödemeler, muhasebenin dönemsellik ilkesi gereğince ödendiği dönemde değil ilgili oldukları dönemlerde giderleştirilmelidir.

Bu kayıt, her ay ilgili tutarın 780 no’lu hesaba aktarılması şeklinde düzenli olarak yapılır. Bu sayede giderler dönemine uygun olarak gelir tablosuna yansır.

4. Alternatif Uygulamalar

Bir fabrika binası yapımı için kredi kullanılmışsa ve faizler bina tamamlanıncaya kadar ödenmişse bu faizler bina maliyetine dahil edilebilir.

📌Kredinin kullanım amacı belli olmalı.
📌Faiz ve kur farkları gibi giderlerin dönemsel ayrımı dikkatle yapılmalı.
📌Maliyetleştirme yapılacaksa, giderlerin gerçekten stok ya da yatırım süreciyle ilişkili olduğu kanıtlanmalı.

Bankalar mali analizde finansman giderine büyük önem verirler. Toplam finansman giderini bilmek isterler.

🔥Tamamı direkt gider yazılan finansman gideri, gelir tablosunda bellidir.

🔥Makyajlama kapsamında 180-280’de yer alan kredi faizleri, özkaynaklardan karşılıklı düşülür.

Bankalar stoklara atılan finansman giderlerini nasıl görebilir?

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Merkez Bankaları Neden Altına Yöneldi?

Yayınlanma:

|

Bir zamanlar pek çok kişi tarafından karşıt yorum olarak reddedilen şey, şimdi dünya çapında ana akım medya tarafından yankılanıyor: doların küresel rezerv para birimi olarak rolü artık sorgulanmıyor.

Yıllarca, Batı’nın finansal savaşa aşırı bağımlılığının artan tehlikelerini belgeledim:

  • Yaptırım
  • Rezerv dondurmaları
  • SWIFT’in silahlandırılması

Bunlar diplomasinin stratejik araçları değildi. Bunlar daha derin bir şeyin ilk işaretleriydi: çaresizlik, kırılganlık ve çökmekte olan bir dünya düzeni.

Sadece geçen yıl, ABD doları, rekor merkez bankası altın alımının etkisiyle altın karşısında satın alma gücünün %35’inden fazlasını kaybetti. Bu bir trend değil, bir sinyal.

Bu arada, BRICS ülkeleri, geleneksel Batılı müttefikler arasındaki çatlaklar genişlese bile, daha koordineli hale geliyor.

Avrupa ve Asya’da liderler, artık istikrarlı hissetmeyen bir sisteme maruz kalmalarını yeniden değerlendiriyorlar.

Giderek artan bir şekilde, uluslar gerçek egemenliğin tek bir ilkeyle başladığını kabul ediyorlar: sıfır karşı taraf riski. Bu yol doğrudan altına çıkar.

Bu gelişmeler münferit değil, daha derin bir parasal kırılmanın belirtileri.

Güvenin buharlaşmasıyla, altın artık sadece bir riskten korunma değil. Yeni bir sistemin temeli haline geliyor.

Bu nedenle VON GREYERZ’in Ortağı Matthew Piepenburg ile yaptığım son görüşme daha önemli bir zamanda gerçekleşemezdi.

Altın, borç, BRICS’in yeniden düzenlenmesi ve ABD Hazine tahvillerine olan güvenin çözülmesi konusundaki bakış açısı, kafa karışıklığıyla gölgelenmiş bir dünyada nadir görülen bir netlik sundu ve birçok kişinin daha yeni anlamaya başladığı şeyi ortaya çıkardı.

Hadi onu parçalayalım.

Hazine Piyasasının Güvenli Liman Statüsü Aşınıyor ve Altın Sığınak Oluyor

Onlarca yıldır ABD Hazine tahvilleri, yatırımcılar ve kurumlar tarafından nihai güvenli liman olarak görülen küresel finansın temel taşı olarak işlev gördü. Bu anlatı şimdi yıpranıyor.

“Bir likidite krizi var,” dedi Piepenburg bana. “Bu sistemi devam ettirmek için yeterli gres yok.”

ABD devlet tahvilleri, oynaklık dönemlerinde istikrar sağlamak yerine, daha çok riskli varlıklar gibi davranmaya başladı. Son piyasa kargaşasında, getiriler tipik olarak düşecekleri zaman yükseldi ve sistemin artan kırılganlığını vurguladı.

“Stres zamanlarında getiriler aslında düşmüyor, yükseliyor “dedi. ” “ABD Hazinesi neden artık güvenli bir liman gibi davranmıyor?”

Cevabın, Amerikan ekonomisini gömen borçta yattığını söylüyor.

37 trilyon doların üzerinde federal borç ve hanehalkı, kurumsal ve uzun vadeli hak yükümlülükleri dahil edildiğinde 100 trilyon dolardan fazla olan sistem, kendi vaatlerinin ağırlığı altında eziliyor.

Piepenburg, “Noel Baba, bu kadar borcun altına gömüldüğünüzde bir likidite krizini çözemez” diye uyardı. “Bazuka parası olmadan, para biriminin değerini düşürmeden bu borç çarklarını döndürmeye yetecek kadar gres yok.”

Bu nedenle, altının dünyanın dört bir yanındaki merkez bankaları tarafından bir riskten korunma olarak değil, temel bir rezerv varlığı olarak sessizce yeniden paraya çevrildiğini de sözlerine ekledi.

“Altın artık Tier 1 bir varlık. Merkez bankaları net bir şekilde yerleşiyor. Hazine tahvillerinden uzaklaşıyorlar” dedi. “Bu zengin olmakla ilgili değil. Mesele fakirleşmemek.”

BRICS’in Yükselişi ve Globalde Dolardan Uzaklaşma

Politika çevrelerinde uzun süredir tartışılan dolarsızlaşma eğilimi, ABD’nin Rusya’ya yönelik yaptırımlarının ardından gözlemlenebilir bir gerçeklik haline geldi. Jeopolitik güç iddiası olarak başlayan şey, çok kutuplu bir finansal yeniden düzenlemeyi hızlandırdı.

Piepenburg, “2022’de ABD dolarının silahlandırılmasından bu yana, 45 ülke artık bunun dışında ticaret yapıyor” dedi. “Otuz ülke fiziki altınlarını ülkelerine geri gönderdi. Bu bir tesadüf değil, bir tepki.”

ABD’nin Rus merkez bankası varlıklarını dondurmasıyla meydana gelen kritik değişime işaret etti. Birçok hükümet için bu eylem, doların tarafsız bir küresel rezerv olduğu yanılsamasını paramparça etti. “Dünya rezerv para birimini silahlandırdığınızda,” dedi, “bağlı olduğu güveni baltalıyorsunuz.”

Bu değişim hiçbir yerde BRICS ülkeleri, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan daha belirgin değildir.

BRICS para birimi söylentileri dünya çapında dolaşırken, Piepenburg grubun gerçek niyetini açıkladı: “Birbirlerinin fiat para birimlerine de güvenmiyorlar ama altına güveniyorlar.”

BRICS’in planının tek bir para birimi başlatmak olmadığını, bunun yerine %40’ı altınla ve %60’ı emanette tutulan yerel para birimleriyle desteklenen bir ödeme sistemi kullanmak olduğunu belirtti.

“Bu, doları bir gecede değiştirmekle ilgili değil” dedi. “Ama bu, ondan kesin bir uzaklaşma.”

Fort Knox: Sistemi Açığa Çıkaran Tabu

Altının yeniden dirilişiyle ilgili hiçbir tartışma, Amerika’nın kendi rezervlerini ele almadan tamamlanmış sayılmaz.

Amerika Birleşik Devletleri, büyük ölçüde Fort Knox’ta depolanan 8.100 tondan fazla altın tuttuğunu iddia ediyor.

Eski Hazine Bakanı Steve Mnuchin, 2017’de Fort Knox’ta

Yine de, altmış yılı aşkın bir süredir tam ve bağımsız bir denetim yapılmamıştır. Şimdi, şeffaflık çağrıları ivme kazanıyor. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump ve Elon Musk, Fort Knox’un canlı yayınlanan bir denetimi fikrini ortaya attılar.

Ancak Piepenburg’a göre şeffaflık riskler taşıyor. “Ne istediğine dikkat et,” dedi. “Kaç mermim olduğunu bilmeden savaşa girmezdim. Ve orada ne olduğunu bilmeden elimi göstermek istemezdim.”

ABD’nin altın varlıklarında iddia ettiği kadar baskın olmayabileceğine inanıyor ve Çin’in rezervlerinin çok az rapor edildiğinden şüpheleniyor.

“Çin’in Dünya Altın Konseyi’nin söylediğinden en az on kat daha fazla altına sahip olduğundan oldukça eminim” dedi. “Ve muhtemelen en iyi saklanan bir sırrı saklamadığımız sürece Amerika Birleşik Devletleri’nden daha fazla.”

Söz konusu olan optikten daha fazlasıdır. Piepenburg, “Altın nihai BS dedektörüdür” dedi. “Bu, sisteme tutulan bir ayna ve bu yüzden bunun hakkında konuşmak istemiyorlar. Çünkü her şey erirken, değerini koruyor.”

Bir Hesaplaşma Anı

ABD dolarının sonunu görmüyoruz, ancak tartışmasız üstünlüğünün sona ermesini tanık oluyoruz.

Petro-dolar çerçevesi çatırdıyor. Altın, stratejik bir rezerv varlık olarak sessizce yeniden kullanılıyor. Ve bir zamanlar küresel piyasaların dokunulmaz köşe taşı olan ABD Hazineleri, bir zamanlar onlara bağımlı olan kurumlar tarafından yeniden değerlendiriliyor.

Çıkarımlar derindir. Merkez bankaları artık ne yaptıkları konusunda sessiz kalmıyorlar… Hızla ve kasıtlı olarak altına doğru ilerliyorlar.

Asıl soru, altının yükselip yükselmeyeceği değil, halkın hareketi neyin yönlendirdiğini kavrayıp anlamayacağıdır.

Tyler Durden 

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.