Connect with us

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Türkiye’nin zeytinlikleri “madencilik” tehdidi altında

Türkiye’de 189 milyon civarında zeytin ağacından 158 milyonu meyve veriyor. Türkiye dünyaya zeytinyağı ihracatında da ilk dörtte. Peki madenciliğe izin verilen Türkiye’nin zeytinliklerine ne olacak?

Yayınlanma:

|

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın Maden Yönetmeliği’nde değişiklik yapan yönetmeliğine göre, tapuda zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlarda ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerine ‘kamu yararı’ dikkate alınarak izin verilebilecek. Söz konusu değişikliğe ilişkin yönetmelik, başta sosyal medya olmak üzere geniş bir toplumsal muhalefetle karşılandı.

Peki Türkiye’deki zeytinliklerin genel durumu ne? Yönetmelik değişikliği nereleri etkileyecek? Bunun zeytin üretimi ve ekonomiye etkisi ne olacak?

Tarihi M.Ö. 4000 yılına kadar uzanan zeytin ağaçları, Türkiye’de genel olarak Akdeniz ikliminin hakim olduğu alanlarda yayılış gösteriyor. Zeytinliklerin en fazla olduğu iller Aydın, Balıkesir, Manisa, Bursa, İzmir, Muğla ve Çanakkale illeri.

459 bin hektar alan

DW Türkçe’ye konuşan İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Orman Fakültesi, Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Doğanay Tolunay, uydu görüntüleri kullanılarak yapılan bir çalışmaya göre Türkiye’de zeytinliklerin toplam alanının 459 bin hektar kadar olduğunu söylüyor.

Doğanay Tolunay, zeytinliklerin genel olarak iki farklı arazide yetiştirildiğini belirtiyor. Tolunay’ın verdiği bilgiye göre bunlardan ilki daha çok eğilimli ve kayalık araziler olan ve doğada yabani olarak da bulunan zeytinlerin aşılanması ile oluşturulan zeytinlikler. Diğer zeytinlikler ise derin toprakların olduğu düz ya da hafif eğimli arazilerde dikim yolu ile oluşturulmuş durumda.

Hangi iller etkilenecek?

Prof. Tolunay, kamuoyunda tepki çeken yönetmeliğin daha çok derin topraklar üzerinde kurulu zeytinlikleri etkilediğine dikkat çekiyor.

Prof. Dr. Doğanay Tolunay
Prof. Dr. Doğanay Tolunay

Yönetmelikle elektrik üretimi için yürütülen madencilik faaliyetlerinin tapuda zeytinlik olarak kayıtlı alanlara denk gelmesi durumunda zeytin ağaçlarının taşınması hükmü getirildi. Tolunay’a göre bu ifade daha açık olarak termik santraller için kömür üretmek için amacıyla altında kömür bulunan zeytin ağaçlarının taşınması anlamına geliyor.

Doğanay Tolunay, “Bu nedenle yönetmeliğin Muğla gibi termik santrallerin bulunduğu illerdeki zeytinlikleri etkileyeceği söylenebilir. Benzer şekilde Çanakkale ve Manisa’da bulunan termik santraller için gerekli olan kömür ocaklarının zeytinliklere denk gelmesi durumunda buralarda da zeytinlikler kaybedilebilir” diyor.

Ağaçların taşınması mümkün mü?

Yönetmelikle getirilen zeytin ağaçlarının taşınabileceği hükmü de tartışmalı.

Prof. Dr. Doğanay Tolunay, bilimsel olarak ağaçların taşınmasının mümkün olduğunu ancak bu taşıma işleminin birkaç ağaç için yapılabildiğini ve taşınacak ağaçların yaşına, boyuna, arazinin yapısına göre budama, köklerin küçültülmesi gibi bazen birkaç yıl süren hazırlık çalışması gerektirdiğini söylüyor. Tolunay, toplu olarak ve bu hazırlıklar yapılmadan taşınan ağaçların yaşama şansının azaldığını, yaşayan ağaçlarda ise büyüme ve gelişmenin birkaç yıl yavaşlayabildiğini ifade ediyor. 

Tolunay’a göre zeytin ağaçlarında ise taşıma sonrasında yaşasalar dahi verim düşüşü gözleniyor. Ağaç taşıma işleminin özellikle de geniş alanlarda ve aceleyle yapılacak olursa başarılı olamadığını vurgulayan Tolunay, ağaçların taşınması için en az kömür ocağına dönüştürülecek zeytinlik alanı büyüklüğünde araziye ihtiyaç olduğuna işaret ediyor.

Ağaç taşıma işleminin daha önce de bazı projelerin ÇED süreçlerinde kamuoyu tepkisini azaltmak için kullanıldığını söyleyen Tolunay, “Örneğin İstanbul Havaalanı’nın ilk ÇED raporunda milyonlarca ağacın taşınacağı ifade edildi. Bunun mümkün olmadığı yönündeki tepkiler üzerine ağaç taşımadan vazgeçildi. Benzer bir durum Kanal İstanbul ÇED Raporunda da endemik ve nadir bitki türlerinin taşınarak korunacağı şeklinde ifade edildi. Ancak geniş alanlarda ağaç ve bitkileri taşıyarak ormanları, endemik türleri ya da zeytinlikleri korumak imkânsız” diye konuşuyor.

Tarımsal üretim nasıl etkilenecek?

DW Türkçe’ye konuşan Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Baki Remzi Suiçmez de zeytinliklerin taşınmasının tarımsal üretime zarar vereceği görüşünde. 

Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Baki Remzi Suiçmez
Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Baki Remzi Suiçmez

Suiçmez, “Zeytinlik, olduğu yerde zeytinliktir, yüzlerce yıllık ağaçları ve ekosistemi taşımak mümkün değil, bu da göz boyamaya yönelik bir taahhüt. Nereye götüreceksiniz? Dikilecek yeni zeytinlikler, çok uzun süre sonra belki zeytin verecek, onun da ötesinde bunları taşımak için ya ormanları keseceksiniz ya da tarımsal alanda kendimize yeterli değilken, bu alanlara zeytin dikeceksiniz” diyor.

Yönetmeliğin Anayasa’ya aykırı olduğunu vurgulayan Suiçmez, ülkedeki zeytinliklerin maden, enerji, turizm, sanayi ve imara açılmasına yönelik değişikliklerin sürekli gündemde olduğuna işaret ediyor.

2002 yılından beri yapılan yasa ve yönetmelik değişikliklerinin dokuz kez yargıdan döndüğünü hatırlatan Suiçmez, 1939 yılında çıkan Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’a göre zeytinliklerin 3 kilometre yakınına zeytin işletmeleri dışında, toz çıkaran hiçbir tesise izin verilmemesi gerektiğini söylüyor.

İklim değişikliği boyutu

Tartışmalı noktalardan bir diğeri ise yönetmeliğin, Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadelede 2053 yılında net sıfır karbon emisyonu hedefi koymasına rağmen halen kömürlü termik santrallerden vazgeçmediğini göstermesi. 

Prof. Dr. Doğanay Tolunay, “Bu hedefe ulaşmak için kömürlü termik santralleri gelecek 10-15 yıl içinde tamamen kapatmamız gerekirken yeni kömür ocakları açmak 2053 yılındaki net sıfır karbon emisyon hedefinde samimi olunmadığını gösteriyor” yorumunu yapıyor. İklim değişikliğine uyum kapsamında gelecekte verim düşüşleri beklenen tarımsal üretim alanlarının korunmasının gerektiğini vurgulayan Tolunay’a göre gelecekteki olası gıda krizleri düşünülmeden sadece enerji ve madencilik sektörleri düşünülerek alınan kararlar gıda krizini de derinleştirecek. DW

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Bilançosunu yönetemeyen 2027’yi göremeyecek

Geçen yıl bütün şirketlerin tarihinin en iyi bilançolarına ulaştığını söyleyen İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, şirketleri rehavete kapılmamaları konusunda uyardı. Aran, bilançosunu iyi yönetemeyen, dijitalleşme ve yeşil dönüşüme gerekli önemi vermeyen şirketlerin 2027 yılını göremeyeceğini söyledi.

Yayınlanma:

|

Yazan:

İş Bankası’nın bir girişimi olan ve demir çelik sektörünün sanal pazarı olarak hizmet veren Proemtia, bir yılını tamamladı. Bu kapsamda düzenlenen toplantıda konuşan İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, ekonomiye dair önemli mesajlar verdi. Konjonktürün şirketler için zorlayıcı olduğunun altını çizen Hakan Aran, “Ekonomik şartların en ağır olduğu ve bu ağırlaşmanın reel sektör tarafında daha çok hissedileceği bir döneme giriyoruz. İzlenen ekonomi politikalarından dolayı geçtiğimiz yıl tüm şirket bilançoları tarihinin en iyi durumuna ulaştı.

Tarihinin en iyi durumuna ulaşan şirket bilançolarının bu kadar kısa sürede bozulması eşyanın tabiatına aykırı. Ancak şunu söylemek isterim o en iyi noktadan geriye dönüyoruz. Bundan sonra önümüzdeki 2,5 yıllık dönemde sadece bilançosunu iyi yöneten ve verimlilik artışını sağlayan şirketler 2027 yılını görebilecekler. Bunu başaramayan ve geçen yılın iyi bilançosunun sarhoşluğunu yaşayan ve onu devam ettirebileceğini düşünenler ise bu süreçte 2024, 2025 ve 2026 yıllarında oldukça zor günler yaşayacak” diye konuştu.

“Şirketlerin finansman maliyetlerini karşılaması çok zor”

Böyle bir dönemde finansmana erişimin çok kolay olmadığını vurgulayan Aran, “Maliyetler de çok yüksek, herhangi bir iş alanında bu maliyetleri karşılayacak bir kârlılıkta söz konusu değil. O nedenle finansmana erişimin daha kısıtlı daha dikkatli kullanılması gereken bir dönemde ben işbirlikleri ve ortaklıkların da çok kıymetli olduğunu düşünüyorum.

Banka olarak herhangi bir alanda sadece kreditör olarak değil o alanda fiilen destekleyen bu zor dönemi beraber ortak olarak devam edip bu finansman maliyetleri makul seviyeye indiği zaman tekrar finansör görevine dönecek şekilde banka olarak bu zor dönemi yönetmede esnek olduğumuzu söylemek isterim. Dönem neyi gerektiriyorsa mevzuatın çizdiği sınırlar içerisinde o pozisyonu hiç çekinmeden alacağımızı söylemek istiyorum” ifadelerini kullandı.

“İhracatımız yüzde 90 oranında ithalata bağlı”

Proemtia’nın kendileri için ne anlama geldiğini de anlatan Hakan Aran, şunları söyledi: “Türkiye’nin gayri safi yurt içi hasılasında en büyük payı alan sektör imalat sanayi sektörüdür. İmalat sanayi sektöründe meydana gelen her yüzde 1’lik artış ekonomik büyümeyi binde 5 oranında artırdığını bilmemiz gerekiyor.

İhracatı ve üretimi ön plana çıkarıyoruz ancak maalesef ihracatımız yüzde 90 oranında ithalata bağlı. İthalat ettiğimiz hammaddenin yanında insanımızı yakıt olarak kullanıyoruz, enerjiyi kullanıyoruz ve bu bileşenleri pişirip ihracat gerçekleştiriyoruz. Ancak bu süreçte yarattığımız katma değer gerçekten çok düşük kalıyor. Bu nedenle arzu ettiğimiz sürdürülebilir büyümeyi ekonomimizde göremediğimiz için çok büyük oynaklıklarla mücadele ediyoruz.

Proemtia 1inci yılında sektör temsilcileriyle buluştu

Bir türlü ülke olarak o istediğimiz verimlilik artışını istediğimiz seviyeye çıkaramamış durumdayız. Bu artışı sağlamanın önümüzdeki 3 yılda 2 tane temel taşı var, biri dijitalleşme diğeri yeşil dönüşüm. Bu iki dönüşümü de başarmak durumdayız. Proemtia’nın imalat sanayinin gelişmesine pazarın güçlenmesi ve derinleşmesine katkı sağlayacağını, sadece sektörün kendi içerisinde sanayi 4.0’ın gerektirdiği o dijital dönüşümü değil aynı zamanda ödemelere aracılık ederken bu işin pazar yeri mantığıyla alıcı ve satıcıların zahmetsiz bir şekilde buluşup oradaki iş gücünden daha verimli yararlanılmasına öncülük etmek istiyoruz.”

Okumaya devam et

GÜNCEL

Yapay zeka, mavi yakalılardan sonra beyaz yakalıları tehdit ediyor!

Yapay zekanın ve robotlaşmanın olduğu dünyada önümüzdeki zaman içinde insanların gereksizleşmeye başlayacağına ilişkin öngörülerin olduğuna dikkat çeken uzmanlar, teknoloji yeni işler üretirken birçoğunu da yok ettiğini söylüyor.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yapay zekanın iş modellerini değiştirdiğini kaydeden Sosyolog Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Mavi yakalıların gitgide sayıları azalıyor. Eksile eksile gidiyorlar. İkinci tehdit dalgası da beyaz yakalılar için olacak. Ofis işlerinin çoğunu yapay zeka yapacak.” dedi.

Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Barış Erdoğan, yapay zekanın insan hayatına etkilerini değerlendirdi.

Yapay zekanın yok ettiği işler var…

Yapay zekanın ve robotlaşmanın olduğu dünyada önümüzdeki zaman içinde insanların gereksizleşmeye başlayacağına ilişkin öngörülerin olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Bu gereksizlik mevzusu gerçekten çok önemli. Teknoloji konusunda özellikle insanlar iyimserler, diyorlar ki; ‘Teknoloji bütün sorunlarımıza çözüm bulacak’. Buluyor, ama teknolojinin ürettiği işle, yok ettiği işler de var. Birçok yeni iş alanı üretiyor, ama birçoğunu yok ediyor. Yok ettiği daha fazla.” dedi.

Beyaz yakalılar da tehlikede

Yapay zekanın iş modellerini de değiştirdiğini kaydeden Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Bir tarafta 100 tane iş kayboluyor, yerine 5 tane yeni iş geliyor. 95 kişi ne olacak? Nasıl uyum sağlayacağız? Daha az nitelik gerektiren sektörlerde çalışan binlerce kol işçisi ne olacak? Mavi yakalıların gitgide sayıları azalıyor. Eksile eksile gidiyorlar. İkinci tehdit dalgası da beyaz yakalılar için olacak. Ofis işlerinin çoğunu, bankadaki, analiz işlerinin büyük bir çoğunluğunu yapay zeka yapacak, şu anda bile yapmaya başladılar.” diye konuştu.

Beyaz yakalıların da önemli bir kısmı gereksizleşmiş…

Yapay zekanın otomatik olarak maillere cevap verdiğini de dile getiren Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Bu da yavaş yavaş şunu gösteriyor, beyaz yakalıların da önemli bir kısmı gereksizleşmiş… Yarın, öbür gün büyük bir çoğunluğu ‘Biz ne yapacağız?’ diye düşünecekler. Para nasıl kazanılacak, kim harcayacak? İşte gereksizlik buradan başlıyor. Üretemiyorsun, çalışıp para kazanamıyorsun, kazanamadığın için de tüketemiyorsun. O zaman ne oluyor? Sistem için gereksiz birisi oluyorsun. Gereksizler aslında bunun nazikcesi… Aslında sınıf altı denilen bir kavram var.” diye anlattı.

Gereksizleşen insanların nasıl eyleneceği önemli bir soru!

Gereksizleşen insanların nasıl eyleneceğinin önemli bir soru haline geldiğini de ifade eden Prof. Dr. Barış Erdoğan, şöyle devam etti:

“Ne yapacaksınız? Oyun oynayacaksınız. Gitgide dünyada uyuşturucu kullanımı artıyor. Sosyal medyada saatlerce kaydırma yapılarak bakılıyor. Niye bakılıyor? Can sıkıntısından, yapacak iş gitgide azalıyor. Aslında bir sürü distopya romanında, bir sürü filmde bunun izlerini görüyoruz. Nasıl görüyoruz? Bir fanusun içinde gerekliler yaşıyor. Üretenler ve tüketenler. Bir de şehrin kıyısında, duvarın arkasında, fanusun dışında itilmiş kakılmış bir gereksiz ordusu var. Dünya aslında ona gitgide dönüşüyor. Nasıl dönüşüyor? Gettolar oluşuyor. Bakın bugün şehre; şehrin içinde gerçekten çok lüks yaşamların olduğu mekanlar var. Bir de onun dışarısında kalmış henüz o nimetlerden faydalanamayan bir grup var.

Gitgide o çalışanların işleri de robotlar tarafından yapılıyor. Yerleri temizleyen birileri çıkıyor. Servis yapan birileri çıkıyor. Tabii ki insana ihtiyaç olacak. Gerekli kadar olanını kendilerine kadar tutacaklar ama o gereksizler ne olacak? Çok büyük bir soru.”

“Şimdi de gereksizleşen, işi gücü olmayanlara saatlerce oynayacağı oyunlar icat ediliyor”

Komplo teorilerine de atıfta bulunan Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Covid zamanı da söylenmişti. Acaba gereksiz olanları bir şekilde öldürüyorlar mı? ‘Mesela en fazla yaşlılar ölmüştü. Çünkü sistem tarafından elendiler. Yük görünüyorlardı.’ Bu şekilde komplo teorisi… Olur mu olmaz mı orası ayrı bir konu. Ayaklanma çıkmaması için bunları bir şekilde eylemen lazım. Ne ile? Oyunla. Ve bu oyunlarda zaman diye bir mefhum da yok. Eski zamanlarda işçilerin oynadığı oyunların hep bir süresi vardır. Futbol 90 dakikadır. Niye buna bir süre koymuşlar? Çünkü işçi arada bir mola veriyor, rahatlıyor. Peki zenginlerin oyunu ne? Golf mesela. Bir süre yok… Saatlerce oynayabilir. Aynı şekilde şimdi de gereksizleşen, işi gücü olmayanlara saatlerce oynayacağı oyunlar icat ediliyor.” diye yorumda bulundu.

“Geleceğin toplumunu yönlendirebilir ve orada gereksiz olmayabiliriz”

Prof. Dr. Barış Erdoğan, kendini tekrarlamamak için hayal etmek gerektiğine işaret ederek, “Hayal etmeyen tekrarlar. Çünkü hayal etmeniz gerekiyor ama hayal etmeniz için ne yapmanız gerekiyor? Okumanız gerekiyor. Mitoloji okumanız gerekiyor. Oyunlara dönecek olursak aslında oyunların sırrı ne? Hint mitolojisi var içinde. Yunan mitolojisi var. Çin var. Eski ahitten hikayeler var. Yeni ahitler, dinler var. Dinler tarihi var. Hepsini bilmek gerekiyor ki yaratıcı oyunlar ortaya çıksın. O zaman işte milyar dolarlık sektörler oluyor. Bu sadece oyun için değil. Sinemada da aynısı. Hepsinin alt metinlerinde edebiyat, sanat, kültür, tarih var. O yüzden insanlar olarak hepimizin geçmişi çok iyi bilerek geleceğin toplumunu yönlendirebilir ve orada gereksiz olmayabiliriz.” diye konuştu.

“Gereksiz olmamak için hayal edelim…”

Nasıl öğreneceğini de öğrenmek gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Öğrenen ayakta kalabiliyor. Bir şeyi iyi bilmek bir mesele değil. Ama ona nasıl ulaşacağınız önemli. Bir de onun üstüne ne ekleyebilirim? Onun için de hayal kurmak önemli. Hayal etmezsek gereksiziz. Gereksiz olmamak için hayal edelim.” şeklinde sözlerini tamamladı.

Okumaya devam et

GÜNCEL

Mastercard, “2023 Çevresel, Sosyal ve Yönetişim Raporu”nu yayımladı

Raporda, 2024 yılında küresel olarak çoğu ekonomide enflasyon baskılarının hafiflemeye başlayacağı belirtilerek, ılımlı enflasyon, istikrarlı reel ekonomik büyüme ve çeşitli bölgesel dinamikler sayesinde tüketici güveninin güçleneceği öngörülüyor 

Yayınlanma:

|

Yazan:

Mastercard, 2023 yılındaki küresel, çevresel, sosyal ve yönetişim faaliyetlerini özetlediği raporunu paylaştı.

Şirketten yapılan açıklamaya göre, Mastercard, çevre, sosyal ve yönetişim alanındaki hedeflerinin yer aldığı ‘2023 Çevresel, Sosyal ve Yönetişim (ESG) Raporu‘nu yayımladı.

Raporda, toplumların refah içinde olduğu sürdürülebilir bir dünya inşa etmek, ekonomilere güç vermek ve insanları güçlendirmek amacıyla aksiyonlara yer verildi.

Toplum, refah artışı ve çevre için alınan aksiyonların yer aldığı rapora göre, 2014 yılından bu yana ‘Girls4TechTM’ aracılığıyla 6,8 milyon kız çocuğuna eğitim imkanı sağlandı. 870 milyondan fazla insan dijital ekonomiye bağlanarak, 2025 yılı taahhüdü olan 1 milyar hedefine yaklaşıldı.

Ayrıca tüm dünyada 37 milyon kadın girişimciye işlerini büyütmeleri için çeşitli çözümler sağlandı. Son 5 yılda yapılan 7 milyar dolarlık siber güvenlik yatırımı sayesinde yaklaşık 20 milyar dolarlık kaybın önüne geçildi.

ESG Raporu’na göre Mastercard, kadın çalışanlarının küresel ortalama ücretini, 2022 yılına göre yüzde 1,7 artışla, erkek çalışanlarının ortalama ücretinin yüzde 96,4’üne yükseltti. Mastercard’da kadınlar, erkeklerin kazandığı her 1 dolara karşılık 1 dolar kazanıyor.

Raporda toplum, refah artışı ve çevre için alınan aksiyonlar şu şekilde sıralandı:

‘Şirket, 48 milyon küçük işletme ve 2025 yılına kadar 50 milyon hedefi kapsamında faaliyetlerini yürütüyor. 2023 sonu itibarıyla şirketteki kadın yönetici oranı yüzde 33’e ulaştı. ‘Mastercard Strive’ girişimi,12 milyon mikro ve küçük işletmeye ulaştı. Net gelirdeki yüzde 13’lük artışa karşılık emisyonlarda yıllık yüzde 1’lik düşüşle, emisyonların kurumsal büyümeden ayrıldığına dair işaretler görülmeye devam edildi. 2016 baz yılına kıyasla 2023 yılında kapsam 1 ve 2 emisyonlarını yüzde 48, kapsam 3 emisyonlarını ise yüzde 40 azalttı.

Tedarikçilerinin yüzde 91’i kapsam 3 emisyonları konusunda Karbon Saydamlık Projesi’ne (CDP) rapor veriyor. 2025 yılında kısa vadeli kilometre taşlarına ulaşma hedefini sürdürüyor. 2028 yılına kadar ağındaki ödeme kartlarında ilk kullanım olan polivinil klorür (PVC) plastikleri ortadan kaldırmaya yönelik çabalarını hızlandırdığını duyurdu. Operasyonları için yüzde 100 yenilenebilir enerji kaynakları kullanıyor. ‘Paha Biçilemez Gezegen Koalisyonu’ ile 5 yılda 100 milyon ağaç hedefi doğrultusunda 17 milyon ağaç dikildi.’

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.