Connect with us

EKONOMİ

BÜLTEN: Petrol ürünleri üzerindeki ÖTV tutarlarında majör şekilde artırıma gidildi

Yayınlanma:

|

Geride bıraktığımız haftaya ABD’de açıklanan enflasyon verilerinin neden olduğu iyimserlik damga vurdu. FED’in uyguladığı ‘antibiyotiğin’ işe yaradığı ve manşet enflasyonun son 27 ayın en düşük seviyesine gerileyerek soğumaya başlaması ile doların piyasa kuru olan DXY 101 seviyesindeki kritik desteğinin altına 15 ay sonra ilk kez sarktı. Doların değer kaybetmesi, para birimlerine de yansırken, EUR soluğu 1,1250 ; kraliyet aslanı Sterlin ise 1,31 seviyesinde alarak son 17 ayın zirvesine yükseldi.

Piyasalar, faiz artırım döngüsünde artık sona gelindiğini veya 26 Temmuz olağan toplantısında son bir kez daha 25 baz puan faiz artırarak (bu ihtimal %94 olasılıkla fiyatlanıyor) FED’in kenara çekileceğine iyice ikna olmaya başlamışlar ki risk iştahında da yükseliş genele yayıldı. Kripto cenahında amiral gemi Bitcoin 31bin doların kıyısında ve son 1 yılın zirvesinde zemin kuvvetlendirirken, Ripple ise psikoloji 1 dolar seviyesinin kıyısına kadar neredeyse geldi.

Kıymetli metaller cephesine ise altının ons fiyatı haziran ayında 1,900 dolar seviyesinde bulmuş olduğu desteğin ve dolar zayıflığının da yardımı ile her daim önemsediğimiz 1,965 dolar teknik seviyesini bir kez daha test etti. Nefesi yeterse (1,965 dolar seviyesinin üzerinde olsası bir haftalık kapanış) daha da yukarıda 2bin dolar seviyelerinin çok da uzak bir ihtimal olarak görmüyoruz. Ekonomik şartların toparlanmaya başladığına yönelik inançla Brent cinsi ham petrolün varil fiyatının son 3 hafta kabaca 10 dolar artış kaydederken, diğer tarafta TL’nin değer kaybının da devam etmesi ile petrol ürünlerine zam haberleri hem KKTC’de hem de Türkiye’de gecikmedi.

Benzin ve motorinin litre fiyatına gelen zamdan hemen sonra her ikisinden de alınan ÖTV ve KDV artırıldı. Böylece yapılan fiyat artışları vergi artışlarıyla birleşince şimdiye dek yapılmış en yüksek fiyat artışı ortaya çıkmış oldu. Benzer vergi artışları doğalgaza da gelmiş durumda. Benzine hafta sonu yapılan ‘okkalı’ zam ardından akaryakıta litre başına ~ 6 TL ilave zam gelirken, bütçeye yıllık katkısının 200 milyar TL civarında olacağı öngörülüyor. Hane halkının harcanabilir geliri ise her geçen gün daha da eriyor!

TCMB’nin uzun bir süre politika faizini enflasyonun altında belirleyerek yapmış olduğu politika hatasının sonuçlarını görmeye devam ediyoruz. Son zamların Temmuz ayı enflasyonunu en az %2 yukarı çekmesi bekleniyor. Yeri gelmişken bir dipnot düşeyim: KKTC’de Haziran enflasyonu, döviz kurunun 20 TL’den 26 TL’ye yükselmesi ile bir ayda %11,44 artarken, Türkiye’de ise TÜFE sadece %3,92 artış gösterdi. Temmuz’da nereden bakılırsa bakılsın ciddi bir artış yaşanması kaçınılmaz görünüyor. TCMB katılımcı anketine göre de enflasyon beklentisi yılın zirvesine yükseldi.

Döviz piyasasında kamunun tam saha presini gevşetmesi ile TCMB’nin konsolide bazda net döviz pozisyonunda 9 Haziran’dan bu yana yaklaşık 19 milyar dolar iyileşti; toplam rezervler ise son 1 ayda 11 milyar dolar arttı. Yabancının TL varlıklara olan ilgisinin de yeniden canlanması ile son 5 haftada hisse senetlerine 1,4 milyar dolar giriş olurken, BDDK verilerine göre KKM stok bakiyesi 107 milyar TL (~ 4 milyar dolar) daha artış kaydederek 110 milyar dolar seviyesine dayandı. Son dönemde KKM mevduat faizi ile klasik TL mevduata verilen faiz oranının aynı olması, tüm mevduatı tabir caizse KKM’ye itti. Bir dip not olarak 3 aya kadar vadeli TL mevduatın iki hafta önce faizi %41,98 seviyesinden %37,83 seviyesine gerilediğini de not düşelim.

Dünya son günlerde kavurucu sıcaklar ile uğraşırken, küresel mali piyasaları ise bu hafta yoğun bir veri akışı bekliyor. ABD’de 2. çeyrek dönemi finansalları bankalar ile start aldı. Citigroup finansalları trading (alım – satım) kârında düşüş ile piyasaları mutsuz ederken, JP Morgan ve Wells Fargo yüksek faiz gelirlerinin etkisi ile hafifçe de olsa olumlu etkide bulundu. Haftanın son iş gününü ABD borsaları yatay tamamlarken, yeni gün başlangıcında Asya piyasalarında hafif de olsa satıcılı bir seyir görüyoruz. Çin’de açıklanan büyüme verisinin zayıf tarafta kalması ve beklentiyi karşılayamaması, politika yapıcılar üzerinde ekonomik aktiviteyi desteklemek için daha fazla teşvik sağlanması noktasında baskı kurarken, Şangay borsası %1 geriledi.

Bu haftanın önemli gündem maddeleri arasında TCMB’nin Perşembe günü sonuçlanacak olağan PPK toplantısı merakla bekleniyor. Anketler 500 baz puan artışa imkân tanırken, acaba yine yüksek oranda bir beklenti mi fiyatlanıyor sorusunun da kendimize sormadan edemiyoruz. Nihayetinde politika faizinin %25 seviyesine geleceğini ön görsek de, adımların hızlı atılmayacağını düşünüyoruz. PPK toplantısı ile birlikte adeta durma noktasına gelen tüketici kredilerinin de nasıl bir seyir izlediğini takip edeceğiz.

Bu arada, yurtdışı finansal kaynak arayışı kapsamında Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suudi Arabistan, BAE ve Katar turu başlarken, Bakan Şimşek ve TCMB Erkan Delhi’de G20 Zirvesine katılıyor. Yüzümüzü güldüren bir haberle bültenimizi tamamlamak istiyoruz: Türkiye Kadın Voleybol Milli takımı, Çin’i yenip Milletler Ligi şampiyonu olarak tarihteki en önemli başarısını kaydetti.

TCMB’nin konsolide bazda net döviz pozisyonunda yaşanan günlük değişim

TCMB, dövizden dönen ve KKM yapanlardan ve ihracat bedellerinin %40 kısmını alarak döviz rezervlerini artırıyor. Akabinde, dolar talep edene de (mesela ithalat yapan) satıyor. Aldığından fazlasını satarken net döviz pozisyonu hızla düşerken, aldığından daha azını satınca da net pozisyonu iyileşiyor.

1689567467bc8cf02671f69c26d07c80b1b7c58d92_1_1200.jpg

Konut İstatistikleri

TÜİK verilerine göre Haziran ayında 83,636 konut satıldı. Bu rakam son 4 ayın en düşüğü. Yıllık bazda bakıldığında ise %44,4 daha düşük. Raporun detaylarında, ikinci el satışların daha yoğun olduğunu (konut üretimi canlı değil) satışların ise sadece %16’sı ipotekli görünüyor! Demek ki kredi faizlerinin yükselmesi ve alım gücünün de erimesi ile konut satışlarını olumsuz bir seyir izliyor. Öte yandan Haziran’da geçen yılın aynı döneminde yabancıya 2,625 konut satılmış: geçen yılın aynı dönemine göre satışlar 1/3’e inmiş (grafik kırmızı). Rusya ise liderliği kimseye kaptırmamış.

1689567468ebdb9b6e98e7ae34dd2250dda1905b91_2_1200.jpg

iktisatbank

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Mevcut Enflasyon ve Faiz Oranlarıyla Yatırımcı Yeni Yatırım Yapar mı?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yüksek enflasyon oranının getirdiği yüksek faiz politikası haliyle başta ticari krediler olmak üzere tüm kredi türlerinde de faiz oranlarının artmasına neden oluyor.Şu an kredibilitesi yüksek ve ekonomik olarak büyük hacimlere sahip şirketler dahi piyasadan % 50 TL faiz oranları ile borçlanabiliyor. KOBİ vb. gibi diğer işletmelerin kullanabildikleri kredilerin faiz oranları ise % 60 bandını aşmış durumda.

Peki kredi piyasası açısından tek kötü haber faiz oranlarının yükselmiş olması mı? Maalesef hayır, bankaların kredi verme iştahı da azalmış durumda ve haliyle eskiye nazaran parasal olarak da verilen kredilerin büyüme hızında da ciddi bir yavaşlama görülmekte.Nitekim kredilerin mevduata oranı (KMO)% 80-90 bandına gerilemiş durumda..

Yeterince kredi bulunsa dahi mevcut faiz oranları düşünüldüğünde yatırımcının yatırım yapması da sanıldığı kadar kolay görünmemekte. Malumunuz yatırımcının işletmesine koyduğu sermayenin getirisi asgari olarak risksiz faiz oranı olan hazine kağıtlarının ya da banka mevduat getirisinden fazla olmalı ki yatırımcı risk alarak yatırım yapsın. Üstelik gelir kaybı nedeniyle tüketici talebinin azaldığı hem de yüksek işsizlik sebebiyle kişilerin gelecekte elde etmeyi umdukları gelirleri elde edip edemeyeceklerinden emin olmamaları da onları harcama bakımından daha da muhafazakar hale getirmişken bunu başarmak gerçekten daha da zorlaşıyor.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

Okumaya devam et

EKONOMİ

Geleceğin Uzun Tarihi: Hayaller, Teknoloji ve Gerçeklik Arasında Bir Yolculuk

Yayınlanma:

|

İnsanlık tarihi, geçmişin izlerini taşırken geleceğe dair umutlar, korkular ve öngörülerle şekillenmiştir. Teknoloji ilerledikçe bu gelecek tahayyülleri daha somut, daha ulaşılabilir ve bir o kadar da kontrol edilebilir hale geldi. Nicole Kobie’nin kaleme aldığı The Long History of the Future” (Geleceğin Uzun Tarihi), tam da bu noktada devreye giriyor: Geleceğin ne olduğuna, kim tarafından kurgulandığına ve nasıl yönlendirildiğine ışık tutuyor.

Gelecek Fikri Yeni Değil, Ama Daha Güçlü

Kobie, geleceğe dair düşünmenin yeni bir refleks olmadığını vurguluyor. Antik çağlardan bugüne kehanetler, ütopyalar, distopyalar ve bilimkurgu eserleri aracılığıyla insanlar kendi zamanlarını aşan kurgular üretmişlerdir. Ancak asıl dikkat çekici olan, bu kurguların bireylerin değil; hükümetlerin, şirketlerin ve teknoloji elitlerinin elinde birer araç haline gelmesidir.

Silikon Vadisi’nin “Geleceği” Satın Alması

Günümüzde geleceği tanımlayan en güçlü aktörler teknoloji şirketleri. Silikon Vadisi merkezli bu yapılar, yalnızca yeni teknolojiler üretmekle kalmıyor; bu teknolojilerin hayal ettirdiği geleceği de pazarlıyor. Nicole Kobie’ye göre bu “gelecek satışı”, kapitalist sistemin en sofistike manipülasyonlarından biri. Çünkü artık insanlar, daha iyi bir geleceği hayal etmek yerine, sunulan vizyonlara razı olmayı tercih ediyor.

Bilimkurgu ve Politik Gerçeklik

Kobie, bilimkurgu edebiyatının ve filmlerinin yalnızca eğlence değil, politik bir arka plana sahip olduğunu savunuyor. 1984, Brave New World, Black Mirror gibi eserler birer uyarı değil, zamanla “olası senaryolara” dönüşüyor. Bu da gelecek tahayyüllerinin aslında günümüz karar vericileri tarafından birer araç olarak nasıl kullanıldığını ortaya koyuyor.

Teknoloji Tarafsız Değildir

Yazar, teknolojinin asla tarafsız olmadığını açıkça ifade ediyor. Hangi teknolojinin geliştirileceği, kimler için geliştirileceği ve hangi ihtiyaçlara cevap vereceği tamamen ideolojik kararlarla belirleniyor. Yapay zeka, gözetim sistemleri, uzay yolculukları veya dijital ekonomi: Hepsi birer gelecek inşasıdır. Ancak bu gelecek, herkes için eşit derecede ulaşılabilir değil.

Hayal Edilen Gelecek mi, Dayatılan Gelecek mi?

Kitabın temel sorusu şu: Gelecek gerçekten insanlığın ortak aklıyla mı belirleniyor, yoksa güçlülerin çıkarına göre mi kurgulanıyor?

Nicole Kobie’nin cevabı net: Bugün bize “ilerleme” adı altında sunulan çoğu şey, belirli çevrelerin çıkarlarına hizmet eden bir gelecek tasarımıdır. Bu tasarım, medya yoluyla yaygınlaştırılır, teknolojiyle pazarlanır ve politikalarla meşrulaştırılır.

Nicole Kobie The Long History of the Future – Narrative Species

Geleceği Kimin İçin Tasarlıyoruz?

“Geleceğin Uzun Tarihi”, sadece teknolojiye veya inovasyona değil, bu olguların arkasındaki güç ilişkilerine dikkat çeken önemli bir eser. Nicole Kobie, okura şu çağrıyı yapıyor:

“Geleceği başkalarının kurgulamasına izin vermeyin.”

Çünkü bir toplumun geleceği, ancak kolektif akıl ve etik bir vizyonla kurgulandığında adil ve sürdürülebilir olabilir. Aksi halde geleceğimiz, geçmişin hatalarına benzeyen ama daha sofistike bir kabusa dönüşebilir.

Okumaya devam et

EKONOMİ

Yaşayan Ölüler Aramızda: Finansal Zombi Krizi

Yayınlanma:

|

Ekonomide görünmez ama hissedilen bir tehlike var: Zombi şirketler. Gelirleri borçlarının faizini bile karşılamayan, piyasada sadece dış desteklerle ayakta kalan bu firmalar, yalnızca kendi varlıklarını değil, tüm ekonomik yapının sağlığını tehdit ediyor.

Zombi Şirket Nedir?

Zombi şirketler, faaliyetlerinden elde ettikleri kazançla borçlarının faizini dahi ödeyemeyen, ancak çeşitli yollarla piyasada tutulan işletmelerdir. Bu yollar arasında:

  • Sürekli borç çevrimi

  • Siyasi baskılarla alınan krediler

  • İflas erteleme ya da konkordato kullanımı

  • Kamu bankaları veya fonları yoluyla yapılan kurtarmalar

bulunur. Bu firmalar aslında çoktan iflas etmişlerdir; ancak piyasa gerçekleri bunu henüz kayda geçmemiştir.

Ekonomiye Verdikleri Zararlar

1. Kaynakların İsrafı

Finansal sistemde sınırlı olan kaynaklar (kredi, iş gücü, teşvik vb.) verimli firmalara değil, aslında çoktan ölmüş bu “zombilere” aktarılır. Bu durum, ekonomik büyümenin kalitesini bozar.

2. Rekabetin Bozulması

Zombi firmalar, zarar etmelerine rağmen piyasada kalabildikleri için fiyatları baskılar, daha sağlıklı ve verimli firmaların piyasadan çıkmasına neden olur. Bu da yenilikçiliği ve teknolojik gelişmeyi engeller.

3. Banka Bilançolarında Risk

Bankalar zombi firmalara kredi verdikçe tahsil edilemeyen alacaklar artar. Sorunlu krediler (NPL) yükselir ve banka sistemine duyulan güven zedelenir.

4. Yatırımcı Güvensizliği

Piyasada “kimin sağlıklı kimin batık” olduğu belli olmaz. Şeffaflık kaybolur. Bu da doğrudan yatırımların ve risk iştahının düşmesine yol açar.

5. Verimlilik Kaybı

Zombi firmalar büyüme rakamlarını yapay olarak şişirebilir ama toplam faktör verimliliği düşer. Ekonomi görünürde büyürken, içeride çürümeye başlar.

Türkiye Örneği: Sessiz Kriz

Türkiye’de özellikle son yıllarda düşük faiz politikaları ve kredi genişlemesi, zombi firmaların sayısını artırdı.

  • KGF destekli krediler,

  • İflas erteleme/kurtarma kültürü,

  • Siyasi olarak ayakta tutulan kamu projeleri,

bu yapıyı besledi. Bu durum, verimli firmaları cezalandırırken, “ölü şirketlerin” yaşamaya devam ettiği bir ekonomik iklim yarattı.

Ekonomik Risk: Zincirleme Çöküş

Faizler yükseldiğinde veya destekler çekildiğinde bu zombi firmalar zincirleme şekilde batmaya başlar. Bu da domino etkisiyle:

  • Bankacılık krizine,

  • İşsizlik artışına,

  • Güvensizlik ortamına,

neden olabilir. Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı konkordato patlaması bu riski açıkça göstermektedir.

Yaşayan Ölülerden Kurtulmak

Ekonominin sağlıklı işleyebilmesi için kaynakların doğru yönlendirilmesi şarttır. Zombi şirketlerin desteklenmesi değil, piyasa içi doğal seleksiyonun işlemesi, güçlü firmaların güçlenmesi gerekir.

Zombi ortamı kısa vadede siyasi rahatlama getirse de uzun vadede büyümenin yapısını çürütür.

Erol TAŞDELEN-Ekonomist    www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.