Connect with us

GÜNDEM

Teknoloji Bizi Tembelleştiriyor Mu?

Yayınlanma:

|

Teknoloji geliştiriyor mu, tembelleştiriyor mu? Arkadaşlarımla internet üzerine yaptığımız bir tartışmada, sabah kalktığımızda akıllı mutfaklarımızda dost canlısı robotlar tarafından hazırlanan kahvaltı ve kahveye uyanma fikri hakkında konuştuk. Akıllı arabalarımız bizi işe götürürken biz de bu arda araştırmalarımızı okuyor olabilirdik. Şaşırtıcı bir şekilde, bu fikir beni her şeyden daha çok korkuttu. Kulağa ne kadar harika gelse de daha tembelce bir şey düşünemezdim.

Google’ın nasıl tamamen geleneksel araştırma yönteminin yerini aldığını düşündüm. Ebeveynlerimizin araştırmaları için kütüphanelerde saatler harcarken biz istediğimiz bilgiye arama motorlarını kullanarak hızlı bir şekilde erişebiliyoruz. Teknoloji bizi tembelleştirdi mi? Dijital çağ zihinlerimizi zayıflatıp derin düşünmemizi imkânsızlaştırıyor mu?

“Teknoloji bizi güçsüzleştirir!”

Bu soruya cevaben, Dominique Jackson, yakın gelecekte İzcilerin çocuklara pusula yerine GPS kullanmayı öğreteceğini yazıyor. Ona göre, teknolojinin her bir yeni sürümüyle fiziksel olarak daha az aktif ve ekrana daha bağımlı hale geliyoruz. Bir gün Wall-E’deki tembelliğin timsali sandalyelerin üzerinde gezinen uzay insanları olacağımızdan korkuyor ve bu korkusunda yalnız da değil.

Andy, bloğunda teknolojinin bizi sosyal, fiziksel ve zihinsel olarak zayıflattığını yazıyor. Teknolojinin daha az yüz yüze iletişime yol açtığına dikkat çekiyor. Ayrıca daha uzun süre hareketsiz kalmamıza neden oluyor. Andy’nin yakınmaları, teknolojinin aşırı kullanımına karşı olanlar arasında çok yaygın. Bu grubun altında yatan duygu, teknolojinin daha önce yapmaya zorlandığımız şeyleri yapmamamıza izin vermesidir. En büyük korkuları, teknolojiye güvenmeye devam edersek, elde etmek için çok çalıştığımız tüm ilerlemeyi tersine çevireceğimizdir.

Ancak bu argümanlarda bir şeyler eksik görünüyor. Teknoloji daha önce yapamadığımız şeyleri yapmamızı sağlamadı mı? Bilgisayar olmasaydı nerede olurduk? İnsan aya ulaşamazdı. Trafik çok verimsiz olurdu. Teknoloji kötüyse, tüm bunları nasıl açıklarsınız?

Cevap, teknolojiği nasıl kullandığımızda. Geçen ay kaç tane Netflix şovu izlediniz? Umutsuzca internette gezinirken kaç saat harcıyorsunuz? Reader’s Digest’e göre, tıkınırcasına izlemek düşündüğümüzden daha kötü olabilir. Amerikan Kalp Derneği’nin araştırması, günde üç saatten fazla televizyon izlemenin bir kişinin erken öIüm riskini ikiye katladığını gösteriyor. Yani Andy’nin korkuları geçerliydi. Kötü kullanılan teknolojinin olumsuz etkileri olabilir.

Teknolojiyi Etik Şekilde Kullanma Yükümlülüğümüz

Teknoloji, doğuştan kötü olmasa da kötüye kullanılabilir. Tesla oto-pilotunun ortaya çıkışından sonra, çok sayıda sürücü sürüş sırasında uyurken veya mesaj yazarken yakalandı, bazıları kazalara neden oldu. Sonuç olarak, çeşitli yetkililer Tesla reklamlarında otomatik pilot kelimesinin kullanılmasının yasaklanması çağrısında bulundu. Mesele şu ki, bu teknoloji kimseye zarar vermek için tasarlanmamıştı.

Teknoloji tek başına kimseye zarar veremez (henüz). Bu nedenle teknolojiyi etik bir şekilde kullanmak teknoloji sahipleri olarak bizim sorumluluğumuzdur. Örneğin, teknoloji her zaman mükemmel değildir. Bilgisayar sistemlerinde aksaklıklar var. Bu nedenle, diğer insanları etkileyebilecek teknolojiyi kullanırken her zaman dikkatli olmalıyız. Teknolojinin tüm amacı kolaylıktır, ancak teknolojiyi başkalarını rahatsız edecek şekilde kullandığımızda, amacı bozar.

Bununla birlikte, teknolojinin iyi kullanılmasının kullanıcıları üzerinde olumlu etkileri olduğu gösterilmiştir. Andy, teknolojinin bizi fiziksel olarak zayıflatacağından endişelenmiş olsa da korkacak pek bir şeyi yok. FitBit ve akıllı saatler gibi teknolojiler, iyi bir gece uykusu sağlamak için sizi ayakta tutarak ve uyku döngülerini izleyerek sağlıklı yaşam alışkanlıklarını teşvik eder.

Bunun da ötesinde, Gizmodo’dan Kristen, akıllı saatlerin kalp atışı anormalliklerini tespit etme yeteneğine sahip olabileceğini öne süren bir UCSF çalışmasının sonuçları hakkında yazdı. Bu doğruysa, akıllı saatler genel zindelik sağlığının ötesine geçmiş olacaktır.

Teknoloji İletişim Becerilerini Zayıflatır Mı?

Teknoloji karşıtları, son teknolojinin diğer insanlarla doğrudan sosyalleşme yeteneğimizi kötüleştirmesinden de korkuyor. Ancak bu, çok fazla iyi bir şeyin kötü bir şey olduğu başka bir durumdur. Elbette, tüm iletişiminizi Facebook Messenger üzerinden yapıyorsanız, iletişim stratejinizi yeniden değerlendirmeniz gerekebilir, ancak iletişim teknolojisi büyük ölçüde zarardan çok yarar sağladı. Laurel Storm, iletişim teknolojisinin başarılı olduğu dört yolu ortaya koyuyor:

  • İletişimde Kalma: İletişim insanları bir araya getirir ve mesafe sorunu ortadan kaldırır.
  • İş Yapmak: Şirketler, pazarlarını yerel tabanlarının ötesine genişletme becerisine her zamankinden daha fazla sahip. LinkedIn gibi web siteleri ile iş ağları da daha kolay hale getirildi.
  • Engellerin Üstesinden Gelmek: Teknoloji sayesinde, işitme cihazları ve konuşma cihazları aracılığıyla daha önce mümkün olmayan yerlerde engellilerin iletişim kurmasını sağladı.
  • Daha Geniş Bir Kitleye Ulaşmak: İnternet, YouTube ve Facebook gibi mecralar aracılığıyla şimdiye kadarki en geniş kitleye ulaşma olanağı sağlandı.

Sonuç olarak teknolojinin açıkça hem iyi hem de kötü kullanımları vardır. Elbette insanlar her zaman teknolojiyi kötüye kullanmanın bir yolunu bulacaktır, ancak iyi kullanıldığında derin etkileri olabilir. Yukarıda, teknolojinin yaşamlarımız üzerinde nasıl olumlu etkileri olduğuna dair birkaç örnek gösterdim ama kesinlikle daha fazlası var. Her zaman olduğu gibi, çok fazla iyi bir şey kötü bir şey olabilir. Teknoloji söz konusu olduğunda, olumsuz yönleri yalnızca kullanıcıların sorumsuzluğundan ortaya çıkıyor.

Dijital Toplumla Büyümek

Bir teknoloji aşığı olarak, “Dijital Toplum” adlı bir ders hemen ilgi çekici geldi. Kaydolduktan sonra, “Belki her şeyi biliyorum? Belki bu ders yeni başlayanlar içindir…” diye düşündüm.  Sadece birinci dersten sonra kafam karıştı. Bu dersten önce teknoloji hakkında hiç bu kadar eleştirel düşünmemiştim ama “teknoloji her şeyi değiştirdi mi?” diye sorulduğunda nutkum tutuldu. Elbette değiştirdi ama nasıl?  Oturumların geri kalanında, bunun gibi sorular dijital çağla ilgili bir eleştirel düşünce tarzı geliştirmeme yardımcı oldu.

Karşılaştığım en büyük zorluklardan biri, teknolojinin sahip olabileceği tüm etik sonuçları anlamaktı. Önceden teknolojiyi sadece iyi bir şey olarak görüyordum. Öğrendim ki teknoloji her zaman olumlu değildir. İnsanlar üzerinde büyük etkileri olabilir. Yaptığımız tartışma sayesinde otomasyon ve gözetimin etik ikilemleri hakkında bir farkındalık kazandım.

  • Robotlar işlerimizin yerini aldığında ne olur?
  • Cihazların özel bilgilere erişmesi doğru mudur?

Bu düşünceler dersin geri kalanında teknoloji hakkındaki görüşümü şekillendirmeye devam etti. Örneğin, geçenlerde Londra metrosunun otomasyonu üzerine bir makale okudum. Çoğu insan bunu şehrin geleceği ve harika bir fikir olarak görüyor. Ancak tren sürücüleri, işleri tehlikede olduğu için aksini düşünüyor. Bu sınıf nedeniyle, bunun gibi durumlarda “gerçekten kim kazanıyor ve kim kaybediyor?” diye soruyorum. Akıllı şehirleri ve otomasyonu tartışırken aynı sorunu yaşadım.

Ek olarak, telif hakkı konusunda da derinlemesine bir anlayış kazandım. Bu dersten önce, hiç halka açık bir şekilde yayınlamamıştım ve bu nedenle kaynak sorunları hakkında düşünmek zorunda değildim. Profesyonel dünyaya girmeye hazırlanırken tüm bu uygun atıf sürecini öğrenmek benim için ne kadar değerli bir beceri olduğunu kanıtladı.

Bir bilgisayar bilimi öğrencisi ve çalışanı olarak bu ders bana çok uygun geldi. İşim hakkında etik düşünmek benim için tamamen yeni bir şey. Bir yandan, ne yaptığımın ve bunun başkalarını nasıl etkilediğinin farkında olmak bir profesyonel olarak üzerimde daha fazla baskı oluşturuyor. Öte yandan, işime benim için başka bir önem katıyor.

Bu yaz işime döndüğümde, bu eleştirel düşünme becerilerini alıp işime uygulamayı planlıyorum. Sürekli olarak, “Bu kimi etkiliyor?” ve “Bu verimli ve kullanılabilir mi?” gibi sorular sormak istiyorum. Hayır cevabını verdiğimde, teknolojinin bütün amacı verimlilik ve rahatlık olduğundan daha iyi bir iş yapabileceğimi bileceğim.

Yazan: Jacob Nelson / Çeviren: Feride İrem Yılmaz

Okumaya devam et

EKONOMİ

Türkiye’nin yüzde 56’sı hayat pahalılığına çözüm arıyor

BAREM’in global ortağı WIN Grubu, dünya genelinde artan yaşam maliyetleriyle birlikte toplumun finansal anlamda nasıl etkilendiğine dair detaylı bir araştırma gerçekleştirdi. Araştırmaya göre; İsveç’te nüfusun yüzde 56’sı rahatça yaşadığını söylerken Türkiye’nin yüzde 56’sı ay sonunu getirmekte zorlandığını belirtiyor.

Yayınlanma:

|

Yazan:

BAREM’in global ortağı WIN International, dünya çapında 39 ülkeden 33.866 katılımcının görüş ve düşüncelerine dayanarak yaşam maliyetini merkezine alan kapsamlı bir araştırma yayınladı. Türkiye bacağının BAREM tarafından gerçekleştirildiği araştırmada; Türkiye’de, nüfusun yalnızca %21’i “rahat” bir yaşam sürdüğünü belirtiyor.

Türkiye’nin normali; “yaşam pahalılığı”

Araştırma; yaşam pahalılığının artmasına rağmen, dünya genelinde “rahat yaşadığını” belirten bireylerin oranında geçen yıla kıyasla yüzde 3’lük bir yükseliş yaşandığını gösteriyor. Ankette, %56’sının mali açıdan rahat olduğunu belirtmesiyle ilk sırada yer alan İsveç’i, Hollanda (%54), Paraguay (%53) ve Almanya (%50) takip ediyor. Arjantin (%78), Şili (%64) ve Laos (%64) da geçinmekte zorlananların en yoğunlukta olduğu ülkeler. Türkiye’de ise; katılımcıların %56’sı geçinmekte zorlanıp ay sonunu getirmekte güçlük çektiğini söylerken sadece %21’i konforlu bir hayat sürdüğünü ve %22’si de ne rahat olduğunu ne de zorlandığını belirtiyor.

Daha geniş bir perspektiften bakıp bölgesel olarak incelendiğinde ise; Avrupalılar ve Asya-Pasifik bölgesindeki bireyler, Orta Doğu (%15), Amerika (%23) ve Afrika (%25) kıtalarına kıyasla sırasıyla %32 ve %29 oranında “rahat yaşadıklarını” bildiriyor.

Krizle mücadele için dünya genelinde harcamalar azaltılıyor

Mali koşullarını iyileştirmek amacıyla pek çok kişi yakın zamanda maliyet düşürücü önlemler aldığını belirtiyor; küresel ortalamanın %42’si geçen ay giderlerini kıstığını söylerken %30’u da artan yaşam maliyetine yanıt olarak gelecek aylarda harcamaları aktif olarak azaltma niyeti olduğunu ifade ediyor. Geçmiş aylarda bazı harcamalarını kestiğini belirtenlerin en yoğunlukta olduğu ülkelerin başında Arjantin (%62), Yunanistan (%61) ve İrlanda (%60) gelirken, harcamalarını azaltma planı olmayanların en çok olduğu ülkeler Nijerya (%39), Hong Kong (%36) ve Finlandiya (%35).

Araştırmanın Türkiye ayağına bakıldığında; ülkenin %34’ü geçmiş aylarda harcamalarını kestiğini, bir diğer %34’lük kısmı da gelecek aylarda harcamalarını azaltmayı düşündüğünü söylüyor. Yani %68’lik bir kitle harcama kesintisi içinde. %24’lük bir kesim ise gelecek harcamalarında herhangi bir değişiklik yapmayı planlamadığını bildiriyor.

Araştırma künyesi: Çalışmada 39 ülkede 33,866 kişiyle görüşüldü. Araştırma Türkiye’de 26 – 30 Ocak 2024 tarihleri arasında CATI (Bilgisayar Destekli Telefon Görüşmesi) yöntemiyle Türkiye temsili bir örneklemde 523 kişi arasında gerçekleştirildi.

Okumaya devam et

GÜNCEL

Yapay Zekâ Çağında Pazarlama

Yayınlanma:

|

Yazan:

Otomasyon Çağında Pazarlama temasıyla düzenlenen Meta Marketing Summit 2024, yapay zekâ teknolojilerinin pazarlama dünyasını nasıl dönüştürdüğüne dair birçok konuyu ele aldı. Pazarlama dünyası, yapay zekâ (AI) teknolojilerinin benimsenmesiyle köklü bir dönüşüm geçiriyor. Geleneksel pazarlama metodolojileri yerini, veri odaklı ve otomatize edilmiş stratejilere bırakıyor. Yapay zekâ, müşteri davranışlarını derinlemesine anlamamıza, pazarlama kampanyalarını kişiselleştirmemize ve sonuçları anında değerlendirmemize olanak tanıyor. Bu makalede, AI’nin pazarlama dünyasına getirdiği yenilikleri, bu teknolojinin nasıl kullanıldığını ve pazarlama stratejilerinin geleceğini nasıl şekillendireceğini detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.

Yapay Zekâ ile Güçlenen Reklam Stratejileri

Yapay zekâ (AI), reklamcılık sektöründe devrim yaratıyor. Meta Advantage+ Campaign gibi araçlar, hedef kitle analizleri ve reklam yerleştirme süreçlerini otomatize ederek reklam verimliliğini artırıyor. Özellikle, sosyal medya platformlarında gerçekleştirilen kampanyalarda, AI destekli analizler reklam içeriklerinin kişiye özel olarak sunulmasını sağlıyor. Fakat bu yeterli mi? Tabii ki hayır. Önceliğimiz reklam kreatiflerinin, içerdikleri mesajların ve yerleşimlerinin çeşitlendirilmesi ve farklılaştırılması olmalı. Bu aşamadan sonra yapay zekâ devreye giriyor. Öncelik her zaman markaların yaratıcı ekiplerinin elinde!

A/B Testlerinde Tek Değişkeni Unutun

Pazarlama stratejileri sürekli evrim geçiriyor ve bu değişim, A/B testlerindeki tek değişkenin yerini daha karmaşık ve çeşitlendirilmiş yaklaşımların almasıyla kendini gösteriyor. “Differentiated Ads In” anlayışı, markaların hedef kitleleriyle etkileşimde bulunma biçimini yeniden şekillendiriyor. Artık pazarlamacılar, genel mesajların ötesine geçerek farklılaştırılmış mesajlar, reklam formatları ve görseller kullanıyorlar. Bu yaklaşım, her müşteri segmentine özel olarak tasarlanmış içerik sunarak tüketici ilgisini ve bağlılığını artırma potansiyeline sahip. Reklam içeriklerinin kişiselleştirilmesi, tüketicinin dikkatini çekmek ve onları marka ile daha derin bir bağ kurmaya teşvik etmek için kritik önem taşıyor. Bu strateji, pazarlama kampanyalarının etkinliğini artırırken, markaların tüketici davranışları üzerinde daha güçlü bir etki yaratmasını sağlıyor.

Reels x Yapay Zekâ: Kısa Form Video Pazarlamanın Ezeli Gücü

Düşünsenize, Reels ve yapay zekâ sizin çalışanlarınız; işlerinde oldukça yetenekliler, hızlılar ve verimliler. Bu ikili, kısa form video pazarlamasında gerçekten büyük bir güç. Peki, bu yeterli mi? Elbette hayır! İşin sırrı, yalnızca teknolojiyi kullanmak değil, onu doğru bir şekilde kullanmakta. Yapay zekânın veri analiz kabiliyeti ve Reels’in görsel çekiciliği harika; fakat unutmayın, yaratıcılık ve insan dokunuşu olmadan, bu videolar sadece göz alıcı klipler yığınına dönüşebilir. İşte burada devreye sizin yaratıcı vizyonunuz giriyor. Videolarınıza kişilik katın, hikayeler anlatın ve izleyicilerle gerçek bir bağ kurun. Gerçekten etkilemek istiyorsanız, yapay zekâyı bir araç olarak görün ve onu insan yaratıcılığıyla birleştirin. İşte o zaman, Reels ve yapay zeka sizin süper güçlü çalışanlarınızdan çok daha fazlası olacak. Onlar, markanızın sesini duyurmanın ve hedef kitlenizle derinlemesine etkileşimde bulunmanın anahtarı haline gelecekler.

Kişiselleştirilmiş Müşteri Deneyimleri

Yapay zekâ teknolojisi, müşteri hizmetlerini ve kişisel deneyimleri muazzam bir şekilde güçlendiriyor. AI destekli chatbotlar, müşteri taleplerine anında yanıt vererek memnuniyeti ve etkileşimi maksimum seviyeye çıkarıyor. Bu interaktif robotlar, doğal dil işleme yetenekleriyle müşteri ihtiyaçlarını kusursuzca anlayıp, en uygun çözümleri sunabiliyor. The 2023 State of Social Media raporuna göre, iş dünyası liderlerinin yüzde 93’ü yapay zeka ve makine öğrenimi yeteneklerinin önümüzdeki üç yıl içinde müşteri hizmetleri işlevlerini ölçeklendirmek için kritik öneme sahip olacağına inanıyor. Aynı rapora göre, tüketicilerin yüzde 76’sı ise şirketlerin müşteri desteğine öncelik vermesini fark ediyor ve takdir ediyor; dolayısıyla bunu yapmayan şirketler kaçınılmaz olarak geride kalıyor.

Yeni Trend: Müşterilerle Arkadaş Gibi DM’leşmek

2021 yılında Merlin Entertainments Türkiye’nin Dijital Danışmanı olduğum dönemde, chatbotları kullanarak pazarlama kampanyalarını müşterilerle doğrudan buluşturdum. Hızlı bir mesajlaşma aracılığıyla, müşterilere özel indirim fırsatları sunmanın yanı sıra çeşitli testlere katılma ve ödüller kazanma şansı da verdik. Bu stratejiler, chatbot pazarlamayı kullanarak, müşterilerle arkadaş olma fikrine dayanıyordu. Müşterilerimizle daha yakın ve kişisel bir bağ kurarak markamızın onlara ne kadar değer verdiğini gösterdik. Bu yaklaşım, müşterilerimizle daha samimi ve kişisel bir bağ kurmamızı sağladı ve markamızın onlara özel olarak ilgilendiğini gösterdi. Geleneksel pazarlama yöntemlerinden farklı olarak, müşterilerimizle doğrudan iletişim kurarak onların ihtiyaçlarını daha iyi anlamamıza ve onlara özel deneyimler sunmamıza imkan tanıdı. Sonuç olarak, pazarlamada ulaşılabilecek son noktanın, müşterilerinizle arkadaşça iletişim kurarak (DMing) onlara özel deneyimler sunmak olduğunun altını çizmekte fayda var.

Geleceğin Pazarlama Dünyası

Yapay zekâ, pazarlama dünyasında yeni bir çağın başlangıcını müjdeliyor. Veri denizinde yüzerek, müşteri davranışlarını analiz ederek ve hatta geleceği tahmin ederek, pazarlamacıların elindeki sihirli değnek haline geliyor. Artık markalar, sadece rakamların ve algoritmaların dünyasında değil, aynı zamanda insanların kalplerine de ulaşabilme potansiyeline sahip. Ancak bu yeni çağda başarılı olmak için sadece teknolojiye değil, aynı zamanda yaratıcılığa ve duygusal zekaya da ihtiyaç var. Peki, yapay zekâ çağında pazarlama alanındaki başarının anahtarı nedir? Belki de asıl soru şu: Markalar, bu büyülü dönüşümde gerçek sihirbazlar mı yoksa sadece izleyiciler mi olacaklar?

Markalar Savaşı başlayacak

Gelecekte, rekabetin daha da kızışmasıyla birlikte markalar arasında bir mücadele başlayabilir. Yapay zekâ gibi yeni teknolojilerin hızla benimsenmesiyle, markaların rekabet avantajı elde etmek için daha yaratıcı ve inovatif pazarlama stratejileri geliştirmeleri gerekecek. Bu süreçte, müşterilerin beklentilerinin ve tercihlerinin anlaşılması, kişiselleştirilmiş deneyimler sunma yeteneği ve hızlı tepki verme kabiliyeti büyük önem kazanacak. Markalar, tüketiciyle derinlemesine bağlantılar kurarak sadakati artırmak ve pazardaki liderliklerini güçlendirmek için mücadele edecekler. Ancak, bu savaşın kazananları, sadece teknolojiyi en iyi kullananlar değil, aynı zamanda insan dokunuşunu da kaybetmeyenler olacak. Sonuç olarak, “Markalar savaşı başlayacak” diyebiliriz, ancak bu savaşın kazananları, tüketiciye değer katan ve duygusal bağlar kuran markalar olacaktır.

HBR-Selin Işık BULUM

Okumaya devam et

GÜNCEL

Helikopter kazasında İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi öldü

Helikopterin, Azerbaycan sınırına bitişik dağlık ve oramnlık alan olan Dizmar Koruma Alanı’na düştüğü bildirildi.

Yayınlanma:

|

Yazan:

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı, devlet medyasının bildirdiğine göre, dağlık arazi ve sisli havanın ortasında bir helikopter kazasında hayatını kaybetti. Arama ekipleri Doğu Azerbaycan eyaletinde enkazı buldu.

İran Kızılay Derneği (IRCS) başkanı Pir-Hossein Kolivand Pazartesi günü televizyonda yaptığı açıklamada, kapsamlı arama kurtarma operasyonunun ölenlerin Doğu Azerbaycan eyaletindeki bir alana nakledilmesiyle sona erdiğini duyurdu.

Olay, Reisi’nin Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile iki ülke arasında ortak bir baraj projesi açılış töreninden İran’ın Azerbaycan sınırından dönerken ortaya çıktı.

Kimliğini açıklamamayı tercih eden üst düzey bir İranlı yetkili, Reuters’a yaptığı açıklamada, “Kazada Cumhurbaşkanı Reisi, Dışişleri Bakanı ve helikopterdeki tüm yolcular öldü” dedi.

El Cezire’nin Pazartesi günü bildirdiğine göre, Reisi’ye yönelik arama operasyonu yirmi kurtarma ekibini içeriyor ve düşürülen helikopteri bulmak için belirsiz sayıda insansız hava aracı gönderildi.

İlk raporlar

Cumhurbaşkanı’nın konvoyunda bir helikopter kazası olduğuna dair ilk haberler sosyal medyada ortaya çıktı ve yerel medyada hızla ilgi gördü. Başlangıçta, devlete bağlı Mehr haber ajansı, Reisi’nin kötü hava koşulları nedeniyle Tebriz’e arabayla gitmeye karar verdiğini ve güvende olduğunu öne sürdüğünü bildirdi.

Ancak bu haber daha sonra devlet televizyonunun Reisi’nin gerçekten de olumsuz hava koşulları nedeniyle “sert iniş” yaşayan kayıp helikopterde olduğunu doğrulamasının ardından geri çekildi.

“Sert iniş”, genellikle olumsuz hava koşulları, pilot hataları veya mekanik arızalar nedeniyle bir uçağın amaçlanandan daha güçlü bir şekilde indiğini gösteren teknik bir havacılık terimidir.

Potansiyel helikopter sorunları

Söz konusu helikopter modeliyle ilgili ayrıntılar açıklanmazken, İran’ın helikopter filosunun 1979 İslam Devrimi öncesine dayanan modeller içerdiği biliniyor.

Onlarca yıl süren yaptırımlar ve mali kısıtlamalar, bakım ve yedek parça tedarikini zorlaştırdı ve bu uçakların uçuşa elverişliliğini potansiyel olarak etkiledi.

HELİKOPTER KAZASINDA ÖLEN İRAN CUMHURBAŞKANI İBRAHİM REİSİ KİMDİR?

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.