Connect with us

GÜNCEL

1 MAYIS İŞÇİ BAYRAMI TARİHÇESİ, ANLAMI VE ÖNEMİ

1 Mayıs neden kutlanır, nasıl ortaya çıktı, ilk ne zaman kutlandı? Emek ve Dayanışma Günü’nün önemi nedir?

Yayınlanma:

|

“Aşağıda ölüm var, yukarıda açlık. Aşağıdaki ölüm olasılık, yukarıdaki açlık kesin.” Bu sözler, Zonguldak’ta meydana gelen bir göçükte arkadaşlarını kaybeden bir maden işçisine aitti. Bugünlerde, mücadeleye etmekte olduğumuz salgınla birlikte sözler tekrar anlam kazanıyor.

1 MAYIS İŞÇİ BAYRAMI’NIN TARİHİ

1880’li yıllar, ağırlıklı olarak kol emeğinin kullanıldığı ve çalışma şartlarının çok kötü olduğu yıllardı. Küçük çocukların karın tokluğuna çalıştırılması ve 14-15 saate kadar varan iş günleri söz konusuydu, şirketler eşi görülmemiş bir hızla büyürken, işçiler, işyeri güvenliği, sağlık koşulları, örgütlenme ve grev gibi en temel haklarını dahi tanımayan bir siyasi ve hukuki sistem ile karşı arşıyaydılar.

1881 yılında yarım milyon işçiyi temsilen kurulan Örgütlü Meslek ve Emek Birlikleri Federasyonu “8 saatlik iş günü” mücadelesini ülke geneline yaymak ve işçilerin kararlılıklarını göstermek amacıyla mücadeleyi yükseltti..

ABD’nin şikago kentinde 40 bin tekstil işçisinin gerçekleştirdiği eylem kanla bastırıldı. Aynı kentte, bir fabrikada 8 saatlik işgünü için greve çıkan 1400 işçi işten atıldı. Aynı tarihlerde greve çıkanlara ateş açıldı ve 4 işçi yaşamını yitirdi.

Saldırılar, mücadele ateşini söndürmedi, aksine körükledi. ABD ve Kanada’da sendikalar ve diğer örgütlerin yükselttiği mücadele sonucu 1 Mayıs 1886’da yaklaşık 350 bin işçi greve çıktı.

Tarih işçi sınıfının böylesine örgütlü ve kararlı tepkisine ilk kez tanık oluyordu. Tüm ülkede yaşam durdu. ışçiler üretimden gelen güçlerini kullanıyordu.

ışçilerin bu topyekün isyanı, işverenlerin tepkisini çekti. Chicago’da greve çıkan 40 bin işçinin eylemini bastırmak için, saldırılar düzenlendi. ışverenler grev kırmak için sokak çeteleriyle anlaştı. Sokak çeteleri bir taraftan işçilere saldırıyor, bir taraftan da grev kırıcılığı yapıyordu.
Grevci işçilerle sokak çeteleri arasında çıkan kavga sırasında, polisin işçilerin üzerine ateş açması sonucu 4 işçi yaşamını yitirdi.

Hükümet ve işverenler, işçi eylemini kolay kolay içlerine sindiremiyordu. 1 Mayıs sonrası işten atmalar, baskılar yoğunlaştı. Olaylara neden oldukları gerekçesiyle 8 işçi hakkında idam istemiyle dava açıldı.

ışçiler idam cezasına çarptırıldı. Dört yiğit işçi önderi Albert PERSONS, Adolph FISCHER, George ENGEL ve August SPIES, 1 Mayıs 1886 yılında 8 saatlik iş günü mücadelesinde önderlik yaptıkları için idam edildi. Albert PERSONS isimli işçi, özür dileme şartıyla affedileceğinin söylenmesi üzerine, ahkeme heyetinin karşısında tarihe geçecek sözlerini söyledi:

“Bütün dünya biliyor suçsuz olduğumu. Eğer asılırsam cani olduğumdan değil, emekçi lduğumdan asılacağım.”

İşçi önderlerinin cenaze törenine yüz binlerce insan katıldı. ABD’de yaşanan bu olaylar uluslararası işçi örgütlerini harekete geçirdi. II. Enternasyonal 1889’da Paris’te düzenlediği kongrede, Amerikan işçilerinin mücadelesini desteklemek amacıyla dünya çapında gösteriler
düzenledi. 1890’dan başlamak üzere 1 Mayıs’ı da, “Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü” olarak kabul etti.
Türkiye’de 1 Mayıslar işçi sınıfının ilk olarak 1890’da büyük bir mitingle kutlamaya başladığı “birlik, mücadele ve dayanışma günü”, izleyen yıllarda, tüm ülkelerde çoşkulu kutlamalara, büyük mitinglere sahne oldu..

Ama Türkiye’de, uzun yıllar yasaklandı… 1 Mayıs öncesi günlerde aydınlar, sendika yöneticileri, işçiler göz altına alındı…

Bu yıl yapılacak etkinliklere gelecek sayımızda ayrıntılarıyla yer vereceğimizi belirterek geçmişe dönelim ve Türkiye’de 1 Mayıslara bir göz atalım.

İlk 1 Mayıslar Anadolu’da 1 Mayıs ilk kez Osmanlı döneminde 1905 yılında Đzmir’de kutlandı. Đstanbul’da ilk kez 1 Mayıs kutlaması 1910’da yapıldı.

1920 1 Mayısı’nda ışgal idaresinin ve Osmanlı hükümetinin yoğun baskılarına karşın 1 Mayıs İşçi Bayramı olarak kutlandı. ışçiler Haliçten başlayarak Karaköy üzerinden Beyoğlu’na kadar bir yürüyüş yaptılar ve “Bağımsız Türkiye” yazılı bir pankart taşıdılar.

1921’in 1 Mayısı’nda ıstanbul’un hemen tüm işçileri, özellikle şirket-i Hayriye, Seyrü Sefain, Haliç ıdaresi ve Tramvay şirketi çalışanları 1 Mayıs’ı kutladılar.

1923 1 Mayısı’nda çok sayıda yerli ve yabancı işletmede çalışan işçiler greve çıktı. İşçi taleplerinin arasında, “yabancı şirketlere el konulması, 1 Mayıs’ın resmen işçi bayramı olarak tanınması, sekiz saatlik işgünü, hafta tatili, serbest sendika ve grev hakkı” vardı ve birçok işçi tutuklandı.

Cumhuriyet Sonrası 924 1 Mayısı’nı “ışçi Bayramı” olarak kutlayan işçilerin bu eylemi engellenmek istendi. Sekiz saatlik işgünü için bildiri dağıtan birçok işçi tutuklandı.

1925 yılında çıkarılan Takrir-i Sükun Kanunu sonrasında kutlamalara izin verilmedi ve 1935 yılına kadar hemen hemen her yıl ancak gizli kutlanabildi.

1 Mayıs’ın bundan sonraki tarihi “yasak” larla yazıldı. 1935 yılında çıkarılan “Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun” adıyla çıkarılan düzenleme ile “Bahar ve Çiçek Bayramı” olarak genel tatil günlerine dahil edildi.

27 Mayıs 1960’ dan sonra da “yasaklar” yaşandı. Toplu Sözleşme, Grev ve Lokavt Kanunu’nun kabul tarihi olan 24 Temmuz, işçi sınıfına 1 Mayıs’ın yerine bayram olarak dayatıldı. Ancak bu girişimlerin hepsi, kararlı mücadeleler sonucu geri döndü.

Görkemli 1 Mayıslar En kitlesel 1 Mayıs, 1976’da kutlandı. Bu miting DĐSK’in öncülüğünde ve Taksim Meydanı’nda yapıldı. O gün Taksim Meydanı’ nı 400 bin emekçi doldurdu.

Bu yüzden 1977 yılındaki gösterilerin daha bir görkemli kutlanmasından tedirgin olan kesimler bulunmaktaydı… Ama herşeye rağmen Taksim Alanı’na beşyüzbin emekçinin akması engellenemedi… Saat 14.30’da başlayacak olan kutlamalar için alan, sabahın erken saatlerinde itibaren dolmaya başladı. ışçiler, emekçiler, öğrenciler, kadınlar, çocuklar… bayramlarına sahip çıkmış, coşkularını donanmış ve alanları özgür ruhlarıyla doldurmaya başlamıştı. Taksim alanında, iğne atsan yere düşmeyecek bir katılım vardı. Dönemin DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler’in konuşmasının sonlarına doğru çevredeki binalardan halkın üzerine ateş açıldı. Yaşanan paniğin ardından 37 insanımız yaşamını yitirdi ve 200’den fazla yaralı vardı.

1978 yılında, önceki yıl yitirilen 37 insanın acısını içinde yaşayan yüzbinler yine Taksim Alanı’ndaydı…

1979 yılında Sıkıyönetim Komutanlığı Đstanbul’da mitinge izin vermedi. Đzmir Konak Meydanı’nda kutlandı.

80 sonrası 12 Eylül Askeri darbesinin yasaklar zincirinde 1 Mayıs da yeralıyordu. Böylece yeni bir yasaklı dönem başladı. Ama tüm yasaklara rağmen; kısa süreli iş bırakmalar, bayramlaşmalar ve bildiri dağıtılması gibi etkinliklerle, bu onurlu günün anısının belleklerden silinmesine izin verilmedi…

1987: 7 yıllık aradan sonra sendikalar öncülüğünde bazı milletvekilleri, aydın, sanatçı ve bilim adamları ile birlikte yaklaşık 1000 kişilik bir grup Taksim AnıtıGna 1 Mayıs şehitlerini anmak üzere çelenk bırakmak istediler. Polis sadece milletvekillerinin araçla anıta ulaşmasına
izin verdi.

1989: Taksim’de biraraya gelen kitleye saldırıldı. Mehmet Akif Dalcı isimli bir işçi yaşamını yitirdi.

1990: Yine Taksim’e yürümek isteyenlere izin verilmedi. Çıkan çatışmada ĐTÜ Öğrencisi Gülay Beceren felç oldu.

1996: 1980 sonrasının en kitlesel mitingi gerçekleştirildi. Kadıköy’ü dolduran yaklaşık 150 bin insan toplandı ama yine açılan ateş sonrası 3 kişi yaşamını kaybetti.

İzleyen yıllarda da emekçiler ve emek dostları, Kadıköy ve ardından şişli Abide-i Hürriyet Meydanında, kitlesel katılımlarla yapılan kutlamalarda, bayramlaştılar, taleplerini dile getirdiler…  (Kaynak: Birleşik Metal-ış Dergisi, Sayı 2’den)

1 Mayıs kutlamalarının simgesel mekanı: Neden Taksim?

Türkiye, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Bayramı kutlamalarına yine “Taksim” tartışmasıyla giriyor.

İşçi örgütlerinin ve siyasi partilerin ısrarına rağmen devlet, son olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dün akşam “Taksim miting alanı değildir. Muhalefet ve bazı marjinal yapılar, 1 Mayıs’ın bayram havasına gölge düşürmeye çalışıyor” cevabında karşılık bulan tutumunu değiştirmedi ve meydanda kutlamaya izin vermedi.

Taksim Meydanı’nın simgesel önemine vurgu yapan meslek örgütleri ve siyasi partiler, saat 10.00’da Saraçhane’de toplanarak meydana yürüme kararı aldı.

İşçi hareketi ve sosyalist-sol siyaset Taksim’de neden bu kadar ısrarcı?

1 Mayıs kutlamalarının Taksim Meydanı’nda yapılmasına atfedilen önem için en çok, kalabalığa ateş edilmesiyle çıkan izdihamda 34 kişinin öldüğü 1977’deki “kanlı 1 Mayıs” referans gösterilse de, Taksim’in gençlik hareketinin simgesel mekânı haline gelmesi daha eskiye dayanıyor.

Temmuz 1968’de üniversite öğrencileri, Amerikan 6. Filo’sunun İstanbul’a ziyarete gelmesini protesto etmişti. Bu olaylar sonrasında polis Teknik Üniversite yurdunu basmış ve Vedat Demircioğlu adlı Hukuk Fakültesi öğrencisi öldürülmüştü. Baskının sabahında öğrenciler protesto amacıyla Taksim Meydanı’na çıkmıştı.

Gençlik hareketinin eylem mekânı olan Beyazıt Meydanı, 1965’ten sonra Taksim’e kaydı. 6. Filo’nun yine İstanbul’a gelmesi nedeniyle 16 Şubat 1969’da gerçekleştirilen “Emperyalizme ve Sömürüye Karşı İşçi Yürüyüşü’ne” 30 bin kişi katılmıştı. Bu, o güne kadarki en kalabalık yürüyüştü. Ancak Beyazıt’tan yola çıkan kitle Taksim’e geldiğinde aşırı sağcıların saldırısına uğradı, iki kişi öldü ve onlarca insan da yaralandı. Tarihe Kanlı Pazar olarak geçen bu eylemin failleri bulunamadı. Ancak Taksim artık siyasi bir mevzi haline geldi.

DİSK, her yıl 1 Mayıs'ta Taksim Meydanı'na yürümek isterken, yoğun güvenlik önlemleri alınıyor.
DİSK, her yıl 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı’na yürümek isterken, yoğun güvenlik önlemleri alınıyor.

12 Mart 1971 Muhtırası sonrasında arayışa giren sosyalist ve işçi hareketi, Cumhuriyet tarihinde 50 yıldır yapılamayan 1 Mayıs kutlamalarını meydanlara taşımak istediğinde akla ilk gelen yer Taksim Meydanı’ydı. 1976’da Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) organizasyonuyla düzenlenen kitlesel kutlamayla meydan, mekân olarak da belleklere yerleşti.

1969’da olduğu gibi, 1977’deki kanlı 1 Mayıs sonrasında da fail bulunamadı; kalabalığa ateş edenlerden hiçbiri tutuklanmadı, kimse yargılanmadı.

Taksim Meydanı, 1 Mayıs kutlamasına 32 yıl sonra izin verildiği 2010’da coşkulu bir kitleyi ağırlamış ve gerilim yaşanmamıştı.
Taksim Meydanı, 1 Mayıs kutlamasına 32 yıl sonra izin verildiği 2010’da coşkulu bir kitleyi ağırlamış ve gerilim yaşanmamıştı.

Uzun yıllar süren yasak

1978’deki yine geniş bir katılımla gerçekleşen kutlama sorunsuzdu. Ancak 1979’da dönemin Sıkıyönetim Komutanlığı kutlamaya izin vermedi ve meydanın uzun yıllar sürecek yasağı böylece başladı.

1989’da polis, meydana çıkmak isteyen grupları engelledi, çatışmalar yaşandı. Mehmet Akif Dalcı isimli işçi hayatını kaybetti.

2007’de DİSK, 1977 olaylarının 30. yılı nedeniyle kutlamalar için Taksim’e dönme isteğini gündeme getirdi. Ancak izin verilmedi ve polis meydana çıkmak isteyenlere müdahale etti. Aynı görüntü 2008’de de tekrar etti.

DİSK meydan için ısrarını sürdürdü. 2009’da 1 Mayıs resmi bayram ilan edildi. O yıl da, sabahın erken saatlerinden itibaren farklı yönlerden Taksim’e çıkmak isteyen gruplar ve polis çatıştı. Ancak öğleden hemen sonra polis barikatı açtı ve 32 yıl sonra bir grup meydandaki Cumhuriyet Anıtı’na ulaştı.

Grupların yıllar sonra Taksim’e girdiği 2009’da meydan bir süre sonra boşaltılmıştı. Halk, Taksim Cumhuriyet Anıtı’na bırakılan çelenklerden “hatıra” çiçekleri almıştı.
Grupların yıllar sonra Taksim’e girdiği 2009’da meydan bir süre sonra boşaltılmıştı. Halk, Taksim Cumhuriyet Anıtı’na bırakılan çelenklerden “hatıra” çiçekleri almıştı.

2010’da kutlamalar için izin çıktı. 2010 ve takip eden iki yıl boyunca meydanda coşkulu kutlamalar yapıldı.

Üç yıl devam eden sorunsuz kutlamaların ardından 2013’te, Taksim Meydanı’nı yenileme çalışmaları gerekçe gösterilerek izin verilmedi. O ve devam eden yıllarda meydana yürümek isteyen gruplarla polis arasındaki mücadele görüntüleri tekrar etti.

12 Ekim 2023’te Anayasa Mahkemesi, 2014 ve 2015’te Taksim’deki 1 Mayıs kutlamalarının yasaklanmasının “hak ihlali” olduğuna hükmetti. (VOA)

Okumaya devam et
Yorum Yazın

Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

EKONOMİ

Türkiye’nin yüzde 56’sı hayat pahalılığına çözüm arıyor

BAREM’in global ortağı WIN Grubu, dünya genelinde artan yaşam maliyetleriyle birlikte toplumun finansal anlamda nasıl etkilendiğine dair detaylı bir araştırma gerçekleştirdi. Araştırmaya göre; İsveç’te nüfusun yüzde 56’sı rahatça yaşadığını söylerken Türkiye’nin yüzde 56’sı ay sonunu getirmekte zorlandığını belirtiyor.

Yayınlanma:

|

Yazan:

BAREM’in global ortağı WIN International, dünya çapında 39 ülkeden 33.866 katılımcının görüş ve düşüncelerine dayanarak yaşam maliyetini merkezine alan kapsamlı bir araştırma yayınladı. Türkiye bacağının BAREM tarafından gerçekleştirildiği araştırmada; Türkiye’de, nüfusun yalnızca %21’i “rahat” bir yaşam sürdüğünü belirtiyor.

Türkiye’nin normali; “yaşam pahalılığı”

Araştırma; yaşam pahalılığının artmasına rağmen, dünya genelinde “rahat yaşadığını” belirten bireylerin oranında geçen yıla kıyasla yüzde 3’lük bir yükseliş yaşandığını gösteriyor. Ankette, %56’sının mali açıdan rahat olduğunu belirtmesiyle ilk sırada yer alan İsveç’i, Hollanda (%54), Paraguay (%53) ve Almanya (%50) takip ediyor. Arjantin (%78), Şili (%64) ve Laos (%64) da geçinmekte zorlananların en yoğunlukta olduğu ülkeler. Türkiye’de ise; katılımcıların %56’sı geçinmekte zorlanıp ay sonunu getirmekte güçlük çektiğini söylerken sadece %21’i konforlu bir hayat sürdüğünü ve %22’si de ne rahat olduğunu ne de zorlandığını belirtiyor.

Daha geniş bir perspektiften bakıp bölgesel olarak incelendiğinde ise; Avrupalılar ve Asya-Pasifik bölgesindeki bireyler, Orta Doğu (%15), Amerika (%23) ve Afrika (%25) kıtalarına kıyasla sırasıyla %32 ve %29 oranında “rahat yaşadıklarını” bildiriyor.

Krizle mücadele için dünya genelinde harcamalar azaltılıyor

Mali koşullarını iyileştirmek amacıyla pek çok kişi yakın zamanda maliyet düşürücü önlemler aldığını belirtiyor; küresel ortalamanın %42’si geçen ay giderlerini kıstığını söylerken %30’u da artan yaşam maliyetine yanıt olarak gelecek aylarda harcamaları aktif olarak azaltma niyeti olduğunu ifade ediyor. Geçmiş aylarda bazı harcamalarını kestiğini belirtenlerin en yoğunlukta olduğu ülkelerin başında Arjantin (%62), Yunanistan (%61) ve İrlanda (%60) gelirken, harcamalarını azaltma planı olmayanların en çok olduğu ülkeler Nijerya (%39), Hong Kong (%36) ve Finlandiya (%35).

Araştırmanın Türkiye ayağına bakıldığında; ülkenin %34’ü geçmiş aylarda harcamalarını kestiğini, bir diğer %34’lük kısmı da gelecek aylarda harcamalarını azaltmayı düşündüğünü söylüyor. Yani %68’lik bir kitle harcama kesintisi içinde. %24’lük bir kesim ise gelecek harcamalarında herhangi bir değişiklik yapmayı planlamadığını bildiriyor.

Araştırma künyesi: Çalışmada 39 ülkede 33,866 kişiyle görüşüldü. Araştırma Türkiye’de 26 – 30 Ocak 2024 tarihleri arasında CATI (Bilgisayar Destekli Telefon Görüşmesi) yöntemiyle Türkiye temsili bir örneklemde 523 kişi arasında gerçekleştirildi.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Denetçi firmalar sınıfta kaldı: Şirketlerin %75’ine çökmeden önce alarm veremediler

Düşünce kuruluşunun bulgularına göre, dört denetim raporundan üçü şirketlerin iflas etme riskiyle karşı karşıya olduğuna dair uyarılar sağlamadı

Yayınlanma:

|

Yazan:

Araştırmaya göre, denetim firmaları, 2010’dan bu yana İngiltere’deki büyük kurumsal çöküşlerin dörtte üçünden önce alarm vermedi ve denetçilerin temel işlevlerinden birini yerine getiremediğine dair endişeleri artırdı.

Sheffield Üniversitesi‘ndeki bir düşünce kuruluşu olan Audit Reform Lab tarafından Pazartesi günü yayınlanan bir rapora göre, dört denetim raporundan üçü, nihayetinde başarısız olan şirketlerin, çöküşten önceki yıl “devam eden endişeyle ilgili önemli bir belirsizlik” sağlayarak iflas etme riskiyle karşı karşıya olduğuna dair uyarılar sağlayamadı.

Denetçilerin, şirketin iflas edeceğine dair bir tahminde bulunmak yerine, şirketin iflas etme riski olduğuna inanıyorlarsa, devam eden bir endişe uyarısı eklemeleri gerekmektedir.

2010 ve 2022 yılları arasında iflas eden halka açık en büyük 250 şirketin denetim raporlarını analiz eden araştırma, EY‘nin başarısız olmadan önceki yıl denetlediği her beş şirketten sadece biri için devam eden endişe uyarıları verdiğini ortaya koydu. PwC, Deloitte ve KPMG vakalarının sırasıyla yüzde 23, yüzde 36 ve yüzde 38’inde uyarı verdi.

Büyük Dörtlü dışındaki denetçiler daha da kötü performans gösterdi ve çöken grupların sadece yüzde 17’si için uyarılarda bulundu.

Bu arada, rapora göre, Büyük Dörtlü‘deki ortalama ortak ücreti 2020 ile 2022 arasında yaklaşık üçte bir oranında artarak 872.500 sterline yükseldi.

Raporda, “Denetçilerin yeterince zorlayıcı olmadığına dair ciddi endişeler var” denildi. “Tasfiye edilen 250 şirketten 38’i son hesaplarında temettü beyan etti. Bunlardan on tanesi zarar etmesine rağmen bunu yaptı ve ikisi . . . Bunu, bir zarar bildirmesine ve iflas riskinin güçlü bir göstergesi olan negatif bir net varlık bakiyesine sahip olmasına rağmen yaptı.”

Rapor, İngiltere’deki muhasebe gözlemcisinin, son yılların en büyük perakende tasarruf skandallarından birinin merkezinde yer alan feshedilmiş yatırım grubu London Capital & Finance’in denetimlerindeki başarısızlıkları nedeniyle PwC ve EY’ye milyonlarca sterlin para cezası vermesinden günler sonra yayınlandı.

Perakendeci BHS, taşeron Carillion ve seyahat grubu Thomas Cook gibi bir dizi yüksek profilli kurumsal başarısızlık, hükümeti denetim sektörü için daha katı kurallar planlamaya sevk etti, ancak bunlar gecikmelere saplandı.

Yeni, daha güçlü bir muhasebe ve yönetim kurulu düzenleyicisi olan Denetim, Raporlama ve Yönetişim Otoritesi’nin (Arga) kurulması da aksiliklerle karşı karşıya kaldı.

Finansal Raporlama Konseyi CEO’su Richard Moriarty, Mart ayında “ilçenin sadece yarısının şerifi” olduğu ve daha güçlü bir denetim düzenleyicisi oluşturmak için uzun süredir ertelenen mevzuat olmadan finansman için “yalvarmak” zorunda kaldığı konusunda uyardı.

Önerilen Helen Tomas Carillion‘dan altı yıl sonra, Birleşik Krallık denetim reformu hala boşa gidiyor İngiltere’nin denetim gözlemcisi FRC, son yıllarda firmalara karşı uyguladığı toplam para cezalarını önemli ölçüde artırmış olsa da, Denetim Reformu Laboratuvarı raporu, cezaların “ortak maaşını önemli ölçüde etkilemek için çok küçük olduğunu – yetersiz bir caydırıcılık sağladığını ve firmaların başarısızlık için ödüllendirilmeye devam etmesini sağladığını” söyledi.

FT haberine göre; Raporda, “Denetim kültürü reforme edilene ve yeni ve daha etkili bir düzenleyici kurulana kadar, denetim firmalarındaki ortaklar, iş güvenine ve ekonomimize daha geniş çapta zarar veren devam eden denetim başarısızlıklarına rağmen büyük finansal ödüller kazanmaya devam edecek” denildi.

EY, PwC, Deloitte ve KPMG yorum yapmaktan kaçındı.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

YAPI KREDİ’den satış görüşmeleri ile ilgili açıklama

Yayınlanma:

|

Yazan:

Koç Holding bağlı ortaklığı Yapı Kredi’de sahip olduğu payların satışı konusunda ön görüşmelerin devam ettiğini ancak kamuya açıklama yapılmasını gerektirecek nitelikte bir gelişme bulunmadığını bildirdi.

KAP’a yapılan açıklamada, “Basın-yayın organlarında, bağlı ortaklığımız Yapı ve Kredi Bankası A.Ş.’de (YKB) sahip olduğumuz payların satışına yönelik görüşmelerin son aşamaya geldiğine dair haberler çıkmıştır. Bilindiği üzere holding şirketi olarak portföyümüz ile ilgili gündeme gelebilecek alternatiflerin değerlendirilmesine yönelik olarak, ilgili taraflarla görüşmeler yapılabilmektedir. Medyaya yansıyan konuyla ilgili olarak da benzer nitelikte ön görüşmeler devam etmekle birlikte, Sermaye Piyasası Kurulu’nun II-15.1 Özel Durumlar Tebliğ kapsamında kamuya açıklama yapılmasını gerektirecek nitelikte bir gelişme bulunmamaktadır. İşbu açıklama yatırımcılarımızdan gelen sorular üzerine yapılmıştır.” ifadesi yer aldı.

Reuters’in ismini vermediği kaynaklara dayandırdığı haberde First Abu Dhabi Bank‘ın, Yapı Kredi’deki yüzde 61,2’lik Koç Grubu hissesini yaklaşık 8 milyar dolara satın almak için ileri düzeyde görüşmeler yürüttüğü belirtilmişti. Kaynaklardan biri, Koç’un Yapı Kredi’deki hisseleri için yaklaşık 8,5 milyar dolar istediğini ve First Abu Dhabi Bank‘ın yaklaşık 7,5 milyar dolar teklif ettiğini söyledi.

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.