Connect with us

GÜNDEM

Murat Yetkin : 12 maddede Erdoğan-Putin görüşmesinin şifreleri

Yayınlanma:

|

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in davetlisi olarak 29 Eylül’de Soçi’de yaptığı görüşmeyi stratejik önemde, yani iki ülkenin bundan böyle birbirleriyle ve bölgelerindeki ilişkileri etkileyecek önemde saymak gerekiyor. İki lider 2 saat 40 dakika sürdüğü açıklanan görüşmeden sonra basın toplantısı yapmamış olsa da görüşme öncesi söylediklerinin satır aralarını görüşmenin yapıldığı koşullarla birleştirince Erdoğan-Putin görüşmesinin belli şifrelerini çözmek mümkün. O nedenle bu görüşmenin somut sonuçlarını önümüzdeki süreçte pratikte göreceğiz. Bu sonuçların kısa vadede Suriye, uzun vadede ortak savunma sanayii projelerinde görülebilir. Erdoğan’ın Ankara’ya dönüşünde başkanlık edeceği 30 Eylül Milli Güvenlik Kurulu (MGK) gündeminde ABD-Rusya seyahatleri, Suriye-İdlib, terörle mücadele ve Afganistan gibi hepsi Rusya’yı da ilgilendiren dört madde bulunuyor.

Hemen konuya girelim.

“Herşey telefonda konuşulmaz” vurgusu

1- Ekibinden birinin korona-pozitif çıkması nedeniyle iki hafta kadar önce kendisini tecrit etmiş olan Putin, kendi bakanları ve danışmanları dahil, tecritten çıkarak ilk yüz yüze görüşmesini Soçi’de Erdoğan ile yaptı. Dikkat edilirse, karşılaştıklarında Erdoğan elini göğsüne koyarak mesafeli selam verme hazırlığındayken, Putin kararlı bir şekilde tokalaşmak için elini uzatıyor, tokalaşıyorlar. “Bana güven” işaretidir. Ardından Covid-19 antikoru ve aşı sohbeti başlıyor.
2- Görüşmenin yüz yüze yapılmasına Erdoğan’ın verdiği önem ile Putin’in verdiği önemin aynı olduğu görüldü. Putin görüşme öncesi konuşmasını “Her şeyi telefonda konuşmak imkânsız” diye bitirdi. Bunu söylemeyebilirdi. Eski bir istihbarat subayı olarak görüşmelerinin diğer ülke servislerince dinlenmiş olabileceği kuşkusunu dile getiriyor ve adeta “Bu önlem size karşı” diye ilan ediyor. Görüşmenin sonunda basın toplantısı yapmamaları, hem anlaşamadıkları noktaları açığa çıkmaması hem de ne görüşüp görüşmediklerinin sorulup öğrenilmemesi önlemi gibi duruyor.

Biden ile de “üçüncü şahıslar olmadan”

3- Erdoğan da New York’tan ayrılmadan önce yaptığı açıklamada görüşmede “Üçüncü şahısların bulunmayacağını” özellikle vurgulamıştı. Bu durum iki liderin en yakın çalışma arkadaşları önünde dahi konuşmak istemeyecekleri bazı konuları konuşmak istediğini gösteriyor. Yani Erdoğan-Putin görüşmesine dair, her iki lider onlara bilgi vermedikçe, görüşmeye vakıf olan bir bakan, danışman vb. bulunmuyor; iki tercüman dışında tanık yok. Görüşme her iki devletin de kayıtlarına iki lider izin verdiği kadar girecek. Tabii görüşmenin Soçi’de yapıldığını ve kayda alındığını da akılda tutarak.
4- Dolayısıyla Erdoğan-Putin görüşmesinin yüz yüze yapılması, aslında Erdoğan bakımından ABD Başkanı Joe Biden’la neden etrafında başka kimse olmadan görüşmek istediğini de bir ölçüde anlatıyor. Görüştükleri dışarıya sızmasın, ya da muhatapların anlaştığı kadarıyla ekiplerle paylaşılabilsin istiyor. Rus sistemi lider gücü üzerine kurulu ama ABD sistemi için bunu söylemek mümkün değil. Özellikle şu sıralar Beyaz Saray ve Pentagon arasında alenen yaşanan fikir ayrılığı sürerken. Erdoğan’ın Roma’da 30-31 Ekim’de yapılacak G20 liderler zirvesi sırasında Biden ile görüşeceği konuşuluyor; Erdoğan bu görüşmenin de “üçüncü şahıslar olmadan” yapılması isteğini böylece Putin örneğiyle göstermiş oluyor.

Kırım, Ukrayna’ya TB-2 satışı

5- Erdoğan-Putin görüşmesinin 2 saat 40 dakika sürmesi her iki liderin de bir diğerine mesajını vermek için (tercüme süreleri çıkarıldığında) net 40-45 dakika vakit bulduğunu gösteriyor. Her konuya değinmeyi mümkün kılacak süredir. Görüşmede Putin’in Kırım-Ukrayna sorununa ne kadar girdiğini bilemiyoruz. Putin görüşme öncesinde, yine basın karşısında “Üzerinde anlaşamadığımız pek çok konu var” vurgusu yaptı. Dahası, sözcüsü Dimitri Peskov aracılığıyla Rusya’nın Ukrayna toprağı Kırım’ı ilhakını tanımaması ve Ukrayna’ya Bayraktar TB-2 satışından duyduğu rahatsızlığı Erdoğan’a duyurmuş oldu. Türkiye tarafında ise Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Suriye ve İdlib konusundaki rahatsızlığı dile getirmesini örnek verebiliriz.
6- Görüşmeye başlarken her iki liderin de ticaret, turizm, enerji gibi ortak çıkar konularını öne çıkarması ise, “anlaşma sağlanamayan konulara” rağmen bu ilişkileri sürdürme arzusunu dile getiriyor. Rusya’nın Türkiye’ye turist akışını, Türkiye’den gıda ithalatını ve Türk inşaat şirketlerinin Rusya’daki faaliyetlerini siyasi gerilimlere göre engelleme deneyimlerini unutmadan bu konuyu bir kenara ayırabiliriz.

İdlib, YPG, cihatçı örgütler

7- Erdoğan-Putin görüşmesindeki asıl konu olduğu görüşme öncesi özellikle Türk medyasına sızdırılan Suriye konusunda iki liderin söylediklerine bakalım. Putin’e göre Türkiye ile Rusya arasında Suriye’deki iş birliği “oldukça başarılıdır”. İdlib çevresinden sürekli gelen şehit haberleri, sınırın hemen Suriye tarafındaki 1 milyondan fazla potansiyel mülteci ve bölgede görev yapan üst düzey subayların emekliliklerini istemeleri gibi gelişmelerin Erdoğan tarafından “başarılı” bulunması mümkün olmamalıdır. Erdoğan girişteki konuşmasını Suriye’nin “barışı yine Türkiye-Rusya ilişkilerine bağlı” diye bitirdi.
Idlib, YPG, cihatçı örgütler
8- Erdoğan’ın bu sözleri, Suriye’de ABD’nin PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG üzerinden süren varlığını yok sayıyor, “Biz anlaşırsak ABD’nin etkisi olmaz” iması taşıyor. ABD yönetimiyse Erdoğan-Putin görüşmesinin yapıldığı gün Suriye’de PYD’ye kurdurduğu SDG “siyasi heyetini” Washington’da ağırlıyor. Biden yönetimi adeta PKK’ya “Merak etmeyin Afganistan’dakileri bıraktığımız gibi sizi bırakmayız” demek istiyor. Öte yandan PKK’nın ABD’nin sözünde durmama ihtimali karşısında yeniden Suriye yönetimi ve Rusya ile irtibat kurduğu da biliniyor.
9- Öte yandan Türkiye açısından Suriye’deki PKK varlığı ne kadar rahatsız ediciyse, Rusya ve Suriye rejimi açısından da cihatçı örgütlenmeler o kadar rahatsız edici. Bunlar El Kaide, IŞİD ve Heyet Tahrir ül Şam ile sınırlı değil, Türkiye’nin desteklediği Suriye Milli Ordusu içindeki bazı unsurlar da buna dahil. Afganistan’da Taliban’ın yönetimi yeniden ele geçirmesiyle Rusya (ve Çin de) Orta Asya’da, Türk-Müslüman kökenli halklar arasındaki cihatçı faaliyetlerin artmasından endişe ediyor.

S-400, NATO ve Rusya ile yeni projeler

10- Erdoğan’ın, adını anmadan S-400 füzelerinin ikinci paketinin de teslim alınması konusunda ABD’den gelen yeni tehditlere rağmen Putin’i temin etmesi de önemlidir. “Attığımız adımlardan geri dönmemiz mümkün değil” demesi bunu gösteriyor. İkinci paket S-400 teslimatı ABD yönetiminin Türkiye’ye karşı yeni yaptırımlarına yol açarsa, bu durumun Türkiye-ABD ilişkilerini temelden sarsacağı görülüyor. Erdoğan’ın Amerikan CBS televizyonu ile mülakatında söylediklerinden Ankara’nın ABD’ye sadece F-35 konusunda değil, Türk Hava Kuvvetlerinin belkemiğini oluşturan F-16 uçakları konusunda da güvenini kaybettiği anlaşılıyor. Bu konuların Erdoğan-Putin görüşmesinde ele alınmamış olduğunu düşünmek zor. Putin daha 2019’da Erdoğan’a yeni nesil Su-57 uçaklarını bizzat tanıtmıştı. Zaten Erdoğan savunma sanayii konusunda ortak projelerin gündeminde olduğunu konuşmanın başında vurguladı.
11- Putin açısındansa Türkiye gibi bir NATO ülkesine S-400 gibi stratejik bir silah sistemi satmış olmak, sadece Rus silah sanayii açısından değil, NATO’da çatlak çıkarmak bakımından da başarıdır. Bunda NATO müttefiki Türkiye’ye stratejik silahların satışına yanaşmayan ABD yönetimlerini asıl sorumlu tutmak mümkün. Cumhurbaşkanının Güvenlik ve Dış Politikalar Danışmanı İbrahim Kalın’ın, ABD’ Başkanının Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile görüşmesi ardından yayınlanan mülakatında “Blöf yaptığımızı sandılar” demesi önemlidir. Ama bu sayede Türkiye’deki savunma sanayii yeni sıçramalar yapmayı başardı. Polonya ve Romanya gibi NATO üyesi ülkelerin de TB-2 dahil Türk malı silah sistemlerine ilgi duyması dahi bunun göstergesi.

Esad’ı devirme hedefi bırakılacak mı?

12- Putin’in “Görüşmelerimiz zaman zaman kolay geçmez ama sonucu hep olumludur. Devlet makamlarımız her iki tarafın da yararına tavizde bulunmayı öğrendi” sözleri önemli. Acaba bu görüşme ardından, anlaşmazlık konularında uzlaşmak için Türkiye’nin hangi konularda, Rusya’nın hangi konularda, ne gibi tavizler verdiği, ya da vereceği ortaya çıkacaktır? Rusya ile uzlaşma konularının Türkiye’nin ekonomisine, güvenliğine ve dış politikasına etkileri ne olacaktır? Bu çerçevede örneğin artık Ankara, Suriye’de Beşar Esad rejiminin devrilmesi hedefinden vaz geçecek midir?

Kaynak : https://yetkinreport.com/2021/09/30/12-maddede-erdogan-putin-gorusmesinin-sifreleri/

Okumaya devam et

Ali Coşkun

30 HAZİRAN: AY SONU UYARILARI

Yayınlanma:

|

Yazan:


Bugün ay sonu olup firmaların finansal sorumluluklarını eksiksiz yerine getirmesi gereken çok önemli bir gündür. Ayrıca yılın ikinci bilanço dönemidir.

Aşağıdaki hususlara azami dikkat edilmesi, firmanızın kredi notu ve bankalarla olan itibarınızın korunması açısından büyük önem taşımaktadır.

Bugüne özel firmaların yapması gerekenler;

1. Banka Borçlarının Kontrolü ve Ödemesi

Çalıştığınız tüm bankalarla sabah erkenden irtibata geçerek; kredi taksitleri, komisyonlar, BCH, KMH, Ek hesap, devre faizleri gibi ödenmesi gereken bir borç olup olmadığını mutlaka yazılı (e-posta) veya sözlü olarak teyit ediniz.

Varsa bu borçlar gün içinde acilen ödenmelidir.

Para transferi gerçekleştirilmiş olsa dahi saat 17.00’den önce banka hesapları kontrol edilmeli, sistemin bu borçları otomatik tahsil edip etmediği bizzat teyit edilmelidir. Sistemsel gecikmeler yaşanabilmektedir.

2. DBS Komisyonları (Doğrudan Borçlandırma Sistemi)

Bazı bankalarda DBS komisyonları manuel olarak tahsil edilmektedir.

Bu nedenle yalnızca para transferi yapmak yeterli olmayabilir.

İlgili komisyonların tahsil edilip edilmediği saat 17.00’den önce mutlaka kontrol edilmelidir.

3. Takas Çek Ödemeleri

Bugün bankalarda yoğunluk yaşanabileceğinden, takas çek ödemeleri son dakikaya bırakılmamalıdır.

Sistemsel problemler ya da personel hataları nedeniyle çek takası gecikebilir.

Takas saatinin 1 dakika geçilmesi bile çeklerin karşılıksız yazılmasına neden olabilir.

4. KMH (Kredili Mevduat Hesabı) Eksi Bakiyeler

KMH hesapları eksi bakiyede ise mutlaka artıya geçirilmelidir.

Bazı bankalarda bu hesapların sadece dışardan EFT ile kapatılması gerekmektedir.

Hesaptaki mevcut bakiye ile kapatılan durumlarda bile Merkez Bankası’na gecikme bildirimi yapılabilmektedir.

Her ay gecikmeli tahakkuk ödemeleri, firmanın Kredi Notunu olumsuz etkiler.

3.500 TL’lik bir tahakkuk kaydı dahi bazı firmaların kredi kullanamamasına neden olmuştur.

Bazen bu tür ödenmeyen borçların nedenini firmalara sorduğumuzda “ banka bize bilgi vermedi “ şeklinde bildirimler alıyoruz.

Bankaların bu tür borçlar ile ilgili olarak firmalara bildirim zorunluluğu bulunmamaktadır.

Ancak bu tür borçları mesela takasta çeki olduğunu firmalara yazılı veya sözlü olarak bildiren banka şubeleri de bulunmaktadır.

5. Merkez Bankası Memzuç Kayıtları

Bugün yapılmayan her ödeme, 30.06.2025 tarihli gecikmiş tahakkuk, temerrüt veya ödenmemiş kredi taksidi olarak Merkez Bankası kayıtlarına geçebilir.

Bu durum firmanızın finansal itibarını ve rating notunu ciddi şekilde düşürebilir.

Sonuç olarak; Ay sonu işlemleri ihmal edilmemeli, tüm banka hareketleri mesai bitiminden önce birebir takip edilmelidir.

Küçük görünen meblağlar uzun vadede büyük sorunlara yol açabilir.

Finansal disiplini sürdüren firmalar, güçlü banka ilişkileri ve yüksek rating ile her zaman bir adım öndedir.

Ay sonunda yapılan bir ihmal güvenilirliği sarsabilir.

Firmaların bugünü sorunsuz bir şekilde geçirmelerini diliyorum.

Okumaya devam et

GÜNCEL

Tüzel Kişilerde Mutlak Butlan

Yayınlanma:

|

Yazan:

Tüzel Kişilerde Mutlak Butlan: Şirket, Dernek, Vakıf ve Siyasi Partiler Açısından Hukuki Geçersizlik

Hukuk düzeninde bazı işlemler, baştan itibaren geçersiz sayılır. Bu tür işlemler “mutlak butlan” (yokluk) kavramı ile açıklanır. Türk hukuk sisteminde; şirketler, dernekler, vakıflar ve siyasi partiler gibi tüzel kişiler açısından da bu geçersizlik ciddi sonuçlar doğurur.

Mutlak Butlan Nedir?

Mutlak butlan; hukuka, kamu düzenine, ahlaka veya emredici şekil kurallarına aykırı bir hukuki işlemin başlangıçtan itibaren hükümsüz olması halidir. Bu işlemler sanki hiç yapılmamış gibi değerlendirilir. Mutlak butlan hâlinde:

  • Herkes geçersizliği ileri sürebilir.

  • Mahkemeler re’sen (kendiliğinden) dikkate alır.

  • Zamanaşımı söz konusu değildir.

  • Hukuki sonuç doğurmaz.

1. Şirketlerde Mutlak Butlan

Ticaret hayatında şirketler üzerinden gerçekleştirilen bazı işlemler, hukuki şekil şartlarına ve kanuni kurallara aykırıysa mutlak butlan gündeme gelir.

Örnekler:

  • Geçersiz Kuruluş: Asgari sermaye şartını taşımayan bir anonim şirketin kurulması.

  • Kanuna Aykırı Amaç: Yasa dışı işler (örneğin kaçakçılık) için kurulan şirketler.

  • Şekil Eksikliği: Genel kurul toplantısı, zorunlu çağrı ve nisap şartları olmadan yapılırsa alınan kararlar geçersizdir.

2. Derneklerde Mutlak Butlan

Dernekler Kanunu’na göre, bir derneğin hem kuruluş hem de faaliyet süreçlerinde kamu düzeni ve yasalara uygunluk esastır. Aksi hâlde mutlak butlan söz konusu olur.

Örnekler:

  • Kanunsuz Kuruluş: Dernek tüzüğü, yürürlükteki yasalara aykırıysa (örneğin yasadışı örgüt propagandası içeriyorsa).

  • Geçersiz Genel Kurul: Üyelerin haberi olmadan yapılan toplantıda alınan kararlar hükümsüzdür.

  • Amaç Ahlaka Aykırı: Toplumda nefret, ayrımcılık, ırkçılık gibi ahlaka aykırı fikirleri yayan dernekler geçersiz sayılır.

3. Vakıflarda Mutlak Butlan

Vakıflar, kuruluşlarında sıkı şekil şartlarına tabidir. Bu şartlara uyulmaması hâlinde vakıf tüzel kişiliği oluşmaz.

Örnekler:

  • Resmî Senet Eksikliği: Noter huzurunda düzenlenmeyen vakıf senedi geçersizdir.

  • Mal Varlığı Devri Yoksa: Kurucu tarafından belirtilen taşınmazın vakfa devri yapılmamışsa kuruluş yok hükmündedir.

  • Kamu Düzenine Aykırı Amaç: Terör finansmanı veya ayrımcı amaç güden vakıflar geçersizdir.

4. Siyasi Partilerde Mutlak Butlan

Siyasi partiler, Anayasa’ya ve Siyasi Partiler Kanunu’na uygun olarak faaliyet yürütmek zorundadır. Anayasa Mahkemesi, bu konuda nihai denetim merciidir.

Örnekler:

  • Anayasa’ya Aykırılık: Laiklik, insan hakları, devletin bütünlüğü gibi ilkelere aykırı partiler kapatılır ve işlemleri mutlak butlanla geçersiz sayılır.

  • Usulsüz Kurultay: Parti tüzüğüne aykırı yapılan seçimler geçersizdir.

  • Tüzük ve Program İhlalleri: Toplumsal barışa tehdit oluşturan ifadeler taşıyan programlar yok hükmündedir.

Tüzel Kişilerde Hukuki Ciddiyet Şart

Mutlak butlan, yalnızca bireysel sözleşmelerde değil; kurumların varlığını ve işlemlerini de doğrudan etkileyen bir hükümsüzlük türüdür. Şirketler, dernekler, vakıflar ve siyasi partiler; kuruluş ve faaliyet süreçlerinde şekil, içerik ve amaç yönünden hukuka uygun davranmadıklarında, yaptıkları işlemler geçersiz sayılır. Bu durum, hem kamu düzeninin korunması hem de hukuki güvenliğin sağlanması açısından kritik öneme sahiptir.

Okumaya devam et

Erol Taşdelen

ZENGİNLİK İLLÜZYONU: Gerçek Zenginlik mi, Borçla Alınmış Bir Hayal mi?

Yayınlanma:

|

Günümüzde birçok birey, şirket ve hatta ülke; sahip olduğundan çok daha fazla zenginmiş gibi davranıyor. Lüks arabalar, büyük evler, gösterişli tatiller ve sosyal medyada sergilenen “refah dolu” hayatlar… Ancak tüm bu görüntülerin arkasında çoğu zaman borçla finanse edilen bir tüketim yatıyor.

Bu duruma ekonomi literatüründe “Zenginlik İllüzyonu” adı veriliyor. Yani kişi ya da kurumlar gerçek zenginlik yerine, borçla veya geçici gelirlerle sürdürülen bir refah algısı içinde yaşıyorlar.

BİREYSEL DÜZEYDE ZENGİNLİK İLLÜZYONU

Nasıl oluşur?

  • Kredi kartıyla yapılan lüks harcamalar

  • Taksitle alınan araba, ev, tatil vb.

  • Sosyal medyada sergilenen “lüks yaşam” gösterileri

Gerçek: Sahip olunan varlık değil, borçla finanse edilmiş bir tüketimdir.

Kredi kartıyla alınan pahalı telefonlar, taksitle gidilen lüks tatiller ve gösteriş için yapılan harcamalar… Tüm bu tüketim örnekleri, zenginlik illüzyonunun bireysel düzeydeki tezahürüdür. Kişi, aslında gelecek gelirini bugünden harcamakta, ama kendini “zengin” hissetmektedir.

ŞİRKETLERDE ZENGİNLİK İLLÜZYONU

Nasıl oluşur?

  • Sürekli borçlanarak yapılan yatırımlar

  • Gerçekleşmemiş kârlar üzerinden yapılan büyüme planları

  • Finansal tablolarda şişirilmiş varlıklar

Gerçek: Firmanın nakit akışı sorunlu olabilir, ancak dışarıdan “büyüyen ve zenginleşen şirket” algısı yaratılır.

Bazı firmalar; sürekli kredi kullanarak yatırım yapmakta, borçla büyümektedir. Finansal tablolarda görülen “kâr” çoğu zaman nakit akışıyla desteklenmeyen hayali bir kârdır. Böyle firmalar dışarıdan güçlü görünse de içeride ciddi risk taşır.

DEVLETLERDE ZENGİNLİK İLLÜZYONU

Nasıl oluşur?

  • Aşırı borçlanmayla finanse edilen büyük altyapı projeleri

  • Yapay şekilde düşük faizle genişleyen ekonomi

  • Kısa vadeli döviz girişleriyle büyüyen cari açık

Gerçek: Ekonominin temelleri zayıftır ama halk kendini refah içinde hisseder. Bu, genellikle krizle sonuçlanır (örneğin 2001 Türkiye krizi, 2008 ABD mortgage krizi).

Makroekonomik düzeyde, bazı devletler büyük projeler yaparak vatandaşlarına “refah” algısı yaratır. Ancak bu projelerin finansmanı borçla sağlanıyorsa ve üretim-tasarruf dengesi bozulmuşsa, bu durum sadece geçici bir illüzyondur. Ekonomik kriz kaçınılmaz hale gelir.

Zenginlik İllüzyonunun Nedenleri

  • Tüketim kültürü ve reklamlar

  • Sosyal medya ve gösteriş toplumu

  • Finansal okuryazarlık eksikliği

  • Yatırım yerine tüketimin teşvik edilmesi

  • Kısa vadeli politikalar

ZENGİNLİK İLLÜZYONUNUN SONUÇLARI VE ZARARLARI

  • Gerçek olmayan refah, tasarrufları azaltır.

  • Aşırı borçlanma ekonomiyi kırılgan hale getirir.

  • Kriz anlarında bu illüzyon bir anda dağılır.

  • Sosyal huzursuzluk ve gelir adaletsizliği artar.

GÖSTERİŞ DEĞİL GERÇEK ZENGİNLİK

Gerçek zenginlik; üretim, tasarruf ve sürdürülebilir gelir artışıyla mümkündür. Tüketim ve borçla sürdürülen bir yaşam tarzı, sadece zenginlik illüzyonu yaratır. Bu yanılsamadan kurtulmak için finansal bilinçlenme ve sadeleşme şarttır. Zenginlik illüzyonu, finansal gerçeklerden kopmuş bir algı oyunudur. Ekonomide sürdürülebilir refah; gerçek gelir artışı, üretim gücü ve tasarruf ile olur, borç ve gösterişle değil.

Erol TAŞDELEN-Ekonomist

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.