Connect with us

ŞİRKETLER

Türk şirketleri Mısır’a kaçıyor

Yüksek enflasyondan bunalan pek çok şirket, üretim için Mısır’ı seçiyor. Mısır’daki Türk yatırımları 2,5 milyar doları aşmış durumda.

Yayınlanma:

|

Yaklaşık 10 yıllık bir aranın ardından yeniden yakınlaşan Türkiye ve Mısır, ticari iş birliklerini hızla artırıyor. Son olarak geçen hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirvesi sırasında Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah el Sisi ile görüştü. İki liderin objektiflere yansıyan samimi görüntüleri, Türkiye ile Mısır arasında yeni açılan beyaz sayfayı da özetliyor.

İlişkilerin düzelmesi sonrasında özellikle Türkiye’de yüzde 60’ı aşan enflasyondan bunalan Türk şirketleri, Türkiye’de üretim yapmak yerine Mısır’ı tercih ediyor. Pek çok sektörden Türk markaları, üretim üslerini Mısır’a taşırken ülkedeki Türk yatırımlarının büyüklüğü 2,5 milyar doları aştı.

İş dünyası temsilcileri, Türkiye’deki zorlu üretim koşulları karşısında Mısır’ın üretim ve ihracatta büyük fırsatlar sunduğunu söylüyorlar.

Ekonomik ilişkiler hız keserek sürdü

Türk şirketlerinin Mısır’a doğrudan yatırım yapmaları, iki ülke arasında Serbest Ticaret Antlaşması’nın (STA) yürürlüğe girdiği 2007 yılında başladı. Türk şirketler Mısır’daki nitelikli sanayi bölgelerinde üretime geçerek ABD, İsrail ve Mısır arasındaki “gümrüksüz ticaret” anlaşmasından yararlanmaya başladı. Özellikle tekstil ve konfeksiyon sektöründeki pek çok büyük şirket Mısır’da fabrika kurdu. 2010–2011 yıllarında Mısır’da yaşanan siyasi çalkantılara rağmen, ülkedeki Türk yatırımları artarak devam etti.

2013 yılında askeri darbe ile Müslüman Kardeşler hükümetinin ve Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin devrilmesi sonrasında Türkiye, Mısır ile diplomatik ilişkilerini kesmiş ve darbenin lideri olan Genelkurmay Başkanı Abdülfettah el Sisi’ye açıkça tavır almıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, defalarca “Sisi ile asla görüşmem” diyerek devrik lider Mursi ve taraftarlarını savunan açıklamalar yapmış, diplomatik ilişkiler de maslahatgüzar seviyesine çekilmişti.

Aradan geçen yaklaşık 10 yılda ekonomik ilişkiler ise hız kaybetse de devam etti. Türkiye ile Mısır arasındaki dış ticaret 2013 sonunda 5 milyar dolar iken bu rakam 2022 sonunda 7 milyar dolara ulaştı.

Son bir yılda ise iki ülke arasındaki buzlar eridi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile Kasım 2022’de Katar’da düzenlenen 2022 FIFA Dünya Kupası’nın açılış resepsiyonunda ilk kez bir araya geldi. Bu temasın ardından Mısır-Türkiye ilişkileri hızla eski haline geri döndü, ülke içinde yüksek enflasyondan bunalan Türk şirketleri de yönünü yeniden Mısır’a çevirmeye başladı.

“Enflasyon, şirketleri Mısır’a yönlendiriyor”

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) bünyesindeki Türkiye-Mısır İş Konseyi Başkanı Mustafa Denizer, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, Nisan 2023’te Mısır’ın Türk vatandaşlarına yönelik vize uygulamasını kaldırdığını hatırlatıyor.

Bu gelişme ile birlikte Mısır’ın yeniden Türk iş dünyasının gündemine girdiğini belirten Denizer,”Türkiye’de üretim maliyetlerinin enflasyon nedeni ile çok artmış olması şirketleri Mısır’da üretime yönlendiriyor. Dış ticarette rakip ülkeler ile uluslararası piyasalarda rekabet edebilmek için pek çok sektörden Türk şirketler, Mısır’da üretim yapmayı tercih ediyor” diye konuşuyor.

Denizer’in verdiği bilgilere göre, Mısır’daki Türk yatırımları toplam 2,5 milyar dolar büyüklüğe ulaşmış durumda. 2023 itibariyle yaklaşık 35 Türk sanayi şirketi, Mısır’da yıllık 1,5 milyar dolarlık ciro elde ediyor. Yıl sonuna kadar Mısır’daki doğrudan Türk yatırımlarının 500 milyon dolar daha artması bekleniyor.

Art arda fabrika yatırımları yapılıyor

Mısır’ın dış ticarette büyük avantajlara sahip olduğunu vurgulayan Denizer, “Mısır’ın ABD, AB, Güney Amerika ve Afrika ülkeleri ile gümrüksüz ticaret anlaşmaları var. Türk şirketler için Mısır’da üretim yaparak tüm bu pazarlara Türkiye’ye göre çok daha az maliyetlerle üretim yaparak ulaşmak mümkün” diyor.

Türkiye’de yaklaşık 500 dolar olan işçilik maliyeti, Mısır’da 150 dolar civarında. Ayrıca elektrik ve doğalgaz maliyetleri de Türkiye’ye göre çok düşük. Bu avantajlar, Mısır’a olan ilgiyi giderek artırıyor. Şu anda Arçelik’ten Şişecam’a, Temsa’dan Yıldız Holding’e kadar pek çok sektörden dev Türk firmaları, Mısır’da üretim yapıyor.

Örneğin Mısır’ı üretim ve ihracat üssü seçen Temsa, 1000 adet kapasiteli fabrikasında otobüs ve midibüs üretip ihraç ediyor. Yıldız Holding’in MENA Bölgesi’nin en büyük ikinci bisküvi pazarı olan Mısır’da Pladis markasıyla biskivü fabrikası bulunuyor. İskenderiye, Kahire ve İsmailiye olmak üzere Mısır’daki üç kentte fabrikası bulunan Yeşim Tekstil, dünyanın önde gelen spor kıyafeti markalarına yönelik üretim yapıyor.

Türkiye’nin en büyük holdingi olan Koç Holding’e bağlı Arçelik, Mısır’da 100 milyon dolarlık yatırımla kurduğu yeni fabrikasını yıl sonuna doğru devreye almaya hazırlanıyor. İskefe Holding, LCWaikiki, Eroğlu Grubu, Yeşim Tekstil, Şahinler Holding ve Hayat Holding gibi Türk şirketleri de yakın zamanda Mısır’da yeni yatırımlar yapmaya hazırlanıyor.

Türk şirketler Mısır’da doğrudan 70 bin kişiye istihdam sağlarken sektörler içerisinde tekstil ve konfeksiyon sektörü büyük yer kaplıyor. Şu anda Mısır’ın toplam tekstil ve konfeksiyon ihracatının üçte birini Türk firmaları yapıyor.

“Türk şirketler kapıda karşılanıyor”

İki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin yeniden tesis edilmesi sonrasında, Mısır hükümetinin Türk şirketlerine çok sıcak yaklaşıldığını vurgulayan Mustafa Denizer, “Gerek ilgili bakanlıklar gerek yatırımla alakalı kurumlar, Türk şirketlerini kapıda karşılıyorlar; ellerinden geldiği kadar destek veriyorlar ve bilgilendirme yapıyorlar” şeklinde konuşuyor.

Mısır’da Türk şirketlerinin yaşadığı tek sıkıntının ülkedeki döviz azlığı nedeni ile ödemelerin gecikmesi olduğunu da sözlerine ekleyen Denizer, şunları söylüyor:

“Mısır iç piyasasına direk mal satan Türk şirketleri paralarını tahsil etmekte zorlanıyor. Bu noktada Mısır hükümetinden Türk şirketlerine pozitif ayrımcılık yapılmasını talep ediyoruz. Döviz sıkıntısını aşabilmek için aramızdaki ticaretin yerel para birimleri yapılması gündemde. Bu konuda iki ülkenin merkez bankaları görüşmeler yapıyor.”

“Mısırlı firmalarla işbirliğini artıracağız”

Ekim ayında iki ülke arasındaki ticari ilişkileri güçlendirmek için Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Mısır’a resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu ziyarette Bakan Bolat’a eşlik eden Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada “Mısır ile ticareti 5 yıl içinde 15 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz” diyor.

Yeni dönemde Türkiye’nin otomotiv ve tekstil merkezi olan Bursa ile Mısır arasındaki ticari ilişkilerin geliştirilmesine odaklandıklarını kaydeden Burkay şöyle konuşuyor:

“Mısırlı firmalarla üçüncü ülkelerde de işbirliği fırsatlarına sahip olduğumuzu düşünüyoruz. Mısır’da ev tekstili sektörüne yönelik bir fuar düzenlemek için çalışmalara başlayacağız. Yurt dışı fuar düzenleme yetkisine sahip olan KFA Fuarcılık şirketimizin 10 yıllık fuarcılık birikimini ve tecrübesini Mısır’a taşıyacağız. Mısır’da ilk olacak bu fuar ile eş zamanlı bir kumaş fuarı da düzenleyeceğiz. Mısır’la iş birliğimizin her alanda geliştirilmesi için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.”

Ekonomim

Okumaya devam et

GÜNCEL

Kuşaklar Arası ÇaLışma

Yayınlanma:

|

Yazan:

Son dönem kendi jenerasyonumla yaptığım bir iki sohbet sonrası yazmak istedim.

Esasında hoca-öğrenci ve ebeveyn-çocuk arasındaki geçimsizlikten farklı olmayan ve son onbin yılın açık ara en balon klişesi “yeni nesilden hiçbir şey olmaz” ın iş hayatındaki iz düşümüne bakmak için;

Şimdi bir test yapalım. Aşağıdakilerden kaçına gerçekten katılıyorsunuz? 

1. Bir daha kimseyi yetiştirmeyeceğim. Emeğime ve zamanıma yazık. Bunlar sadakatsiz ve nankör!
2. ⁠Adam traşsız işe gelmiş karşımda oturuyor!
3. ⁠Evden çalışıyorlar sanki, yatarak para kazanmanın bir yolu bu!
4. ⁠Ayağında spor ayakkabı ile şirkette dolaşıyor olacak gibi değil!
5. ⁠Mesai saati 9:00 da başlıyor genç arkadaşım!
6. ⁠Bizim zamanımızda develer tellal iken pireler berber iken 🙂
7. ⁠Biz yöneticilerimize böyle şeyler yapamazdık!
8. ⁠Adam dokuz ay çalışıp başka yere zıplıyor. Bir de bana kalkmış ona kattıklarımdan dolayı kamuoyu önünde teşekkür yazmış!
9. ⁠Z kuşağı her şeyi hazır bekliyor. Araştırma kabiliyetleri sıfır!

Eğer yukarıdakilerden en az ikisine katılıyorsanız; sizi de maalesef tekayütler tribününe almamız gerekiyor 🙂

Faraday’ın babası kendi alanında iyi bir demir ustası, rivayete göre de sanat devrimi karşısında “demircilikte gelecek yok abi” diyerek, bana göreyse oğlanın okulda alfabeyi bile sökemediğini, cılız bedeni ile çekici bile kaldırmakta zorlandığını gördüğü için, o dönemin en teknolojik olayı matbaa ve şimdinin interneti kitaplar ile ilgili şehirde yeni açılan bir ciltçi dükkanına Faraday’ı çırak olarak vermiş.

Faraday için de bu yeni durum bir kurtuluş yolu olmuş. Önce deneylere olan merakını keşfedip sonra da dükkana gelen kitaplardaki deneyleri acemice gizli saklı bir köşede tekrarlamaya çalışmış.

Faraday’la ile ilgili birçok kaynağa bakmak mümkün olsa da; kendi döneminin diğer kafa yoranlarından farklı olarak “doğada var olan her gücün aslında dalgalı olduğunu” fark ederek elektriğin hareket enerjisine dönüşmesine neden olan motoru icat etmesi ile içinde olduğumuz sektör ve iş dalının sebebi olduğu için teşekkür ederiz.

Sanayi devrimi ile dünyanın gelişme hızı geçmişe göre hızlı ve geleceğe göre çok yavaş. Bu da her kuşak için adaptasyon becerisini artırma ihtiyacı demek. Maalesef buna karşı olan en tehlikeli tutum ise “modern tutuculuk”.

Atatürk 10. yılda “az zamanda çok işler yaptık” çünkü, zaten çağımız geçmişe göre hızlı ve bu da böyle devam edecek diye bu konuya göz kırpıyor. Ve tüm ümidim gençliktedir de diyor. Sizce o dönemin disiplini içinde askeri eğitim almış ve aynı anda birçok şey başarmış birinin “bizim zamanımızda” diye genç subayları eleştirme lüksü yok muydu? Peki böyle bir anısı var mı?Ve bizi anlamayan gençler Atatürk’ü nasıl anlıyor?

Modern tutuculuk diye net bir tanım var mı bilmiyorum, ancak, dünyadaki en tehlikeli şeylerin bir olumlu sıfat ile bir olumsuz tutum tamlaması ile tanımlandığını biliyorum.

Cengiz KILIÇ– Kepsaş, Ticaret Direktörü

*********************

Poayis’e Hoşgeldiniz!

Okumaya devam et

EKONOMİ

İMALAT SANAYİ DARALMA SÜRECİNE GİRDİ

İç piyasa ve ihracat pazarlarındaki durgunlukla birlikte artan finansman sorunlarının üretim sektörleri üzerindeki baskısı artıyor.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Hem iç piyasada hem de ihracat pazarlarında talebin zayıf seyri üretimde ‘bahar yorgunluğu’ yarattı. İkinci çeyrek itibarıyla İSO İmalat PMI 50 eşik değerin altına inerken, faaliyet koşullarının bozulmaya başladığı imalatta kapasite kullanım oranları da geriledi. Sanayi üretimi ise şubattaki hızlı yükselişin ardından martta eksiye geçti.

Parasal sıkılaşma sonucu iç pazarın daralmaya başlaması, ihracat pazarlarında henüz talebin istenilen seviyede canlanmaması, yanı sıra artan finansman sorunları gölgesinde girilen ikinci çeyrekte üretimden yavaşlama sinyalleri gelmeye başladı. İSO İmalat Sanayi PMI Endeksi, Nisan’da 49,3’e gerileyerek eşik değer 50’nin altına indi. Bu veri sanayicilerin ikinci çeyreğe zorlu bir başlangıç yaptığına işaret ederken; sanayi üretimi de şubattaki sert yükselişin ardından martta aylık yüzde 0,3 daralarak soluklandı. İmalat sanayiinde kapasite kullanım oranlarına bakıldığında ise mevsim etkisinden arındırılmış KKO, nisanda bir önceki aya göre yüzde 0,2 düşerek yüzde 77 oldu.

En sert daralma makinede

Yeni siparişler düşüyor

Sadece üretim endeksi değil yeni sipariş endeksi de kritik düzeyde gerçekleşti. Gıda ile giyim ve deri sektörleri hariç 8 sektörde yeni sipariş endeksi eşik değerin altında kaldı. İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat PMI raporunda, S&P Global Market Intelligence Ekonomi Direktörü Andrew Harker’in şu değerlendirilmesine yer verildi: “Yeni siparişlerde süregelen zayıflama nedeniyle, geçen aylarda görülen üretim artışı sürdürülemedi ve Nisan ayında son buldu. Firmaların beklentisi, talebin yakın zamanda yeniden toparlanarak üretimde sürdürülebilir iyileşme sağlaması yönünde olacak. Nisan ayında enflasyon bir miktar gevşeyerek yılın başından bu yana en düşük seviyeye geriledi. Buna rağmen imalatçılar halen hem yurt içi hem de yurt dışı talebi olumsuz etkileyen yüksek fiyat artışları ile mücadele etmek durumunda kalıyor.”

Kapasite kullanımı da geriledi

Merkez Bankası tarafından açıklanan İmalat Sanayi Kapasite Kullanım Oranı (KKO) verileri de nisan itibarıyla hafif de olsa bir düşüşe işaret ediyor. Buna göre, imalat sanayi genelinde mevsimsel etkilerden arındırılmış kapasite kullanım oranı bir önceki aya göre 0,2 puan azalarak yüzde 77 oldu. Mal grupları itibarıyla bakıldığında da dayanıksız tüketim malları, tüketim malları, gıda ve içecekler ile yatırım mallarında düşüş yaşandı. Özellikle tüketim malları kalemlerinde görülen düşüşte iç talepteki zayıflığın neden olduğu söylenebilir.

Sıkılaşma, tüketimi etkilemeye başladı

TÜİK Sanayi Üretim Endeksi verilerine göre, mevsimsellikten arındırılmış imalat sanayi üretimi martta aylık bazda yüzde 0,3 daraldı. Böylece şubat ayındaki yüzde 3,4 artıştan sonra üretimde hafif bir fren yapıldığı anlaşılıyor. Endeksin alt kırılımlarına bakıldığında, imalat sanayi üretim endeksi de aylık yüzde 0,3 oranında gerilemiş durumda. Mal grupları itibarıyla bakıldığında da, sermaye malı üretimi aylık yüzde 0,5 artarken diğer mal gruplarının tamamında düşüş söz konusu. Martta dayanıklı tüketim malları üretimi yüzde 0,4 gerilerken; dayanıksız tüketim malları da aylık yüzde 1,1 daraldı. Bunda yine parasal sıkılaşma kaynaklı talep zayıflığının etkili olduğu tahmin ediliyor.

Merve YİĞİTCAN-Ekonomim

Okumaya devam et

GÜNDEM

Kişisel Enerjinizi Yönetin: Ruhsal Enerji

Yayınlanma:

|

Yazan:

“Her sabah sizi yataktan kaldıran nedeniniz nedir?” Bu soru japonların hayat felsefelerinden biri olan İkigai’nin ana sorusudur. Kişisel enerji yönetiminin son boyutunda nedenleri sorgulayacağımız ruhsal enerji üzerine odaklanacağız. Daha önceki yazılarda fiziksel enerji, duygusal enerji ve zihinsel enerji üzerine odaklanmıştık. Ruhsal enerji ise temelde yaşamımızdaki anlamı bulmamız, anlamlı bir bütünün parçası olarak hissetmemiz anlamına geliyor. Bu da hayatımızda daha çok kendimiz olarak yer almamız ve istediğimiz hayatı yaşamamızla mümkün olur. Ne yazık ki bu soruların üzerine çok fazla düşünmüyoruz. İyi bir liseye gitmek, sonrasında üniversite sınavına hazırlanıp sınavı kazanmak, iyi bir üniversiteden iyi bir dereceyle mezun olmak. İyi bir işe girmek, yöneticimize kendimizi sevdirmek, başarılı olmak, terfi almak. Bu sırada askere gitmek, evlenmek, çocuk sahibi olmak vs derken hep bize çizilmiş bir yolu izliyor gibiyiz. Özellikle 25 yaşından sonra farklı yolları sorgulamaya ve gerçekten istediğimiz hayatın bu hayat olup olmadığını düşünmeye başlarız. Bu noktada çalıştığımız kurumsal şirketleri bırakıp kendi işimizi yapma, egede bir sahil kasabasında kafe açma veya sırt çantamızla dünyayı dolaşma fikirleri gittikçe daha sıcak gelmeye başlar. Tüm bunları ve hayatımızı nasıl tasarlamamız gerektiğini Tedx konuşmamda da paylaşmıştım. Bu yazıda ise ruhsal enerjinin detayında tüm bu soruların farkında olmanın, neyi ne için yaptığımızı ve gelecek hayalimizi bilerek ilerlemenin üzerinde duracağız. Bu sorulara içimize sinen yanıtlar veremezsek bulunduğumuz yere dahil ve bağlı hissedemeyiz. Bu konunun detaylarına girerken İkigai kavramını biraz daha detaylandıracağız ve insanın anlam arayışına değineceğiz.

İkigai:

Kendi yaşam amacımızı, her sabah bizi yataktan kaldıran nedeni bulmak için İkigai felsefesi aşağıdaki dört soruyu yanıtlamamız gerektiğini söyler:

  1. Ne yapmayı seviyorsunuz?
  2. Ne yapmakta iyisiniz?
  3. Dünyanın neye ihtiyacı var?
  4. Ne için size para verirler?

Bu soruların yanıtını eğer bir noktada kesiştirebilirseniz onun sizin ikigai’niz olduğunu söyleyebiliriz. Kendimden örnek verecek olursam. Bir şeyler üretmeyi, insanların hayatlarına pozitif olarak dokunmayı seviyorum. Yazmakta ve sunum yapmakta iyiyim. Dünyanın eğitimli ve öz farkındalığı yüksek bireylere ihtiyacı var. İnsanlar ve kurumlar bilgiye, tecrübeye ve yönlendirilmeye para verirler. Bunların kesişiminde yazarlık, koçluk, mentorluk, konuşmacılık, eğitmenlik ve danışmanlık işlerini buldum ve 2018’den bu yana da bunları yaparak ikigai’mi hayata geçiriyorum. Siz de bu soruları sürekli düşünerek ikigai’nizi bulmak adına adımlar atabilir, daha anlamlı bir hayatın kapılarını aralayabilirsiniz. Peki daha anlamlı bir hayat ne demektir? Biraz da bunun üzerinde duralım.

Anlam Arayışı:

“İnsan öleceğini bile bile nasıl yaşar? Ya çıldırır, ya da öleceğini unutur.” der Nazım Hikmet. İnsanın anlam arayışında ölümün farkında olmak en büyük uyarıcılardan biri. Ben de genellikle kendime şu soruyu sorarım: “Sağlıklı bir şekilde geçirebileceğim kaç Temmuz ayım kaldı?” Bu soruyu kendinize sorduğunuzda alacağınız yanıt sizi mutlu etmeyebilir fakat bu yanıt kalan zamanınızı nasıl geçirmek istediğinize yönelik çok önemli iç görüler içerir. Benim açımdan bu sorunun yanıtı hayatımın kalanında Temmuz ve Ağustos aylarında çalışmama kararı almama kadar gitti. Her ne kadar böyle olsa da geride kalan on ay var. Hep konuşulan iş-özel hayat dengesine ise katılmıyorum. Bence tek bir hayatımız var ve iş de onun çok önemli bir parçası. Bu nedenle kalan on ayda da anlamlı bulduğum işleri yapmalıydım. Kendi ikigai’mizi bulmak bu açıdan çok kıymetli. Anlamlı hayat arayışı insanın kendini bildiği anlardan bu yana üzerinde konuşulan, tartışılan bir konu. Hayat amacı olarak bakarsak ünlü psikologların vardığı sonuçları inceleyebiliriz. Yaptıkları araştırmalar sonrasında Sigmunt Freud insan haz arayışındadır derken, Alfred Adler insanın üstünlük arayışında olduğunu, Victor Frankl ise insanın anlam arayışında olduğunu söylemiştir. İkinci dünya savaşı sırasında nazi kampından sağ olarak kurtulan Frankl, kendisine nasıl kurtulduğu sorulduğunda yazmayı planladığı kitabın umuduyla yaşama tutunduğunu belirtmiş ve şu sözleri söylemiştir: “Tek istediğim, okuyucuya somut bir örnekle hayatın her koşulda, en sefil durumlarda bile anlam ve potansiyele sahip olduğunu göstermekti.” Frankl’a göre bir nedeni olan insan hemen her nasıla dayanabilir. Günlük hayatta da anlam arayışında olan ve bunu bularak işine yansıtan insanları görürüz. Bu yazının yazıldığı sırada Fenerbahçe basketbol takımının koçu olan Sarunas Jasikevicius Zalgiris Kaunas’ın başındayken çok önemli bir maç öncesinde en iyi oyuncularından biri olan Augusto Lima’ya çocuğunun doğumu nedeniyle izin verir ve bu kararı nedeniyle çok eleştirilir. Jasikevicius ise bu eleştirilere basketbolun hayatın anlamı olmadığını ve Augusto Lima’nın şu an hayattaki en önemli anlardan birini yaşadığını söyleyerek yanıt verir. Çoğu zaman yaptığımız işe, çalıştığımız şirkete o kadar odaklanıyoruz ki gerçekten hayatın anlamının ne olduğunu ve ne için yaşadığımızı unutuyoruz. Kişisel enerji yönetiminin bu son boyunda bu soruları düşünmemiz ve öz farkındalığımızı da yükselterek kendimizi bir bütünün parçası olarak hissedebilmemiz gerekiyor.

Gökhan KARA- HBR

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.