Connect with us

EKONOMİ

Prof. Dr. Boratav : Dış dengesizlikler nasıl seyretti?

Yaygın şirket iflasları, banka sarsıntıları içeren bir dış borç krizi niçin gerçekleşmedi? Yanıt açıktır: Telafi, elbirliğiyle, Hazine, kamu bankaları, TCMB vd. tarafından üstlenilmiştir.

Yayınlanma:

|

AKP yıllarında büyüme ivmesini besleyen dış kaynak akımları 2013 sonrasında yavaşladı; dış kırılganlıklar ekonominin belirleyici özelliği oldu.

Kırılganlıklar 2016-2017 arasında ağırlaştı. Sonrası döviz krizleri dönemidir. Dokuz aylık bir küçülme aşaması dışında finansal sisteme, dış borçlara taşan bir kriz gerçekleşmedi.

Son yıllarda düzelen, süregelen, ağırlaşan dış dengesizliklerden bazılarını bugün gözden geçirelim. Aşağıdaki iki tablo, dış borçlar ve ekonominin döviz yükümlülükleri üzerinde nicel çerçeveyi veriyor.

Tablo 1 Dış borçların dökümü

Tablo 2 Ek döviz yükümlülükleri

Dış borçların dökümü: Özel sektörden kamuya…

Tablo 1, seçilmiş üç yılda Türkiye’nin dış borçlarının dökümünü içeriyor. 2017 dış kırılganlıkların zirveye ulaştığı; 2020 “düzelme” sürecinin kısmen gerçekleştiği yıl olarak seçildi. 2021, son durumu veriyor. O yıl, “bozulan ve düzelen” göstergeler yan yana yer alıyor.

İlk tespit, 2017-2020 arasında Türkiye’nin dış dünyaya 18,4 milyar dolarlık net dış borç ödemesiyle (451,5 → 433,1) ilgilidir. Bu süreç 2021’de son bulmuş; Türkiye o yıl 20,3 milyar dolar ek borçlanma yapmıştır.

Bir dış kırılganlık ölçütü olarak dış borçların düzeyi değil, dolarlı millî gelire oranı önem taşır. Risk eşiği genellikle %50 olarak kabul edilir. Tabloda kapsanan üç yılda da Türkiye’nin dış borç / GSYH oranı bu eşiği aşmıştır: %52,9→%62,5→%57,0

2020’deki hızlı artış, üç yıl içinde dolarlı GSYH’nın %16 civarında düşmesini yansıtıyor. 2018 ve 2020’de doları pahalılaştıran döviz krizlerinin birikimli etkisi… 2021’de dış borç/GSYH oranı dört yıl öncesini aşmaktadır. 

Daha önemli soru, 2017-2020 arasında 18 milyar doları aşkın dış borcun nasıl, kimler tarafından ödendiğidir. Özel sektör (bankalar ve şirketler) üç yılda 77,8 milyar net dış borç ödemiştir. 2020 millî gelirinin yüzde 10’unu aşmaktadır. Yaygın şirket iflasları, banka sarsıntıları içeren bir dış borç krizi niçin gerçekleşmedi?

Yanıt açıktır: Telafi, elbirliğiyle, Hazine, kamu bankaları, TCMB vd. tarafından üstlenilmiştir. Özel sektörün dış borcunu hemen hemen tümüyle devlet devralmıştır. Toplamlar tablodadır; oranlara da bakalım: Dış borç stokunda özel sektörün payı 2017-2021 arasında %69’dan %53’e gerilemiştir. Kamu sektörünün payı da 16 puan artmıştır. 

Şirketler, özel ve kamu bankaları: Döviz riskleri aktarılıyor…

Özel sektör / devlet ayrımının ayrıntılarına önce Tablo 1’de göz atalım.

Özel bankalar, dış borçlarını önemli boyutlarda aşağı çekebilmiştir. 2017-2021 arasında 66,6 milyar dolarlık net dış borç ödemesi yapmışlar. Bu süreç, uluslararası bankalardan aldıkları sendikasyon kredileri sayesinde pürüzsüz sürdürülmüştür. Yıllık “döndürülme ortalaması” %91’dir.

Özel şirketler de 2017-2020 arasında net dış borç ödemiştir: Toplamı 18,5 milyar dolar (145,4  – 126,9 = 18,5)…  2021’de dış borçları yeniden (11,2 milyar dolar) artmıştır.

Üç kamu bankası, özel bankalardan farklılaşıyor. Dış borçlarını 2017-2021’de 19 milyar dolar (41,5 → 60,5) artırıyorlar (Tablo 1, satır 4). Şirketlerin dış borç ödemelerine çok yakın…

Bu noktada Tablo 2’ye geçelim. Ekonominin, dış borçların ötesine taşan bazı döviz yükümlülükleri burada yer alıyor1. Şirketlerin temel sorunu, dış borçlarını (Tablo 1, son satır) fazlasıyla aşan net döviz yükümlülükleridir (Tablo 2, satır 1).  2017’de aradaki fark 65,8 milyar dolardır. Şirketlerin yerli bankalardan aldığı döviz kredileri…

Nasıl açıklanır?  2008’de AKP iktidarı, yerli bankaların, döviz kazancı olmayan şirketlere dövizle kredi açmalarına izin vermişti. Bankalar dış kredilerini şirketlere döviz veya TL kredileri biçiminde aktardı.

Üç kamu bankasının ve özel bankaların dış kredilerinin bir bölümü de şirketlere açılan TL kredilerine dönüşmüştür. Bankalar için “arbitraj getirileri” söz konusu olabilir: TL ile dış kredi oranları arasındaki farka ve Türkiye’deki kur hareketlerine bağlıdır.

2017 ve sonrasında döviz geliri olmayan döviz borçlusu şirketlerin kurtarılması, hayatî bir öncelik oldu. AKP Türkiyesi’nden söz ediyoruz. Ekonominin değil, Saray’la göbek bağları olan, ayrıcalıklı sermaye gruplarının önceliği söz konusudur. Şirketlerle yapılan borç yapılandırma anlaşmalarında kimlerin, ne kadar kayırıldığını araştırıcı gazetecilerden bekleyeceğiz.

Bu öncelikler, Hazine, TCMB, kamu bankaları ve Varlık Fonu’ndan oluşan kamu sektörünün 2017 sorasında dört nala dış borçlanmasını tetikledi. Dış krediler yetmedi. Hazine, 2018’de ülke içinde dövizli tahvil ihraç ederek borçlanmaya da başladı (Tablo 2, satır 2). Dövizli iç borçlanmada rantiyelerin döviz mevduatı hedeflenmektedir. Belki de ileride TL ile ödenmek üzere… 

Sonrasına dikkat…

Ekonominin döviz yükümlülükleri hafiflemedi. Dış borçların dolarlı GSYH üzerindeki yükünün son dört yılda arttığına yukarıda işaret ettik. 12 ay içinde vadesi gelecek olan kısa ve uzun vadeli dış borçların toplamı da 2017-2020 arasında artmıştır (Tablo 2, son satır).

Ekonominin yapısal sorunları, dış bağımlılığı süregelmektedir. Dış dengesizliklerdeki ana “ayarlama”, dış borçların, döviz risklerinin, kamu sektörünün tüm bileşenlerine aktarılması ile sınırlıdır.

Son yıllarda Türkiye, “gelecek” kavramı sadece ilk seçimlerle sınırlı bir iktidar tarafından yönetilmektedir. Kısmen başardılar; şirketler, bankalar batmadı; Türkiye, salgına rağmen büyüyebildi.

Muhalif meslektaşlarımı uyarıyorum: Bir yıl daha sürebilir. Dış borçların özel sektörden devlete devredilmesi, uluslararası finans kapitalde “sürdürülebilir” algılaması yaratır. Devletlerin batması kolay değildir; Türkiye’nin kamu maliyesi göstergeleri, finans kapital açısından “saygın”dır. Yaygın özelleştirmeler, KÖİ projeleri sayesinde ve ekonominin dinamizmi baltalanarak…

2021’de cari işlem açığındaki daralma, dış finansman yükünü şimdilik frenlemiştir. Süregeleceği beklenmez; ama kısa vadede rahatlatır.

Saray, kısa vadede istikrar arıyor. Ana çıpa olarak döviz kuru kullanılıyor. Kur garantili mevduatın, vergi teşvikleriyle birlikte şirketleri de kapsaması şimdilik etkili görünüyor. Yaz aylarında turizm gelirlerinin katkısıyla sermaye çevrelerini tatmin eden geçici bir istikrar sağlanabilir.

Hayri Kozanoğlu doğru tespiti yapmış: “Bu garip sistem anı kurtarmak pahasına” uygulanmaktadır (BirGün, 15 Şubat). Ama “anı kurtarmak” onlara yeter…  “Sonrası Allah kerim veya tufan…” anlayışı, bir kuşağın ekonomik geleceğini karartmaktadır.

İktidar, sermaye çevrelerinin algılamasını seçmenlere aktarmaya çalışacaktır. Muhalefet durdurabilir mi? Halkın kızgınlığını canlı tutarak, sokaklardan, meydanlardan dalgalar halinde sandığa taşıyabilirse… 

Bu “kızgınlık”, halk sınıflarının yaşadığı bunalımdan kaynaklanıyor. Sandığa yansıması için insanlarımızın geleceğinin de karartıldığını açıklamak; siyasal, sınıfsal suçluları açıkça teşhir etmek; hesap sormak gerekir.

Tek bir seçimle sınırlı olmaması için sol siyaset, sosyalistler büyük önem taşıyor. Birleşerek ülkenin geleceğinde belirleyici olabiliriz.

1.2020 sonrasında TCMB kısa vadeli dış borç tanımını daralttı. 2021 verileri, önceki yıllarla karşılaştırılamaz.

sol.org.tr

Okumaya devam et

EKONOMİ

Yaşayan Ölüler Aramızda: Finansal Zombi Krizi

Yayınlanma:

|

Ekonomide görünmez ama hissedilen bir tehlike var: Zombi şirketler. Gelirleri borçlarının faizini bile karşılamayan, piyasada sadece dış desteklerle ayakta kalan bu firmalar, yalnızca kendi varlıklarını değil, tüm ekonomik yapının sağlığını tehdit ediyor.

Zombi Şirket Nedir?

Zombi şirketler, faaliyetlerinden elde ettikleri kazançla borçlarının faizini dahi ödeyemeyen, ancak çeşitli yollarla piyasada tutulan işletmelerdir. Bu yollar arasında:

  • Sürekli borç çevrimi

  • Siyasi baskılarla alınan krediler

  • İflas erteleme ya da konkordato kullanımı

  • Kamu bankaları veya fonları yoluyla yapılan kurtarmalar

bulunur. Bu firmalar aslında çoktan iflas etmişlerdir; ancak piyasa gerçekleri bunu henüz kayda geçmemiştir.

Ekonomiye Verdikleri Zararlar

1. Kaynakların İsrafı

Finansal sistemde sınırlı olan kaynaklar (kredi, iş gücü, teşvik vb.) verimli firmalara değil, aslında çoktan ölmüş bu “zombilere” aktarılır. Bu durum, ekonomik büyümenin kalitesini bozar.

2. Rekabetin Bozulması

Zombi firmalar, zarar etmelerine rağmen piyasada kalabildikleri için fiyatları baskılar, daha sağlıklı ve verimli firmaların piyasadan çıkmasına neden olur. Bu da yenilikçiliği ve teknolojik gelişmeyi engeller.

3. Banka Bilançolarında Risk

Bankalar zombi firmalara kredi verdikçe tahsil edilemeyen alacaklar artar. Sorunlu krediler (NPL) yükselir ve banka sistemine duyulan güven zedelenir.

4. Yatırımcı Güvensizliği

Piyasada “kimin sağlıklı kimin batık” olduğu belli olmaz. Şeffaflık kaybolur. Bu da doğrudan yatırımların ve risk iştahının düşmesine yol açar.

5. Verimlilik Kaybı

Zombi firmalar büyüme rakamlarını yapay olarak şişirebilir ama toplam faktör verimliliği düşer. Ekonomi görünürde büyürken, içeride çürümeye başlar.

Türkiye Örneği: Sessiz Kriz

Türkiye’de özellikle son yıllarda düşük faiz politikaları ve kredi genişlemesi, zombi firmaların sayısını artırdı.

  • KGF destekli krediler,

  • İflas erteleme/kurtarma kültürü,

  • Siyasi olarak ayakta tutulan kamu projeleri,

bu yapıyı besledi. Bu durum, verimli firmaları cezalandırırken, “ölü şirketlerin” yaşamaya devam ettiği bir ekonomik iklim yarattı.

Ekonomik Risk: Zincirleme Çöküş

Faizler yükseldiğinde veya destekler çekildiğinde bu zombi firmalar zincirleme şekilde batmaya başlar. Bu da domino etkisiyle:

  • Bankacılık krizine,

  • İşsizlik artışına,

  • Güvensizlik ortamına,

neden olabilir. Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı konkordato patlaması bu riski açıkça göstermektedir.

Yaşayan Ölülerden Kurtulmak

Ekonominin sağlıklı işleyebilmesi için kaynakların doğru yönlendirilmesi şarttır. Zombi şirketlerin desteklenmesi değil, piyasa içi doğal seleksiyonun işlemesi, güçlü firmaların güçlenmesi gerekir.

Zombi ortamı kısa vadede siyasi rahatlama getirse de uzun vadede büyümenin yapısını çürütür.

Erol TAŞDELEN-Ekonomist    www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

“Nasıl Yatırım Yapılır?” – Kitap Özeti

Yayınlanma:

|

Yazan:

Kitap Künyesi

  • Kitap Adı: Nasıl Yatırım Yapılır?

  • Alt Başlık: Kişisel Yatırımın Cesur ve Yeni Dünyasına Yolculuk

  • Yazarlar:

    • Peter Stanyer

    • Masood Javaid

    • Stephen Satchell

  • Çevirmen: S. Cem Çiloğlu

  • Yayınevi: The Economist Books / Türkçe baskı: Epsilon yayınevi

  • Dil: Türkçe (Orijinal dil: İngilizce)

  • Kapsam: Yatırımın temellerinden başlayarak kişisel finans, portföy yönetimi, risk dağılımı ve yeni nesil yatırım araçlarına kadar geniş bir perspektif sunar.

  • Hedef Kitle: Yatırıma yeni başlayacak bireyler, kişisel finansına yön vermek isteyenler ve stratejik portföy oluşturmak isteyen yatırımcılar.

İçerik Özeti

  • Yatırımın Temel İlkeleri

  • Risk ve Getiri Dengesi

  • Portföy Teorisi

  • Fon Seçimi ve Dağılımı

  • Alternatif Yatırım Araçları (ETF’ler, tahviller, emtialar, kripto varlıklar)

  • Yatırım Psikolojisi ve Karar Alma Süreçleri

  • Güncel Piyasa Gelişmeleri ve Etkileri

“Nasıl Yatırım Yapılır?” – Kitap Özeti

1. Yatırımın Temelleri

Kitap, yatırımın amacını net şekilde tanımlayarak başlar: paranın zaman içindeki değerini korumak ve artırmak. Yatırımcılar için temel kavramlar olan risk, getiri, zaman ufku, likidite gibi konular ele alınır.

📌 Ana fikir: Her yatırım bir risk içerir; önemli olan bu riski bilinçli şekilde yönetebilmektir.

2. Portföy Oluşturma ve Risk Dağılımı (Diversifikasyon)

Yazarlar, yatırımcılara tüm yumurtaları aynı sepete koymamaları gerektiğini anlatır. Portföy oluştururken farklı varlık türleri arasında dağılım yapmanın önemi vurgulanır: hisse senetleri, tahviller, nakit, emtialar, alternatif yatırımlar gibi.

📌 Ana fikir: Sağlam bir yatırım stratejisi; çeşitlendirme, maliyet bilinci ve hedefe uygunlukla mümkündür.

3. Varlık Sınıfları ve Araçlar

Bu bölümde yatırım yapılabilecek başlıca varlıklar detaylı şekilde anlatılır:

  • Hisse senetleri: Uzun vadede büyüme sağlayan ama dalgalı ürünlerdir.

  • Tahviller: Daha düşük riskli, ama sınırlı getirili.

  • Nakit ve mevduat: Güvenli ama enflasyona karşı kırılgan.

  • Alternatif yatırım araçları: Gayrimenkul, hedge fonları, özel sermaye ve son zamanlarda kripto varlıklar gibi yeni trendler.

📌 Ana fikir: Her varlık sınıfının risk-profili farklıdır ve yatırımcının hedeflerine göre seçilmelidir.

4. Zaman ve Psikoloji Faktörü

Yatırımcıların en büyük düşmanlarından biri kendileridir. Korku, açgözlülük, sürü psikolojisi gibi duygusal faktörlerin yatırım kararlarını nasıl etkilediği anlatılır. Piyasa zamanlamasının zor olduğu, uzun vadeli düşünmenin önemi vurgulanır.

📌 Ana fikir: Duygusal kararlar yerine disiplinli bir yatırım stratejisi başarı getirir.

5. Yatırım Stratejileri ve Yaklaşımlar

Pasif ve aktif yatırım farkı, endeks fonlarının avantajları, değer ve büyüme yatırımcılığı gibi farklı yatırım stratejileri açıklanır. Ayrıca, yaşa ve gelir seviyesine göre yatırım stratejileri örneklenir.

📌 Ana fikir: Herkesin yatırım stratejisi kişisel durumuna, hedeflerine ve risk toleransına uygun olmalıdır.

6. Geleceğe Hazırlık ve Yeni Trendler

Kitabın son bölümleri geleceğin yatırım dünyasına odaklanır. ESG (çevresel, sosyal ve yönetişim kriterleri), yapay zeka destekli algoritmalar, robo-danışmanlar, fintech’ler gibi konular ele alınır.

📌 Ana fikir: Yatırım dünyası hızla değişiyor; bilgiye açık ve adapte olabilen yatırımcılar öne çıkacak.

Genel Değerlendirme

Bu kitap, yatırım dünyasına giriş yapmak isteyenler için bilimsel temellere dayalı, pratik ve anlaşılır bir kılavuzdur. Hem yeni başlayanlar hem de stratejisini geliştirmek isteyen yatırımcılar için değerli bilgiler sunar.

Okumaya devam et

EKONOMİ

HÜRMÜZ BOĞAZI KAPANIRSA NE OLUR?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Dünya enerji güvenliğinin kalbinde yer alan Hürmüz Boğazı, küresel ticaretin ve petrol taşımacılığının en kritik geçitlerinden biridir. Ancak bu boğazın geçici dahi olsa kapanması, sadece bölgeyi değil, tüm dünya ekonomisini derinden etkileyebilecek bir kriz senaryosudur. Bu yazıda, Hürmüz Boğazı’nın önemi ve kapanmasının olası sonuçları detaylı bir şekilde incelenmektedir.

HÜRMÜZ BOĞAZI’NIN STRATEJİK ÖNEMİ

Hürmüz Boğazı, İran ile Umman arasında yer alır ve Basra Körfezi’ni Umman Denizi’ne bağlar.
Bu dar geçit, dünyanın en büyük petrol üreticilerinden olan Suudi Arabistan, Irak, Kuveyt, İran, BAE ve Katar’ın deniz yoluyla petrol ve doğalgaz ihracatında tek çıkış kapısı niteliğindedir.

  • Günlük yaklaşık 17-20 milyon varil petrol bu boğazdan taşınmaktadır.

  • Bu miktar, küresel petrol ticaretinin yaklaşık %20’sine denk gelir.

  • Ayrıca Katar’ın sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ihracatının da büyük bölümü bu yoldan geçer.

ENERJİ VE EKONOMİK SONUÇLARI

1. Petrol Fiyatlarında Şok Artış

Hürmüz Boğazı’nın kapanması, arz şokuna yol açar.

  • Petrol fiyatları birkaç gün içinde 150-200 dolar/varil seviyelerine çıkabilir.

  • Enerji ithalatçısı ülkelerde enflasyonist baskılar oluşur.

  • Üretim maliyetleri artar, ekonomiler yavaşlar, stagflasyon riski doğar.

2. Küresel Tedarik Zincirinin Bozulması

  • Asya, Avrupa ve ABD’ye enerji taşıyan petrol tankerleri seferlerini durdurmak zorunda kalır.

  • Enerjiye bağımlı endüstriler (otomotiv, plastik, gübre vb.) ağır darbe alır.

  • Alternatif boru hatları kapasite olarak yetersizdir.

JEOPOLİTİK VE ASKERİ SONUÇLARI

1. ABD-İran Gerilimi Zirveye Çıkar

İran’ın boğazı kapatma tehdidi veya fiilî kapatma girişimi, ABD ve müttefiklerinin askerî karşılık verme ihtimalini doğurur.
Bölgedeki ABD Donanması’nın varlığı bu senaryo için hazırdır.

2. İsrail, Suudi Arabistan ve Körfez Ülkeleri Tetikte Olur

İran’ın bu hamlesi bölge ülkeleri tarafından ulusal güvenlik tehdidi olarak değerlendirilir.
Silahlanma hızlanır, bölgesel çatışma riski artar.

3. Askerî Müdahale ve Savaş Riski

Deniz yolunun açık tutulması için ABD önderliğinde çok uluslu bir askerî müdahale gündeme gelebilir.
Bu durum petrol bölgelerinde bombalamalara, deniz trafiğinin askıya alınmasına neden olabilir.

Irak Dışişleri Bakanı'ndan “Hürmüz Boğazı kapanırsa küresel enerji  piyasasında kriz çıkar” uyarısı

ALTERNATİF ENERJİ ROTALARI VAR MI?

  • Suudi Arabistan ve BAE, bazı petrolünü Hürmüz dışındaki boru hatlarıyla taşıyabilir.
    Ancak bu yolların kapasitesi sınırlı ve tüm ihracatı karşılamaktan uzaktır.

  • Katar LNG’si içinse alternatif güzergâh neredeyse yoktur.

TÜRKİYE’YE ETKİSİ NE OLUR?

  • Türkiye enerji ithalatının büyük kısmını bu bölgelerden sağlamaktadır.

  • Fiyatlar arttığında Türkiye’nin enerji faturası büyür → cari açık artar.

  • Bu durum TL üzerinde baskı oluşturur, enflasyon hızlanır.

Hürmüz Boğazı’nın kapanması, sadece bölgesel değil, küresel bir kriz anlamına gelir. Petrol ve gaz piyasasında arz şoku yaratır, küresel ekonomiyi durma noktasına getirebilir. Jeopolitik gerilimlerin zirveye çıktığı bir ortamda bu boğazın güvenliği, dünya düzeni açısından kırılma noktasıdır.

www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.