Connect with us

GÜNCEL

Prof. Dr. YILMAZ: AFAD’IN KURUMSAL VE MALİ YAPISI

Yayınlanma:

|

6 Şubat Pazartesi günü Kahramanmaraş merkezli iki büyük deprem yaşadık. Arama-kurtarma çalışmalarında, depremin yaralarının sarılmasında AFAD (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı) hakkında çok şey yazıldı, söylendi.

AFAD, 2009 yılında deprem kuşağında ve oldukça riskli bir ülke olan Türkiye’de etkin bir afet yönetim politikasına geçişte faaliyet göstermek için kurulan bir Genel Bütçeli Kamu İdaresidir.

Ancak Türkiye’de AFAD kurulmadan önce de afet yönetiminden sorumlu kurumlar vardı. Özellikle çok büyük kayıpların yaşandığı, ülke ekonomisini derinden sarsan 1999 Marmara Depreminin yaşandığı dönemde çeşitli Bakanlıklara ve Başbakanlığa bağlı genel müdürlüklerden; Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’na bağlı olarak 1950’li yıllarda kurulan Afet İşleri Genel Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı’na bağlı Sivil Savunma Genel Müdürlüğü ve Başbakanlığa bağlı Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü faaliyetteydi. Ayrıca Türkiye’de sivil savunma, İl Sivil Savunma Müdürlükleri sayesinde il bazında da örgütlüydü.

5902 sayılı Kanun’a istinaden Başbakanlığa bağlı Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığına bağlı Afet İşleri Genel Müdürlüğü ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığına bağlı Sivil Savunma Genel Müdürlüğü kapatıldı. Tüm bu kurumların yetki ve sorumluluğu tek bir merkezde, tek çatıda toplandı. İl Sivil Savunma Müdürlükleri yerine İl Özel İdaresi bünyesinde Valiye bağlı İl Afet ve Acil Durum Müdürlükleri oluşturuldu.

Ayrıca kamu kurum ve kuruluşlarında bulunan Savunma Sekreterliği ve Savunma Uzmanlığı birimleri kaldırıldı. Sivil Savunma Koleji’nin adı, Afet ve Acil Durum Eğitim Merkezi olarak değiştirildi.

Kapatılan bu birimlere ait her türlü taşınır, taşıt, araç, gereç ve malzeme, borç ve alacaklar, kayıt ve dokümanlar 31.12.2008 tarihi itibariyle AFAD’a Başkanlığa ve ilgili il özel idaresine devredilerek, 2009 yılı itibariyle AFAD Başbakanlığa bağlı olarak kurulmuş oldu.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçiş ile birlikte Başbakanlık kurumu kaldırıldığı için 15.7.2018 tarihinde yayımlanan 4 No.lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile AFAD İçişleri Bakanlığına bağlandı.

Türkiye geniş bir coğrafyaya sahip ve afetlerle sıklıkla karşılaşan bir ülke. AFAD’ın adı geçen kurumların kapatılmasıyla faaliyete başlaması afet yönetimini merkezileştirmiş oldu. Ayrıca taşrada afetle mücadele eden birimlerin bulundukları yerlerdeki il özel idarelerine devredilmiş olması, tüm taşra örgütlenmesinde il özel idarelerinin valiliklere bağlı olması sonucu afet yönetimi siyasal etkilere duyarlı hale geldi. Deprem gibi hızlı karar alınması ve hızla müdahale edilmesi gereken afetlerde yetki ve sorumluluk tek merkezde toplandı.

AFAD genel bütçe kapsamında bir kamu idaresi olduğundan, AFAD’ın bütçesi ve ayrıntılarına ilişkin tüm veri seti Hazine ve Maliye Bakanlığının sitesinden incelenebilir. Bir kamu idaresinin ödenekleri de vergilerle finanse edildiğinden Bütçe, afetlerden etkilensin etkilenmesin tüm vergi mükelleflerini ilgilendirir.

AFAD’ın 2022 yılı bütçe ödenek teklifi 2,4 milyar TL olarak belirlenmişti. Haziran ayında ek bütçe çıkarıldığı için bu ödenek teklifi yaklaşık %80 oranında arttırıldı. AFAD bütçesinin 2022’de %30’u personel harcamalarına, %5’i mal ve hizmet alım giderlerine, %30’u da yatırım giderlerine ayrıldı. 2022 yılı ek bütçeyle beraber ilk 9 ayda AFAD’ın gerçekleştirdiği harcama tutarı 6,3 milyar TL olarak gerçekleşti. Bu tutar 2022 bütçesinin binde 32’sidir. 2021 bütçesinin binde 7’sidir.

AFAD gibi genel bütçeye dahil pek çok kurum var. Örneğin yıllar itibariyle Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün ödenek teklifi yaklaşık AFAD’ın 2 katıdır. Yine bir karşılaştırma yapmak gerekirse örneğin Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesi AFAD bütçesinin yaklaşık 7 katıdır. AFAD bütçesinin %30’u personel harcamalarına ayrılırken, Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesinin %96’sı personel harcamalarına ayrılmaktadır.

AFAD’ın 2023 bütçesi 6,8 milyar TL olarak öngörülüyor. Bu bütçenin %26’sı personel harcamalarına, %4,4’ü mal ve hizmet giderlerine ve %25’i de yatırım giderlerine ayrılmış durumda. 2023 bütçesinde personel, mal ve hizmet ile yatırım giderlerine ayrılan pay, 2022’den daha düşük. AFAD 2023 bütçesinden binde 5’lik pay almış durumda. Diyanet İşleri Başkanlığının payı ise yaklaşık %1.

AFAD’ın geçmiş yıl bütçelerine de kısaca bakmak gerekirse; 2013 yılı bütçesinden aldığı pay binde 26, 2015’de ise binde 23.

AFAD’ın bütçesi 2021’den 2022 yılına %16,1 oranında arttırılırken, Göç idaresi Genel Müdürlüğünün bütçesi bir önceki yıla göre %50,6 ve Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesi de %24 oranında arttırıldı.

Fakat 2023 yılında AFAD’ın bütçesi bir önceki yıla göre, yani 2022’ye göre %33,6 oranında azaltıldı. Bu esnada Göç İşleri Genel Müdürlüğünün bütçesi %42,2 ve Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesi de %56,6 oranında arttırıldı. Ayrıca İletişim Başkanlığının bütçesi 2022’den 2023’e %100 arttırılırken, olumlu bir gelişme olarak söyleyebiliriz ki İklim Değişikliği Başkanlığının bütçesi %105 arttırıldı.

Oysa 2015 yılında AFAD’ın bütçesi bir önceki yıla göre %18,5 artırılmıştı. O yıl Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi sadece %5,5 oranında arttırılmıştı. 2015 yılında genel bütçeli kamu idareleri arasında ne Göç idaresi Genel Müdürlüğü vardı, ne de İklim Değişikliği Başkanlığı vardı. Göç ve iklim sorunlarıyla bundan 7-8 yıl önce bu kadar meşgul olacağımızı bilmiyorduk ama deprem bu topraklarda hep çok büyük bir riskti, bugün yaşadıklarımızdan net bir şekilde görülüyor. Gelecek ise hem çok riskli hem de belirsizliklerle dolu.

Prof.Dr. Binhan Elif YILMAZ – 10.2.2023 www.bankavitrini.com

BANKA HABERLERİ

Tahvil Yerine Kredi: Türk Şirketlerinin Finansman Kaderi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye’de reel sektörün finansman ihtiyacını karşılamak için en çok başvurduğu yöntem banka kredileridir. Oysa gelişmiş finansal sistemlerde şirketler, uzun vadeli ve daha uygun maliyetli fon sağlamak için sermaye piyasalarında borçlanma araçlarına, özellikle tahvil ihraçlarına yönelmektedir. Peki Türkiye’de reel sektör neden bu imkândan yeterince yararlanamıyor?

Tahvil İhracının Önündeki Ekonomik Engeller

Tahvil piyasasının gelişmesi; makroekonomik istikrar, faiz oranlarının öngörülebilirliği, düşük enflasyon, istikrarlı döviz kuru, düşük kamu borçlanma ihtiyacı ve yüksek kredi notu gibi birçok değişkene bağlıdır. Ancak:

  • Türkiye’nin ülke kredi notu düşüktür ve bu doğrudan özel sektörün notunu da sınırlamaktadır.

  • Yüksek enflasyon ve faiz oranları, borçlanma maliyetlerini tahvil piyasasında da yükseltmektedir.

  • Kamu kesiminin sürekli yüksek borçlanma ihtiyacı, özel sektörün tahvil ihraçlarını piyasadan dışlama etkisi (crowding out) ile sınırlamaktadır.

Hukuki ve Kurumsal Güven Eksikliği

Sadece ekonomik değil, hukuki ve politik güvensizlik de yabancı ve yerli yatırımcıların özel sektör tahvillerine ilgi göstermemesine yol açıyor. Güçlü bir ikinci el tahvil piyasası oluşmadığı için yatırımcılar uzun vadeli bağlayıcı enstrümanlara mesafeli durmaktadır.

Banka Kredilerine Bağımlılığın Sonuçları

Bu nedenlerle reel sektör, finansmana erişimde tek kanal olarak bankaları kullanmak zorunda kalıyor:

  • Yüksek maliyetli ve kısa vadeli kaynaklara mahkûm olunuyor.

  • Kredi sınırlamaları, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde işletmeleri zorluyor.

  • Kredi vadelerinin kısalığı ve esneklik eksikliği, uzun vadeli yatırım planlarını zorlaştırıyor.

Finansman Araçlarında Çeşitlilik Şart

Türkiye’de reel sektörün daha güçlü, sağlıklı ve uzun vadeli kaynaklara erişebilmesi için:

  • Makroekonomik göstergelerin iyileştirilmesi,

  • Sermaye piyasalarının derinleştirilmesi,

  • Hukuki güven ortamının sağlanması,

  • Tahvil piyasası için ikincil piyasa likiditesinin artırılması büyük önem taşımaktadır.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

 

Okumaya devam et

GÜNCEL

Türkiye’nin Kafkaesk Manzarasında Genç Olmak

“Suçum, Umut Etmekti”

Yayınlanma:

|

Yazan:

“Bir sabah, genç bir birey hiçbir neden belirtilmeden susturulduğunu fark etti.”
Kafka’nın Davası, Josef K.’nın bilinmeyen bir suçlamayla sürüklendiği karanlık bir sistemin hikâyesiydi. Bugünse Türkiye’de binlerce genç, kendi adalet arayışında görünmez duvarlara çarpıyor. Tek fark: Buradaki suçlama çoğu zaman “bir şey istemek” kadar belirsiz, ceza ise “hiçbir şey elde edememek” kadar sessiz.

Kafkaesk Hukuksuzluk
Türkiye’de hukuk artık adaletin değil, itaati garanti altına almanın aracı. Mahkeme salonları gerçeğin değil, niyetin sorgulandığı sahnelere dönüşmüş durumda. Tıpkı Dava’daki gibi, kimse neyle suçlandığını tam olarak bilmiyor ama süreç başlıyor. Ve başlarsa da durmuyor. Gençler yargılanmasa da yorgun düşüyor; çünkü herkes bir gün “sıra bana gelir mi?” kaygısıyla yaşamaya başlıyor.

Ekonomik Çöküşün Sessizliği
Üniversite diploması, artık bir umut değil; çoğu zaman boş bir cüzdanın eki. Bir kuşak, mesleksizlikle, işsizlikle ve çaresizlikle cezalandırılıyor. Diplomalı ama üretime katılamayan, eğitimli ama geleceği çizilemeyen yüz binlerce genç, sanki “gelecek inşa etme” suçu işlemiş gibi toplum dışına itiliyor. Ebeveynlerine yük olmamak için geçici işlerde boğuluyor, göç fikrini içinden sesli telaffuz ediyor.

Sosyal Medyanın Sahte Tesellisi
Gerçek mutsuzlukların üzerine filtre çekiliyor. Instagram’da kariyer yapıyor gibi gözüken birçok genç, aslında annesinin evinde sabaha
kadar iş ilanı kovalıyor. LinkedIn’de “network” peşinde koşarken özgeçmişinin son satırına yeni bir şey yazamamanın ağırlığıyla eziliyor. Gerçek başarıların sesi duyulmuyor çünkü sistem “gösteriyi” ödüllendiriyor.

Serhat CAN

Okumaya devam et

GÜNCEL

Yapay Zekâ Beyninizi Sessizce Ele Geçiriyor Olabilir!

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yapay Zekânın Beyne Zararları: Fark Edilmeyen Tehditler

Yapay zekâ (YZ), hayatımızın her alanına entegre olmaya devam ederken, insan psikolojisi ve beyin sağlığı üzerindeki etkileri giderek daha fazla sorgulanıyor. Doğrudan fiziksel bir tehdit oluşturmamakla birlikte, YZ’nin dolaylı yollarla beyin fonksiyonlarını olumsuz etkileyebileceği düşünülüyor. Özellikle yoğun dijital etkileşim, bireyin bilişsel işleyişini ve psikolojik dengesini tehdit edebiliyor.

1. Aşırı Ekran Kullanımı ve Dijital Bağımlılık

YZ destekli sosyal medya, video uygulamaları ve içerik algoritmaları kullanıcıları ekran başında daha uzun süre tutmak üzere tasarlanıyor. Bu durum, dikkat dağınıklığı, uyarıcıya bağımlılık, hatta dopamin sisteminin bozulması gibi sonuçlar doğurabiliyor. Bilimsel araştırmalar, uzun süreli dijital maruziyetin beynin karar alma, öğrenme ve hafıza merkezlerini olumsuz etkileyebileceğini ortaya koyuyor.

2. Karar Verme Yetisinin Zayıflaması

Yapay zekâdan sürekli destek alınması, bireyin kendi karar verme mekanizmasını kullanma sıklığını azaltıyor. Bu durum zamanla bilişsel atalete (tembelliğe) yol açabiliyor. Kendi düşünme süreçlerini devre dışı bırakma eğilimi, uzun vadede analitik düşünme becerilerinin zayıflamasına neden olabilir.

3. Yaratıcılığın Azalması

YZ araçları, yazı yazma, görsel üretme ve içerik tasarlama gibi birçok alanda kullanıcıyı destekliyor. Ancak bu destek zamanla insan beyninin yaratıcı merkezlerini yeterince çalıştırmama riskini de doğurur. Rutinleşmiş ve hazır içeriklerle çalışan beyin, yeni fikirler üretme konusunda daha az zorlanır ve zamanla yaratıcılık kabiliyetini köreltebilir.

4. Bilgi Tembelliği

“Nasıl olsa yapay zekâdan öğrenirim” düşüncesiyle hareket eden bireyler, öğrenme motivasyonlarını kaybedebilir. Bu, özellikle öğrenciler ve genç kullanıcılar için tehlikeli bir zihinsel konfor alanı oluşturur. Uzun vadede bilgiye ulaşma becerisi gelişir, fakat bilgiyi işleme ve içselleştirme becerisi geriler.

5. Stres ve Kaygı

YZ’nin iş gücünü tehdit etmesi, sosyal medyada tetiklediği karşılaştırma kültürü ve gelecekteki bilinmezlikler, bireylerde kaygı ve stres düzeylerini artırabilir. Özellikle genç nesilde “yerini yapay zekâya kaptırma korkusu” giderek yaygınlaşmaktadır.

Araç mı, Tehdit mi?

Yapay zekâ, doğru kullanıldığında bireyin bilişsel yetilerini destekleyebilir. Ancak aşırı bağımlılık, pasif kullanım alışkanlıkları ve yaratıcılıktan uzaklaşma, beynin uzun vadeli sağlığı için tehdit oluşturabilir. Bu nedenle, YZ ile olan ilişkimizi bilinçli, sınırlı ve dengeleyici şekilde kurmak hayati önem taşır.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.