Sorun Nerede, Çözüm Ne Olmalı?
Özel şirketlerde başarı çoğu zaman bir kişinin vizyonuyla başlar. Patron bir fikir ortaya koyar, risk alır, mücadele eder ve bir noktada işler yoluna girer. Ancak başarı büyüdükçe, işin doğası değiştikçe, liderin değişmeyen tek şeyi kalır: Egosu.
İşte sorun da burada başlar.
Ego liderlikteki en büyük engellerden biri olarak tanımlanır. Ego dinlemeyi engeller. Eleştiriyi tehdit olarak görür. Kontrol etme dürtüsünü besler ve kararları tek kişiye indirger. Özellikle özel şirketlerde patron “şirket benim“ hissiyle hareket ettiğinde kurumsallaşma çabaları başlamadan biter.
Piyasa diliyle şirketler patronun oyuncağıdır ve bu oyuncağı kimseyle paylaşmak istemezler.
Patron veya yöneticiler neden ego yapar?
Çünkü başarı ona aittir. Çünkü yıllarca mücadele etmiştir, borçla boğuşmuştur, kendi emeğiyle şirketi bugünlere getirmiştir. Haklıdır ama bu haklılık ekip çalışmasını dışlamak için bir gerekçe değildir.
Şirketler büyüdükçe liderlik tek kişilik bir gösteri olmaktan çıkar. Orkestra şefi gibi davranmak gerekir; her enstrümanı duymak, her sesi anlamak şarttır.
Yöneticilerde de durum farklı değildir. Pozisyona gelen bazı yöneticiler, güçle birlikte bilgeliğin geldiğini zanneder. Halbuki pozisyon sadece bir sorumluluk alanıdır. Ne bilgi garanti eder ne de saygıyı.
Ego devreye girdiğinde yönetici, çalışanlarını rakip gibi görür; onların gelişimini bir tehdit gibi algılar.
Sonuç? Sessiz çalışanlar, verimsiz personeller, mutsuz ofisler, yüksek devir hızı.
Çalışanlar ne hisseder?
Egosu yüksek bir patronla ya da yöneticiyle çalışmak, çoğu zaman “kendini ispatlama” savaşıdır. Fikir söylemek cesaret ister hata yapmak lüks olur, başarılar sahiplenilir, hatalar çalışana yazılır.
Bu ortamda kim inisiyatif alabilir?
Peki çözüm ne olmalı?
📌Patronlar sahipliği, liderlikten ayırmalı.Şirket onların olabilir ama başarı bir ekip işidir.
📌Yöneticiler, astlarını tehdit değil, potansiyel olarak görmeli. Ego yerine rehberlik etmeliler.
📌Şirket kültürleri “ben bilirim” anlayışından uzak, “beraber başarırız” ilkesiyle inşa edilmeli.
📌Geri bildirim mekanizmaları güçlendirilmeli. Üst yönetime de çalışanlara da açık, şeffaf bir iletişim kurulmalı.
Unutulmamalı ki;ego sizi zirveye taşıyabilir ama orada tutamaz. Sizi orada tutacak olan şey güven veren liderliktir.
Güçlü ekipler kurabilmek doğru insanlara alan tanımak ve “ her şeyi ben bilirim ” dememeyi öğrenmektir. Patron ya da yönetici olmak bir unvandır ama lider olmak bir karakter meselesidir.
Ego, insanın kendine çizdiği görünmez bir tahtır; üzerine çıktıkça gerçeklerden uzaklaşır, çevresindekileri küçümser hale gelir. Oysa ego büyüdükçe insan küçülür. Çünkü ego, öğrenmenin önündeki en büyük engeldir; eleştiriyi düşman, farklı fikri tehdit sayar.
Gerçek güç, başkalarını dinleyebilmekte yanılabileceğini kabul edebilmekte ve “ben” yerine “biz” diyebilmektedir.
Gerçek başarı, yalnız yürümekle değil birlikte yol almakla gelir.
Ali ÇOŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]