Connect with us

GÜNCEL

Türkiye, sürdürülebilir ekonomik büyüme için endüstriyel ortaklığa katılım belgesini imzaladı

Yayınlanma:

|

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, günümüzün rekabetçi küresel ortamında bölgesel iş birliğinin öneminin arttığına değinerek, “Sürdürülebilir kalkınma hedeflerimize ulaşmak için teknoloji odaklı yaklaşımla iş birlikçi projeler hayati önem taşıyacak. Türkiye, ekonomik çıkarların ötesinde, tüm üye devletlerde iş birliğini geliştirmeye derinden kararlıdır. Biz sadece ortak değiliz; biz kardeşiz, eski dostuz, güzel ve bereketli bölgemizin koruyucularıyız. Bu büyük bağlar iş birliğimizi güçlendirmelidir.” dedi.

Bakan Kacır, Katar’da “Sürdürülebilir Ekonomik Kalkınma için Sanayi Ortaklığı Yüksek Komite Toplantısı’na katıldı. Kacır, burada yaptığı konuşmada Türkiye’nin, Sürdürülebilir Ekonomik Kalkınma için Sanayi Ortaklığı kapsamında 2022 yılında başlatılan çalışmalara büyük değer verdiğini söyledi. Bu girişimin, tedarik zinciri güvenliğinin güçlendirilmesinde, yerelleşmenin teşvik edilmesinde, entegre katma değerli üretimin teşvik edilmesinde ve nihai olarak üye ülkeler arasında sürdürülebilirlik odaklı ekonomik büyümeye ve çeşitlenmeye katkıda bulunulmasında önemli bir rol oynadığını kaydeden Kacır, “Bu, günümüz konjonktüründe refah ve refahın en önemli katsayısı olan karşılıklı bağımlılık yoluyla bölgesel barış ve istikrara mutlaka katkı sağlayacaktır. Bu ortaklığın büyük potansiyelinin bilincinde olarak, Türkiye’nin katılımının tüm ortak ülkelere önemli faydalar sağlayacağından eminiz. Ayrıca Katar’ın katılımı endüstriyel iş birliğini daha da geliştirecek ve çeşitli sektörlerde daha sağlam iş birliklerinin önünü açacak.” dedi.

“TÜRKİYE’DE 83 BİNDEN FAZLA ULUSLARASI ŞİRKET FAALİYET GÖSTERİYOR”

Kacır, Türkiye’nin, dirençli ve hızlı büyüyen ekonomisiyle iş dostu politikalar, derin bir yetenek havuzu ve Avrupa, Asya ve Afrika arasında köprü oluşturan stratejik pazar erişimi sunduğunu belirterek, “Türkiye, 4 saatlik uçuş mesafesi içerisinde 1,3 milyar nüfusa ve Avrupa, Asya ve Afrika’da toplam 28 trilyon GSYİH değerinde bir pazara kolay erişim imkanı sunuyor. AB ile Gümrük Birliği, Türkiye’de üretilen ürünlerin bu pazarlara gümrük vergisi olmadan girebilmesini sağlıyor. Güçlü üretim tabanı, dinamik iş gücü ve gelişmiş lojistik altyapısıyla Türkiye, çok uluslu şirketlerin Ar-Ge merkezleri, tasarım birimleri, satın alma ofisleri, lojistik merkezleri ve bölge genel merkezlerini işlettiği bölgesel bir güç merkezine dönüşmüştür. Şu anda Türkiye’de 83 binden fazla uluslararası şirket aktif olarak faaliyet göstermektedir. Küresel değer zincirlerine entegre olma yeteneğimiz, hem ihracat ürünlerimizi hem de pazarlarımızı çeşitlendirmemize ve sürdürülebilir ekonomik büyüme sağlamamıza olanak tanıdı. Ayrıca, yüksek katma değerli ve teknolojik açıdan gelişmiş üretime olan güçlü bağlılığımız, küresel rekabet gücümüzü önemli ölçüde artırdı. Yalnızca geçtiğimiz yıl toplam ihracatımızın yüzde 41’ini orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürünler oluşturdu. Türkiye, 2024 yılında ihracatta tarihi bir dönüm noktasına ulaşarak 262 milyar doları aştı. İhracatımızın yüzde 94,1’ini sanayi ürünleri oluşturuyor.” ifadesini kullandı.

“MADEN ÇEŞİTLİLİĞİ BAKIMINDAN 10’NCU BÜYÜK ÜLKEYİZ”

“Türkiye’nin geniş yeteneklerinin bu ortaklığın stratejik hedeflerine önemli katkı sağlayacağından eminim” diyen Kacır konuşmasına şöyle devam etti:

“Verimli topraklarımız ve farklı iklim koşullarımız güçlü bir tarım sektörünü garanti etmektedir. Türkiye, 2,2 milyonun üzerinde üretici ve 30 bin şirketin desteklediği dünyanın önde gelen tarım üreticilerinden biridir. Tarımsal üretim açısından Türkiye, 2023 yılında toplam 68,5 milyar dolarlık tarımsal üretimle Avrupa’da birinci sırada yer aldı. Türkiye ilaç sektörü dinamik ve stratejiktir. Şu anda 169 ülkeye 12 binden fazla ürün ihraç ediyoruz ve piyasa değeri 2,2 milyar ABD dolarını aşıyor. Ülkemizin sanayileşme stratejisinin tarihi bir temel taşı olan tekstil sektörü, hızlı geri dönüş sürelerinden, önemli pazarlara yakınlıktan ve yenilikçi tasarımdaki güçlü yeteneklerden faydalanmaktadır. Türkiye hem hazır giyim hem de hazır giyim sektörünün yanı sıra tekstil ve hammaddelerinde de dünyada 6’ncı sırada yer alıyor. Türkiye, 694 milyon tonun üzerinde rezerviyle Çin’den sonra dünyanın en büyük ikinci nadir toprak element rezervine sahiptir. Türkiye, maden çeşitliliği açısından 10. büyük ülke olup, 60’a yakın farklı türde maden çıkarmaktadır. Özellikle dünya doğal taş rezervlerinin yüzde 40’ına sahip olmamız, küresel madencilikteki önemimizi pekiştiriyor. İttifak Üyeleri ile potansiyel iş birliği alanlarına bakıldığında Türkiye, 55 milyar dolarlık kimya sanayi ithalatçısıdır.”

İŞ BİRLİĞİNİ GELİŞTİRME MESAJI

Günümüzün rekabetçi küresel ortamında bölgesel işbirliğinin öneminin arttığına değinen Kacır, “Endüstriyel Ortaklık Entegrasyonu, zengin doğal kaynaklarımızı, vasıflı iş gücümüzü, büyük iç pazarımızı ve sağlam altyapımızı sinerjilendirerek bölgemizin küresel rekabet gücünü artırmada önemli bir rol oynayacaktır. Teknolojik gelişmeler ve iş birliği, ekonomik büyümenin ve ortaklığımızın temel itici güçleridir. Sürdürülebilir kalkınma hedeflerimize ulaşmak için teknoloji odaklı yaklaşımla işbirlikçi projeler hayati önem taşıyacak. Dijital dönüşüm, yarı iletkenler, çipler ve yapay zekâ gibi yeni gelişen alanlar, tüm endüstriyel sektörlerde verimliliği artıracak, maliyetleri düşürecek ve inovasyonu teşvik edecek. TÜBİTAK BİLGEM, tarımdan ilaca kadar çeşitli sektörlerde ileri teknolojiler geliştirmektedir. Dijitalleşme ve yapay zeka konusundaki uzmanlıkları, üretim sistemlerinin optimize edilmesine yardımcı oluyor ve bu işbirliğine dahil olan ülkeler için paha biçilmez bir ortak olacaklarına inanıyoruz. Türkiye, ekonomik çıkarların ötesinde, tüm üye devletlerde iş birliğini geliştirmeye derinden kararlıdır. Biz sadece ortak değiliz; biz kardeşiz, eski dostuz, güzel ve bereketli bölgemizin koruyucularıyız. Bu büyük bağlar iş birliğimizi güçlendirmelidir.” diye konuştu.

Yapılan konuşmaların ardından tüm üyeler tarafından Türkiye ve Katar’ın Sürdürülebilir Ekonomik Büyüme İçin Endüstriyel Ortaklığa katılım belgesi imzalandı.

SÜRDÜRÜLEBİLİR EKONOMİK KALKINMA İÇİN SANAYİ ORTAKLIĞI

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır ve Ürdün Mayıs 2022’de Abu Dabi’de gerçekleştirilen ortaklık lansmanı ile yeni endüstriyel fırsatların kilidini açmak ve katılımcı ülkelerde, öncelikli gıda ve tarım, gübre, ilaç, tekstil, mineraller ve petrokimya sürdürülebilir ekonomik büyümeyi sağlamak için Sürdürülebilir Ekonomik Büyüme İçin Endüstriyel Ortaklığı’nı duyurdular. Temmuz 2022’de Kahire’de gerçekleştirilen 2. Üst Komite Toplantısı’nda Bahreyn, Ocak 2024’te Bahreyn’de gerçekleştirilen 4. Üst Komite Toplantısı’nda Fas ortaklığa katıldı. Türkiye ve Katar’ın da üyeliğe katılımıyla üye devletlerin sayı 7’ye yükseldi.

Ortaklık kapsamında üye ülkeler, kaynakları ve endüstrileri entegre ederek ve rekabet avantajlarından yararlanarak kendi sanayi sektörlerini büyütmek için iş birliği yapacaklar. Ayrıca, ortaklık ile üretim maliyetlerinin azaltılması, tedarik zincirlerinin güvence altına alınması, daha fazla iş fırsatının yaratılması, ekonomik kalkınmaya katkıda bulunulması, kendi kendine yeterliliğin teşvik edilmesi, endüstriyel büyümenin ve rekabet gücünün artırılması hedefleniyor.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Garanti BBVA’dan 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman taahhüdü

Garanti BBVA belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını yeni hedefinin ise 2029 yılının sonuna kadar 3,5 milyar dolar olarak açıkladı.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Garanti BBVA, 2018–2025 dönemi için belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını açıkladı. Bu başarının ardından banka, 2018–2029 yıllarını kapsayan yeni hedefini 3,5 trilyon TL olarak paylaştı.

Garanti BBVA bu taahhütle; iklim değişikliğiyle mücadele, doğal sermayenin korunması, döngüsel ekonomi, sosyal kalkınma ve finansal kapsayıcılık alanlarında güçlü etki yaratmayı amaçlıyor.

Bu rakam, Türkiye’de faaliyet gösteren bankalar arasında en yüksek sürdürülebilir finans taahhüdü oldu.

Garanti BBVA, 2029 yıl sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğini taahhüt ediyor

Garanti BBVA Genel Müdürü Mahmut Akten, bu performansta, sürdürülebilirliği stratejik öncelik haline getirmelerinin önemli bir rol oynadığını vurguladı. Akten, yeşil/sosyal kredilerden çevreci taşıt kredilerine, sürdürülebilir tahvillerden, çevresel ve sosyal yatırımlarda aktif danışmanlık hizmetlerine ve su verimliliğiyle ilgili projelere yönelik “mavi finans” gibi sürdürülebilir finansman ürünü sunduklarını söyledi.

Mahmut Akten, yeni hedefi ise şu sözlerle değerlendirdi: “Şimdi, bu başarıyı daha ileri taşıyarak 2029 yılı sonuna kadar 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman sağlamayı taahhüt ediyoruz. Bu yeni hedef, yalnızca hacim açısından değil, sürdürülebilir finansman hızımız açısından da çarpıcı bir sıçrama anlamına geliyor. 2025’in ikinci yarısından 2029 sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğiz. Bu taahhüdün büyüklüğü, Türkiye’nin düşük karbonlu ve kapsayıcı bir geleceğe geçişinde Garanti BBVA’nın giderek daha da etkin bir rol üstleneceğini gösteriyor.”

BBVA Grubu’nun küresel taahhüdü 1 trilyon euro

Garanti BBVA’nın ana hissedarı BBVA Grubu, 2018-2025 yılları için ilk etapta 100 milyar euro sürdürülebilir finansman hedefi koymuştu. Hedef önce 300 milyar euroya çıkarıldı ve 2024 yılı sonunda tamamlandı. Grup şimdi, 2025–2029 dönemi için 700 milyar euroluk yeni taahhütle toplam hedefini 1 trilyon euroya yükseltti.

BBVA’da Türkiye’nin Payı yüzde 9’a yükseldi

2025’in ilk dört ayında BBVA Grubu’nun sağladığı toplam sürdürülebilir finansmanın yaklaşık 140 milyar TL’si Garanti BBVA tarafından sağlandı. Bu rakamla Türkiye’nin BBVA Grubu içindeki payı sürdürülebilir finansman rakamların raporlanmaya başlandığı 2018 yıllarındaki yüzde 3 seviyesinden bugün yüzde 9’a yükselmiş durumda.

Okumaya devam et

GÜNCEL

BEYAZ YAKALININ GİZLİ PANDEMİSİ: TÜKENMİŞLİK

Yayınlanma:

|

Yazan:

İş hayatı ve özel yaşam arasındaki kaybolan denge, yerini tükenmişliğe bıraktı.

Tükenmişlik hissi, plazaların ve modern ofislerin görünmeyen pandemisi hâline geldi. Esnek çalışma sistemleri, 7/24 ulaşılabilir olma kültürü ve bitmek bilmeyen performans baskısı, beyaz yakalı çalışanları adım adım duygusal ve zihinsel çöküşe sürüklüyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün de resmi olarak tanımladığı bu durum, artık sadece bir ruh hâli değil; yönetilmediği takdirde hem bütünsel sağlık hem de kurumsal verimlilik açısından ciddi sonuçlar doğurabilecek bir kriz.

Beyaz Yakalıların Tükenmişlik Gerçeği

Acıbadem Life Sağlıklı Yaşam Hizmetleri’nden Uzm. Psikolog Cansu Çelik, konuyla ilgili şunları söyledi: “Modern çalışma yaşamında beyaz yakalı çalışanlar, yüksek tempolu iş ortamlarında çoklu talepleri karşılamaya çalışırken zihinsel ve duygusal olarak zorlanabilmektedir. Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle birlikte, esnek ve hibrit modeller birçok kolaylık sağlasa da, bu durum zaman zaman iş ve özel yaşam sınırlarının belirsizleşmesine neden olabiliyor. Yapılan araştırmalar, çalışanların dijital bağlantı hâlinde olma sürelerinin artmasıyla zihinsel yorgunluk yaşama olasılıklarının da yükseldiğini gösteriyor.

Bunun yanında, zaman yönetimi, performans baskısı ve iletişim yoğunluğu gibi unsurlar, bireylerin kişisel kaynaklarını zorlayabilmekte ve uzun vadede tükenmişlik belirtilerine neden olabilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), tükenmişliği işle ilişkili kronik stresin yönetilememesi sonucu ortaya çıkan bir durum olarak tanımlayarak; bu durumun duygusal tükenme, işle ilgili zihinsel mesafe ve verimlilikte azalma gibi semptomlarla karakterize olduğunu da ayrıca belirtiyor.”

Tükenmişlikten Kaçış Mümkün Mü?

Beyaz yakalı çalışanların yaşadığı tükenmişliğin, onları zamanla alternatif kariyer yollarına yönelttiğine de dikkat çeken Uzm. Psikolog Cansu Çelik, “Dijitalleşmenin sunduğu imkanlarla birlikte birçok birey, kendi işinin patronu olma, esnek saatlerde çalışma ve görünürlük kazanma arzusuyla influencer olma yoluna girmiştir. Sosyal medya platformları, içerik üreticilerine hem maddi kazanç hem de görünürlük sağlama potansiyeli sunuyor, ancak bu yeni kimlik sanıldığı kadar özgür ve hafif değildir.

Influencerlar, sürekli içerik üretme baskısı, takipçi beklentilerini karşılama zorunluluğu, algoritmalarla başa çıkma stresi ve mahremiyetin kaybı gibi faktörlerle karşı karşıya kalmaya başladı. Yapılan araştırmalarda ise, influencerların yaklaşık %70’i tükenmişlik belirtileri göstermektedir. Cleveland Clinic’e göre, bu bireylerde de klasik tükenmişlik semptomları (yorgunluk, tükenme hissi, düşük performans, sosyal geri çekilme) sıkça gözlenmektedir” dedi.

Neler Yapabiliriz?

Tükenmişlik ile başa çıkma yollarını da anlatan Acıbadem Life Uzm. Psikoloğu Cansu Çelik sözlerini şöyle noktaladı: “Hem beyaz yakalılar hem de influencerlar için tükenmişlik, yapısal ve bireysel düzeyde ele alınması gereken ciddi bir ruhsal durumdur. Bu noktada, hem kurumsal hem de kişisel müdahale stratejileri geliştirilmeli, öz-farkındalık ve psikolojik dayanıklılık güçlendirilmelidir. İşverenlerin, çalışanlarına sağlıklı sınırlar çizebilecekleri esnek modeller sunması, mobbing’e karşı sıfır tolerans politikaları geliştirmesi ve ruh sağlığını önceleyen yaklaşımlar benimsemesi önemlidir.

Bireylerin ise kendi sınırlarını tanımaları, dijital detokslara zaman ayırmaları, destek sistemleri oluşturmaları ve gerektiğinde psikolojik destek almaları önerilmektedir. Ruh sağlığı profesyonelleri, hem kurumsal hem de bireysel düzeylerde bu süreci destekleyici eğitimler, atölyeler ve danışmanlık hizmetleriyle süreci kolaylaştırabilmektedir.

Zihinsel yorgunluk bir sektörün değil, çağın arka plan sesidir; bu sessizliğe çözüm, içgörü ve yapısal değişimle oldukça mümkün.”

Ayrıntılı Bilgi: https://acibademlife.com/

Okumaya devam et

GÜNCEL

Ateşkes rüzgârı, petrolü devirdi, dolar geriledi, FED’e fırsat doğdu!

Yayınlanma:

|

Yazan:

İsrail ve İran arasında 12 gün süren çatışmaların ardından ABD Başkanı Trump, iki tarafın ateşkes konusunda anlaştığını duyurdu. Trump, süreci doğrudan İsrail Başbakanı Netanyahu ile yaptığı telefon görüşmesiyle yönettiğini ve İran’ın da Katar Başbakanı aracılığıyla ikna edildiğini belirtti. Ancak İran Dışişleri Bakanı, İsrail’in saldırılarını durdurmaması hâlinde ateşkesi kabul etmeyeceklerini açıkladı. İsrail ordusu da ateşkese rağmen İran’dan yeni füze saldırıları tespit ettiklerini bildirdi. Bölgede tam anlamıyla bir sükûnet sağlanamasa da, piyasaların tepkisinin ise dünden bu yana olumsuz olmadığını zaten belirtmiştik.

İran’ın misilleme olarak ABD’nin Katar ve Irak’taki tesislerine yönelik dün akşam saatlerinde yapmış olduğu saldırı pratikte korkulanın aksine piyasalarda ciddi anlamda bir rahatlatma yarattı. Kulağa tuhaf gelse de, İran’ın üç nükleer tesisine yönelik saldırıda reaktörlerin özellikle hedef alınmadığı, İran’ın da cevabını çok zayıf kalması piyasalarda ciddi bir rahatlama yarattı. Artık Hürmüz boğazını bilmeyen kalmadığına göre ve dünyanın petrol arzının neredeyse dörtte birinin geçtiği kanalın da kapatılmayacağı anlaşılınca, azalan arz endişelerine paralel petrol fiyatları adeta çöktü. Şöyle ki, haftanın ilk işlem saatlerinde haber etkisi ve panik ile 81,40 dolar seviyesine kadar yükselen brent cinsi ham petrolün varil fiyatı bu sabah 69 dolarlı seviyelere kadar gerileyerek neredeyse %10 düştü.

ABD Başkanı Trump, İsrail ve İran’ın ateşkeste anlaştığını duyurması, küresel piyasalarda ilave olumlu bir hava estirdi. Yeni gün başlangıcında risk iştahını arttığını görüyoruz. Eski sükseli günlerinin hatrına, son günlerde biraz da olsun güvenli liman edası ile toparlanmaya çalışan dolar (DXY) bu sabah artan risk iştahının da yardımı ile 98 seviyesinin diplerine kadar geriledi. Bir başka açıdan bakarsak, dolar, 1986’dan bu yana en kötü ilk yarı performansına doğru emin adımlarla ilerlerken, herkes koşar adım dolardan (Trump etkisi ile) uzaklaşmaya çalışıyor. Diğer bir taraftan, jeopolitik risklerin azalması ve enerji fiyatlarında yaşanan geri çekilmenin de FED’in elini rahatlatarak faiz indirimlerinin önüne açacağı beklentisi güçleniyor. Japonya ve Avrupa gibi enerji ithalatçısı ülkelerin para birimleri olan YEN ve EUR da düşen petrol fiyatlarından destek buldu. Durum böyle olunca, EURUSD paritesi 1,16 seviyesinin üzerine yükselerek son dönemin zirvesini bir kez daha test ederken, dün bir ara 148 seviyelerine kadar giden USDJPY paritesi de bu sabah düşük 145 seviyelerine kadar geriledi.

Altının ons fiyatı risk-on moduna paralel 3,350 dolar seviyesine hafif de olsa gerilerken, gümüş 36 dolar seviyelerinin üzerinde kalmaya devam etti. Risk iştahını azalması ile hafta sonu 98bin dolar seviyesine kadar gerileyen ve son altı haftanın dibini test eden bitcoin yeniden 106bin dolar seviyesini dayandı. Büyük resmi tekrar hatırlamak gerekirse, günlük iniş çıkışların ötesinde, altın, gümüş ve bitcoin için, fiat para sistemine yönelik endişelerin arttığı bir ekosistemde, her anlamlı geri çekilmenin alım fırsatı yaratacağını düşünmeye devam ettiğimizin altını bir kez daha çizmek istiyoruz.

ABD borsaları geceyi %1 civarında yükselişle tamamlarken, bu sabah Pasifik’in diğer ucunda borsalar sert bir şekilde yükseldi. Kore borsası %3’e yakın yükselişle başı çekerken, Hong Kong borsası %2, gösterge endeks Tokyo ve Çin borsaları ise %1 yükseliş kaydetti. Borsa İstanbul’un da bugün güne yükselişle başlayacağını düşünüyoruz. Genel hatları ile, net enerji ithalatçısı olan Türkiye’nin 65 dolar seviyelerine kadar gerileyen petrol fiyatları ile olumlu ayrıştığı, savaş günlerinde ise tam tersi etki ile olumsuz ayrışması ardından bugün yeniden olumlu bir seyir izlemeye başlayacağını düşünüyoruz. Kafamızda deli sorular bile dolaşmaya başladı. Öyle ki, jeopolitik risklerin tırmanmasının gölgesinde geçen hafta faiz indirimini istemese de pas geçen TCMB’nin, belki de 45 gün beklemeden erken bir PPK toplantısı ile faiz indirimine soyunabileceğini düşünüyoruz. Bu minvalde, Türk tahvillerinin de bugün iyimser bir seyir izleyeceğini düşünüyoruz. Faiz ile ters korelasyona sahip hisse senetlerine de, özellikle lokomotif görevi üstlenen bankacılık hisselerine alıcı gözle bakmak gerekebilir! TCMB’nin likidite politikasına paralel TLREF 46,44 seviyesinde ve %46 olan politika faizinin biraz üzerinde dünkü günü bitirirken, AOFM ise %46’da kalmaya devam etti. CDS risk primi bu sabah 310 baz puan seviyesinde….

Ortadoğu’da gerginliğin hızla sona ermesini olumlu karşılayan piyasaların dikkati şimdi iki hafta içinde sona erecek olan küresel gümrük tarifesi müzakerelerine çevrildi. Yukarıda da değindiğim üzere, FED Başkan Yardımcısı Bowman’ın, istihdam piyasasındaki risklere dikkat çekerek Waller’ın ardından faiz indiriminin yaklaştığına işaret etmesi, gözlerin bugün Kongre’de konuşma yapacak olan FED Başkanı Powell’a çevrilmesine neden oldu. Bugün menüde ayrıca ECB Başkanı Lagarde’nin de konuşmasının bulunduğunu not edelim. Bu gelişmeler cereyan ederken, ABD 10 yıllık tahvil faizi dün %4,30 seviyesinin altını test ederek son yedi haftanın dibini gördü!

NATO Zirvesi bugün Lahey’de başlıyor. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte (Hollanda eski başbakanı), görevdeki ilk zirvesinde ittifakı bir arada tutma sınavı verirken, savunma harcamalarının GSYH’nin %5’ine çıkarılması hedefi zirveye damgasını vurdu. ABD Başkanı Trump’ın güçlü baskısıyla şekillenen bu hedef, Avrupa ülkeleri için ciddi bütçe artışları anlamına gelirken, İspanya son dakikada bu taahhüde açıkça itiraz ederek istisna aldı. Rutte, krizi tırmandırmadan yönetmeye çalışsa da, zirve Trump’ın agresif tutumu ve Avrupalı liderlerle olası sürtüşmeleri nedeniyle tartışmalı geçmeye aday.

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.