Connect with us

GÜNDEM

Hasan Öztürk : Afganlı göçmenler şimdi mi gelmeye başladı

Yayınlanma:

|

Göçmenler meselesi istismara en açık alan biliyorsunuz. Bu köşeyi takip edenler hatırlayacaktır, özellikle Suriye’nin kuzeyindeki koridoru PKK terör örgütüne hazırlayan aklın Türkiye’ye sürdüğü Suriyeliler üzerine birçok yazı yazdım. Samimi eleştirilerin hepsinin başımın üzerinde yeri var. Ne var ki her kesim açısından son derece kullanışlı olan bu mesele üzerinden kendi gizli gündemlerini perdeleyenler bizi “faşistlik”le suçladı. İstismarına yazdıklarımızı delil göstermek isteyenler de cabası.

Olsun. Size yine bildiklerimizi “fitne”ye mahal vermeden anlatmaya çalışalım…

***

Suriyeli geçici koruma altındaki misafirlerin geri gönderilip gönderilmeyeceği ayrı bir tartışma konusu ama siyasette iyi bir muhalefet etme malzemesi. CHP lideri Kılıçdaroğlu, Suriye krizinin baş müsebbiplerinden Avrupa Birliği (AB) ile birlikte geri dönüşleri 2 yıl içinde gerçekleştireceği vaadiyle ortalıkta dolaşıyor. Ne âlâ memleket!

Yetinmeyip, şimdi de Afganistan’dan “akın akın gelen” göçmenlerle ilgili iktidarı sıkıştırma peşinde.

Peki, Afganistan’dan gelişler bugün mü başladı? Ya da nedir bu Afgan göçünün aslı?

TÜRKİYE’DE GÜVENİ SARSMANIN YOLLARINDAN BİRİ “KAYIT DIŞI GÖÇMENLER”İ KULLANMAK

İstanbul, dünyanın en kalabalık mega kentlerinden biri. Ayrıca dünyanın her yerinden büyük göç alan şehirlerinden de…

Kayıtlı göçmenler ya da geçici koruma altındaki Suriyeli misafirlerin yanı sıra İstanbul’da kayıt dışı 1 milyonun üzerinde göçmen var.

Kayıt dışı Suriyelilerin diğerlerinden bir farkı var. O fark da çoğunun Türkiye’nin diğer başka illerinde kayıtlarının bulunması. O yüzden kayıt dışı görünen bu Suriyeliler diğer göçmenlerden daha az sorunlu. Asıl sorunlu kesim ise hiçbir kaydı bulunmayanlar. Bunların başında da Afganistan’dan gelenler var.

AFGANLILARI İSTANBUL’A ÖZENDİREN AKIL KİMİN?

Afganistan’dan kaçak yollardan gelenler (Yetkililerin ifadesiyle dağlardan taşlardan çıkıp çıkıp gelenler) İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin değişik kentlerinde en çok suça karışan yabancılar arasında. Hatta cinayet işliyorlar ve çoğunlukla birbirlerini öldürüyorlar. Bunlar yakalandıklarında sınırdışı ediliyor. Ne var ki fotoğrafını değiştirip, isminin bir harfini değiştirip yeniden bambaşka bir kimlikle Türkiye’ye, İstanbul’a geri dönüyor.

Mesela dün Milliyet’teki “Taliban Göçü” yazı dizisinde, Van’da kaçak olarak İstanbul’a ve Konya’ya gitmek isteyen Afganlılarla röportajlara yer verilmiş. Çoğu birkaç kez Türkiye’ye gelip gitmiş!

Diyor ki bir Afgan, “Afganistan’da savaş var, iş yok. Taliban da asker olmamızı istiyor. Olmazsak kellemizi kesiyor. Biz de kaçıp geldik. İstanbul’a gideceğim, orada çalışıp sonra da ailemi yanıma alacağım” (26.072021 Milliyet).

Anlayacağınız, İstanbul’u menzil olarak seçmişler.

İŞGALLER VE İÇ SAVAŞTAN GERİYE KAOTİK BİR AFGANİSTAN KALDI

Afganistan’daki iç savaş ve işgal 40 yılı geçti. Ruslardan Amerikalılara devredilen işgal… Ahmet Şah Mesud’dan, Rabbani’den, Bin Ladin ve El Kaide’ye devredilen “direniş”, son kertede Pakistan’ın merdiven altı medreselerinden çıkıp Afganistan’a yürüyen Taliban’a bırakıldı.

İşgal ile birlikte çöken devlet aygıtı ve öfkeli insanlar ülkesi oldu Afganistan.

Kaotik ortam Afganistan… Aynı zamanda çok dilli, çok milliyetli bir toplum Afganistan. Peştunlar, Hazaralar, Özbekler var ve hepsi de belli bölgelerde etkin. Bir de İran ve Pakistan etkisi var ki sormayın..!

JOHN BASS, KABİL’E AYAK BASINCA…

Peki, Afganların Türkiye’ye gelişinde ne zaman artış oldu? Çok ilginçtir Türkiye’deyken “istenmeyen adam” ilan edilen ve Afganistan’a atanan Amerikan Büyükelçisi John Bass’ın Kabil’e atanmasından hemen sonra, göç dalgasında artış oldu.

Bass, Kabil’e ulaşır ulaşmaz bir “proje” olarak Afganlıların İstanbul’a yönelmesinin önünü açtı. Teşvik etti. Bunu ben söylemiyorum, güvenlik bürokrasisinin en tepesindeki isimlerden biri söylüyor.

***

Biz Suriyeli geçici koruma kapsamındaki misafirlerin “görünür” kısmıyla meşgulken Afganistan’dan yüz binler Türkiye’ye ve İstanbul’a aktı. Yani Afgan göçü yeni değil.

İran’ın rolünü de unutmayalım. Özellikle Iğdır ve Van üzerinden Türkiye’ye gelişleri bırakın durdurmayı, teşvik ediyorlar.

Diğer ülkelerde öyle ülkeye elini kolunu sallayarak girmek mümkün değil. Mutlaka bir iskân politikasına tabiler. Ama Türkiye’de durum böyle değil.

Düzensiz göç ve özellikle son dönemdeki Afganlıların göçü ile bizlere vicdan yaptırılırken birileri gizli amacını adım adım işletiyor. Türkiye ve İstanbul’u güvensiz ilan etmek istiyorlar.

Kayıt dışı göçün önüne mutlaka geçmeliyiz.

Defalarca söyledim, Türkiye’nin doğu kapıları açıksa, batı kapıları da açık olmalı. “Geri Kabul Anlaşması” ne pahasına olursa olsun iptal edilmeli.

Çok hızlı bir şekilde “Göç Bakanlığı” kurulmalı.

Türkiye bir göçmenler ülkesidir. Bu doğru ama gelmiş geçmiş iki büyük Dünya Savaşı’nda bile bugünkü kadar göç yükü yüklenmemişti Anadolu’ya, Türkiye’ye.

Kimse bizi “yabancı düşmanlığı” ile siyaset yapanlarla, “göçmenleri istismar” edenlerin “çıkarcı” gündemlerine hapsetmesin.

Sorun büyük ve bütün istismar alanlarının dışındadır.

Okumaya devam et

Ali Coşkun

30 HAZİRAN: AY SONU UYARILARI

Yayınlanma:

|

Yazan:


Bugün ay sonu olup firmaların finansal sorumluluklarını eksiksiz yerine getirmesi gereken çok önemli bir gündür. Ayrıca yılın ikinci bilanço dönemidir.

Aşağıdaki hususlara azami dikkat edilmesi, firmanızın kredi notu ve bankalarla olan itibarınızın korunması açısından büyük önem taşımaktadır.

Bugüne özel firmaların yapması gerekenler;

1. Banka Borçlarının Kontrolü ve Ödemesi

Çalıştığınız tüm bankalarla sabah erkenden irtibata geçerek; kredi taksitleri, komisyonlar, BCH, KMH, Ek hesap, devre faizleri gibi ödenmesi gereken bir borç olup olmadığını mutlaka yazılı (e-posta) veya sözlü olarak teyit ediniz.

Varsa bu borçlar gün içinde acilen ödenmelidir.

Para transferi gerçekleştirilmiş olsa dahi saat 17.00’den önce banka hesapları kontrol edilmeli, sistemin bu borçları otomatik tahsil edip etmediği bizzat teyit edilmelidir. Sistemsel gecikmeler yaşanabilmektedir.

2. DBS Komisyonları (Doğrudan Borçlandırma Sistemi)

Bazı bankalarda DBS komisyonları manuel olarak tahsil edilmektedir.

Bu nedenle yalnızca para transferi yapmak yeterli olmayabilir.

İlgili komisyonların tahsil edilip edilmediği saat 17.00’den önce mutlaka kontrol edilmelidir.

3. Takas Çek Ödemeleri

Bugün bankalarda yoğunluk yaşanabileceğinden, takas çek ödemeleri son dakikaya bırakılmamalıdır.

Sistemsel problemler ya da personel hataları nedeniyle çek takası gecikebilir.

Takas saatinin 1 dakika geçilmesi bile çeklerin karşılıksız yazılmasına neden olabilir.

4. KMH (Kredili Mevduat Hesabı) Eksi Bakiyeler

KMH hesapları eksi bakiyede ise mutlaka artıya geçirilmelidir.

Bazı bankalarda bu hesapların sadece dışardan EFT ile kapatılması gerekmektedir.

Hesaptaki mevcut bakiye ile kapatılan durumlarda bile Merkez Bankası’na gecikme bildirimi yapılabilmektedir.

Her ay gecikmeli tahakkuk ödemeleri, firmanın Kredi Notunu olumsuz etkiler.

3.500 TL’lik bir tahakkuk kaydı dahi bazı firmaların kredi kullanamamasına neden olmuştur.

Bazen bu tür ödenmeyen borçların nedenini firmalara sorduğumuzda “ banka bize bilgi vermedi “ şeklinde bildirimler alıyoruz.

Bankaların bu tür borçlar ile ilgili olarak firmalara bildirim zorunluluğu bulunmamaktadır.

Ancak bu tür borçları mesela takasta çeki olduğunu firmalara yazılı veya sözlü olarak bildiren banka şubeleri de bulunmaktadır.

5. Merkez Bankası Memzuç Kayıtları

Bugün yapılmayan her ödeme, 30.06.2025 tarihli gecikmiş tahakkuk, temerrüt veya ödenmemiş kredi taksidi olarak Merkez Bankası kayıtlarına geçebilir.

Bu durum firmanızın finansal itibarını ve rating notunu ciddi şekilde düşürebilir.

Sonuç olarak; Ay sonu işlemleri ihmal edilmemeli, tüm banka hareketleri mesai bitiminden önce birebir takip edilmelidir.

Küçük görünen meblağlar uzun vadede büyük sorunlara yol açabilir.

Finansal disiplini sürdüren firmalar, güçlü banka ilişkileri ve yüksek rating ile her zaman bir adım öndedir.

Ay sonunda yapılan bir ihmal güvenilirliği sarsabilir.

Firmaların bugünü sorunsuz bir şekilde geçirmelerini diliyorum.

Okumaya devam et

GÜNCEL

Tüzel Kişilerde Mutlak Butlan

Yayınlanma:

|

Yazan:

Tüzel Kişilerde Mutlak Butlan: Şirket, Dernek, Vakıf ve Siyasi Partiler Açısından Hukuki Geçersizlik

Hukuk düzeninde bazı işlemler, baştan itibaren geçersiz sayılır. Bu tür işlemler “mutlak butlan” (yokluk) kavramı ile açıklanır. Türk hukuk sisteminde; şirketler, dernekler, vakıflar ve siyasi partiler gibi tüzel kişiler açısından da bu geçersizlik ciddi sonuçlar doğurur.

Mutlak Butlan Nedir?

Mutlak butlan; hukuka, kamu düzenine, ahlaka veya emredici şekil kurallarına aykırı bir hukuki işlemin başlangıçtan itibaren hükümsüz olması halidir. Bu işlemler sanki hiç yapılmamış gibi değerlendirilir. Mutlak butlan hâlinde:

  • Herkes geçersizliği ileri sürebilir.

  • Mahkemeler re’sen (kendiliğinden) dikkate alır.

  • Zamanaşımı söz konusu değildir.

  • Hukuki sonuç doğurmaz.

1. Şirketlerde Mutlak Butlan

Ticaret hayatında şirketler üzerinden gerçekleştirilen bazı işlemler, hukuki şekil şartlarına ve kanuni kurallara aykırıysa mutlak butlan gündeme gelir.

Örnekler:

  • Geçersiz Kuruluş: Asgari sermaye şartını taşımayan bir anonim şirketin kurulması.

  • Kanuna Aykırı Amaç: Yasa dışı işler (örneğin kaçakçılık) için kurulan şirketler.

  • Şekil Eksikliği: Genel kurul toplantısı, zorunlu çağrı ve nisap şartları olmadan yapılırsa alınan kararlar geçersizdir.

2. Derneklerde Mutlak Butlan

Dernekler Kanunu’na göre, bir derneğin hem kuruluş hem de faaliyet süreçlerinde kamu düzeni ve yasalara uygunluk esastır. Aksi hâlde mutlak butlan söz konusu olur.

Örnekler:

  • Kanunsuz Kuruluş: Dernek tüzüğü, yürürlükteki yasalara aykırıysa (örneğin yasadışı örgüt propagandası içeriyorsa).

  • Geçersiz Genel Kurul: Üyelerin haberi olmadan yapılan toplantıda alınan kararlar hükümsüzdür.

  • Amaç Ahlaka Aykırı: Toplumda nefret, ayrımcılık, ırkçılık gibi ahlaka aykırı fikirleri yayan dernekler geçersiz sayılır.

3. Vakıflarda Mutlak Butlan

Vakıflar, kuruluşlarında sıkı şekil şartlarına tabidir. Bu şartlara uyulmaması hâlinde vakıf tüzel kişiliği oluşmaz.

Örnekler:

  • Resmî Senet Eksikliği: Noter huzurunda düzenlenmeyen vakıf senedi geçersizdir.

  • Mal Varlığı Devri Yoksa: Kurucu tarafından belirtilen taşınmazın vakfa devri yapılmamışsa kuruluş yok hükmündedir.

  • Kamu Düzenine Aykırı Amaç: Terör finansmanı veya ayrımcı amaç güden vakıflar geçersizdir.

4. Siyasi Partilerde Mutlak Butlan

Siyasi partiler, Anayasa’ya ve Siyasi Partiler Kanunu’na uygun olarak faaliyet yürütmek zorundadır. Anayasa Mahkemesi, bu konuda nihai denetim merciidir.

Örnekler:

  • Anayasa’ya Aykırılık: Laiklik, insan hakları, devletin bütünlüğü gibi ilkelere aykırı partiler kapatılır ve işlemleri mutlak butlanla geçersiz sayılır.

  • Usulsüz Kurultay: Parti tüzüğüne aykırı yapılan seçimler geçersizdir.

  • Tüzük ve Program İhlalleri: Toplumsal barışa tehdit oluşturan ifadeler taşıyan programlar yok hükmündedir.

Tüzel Kişilerde Hukuki Ciddiyet Şart

Mutlak butlan, yalnızca bireysel sözleşmelerde değil; kurumların varlığını ve işlemlerini de doğrudan etkileyen bir hükümsüzlük türüdür. Şirketler, dernekler, vakıflar ve siyasi partiler; kuruluş ve faaliyet süreçlerinde şekil, içerik ve amaç yönünden hukuka uygun davranmadıklarında, yaptıkları işlemler geçersiz sayılır. Bu durum, hem kamu düzeninin korunması hem de hukuki güvenliğin sağlanması açısından kritik öneme sahiptir.

Okumaya devam et

Erol Taşdelen

ZENGİNLİK İLLÜZYONU: Gerçek Zenginlik mi, Borçla Alınmış Bir Hayal mi?

Yayınlanma:

|

Günümüzde birçok birey, şirket ve hatta ülke; sahip olduğundan çok daha fazla zenginmiş gibi davranıyor. Lüks arabalar, büyük evler, gösterişli tatiller ve sosyal medyada sergilenen “refah dolu” hayatlar… Ancak tüm bu görüntülerin arkasında çoğu zaman borçla finanse edilen bir tüketim yatıyor.

Bu duruma ekonomi literatüründe “Zenginlik İllüzyonu” adı veriliyor. Yani kişi ya da kurumlar gerçek zenginlik yerine, borçla veya geçici gelirlerle sürdürülen bir refah algısı içinde yaşıyorlar.

BİREYSEL DÜZEYDE ZENGİNLİK İLLÜZYONU

Nasıl oluşur?

  • Kredi kartıyla yapılan lüks harcamalar

  • Taksitle alınan araba, ev, tatil vb.

  • Sosyal medyada sergilenen “lüks yaşam” gösterileri

Gerçek: Sahip olunan varlık değil, borçla finanse edilmiş bir tüketimdir.

Kredi kartıyla alınan pahalı telefonlar, taksitle gidilen lüks tatiller ve gösteriş için yapılan harcamalar… Tüm bu tüketim örnekleri, zenginlik illüzyonunun bireysel düzeydeki tezahürüdür. Kişi, aslında gelecek gelirini bugünden harcamakta, ama kendini “zengin” hissetmektedir.

ŞİRKETLERDE ZENGİNLİK İLLÜZYONU

Nasıl oluşur?

  • Sürekli borçlanarak yapılan yatırımlar

  • Gerçekleşmemiş kârlar üzerinden yapılan büyüme planları

  • Finansal tablolarda şişirilmiş varlıklar

Gerçek: Firmanın nakit akışı sorunlu olabilir, ancak dışarıdan “büyüyen ve zenginleşen şirket” algısı yaratılır.

Bazı firmalar; sürekli kredi kullanarak yatırım yapmakta, borçla büyümektedir. Finansal tablolarda görülen “kâr” çoğu zaman nakit akışıyla desteklenmeyen hayali bir kârdır. Böyle firmalar dışarıdan güçlü görünse de içeride ciddi risk taşır.

DEVLETLERDE ZENGİNLİK İLLÜZYONU

Nasıl oluşur?

  • Aşırı borçlanmayla finanse edilen büyük altyapı projeleri

  • Yapay şekilde düşük faizle genişleyen ekonomi

  • Kısa vadeli döviz girişleriyle büyüyen cari açık

Gerçek: Ekonominin temelleri zayıftır ama halk kendini refah içinde hisseder. Bu, genellikle krizle sonuçlanır (örneğin 2001 Türkiye krizi, 2008 ABD mortgage krizi).

Makroekonomik düzeyde, bazı devletler büyük projeler yaparak vatandaşlarına “refah” algısı yaratır. Ancak bu projelerin finansmanı borçla sağlanıyorsa ve üretim-tasarruf dengesi bozulmuşsa, bu durum sadece geçici bir illüzyondur. Ekonomik kriz kaçınılmaz hale gelir.

Zenginlik İllüzyonunun Nedenleri

  • Tüketim kültürü ve reklamlar

  • Sosyal medya ve gösteriş toplumu

  • Finansal okuryazarlık eksikliği

  • Yatırım yerine tüketimin teşvik edilmesi

  • Kısa vadeli politikalar

ZENGİNLİK İLLÜZYONUNUN SONUÇLARI VE ZARARLARI

  • Gerçek olmayan refah, tasarrufları azaltır.

  • Aşırı borçlanma ekonomiyi kırılgan hale getirir.

  • Kriz anlarında bu illüzyon bir anda dağılır.

  • Sosyal huzursuzluk ve gelir adaletsizliği artar.

GÖSTERİŞ DEĞİL GERÇEK ZENGİNLİK

Gerçek zenginlik; üretim, tasarruf ve sürdürülebilir gelir artışıyla mümkündür. Tüketim ve borçla sürdürülen bir yaşam tarzı, sadece zenginlik illüzyonu yaratır. Bu yanılsamadan kurtulmak için finansal bilinçlenme ve sadeleşme şarttır. Zenginlik illüzyonu, finansal gerçeklerden kopmuş bir algı oyunudur. Ekonomide sürdürülebilir refah; gerçek gelir artışı, üretim gücü ve tasarruf ile olur, borç ve gösterişle değil.

Erol TAŞDELEN-Ekonomist

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.