Connect with us

Erol Taşdelen

KOBRA ETKİSİ NEDİR? ŞİRKETLERDE İŞE YARAR MI?

Yayınlanma:

|

Kobra etkisi, bir sorunu çözmek için alınan önlemlerin beklenmedik ve tam tersi sonuçlar doğurmasına verilen isimdir. Ekonomi, kamu politikaları ve iş dünyasında sıkça görülen bu etki, yanlış teşvik sistemlerinin veya plansız müdahalelerin ters tepmesiyle ortaya çıkar.

Kökeni ve Hikayesi

Bu terim, Hindistan’ın İngiliz sömürgesi olduğu döneme dayanır. İngiliz yetkililer, Delhi’de artan kobra yılanı nüfusunu kontrol altına almak için bir teşvik programı başlattı. Halktan, öldürdükleri her kobra başına ödül alacaklarını duyurdular. İlk başta bu plan işe yarar gibi göründü ve ölü kobra sayısı arttı. Ancak zamanla, bazı insanlar ödülden yararlanmak için özel olarak kobra yetiştirmeye başladı.

Durumu fark eden yetkililer teşvik programını sonlandırdı. Bunun üzerine, yetiştirilen kobraların artık bir değeri kalmadığından halk bu yılanları serbest bıraktı. Sonuç olarak, başlangıçtaki problem daha da kötüleşti ve kobra nüfusu arttı.

Kobra Etkisine Diğer Örnekler

  1. Vietnam’da Fare Başları: Fransız sömürgesi döneminde Hanoi’de farelerle mücadele etmek için öldürülen fare başına ödül verildi. Ancak halk, fare başlarını kestikten sonra kalan gövdeleri üreterek sorunu daha da büyüttü.
  2. ABD’de Çevre Vergileri: 2000’lerde ABD’de büyük araçların çevreye zararını azaltmak için motor büyüklüğüne dayalı vergiler getirildi. Ancak üreticiler, bu vergiden kaçınmak için daha büyük ve çevreye daha zararlı araçlar üretti.
  3. Almanya’da İşsizlik Desteği: İşsizlik maaşı alan bazı insanlar, daha fazla yardım almak için düşük gelirli işleri bilerek kabul etmedi ve işsizlik süresi uzadı.

Sonuçta, Kobra etkisi, iyi niyetle yapılan politikaların nasıl ters tepebileceğini gösterir. Çözüm üretirken teşvik sistemlerinin dikkatli tasarlanması ve insanların nasıl tepki vereceğinin iyi analiz edilmesi gerekir.

ŞİRKETLERİ ‘KOBRA ETKİSİ’ NASIL ETKİLER?

Şirketler de kobra etkisinden ciddi şekilde etkilenebilir. Özellikle yanlış teşvik sistemleri, kötü planlanmış stratejiler ve kısa vadeli düşünme, şirketlerin kârını artırmak yerine zarar görmesine yol açabilir. İşte bazı yaygın senaryolar:

1. Çalışan Performansını Artırma Teşvikleri

Şirketler, çalışanları daha fazla üretken olmaya teşvik etmek için prim veya ödül sistemleri kurar. Ancak, yanlış kurgulanan teşvikler şu sonuçlara yol açabilir:

  • Satış Primleri: Yüksek satış hedeflerine ulaşanlara ödül verilirse, çalışanlar kısa vadeli satışları artırmak için müşteri memnuniyetini ihmal edebilir veya yanlış vaatlerde bulunabilir. Bu durum, uzun vadede müşteri kaybına yol açar.
  • Üretim Hızı Teşvikleri: Fabrikalarda çalışanlara hız ödülü verilirse, kalite düşebilir ve üretim hataları artabilir. Müşteri iadeleri ve marka imajı zarar görebilir.

Örnek:

Wells Fargo Bankası, çalışanlarına daha fazla hesap açmaları için baskı yaptı. Çalışanlar sahte hesaplar açarak hedefleri tutturdu, ancak olayın ortaya çıkmasıyla banka milyarlarca dolar ceza ödedi ve itibarını kaybetti.

2. Maliyet Azaltma Politikalarının Geri Tepmesi

Şirketler genellikle maliyetleri düşürmek için kesintiye gider, ancak bu bazen daha büyük zararlara yol açabilir:

  • Yanlış İşten Çıkarmalar: Maliyet azaltma adına tecrübeli çalışanlar işten çıkarılırsa, bilgi kaybı yaşanır ve şirketin uzun vadeli performansı düşer.
  • Ucuz Malzeme Kullanımı: Kalitesiz hammadde kullanarak maliyetleri düşürmeye çalışan şirketler, müşteri memnuniyetini kaybedebilir.

Örnek:

Boeing, üretim maliyetlerini düşürmek için tedarikçi değişikliğine gitti, ancak kalite sorunları nedeniyle 737 MAX uçakları büyük kazalar yaşadı ve şirket milyarlarca dolar kaybetti.

3. Rekabet Stratejilerinin Ters Tepmesi

Şirketler rakiplerini alt etmek için agresif fiyat indirimleri veya promosyonlar yapabilir, ancak bu bazen ters tepebilir:

  • Fiyat Savaşları: Rakiplerden daha ucuz satmak için fiyatlar düşürülür, ancak sonunda herkes zarar eder.
  • Ücretsiz Deneme Modelleri: Müşteri kazanmak için ücretsiz hizmetler sunulabilir, ancak kullanıcılar sadece ücretsiz hizmetten yararlanıp ücretli versiyona geçmezse, şirket zarar eder.

Örnek:

Uber, agresif fiyat indirimleriyle pazar payı kazandı ama zararlarını kapatamayınca birçok ülkeden çekilmek zorunda kaldı.

4. Müşteri Sadakat Programlarının Yanlış Kurgulanması

  • Yanlış Sadakat Programları: Müşterilere fazla indirim veya ödül vermek, şirketin kâr marjını aşındırabilir.
  • Kötü Formüle Edilmiş Kampanyalar: Kampanyalar suistimal edilebilir ve şirket zarar edebilir.

Örnek:

Bir otel zinciri, sadık müşterilerine sürekli ücretsiz konaklama imkanı sundu ve sonunda sistem suistimal edildi, şirket zarar gördü.

Sonuç: Kobra Etkisinden Kaçınmak İçin Ne Yapılmalı?

  1. Teşviklerin Uzun Vadeli Etkisini Düşünün: Kısa vadeli kârlılık yerine sürdürülebilir büyümeyi hedefleyin.
  2. Yan Etkileri Test Edin: Yeni bir politika uygulamadan önce küçük ölçekte test yaparak beklenmeyen sonuçları görün.
  3. Geri Bildirim Mekanizması Kurun: Çalışanlar ve müşterilerden gelen geri bildirimleri dikkate alarak stratejileri revize edin.
  4. Veri Analizi Yapın: Ödül veya ceza sistemlerinin nasıl sonuçlar doğurduğunu düzenli olarak analiz edin.

Şirketlerin “iyi bir fikir gibi görünen” stratejilerinin nasıl ters tepebileceğini anlaması, uzun vadede başarılı olmalarını sağlar.

Kobra Etkisinin Firmalara Verdiği Zararlar

Kobra etkisi, firmaların yanlış politikalar nedeniyle kendi zararlarına yol açan sonuçlarla karşılaşmasına neden olur. Bir sorun çözülmek istenirken daha büyük sorunlar yaratılır ve bu durum hem finansal hem de itibar açısından firmalara zarar verebilir. İşte kobra etkisinin firmalara verdiği başlıca zararlar:

1. Finansal Kayıplar

Yanlış teşvikler veya kötü stratejiler, firmaların maliyetlerini artırabilir ve kârlılıklarını düşürebilir.

Örnek:

  • Fiyat savaşları sırasında firmalar rekabeti kazanmak için fiyatlarını düşürür, ancak bu kâr marjlarını yok edebilir.
  • Yanlış prim sistemi, çalışanların kısa vadeli kazanç için şirketi suistimal etmesine yol açabilir.

Sonuç: Firma zarar eder veya iflasa sürüklenebilir.

2. Marka ve İtibar Kaybı

Bir şirketin yanlış uygulamaları, müşteriler ve yatırımcılar tarafından güven kaybına neden olabilir.

Örnek:

  • Wells Fargo Skandalı (ABD): Banka, çalışanlarını daha fazla hesap açmaları için teşvik etti. Çalışanlar sahte hesaplar açtı ve banka büyük bir skandala karışarak milyarlarca dolar ceza ödedi.
  • Volkswagen Emisyon Skandalı: Firma, emisyon testlerini manipüle etti ancak yakalandı. Bu olay büyük bir itibar kaybına yol açtı.

Sonuç: Müşteri kaybı, düşen hisse senedi fiyatları ve hukuki sorunlar.

3. Çalışan Verimliliğinde Düşüş ve İşten Ayrılmalar

Yanlış teşvikler veya baskıcı yönetim anlayışı, çalışanları demotive edebilir ve verimliliği azaltabilir.

Örnek:

  • Yanlış performans ölçüm sistemleri, çalışanları kısa vadeli hedeflere yönlendirirken uzun vadede şirket kültürüne zarar verir.
  • Aşırı rekabetçi prim sistemleri, çalışanların stres yaşamasına ve işten ayrılmasına yol açabilir.

Sonuç: Kalifiye çalışan kaybı ve motivasyon düşüklüğü.

4. Müşteri Kaybı ve Sadakat Sorunları

Yanlış politikalar, müşterilerin güvenini sarsabilir ve firmanın müşteri sadakatini kaybetmesine yol açabilir.

Örnek:

  • Aşırı agresif satış stratejileri, müşterileri bıktırabilir ve uzun vadede müşteri kaybına yol açabilir.
  • Yanlış fiyatlandırma politikaları, müşterilerin başka firmalara yönelmesine neden olabilir.

Sonuç: Satış düşüşü ve pazar payı kaybı.

5. Regülasyon ve Hukuki Sorunlar

Kobra etkisine neden olan bazı stratejiler, firmaları hukuki yaptırımlarla karşı karşıya bırakabilir.

Örnek:

  • Hatalı çevre politikaları, firmalara ağır cezalar getirebilir (örneğin, karbon emisyon skandalları).
  • Yanlış finansal raporlama, şirketlerin cezai soruşturmalara maruz kalmasına neden olabilir.

Sonuç: Hukuki mücadeleler, ağır cezalar ve regülatörlerin incelemeleri.

Sonuç: Firmalar Kobra Etkisinden Nasıl Kaçınabilir?

✔ Uzun vadeli planlama: Kısa vadeli kazanç yerine sürdürülebilir büyüme hedeflenmeli.
✔ Doğru teşvik mekanizmaları: Çalışanlar ve yöneticiler için dengeli prim ve ödül sistemleri kurulmalı.
✔ Müşteri geri bildirimleri: Müşteri memnuniyeti sürekli ölçülmeli ve stratejiler buna göre belirlenmeli.
✔ Hukuki ve etik standartlara uyum: Regülasyonlara uygun hareket edilmeli ve etik kurallar ihlal edilmemeli.

Kobra etkisi, kötü yönetilen teşvikler, yanlış fiyatlandırma stratejileri ve kısa vadeli düşünme ile ortaya çıkabilir. Firmalar bu hatalardan kaçınarak büyümelerini sürdürebilir.

Okumaya devam et

EKONOMİ

Sistemi Anlayanın Şirketi Büyür: Termodinamik Gibi Yönetin

Termodinamik yasaları birebir değil, ama metaforik ve sistemsel bir bakış açısıyla iş dünyasına uyarlanabilir. Şirketlerin canlı bir organizma gibi enerji alışverişi içinde olması, entropiyi azaltma çabası ve kaynakları etkili kullanma hedefi, termodinamiğin temel ilkeleriyle örtüşür.

Yayınlanma:

|

Termodinamik yasaları genelde fiziksel sistemleri anlamak için kullanılır, fakat bu yasaların temel prensipleri iş hayatına metaforik ve stratejik katkılar da sağlayabilir. Aşağıda her bir yasanın iş dünyasına olası katkılarını açıklayalım:

1. Birinci Yasa (Enerjinin Korunumu): Enerji yoktan var edilemez, vardan da yok edilemez; sadece dönüşür.

🔹 İş hayatındaki karşılığı:
Hiçbir kaynak (insan gücü, zaman, sermaye) boşa gitmez; her yatırım, çaba ya dönüşür ya da başka bir çıktıya evrilir.
🔹 Uygulama örneği:
Yapılan bir Ar-Ge yatırımı doğrudan başarı getirmese bile, bilgi birikimi veya başka bir projeye zemin hazırlayabilir.

2. İkinci Yasa (Entropi Yasası): Kapalı sistemlerde düzensizlik (entropi) zamanla artar.

🔹 İş hayatındaki karşılığı:
Düzenli yönetilmezse her iş sistemi zamanla karmaşıklaşır ve verimsiz hale gelir.
🔹 Uygulama örneği:
Bir şirkette süreçler sürekli iyileştirilmezse bürokrasi artar, verim düşer. Süreç yönetimi, otomasyon ve düzenli denetim, entropiyi düşürmeye yardımcı olur.

3. Üçüncü Yasa (Mutlak Sıfırda Entropi Yoktur): Mutlak sıfır sıcaklığa yaklaşıldıkça entropi minimuma iner.

🔹 İş hayatındaki karşılığı (soyut):
Tam düzen, ancak mutlak durağanlıkla mümkündür – ki bu da iş dünyasında ölümdür.
🔹 Uygulama örneği:
Hiç hata olmayan bir sistem muhtemelen hareketsizdir. Yani durağanlık, inovasyonun yokluğunu gösterir.

4. Sıfırıncı Yasa (Termal Denge): İki sistem üçüncü bir sistemle dengedeyse, birbirleriyle de dengededir.

🔹 İş hayatındaki karşılığı:
Ortak çalışma, iş birlikleri ve eşgüdüm gereklidir.
🔹 Uygulama örneği:
Departmanlar veya şirketler arası denge ve iletişim sağlanmadan organizasyonel sinerji sağlanamaz.

Genel İş Hayatı Katkıları:

  • Kaynakların daha verimli kullanılması (Enerji – Zaman – Sermaye)

  • Süreçlerde sürekli iyileştirme ihtiyacı (entropi artışına karşı)

  • Sürdürülebilirlik ve inovasyon farkındalığı

  • Veri, iletişim ve iş akışı dengesinin önemi

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Faizle Enflasyon Düşmez: Çözüm Üretimde!

Yayınlanma:

|

İki yıldır “talebi baskılayarak Enflasyonu düşürme” stratejisi uygulayıp sonuç alamadığımız yöntemde niçin ısrar ediliyor! Tren üzerinde ters tarafa koşan insan gibi olduğumuzdan olabilir mi?

Nur içinde yatsın İ.Ü. SBF’de Maliye Politikası dersini Prof. Dr. Sevim GÖRGÜN hocadan alma şansını yakalamıştım. Hocamız, “İktisat Teorisi, İktisadi olayların nasıl oluştuğunu” araştırır derdi ve devam ederdi: “Günümüzde uygulanan iktisat politikalarında amaçlar genellikle, tam istihdam, fiyat istikrarı, yüksek bir büyüme, gelişme hızı ve gelir bölüşümündeki aşırı farklılıkların giderilmesidir” diye sözlerine devam ederek makro büyüklüklerin altını çizerdi.

İ.Ü. İktisat Fakültesi’nde Yüksek Lisans derslerinde Prof. Dr. Esfender KORKMAZ, Prof. Dr. İzzettin ÖNDER yine nur içinde yatsınlar Prof. Dr. Nihat FALAY ve Prof. Dr. Tülay ARIN hocalarımız da Makro denge ve önceliklere önem verirdi. İ.Ü. SBF’deki Prof. Dr. Ali Ülkü AZRAK gibi hukukçu hocalarımız da Bağımsız Hukuksal yapının ülke kalkınmasındaki ödemenin altını tekrar tekrar çizerdi…

Son yıllarda Enflasyon ile mücadele tüm önceliklerin önüne geçti. Fakat bunun da taktiksel ana aracı Faiz oranlarına kitlenip kaldı. “Talebi  daraltarak Enflasyonu kontrol altına almak” ise temel Enflasyon Politikası haline gelmiş durumda. Bu Politikanın doğruluğu ve Alternatifleri yeterince sorgulanmadı. Talep daraltmak için alım gücünün düşürülmesi, sosyal gelir dağılımı bozulması, neden değil sonuç olarak karşımıza çıkarken; özellikle son iki yıldır uygulanan sıkı para politikası İBB Başkanı İmamoğlu tutuklanması ile devam eden süreçte net sekteye uğradığı gibi ortaya çıkan sonuçları ile makro taşların henüz yerine oturmadığını, makro dengelerin ne kadar kırılgan olduğunu da yaşayarak öğrenmiş olduk. İki yıllık Talebi Baskılayarak Enflasyonu düşürme stratejisinde GÜVEN ortamı oluşmadığı için, rakamlara yansıyan bir düşüş de görülmedi, TÜFE %38’e sıkışıp kaldı. Döviz Rezervlerinden çıkan 50 milyar USD üzerinde döviz dışında örneğin, %46’lara kadar düşen Ticari Kredi faiz oranının %55-60 bandına çıkması, kredilerin daralması, kredi takip ve konkordatoların artması gibi olumsuzlukların maddi kaybını henüz hesaplamaya vakit bile bulamadık.  Alınan ilk sonuçlar bile bu sürecin iyi yönetilemediği ve yıkıcı olduğunun işaretleri dolu! Yaşayarak bir kez daha öğrendik ki “sıcak para siyasi gergin ortamları sevmez“.

Benim asıl üzerinde duracağım nokta Talebi bastırarak Enflasyonu düşürme yerine “Üretimi/arzı artırarak enflasyon düşürülemez miydi?” Hangi makro ekonomi politika kısa/orta/uzun vadede daha kalıcı olurdu? Bunu üzerinde kafa yormanın faydası var diye düşünüyorum!

Teoride üretim arzını artırmak, yani arz yönlü bir politika izlemek, talebi baskılamaya göre daha sürdürülebilir ve yapıcı bir çözüm olabilir. Ancak bu yaklaşımın Türkiye gibi yapısal sorunları olan bir ülkede uygulanması zorluklarını yaşayarak öğrendik.

Talep Kısmak ya da Arz Artırmak ne gibi sonuçlar doğurur

Kriter Talep Kısma (Faiz artırımı, kredi daraltma) Arz Artırma (Üretim, yatırım, verimlilik)
Kısa vadede etkisi Hızlı etki eder Yavaş ama kalıcı etki sağlar
Büyüme üzerindeki etkisi Negatif Pozitif
İşsizlik üzerindeki etkisi Artırır Azaltabilir
Enflasyona etkisi Tüketim düşer, fiyatlar gerileyebilir Mal arzı artar, fiyatlar denge bulur
Zorluk seviyesi Daha kolay (merkez bankası kararı yeterli) Daha zor (yatırım, teşvik, teknoloji gerek)

Neden sadece arz artırılamıyor?

  1. Yatırım ortamı güvensiz: Kur belirsizliği ve enflasyon riski yatırım iştahını bastırıyor.

  2. Finansmana erişim zor: Ticari kredi faizleri çok yüksek, yüksek faiz ile orta/uzun vadede yatırım cazip değil.

  3. Girdi maliyetleri çok yüksek: Özellikle enerji, hammadde, işgücü maliyetleri benzer ülkelere göre olumsuz ayrıştı.

  4. Sanayide dışa bağımlılık yüksek: Üretim artışı döviz ihtiyacını artırıyor, girdi maliyetlerinde ciddi artış var. Baskılanan kur ortamında İhracat Döviz Dönüşüm kur desteği (%2 ile başlayıp %3 ile devam eden) yetersiz kaldı. İhracatçıların rekabet koşulları ağırlaştı.

  5. Yapısal reformlar eksik: Verimliliği artıracak, hukuk, eğitim, tarım ve sanayi politikaları sınırlı.

Peki Arz Artırma Yoluyla Enflasyon Nasıl Düşürülür?

  1. Verimlilik Artışı: Dijitalleşme, otomasyon, enerji verimliliği yatırımları

  2. Yatırım Teşvikleri : Sanayi bölgeleri, ihracat odaklı üretim teşvikleri

  3. Tarım Reformları: Gıda fiyatları üzerinde doğrudan etkili

  4. Lojistik ve Enerji Maliyeti Düşüşü: Ulaştırma ve enerji altyapı yatırımları

  5. İstihdam ve Teknoloji Yatırımları: Uzun vadede üretim kapasitesini artırır

Özetlemek gerekirse; Türkiye’de kısa vadeli enflasyonla mücadelede talep daraltıcı politikalar etkili olabilir ancak orta-uzun vadede enflasyonu kalıcı biçimde düşürmenin yolu arzı artırmaktan geçer. Bu da ancak yatırım, üretim, verimlilik ve kurumsal reformlarla mümkündür. Yoksa sadece Talebi daraltalım stratejisi uygulanır ise Vatandaş ürün almasın, Esnaf ürün satamasın, Sanayici üretmesin sonucu elimizde kalır ki henüz bunun ekonomi ve sosyal alandaki sonuçları hakkında oluşacak sorunları kimse dillendirmiyor. Sonucun İflaslar, İşsizlik, batan krediler, kriminal ortamın oluşması gibi liste uzatılabilir. Tahmin etmek için de ekonomist ya da kahin olmak gerekmiyor! Klasik söylem olacak ama aynı yöntemleri deneyerek farklı sonuçlar beklenmeyeceği için yeterince deneyim edinmedik mi?

Erol TAŞDELEN-Ekonomist        www.bankavitrini.com

************

TCMB Reeskont ve Döviz Kredisi kullanan İhracatçı firmalar çıkmaza girdi!

Türkiye’de enflasyon niçin düşmüyor?

KREDİLERİN DURMASI TİCARİ FİRMALARI NASIL ETKİLER?

DÖVİZ REZERVLERİ ERİMESİ NE GİBİ SONUÇLAR DOĞURUR?

FİRMALAR NAKİT İÇİN KIVRANIRKEN, KREDİLER NİÇİN DURDU!

Okumaya devam et

Erol Taşdelen

Geleceğin Tarlası: Dikey Tarım!

Yayınlanma:

|

Dikey tarım, tarımın geleneksel yatay tarlalar yerine, dikey olarak üst üste raf sistemleri veya katmanlı yapılar içinde yapılmasıdır. Genellikle kontrollü ortam tarımı (Controlled Environment Agriculture – CEA) ile birleştirilir; bu da sıcaklık, ışık, nem, su ve besin gibi unsurların yapay olarak optimize edilmesini sağlar. Dikey tarımda toprak yerine hidroponik (su kültürü), aeroponik (sisleme) veya akuaponik (balık ve bitki entegre sistemi) yöntemleri kullanılır.

🌱 Dikey Tarımın Avantajları

Avantaj Açıklama
Alan Verimliliği Küçük alanlarda çok katlı üretim yapılabilir.
Su Tasarrufu Geleneksel tarıma göre %70-90 daha az su kullanılır.
Pestisitsiz Üretim Kontrollü ortamda zararlı böcek olmadığı için kimyasal ilaçlara gerek kalmaz.
Yıl Boyunca Üretim İklim koşullarına bağlı olmadan sürekli üretim mümkündür.
Şehir İçi Tarım Tüketim noktalarına yakın kurulabildiği için tedarik zinciri kısalır, karbon ayak izi azalır.

❌ Sınırlamaları ve Zorlukları

  • Yüksek Kurulum ve Enerji Maliyeti: Işıklandırma ve iklim kontrolü enerji tüketimini artırır.

  • Yalnızca Bazı Ürünler İçin Uygun: Marul, fesleğen, ıspanak gibi yeşil yapraklı ürünler için uygundur; buğday, mısır gibi temel gıdalar için verimsizdir.

  • Teknoloji ve Bakım Gereksinimi: Uzmanlık ve sürekli izleme gerektirir.

🍽️ Gıda Sorununu Çözer mi?

Kısmen evet! Dikey tarım, özellikle şehirlerdeki taze sebze ve yeşillik ihtiyacını karşılamada oldukça etkili olabilir. Ancak dünya genelindeki tahıl, bakliyat ve hayvansal ürün ihtiyacını karşılamak için yeterli değildir. Gıda güvenliğine katkı sağlar ama tek başına çözüm değildir. Aşağıdaki alanlarda tamamlayıcı bir çözüm olabilir:

  • Kentleşmenin arttığı bölgelerde yerel gıda temini

  • İklim krizinden etkilenen bölgelerde sürdürülebilir üretim

  • Gıda israfını azaltma (tedarik zinciri kısaldığı için)

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.