Connect with us

GÜNDEM

Prof. Dr. Boratav I Batı’da tedirginlik : Çin sosyalizme mi dönüyor?

Yayınlanma:

|

Batı’da Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP’nin) kimi politikaları “Çin’de kapitalizm tehdit altında mı?” diye sorgulanmaya başladı. 

Bu sorgulamaya göz atmaya başlayalım. 

Şi Jinping güven vermiyor…

Trump yönetimi 2020’nin seçim konjonktüründe Çin-karşıtlığını bir soğuk savaşa dönüştürdü; geleneksel anti-komünist söyleme geçti. Doğrudan doğruya ÇKP (ve giderek Genel Sekreter Şi Jinping) “özgür dünyayı tehdit etmekle” suçlandı. Biden yönetimi de “Çin tehdidi” yaklaşımını benzer bir söyleme dayandırmaktadır. 

Büyük Batı medyasında da Çin’deki gelişmeler benzer endişelerle incelenmektedir. Bugünlerde Çin kapitalizmini tehdit ettiği düşünülen kimi uygulamalar mercek altındadır.

Bazılarını sıralayayım: Bilişim teknolojisinde öne çıkan dev şirketleri denetleme, sınırlama, parçalama önlemleri… Eğitim sisteminde varlıklı ailelerin çocukları için önem taşıyan özel dershanelerin yasaklanması… “Ortak refah” sloganı ile başlatılan eşitlikçi bir söylemin öne çıkması… 

Tipik bir tepkiyi BBC’den Stephen McDonell gösterdi: “Değişen Çin: Şi Jinping’in sosyalizme dönüş çabası” (BBC News, 23 Eylül 2021)…

Cumhuriyet’ten Ergin Yıldızoğlu arkadaşımız ise “Maoizm 2.0” başlıklı yazısında bu gelişmeleri “devlet kapitalizmini güçlendiren”, kültürel uzantılar da içeren önemli, galiba olumlu bir dönüşüm olarak değerlendirdi. 

Bu gelişmeler benim için şaşırtıcı olmadı. ÇKP’nin 100’ncü kuruluş yıldönümü vesilesiyle 9 ve 16 Temmuz 2021’de bu köşede yayımlanan iki yazıda (“ÇKP’nin 100’ncü Yıldönümü” ve “Çin Komünist Partisi’nin 2021 ve 2049 Hedefleri”) Şi Jinping’in Çin’de sistemik bir dönüşüm ima eden tasarımının ciddiye alınması gerektiğini savunmuştum.  

Yukarıda değindiğim yenilikleri bu çerçevede tartışmak istiyorum. İlk olarak Parti’nin 100’ncü yıldönümü vesilesiyle yayımlanan bir ÇKP belgesini, yukarıdaki sorunlar açısından değerlendirelim. 

Şi Jinping öncesinin bilançosu

ÇKP Merkez Komitesi’nin ÇKP: Görevleri ve Katkıları başlıklı bir belgesi Xinhua tarafından 26 Ağustos 2021’de yayımlandı (İngilizcesi: “CPC: Its Missions and Contributions”). Metinde yer alan açıklayıcı notlardan Çin dışındaki okurlara da dönük olduğunu anlıyoruz. ÇKP’nin yüz yıllık tarihinin (elbette Şi Jinping yönetiminin gözlükleri ile) kısa bir bilançosu çıkarılmaktadır. 

Bu bilanço, ÇKP tarafından üstlenilen “tarihsel görev” açıklanarak başlatılıyor: “Çin, 5000 yılı aşan bir tarih içinde uygarlığa silinmez katkılar yapmıştı.  Ancak 1840’taki Afyon savaşı sonrasında Çin yarı-feodal ve yarı-sömürge bir topluma dönüştü. Aşağılanmayı kabullenmek zorunda kaldı.”

“Rusya’nın 1917 Ekim Devrimi Marksizm-Leninizm’i Çin’e taşıdı… 1921’de doğuşundan beri ÇKP, Çin işçi sınıfını, Çin halkını, Çin ulusunu temsil etti… Bir Marksist parti olarak ÇKP önceki siyasal hareketlerden farklıydı; özel çıkarlar izlemiyordu. Başlangıcından itibaren kalıcı hedefleri Çin halkının mutluluğu ve Çin ulusunun gençleşmesi oldu.”

“Çin Komünistleri, öncelikle Mao Zedong, Deng Şiaoping, Jiang Zemin, Hu Jintao ve Şi Jinping tarafından temsil edilerek Marksizmi Çin’in gerçeklerine ve geleneksel kültürüne uyarladılar ve ulusal gençleşme hedefine doğru yürüdüler.” Burada sayılan liderlerin adları, ÇKP Programı’nda da yaptıkları katkılar belirtilerek yer almaktadır. 

Dikkat ediniz: ÇKP’nin tarihsel hedefi ulusal gençleşme olarak ifade edilmektedir. Bu milliyetçi hedef, geleneksel sosyalist, komünist örgütlerin sınıfsal söyleminden; son tahlilde sınıfsız bir toplum arayışından farklıdır. 

Öte yandan aynı belge, sınıf mücadelelerinin farklı aşamalarında ÇKP’nin katkılarını da sıralamaktadır: “Komünistler silahlı devrimciler olarak karşı devrimcileri yendi; emperyalizm, feodalizm ve bürokrat-kapitalizme son verdi; 1949’da Çin Halk Cumhuriyeti’ni kurdu. Sosyalist devrimi gerçekleştirerek binlerce yıllık feodalizme, doğası gereği sömürücü ve baskıcı olan sisteme son verdi. Çin’in temel siyasal sistemi olan sosyalizmi oluşturdu. Sosyalizmi inşa ederken Çin ulusunun tarihindeki en kapsamlı ve derin  toplumsal değişimi gerçekleştirdi. ÇKP ve Çin halkı tüm dünyaya gösterdi ki, Çin’i kurtarabilecek, geliştirebilecek tek düzen sosyalizmdir.  

Sosyalizm’in, anti-feodal bir devrim ve bir “siyasal sistem” olarak nitelendirilmesi dikkat çekmelidir. Üretim araçları üzerindeki özel (kapitalist dahil) mülkiyet ilişkilerinin tasfiyesine dönük devrimci dönüşüm vurgulanmamaktadır. 

Nedeni, ÇKP tarihinin 1979 sonrası betimlenirken anlaşılıyor: “ÇKP kararlılıkla reform ve açılmayı uyguladı… ve Çin’e özgü sosyalizmi oluşturdu; sürdürdü ve geliştirdi. Çin, bu sayede ileri derecede merkezî bir planlamadan canlı bir sosyalist piyasa ekonomisine; kapalı bir ülkeden dünyaya açık bir ülkeye dönüştü.” Bu dönüşümlerin üretim ilişkilerine kapitalizmi yerleştiren boyutu değil; “ülkeyi dünyanın ikinci büyük ekonomisine taşıyan ve halkın genel refahını yükselten” katkıları vurgulanacaktır.

ÇKP Merkez Komitesi’nin ÇKP Görevleri ve Katkıları başlıklı belgesi, ÇKP tarihinin farklı aşamalarında, Parti-içi sorunlara, gerilimlere değinmemekte; Şi Jinping yönetiminin ÇKP’nin tarihsel mirasını olduğu gibi sahiplendiğini göstermektedir. 

“Sosyalizm” geri mi geliyor? 

ÇKP’nin 2012 Kongresi ile Genel Sekreterlik görevini devralan Şi Jinping, Parti belgelerinde ve söyleminde “Çin’e özgü sosyalizm” kavramını sürdürdü; ayrıca, Çin’in henüz sosyalizmin ilk aşamasında olduğunu da tekrar ederek… 

Geçmişten devralınan bu söylemde sosyalizm sadece iki anlamda vardır: ÇKP iktidar tekelini “siyasal bir sistem olarak” sürdürmektedir. Bankacılık gibi bazı stratejik sektörler, merkez bankası rezervleri ve çıplak toprak mülkiyeti kamusal veya (tarımdaki gibi) ortaklaşadır. 

Bu açıdan ÇKP programına Şi Jinping önemli bir yenilik getirdi: ÇHC’nin yüzüncü yüzyılının kutlanacağı 2049’da “Çin’i müreffeh, güçlü, demokrat, kültürel olarak gelişmiş, ahenkli, güzel, modern bir sosyalist topluma dönüştürmek” hedefi… 

ÇKP Görevleri ve Katkıları belgesi, 2012 sonrasını, Şi Jinping dönemini de kapsıyor ve sosyalizm hedefine de yer veriyor. Bu dönemde ÇKP liderliğinin önemi ısrarla vurgulanıyor. Marksizm ayrıca öne çıkarılıyor: “Marksizm, ÇKP’yi yönlendiren tek ideolojidir. Marksizm komünizm ideallerini tanımlar; bunları gerçekleştirme araçlarını açıklar. Çin’in kültürel değerleri ile uzlaşmaktadır; onu savunmayı, geliştirmeyi sürdüreceğiz.” 

Belge, ÇKP saflarında sosyalizm hedefinin tartışılmakta olduğunu da açıklıyor. Tartışılan sorulardan örnekler veriliyor: “Sosyalizm nedir; nasıl inşa edilmelidir? ÇKP nasıl bir parti olmalıdır?

Yanıtların aktarıldığı kesimde 2049’daki hedefe ışık tutan tek açıklama ise şöyledir: “Sosyalizmin özü üretici güçleri özgürleştirmek ve geliştirmektir; sömürüye, kutuplaşmaya son vermektir. Sosyalizmin temel gereksinimi ise ortak refahı gerçekleştirmektir.” 

Nasıl değerlendirebiliriz? “Üretici güçlerin gelişmesi”, belki son tahlilde sosyalizme yol açabilir; ama herhalde “sosyalizmin özü” değildir. 

Çin toplumunun özellikleri içinde “sömürüye son” hedefi, kapitalist üretim ilişkilerinin tasfiyesini gerektirir. Belgede birkaç kere tekrar edilen ortak refah hedefi ise, bu tür devrimci bir adımı değil, gelir ve servet eşitsizliğini hafifleten “daha yumuşak” yöntemleri akla getirmektedir. 

2021 ÇKP belgeleri, izleyebildiğim kadarı ile, geleceğin Çin sosyalizmi için bunları içermektedir. 

Batı burjuva basınında “Çin kapitalizmine son mu veriliyor?” sorusunu tetikleyen uygulamaları önümüzdeki hafta gözden geçirmek istiyorum. 

Okumaya devam et

Ali Coşkun

30 HAZİRAN: AY SONU UYARILARI

Yayınlanma:

|

Yazan:


Bugün ay sonu olup firmaların finansal sorumluluklarını eksiksiz yerine getirmesi gereken çok önemli bir gündür. Ayrıca yılın ikinci bilanço dönemidir.

Aşağıdaki hususlara azami dikkat edilmesi, firmanızın kredi notu ve bankalarla olan itibarınızın korunması açısından büyük önem taşımaktadır.

Bugüne özel firmaların yapması gerekenler;

1. Banka Borçlarının Kontrolü ve Ödemesi

Çalıştığınız tüm bankalarla sabah erkenden irtibata geçerek; kredi taksitleri, komisyonlar, BCH, KMH, Ek hesap, devre faizleri gibi ödenmesi gereken bir borç olup olmadığını mutlaka yazılı (e-posta) veya sözlü olarak teyit ediniz.

Varsa bu borçlar gün içinde acilen ödenmelidir.

Para transferi gerçekleştirilmiş olsa dahi saat 17.00’den önce banka hesapları kontrol edilmeli, sistemin bu borçları otomatik tahsil edip etmediği bizzat teyit edilmelidir. Sistemsel gecikmeler yaşanabilmektedir.

2. DBS Komisyonları (Doğrudan Borçlandırma Sistemi)

Bazı bankalarda DBS komisyonları manuel olarak tahsil edilmektedir.

Bu nedenle yalnızca para transferi yapmak yeterli olmayabilir.

İlgili komisyonların tahsil edilip edilmediği saat 17.00’den önce mutlaka kontrol edilmelidir.

3. Takas Çek Ödemeleri

Bugün bankalarda yoğunluk yaşanabileceğinden, takas çek ödemeleri son dakikaya bırakılmamalıdır.

Sistemsel problemler ya da personel hataları nedeniyle çek takası gecikebilir.

Takas saatinin 1 dakika geçilmesi bile çeklerin karşılıksız yazılmasına neden olabilir.

4. KMH (Kredili Mevduat Hesabı) Eksi Bakiyeler

KMH hesapları eksi bakiyede ise mutlaka artıya geçirilmelidir.

Bazı bankalarda bu hesapların sadece dışardan EFT ile kapatılması gerekmektedir.

Hesaptaki mevcut bakiye ile kapatılan durumlarda bile Merkez Bankası’na gecikme bildirimi yapılabilmektedir.

Her ay gecikmeli tahakkuk ödemeleri, firmanın Kredi Notunu olumsuz etkiler.

3.500 TL’lik bir tahakkuk kaydı dahi bazı firmaların kredi kullanamamasına neden olmuştur.

Bazen bu tür ödenmeyen borçların nedenini firmalara sorduğumuzda “ banka bize bilgi vermedi “ şeklinde bildirimler alıyoruz.

Bankaların bu tür borçlar ile ilgili olarak firmalara bildirim zorunluluğu bulunmamaktadır.

Ancak bu tür borçları mesela takasta çeki olduğunu firmalara yazılı veya sözlü olarak bildiren banka şubeleri de bulunmaktadır.

5. Merkez Bankası Memzuç Kayıtları

Bugün yapılmayan her ödeme, 30.06.2025 tarihli gecikmiş tahakkuk, temerrüt veya ödenmemiş kredi taksidi olarak Merkez Bankası kayıtlarına geçebilir.

Bu durum firmanızın finansal itibarını ve rating notunu ciddi şekilde düşürebilir.

Sonuç olarak; Ay sonu işlemleri ihmal edilmemeli, tüm banka hareketleri mesai bitiminden önce birebir takip edilmelidir.

Küçük görünen meblağlar uzun vadede büyük sorunlara yol açabilir.

Finansal disiplini sürdüren firmalar, güçlü banka ilişkileri ve yüksek rating ile her zaman bir adım öndedir.

Ay sonunda yapılan bir ihmal güvenilirliği sarsabilir.

Firmaların bugünü sorunsuz bir şekilde geçirmelerini diliyorum.

Okumaya devam et

GÜNCEL

Tüzel Kişilerde Mutlak Butlan

Yayınlanma:

|

Yazan:

Tüzel Kişilerde Mutlak Butlan: Şirket, Dernek, Vakıf ve Siyasi Partiler Açısından Hukuki Geçersizlik

Hukuk düzeninde bazı işlemler, baştan itibaren geçersiz sayılır. Bu tür işlemler “mutlak butlan” (yokluk) kavramı ile açıklanır. Türk hukuk sisteminde; şirketler, dernekler, vakıflar ve siyasi partiler gibi tüzel kişiler açısından da bu geçersizlik ciddi sonuçlar doğurur.

Mutlak Butlan Nedir?

Mutlak butlan; hukuka, kamu düzenine, ahlaka veya emredici şekil kurallarına aykırı bir hukuki işlemin başlangıçtan itibaren hükümsüz olması halidir. Bu işlemler sanki hiç yapılmamış gibi değerlendirilir. Mutlak butlan hâlinde:

  • Herkes geçersizliği ileri sürebilir.

  • Mahkemeler re’sen (kendiliğinden) dikkate alır.

  • Zamanaşımı söz konusu değildir.

  • Hukuki sonuç doğurmaz.

1. Şirketlerde Mutlak Butlan

Ticaret hayatında şirketler üzerinden gerçekleştirilen bazı işlemler, hukuki şekil şartlarına ve kanuni kurallara aykırıysa mutlak butlan gündeme gelir.

Örnekler:

  • Geçersiz Kuruluş: Asgari sermaye şartını taşımayan bir anonim şirketin kurulması.

  • Kanuna Aykırı Amaç: Yasa dışı işler (örneğin kaçakçılık) için kurulan şirketler.

  • Şekil Eksikliği: Genel kurul toplantısı, zorunlu çağrı ve nisap şartları olmadan yapılırsa alınan kararlar geçersizdir.

2. Derneklerde Mutlak Butlan

Dernekler Kanunu’na göre, bir derneğin hem kuruluş hem de faaliyet süreçlerinde kamu düzeni ve yasalara uygunluk esastır. Aksi hâlde mutlak butlan söz konusu olur.

Örnekler:

  • Kanunsuz Kuruluş: Dernek tüzüğü, yürürlükteki yasalara aykırıysa (örneğin yasadışı örgüt propagandası içeriyorsa).

  • Geçersiz Genel Kurul: Üyelerin haberi olmadan yapılan toplantıda alınan kararlar hükümsüzdür.

  • Amaç Ahlaka Aykırı: Toplumda nefret, ayrımcılık, ırkçılık gibi ahlaka aykırı fikirleri yayan dernekler geçersiz sayılır.

3. Vakıflarda Mutlak Butlan

Vakıflar, kuruluşlarında sıkı şekil şartlarına tabidir. Bu şartlara uyulmaması hâlinde vakıf tüzel kişiliği oluşmaz.

Örnekler:

  • Resmî Senet Eksikliği: Noter huzurunda düzenlenmeyen vakıf senedi geçersizdir.

  • Mal Varlığı Devri Yoksa: Kurucu tarafından belirtilen taşınmazın vakfa devri yapılmamışsa kuruluş yok hükmündedir.

  • Kamu Düzenine Aykırı Amaç: Terör finansmanı veya ayrımcı amaç güden vakıflar geçersizdir.

4. Siyasi Partilerde Mutlak Butlan

Siyasi partiler, Anayasa’ya ve Siyasi Partiler Kanunu’na uygun olarak faaliyet yürütmek zorundadır. Anayasa Mahkemesi, bu konuda nihai denetim merciidir.

Örnekler:

  • Anayasa’ya Aykırılık: Laiklik, insan hakları, devletin bütünlüğü gibi ilkelere aykırı partiler kapatılır ve işlemleri mutlak butlanla geçersiz sayılır.

  • Usulsüz Kurultay: Parti tüzüğüne aykırı yapılan seçimler geçersizdir.

  • Tüzük ve Program İhlalleri: Toplumsal barışa tehdit oluşturan ifadeler taşıyan programlar yok hükmündedir.

Tüzel Kişilerde Hukuki Ciddiyet Şart

Mutlak butlan, yalnızca bireysel sözleşmelerde değil; kurumların varlığını ve işlemlerini de doğrudan etkileyen bir hükümsüzlük türüdür. Şirketler, dernekler, vakıflar ve siyasi partiler; kuruluş ve faaliyet süreçlerinde şekil, içerik ve amaç yönünden hukuka uygun davranmadıklarında, yaptıkları işlemler geçersiz sayılır. Bu durum, hem kamu düzeninin korunması hem de hukuki güvenliğin sağlanması açısından kritik öneme sahiptir.

Okumaya devam et

Erol Taşdelen

ZENGİNLİK İLLÜZYONU: Gerçek Zenginlik mi, Borçla Alınmış Bir Hayal mi?

Yayınlanma:

|

Günümüzde birçok birey, şirket ve hatta ülke; sahip olduğundan çok daha fazla zenginmiş gibi davranıyor. Lüks arabalar, büyük evler, gösterişli tatiller ve sosyal medyada sergilenen “refah dolu” hayatlar… Ancak tüm bu görüntülerin arkasında çoğu zaman borçla finanse edilen bir tüketim yatıyor.

Bu duruma ekonomi literatüründe “Zenginlik İllüzyonu” adı veriliyor. Yani kişi ya da kurumlar gerçek zenginlik yerine, borçla veya geçici gelirlerle sürdürülen bir refah algısı içinde yaşıyorlar.

BİREYSEL DÜZEYDE ZENGİNLİK İLLÜZYONU

Nasıl oluşur?

  • Kredi kartıyla yapılan lüks harcamalar

  • Taksitle alınan araba, ev, tatil vb.

  • Sosyal medyada sergilenen “lüks yaşam” gösterileri

Gerçek: Sahip olunan varlık değil, borçla finanse edilmiş bir tüketimdir.

Kredi kartıyla alınan pahalı telefonlar, taksitle gidilen lüks tatiller ve gösteriş için yapılan harcamalar… Tüm bu tüketim örnekleri, zenginlik illüzyonunun bireysel düzeydeki tezahürüdür. Kişi, aslında gelecek gelirini bugünden harcamakta, ama kendini “zengin” hissetmektedir.

ŞİRKETLERDE ZENGİNLİK İLLÜZYONU

Nasıl oluşur?

  • Sürekli borçlanarak yapılan yatırımlar

  • Gerçekleşmemiş kârlar üzerinden yapılan büyüme planları

  • Finansal tablolarda şişirilmiş varlıklar

Gerçek: Firmanın nakit akışı sorunlu olabilir, ancak dışarıdan “büyüyen ve zenginleşen şirket” algısı yaratılır.

Bazı firmalar; sürekli kredi kullanarak yatırım yapmakta, borçla büyümektedir. Finansal tablolarda görülen “kâr” çoğu zaman nakit akışıyla desteklenmeyen hayali bir kârdır. Böyle firmalar dışarıdan güçlü görünse de içeride ciddi risk taşır.

DEVLETLERDE ZENGİNLİK İLLÜZYONU

Nasıl oluşur?

  • Aşırı borçlanmayla finanse edilen büyük altyapı projeleri

  • Yapay şekilde düşük faizle genişleyen ekonomi

  • Kısa vadeli döviz girişleriyle büyüyen cari açık

Gerçek: Ekonominin temelleri zayıftır ama halk kendini refah içinde hisseder. Bu, genellikle krizle sonuçlanır (örneğin 2001 Türkiye krizi, 2008 ABD mortgage krizi).

Makroekonomik düzeyde, bazı devletler büyük projeler yaparak vatandaşlarına “refah” algısı yaratır. Ancak bu projelerin finansmanı borçla sağlanıyorsa ve üretim-tasarruf dengesi bozulmuşsa, bu durum sadece geçici bir illüzyondur. Ekonomik kriz kaçınılmaz hale gelir.

Zenginlik İllüzyonunun Nedenleri

  • Tüketim kültürü ve reklamlar

  • Sosyal medya ve gösteriş toplumu

  • Finansal okuryazarlık eksikliği

  • Yatırım yerine tüketimin teşvik edilmesi

  • Kısa vadeli politikalar

ZENGİNLİK İLLÜZYONUNUN SONUÇLARI VE ZARARLARI

  • Gerçek olmayan refah, tasarrufları azaltır.

  • Aşırı borçlanma ekonomiyi kırılgan hale getirir.

  • Kriz anlarında bu illüzyon bir anda dağılır.

  • Sosyal huzursuzluk ve gelir adaletsizliği artar.

GÖSTERİŞ DEĞİL GERÇEK ZENGİNLİK

Gerçek zenginlik; üretim, tasarruf ve sürdürülebilir gelir artışıyla mümkündür. Tüketim ve borçla sürdürülen bir yaşam tarzı, sadece zenginlik illüzyonu yaratır. Bu yanılsamadan kurtulmak için finansal bilinçlenme ve sadeleşme şarttır. Zenginlik illüzyonu, finansal gerçeklerden kopmuş bir algı oyunudur. Ekonomide sürdürülebilir refah; gerçek gelir artışı, üretim gücü ve tasarruf ile olur, borç ve gösterişle değil.

Erol TAŞDELEN-Ekonomist

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.