GÜNDEM
Üniversitelerde de Mobbing artıyor

Yayınlanma:
3 sene önce|
Yazan:
BankaVitrini
Üniversitelerde, eleştirel ve özgür düşünceli oldukları için “sakıncalı” görülen öğretim elemanlarının görevine son veriliyor, atamaları yenilenmiyor ya da ders verilmeyerek ve kadro açılmayarak akademik yükselmelerinin önü kapatılıyor. Bu tür baskılar içerisinde genç akademisyenlerin en sık karşılaştığı sorunlar arasında ise mobbing yer alıyor.
Üniversitelerde soruşturma, angarya, sürgün, işten çıkarma, kadro vermeme ve mobbing gibi uygulamaların hızla arttığı bir dönem içerisindeyiz. Üniversitelerin temel işlevleri olan bilgi üretimi ve bunu toplumla paylaşma işlevi büyük ölçüde zedelenmiş durumda. Oysa bilgi üretimi, ancak her türlü siyasi otoriteyi karşısına alan ve özgür düşünebilen biliminsanları tarafından gerçekleştirilebilir. Bu çerçevede bilim ve araştırma özgürlüğüne hiçbir sınırın konmaması kritik bir öneme sahiptir. Buna karşın üniversitelerde, eleştirel ve özgür düşünceli oldukları için “sakıncalı” görülen öğretim elemanlarının görevine son veriliyor, atamaları yenilenmiyor ya da ders verilmeyerek ve kadro açılmayarak akademik yükselmelerinin önü kapatılıyor ve bu öğretim elemanlarının üniversiteden uzaklaştırılması sağlanmaya çalışılıyor. Bu tür baskılar içerisinde genç akademisyenlerin en sık karşılaştığı sorunlar arasında ise mobbing yer alıyor.

Mobbing nedir?
Mobbing; psikolojik şiddet, baskı, taciz, yıldırma anlamlarında kullanılan bir terim. Mobbing sözcüğü Latincede mobile vundus; yani güruh halinde saldırma, topluca saldırma, atağa geçme, etrafını sarıp sarmalama gibi anlamlara geliyor. Bu durumu tanımlamak için Türkçe’de yaygın olarak “psikolojik taciz” sözcüğü kullanılıyor; ancak Avrupa’da durumun ciddiyetinin anlaşılabilmesi ve etkili önlemler alınabilmesi için “psiko-terör” sözcüğü tercih ediliyor. Daha başlangıçta mobbing Kanada’da “düzeyi yükseltilmiş nezaketsizlik” şeklinde tanımlanmış. Daha sonraki evrelerde de mağdurların karşılaştıkları ağır sonuçları vurgulamak amacıyla “sosyal ölüm” ifadesi kullanılmaya başlanmış. (1)
Mobbing, çalışma yaşamının pek çok alanında karşı karşıya olunan bir sorun. İşyeri örgütlüğünün zayıf ve çalışanlar arasında dayanışma bağlarının güçsüz olduğu işyerlerinde mobbing daha sık yaşanıyor. Ancak bu sorunu özgün kılan, mobbingin diğer sorunlara göre daha “görünmez” olması. Bu durum, mobbinge maruz kalanların çoğu zaman durumlarını fark etmede güçlük çekmesini de beraberinde getiriyor. Yani mağdur, kendisine yapılan saldırıların nedenini çoğu kez belki anlayamaz; ama kendisini mercek altına alınmış hisseder ve kendisine yapılanın psikolojik sağlığını bozduğunu fark eder. Bu anlamda mobbingin bir algılama meselesi olduğunun altını çizmek gerekir.
Hiyerarşik yapı mobbinge zemin hazırlıyor
Bunun dışında mobbing özellikle hiyerarşik yapılanmanın güçlü olduğu gruplarda görülür. Bu bağlamda YÖK eliyle son yıllarda birbiri ardına açılan üniversitelerdeki hiyerarşik yapılanma ve bunun içerisinde yer alan baskıcı ve otoriter ilişkiler sisteminin üniversitelerde mobbinge zemin yarattığını söyleyebiliriz. Esnek ve güvencesiz koşullarda çalışan ve görev tanımları belirsiz, hiyerarşik yapılanmanın en altında bulunan araştırma görevlilerinin, idari amirleri yanında bir de danışmanlarının baskısı altında olduğu bilinen bir gerçek. Araştırma görevlilerinin danışmanları çoğu kez “idari amir” gibi davranıyor, danışmanların bölüm başkanı, dekan vb. konumlarda olması ise baskıyı daha da artıran etkenler. Bu kesimlerin iş güvencesinin diğer kesimlere göre daha düşük olması ya da hiç olmaması, olabildiğince esnek ve kuralsız çalıştırılmalarına zemin hazırlıyor, bu durum mobbing uygulamalarını da beraberinde getiriyor. Bu anlamda üniversitede mobbingin görülebilme zemininin en yüksek olduğu kesimler en güvencesiz ve esnek çalıştırılan, akademik personel hiyerarşisinde en altta bulunanlar. Yani başta araştırma görevlileri olmak üzere tüm öğretim yardımcısı sınıfındakiler. (2) Yapılan araştırmalarda mobbinge maruz kalan akademisyenlerin yüzde 60 civarında araştırma görevlisi olduğu ortaya çıkıyor ki bu oldukça yüksek bir oran.
Üniversitelerde yaşanan mobbingin bir diğer yakıcı özelliği, mağdurun bu tür davranışlardan kurtulmasındaki güçlükler. Kamuda atama yoluyla başka bir kuruma geçerek ya da işyerinden istifa ederek bu soruna çözüm bulmak bir miktar daha kolay; ancak üniversitede mobbinge maruz kalmaya başlanınca, yüksek lisans, ardından doktora ve daha sonra yardımcı doçentlik aşamasına, yani tüm akademik süreçlere yansıyan bir süreç haline gelebiliyor.
Mobbingin en önemli özelliklerinden biri; kişilik haklarına ve mesleki yeterliliğe saldırıyı içermesi. Bunun yanında mobbing; kasıtlı, uzun süreli ve sistematik uygulamalar şeklinde karşımıza çıkar. Ancak “sistematik” tespitinin yapılması için, en az altı aylık bir süre öngörülüyor. Anlık, stresten kaynaklanan sorunlar mobbing kapsamına girmiyor. Mobbing, kişiyi iş yaşamından dışlamak amacıyla benlik saygısını ve toplumsal itibarını zedelemeye dönük davranışlar şeklinde karşımıza çıkar. Bu süreç çoğunlukla mobbinge maruz kalan kişinin geçimsiz ve sorunun kaynağı olarak yaftalanmasına yol açar. En sık uygulanan mobbing yöntemleri; izolasyon, hakaret, iğneleme, değersizleştirme, aşağılama, iş yükleme, iş eksiltme, kınama, fiziksel şiddet ve cinsel taciz şeklinde karşımıza çıkıyor. Ayrıca mobbing, sadece idari amir ya da lisansüstü danışmanı tarafından uygulanmıyor. Çalışılan birimdeki hiyerarşik yapılanma, ortamdaki diğer kişilerin de farkında olarak ya da olmadan çalışanlar üzerinde mobbing uygulamasının zeminini hazırlayabiliyor.
Mobbing uygulanan kişinin özgüvenini ve mesleki itibarını doğrudan hedef alan bu davranışlar sonunda çoğunlukla kişi işyerinden ayrılmaya zorlanarak bu durumun kendi tercihiymiş gibi gösterilmesi söz konusu olur. Bu durumla başa çıkmakta güçlük çeken ve yaşanan süreçte utanç, öfke, korku yaşayan kişi; bir de yüksek tansiyon, uyku bozuklukları, depresyon, panik atak gibi ciddi sağlık sorunlarıyla uğraşmak durumunda kalır. Bunun sonucunda mağdur sadece psikolojik değil; ekonomik -terapi vb. tedavi için ciddi sağlık harcamaları yapma- ve sosyal bakımdan da -aile ve arkadaşlık ilişkileri- zarar görür. Mobbing davranışları, özellikle üniversitede akademik personelin verdiği derslerin kalitesini etkileyebilir ve yaptığı akademik çalışmalarda ciddi konsantre sorunları yaşamasına ve çalışma veriminin düşmesine neden olur.

Mobbing uygulamalarında yaygın olarak kullanılan taktikler iki grupta toplanır; eylemler ve işlemler. Eylemler davranışlarla ve sözlerle; işlemler ise yazılı olarak yapılan saldırılardır. Yazılı yapılanların önemli bir özelliği, hukuki zeminde yapıldığı izlenimi uyandırması. Örneğin sürekli disiplin cezası verme, geçici görevlendirme, sicilini bozma, performans notunu düşürme gibi ya da mail yoluyla sürekli olarak verilen işi değiştirme, kapasitesinin miktarını artırma, süreyi kısaltma gibi sanki hukuki zeminde davranılıyormuş gibi yapılan işlemler. Dışarıdan bakıldığında bunların normal, olağan iş ilişkisi olduğu zannedilir. Ama gerçekte işyerinde başkalarına yapılmayan saldırılar tek bir kişiye yapıldığında mobbing kapsamına girer. (3) Üniversitede mobbing uygulamaları üzerine yapılan bir araştırmada yer alan mağdurun aşağıdaki ifadeleri, tipik akademik mobbing göstergelerindendir:
“Başka bir üniversitedeki bölüm başkanına olup bitenleri anlattım. O beni kendi bölümüne aldı, orada akademik çalışmalarımı bitirdim. Doçent statüsünde çalışıyorum. Eski fakültede çalışan araştırma görevlilerinin bir kısmı ayrılıp başka iş yapmaya başladılar. Ayrılmayanlar tez aşamasında başarısız bulunup, fakülteden atıldılar. Mahkeme kararıyla başarılı olanlar ise, doktora yeterlilikte sorun yaşadılar. Eşim hâlâ o fakültede, hâlâ doktoralı araştırma görevlisi. İnat etti ayrılmadı. Onun yüzüne baktıkça yılların yorgunluğunu görüyorum. Fiziksel ve psikolojik sorunları var. Bazen eski arkadaşlarımla buluşuyor, dertleşiyoruz. Yaşadıklarımızı anlattıkça gözlerimiz doluyor, için için ağlıyoruz.” (4)
Sıra dışı düşüneni biat ettirme aracı
Mobbinge uğrayanların ortak özelliklerine bakıldığında; çoğunlukla zeki, yetenekli, başarılı, bağımsız ve yaratıcı kişilik özelliklerine sahip, farklı görüşler ve alternatif yaklaşımlar geliştirebilen kişiler oldukları görülüyor. Bu kişiler ayrıca belirli çalışma ilkelerine sahip ve mesleki etik anlayışları oldukça gelişkin olduğundan bunlardan taviz vermeleri pek mümkün olmuyor ve bu ilkeleri korumak adına sonuna kadar mücadele etme perspektifiyle hareket ediyorlar. Bu açıdan sıra dışı düşünen, özgün nitelikleri olan ya da yapılan haksızlıklara ses çıkaran kişilerin düşünceleri ve çalışmaları kıskançlık konusu oluyor ve bu kişiler daha fazla mobbinge maruz kalıyorlar. Buna karşılık mobbing uygulayan kişilerin de alanında yetkin olmama, otorite zafiyeti ve güce bağımlılık gibi birtakım özelliklere sahip oldukları biliniyor. Yani özgüven problemi olan ve biat kültürüyle yetişmiş bu tip insanlar yönetici konumunda olup gücü ellerine aldıklarında, sınırları oldukça geniş olan yetkilerini keyfi kullanmaktan ve özellikle kendisinden daha donanımlı çalışanlarına karşı çeşitli baskı yöntemleri uygulamaktan çekinmiyorlar. (5)
Denetim ve hak arama mekanizmalarının yeterince çalışmaması da sorunun diğer bir boyutunu oluşturuyor. Yapılan araştırmalar, mobbinge uğrayanların buna karşı bir duruş sergilemekten ya da yasal yollara başvurmaktan kaçındığını, sadece arkadaşlarına anlatarak rahatlamaya çalıştıklarını gösteriyor. Mağdurların soruna çözüm üretemeyip sadece yakın çevreleri ile paylaşması, akademisyenlerin büyük ölçüde çalışma yaşamında yalnızlaştırılmış olmasından kaynaklanıyor. Başka bir deyişle çözümün önemli bir bölümü sendikal ya da çeşitli öğretim elemanları dernekleri çatısı altında örgütlenmekten geçiyor. Bunun yanında çalışanların büyük çoğunluğu bu konuda yasal haklarını bilmiyorlar. Oysa Anayasa’da ve diğer yasalarda mobbing ile ilgili bazı düzenlemeler yapılmış. Bunlardan biri Türk Ceza Kanunu’nda mobbingi suç olarak belirleyen hüküm. Bunun yanı sıra üniversite personelinin de bağlı bulunduğu Devlet Memurları Kanunu, “amirlerin mahiyetindekilere kötü davranmasını” ve “mahiyetindekilere fiili tecavüzü” disiplin cezası yaptırımına bağlamıştır. Dolayısıyla mağdur, kuruma ve mobbing uygulayana karşı maddi ve manevi tazminat davası açma hakkına sahiptir.
Neler yapılabilir?
Mobbing ile mücadelede en temel adım, kanıtlamadır. Yaşananları kayda geçirme bu anlamda önemli bir yöntemdir. Mobbinge maruz kalanların yapması gerekenler şu şekilde özetlenebilir:
1) Kimliğe, sosyal statüye, cinsiyete vb. alanlara karşı mobbing yapılması durumunda TCK’nın 216. maddesinde belirtilen suçu oluşturduğuna istinaden savcılığa suç duyurusunda bulunulmalı veya çalışılan kurumun personel müdürlüğü/insan kaynakları genel koordinatörlüğüne bu durum bildirilmelidir.
2) Verilen görev tanımını aşan emirler vb. tüm mobbing uygulamaları yazılı olarak kaydedilmeli ve güvenilir, gerekirse tanıklık edebilecek kişiler harekete geçirilmelidir.
3) İlk fırsatta mobbing uygulayan kişi yetkili birine rapor edilmeli, kanıt oluşturabilmek için de gerekiyorsa, tıbbi ve psikolojik yardım alınmalıdır.
4) Mobbing sürecinde sürekli ve sıklıkla yaşanan baskı sonucu ortaya çıkan psikosomatik ve psikolojik rahatsızlıkların psikolojik tacizden kaynaklandığı tıbbi raporlarla belgelenmelidir.
5) İş arkadaşları ile yaşanılanlar paylaşılmalı, daha fazla etkili olmak için grupça yetkili birim/kişiye başvurulmalıdır.
6) Tanığın olmadığı bir yerde tacize uğranılırsa, en yakın arkadaşa anlatılmalı, daha sonraki gelişmeler için onların tanıklığı şimdiden hazırlanmalı ve tacizci ile yalnız çalışmayı gerektiren ortamlarda da diğer çalışanlar haberdar edilmelidir.
7) Çalışanların işyerinde ya da işle bağlantılı olarak psikolojik taciz konusunda bilinçlenmesi, bilgilenmesi ve bu tür davranışlardan korunmasına yönelik tüm uygun önlemler alınmalıdır.
8) Mobbing yapanlar ve bilgisi olduğu halde bunu önlemeyenler, öncelikli olarak uyarılmalıdır.
9) Psikolojik taciz yapanların üstleri de yazılı olarak konudan haberdar edilmelidir.
10) Mobbing mağdurunun sürekli teknik ve psikolojik destek alabileceği iletişim hattı oluşturulmalıdır. (6)
Dipnotlar
1) Mobbing Paneli Deşifresi, TAHİDEB (Odtü Psikolojik Taciz (Mobbing), Cinsel Taciz ve Hak İhlalleri Araştırma ve Destek Birimi, Nisan 2013.
2) DEÜ Öğretim Yardımcıları Mobbing Raporu, Sorunlar ve Çözüm Önerilerimiz, Eğitim Sen Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası İzmir 3 No’lu Şube, Aralık 2014, s.1-2.
3) Mobbing Paneli Deşifresi, s.2.
4) Mobbing Paneli Deşifresi, s.10.
5) İşyerinde psikolojik yıldırma Mobbing, Eğitim Sen Yayınları, 2010.
6) DEÜ Öğretim Yardımcıları Mobbing Raporu, s.15-17.
Bilim ve Gelecek – Erdinç Erdal Yıldırım
İlginizi Çekebilir
GÜNCEL
Sabancı Vakfı Uluslararası Filantropi Semineri “filantropi ve gençlik” temasıyla gerçekleşti
Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, “Ülkemizdeki genç nüfusun iyilik ve yardımseverlikle ilgili çok yönlü düşündüğünü bilmek ve bu duyarlılığa sahip nesiller yetiştiğini görmek geleceğe dair umutlarımızı artırıyor” dedi

Yayınlanma:
17 saat önce|
06/12/2023Yazan:
BankaVitrini
Sabancı Vakfı’nın 2007 yılından bu yana sivil toplum alanındaki yeni yaklaşımları tartışmak amacıyla düzenlediği Uluslararası Filantropi Semineri’nin 16.’sı Sabancı Center’da gerçekleştirildi.
Sabancı Vakfı’ndan yapılan açıklamaya göre, Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı‘nın ev sahipliğinde ‘Filantropi ve Gençlik’ ana temasında düzenlenen etkinlikte, gençlerin filantropi alanına katılımı için etkili stratejiler ve öneriler ile birlikte gençlerin deneyimleri ele alındı.
Bu kapsamda, ‘Filantropide gençlik katılımı nasıl sağlanabilir?’, ‘Başarılı örnekler nelerdir?’, ‘Vakıfların çalışmalarına gençlik bakış açısı nasıl kazandırılır?’, ‘Gençlerin kurumlardan beklentileri nelerdir?’ gibi konu başlıklarının konuşulduğu seminerde, dünyanın pek çok noktasından gelen konuşmacılar ve konunun en önemli paydaşları, gençlerle çözüm yöntemlerini belirledi.
Sivil toplum, özel sektör ve kamu temsilcilerini konunun uluslararası alandaki uzmanlarıyla buluşturan Uluslararası Filantropi Semineri’nin moderatörleri gazeteci Duygu Demirdağ ile gençlik örgütlerinin birlikte hareket ettiği ortak bir platform olan Gençlik Örgütleri Forumu’nda programlar direktörü görevini yürüten Ela Serpil Evliyaoğlu oldu.
15 yaşından bu yana toplumsal cinsiyet eşitliği ve ırkçılık konularında gençleri güçlendiren projeler yürüten aktivist ve yazar Nasra Ayub, seminerin ana konuşmacısı olarak deneyimlerini ve gençlerin filantropi alanına katılımı hakkındaki görüşlerini aktardı.
Sabancı Vakfı Uluslararası Filantropi Semineri’nin Duygu Demirdağ’ın moderatörlüğündeki ‘Gençlerin Filantropiye Katılımı İçin Etkili Stratejiler’ panelinde Elevate Children Funders Group Direktörü Heather Hamilton, Toplum Gönüllüleri Vakfı Genel Müdürü Ayşe Kırımlı ve Learning for Well-Being Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Maria Cova Orejas, filantropi alanına gençlerin katılımı açısından iyi uygulamalar ile görüşlerini katılımcılarla paylaştı.
‘Gençlerin Deneyimi ile Filantropi’ başlığıyla düzenlenen ve Ela Serpil Evliyaoğlu’nun moderasyonunu üstlendiği ikinci panelde ise Learning For Well-Being Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Aksa Ali, Engelli Hakları Aktivisti Bahar Yavuz, Toplum Gönüllüleri Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Emre İpekyüz ve İklim Aktivisti Seren Anaçoğlu yer alarak deneyimlerini ve önerilerini aktardı.
Seminerde, İstanbul’da kamusal alanlardaki performanslarıyla büyük beğeni kazanan, sosyal medyada da büyük ilgi gören müzisyenler Cemal Yön ve İbragim Orazov sahne aldı.
Açıklamada, seminerin açılışında yaptığı konuşmaya yer verilen Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, şunları kaydetti:
‘Bugün, dünya çapındaki bir milyar insanın aktif olarak gönüllülük yaptığı ve yaklaşık 3 gençten 1’inin gönüllülük faaliyeti yürüttüğü biliniyor. Bu da demek oluyor ki dünya çapında yaklaşık 600 milyon genç, toplumsal sorunların çözümü için gönüllülük yapıyor. Ülkemizdeki genç nüfusun iyilik ve yardımseverlikle ilgili çok yönlü düşündüğünü bilmek ve bu duyarlılığa sahip nesiller yetiştiğini görmek geleceğe dair umutlarımızı artırıyor.’
– Liseliler Arası Duyarlıyım Ödülleri Dünya Gönüllüler Günü’nde sahiplerini bulacak
Sabancı Vakfı Filantropi Semineri kapsamında tanıtımı yapılan ‘Liseliler Arası Duyarlıyım Ödülleri’, Sabancı Üniversitesi Toplumsal Duyarlılık Projeleri tarafından gençlerin toplumsal sorunlara olan duyarlılıklarını ödüllendirmek ve teşvik etmek amacıyla hayata geçiriliyor.
Sadece lise öğrencilerine açık olacak bu yeni program, liseli gençler arasında farkındalık yaratmak, sosyal sorumluluk projelerine katılımı teşvik etmek ve toplumsal değişimde aktif rol alan gençleri öne çıkarmak için tasarlandı. İlk ödüller, 5 Aralık 2024 Dünya Gönüllüler Günü’nde sahiplerini bulacak.
Başvurular, Toplumsal Duyarlılık Projeleri’nin web sayfasından Mayıs 2024 itibarıyla yapılacak. Değerlendirme sonucunda ilk üçe giren öğrenciler Sabancı Üniversitesi Lise Yaz Okulunda eğitim hakkı kazanacak.
BANKA HABERLERİ
Prof. Dr. Yeniocak: Banka Müdürünün Kusurundan Bankanın Sorumluluğu

Yayınlanma:
2 gün önce|
05/12/2023Yazan:
BankaVitrini
Gündemdeki “Gizli Fon” Skandalı
“Banka, kusuru olmaksızın sorumlu pozisyonundadır.”
Kamuoyunu bugünlerde çokça meşgul eden “gizli fon” skandalında tartışılan konulardan biri de olayın baş “kahramanının” eski şube müdürü olduğu Bankanın, yatırımcıların zararlarından sorumlu olup olmadığı. Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi, Sözleşmeler ve Borçlar Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Umut Yeniocak konuyla ilgili kapsamlı bir açıklamada bulundu. Prof. Dr. Umut Yeniocak, yatırımcıların, bankaya duydukları güvenle paralarını müdüre teslim ettiklerine dikkat çekerek, “Banka, kusuru olmaksızın sorumlu pozisyonundadır. Müşteriler, bankadan tazminat talep edebilirler.” değerlendirmesini yaptı.
Prof. Dr. Umut Yeniocak, hukuken, banka şube müdürlerinin, bankaların sınırlı yetkili temsilcileri ve aynı zamanda bankaların çalışanı olduğunu hatırlattı. Banka ile banka müdürleri arasındaki “temsil” ve “istihdam” ilişkilerinin varlığı, bankanın sorumluluğu bakımından önem arz ettiği bilgisini paylaştı.
“Yatırımcılar, bankaya duydukları güvenle paralarını müdüre teslim etmişlerdir”
Meseleye temsil ilişkisi bakımından ele alan Prof. Dr. Umut Yeniocak, “temsil yetkisini aşarak işlem yapan banka müdürünün bu işleminin bankayı bağlayabilmesi için bankanın açıkça ya da sessiz kalarak işleme onay vermiş olması gerekir. “Gizli fon” olayındaki deliller bu açıdan değerlendirilerek sonuca varılmalıdır.” değerlendirmesini yaptı. Prof. Dr. Yeniocak’a göre Bankanın asıl sorumluluğu, olayın başrolündeki müdürün, Bankanın çalışanı olması ve yatırımcıların esas olarak banka müdürünün şahsından çok Bankaya duydukları güven sebebiyle paralarını müdüre teslim etmiş olmalarıdır.
“Banka, kusuru olmaksızın sorumlu pozisyonundadır. Müşteriler, bankadan tazminat talep edebilirler”
Prof. Dr. Yeniocak, banka müdürünün, müşterilerle kurulan sözleşme ilişkisi bakımından Bankanın ifa yardımcısı (TBK 116) pozisyonunda olduğuna dikkat çekti. Haksız fiil hukuku bakımından ise Bankanın, Kanun’un deyimiyle “adam çalıştıran” kişi konumunda olduğunu hatırlattı (TBK 66). Her iki durumda da Bankanın, kusuru olmaksızın sorumlu pozisyonunda olduğunu kaydetti. Bu sebeple, bu olayda paralarını kaptıran müşterilerin, bankaya karşı açacakları davada izleyecekleri stratejiye göre, bu iki kusursuz sorumluluk kuralından birine dayanarak Bankadan tazminat talebinde bulunabileceklerini belirtti.
Yeniocak, bununla birlikte, paralarını kaptıran müşterilerin dikkatsiz ve özensiz davranışlarıyla bu zararın oluşmasına ya da artmasına sebep olduklarının da ileri sürülebileceğini de vurguladı. Bu durumun, Bankanın sorumluluğunda indirim sebebi olabilecek hatta müşterilerin kusurlarının ağırlığına göre Bankanın sorumluluğunu tamamen ortadan kaldırabilecek önemli hususlardan biri olduğunun da altını çizdi. Yeniocak, yargı uygulamasının da bu durumu destekler nitelikte olduğunu vurgulayarak, daha önce yaşanmış, benzer olaylardan örnekler verdi. “Yakın tarihli bir kararında Yargıtay, banka müdürünün, yukarıda bahsettiğim gibi, bankanın ifa yardımcısı pozisyonunda olması sebebiyle, müdürün kusurlarından bankanın doğrudan sorumlu olduğu sonucuna varmıştır. Üstelik bu olayda da paraların bir kısmı banka müdürüne banka dışında teslim edilmiş olduğu hâlde Yargıtay, müdürün banka çalışanı olması ve para tesliminin Bankaya duyulan güvenle ilgisini kurarak Bankanın sorumluluğunu kabul etmiştir.”
İşte emsal yargıtay kararları:
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 20.10.2022, 2021/1481 E., 2022/7230 K.
…davalı banka müdürünün, bankada forward hesabı olduğunu belirterek davacılardan para alması, sonrasında bankaya ait dekont üzerine şube müdürü̈ kaşesini imzalayarak belge vermesi, davacılar tarafından bir kısım paraların davalı banka müdürüne verilmesi, gişe yetkilisi …’in ajandasında bunların bir kısmının yer alması, müdür tarafından davacılara eksik ödemeler yapılıp kalanın bankanın havuz hesabında bulunduğunun belirtilmesi, banka müdürünün davacıların eksik paralarını ödemek için üçüncü kişilerin hesabından, davacıların hesabına para aktarılarak zimmet suçunun işlendiğinin kabul edilmesi karşısında, davalı bankanın 818 sayılı BK’nın 100. maddesine göre çalışanının eyleminden dolayı sorumlu olduğu kabul edilerek, banka müdürü tarafından davacılardan alınan para miktarı, davacılar tarafından çekilen tutarlar belirlenerek ve davacıların müterafik kusurlarının bulunup bulunmadığı da değerlendirilmek suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği…
…davalı bankanın 818 sayılı BK’nın 100. maddesine göre çalışanının eyleminden dolayı sorumlu olduğu kabul edilerek, banka müdürü tarafından davacılardan alınan para miktarı, davacılar tarafından çekilen tutarlar belirlenerek ve davacıların müterafik kusurlarının bulunup bulunmadığı da değerlendirilmek suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmekte…
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 21.11.2006, 2005/110434 E., 2006/12075 K.
Davalı vekili davacının dayandığı hesap cüzdanlarındaki kayıtların, davacı ile banka müdürü M. Z. Ö. arasında ve banka tüzel kişiliği tamamen hariç tutularak oluşturulan ve banka faiz oranlarının çok üzerinde bir kazanç temin etmek amacıyla toplanan paralardan kaynaklandığını, tüm işlemlerin elle tutulduğunu, davacı ile dava dışı banka müdürünün özel bir işbirliğinin sonucu olarak banka sistemi dışında gerçekleştirildiğini, davacının olayda kasta yaklaşan müterafik kusurunun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı bankanın yarattığı güven ortamında yapılan uygulamalardan dolayı davacının kuşkulanmamasının hayatın olağan akışına uygun olduğu ve kusurlarının olmadığı, davalı bankanın personelinin gerçekleştirdiği usulsüz işlemlerden dolayı davalının tamamen kusurlu olduğu, banka adına kabul edilen mevduat hesabına bankaca uygulanan cari faiz oranlarının uygulanması gerektiği, döviz talebi yönünden davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüyle, 1.804.684.932 TL’nın temerrüt tarihinden itibaren avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
BANKA HABERLERİ
BANKA İÇİ VİDEO GÖRÜNTÜLERİ ORTAYA ÇIKINCA DENİZBANK YENİ AÇIKLAMA YAPTI
İlk günden beri vurguladığımız üzere; saadet zincirine bankada teslim edildiği iddia edilen bir kısım paralar, iddianın aksine banka kayıtlarından nakit ödeme yoluyla çıkarılarak “sistem” olarak adlandırılan organizasyona teslim edilmektedir.

Yayınlanma:
5 gün önce|
02/12/2023Yazan:
BankaVitrini
DENİZBANK Şube Müdüresi Seçil. E.’ye paralarına kaptıran ve kendilerini “mağdur” olarak göstermeye çalışan tarafların ısrarla DENİZBANK’ın kurumsal yapısının da işin içinde olduğunu kanıtlamaya çalışmasına yönelik banka içinde müştekilere teslim edilen para video görüntülerin ortalaya çıkmaıs üzerine bankadan karşı aöıklama geldi ve video görüntülerinin çarpıtıldığını iddia etti.
DENİZBANK’ın yeni açıklamasında aşağıdaki ifadeler yer aldı:
Dün akşam (1 Aralık 2023) bazı haber programlarında, tarafımızca resmi makamlara 28 Nisan 2023’te yani 7 Nisan da olayın iki şikayetçinin şubemize başvurması sonrası öğrenilerek, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na ve BDDK’ya Bankamızca ilk kez ihbar edilen Seçil Erzan olayının üzerinden 21 gün geçmesine müteakip Bankamız Teftiş Kurulunca hazırlanıp; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na ve BDDK’ya iletilen raporumuzun ekinde yer alan delil amaçlı kamera kayıtları kısmen yayınlanmış, olay örgüsünü bozacak şekilde ekranlara yansıtılmıştır. Bu içeriğin sosyal medyada da abartılı ve yanlış değerlendirmelere yol açacak şekilde kullanılması nedeniyle bu açıklamayı yapma gereği oluşmuştur.
İlk günden beri vurguladığımız üzere; saadet zincirine bankada teslim edildiği iddia edilen bir kısım paralar, iddianın aksine banka kayıtlarından nakit ödeme yoluyla çıkarılarak “sistem” olarak adlandırılan organizasyona teslim edilmektedir. Nitekim bu husus, Bankamızın 28 Kasım 2023 tarihinde yaptığı ekte de yer alan 3. Kamuoyu Bilgilendirmesinin “ 20 Soru 20 Yanıt” bölümündeki 17. sorunun yanıtında ayrıntıları ile örnek verilerek açıklanmıştır.
Eğer iddia edildiği gibi banka nezdinde bir fon hesabı olsaydı para nakden çekilip dışarı çıkarılmaz hesaptan hesaba aktarılırdı.
İlgili kamera kayıtları, Bankamıza yatırılan bir paraya değil aksine bir hesap sahibinin, hesabından nakit çekme işlemine aittir. Şikayetçi eski sporcu, hesabındaki tutarları kardeşinin sahibi olduğu şirkete havale etmiş, şirketten para çekme yetkisi olan kardeşi de önceden Bankamıza iletilen ve talebi üzerine hazırlanan 2 milyon 490 bin USD olan bu parayı nakit olarak şubeden çekmiştir. Görüntülerden açıkça anlaşıldığı gibi hesap sahibi, elindeki siyah bir çantayı gişe mahallindeki masanın üzerine koymuş ve çekme talimatı verdiği söz konusu tutar nakit olarak çantaya doldurulmuştur. Bu husus kameralarda açıkça görülmektedir. Hemen akabinde sonradan A.Y. olduğu anlaşılan Seçil Erzan’ın para getir-götür işlerinde kullandığı şahıs, para dolu siyah çantayı alarak bankadan çıkış yapmıştır. Hesap sahibi, Bankamız nezdinde mevcut imza sirkülerine uygun ödeme fişini imzalayıp, Seçil Erzan ile öpüşerek vedalaşmış ve kapıda bekleyen güvenlik görevlimiz ile selamlaşarak çok kısa bir süre sonra şubeden ayrılmıştır.
28 Kasım 2023 tarihli, 20 Soru 20 Yanıt, başlıklı açıklamamızın 17. Maddesinde de örnekleri ile açıklandığımız gibi; nakit olarak müşterinin zilyetliğine geçmiş ve banka dışına çıkarılmış bir para üzerinde bankanın hiçbir sorumluluğu yoktur.
Yine ilgili haber programlarında, ‘para neden gişeden teslim edilmiyor’ şeklinde getirilen eleştiriye cevaben açıklamak isteriz ki; bu bölüm gişe mahallinin bir parçası olup kameralarla izlenmektedir. Büyük tutarlı para teslimleri, gişelerin güvenlik amaçlı camla korunan ön bölümünün fiziken teslimata müsaade etmemesinden dolayı sektör uygulamalarına paralel olarak bu gişe bölümünün tam arkasında yer alan güvenlik açısından diğer müşterilere kapalı mahalde yapılmaktadır.
Kamera kayıtlarındaki işlemler ile ilgili Bankamız dahil hiçbir makama bugüne kadar herhangi bir şikayet iletilmemiştir.
Teftiş Kurulumuz tarafından düzenlenen 28 Nisan 2023 tarihli raporumuzun ekinde, yer alan delil niteliğindeki kamera kayıtlarını kamuoyunu aydınlatmak amacıyla bilgilerinize sunarız.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (496)
- BANKA ANALİZLERİ (126)
- BANKA HABERLERİ (2.242)
- BASINDA BİZ (50)
- BORSA (215)
- CEO PERFORMANSLARI (24)
- EKONOMİ (2.465)
- GÜNCEL (1.151)
- GÜNDEM (2.538)
- RÖPORTAJLAR (32)
- SİGORTA (89)
- ŞİRKETLER (1.219)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (229)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (619)
- Arif Öztan (7)
- Dr. Abbas Karakaya (52)
- Erden Armağan Er (44)
- Erol Taşdelen (352)
- Gizem Taşdelen (4)
- Gülbeyaz Gergün (37)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (24)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (59)
- Tuncer Dede (10)
- Uğur Durak (33)
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
YAZARLAR

Türkiye ambargolara hazırlıklı olmalı

Starbucks’ın piyasa değeri 20 günde 12 milyar dolardan fazla azaldı

Sabancı Vakfı Uluslararası Filantropi Semineri “filantropi ve gençlik” temasıyla gerçekleşti

İsviçre bankası Pictet’e, vergi kaçırma cezası

Vakıf Katılım reel sektöre destek için murabaha finansmanı sağladı

TCMB net döviz pozisyonu son 1 ayda 10 milyar dolar iyileşme kaydetti

Akbank’tan “Uçtan Uca Dijital Teminat Mektubu” hizmeti

Şirketler siber güvenlik yatırımlarını artırıyor

AESOB Başkanı Dere: “Yüksek kredi kartı komisyonları esnaf ve vatandaşa zarar veriyor”

TKYB 200 milyon dolarlık finansman sağladı

Erol Taşdelen yazdı: BANKA DOLANDIRICI PERSONELİ GİZLEMELİ Mİ, TEŞHİR Mİ ETMELİ?

DENİZBANK’TAN BEKLENEN SEÇİL ERZAN AÇIKLAMASI GELDİ

DENİZBANK: SEÇİL ERZAN VASAT BİR MÜDÜRDÜ

Banka 300’den fazla üst düzey yöneticinin işine son verdi

Erol TAŞDELEN yazdı: YILIN SON ÇEREĞİNE BANKACILIK SEKTÖRÜ VE 4 BÜYÜKLER NASIL GİRDİ?

PETROL OFİSİ’nden dengeleri değiştirecek hamle BP’yi satın alıyor!

DENİZBANK DENİZ ERZAN AÇIKLAMASI ŞİFRELERİ VE GRİ ALANLAR

GARANTİ BBVA’dan 10 Kasım videosu beğenildi…

Ticari TL kredi faizi yüzde 50’nin üstüne çıktı

AKBANK ŞUBELERİ KAPATIYOR MAAŞ MÜŞTERİLERİ ORTALIKTA KALDI
- Son dakika: Çılgın Sayısal Loto çekilişi sonuçları belli oldu! 6 Aralık 2023 Sayısal Loto SüperStar sonuç sorgulama ekranı! 06/12/2023
- Son dakika: Şans Topu çekilişi sonuçları belli oldu! 6 Aralık 2023 Şans Topu bilet sorgulama ekranı! 06/12/2023
- Araç fiyatlarındaki düşüş kasko poliçe fiyatlarına da yansıdı 06/12/2023
- FED faiz arttırdığında, düşürdüğünde altın ve dolar ne olur? FED faiz kararına göre altın ve dolar... 06/12/2023
- Şans Topu 6 Aralık 2023 sonuçları 5+1 çekilişi sonrası millipiyangoonline.com'da olacak 06/12/2023
- Doğalgaz desteği artırıldı 06/12/2023
- BoE Başkanı’ndan faizleri bir süre daha mevcut seviyelerinde tutma planı 06/12/2023
- İsrail Menkul Kıymetler İdaresi‘nden borsada şüpheli satış açıklaması 06/12/2023
- Erdoğan’dan asgari ücret mesajı 06/12/2023
- Türk-İş'ten 'tek zam' çıkışı: Önce enflasyonu durdursunlar 06/12/2023
- ABD’nin dış ticaret açığı Ekim’de yüzde 5,1 arttı 06/12/2023
ALTIN – DÖVİZ
KRIPTO PARA PİYASASI
BORSA
Popüler
-
GÜNDEM3 sene önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL7 ay önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ6 ay önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ2 sene önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ3 sene önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA HABERLERİ3 sene önce
AKBANK : Tekaüt Sandığı Vakfı (Sandık) SGK devri için hazırlıklar tamam
-
BANKA ANALİZLERİ1 sene önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
BANKA HABERLERİ1 sene önce
AKBANK ÖZEL FİRMAYA 22.000 LİRA MAAŞ PROMOSYONU VERDİ
-
GÜNCEL11 ay önce
Eskişehir’de zimmetine 9 milyon lira geçiren banka müdürü tutuklandı
-
BANKA HABERLERİ2 ay önce
İDDİA: İstanbul göbeğinde Bankacı kaçırıldı; işkence yapıldı, silahla vuruldu