Connect with us

GÜNDEM

Özlem Gürses: “Yalaka olmayana muhalif gazeteci diyorlar!”

Geleneksel medyanın ağırbaşlı temposundan dijital dünyanın dinamizmine uzanan bir kariyer Gazeteci Özlem Gürses’inki… Televizyon ekranlarında yıllar boyu edindiği tecrübeyi şimdilerde YouTube’da farklı bir formatla bütünleştirerek her hafta milyonlarca izleyiciye ulaşan Gürses, Medya Takip Merkezi’nin Marketing Türkiye için hazırladığı “YouTube Rating Report” endeksine göre de en çok izlenen, en çok abonesi olan kadın gazetecilerden… İki medya dünyası arasındaki farkları; değişen ve dönüşen gazeteciliği konuşmak için bir araya geldiğimiz Gürses, “Muhalif gazeteci lafına acayip sinir oluyorum. Bu iktidarın buluşu. Kendilerinin basın açıklaması okur gibi konuşan ekran yüzlerine ‘yalaka’ denilmesin diye gerçek gazetecilere ‘muhalif’ dediler” diyor.

Yayınlanma:

|

Hem konvansiyonel medyada hem de online mecralarda gazetecilik yapmış biri ola­rak, iki mecradaki deneyi­minizi kıyasladığınızda na­sıl bir tablo çıkıyor ortaya?

Çok farklı iki dünya… Konvensiyonel medya daha yavaş. Hem seyircinin hem yayıncının an­lık tepkileri ekrana yansımıyor, açıkçası enerjisi de daha düşük geliyor artık bana. Öte yandan ana akım çok daha kolay… Ekip var, her şey hazır, çıkıyorsun yayınını yapıyorsun. Dijital dünyada ise neredeyse tek başınasın, patron da sensin emekçi de… Ama bence en zevkli tarafı da bu. Çok yorulsam da o özgürlük muazzam bir heyecan ve enerji veriyor insana.

Marketing Türkiye’nin “YouTube Rating Report” endeksine göre, en çok abonesi olan, en çok izlenen gazeteciler listesin­de sadece 2 kadın gazeteci bulunuyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şaşırmıyorum. Ana akımda da durum farklı de­ğil ki… Kaç tane kadın ana haber anchor’u var? Ya da genel yayın yönetmenlerinin kaç tanesi kadın? Kadınlar ekranda yorumcu olarak da az, kürtajı bile erkekler konuşuyor hep farkın­daysanız… YouTube ve dijital mecralarda ka­dınların azlığının bir başka sebebi ise gerçekten başarmak için kendinizi adamış olmanız gerek­mesi… O kadar çok zaman alıyor ki işiniz, hayat diye bir şey kalmıyor neredeyse… Bu da birçok sorumluluğu aynı anda üstlenmek zorunda ka­lan kadınlar için çok zorlayıcı.

“Kendi izleyicimi çok yakından tanıyorum, ülkedeki hali de takip edebiliyorum. Yine de algoritmalar yanıltıcı olabilir, ben o nedenle sokakla bağını asla koparmamış biriyim…”

Genel olarak kadın gazetecilerin erkek meslektaşları kadar izlenmediğini görü­yoruz. Bu durumu nasıl değerlendiriyor­sunuz?

Aslında tam olarak öyle değil… Analitiklerimiz hiç fena değil, birçok “diğer erkek yayıncının” da çok önündeyiz ama listede en çok izlenenler var. Bir de şu var: Haberin tüketicisi daha çok erkekler (çünkü para da onlarda, işleri de onlar yönetiyor) ve erkekler ne yazık ki aynı kelime­lerle aynı cümleleri kuruyor bile olsa kadınlara değil, erkeklere güveniyor ekranda. Bu gerçek bir araştırmanın sonucu.

Özlem Gürses: "Yalaka olmayana muhalif gazeteci diyorlar!"

Pek çok erkek gazetecinin yanında başa­rılarıyla öne çıkan bir kadın gazeteci ol­mak size nasıl hissettiriyor?

Mutlu! Gerçekten çok mutluyum… Sadece er­kek meslektaşlarım kadar izlendiğim ve itibar gördüğüm için değil; deli gibi, çılgın gibi çalış­mamın karşılığını aldığım için… Ama en önem­lisi de birçok kadın meslektaşıma “Özlem yap­tı, ben de yaparım” deme cesaretini verdiğim için… Bu beni inanılmaz mutlu eden bir durum.

“YouTube Rating Report”un bir diğer çıktısı ise listeye giren gazetecilerin ner­deyse tamamımın “muhalif” olarak nite­lendirilen gazetecilerden oluşması… Bu durum bize ne anlatıyor?

Şunu: O gazeteciler “muhalif” falan değil, sade­ce “özgür”. Ve gazetecilik de zaten özgür bir ira­deyle yapılır. En başından beri bu muhalif ga­zeteci lafına acayip sinir oluyorum. Bu iktidarın buluşu bu, kendilerinin basın açıklaması okur gibi konuşan ekran yüzlerine “yalaka” denilme­sin diye gerçek gazetecilere “muhalif” dediler… Dünyada var mı “opposition journalist”? Yok! Niye, çünkü öyle bir şey yok… İnsan ya gazete­cidir ya da değildir. Bu kadar.

Gazeteciliği dijital medyada sürdürüyor olmanız bir tercih mi yoksa bir zorunlu­luk mu?

Sektörde işsiz kaldığımda bir zorunluluk olarak başladı ama uzun zamandır kalpten bir tercih olarak devam ediyor.

YouTube’da gazetecilik yapmak izleyici­lerle anlık bir etkileşim kurmayı da sağlı­yor. Bu etkileşim bir gazeteci olarak sizi nasıl besliyor?

Muazzam. Kendi izleyicimi çok yakından ta­nıyorum, ülkedeki hali de takip edebiliyorum. Yine de algoritmalar yanıltıcı olabilir, ben o ne­denle sokakla bağını asla koparmamış biriyim…

Gazetecilikte eleştirel düşüncenin öne­mi hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce Türkiye’de gazetecilik bu açıdan nasıl bir noktada?

Sizce? Sadece gazetecilik değil, aile, akademi, eğitim ve hatta iş dünyasında da durum aynı. Herkes sadece kendisi ile aynı fikirde olan kö­leler istiyor. Ülkenin bu çöküşünde çok önemli bir etken oldu bu “meraksızlık ve kibir” hali… Maalesef.

YouTube gazeteciliği tarafında yaşadığı­nız en büyük zorluklar neler?

Her şeyi kendim yapmak zorunda olmam. Akı­şım, konularım, başlıklarım, alt yazılarım, ka­paklarım, videolarım, görsellerim… Hepsini ben hazırlıyorum. Gerçekten deli işi yani…

Kanalınızı nasıl finanse ediyorsunuz?

Dijital yayıncılığın çeşitli modelleri var, kanalı­nıza abone olabilirler, katıl butonu ile bir katkı gönderebilirler. Bir de dijital içerik sağlayıcı­nın size ödediği bir izlenme geliri payı var. En önemli kaynaklar bunlar. Bazen reklam ya da sundu – sunar sponsor da alıyorum. Bitlo ile çalışmaya başladım mesela… Başka markalar da var görüştüğüm, kanalımı büyütmek ve fark­lı içerikler de yayınlamak istiyorum. Umarım başarabilirim…

“Sadece erkek meslektaşlarım kadar izlendiğim ve itibar gördüğüm için değil; deli gibi, çılgın gibi çalışmamın karşılığını aldığım için mutluyum. Ama en çok da birçok kadın meslektaşıma ‘Özlem yaptı, ben de yaparım’ deme cesaretini verdiğim için mutluyum…”

Sosyal medya hesaplarınızda zaman za­man markalarla iş birliği yaptığınızı gö­rüyoruz. İş birliği süreçlerinizi nasıl yü­rütüyorsunuz?

Şu ana kadar sadece OMO ile yaptım. Onlar bana geldi. Sürdürülebilir bir çevre için bir plas­tik atık projeleri vardı, onun bir parçası oldum. Bugünden sonrası için ise bir yapımcım var ar­tık. Aytül Yükselici uzun yıllar Doğan Grubu’n­da kanal yöneticilikleri yapmış, Beyaz Şov’un Altın Kelebek’in yapımcısı olmuş bir isim. Teve2’de Bana Baştan Anlat’ı beraber ya­pıyorduk, şimdi artık kanalımda da bera­beriz. Heyecanlıyız, farklı işler yapmanın hayalini kuruyoruz.

Ufukta yeni projeler var mı?

Evet, neşeli ve vazgeçmeyen tarafımı da ortaya koyabileceğim bir sohbet masası kurgusu yapıyoruz. Bir de bu mesleğe başladığım ilk günden beri hayalini kurduğum bir şey var, onu söyleme­yeceğim ama peşindeyiz…

Gazetecilik mesleğine yeni baş­layan gençlere neler tavsiye eder­siniz?

Baştan söyleyeyim, kolay değil! Gerçekten çok sevmiyorsanız yol yakınken vazgeçin. Mesele şöhret, izlenme gibi şeylerden çok daha büyük bir şey. İlk önce bunu çok iyi anlamaları ge­rek. Sahada, sokakta ve ekranda deneyim ka­zanmadan dijitale girmek hata olur… Özellikle haberde algoritma çok da destekleyici değil. Dil öğrenmelerini ve dünyayı iyi tanımalarını da öneririm. Merak duyguları yoksa, çok okumu­yorlarsa işleri daha da zor…

Bir gazeteci olarak içinden geçtiğimiz dö­nemi nasıl yorumluyorsunuz? Bundan 20-30 yıl sonra sizce bu dönem hem ülke gündemi hem de gazetecilik mesleği açısından nasıl anılacak?

Karanlık bir dönemdeyiz. Bilgiye, kayna­ğa, kaynak kişiye ve gerçeğe ulaşmak hiç bu kadar imkansız olmamıştı. Sorula­rımızı soramıyoruz, belgelere ulaşamı­yoruz. Herkes korkuyor konuşmaktan, diyalog kuramıyoruz. Farklı fikirler kendilerine bir alan bulamıyor, gazete­ciler sürekli işsiz kalıyor ya da hapse gi­diyor. 20 – 30 yıl sürmez umarım ama bu dönem illa ki bitecek… Ülkemize dair umudum hala var, herkes dersini almıştır diye umuyorum. Gazetecilik ise bence tamamen şekil değiştirecek, eski yıkıldı. Ben de merak ediyorum yeni medya neye dönüşecek…

Sena Tufan-Marketing Türkiye

Okumaya devam et
Yorum Yazın

Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GÜNCEL

Banka aracılığı ile ödeme zorunluluğu 7.000 TL’den 30.000 TL’ye çıkarıldı

Yayınlanma:

|

Yazan:

Kısa süre önce işletmelerin yanı sıra tüketiciler için de 7 bin liranın üzerindeki mal veya hizmet alımlarına ait ödemelerin banka veya aracı finansal kurumlar aracılığıyla yapılması zorunluluğu 30 bin lira olarak güncelllendi.

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

İSVİÇRE GERÇEKTEN KARA PARA CENNETİ Mİ?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Kara para, genellikle uyuşturucu ticareti, insan kaçakçılığı, vergi kaçakçılığı, yolsuzluk, terörizm finansmanı, organize suçlar gibi yasa dışı faaliyetlerden elde edilir. Kara paranın amacı, yasa dışı kazançları gizleyerek bu gelirleri yasal ekonomiye dahil etmek ve yasa dışı kaynaklarını saklamaktır.

Kara para aklayanlar, genellikle İsviçre bankalarını birkaç nedenden dolayı tercih ediyor:

1. Gizlilik ve Müşteri Mahremiyeti

İsviçre bankaları, tarihsel olarak müşteri gizliliği konusunda katı kurallara sahip olmuştur. Bankacılık gizliliği yasaları, müşteri bilgilerini koruma konusunda sıkı düzenlemeler içerir. Bu durum, kara para aklamak isteyenlerin kimliklerinin ve işlemlerinin gizli kalmasını sağlayabilir.

2. Sağlam Finansal Sistem ve İtibar

İsviçre, istikrarlı ekonomisi ve güvenilir bankacılık sistemi ile tanınır. Bu sağlamlık, kara para aklayanların paralarını korumak ve güvenli bir şekilde saklamak için tercih ettikleri bir ortam yaratır.

3. Varlıkların Çeşitlendirilmesi

İsviçre bankaları, müşterilere çeşitli finansal araçlar ve yatırımlar sunar. Bu, büyük miktarlarda paranın farklı enstrümanlara dağıtılmasını kolaylaştırır ve bu da kara para aklama riskini azaltır.

4. Düşük Vergi Oranları ve Vergi Avantajları

İsviçre, bazı yatırım türleri ve hesaplar için vergi avantajları sunar. Vergi avantajları ve düşük vergi oranları, kara para aklamak isteyenlerin servetlerini artırmalarına yardımcı olabilir.

5. Anonim Şirket Kuruluşu

İsviçre, anonim şirket kurulumlarını kolaylaştırır ve bu şirketler aracılığıyla banka hesapları açmak, para aklama sürecini kolaylaştırabilir. Anonim şirketler, gerçek mülk sahiplerini gizlemek için kullanılabilir.

6. Uluslararası Finans Merkezi Olması

İsviçre, global bir finans merkezi olarak uluslararası para hareketleri konusunda uzmanlaşmıştır. Yüksek düzeyde finansal hizmet sunma kapasitesi, büyük miktarlarda paranın kolaylıkla transfer edilmesini mümkün kılar.

7. Hukuki Düzenlemeler ve Yasal Boşluklar

İsviçre, geçmişte daha gevşek düzenlemelere sahipti ve kara para aklayanların bu durumdan faydalanmalarına imkan tanıyordu. Ancak son yıllarda bu durum değişmeye başladı ve İsviçre bankaları üzerindeki uluslararası baskılar nedeniyle daha katı düzenlemeler getirilmiştir.

8. Döviz Kontrollerinin Olmaması

İsviçre, döviz kontrollerine sahip değildir, bu da yabancı yatırımcıların ve kara para aklayanların rahatlıkla büyük miktarda para transfer etmelerine olanak sağlar.

Son yıllarda, İsviçre üzerindeki uluslararası baskılar nedeniyle gizlilik yasalarında bazı değişiklikler olmuş ve kara para aklama ile mücadele daha sıkı hale getirilmiştir. Ancak, tarihsel olarak İsviçre bankalarının bu tür faaliyetlerde tercih edilmesinin sebepleri hala ilgi çekmektedir.

İsviçre bankaları kaynağı kara para olduğunu anladığında nasıl hareket ediyor

İsviçre bankaları, bir fonun kaynağının kara para olduğundan şüphelendiğinde veya bunu tespit ettiğinde, bir dizi yasal prosedürü izlemek zorundadır. Son yıllarda uluslararası baskılar nedeniyle İsviçre, kara para aklama ile mücadele konusunda daha sıkı düzenlemeler uygulamaya başlamıştır. Bu süreçte izlenen adımlar genellikle aşağıdaki gibidir:

1. Müşteri İnceleme (Due Diligence)

Bankalar, yeni müşteri kabul ederken ve mevcut müşterilerle çalışırken düzenli olarak “müşteri incelemesi” yapar. Bu süreçte, müşterinin kimliği, finansal geçmişi, iş faaliyetleri ve para kaynakları detaylı bir şekilde araştırılır. Eğer bir işlem şüpheli görünüyorsa, banka daha fazla bilgi talep edebilir ve işlemi daha detaylı inceleyebilir.

2. Şüpheli İşlem Bildirimi (Suspicious Activity Report – SAR)

İsviçre bankaları, bir işlemin kara para aklama veya terör finansmanı şüphesi taşıdığını fark ettiğinde, bunu ilgili makamlara bildirmek zorundadır. Bu raporlar, İsviçre’deki kara para aklama ile mücadele birimi olan MROS‘a (Money Laundering Reporting Office Switzerland) gönderilir.

3. Hesapların Dondurulması

Eğer bir banka, belirli fonların kaynağının kara para olduğunu tespit ederse veya ciddi bir şüphe varsa, bu fonları geçici olarak dondurabilir. Dondurma işlemi, soruşturma tamamlanana kadar sürebilir.

4. Daha Detaylı İnceleme ve Soruşturma

Banka, müşteriden ek belgeler ve açıklamalar isteyebilir. Eğer bu belgeler ve açıklamalar tatmin edici değilse veya şüpheyi artırıyorsa, banka iç soruşturmasını derinleştirebilir. Bu süreçte, bağımsız bir denetim birimi de devreye girebilir.

5. Yetkililerle İşbirliği

İsviçre bankaları, MROS ve diğer ilgili kolluk kuvvetleri ile işbirliği yapar. Eğer kara para aklama suçlaması kanıtlanırsa, yetkililer fonlara el koyabilir ve hukuki süreç başlatılabilir.

6. Hesabın Kapatılması

Eğer müşteri, tatmin edici bir açıklama yapamaz ve fonların kara para olduğu tespit edilirse, banka müşterinin hesabını kapatabilir ve müşterinin bankayla ilişkisini sonlandırabilir. Bu durumda müşteri kara listeye alınabilir ve diğer bankalarla da çalışması zorlaşabilir.

7. Para Cezaları ve Yasal Sonuçlar

İsviçre’deki bankalar, kara para aklama düzenlemelerine uymadıkları takdirde ciddi para cezaları ve yasal yaptırımlarla karşı karşıya kalabilir. Bu nedenle, bankalar bu tür durumları titizlikle ele alır ve risk almaktan kaçınır.

8. Uluslararası İşbirliği

İsviçre, uluslararası anlaşmalar ve işbirliği çerçevesinde kara para aklama konusunda diğer ülkelerle de veri paylaşabilir. Özellikle OECD ve FATF (Financial Action Task Force) gibi kuruluşların baskısı altında İsviçre, bu tür bilgileri uluslararası soruşturmalar kapsamında paylaşabilir.

Sonuç

Son yıllarda, İsviçre bankacılık sektörü kara para aklama ile mücadele konusunda daha şeffaf ve sıkı bir hale gelmiştir. Gizlilik kuralları yumuşatılmış ve uluslararası düzenlemelere uyum sağlanmıştır. Bu nedenle, İsviçre bankaları artık şüpheli işlemleri daha sık rapor etmekte ve ilgili önlemleri hızla almaktadır.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

İŞBANK GM Hakan Aran: 2,5 puanlık bir faiz indirimi ekonomiye nefes aldırır

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, Antalya’da düzenlenen toplantıda basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Ülke ekonomisinin mevcut durumu ve bankacılık sektörünün zorlukları hakkında net mesajlar veren Aran, 2025 ve sonrasına dair kritik öngörülerde bulundu.

“2,5 puanlık bir faiz indirimi, ekonomiye nefes aldırır”

Hakan Aran, faiz politikalarına dair beklentilerini paylaştı. Ekim ayı enflasyon rakamlarının ardından kasımda faiz indirimi ihtimalinin ortadan kalktığını ifade eden Aran, aralık ayında ise 2,5 puanlık bir faiz indiriminin masada olabileceğini dile getirdi. “Ülke ekonomimizin bu indirime ihtiyacı var. Toplum olarak yüzde 50’lik ciddi bir faiz yüküne katlanıyoruz. 2,5 puanlık bir indirim, ekonomiye nefes aldırır” dedi. Aran, 2025 yılına yüzde 44’lük enflasyon ile yüzde 47,5’lik bir faiz oranı ile başlanmasını beklediğini paylaştı.

“2025 yılında enflasyon yüzde 24-25 bandına gerileyebilir”

2025 yılına dair öngörülerini paylaşan Aran, sıkı para politikasının 2026 sonuna kadar devam etmesi gerektiğini belirtti. “Enflasyon tek haneye inene kadar sıkı para politikası sürmeli. 2025 yılında enflasyonun yüzde 24-25 bandına gerileyebileceğini düşünüyorum” dedi. Ayrıca, para politikasında ani değişimlerden kaçınılması gerektiğinin altını çizdi.

“2025’te sıkılaşma devam edeceği için konut satışlarında patlama olmaz”

Konut piyasasında artan satışların faiz indirimi beklentisiyle ilişkisine değinen Aran, faiz indiriminin 2025 yılında konut satışlarını ciddi şekilde artırmasını beklemediğini söyledi. “Öngörülebilirlik sağlandığı sürece vatandaş pozisyon alabiliyor. Ancak sıkılaştırma devam edeceği için konut sektöründe bir patlama yaşanmaz” açıklamasını yaptı.

“Mevcut konjonktür bankaların kar elde etmesini mümkün kılmıyor”

Bankacılık sektörünün mevcut durumu hakkında da konuşan Aran, ekonomik konjonktürün ilk dokuz ayda sektörün kâr elde etmesini zorlaştırdığını belirtti. “Net faiz marjlarımız sıfır seviyesinde. Son çeyrekte de benzer bir tabloyla karşılaşacağımızı öngörüyoruz” dedi.

“Faiz indiriminin başlamasıyla yabancı 2 ve 5 yıllık tahvillere ilgi gösterir”

Yabancı sermaye akışına dair görüşlerini paylaşan İş Bankası Genel Müdürü, faiz indiriminin başlamasıyla birlikte yabancı yatırımcıların tahvil piyasasına ilgi gösterebileceğini belirtti. “2025 yılında yabancı sermayenin Türk lirasından ziyade Türk tahvillerine yöneleceğini düşünüyorum” dedi. Yabancının 2 ve 5 yıllık kâğıtlara ilgi gösterebileceğine işaret etti.

“Bankalar en son gevşetilecek taraf”

Aran, enflasyonla mücadelede sonuç alındıkça makroihtiyati tedbirlerde gevşeme beklediğini ancak bankaların üzerindeki yükün devam edeceğini ifade etti. “Ekonomideki dengelenme sürecinde bankaların omuzlarına ciddi bir yük bindirilmiş durumda” dedi. Bankaların en son gevşetilecek taraf olduğunu da sözlerine ekledi.

“Enflasyon kontrol altına alındıktan sonra swap limitleri artırılabilir”

Swap limitleriyle ilgili de açıklamalarda bulunan Aran, enflasyon kontrol altına alındıktan sonra bu limitlerin artırılabileceğini söyledi. Ancak sıcak para girişinin risklerini hatırlatarak, “Sıcak parayı açtığınızda çıkışını da göze almanız gerekir. Şu an bu seviyede olmadığımızı düşünüyorum” dedi.

Turizm sektörüne destek artıyor

Resort Turizm Kongresi’nde sektörün turizme katkısına da değinen Hakan Aran, kredi büyümelerinde sıkılaşmaya rağmen 2023 yılında turizm sektörüne 1,5 milyar dolar kredi tahsis ettiklerini belirtti. 2024’te bu desteği 2 milyar dolara çıkarmayı hedeflediklerini vurgulayan Aran, “Turizm, ülkemiz için stratejik bir sektör. Bu alandaki kredilerimizi artırma kararlılığındayız” dedi.

Kaynak: cnbce.com

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.