Connect with us

EKONOMİ

Prof. Dr. BORATAV: Bir IMF heyeti Türkiye’de

Yayınlanma:

|

Eylül sonunda gelmelerini bekliyorduk. Geldiler; 25-29 Eylül’de ekonomi yönetimiyle görüştüler. 6 Ekim’de bir basın duyurusu yayımlayarak Washington’a döndüler.

Türkiye uzmanlarından oluşan bir IMF’nin heyetinden söz ediyorum. Belli aralıklarla üye ülkelerle yapılan danışma toplantılarından biri (Article IV Consultations) Türkiye’de tamamlandı. Uzmanlar değerlendirmelerini bir rapora dönüştürecek; 2024 başında IMF Yürütme Kurulu’nun onayına sunacaklar.

Yeni ekonomi ekibinin IMF uzmanlarını endişe ile bekledikleri tahmin edilir. Mehmet Şimşek 19 Eylül’de New York’ta finans çevreleri ile görüşme gitti. Bir hafta sonra benzer bir görüşme IMF Heyeti ile de yapıldı. 2024-2026’yı kapsayan Orta Vadeli Program (OVP), bu çevreler için de hazırlanmıştı. Süzgeçlerinden geçmektedir.

IMF’nin ilk değerlendirmesi basın duyurusunda yer alıyor. Gözden geçirelim.

IMF’nin 2023-2024 öngörüleri

Önceki yılın “Article IV danışma toplantısı” Kasım 2022’de tamamlanmış; IMF Heyeti bir basın duyurusu da yayımlamıştı. O duyuruyu soL Haber’de incelemiştim (“IMF Uzmanları Türkiye’de”, 18 Kasım 2022).  Eleştirel değerlendirmeler içermekte, sıkı para ve maliye politikaları önermekteydi.

Son basın duyurusu bir tablo da içeriyor. Birkaç ay sonra   yayımlanacak Türkiye Raporu’nda yer alacak ayrıntılı verilerin habercisi olmalıdır.

IMF Heyeti’nin Ekonomik Öngörüleri, %’ler

Tablonun bir bölümünü aktarıyorum. İlk sütunda kesinleşmiş 2022 verileri var. Bunlar hem OVP’de, hem de IMF veri tabanında aynen yer alıyor. Son iki sütun ise IMF öngörülerini içeriyor.

IMF öngörüleri ve OVP hedefleri

IMF’nin 2023-2024 öngörülerinden ikisi (büyüme ve enflasyon) OVP hedeflerinden farklıdır.

OVP, 2023-2024 büyüme tempolarını %4,4 → %4,0 olarak hedefliyor. Tabloda gözleniyor ki IMF bu yıllar için daha kötümserdir: %4,0 → %3,2  (satır 1). IMF veri bankası, öteden beri Türkiye için orta dönemli büyüme potansiyelini yüzde 3 olarak kabul etmekte; 2025’ten itibaren ekonominin bu büyüme patikasına yerleşeceğini öngörmektedir.

Berat Albayrak döneminden bu yana OVP’lerde yeğlenen büyüme eğilimi ise yüzde 5’tir. Son OVP’ye bakılırsa ekonomi bu eğilime 2026’da yerleşecektir. Bu öngörü teknik bir analize dayanmaz. İşsizlik oranında artışları önleyen bir büyüme eğilimi olduğu öğrenilmiş olsa gerek; “inşallah” temennisiyle programlara girmektedir.

2023-2024 enflasyon öngörülerindeki farklılaşmaya da göz atalım. OVP’ye göre bu iki yılın enflasyonu %65,0 ve %33,0 olacaktır. IMF heyeti bu bakımdan da kötümserdir: Ekonomi fazlasıyla durgunlaşmaktadır; enflasyon (%69,1 → %46) ise daha dirençlidir (satır 2). 2023-2024’teki büyüme temposu (“output gap”) üretim sınırlarını zorladığı için…

IMF Heyeti’nin işsizlik ve cari işlem açığı öngörüleri ise OVP ile aynıdır. 2022’deki büyüme hızı iki yıl sonra (2024’te) 2,3 puan aşınmış olacaktır. Cari işlem açığındaki gerileme beklenen sonuçtur (satır 4). Ne var ki, durgunlaşan bir ekonomide işsizlik oranının değişmemesi kabul edilemez (satır 3). IMF’nin 2024 Türkiye raporunda bu hatanın düzeltilmesi beklenir.

2022-2024 arasında cari açık oranındaki daralma, ekonominin kısa dönemli dış finansman gereksinimini hafifletmiyor (satır 5). Basın duyurusu, ağırlaşabilecek dış borç yükü uyarıları içeriyor.

Parasal daralma önceliği

IMF Heyeti’nin politika mesajını, “doğru yola girdiniz; ama yetersiz…” diye özetleyebiliriz.

Mesaj, siyasal bir tonla başlıyor. Aktaralım: “IMF Heyeti, seçim sonrasındaki politika değişikliğini memnuniyetle karşılamaktadır. Politika faizini yükselten, vergileri artıran, finansal sektördeki bazı müdahaleleri serbestleştiren son önlemler riskleri hafifletmiş, yatırımcıların güvenini artırmış, TCMB’nin rezerv durumunu düzeltmiştir.”

Bu genel tespit, önce 2024 için “olumlu” beklentilerle destekleniyor. Tekrarlayalım: Büyüme hızı yavaşlayacak; cari açık daralacak; Aralık enflasyonu 23 puan gerileyecektir. Yukarıdaki tabloya almadığım 12 aylık ortalama enflasyon öngörüsü ise 6,3 puan artmaktadır (%54,6 → %60,9); ama vurgulanmamaktadır.

Sonraki kesimlerde eksikleri vurgulayan politika önerileri yer alıyor. Parasal daralma ve kamu maliyesinde kemer sıkma özellikle öne çıkıyor.

Para politikasında temel sorun, %30’a çıkarılan TCMB politika faizinin yetersizliğidir. Faiz oranını gerçekleşen ve hedeflenen enflasyona hızla yaklaştırma önerisi vurgulanıyor. Eylül enflasyonunun yüzde 61 seyrettiği, Aralık 2023 öngörüsünün yüzde 69 olduğu dikkate alınırsa, Ekim’den başlayarak TCMB’den en azından 10’ar puanlık artışlar beklenmektedir.

Enflasyonu aşan faizler, neoliberal istikrar programlarının dogmalarından biridir. Kârların sürüklediği enflasyon olgusu bu yakınlarda vurgulanmaktadır. Türkiye’de de küçümsenmeyecek boyuttadır; bu doktrinde dikkate alınmaz.

IMF uzmanlarına göre, “para ve kredi piyasalarında fiyat sinyallerinin rolünü artırmak için miktar müdahalelerinin azaltılması, kredi faizlerinde sınırlamalara son verilmesi gerekiyor. Politika faizi artışı sonrasında sermayenin tahsisini piyasa belirlemelidir.”

Öte yandan, “döviz kurunu hedefleyen mevduata (KKM’ye) son verme adımları daha dikkatle atılmalıdır. Reel politika faiz oranı tarafsız (“sıfır”) eşiği aşıncaya kadar beklenmelidir.” KKM uygulamasın ilişkin bu sağduyulu öneri, döviz kurunu hedefleme anlamına gelmiyor. TCMB’nin döviz kurunu dalgalanmaya bırakması onaylanmaktadır. Rezervleri güçlendirmek için kısa dönemde piyasalardan döviz alınabilir; “ancak enflasyonu azaltma hedefi” gözden kaçırılmamalıdır.

Bu uyarı, döviz kurlarının uluslararası sermaye hareketlerine teslimiyeti anlamına gelir. TL’nin reel değerini hedefleyen önlemler, örneğin sermaye hareketlerini denetleme yöntemleri dışlanmaktadır. IMF Heyeti neoliberal yobazlığı ödünsüz korumaktadır.

Malî disiplin: Maliyeti emekçilere

IMF’nin ideolojik konumu, malî disiplin önerilerinde de açığa çıkıyor. Aktaralım: “2023’te kamu açığı münasip vergi artışlarına rağmen GSYH’nın yüzde 4’üne ulaşmış; genişletici olmuştur. 2024’teki bütçe açığı bu nedenle OVP’deki öngörünün altına çekilmelidir.”

Basın duyurusundaki bir dipnottan anlaşıldığına göre ekonomi yönetimi IMF Heyeti’ne kamu maliyesi konusunda OVP’deki tablolardan farklı istatistikler vermiş. Biz OVP’ye bakalım: Seçim yılı olan 2023’te genel devlet açığı, bir önceki yıla göre GSYH’nın yüzde 5,7’si oranında genişlemiştir. IMF heyetinin “münasip” ifadesiyle onayladığı dolaylı vergiler kısa dönemde enflasyonu tetiklemiş; yoksullaşmayı yaygınlaştırmış; önceki yılların bölüşüm şokunu ağırlaştırmıştır. Basın duyurusu bu vergilerin 2023’te TÜFE’ye katkısına değinmiyor.

OVP’nin 2024’te öngördüğü “malî kemer sıkma” ise, millî gelirin sadece yüzde 1’ine ulaşmaktadır. IMF Heyeti’ne göre yetersizdir. OVP, malî disiplini 2025’te yoğunlaştırıyor; kemer sıkmayı millî gelirin yüzde 3’üne çekiyor. Gerçekleştirilirse “çarpan etkileri” millî geliri daraltacaktır. IMF Heyeti, en azından bu boyutta bir kemer sıkmayı ve ekonomik küçülmeyi bir yıl önceye (2024’e) çekmeyi öneriyor.

Daha vahimi de var: “Kamu maliyesinde kemer sıkma”, emekçilerin yükünü artıracak biçimde tasarlanıyor. IMF önerisine göre “enerji sübvansiyonları yerine hedeflenmiş yardımlar uygulanmalıdır. Enflasyon tazminatında emekli ve ücret ödemeleri geçmiş enflasyona değil, geleceğe [enflasyon hedeflerine] göre ayarlanmalıdır.” Örneğin son elektrik zammındaki konut istisnası kaldırılmalıdır.  Milyonlarca emekçinin son can simidi olan “enflasyon farkı ödemelerine” son verilmelidir.

Görüşmeler sırasında bu son öneri ekonomi yönetimine getirildiğinde Mehmet Şimşek OVP, s.21’de yer alan “geçmiş enflasyona endekslemenin azaltılması” önlemini IMF uzmanlarına kıvançla göstermiş olmalıdır.

IMF önerileri izlenirse Türkiye emekçileri için 2024 çok daha sıkıntılı geçecektir. Ciddiye almalıyız. Yerel seçimler sonrasını endişeyle beklemeliyiz.

Prof. Dr. Korkut BORATAV – sol.org.tr

Okumaya devam et

EKONOMİ

Yaşayan Ölüler Aramızda: Finansal Zombi Krizi

Yayınlanma:

|

Ekonomide görünmez ama hissedilen bir tehlike var: Zombi şirketler. Gelirleri borçlarının faizini bile karşılamayan, piyasada sadece dış desteklerle ayakta kalan bu firmalar, yalnızca kendi varlıklarını değil, tüm ekonomik yapının sağlığını tehdit ediyor.

Zombi Şirket Nedir?

Zombi şirketler, faaliyetlerinden elde ettikleri kazançla borçlarının faizini dahi ödeyemeyen, ancak çeşitli yollarla piyasada tutulan işletmelerdir. Bu yollar arasında:

  • Sürekli borç çevrimi

  • Siyasi baskılarla alınan krediler

  • İflas erteleme ya da konkordato kullanımı

  • Kamu bankaları veya fonları yoluyla yapılan kurtarmalar

bulunur. Bu firmalar aslında çoktan iflas etmişlerdir; ancak piyasa gerçekleri bunu henüz kayda geçmemiştir.

Ekonomiye Verdikleri Zararlar

1. Kaynakların İsrafı

Finansal sistemde sınırlı olan kaynaklar (kredi, iş gücü, teşvik vb.) verimli firmalara değil, aslında çoktan ölmüş bu “zombilere” aktarılır. Bu durum, ekonomik büyümenin kalitesini bozar.

2. Rekabetin Bozulması

Zombi firmalar, zarar etmelerine rağmen piyasada kalabildikleri için fiyatları baskılar, daha sağlıklı ve verimli firmaların piyasadan çıkmasına neden olur. Bu da yenilikçiliği ve teknolojik gelişmeyi engeller.

3. Banka Bilançolarında Risk

Bankalar zombi firmalara kredi verdikçe tahsil edilemeyen alacaklar artar. Sorunlu krediler (NPL) yükselir ve banka sistemine duyulan güven zedelenir.

4. Yatırımcı Güvensizliği

Piyasada “kimin sağlıklı kimin batık” olduğu belli olmaz. Şeffaflık kaybolur. Bu da doğrudan yatırımların ve risk iştahının düşmesine yol açar.

5. Verimlilik Kaybı

Zombi firmalar büyüme rakamlarını yapay olarak şişirebilir ama toplam faktör verimliliği düşer. Ekonomi görünürde büyürken, içeride çürümeye başlar.

Türkiye Örneği: Sessiz Kriz

Türkiye’de özellikle son yıllarda düşük faiz politikaları ve kredi genişlemesi, zombi firmaların sayısını artırdı.

  • KGF destekli krediler,

  • İflas erteleme/kurtarma kültürü,

  • Siyasi olarak ayakta tutulan kamu projeleri,

bu yapıyı besledi. Bu durum, verimli firmaları cezalandırırken, “ölü şirketlerin” yaşamaya devam ettiği bir ekonomik iklim yarattı.

Ekonomik Risk: Zincirleme Çöküş

Faizler yükseldiğinde veya destekler çekildiğinde bu zombi firmalar zincirleme şekilde batmaya başlar. Bu da domino etkisiyle:

  • Bankacılık krizine,

  • İşsizlik artışına,

  • Güvensizlik ortamına,

neden olabilir. Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı konkordato patlaması bu riski açıkça göstermektedir.

Yaşayan Ölülerden Kurtulmak

Ekonominin sağlıklı işleyebilmesi için kaynakların doğru yönlendirilmesi şarttır. Zombi şirketlerin desteklenmesi değil, piyasa içi doğal seleksiyonun işlemesi, güçlü firmaların güçlenmesi gerekir.

Zombi ortamı kısa vadede siyasi rahatlama getirse de uzun vadede büyümenin yapısını çürütür.

Erol TAŞDELEN-Ekonomist    www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

“Nasıl Yatırım Yapılır?” – Kitap Özeti

Yayınlanma:

|

Yazan:

Kitap Künyesi

  • Kitap Adı: Nasıl Yatırım Yapılır?

  • Alt Başlık: Kişisel Yatırımın Cesur ve Yeni Dünyasına Yolculuk

  • Yazarlar:

    • Peter Stanyer

    • Masood Javaid

    • Stephen Satchell

  • Çevirmen: S. Cem Çiloğlu

  • Yayınevi: The Economist Books / Türkçe baskı: Epsilon yayınevi

  • Dil: Türkçe (Orijinal dil: İngilizce)

  • Kapsam: Yatırımın temellerinden başlayarak kişisel finans, portföy yönetimi, risk dağılımı ve yeni nesil yatırım araçlarına kadar geniş bir perspektif sunar.

  • Hedef Kitle: Yatırıma yeni başlayacak bireyler, kişisel finansına yön vermek isteyenler ve stratejik portföy oluşturmak isteyen yatırımcılar.

İçerik Özeti

  • Yatırımın Temel İlkeleri

  • Risk ve Getiri Dengesi

  • Portföy Teorisi

  • Fon Seçimi ve Dağılımı

  • Alternatif Yatırım Araçları (ETF’ler, tahviller, emtialar, kripto varlıklar)

  • Yatırım Psikolojisi ve Karar Alma Süreçleri

  • Güncel Piyasa Gelişmeleri ve Etkileri

“Nasıl Yatırım Yapılır?” – Kitap Özeti

1. Yatırımın Temelleri

Kitap, yatırımın amacını net şekilde tanımlayarak başlar: paranın zaman içindeki değerini korumak ve artırmak. Yatırımcılar için temel kavramlar olan risk, getiri, zaman ufku, likidite gibi konular ele alınır.

📌 Ana fikir: Her yatırım bir risk içerir; önemli olan bu riski bilinçli şekilde yönetebilmektir.

2. Portföy Oluşturma ve Risk Dağılımı (Diversifikasyon)

Yazarlar, yatırımcılara tüm yumurtaları aynı sepete koymamaları gerektiğini anlatır. Portföy oluştururken farklı varlık türleri arasında dağılım yapmanın önemi vurgulanır: hisse senetleri, tahviller, nakit, emtialar, alternatif yatırımlar gibi.

📌 Ana fikir: Sağlam bir yatırım stratejisi; çeşitlendirme, maliyet bilinci ve hedefe uygunlukla mümkündür.

3. Varlık Sınıfları ve Araçlar

Bu bölümde yatırım yapılabilecek başlıca varlıklar detaylı şekilde anlatılır:

  • Hisse senetleri: Uzun vadede büyüme sağlayan ama dalgalı ürünlerdir.

  • Tahviller: Daha düşük riskli, ama sınırlı getirili.

  • Nakit ve mevduat: Güvenli ama enflasyona karşı kırılgan.

  • Alternatif yatırım araçları: Gayrimenkul, hedge fonları, özel sermaye ve son zamanlarda kripto varlıklar gibi yeni trendler.

📌 Ana fikir: Her varlık sınıfının risk-profili farklıdır ve yatırımcının hedeflerine göre seçilmelidir.

4. Zaman ve Psikoloji Faktörü

Yatırımcıların en büyük düşmanlarından biri kendileridir. Korku, açgözlülük, sürü psikolojisi gibi duygusal faktörlerin yatırım kararlarını nasıl etkilediği anlatılır. Piyasa zamanlamasının zor olduğu, uzun vadeli düşünmenin önemi vurgulanır.

📌 Ana fikir: Duygusal kararlar yerine disiplinli bir yatırım stratejisi başarı getirir.

5. Yatırım Stratejileri ve Yaklaşımlar

Pasif ve aktif yatırım farkı, endeks fonlarının avantajları, değer ve büyüme yatırımcılığı gibi farklı yatırım stratejileri açıklanır. Ayrıca, yaşa ve gelir seviyesine göre yatırım stratejileri örneklenir.

📌 Ana fikir: Herkesin yatırım stratejisi kişisel durumuna, hedeflerine ve risk toleransına uygun olmalıdır.

6. Geleceğe Hazırlık ve Yeni Trendler

Kitabın son bölümleri geleceğin yatırım dünyasına odaklanır. ESG (çevresel, sosyal ve yönetişim kriterleri), yapay zeka destekli algoritmalar, robo-danışmanlar, fintech’ler gibi konular ele alınır.

📌 Ana fikir: Yatırım dünyası hızla değişiyor; bilgiye açık ve adapte olabilen yatırımcılar öne çıkacak.

Genel Değerlendirme

Bu kitap, yatırım dünyasına giriş yapmak isteyenler için bilimsel temellere dayalı, pratik ve anlaşılır bir kılavuzdur. Hem yeni başlayanlar hem de stratejisini geliştirmek isteyen yatırımcılar için değerli bilgiler sunar.

Okumaya devam et

EKONOMİ

HÜRMÜZ BOĞAZI KAPANIRSA NE OLUR?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Dünya enerji güvenliğinin kalbinde yer alan Hürmüz Boğazı, küresel ticaretin ve petrol taşımacılığının en kritik geçitlerinden biridir. Ancak bu boğazın geçici dahi olsa kapanması, sadece bölgeyi değil, tüm dünya ekonomisini derinden etkileyebilecek bir kriz senaryosudur. Bu yazıda, Hürmüz Boğazı’nın önemi ve kapanmasının olası sonuçları detaylı bir şekilde incelenmektedir.

HÜRMÜZ BOĞAZI’NIN STRATEJİK ÖNEMİ

Hürmüz Boğazı, İran ile Umman arasında yer alır ve Basra Körfezi’ni Umman Denizi’ne bağlar.
Bu dar geçit, dünyanın en büyük petrol üreticilerinden olan Suudi Arabistan, Irak, Kuveyt, İran, BAE ve Katar’ın deniz yoluyla petrol ve doğalgaz ihracatında tek çıkış kapısı niteliğindedir.

  • Günlük yaklaşık 17-20 milyon varil petrol bu boğazdan taşınmaktadır.

  • Bu miktar, küresel petrol ticaretinin yaklaşık %20’sine denk gelir.

  • Ayrıca Katar’ın sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ihracatının da büyük bölümü bu yoldan geçer.

ENERJİ VE EKONOMİK SONUÇLARI

1. Petrol Fiyatlarında Şok Artış

Hürmüz Boğazı’nın kapanması, arz şokuna yol açar.

  • Petrol fiyatları birkaç gün içinde 150-200 dolar/varil seviyelerine çıkabilir.

  • Enerji ithalatçısı ülkelerde enflasyonist baskılar oluşur.

  • Üretim maliyetleri artar, ekonomiler yavaşlar, stagflasyon riski doğar.

2. Küresel Tedarik Zincirinin Bozulması

  • Asya, Avrupa ve ABD’ye enerji taşıyan petrol tankerleri seferlerini durdurmak zorunda kalır.

  • Enerjiye bağımlı endüstriler (otomotiv, plastik, gübre vb.) ağır darbe alır.

  • Alternatif boru hatları kapasite olarak yetersizdir.

JEOPOLİTİK VE ASKERİ SONUÇLARI

1. ABD-İran Gerilimi Zirveye Çıkar

İran’ın boğazı kapatma tehdidi veya fiilî kapatma girişimi, ABD ve müttefiklerinin askerî karşılık verme ihtimalini doğurur.
Bölgedeki ABD Donanması’nın varlığı bu senaryo için hazırdır.

2. İsrail, Suudi Arabistan ve Körfez Ülkeleri Tetikte Olur

İran’ın bu hamlesi bölge ülkeleri tarafından ulusal güvenlik tehdidi olarak değerlendirilir.
Silahlanma hızlanır, bölgesel çatışma riski artar.

3. Askerî Müdahale ve Savaş Riski

Deniz yolunun açık tutulması için ABD önderliğinde çok uluslu bir askerî müdahale gündeme gelebilir.
Bu durum petrol bölgelerinde bombalamalara, deniz trafiğinin askıya alınmasına neden olabilir.

Irak Dışişleri Bakanı'ndan “Hürmüz Boğazı kapanırsa küresel enerji  piyasasında kriz çıkar” uyarısı

ALTERNATİF ENERJİ ROTALARI VAR MI?

  • Suudi Arabistan ve BAE, bazı petrolünü Hürmüz dışındaki boru hatlarıyla taşıyabilir.
    Ancak bu yolların kapasitesi sınırlı ve tüm ihracatı karşılamaktan uzaktır.

  • Katar LNG’si içinse alternatif güzergâh neredeyse yoktur.

TÜRKİYE’YE ETKİSİ NE OLUR?

  • Türkiye enerji ithalatının büyük kısmını bu bölgelerden sağlamaktadır.

  • Fiyatlar arttığında Türkiye’nin enerji faturası büyür → cari açık artar.

  • Bu durum TL üzerinde baskı oluşturur, enflasyon hızlanır.

Hürmüz Boğazı’nın kapanması, sadece bölgesel değil, küresel bir kriz anlamına gelir. Petrol ve gaz piyasasında arz şoku yaratır, küresel ekonomiyi durma noktasına getirebilir. Jeopolitik gerilimlerin zirveye çıktığı bir ortamda bu boğazın güvenliği, dünya düzeni açısından kırılma noktasıdır.

www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.