Connect with us

ŞİRKETLER

MLOps: Yapay Zekanın Endüstriyel ve Sürdürülebilir Hali

Yayınlanma:

|

Veri bugün hayatımızda oldukça önemli bir yer tutuyor, öyle ki yalnızca 2020 yılında insanlar her gün yaklaşık 500.000 Tweet attı, 306,4 milyar e-posta gönderdi ve saniyede ortalama 1.7 MB veri oluşturdu. Bunun sonucunda 2020 sonu geldiğinde yaklaşık 44 Zettabyte büyüklüğünde veri tüm dijital evreni oluşturuyordu. İşin ekonomik boyutundan baktığımızda ise, Dünya GSYİH’sının %70’i dijitalleşmeden geçmiş durumda ve 2025 yılına kadar 200 Zettabyte büyüklüğünde veri bulut sistemler üzerinde depolanacak. Kısacası, 2020 yılına kadar oluşan tüm dijital evren inanılmaz bir büyüme ile 5 yıllık bir sürenin sonunda tam 5 katına çıkacak !!

Sahip olacağımız verinin büyüklüğünü, sağlayacağı ekonomik değeri ve içinde barındıracağı bilgi birikimini hayal etmek bile çok zor. Hal böyle olunca ister istemez bu hacimde bir veriden nasıl faydalanabileceğimizi, ne gibi değerler üretebileceğimizi sorguluyoruz her fırsatta. Hangi sektörden olursa olsun herkesin Yapay Zeka cevabını vereceğini tahmin etmek çok zor değil gibi, fakat yapay zeka bile bu kadar hızlı şekilde verinin üretildiği bir Dünya’da ve değişken koşullarda, ürettiği modeller ne kadar başarılı olursa olsun iyileştirme ve sürekliliği sağlama konusunda şimdiden sıkıntılara yol açabiliyor. Ortaya konan bu tutarlılık sorunu AI ve ML konusunda yeni operasyonel iş yüklerini de beraberinde getiriyor. Hal böyle iken, MLOps olarak hayatımıza son yıllarda giren kavram, kuruluşların önemli bir AI becerisi açığını kapatmasına yardımcı olabilir; Yöneticilerin %68’i, kuruluşlarının yapay zeka becerileri açığını orta ile aşırı olarak tanımlarken, %27’si bunu önemli veya aşırı olarak değerlendirmektedir ve yapılan değerlendirmeye göre MLOps ile AI süreçlerini kurgulamanın sorunun çözümündeki en güçlü yön olması beklenmektedir.

Bu açıdan MLOps, AI çözümlerini eğitme, test etme, dağıtma, izleme ve yönetme süreçlerine otomatik kendini geliştirme, versiyonlama, kontrol ve otomasyon getiren bir dizi uygulama ve aracı bir bütün olarak ele almaktadır. Bu otomasyon, ekiplerin yeni fikirleri keşfetmesine, geliştirme ve operasyon maliyetlerini düşürmesine, bunlar hakkında hızla geri bildirim almasına ve yapay zeka süreçlerinde en verimli noktalara odaklanmasına olanak tanır.

Yapay zeka projeleri, çok fazla araştırma ve deneme içerir çünkü yapay zeka tarafından çözülen problemler genellikle doğrusal değil değişkendir. Soruna sistematik ve verimli bir şekilde yaklaşmak için yapay zeka modeli uygulamasının testleri, eğitimi ve dağıtım işlem hatlarını otomatikleştirerek hızlı, güvenilir ve tekrarlanabilir olması gerekir. Ek olarak, proje ekibinin altyapıyı geliştirmeden üretime kadar standart hale getirmesi ve baştan sona sağlam bir güvenlik planlaması yapması gerekiyor.

AI modelinin beklendiği gibi çalışmaya devam ettiğini doğrulamak ve sürekliliği sağlamak için MLOps’un önemli bir unsurudur. Makine öğrenimi algoritmaları yeni verilere ve deneyimlere yanıt olarak insan yönlendirmesi olmadan iyileştirmek için uyarlandığından, izleme hayati önem taşır. Zaman içinde model kaymasını tespit etmek ve buna karşı tutarlı yeni modeller geliştirmek için süreçleri uçtan uca yönetim ve otomasyon işlevselliğini hayati önem taşımaktadır.

Gartner MLOps Yaşam Döngüsünü 3 Ana Başlık Altında Değerlendiriyor

MLOps Kurumlara Ne Sağlar ?

MLOps, Yapay Zeka uygulamalarında yaşanan bu sorunlara çözüm olarak Makine Öğrenmesi modellerinin tasarım, uygulama ve yönetiminin tüm yaşam döngüsüne odaklanarak sonuçları yönlendirir. Operasyonel süreci yukarıdaki MLOps Yaşam Döngüsü grafiğinde göreceğiniz gibi Model Geliştirme, Model Operasyonu ve Sistem Operasyonu olmak üzere 3 alt başlıkta ele almaktadır.

  • MLOps, DevOps’un temel prensiplerini yapay zeka uygulamalarında olgunlaştırmayı amaçlar; otomasyon (tekrar tekrar yazılımsal geliştirmenin aksine); konumlandırma (tek seferlik kullanımın aksine yayılma); süreç (entegrasyon, test etme ve serbest bırakma); ve altyapı konuları ile uçtan uca senaryolaştırılarak her defasında aynı süreci yeni verilerle uygulayıp güncel model oluşturma, dinamik raporlama ve sürekliliği bu şekilde kontrol altında tutma üzerine odaklanır.
  • Başarılı ve olgun MLOps sistemleri, daha çeşitli, donanımlı, içerisinde her seviyeden veri bilimcileri, veri mühendisleri, yazılım mühendisleri, Ar-Ge uzmanları, süreç mühendisleri ve iş geliştirme yetkililerini barındıran geniş ölçekli bir ekip gerektirir. Bu ekip, MLOps dahilinde yinelemeli makine öğrenimi modelleri ve geliştirme aşamalarında birçok deney içeren temel iş kollarını tekrar tekrar üretmek yerine, tüm bu operasyonel süreçleri uçtan uca otomatik hale getirerek, kendini geliştiren ve yönetebilen bir sistem ortaya koyarlar.
  • DevOps süreçlerinde görmeye alışkın olduğumuz standart birim ve entegrasyon testine ek olarak, makine öğrenimi testinin yapay zeka modellerini doğrulaması ve bunları yeniden eğitmesi gerekir, MLOps bu noktada otomatik olarak bu sürecin sorumluluğunu kendi üzerine alır.
  • Modeller üretime geçtiğinde başta doğruluk oranı ve model performansı olmak üzere pek çok şey değişebilir. Veri profilleri ile son kullanıcı tercihleri gelişecek ve sonraki süreçleri etkileyecektir, kritik varsayımların ve parametrelerin güncel halleri sisteme MLOps sürecinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ile dahil edilir.
Gartner MLOps Yetenek ve Rol Havuzu

MLOps Sürecine Giden Yol . . .

MLOps’a ve daha etkili ML geliştirme ve dağıtımına giden yol, iş sorunları ve sonuçlarıyla net bir bağlantıya sahip doğru kişilerin, süreçlerin, teknolojilerin ve işletim modellerinin seçilmesine bağlıdır. Gartner bu noktada ideal bir MLOps sürecinin yetkinlik ve rol özelinde işleyiş modelini yukarıdaki gibi bir geniş perspektif üzerine oturtmaktadır.

  • Farklı rol ve sorumluluklara sahip kişiler ortak noktada buluşmalıdır; Şirketler, önceden yapılandırılmış çözümlere yatırım yaparken aynı zamanda yapay zeka uygulayıcılarını ve veri bilimcilerini tek bir uygulamada bir araya getirmeye yatırım yapmalıdır. İş ve alan uzmanları, iş modelleri ile kullanım örnekleri oluşturabilir, veri bilimi uzmanları makine öğrenimi modellerinde yeniliği yönlendirebilir ve veri ile makine öğrenimi mühendisleri, hızlı makine öğrenimi modellerini bir araya getirmek için otomatik makine öğrenimi araçlarını kullanabilir.
  • Otomasyonun süreçlere dahil edilmesi gereklidir; MLOps, yeniden kullanılabilir yazılım, otomatikleştirilmiş veri hazırlama ve işbirliği ile modellerin sürümlerini oluşturmayı amaçlar. Böylece, bir veri bilimcisi tek seferlik oluşturulan modellere dayalı olarak kullanım senaryolarını yeniden kullanabilir veya hızlandırabilir.
  • Kabul edilebilir, gerçekçi başarı metrikleri ve kriterleri belirlenmelidir; Başarı kriterlerini ifade etmek, bir ön hazırlık yapmak ve performans standartlarını entegre etmek kritik öneme sahiptir.

MLOps, Yeni Nesil Yapay Zeka Uygulamalarının Merkezinde Yer Alır !

Yapay zeka ve makine öğrenmesi kurumsal çapta benimsendiğinden, model yapılarının açıklanabilir olması gerekir; model oluştururken temel verilerin güvenilir; etkileri ölçülebilir; sonuçların sürdürülebilir; sistem tasarımlarının ölçeklenebilir ve yapılan hatalı tahminlemelerden varsayımlar çıkararak kendini eğitip yeni versiyonlarda modelleri olgunlaştırabilir olmalıdır.

Makine öğrenmesi teknolojinin getirdiği diğer tüm güçlü araçlar gibidir. Doğru kullanıldığında, veriye dayalı karar verme süreçlerinin oluşturulmasına yardımcı olabilir. Öte yandan, yanlış dağıtım, amaçlanan iş sonuçlarına zarar verir. Makine öğreniminin en büyük avantajlarından biri, büyük ölçekte analiz ve içgörü hızıdır, ancak yanlış yönlendirilirse, modeller aynı hız ve ölçekte yetersiz ve hatta kötü kararlara neden olabilir. Bundan kaçınmak için, MLOps mimarilerimizin tasarım aşaması sırasında tüm yapay zeka ve makine öğrenmesi süreçlerimizi kontrollü ve standartlara uygun olarak belirlememiz, ürün ve kabul testlerini gerçek hayata uygun şekilde gerçekleştirmemiz, başarı kriterlerini son kullanıcıyı memnun edecek seviyelerde belirlememiz gerekir.

Gartner Magic Quadrant 2021: Data Science & Machine Learning Platforms

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Bilançosunu yönetemeyen 2027’yi göremeyecek

Geçen yıl bütün şirketlerin tarihinin en iyi bilançolarına ulaştığını söyleyen İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, şirketleri rehavete kapılmamaları konusunda uyardı. Aran, bilançosunu iyi yönetemeyen, dijitalleşme ve yeşil dönüşüme gerekli önemi vermeyen şirketlerin 2027 yılını göremeyeceğini söyledi.

Yayınlanma:

|

Yazan:

İş Bankası’nın bir girişimi olan ve demir çelik sektörünün sanal pazarı olarak hizmet veren Proemtia, bir yılını tamamladı. Bu kapsamda düzenlenen toplantıda konuşan İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, ekonomiye dair önemli mesajlar verdi. Konjonktürün şirketler için zorlayıcı olduğunun altını çizen Hakan Aran, “Ekonomik şartların en ağır olduğu ve bu ağırlaşmanın reel sektör tarafında daha çok hissedileceği bir döneme giriyoruz. İzlenen ekonomi politikalarından dolayı geçtiğimiz yıl tüm şirket bilançoları tarihinin en iyi durumuna ulaştı.

Tarihinin en iyi durumuna ulaşan şirket bilançolarının bu kadar kısa sürede bozulması eşyanın tabiatına aykırı. Ancak şunu söylemek isterim o en iyi noktadan geriye dönüyoruz. Bundan sonra önümüzdeki 2,5 yıllık dönemde sadece bilançosunu iyi yöneten ve verimlilik artışını sağlayan şirketler 2027 yılını görebilecekler. Bunu başaramayan ve geçen yılın iyi bilançosunun sarhoşluğunu yaşayan ve onu devam ettirebileceğini düşünenler ise bu süreçte 2024, 2025 ve 2026 yıllarında oldukça zor günler yaşayacak” diye konuştu.

“Şirketlerin finansman maliyetlerini karşılaması çok zor”

Böyle bir dönemde finansmana erişimin çok kolay olmadığını vurgulayan Aran, “Maliyetler de çok yüksek, herhangi bir iş alanında bu maliyetleri karşılayacak bir kârlılıkta söz konusu değil. O nedenle finansmana erişimin daha kısıtlı daha dikkatli kullanılması gereken bir dönemde ben işbirlikleri ve ortaklıkların da çok kıymetli olduğunu düşünüyorum.

Banka olarak herhangi bir alanda sadece kreditör olarak değil o alanda fiilen destekleyen bu zor dönemi beraber ortak olarak devam edip bu finansman maliyetleri makul seviyeye indiği zaman tekrar finansör görevine dönecek şekilde banka olarak bu zor dönemi yönetmede esnek olduğumuzu söylemek isterim. Dönem neyi gerektiriyorsa mevzuatın çizdiği sınırlar içerisinde o pozisyonu hiç çekinmeden alacağımızı söylemek istiyorum” ifadelerini kullandı.

“İhracatımız yüzde 90 oranında ithalata bağlı”

Proemtia’nın kendileri için ne anlama geldiğini de anlatan Hakan Aran, şunları söyledi: “Türkiye’nin gayri safi yurt içi hasılasında en büyük payı alan sektör imalat sanayi sektörüdür. İmalat sanayi sektöründe meydana gelen her yüzde 1’lik artış ekonomik büyümeyi binde 5 oranında artırdığını bilmemiz gerekiyor.

İhracatı ve üretimi ön plana çıkarıyoruz ancak maalesef ihracatımız yüzde 90 oranında ithalata bağlı. İthalat ettiğimiz hammaddenin yanında insanımızı yakıt olarak kullanıyoruz, enerjiyi kullanıyoruz ve bu bileşenleri pişirip ihracat gerçekleştiriyoruz. Ancak bu süreçte yarattığımız katma değer gerçekten çok düşük kalıyor. Bu nedenle arzu ettiğimiz sürdürülebilir büyümeyi ekonomimizde göremediğimiz için çok büyük oynaklıklarla mücadele ediyoruz.

Proemtia 1inci yılında sektör temsilcileriyle buluştu

Bir türlü ülke olarak o istediğimiz verimlilik artışını istediğimiz seviyeye çıkaramamış durumdayız. Bu artışı sağlamanın önümüzdeki 3 yılda 2 tane temel taşı var, biri dijitalleşme diğeri yeşil dönüşüm. Bu iki dönüşümü de başarmak durumdayız. Proemtia’nın imalat sanayinin gelişmesine pazarın güçlenmesi ve derinleşmesine katkı sağlayacağını, sadece sektörün kendi içerisinde sanayi 4.0’ın gerektirdiği o dijital dönüşümü değil aynı zamanda ödemelere aracılık ederken bu işin pazar yeri mantığıyla alıcı ve satıcıların zahmetsiz bir şekilde buluşup oradaki iş gücünden daha verimli yararlanılmasına öncülük etmek istiyoruz.”

Okumaya devam et

GÜNCEL

Yapay zeka, mavi yakalılardan sonra beyaz yakalıları tehdit ediyor!

Yapay zekanın ve robotlaşmanın olduğu dünyada önümüzdeki zaman içinde insanların gereksizleşmeye başlayacağına ilişkin öngörülerin olduğuna dikkat çeken uzmanlar, teknoloji yeni işler üretirken birçoğunu da yok ettiğini söylüyor.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yapay zekanın iş modellerini değiştirdiğini kaydeden Sosyolog Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Mavi yakalıların gitgide sayıları azalıyor. Eksile eksile gidiyorlar. İkinci tehdit dalgası da beyaz yakalılar için olacak. Ofis işlerinin çoğunu yapay zeka yapacak.” dedi.

Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Barış Erdoğan, yapay zekanın insan hayatına etkilerini değerlendirdi.

Yapay zekanın yok ettiği işler var…

Yapay zekanın ve robotlaşmanın olduğu dünyada önümüzdeki zaman içinde insanların gereksizleşmeye başlayacağına ilişkin öngörülerin olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Bu gereksizlik mevzusu gerçekten çok önemli. Teknoloji konusunda özellikle insanlar iyimserler, diyorlar ki; ‘Teknoloji bütün sorunlarımıza çözüm bulacak’. Buluyor, ama teknolojinin ürettiği işle, yok ettiği işler de var. Birçok yeni iş alanı üretiyor, ama birçoğunu yok ediyor. Yok ettiği daha fazla.” dedi.

Beyaz yakalılar da tehlikede

Yapay zekanın iş modellerini de değiştirdiğini kaydeden Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Bir tarafta 100 tane iş kayboluyor, yerine 5 tane yeni iş geliyor. 95 kişi ne olacak? Nasıl uyum sağlayacağız? Daha az nitelik gerektiren sektörlerde çalışan binlerce kol işçisi ne olacak? Mavi yakalıların gitgide sayıları azalıyor. Eksile eksile gidiyorlar. İkinci tehdit dalgası da beyaz yakalılar için olacak. Ofis işlerinin çoğunu, bankadaki, analiz işlerinin büyük bir çoğunluğunu yapay zeka yapacak, şu anda bile yapmaya başladılar.” diye konuştu.

Beyaz yakalıların da önemli bir kısmı gereksizleşmiş…

Yapay zekanın otomatik olarak maillere cevap verdiğini de dile getiren Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Bu da yavaş yavaş şunu gösteriyor, beyaz yakalıların da önemli bir kısmı gereksizleşmiş… Yarın, öbür gün büyük bir çoğunluğu ‘Biz ne yapacağız?’ diye düşünecekler. Para nasıl kazanılacak, kim harcayacak? İşte gereksizlik buradan başlıyor. Üretemiyorsun, çalışıp para kazanamıyorsun, kazanamadığın için de tüketemiyorsun. O zaman ne oluyor? Sistem için gereksiz birisi oluyorsun. Gereksizler aslında bunun nazikcesi… Aslında sınıf altı denilen bir kavram var.” diye anlattı.

Gereksizleşen insanların nasıl eyleneceği önemli bir soru!

Gereksizleşen insanların nasıl eyleneceğinin önemli bir soru haline geldiğini de ifade eden Prof. Dr. Barış Erdoğan, şöyle devam etti:

“Ne yapacaksınız? Oyun oynayacaksınız. Gitgide dünyada uyuşturucu kullanımı artıyor. Sosyal medyada saatlerce kaydırma yapılarak bakılıyor. Niye bakılıyor? Can sıkıntısından, yapacak iş gitgide azalıyor. Aslında bir sürü distopya romanında, bir sürü filmde bunun izlerini görüyoruz. Nasıl görüyoruz? Bir fanusun içinde gerekliler yaşıyor. Üretenler ve tüketenler. Bir de şehrin kıyısında, duvarın arkasında, fanusun dışında itilmiş kakılmış bir gereksiz ordusu var. Dünya aslında ona gitgide dönüşüyor. Nasıl dönüşüyor? Gettolar oluşuyor. Bakın bugün şehre; şehrin içinde gerçekten çok lüks yaşamların olduğu mekanlar var. Bir de onun dışarısında kalmış henüz o nimetlerden faydalanamayan bir grup var.

Gitgide o çalışanların işleri de robotlar tarafından yapılıyor. Yerleri temizleyen birileri çıkıyor. Servis yapan birileri çıkıyor. Tabii ki insana ihtiyaç olacak. Gerekli kadar olanını kendilerine kadar tutacaklar ama o gereksizler ne olacak? Çok büyük bir soru.”

“Şimdi de gereksizleşen, işi gücü olmayanlara saatlerce oynayacağı oyunlar icat ediliyor”

Komplo teorilerine de atıfta bulunan Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Covid zamanı da söylenmişti. Acaba gereksiz olanları bir şekilde öldürüyorlar mı? ‘Mesela en fazla yaşlılar ölmüştü. Çünkü sistem tarafından elendiler. Yük görünüyorlardı.’ Bu şekilde komplo teorisi… Olur mu olmaz mı orası ayrı bir konu. Ayaklanma çıkmaması için bunları bir şekilde eylemen lazım. Ne ile? Oyunla. Ve bu oyunlarda zaman diye bir mefhum da yok. Eski zamanlarda işçilerin oynadığı oyunların hep bir süresi vardır. Futbol 90 dakikadır. Niye buna bir süre koymuşlar? Çünkü işçi arada bir mola veriyor, rahatlıyor. Peki zenginlerin oyunu ne? Golf mesela. Bir süre yok… Saatlerce oynayabilir. Aynı şekilde şimdi de gereksizleşen, işi gücü olmayanlara saatlerce oynayacağı oyunlar icat ediliyor.” diye yorumda bulundu.

“Geleceğin toplumunu yönlendirebilir ve orada gereksiz olmayabiliriz”

Prof. Dr. Barış Erdoğan, kendini tekrarlamamak için hayal etmek gerektiğine işaret ederek, “Hayal etmeyen tekrarlar. Çünkü hayal etmeniz gerekiyor ama hayal etmeniz için ne yapmanız gerekiyor? Okumanız gerekiyor. Mitoloji okumanız gerekiyor. Oyunlara dönecek olursak aslında oyunların sırrı ne? Hint mitolojisi var içinde. Yunan mitolojisi var. Çin var. Eski ahitten hikayeler var. Yeni ahitler, dinler var. Dinler tarihi var. Hepsini bilmek gerekiyor ki yaratıcı oyunlar ortaya çıksın. O zaman işte milyar dolarlık sektörler oluyor. Bu sadece oyun için değil. Sinemada da aynısı. Hepsinin alt metinlerinde edebiyat, sanat, kültür, tarih var. O yüzden insanlar olarak hepimizin geçmişi çok iyi bilerek geleceğin toplumunu yönlendirebilir ve orada gereksiz olmayabiliriz.” diye konuştu.

“Gereksiz olmamak için hayal edelim…”

Nasıl öğreneceğini de öğrenmek gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Öğrenen ayakta kalabiliyor. Bir şeyi iyi bilmek bir mesele değil. Ama ona nasıl ulaşacağınız önemli. Bir de onun üstüne ne ekleyebilirim? Onun için de hayal kurmak önemli. Hayal etmezsek gereksiziz. Gereksiz olmamak için hayal edelim.” şeklinde sözlerini tamamladı.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

İşte Türkiyenin karnesindeki son durum

S&P’nin dün akşamki not artırım kararının ardından, kuruluşun değerlendirmesinde Türkiye yatırım yapılabilir seviyenin 4 kademe altında yer aldı. Fitch değerlendirmesinde de Türkiye’nin kredi notu benzer seviyede yer alırken, Moody’s’e göre kredi notu halen yatırım yapılabilir seviyenin 6 kademe altında yer alıyor

Yayınlanma:

|

Yazan:

Dün akşam S&P, Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmesini açıkladı. Kredi derecelendirme kuruluşundan yapılan açıklamada, Türkiye’nin uzun vadeli kredi notunun “B”den “B+”ya yükseltildiği ve kredi notu görünümünün “pozitif” olarak korunduğu bildirildi.

Türkiye’de yerel seçimlerin ardından dış dengelenmenin de etkisiyle para, maliye ve gelirler politikası arasındaki koordinasyonun iyileşeceğinin düşünüldüğü belirtilen açıklamada, gelecek 2 yıl içinde portföy girişlerinin artacağının, cari açıkların daralacağının, enflasyon ve dolarizasyonda düşüşün öngörüldüğü kaydedildi. Açıklamada, politika yapıcıların, cari açığın daraldığı ve dolarizasyonun tersine döndüğü ortamda enflasyonu düşürmeyi ve liraya olan güveni yeniden tesis etmeyi başarması halinde Türkiye’nin kredi notunun yükseltilebileceği ifade edildi.

S&P, Türkiye’de son dönemdeki politika düzenlemeleri nedeniyle aralık ayında takvim dışı değerlendirmeye giderek ülkenin kredi notu görünümünü “durağan”dan “pozitif”e çevirmişti. Diğer kredi derecelendirme kuruluşlarından Moody’s de ocak ayında Türkiye’nin kredi notu görünümünü “durağan”dan “pozitif”e çıkarmıştı.

FITCH DE 12 YIL SONRA YÜKSELTMİŞTİ

Geçen ay Fitch Ratings de Türkiye’nin kredi notunu “B”den “B+”ya yükseltti, not görünümünü “durağan”dan “pozitif”e çıkardı. Kuruluş, böylece 12 yıl sonra ilk kez Türkiye için not artırım kararı aldı. Fitch kararıyla ilgili açıklamasında sıkı para politikasının beklenenden daha önce güçlü bir şekilde uygulandığını, böylece makroekonomik ve dış kaynaklı kırılganlıkların azaldığını aktardı.

‘YATIRIM YAPILABİLİR’ SEVİYEYE KAÇ ADIM KALDI?

Son artışla birlikte Türkiye, artık not açısından S&P ve Fitch için yatırım yapılabilir seviyenin 4 kademe, Moody’s için 6 kademe altında. Hepsinde görünüm ise Pozitif. Kredi notunun artması ve görünümün de pozitif olması, sonraki aşamada da tekrar not artırımı gelebileceğine işaret ederken bu her ne kadar piyasalar açısından yatırım yapılabilir seviyenin henüz gerisinde olunsa da olumlu değerlendiriliyor.

BIST 100’DEKİ YÜKSELİŞİ DESTEKLEDİ

Kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’ye yönelik aldığı olumlu kararlar ve bu kararların devamının gelebileceğine yönelik beklentileri Borsa İstanbul’a da şu ana kadar pozitif yansıdı. BIST 100 endeksi son 1 ayda yüzde 12.57 yükselirken. 2024 genelinde yüzde 34.79’luk artış yaşadı. 2024’teki yükseliş ocak-Nisan dönemindeki yüzde 18.72’lik enflasyonun çok üzerinde gerçekleşerek Borsa İstanbul yatırımcısına önemli bir reel getiri sağladı.

NE ANLAMA GELİYOR?

Kredi derecelendirme kuruluşlarının değerlendirmeleri çeşitli yatırım fonları tarafından dikkatle takip ediliyor. Bu değerlendirmeler bireysel kredi notlarına benzer bir görev üstleniyor. Bir ülkenin kredi notunun yatırım yapılabilir seviyede yer alması daha güvenli bir yatırım ortamı sunduğu anlamına geliyor. Bu sebeple dünyada başta emeklilik fonları olmak üzere çeşitli büyük fonlar bir ülkenin tahvil veya hisse piyasasına yatırım yapmadan önce 3 büyük kredi derecelendirme kuruluşunun 2’sinde yatırım yapılabilir seviyede not almış olmasını bir gereklilik olarak görüyor. Bir ülkenin kredi notu yükseldikçe o ülkeye sermaye akışının hızlanması ihtimali artıyor.

Habertürk

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.