Connect with us

EKONOMİ

Tüketim toplumu Doomspender Sendromuna mı dönüştü?

Yayınlanma:

|

Doomspender terimi, genellikle ekonomi veya kişisel finans bağlamında kullanılan bir ifadedir ve aşırı harcama yapan, kaynaklarını hızla tüketen bir kişiyi tanımlamak için kullanılır. Bu tür kişiler, genellikle mevcut mali durumları hakkında endişe duymadan veya gelecekteki sonuçları düşünmeden, elde ettikleri parayı hızla harcarlar.

Doomspender davranışı, özellikle uzun vadeli finansal planlama yapmadan lüks harcamalara yönelme, tasarruf yapmama veya gelirinden daha fazla harcama yapma eğiliminde olan bireyler için kullanılır. Bu tür bir harcama davranışı, bireyi finansal sıkıntıya sokabilir ve borç sorunlarına neden olabilir.

Eğer “Doomspender” terimi başka bir özel veya teknik anlamda kullanılıyorsa, bu bağlamı belirtirseniz daha fazla bilgi verebilirim.

DOOMSPENDER HANGİ EKONOMİDE YAŞANIR?

Ekonomide “doomspender” davranışı genellikle belirli ekonomik ve sosyal koşullar altında daha yaygın hale gelir. İşte “doomspender” davranışının yaygın olduğu bazı ortamlar ve ekonomik durumlar:

1. Düşük Faiz Oranları ve Kolay Kredi Erişimi

Düşük faiz oranları ve bankaların kredilere kolay erişim sağlaması, bireylerin borçlanmasını teşvik edebilir. Bu durum, özellikle kredi kartları ve tüketici kredileriyle desteklenen harcama alışkanlıklarını artırabilir. Böyle bir ortamda, insanlar borçlanmayı daha az riskli görerek aşırı harcama yapma eğilimine girebilirler.

2. Bolluk ve Tüketim Kültürü

Refah düzeyinin yüksek olduğu ve tüketimin teşvik edildiği toplumlarda, bireyler lüks harcamalara daha fazla yönelebilir. Bu tür bir ortamda, statü ve prestij göstergesi olarak tüketim önemli hale gelebilir ve insanlar daha fazla harcama yapma baskısı altında hissedebilirler. Reklamlar ve sosyal medya, bu tüketim kültürünü daha da teşvik edebilir.

3. Ekonomik Büyüme Dönemleri

Ekonominin büyüdüğü, işsizliğin düşük olduğu ve gelir seviyelerinin arttığı dönemlerde, insanlar genellikle gelecek hakkında daha iyimser olurlar ve harcamalarını artırabilirler. Bu iyimserlik, birikim yapma ihtiyacını azaltabilir ve daha fazla tüketim harcaması yapılmasına neden olabilir.

4. Belirsizlik veya Ekonomik Kriz Sonrası Dönemler

Ekonomik krizlerden sonra ya da belirsizlik dönemlerinde bazı bireyler, “şimdi harca, sonra düşün” yaklaşımı benimseyebilir. Geleceğin belirsiz olduğu veya ekonomik krizin etkilerinin hissedildiği dönemlerde, bazı insanlar elde ettikleri parayı hemen harcamayı ve “anı yaşamayı” tercih edebilirler, bu da doomspender davranışını teşvik eder.

5. Enflasyon ve Değer Kaybı Korkusu

Enflasyonun yüksek olduğu ortamlarda, bireyler paralarının değer kaybedeceğinden endişe duyarak hızlı harcama yapma eğiliminde olabilirler. “Paranın değeri düşmeden kullan” düşüncesi, gelecekteki fiyat artışları veya satın alma gücündeki kayıplar korkusuyla birlikte harcamaları artırabilir.

6. Güvensizlik ve Finansal Okuryazarlık Eksikliği

Finansal planlama yapmayan, uzun vadeli birikimler için motive olmayan veya paranın nasıl yönetileceğini bilmeyen bireylerde doomspender davranışı daha yaygın olabilir. Bu bireyler, finansal okuryazarlık eksikliği nedeniyle gelirlerini etkin bir şekilde yönetmekte zorlanabilirler.

7. Gelir ve Servet Dağılımında Eşitsizlik

Gelir ve servet eşitsizliğinin yüksek olduğu toplumlarda, düşük gelir gruplarındaki bireyler, daha zengin sınıfların yaşam standartlarına ulaşma arzusu ile borçlanabilir ve gereksiz harcamalara yönelebilirler. Bu durum, sosyal baskılar ve statü yarışının olduğu ortamlarda doomspender davranışını teşvik edebilir.

Bu ortamlar, bireylerin aşırı tüketim yapma eğilimini artırarak “doomspender” davranışının yaygınlaşmasına neden olabilir. Sonuç olarak, ekonomik koşullar, kültürel etkiler ve bireysel finansal farkındalık düzeyi, doomspender davranışını belirleyen ana faktörler arasındadır.

DOOMSPENDER SENDROMU NEDİR?

Doomspender sendromu, kişinin elde ettiği gelir veya kaynakları hızla harcama eğilimi göstermesi ve uzun vadeli finansal planlama yapmadan aşırı tüketim alışkanlıkları sergilemesi durumunu tanımlar. Bu sendrom, kişinin mali kaynaklarını gelecekteki ihtiyaçlar veya acil durumlar için biriktirmek yerine, anlık zevk ve tüketim için harcamaya odaklandığı bir davranış modelidir.

Doomspender Sendromunun Özellikleri

  1. Plansız Harcama: Doomspender sendromu olan kişiler genellikle bütçe yapmaz veya harcamalarını kontrol etmezler. Gelirleri ne olursa olsun, ellerine geçen parayı hemen harcama eğilimindedirler.
  2. Borçlanma Eğilimi: Bu sendroma sahip kişiler, mevcut gelirleri tükendiğinde, harcamalarını finanse etmek için kredi kartı borcu, tüketici kredileri veya diğer borçlanma araçlarını kullanabilirler.
  3. Tasarruf Yapamama: Doomspender sendromuna sahip bireyler, gelirleri ne kadar yüksek olursa olsun, birikim yapma eğiliminde değildirler. Genellikle uzun vadeli mali hedefleri olmayan veya gelecekteki mali ihtiyaçlara hazırlık yapmayan bir tutum içindedirler.
  4. Ani Harcama Kararları: Bu sendroma sahip kişiler, ani ve düşünülmeden yapılan harcama kararları ile tanınır. Genellikle ihtiyaçtan ziyade isteklerine odaklanırlar ve dürtüsel harcamalar yaparlar.

Doomspender Sendromunun Nedenleri

  • Duygusal Doyum Arayışı: Kişiler, duygusal bir boşluğu doldurmak veya stresle başa çıkmak için alışveriş yapabilirler. Harcama, anlık bir mutluluk ve tatmin hissi yaratabilir.
  • Finansal Okuryazarlık Eksikliği: Mali kaynakların nasıl yönetileceği hakkında yeterli bilgiye sahip olmamak, kişilerin plansız ve aşırı harcama yapmalarına neden olabilir.
  • Toplumsal Baskı ve Statü Yarışı: Sosyal medya, reklamlar ve çevresel etkiler, kişilerin tüketim odaklı bir yaşam tarzını benimsemelerine neden olabilir. Bu da statü göstergesi olarak aşırı harcama yapma isteğini tetikleyebilir.
  • Gelecekle İlgili Endişesizlik veya Umursamazlık: Geleceği planlamak yerine “anı yaşa” felsefesini benimsemek, tasarruf yapma veya yatırımlara yönelme eğilimini azaltabilir.

Doomspender Sendromunun Sonuçları

  • Finansal Sıkıntı: Kişiler, sürekli borçlanarak harcama yaptıkları için, uzun vadede finansal sıkıntılar yaşayabilirler. Ödenmeyen borçlar ve birikim eksikliği, mali sorunlara neden olabilir.
  • Düşük Mali Güvenlik: Beklenmedik harcamalar veya acil durumlar karşısında yeterli birikim olmaması, mali güvenliği tehlikeye atabilir.
  • Duygusal ve Psikolojik Stres: Aşırı borçlanma ve mali sorunlar, kişilerin duygusal ve psikolojik olarak baskı hissetmelerine neden olabilir.

Doomspender Sendromunun Üstesinden Gelmek İçin Öneriler

  1. Bütçe Yapmak: Gelir ve giderlerin takip edilmesi, harcamaların kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir. Bütçe yapmak, hangi harcamaların gereksiz olduğunu belirlemek için faydalıdır.
  2. Finansal Hedefler Belirlemek: Kısa, orta ve uzun vadeli finansal hedefler koymak, birikim yapma motivasyonunu artırabilir. Örneğin, tatil, ev, eğitim veya emeklilik gibi hedefler belirlenebilir.
  3. Finansal Okuryazarlık Eğitimi: Paranın nasıl yönetileceği hakkında bilgi sahibi olmak, daha bilinçli harcama kararları almayı teşvik edebilir. Bu, tasarruf yapmayı ve borçlanma tuzağından kaçınmayı kolaylaştırır.
  4. Dürtüsel Harcamaları Azaltmak: Harcamalar yapmadan önce düşünmek ve acele etmemek, dürtüsel harcamaların önüne geçebilir. Harcama kararlarını gözden geçirmek için bir bekleme süresi (örneğin, 24 saat) belirlemek etkili olabilir.
  5. Borçları Azaltmak ve Ödeme Planı Yapmak: Mevcut borçları yapılandırmak ve bir ödeme planı oluşturmak, mali durumun düzelmesine yardımcı olabilir.

Doomspender sendromu, bireylerin mali sağlığını ve gelecekteki mali güvenliğini olumsuz etkileyebilecek bir davranış modelidir. Ancak, farkındalık ve doğru mali yönetim stratejileri ile bu davranışın üstesinden gelmek mümkündür.

DOOMSPENDER DAVRANIŞ EKONOMİYİ NASIL ETKİLER?

Doomspender davranışının ekonomiye bazı olumlu ve olumsuz katkıları olabilir. Bu tür aşırı harcama yapan bireylerin faaliyetlerinin ekonomiye etkisi karmaşıktır ve farklı açılardan değerlendirilebilir.

Olumlu Katkılar

  1. Tüketim Harcamalarının Artması
    • Doomspender’lar, aşırı tüketim eğilimleri nedeniyle daha fazla harcama yaparlar ve bu, ekonomiye canlılık kazandırabilir. Tüketim, bir ekonomide büyümenin ana itici güçlerinden biridir, çünkü işletmeler daha fazla satış yapar, stoklar tükenir ve üretim artar.
    • Tüketim harcamalarındaki artış, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) üzerinde doğrudan bir etkiye sahiptir, çünkü tüketim, GSYİH’nın en büyük bileşenlerinden biridir. Harcamaların artması, ekonomik büyümeyi hızlandırabilir.
  2. İstihdamın Artması
    • Doomspender davranışı, özellikle perakende, hizmet ve eğlence sektörlerinde talebi artırabilir. Bu sektörler, tüketicilerin harcamalarına dayalı olduğu için, talepteki artış yeni iş imkanları yaratabilir ve istihdamı destekleyebilir.
    • Daha fazla talep, işletmelerin daha fazla işçi almasına neden olabilir ve bu da işsizlik oranlarını düşürebilir.
  3. Gelir Döngüsünü Hızlandırma
    • Doomspender’ların harcama eğilimleri, paranın ekonomide daha hızlı dolaşmasına neden olur. Bu durum, para döngüsünü hızlandırır ve şirketlerin daha fazla gelir elde etmesine katkıda bulunur.
    • Ekonomik hareketliliğin artması, yatırımların teşvik edilmesine yardımcı olabilir, çünkü işletmeler artan talebi karşılamak için yatırımlara yönelebilir.

Olumsuz Katkılar

  1. Sürdürülebilir Olmayan Büyüme
    • Doomspender’ların aşırı harcama alışkanlıkları, sürdürülebilir olmayan bir ekonomik büyümeye yol açabilir. Harcamalar borçlanma ile finanse ediliyorsa, bu durum uzun vadede bireyler için finansal sorunlara neden olabilir.
    • Ekonomik büyüme, bireylerin aşırı borçlanmasına dayanıyorsa, ekonomik kriz veya durgunluk durumlarında harcamalar aniden durabilir ve ekonomide ciddi bir daralma yaşanabilir.
  2. Borç Yükünün Artması
    • Doomspender davranışı, bireylerin ve hanehalklarının daha fazla borçlanmasına neden olabilir. Bu durum, kredi kartı borçları, tüketici kredileri ve ipotekler gibi finansal yükümlülüklerin artmasına yol açabilir.
    • Borç seviyelerindeki artış, finansal kriz riskini artırabilir ve tüketicilerin ödeme güçlükleri yaşaması durumunda banka iflasları gibi sistemik riskleri tetikleyebilir.
  3. Enflasyonist Baskılar
    • Doomspender’ların harcamaları, ekonomide talebin arzdan daha hızlı artmasına neden olabilir ve bu durum enflasyonist baskılara yol açabilir. Yani, fiyatlar genel düzeyinde bir artış yaşanabilir.
    • Yüksek enflasyon, özellikle düşük gelirli bireyler üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir ve yaşam maliyetlerinin artmasına neden olabilir.
  4. Tasarruf ve Yatırım Eksikliği
    • Doomspender davranışı, tasarruf oranlarını düşürebilir ve bireylerin birikim yapmasını zorlaştırabilir. Yeterli tasarruf olmaması, bireylerin ekonomik dalgalanmalara karşı savunmasız kalmasına yol açar.
    • Düşük tasarruf oranları, ekonominin uzun vadeli yatırımlara yönelik kaynak eksikliği yaşamasına neden olabilir, bu da gelecekteki büyüme potansiyelini sınırlayabilir.

Sonuç

Doomspender’ların ekonomiye olan katkısı kısa vadede olumlu, uzun vadede ise sorunlu olabilir. Tüketim artışı, ekonomik büyümeyi desteklerken, aşırı borçlanma ve düşük tasarruf oranları ekonomik istikrarı tehlikeye atabilir. Bu yüzden, sürdürülebilir bir ekonomik büyüme için dengeli bir tüketim ve tasarruf düzeyinin sağlanması önemlidir. Ekonomik politikalar, bireylerin aşırı borçlanma ve harcama yapmalarını önlemek için düzenleyici tedbirler ve finansal okuryazarlık programları ile desteklenmelidir.

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

“Nasıl Yatırım Yapılır?” – Kitap Özeti

Yayınlanma:

|

Yazan:

Kitap Künyesi

  • Kitap Adı: Nasıl Yatırım Yapılır?

  • Alt Başlık: Kişisel Yatırımın Cesur ve Yeni Dünyasına Yolculuk

  • Yazarlar:

    • Peter Stanyer

    • Masood Javaid

    • Stephen Satchell

  • Çevirmen: S. Cem Çiloğlu

  • Yayınevi: The Economist Books / Türkçe baskı: Epsilon yayınevi

  • Dil: Türkçe (Orijinal dil: İngilizce)

  • Kapsam: Yatırımın temellerinden başlayarak kişisel finans, portföy yönetimi, risk dağılımı ve yeni nesil yatırım araçlarına kadar geniş bir perspektif sunar.

  • Hedef Kitle: Yatırıma yeni başlayacak bireyler, kişisel finansına yön vermek isteyenler ve stratejik portföy oluşturmak isteyen yatırımcılar.

İçerik Özeti

  • Yatırımın Temel İlkeleri

  • Risk ve Getiri Dengesi

  • Portföy Teorisi

  • Fon Seçimi ve Dağılımı

  • Alternatif Yatırım Araçları (ETF’ler, tahviller, emtialar, kripto varlıklar)

  • Yatırım Psikolojisi ve Karar Alma Süreçleri

  • Güncel Piyasa Gelişmeleri ve Etkileri

“Nasıl Yatırım Yapılır?” – Kitap Özeti

1. Yatırımın Temelleri

Kitap, yatırımın amacını net şekilde tanımlayarak başlar: paranın zaman içindeki değerini korumak ve artırmak. Yatırımcılar için temel kavramlar olan risk, getiri, zaman ufku, likidite gibi konular ele alınır.

📌 Ana fikir: Her yatırım bir risk içerir; önemli olan bu riski bilinçli şekilde yönetebilmektir.

2. Portföy Oluşturma ve Risk Dağılımı (Diversifikasyon)

Yazarlar, yatırımcılara tüm yumurtaları aynı sepete koymamaları gerektiğini anlatır. Portföy oluştururken farklı varlık türleri arasında dağılım yapmanın önemi vurgulanır: hisse senetleri, tahviller, nakit, emtialar, alternatif yatırımlar gibi.

📌 Ana fikir: Sağlam bir yatırım stratejisi; çeşitlendirme, maliyet bilinci ve hedefe uygunlukla mümkündür.

3. Varlık Sınıfları ve Araçlar

Bu bölümde yatırım yapılabilecek başlıca varlıklar detaylı şekilde anlatılır:

  • Hisse senetleri: Uzun vadede büyüme sağlayan ama dalgalı ürünlerdir.

  • Tahviller: Daha düşük riskli, ama sınırlı getirili.

  • Nakit ve mevduat: Güvenli ama enflasyona karşı kırılgan.

  • Alternatif yatırım araçları: Gayrimenkul, hedge fonları, özel sermaye ve son zamanlarda kripto varlıklar gibi yeni trendler.

📌 Ana fikir: Her varlık sınıfının risk-profili farklıdır ve yatırımcının hedeflerine göre seçilmelidir.

4. Zaman ve Psikoloji Faktörü

Yatırımcıların en büyük düşmanlarından biri kendileridir. Korku, açgözlülük, sürü psikolojisi gibi duygusal faktörlerin yatırım kararlarını nasıl etkilediği anlatılır. Piyasa zamanlamasının zor olduğu, uzun vadeli düşünmenin önemi vurgulanır.

📌 Ana fikir: Duygusal kararlar yerine disiplinli bir yatırım stratejisi başarı getirir.

5. Yatırım Stratejileri ve Yaklaşımlar

Pasif ve aktif yatırım farkı, endeks fonlarının avantajları, değer ve büyüme yatırımcılığı gibi farklı yatırım stratejileri açıklanır. Ayrıca, yaşa ve gelir seviyesine göre yatırım stratejileri örneklenir.

📌 Ana fikir: Herkesin yatırım stratejisi kişisel durumuna, hedeflerine ve risk toleransına uygun olmalıdır.

6. Geleceğe Hazırlık ve Yeni Trendler

Kitabın son bölümleri geleceğin yatırım dünyasına odaklanır. ESG (çevresel, sosyal ve yönetişim kriterleri), yapay zeka destekli algoritmalar, robo-danışmanlar, fintech’ler gibi konular ele alınır.

📌 Ana fikir: Yatırım dünyası hızla değişiyor; bilgiye açık ve adapte olabilen yatırımcılar öne çıkacak.

Genel Değerlendirme

Bu kitap, yatırım dünyasına giriş yapmak isteyenler için bilimsel temellere dayalı, pratik ve anlaşılır bir kılavuzdur. Hem yeni başlayanlar hem de stratejisini geliştirmek isteyen yatırımcılar için değerli bilgiler sunar.

Okumaya devam et

EKONOMİ

HÜRMÜZ BOĞAZI KAPANIRSA NE OLUR?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Dünya enerji güvenliğinin kalbinde yer alan Hürmüz Boğazı, küresel ticaretin ve petrol taşımacılığının en kritik geçitlerinden biridir. Ancak bu boğazın geçici dahi olsa kapanması, sadece bölgeyi değil, tüm dünya ekonomisini derinden etkileyebilecek bir kriz senaryosudur. Bu yazıda, Hürmüz Boğazı’nın önemi ve kapanmasının olası sonuçları detaylı bir şekilde incelenmektedir.

HÜRMÜZ BOĞAZI’NIN STRATEJİK ÖNEMİ

Hürmüz Boğazı, İran ile Umman arasında yer alır ve Basra Körfezi’ni Umman Denizi’ne bağlar.
Bu dar geçit, dünyanın en büyük petrol üreticilerinden olan Suudi Arabistan, Irak, Kuveyt, İran, BAE ve Katar’ın deniz yoluyla petrol ve doğalgaz ihracatında tek çıkış kapısı niteliğindedir.

  • Günlük yaklaşık 17-20 milyon varil petrol bu boğazdan taşınmaktadır.

  • Bu miktar, küresel petrol ticaretinin yaklaşık %20’sine denk gelir.

  • Ayrıca Katar’ın sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ihracatının da büyük bölümü bu yoldan geçer.

ENERJİ VE EKONOMİK SONUÇLARI

1. Petrol Fiyatlarında Şok Artış

Hürmüz Boğazı’nın kapanması, arz şokuna yol açar.

  • Petrol fiyatları birkaç gün içinde 150-200 dolar/varil seviyelerine çıkabilir.

  • Enerji ithalatçısı ülkelerde enflasyonist baskılar oluşur.

  • Üretim maliyetleri artar, ekonomiler yavaşlar, stagflasyon riski doğar.

2. Küresel Tedarik Zincirinin Bozulması

  • Asya, Avrupa ve ABD’ye enerji taşıyan petrol tankerleri seferlerini durdurmak zorunda kalır.

  • Enerjiye bağımlı endüstriler (otomotiv, plastik, gübre vb.) ağır darbe alır.

  • Alternatif boru hatları kapasite olarak yetersizdir.

JEOPOLİTİK VE ASKERİ SONUÇLARI

1. ABD-İran Gerilimi Zirveye Çıkar

İran’ın boğazı kapatma tehdidi veya fiilî kapatma girişimi, ABD ve müttefiklerinin askerî karşılık verme ihtimalini doğurur.
Bölgedeki ABD Donanması’nın varlığı bu senaryo için hazırdır.

2. İsrail, Suudi Arabistan ve Körfez Ülkeleri Tetikte Olur

İran’ın bu hamlesi bölge ülkeleri tarafından ulusal güvenlik tehdidi olarak değerlendirilir.
Silahlanma hızlanır, bölgesel çatışma riski artar.

3. Askerî Müdahale ve Savaş Riski

Deniz yolunun açık tutulması için ABD önderliğinde çok uluslu bir askerî müdahale gündeme gelebilir.
Bu durum petrol bölgelerinde bombalamalara, deniz trafiğinin askıya alınmasına neden olabilir.

Irak Dışişleri Bakanı'ndan “Hürmüz Boğazı kapanırsa küresel enerji  piyasasında kriz çıkar” uyarısı

ALTERNATİF ENERJİ ROTALARI VAR MI?

  • Suudi Arabistan ve BAE, bazı petrolünü Hürmüz dışındaki boru hatlarıyla taşıyabilir.
    Ancak bu yolların kapasitesi sınırlı ve tüm ihracatı karşılamaktan uzaktır.

  • Katar LNG’si içinse alternatif güzergâh neredeyse yoktur.

TÜRKİYE’YE ETKİSİ NE OLUR?

  • Türkiye enerji ithalatının büyük kısmını bu bölgelerden sağlamaktadır.

  • Fiyatlar arttığında Türkiye’nin enerji faturası büyür → cari açık artar.

  • Bu durum TL üzerinde baskı oluşturur, enflasyon hızlanır.

Hürmüz Boğazı’nın kapanması, sadece bölgesel değil, küresel bir kriz anlamına gelir. Petrol ve gaz piyasasında arz şoku yaratır, küresel ekonomiyi durma noktasına getirebilir. Jeopolitik gerilimlerin zirveye çıktığı bir ortamda bu boğazın güvenliği, dünya düzeni açısından kırılma noktasıdır.

www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Limonlar Kredi Aldığında: Asimetrik Bilginin Finansal Sistemdeki Yankısı

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankaların kredi sistemlerinde giderek daha sık karşılaştığımız bir tablo var: Gerçek kredi değerliliği taşımayan birey veya işletmelere, sistemsel boşluklar nedeniyle kredi limitleri açılıyor. Kredi puanı iyi görünüyor, limit mevcut—ama geri ödeme kabiliyeti yok. Neye benziyor, biliyor musunuz? George Akerlof’un 1970’te yazdığı kendisine Nobel iktisat ödülü aldıran “limon piyasası”na.

Asimetrik Bilgi Sorunu:

Akerlof’un teorisinde, alıcı ve satıcı arasındaki bilgi dengesizliği nedeniyle kaliteli ürünler (iyi arabalar) piyasadan çekilir, yerine “limonlar” (kötü arabalar) kalır. Bugünün kredi sisteminde ise:

  • Banka, müşterinin gerçek riskini göremiyor (ya da görmek istemiyor).
  • Müşteri, sistemin sunduğu limitlere ulaşıyor, kredi kullanıyor.
  • Böylece finansal piyasada “limon” krediler çoğalıyor: riskli, sürdürülemez, görünürde aktif.

Sonuç Ne Olur?

  • Gerçek değerliliğe sahip kullanıcılar daha pahalı krediye ulaşır.
  • Sistem, kendi içindeki çürüklüğü fark edemez.
  • Uzun vadede bu asimetrik bilgi, toplu bir güven krizine dönüşür. Tıpkı Akerlof’un uyardığı gibi…
  • Finansal sistemler gelişiyor, algoritmalar daha sofistike hale geliyor—ama hâlâ “insanı” göremeyen modellerle çalışıyoruz. Kredi vermek sadece matematik değil; güvenin, bağlamın ve davranışsal içgörünün birleşimidir.
  • “Kredi sadece bir limit değil, bir güven oyudur.”

Kredi sistemleri giderek daha sofistike hale geliyor. Algoritmalar, puanlama sistemleri, dijitalleştirilmiş değerlendirme modelleri… Peki ama hâlâ “insanı” göremeyen bu sistemler gerçekten güvenli mi?

George Akerlof, 1970’te “limon piyasası” teorisini ortaya attığında otomobil piyasasını örnek gösteriyordu. Bugün ise aynı teoriyi bizzat kredi piyasasının içinde yaşıyoruz: asimetrik bilgi, yani tarafların eşit derecede bilgi sahibi olmaması, sistemi yavaş yavaş çürütüyor.

Gözlemlerimden İki Sessiz Hikâye

Firma kârlı göründü, konkordatoya girdi. Bir yıl önce denetimini yaptığım bir firmayla denetim sırasında yaşadığımız bir anlaşmazlık yüzünden yollarımız ayrılmıştı. Geçtiğimiz günlerde konkordato ilan ettiklerini öğrendim. İlginçtir: Banka kredileri denetim sonrası son bir yılda ciddi oranda artmıştı. Bilanço ise temizdi—görünürde. Ama içini bilen biri olarak şunu söylemeliyim: stoklar şişirilmişti. Sayım tutanakları arasındaki fark 3 milyon dolar kadardı.

Stoklar yalansa, bilanço da yalandır. En kolay oynanan kalem de budur çünkü. “Stoklarda 3 milyon dolarlık yapay bir değerleme vardı—bu, bilanço üzerinde kar gibi görünse de gerçekte zarardı.” Bankalar ne yaptı? Kağıt üstündeki görüntüye bakıp kredi verdiler. Mali analizlerin yapamadığı tek şey stok denetimidir, stoklarda ne yazıyorsa kabul edilir. Şu sorularla meşgul olduklarını da hiç zannetmiyorum: Stok sayım tutanak raporu mevcut stoklarla karşılaştırıldı mı? Stok sayım tutanağını kim hazırlamış? Bağımsız denetim mi yoksa şirket personeli mi? Firma son yıllarda matrah artırmış mı? Tedarikçi bakiye hareketleri stok değer hareketleriyle uyumlu mu? Stoklarda dikkat çekici bir durum var mı? Hammadde stoğu mamül stoğundan fazla mı? Şirket ERP sisteminden stok değerleme raporu alındı mı? Sorular çoğaltılabilir.

Çalışanlarına maaşlarını ödemeyen firma, kredi kullanıyor.

Geçenlerde eski bir öğrencim aradı: Çalıştığı firma 3 aydır maaş ödemiyormuş ama aynı zamanda bankalardan kredi kullanmaya devam ediyormuş. Hatta patronunun yeni bir konut satın aldığını duymuş. Bana sorduğu soruya gelirsek: “İş davası açarsam banka hesaplarına bloke konulur mu?

Banka sistemleri SGK kayıtlarını kontrol etse, firmanın 3 aydır sigorta ödemediğini görecekti. Ama görmedi. Çünkü sistem, sadece rakama ve geçmiş skora bakıyor—insan hikâyesine değil.

Sonuç: Algoritmalar Belki Zekidir, Ama Kördür

Bugünün kredi algoritmaları geçmiş veriye dayanır, davranışı anlamaz, öyküyü okumaz. Böylece sistem, Akerlof’un tarif ettiği gibi, limonlarla doluyor: Gerçekte riskli olan ama kâğıt üstünde sorunsuz gözüken kredilerle. Sonuç? Gerçekten sağlıklı, krediye erişimi hak eden işletmeler bu gölgelerin altında kalıyor.

Serhat CAN

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.