Connect with us

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

ABD’nin “varlık monetizasyon” çıkışı: Bitcoin için ‘yeni’ dönem!

Yayınlanma:

|

Geride bıraktığımız hafta, biraz zihin yatırımı yapmak biraz da dinlenmek üzere siz değerli okurlarımızdan ayrı kaldık. Hafta içinde pek çok önemli gelişme oldu. Sizleri sıkmadan, konular da henüz bayatlamadan, en önemli gördüğüm satır başlarının üzerinden kısaca geçmeye çalışacağım.

Küresel mali piyasalarda geride bıraktığımız haftada da ana belirleyici unsur yine Trump oldu. Koltukta üç haftasını geride bırakan Trump’ı takip etmenin inanın bu kadar zor olacağını biz de tahmin etmemiştik. Lâkin, ilk günlerde Trump riskini ölçüp biçemeyen piyasaların haklı olarak vermiş oldukları orantısız tepkinin gün geçtikçe normalleşmeye başladığını da çok açık bir şekilde görüyoruz. Trump’ı biz bir müzakereci hatta bir tüccar olarak tanımlarken, ekopolitiğini ise, ABD’nin cari açık verdiği ülkelere karşı önce korku salıp akabinde ise müzakere etmeye çalışması olarak tanımlıyoruz.

Geride bıraktığımız üç hafta içinde ara ara sert satışlara boyun eğen hisse senetleri, son bir yılı aşkın bir sürenin zirvesini test eden ABD 10 yıllık tahvil faizi, ya da doların piyasa kuru olan sepet bazında DXY’nin son iki yılı aşkın bir zamanın en yüksek seviyesine gitmesi ardından, geride bıraktığımız hafta risk göstergelerinde ciddi mânâda toparlanmanın da yaşandığını görüyoruz. Şöyle ki, Trump’a atfedilen önemin bir nebze de olsun ikinci planda kalması ile (bu da çok iyi bir şey mi henüz biz de bilmiyoruz) piyasaların korku endeksi (namıdiğer oynaklık endeksi) VIX haftayı neredeyse Trump’ın koltuğa oturduğu güne geri dönerek son üç haftanın dibinde tamamladı. DXY son iki ayın en düşük seviyesine gerilerken, hâliyle DXY sepetinde ağırlıklı yer alan Avrupa’nın ortak parası EUR’da 1,05 seviyesine gelerek tam aksi yönde tepki verdi.

EURUSD paritesine yönelik görüşlerimizde şu an için bir güncelleme ihtiyacı görmüyoruz. Bu hafta sonu Almanya’da gerçekleşecek erken seçimler, özellikle Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin anketlerde %20’nin üzerinde oy alarak ikinci sıraya yerleşmesiyle dikkat çekiyor. AfD’nin Avrupa Birliği (AB) karşıtı tutumu, Almanya’nın AB’den ayrılmasını (Dexit) savunan söylemleri ve zaman zaman AB’yi küçümseyici politikalar izlemesi, piyasalarda belirsizlik yaratabilir. Bununla birlikte, Birliğin parasal bütünleşme dışında istenilen seviyede olmaması, yaşlanan nüfus gibi yapısal sorunlar ve ECB ile FED arasındaki faiz makasının daha da açılacağı beklentisi, EUR üzerindeki yukarı yönlü hareketleri sınırlayabilir. Bu çerçevede, EUR’daki yükselişleri satış fırsatı olarak değerlendirmeye devam ederken, EUR gelirlerinin hedge edilmesi açısından da uygun bir zemin sunduğunu düşünüyoruz.

Hazır Trump ve Avrupa Birliğinden yukarıda söz etmişken, son günlerde, Trump ve Putin arasındaki yakınlaşma, dünya kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Özellikle, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’nin Avrupa Birliği’ne (AB) yönelik açıklamaları, ABD-AB ilişkilerinde tansiyonun yükselmesine neden oldu. Münih Güvenlik Konferansında konuşan Vance, “Avrupa’ya karşı en çok endişe duyduğum tehdit Rusya değil, Çin değil, başka herhangi bir dış aktör değil.” dedi. Bu açıklamalar, ABD’nin Avrupa’nın güvenliği konusundaki taahhütlerine dair soru işaretleri oluşturdu ve AB liderleri arasında endişelere yol açtı. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, Vance ile yaptığı görüşmede, Ukrayna’nın güvenlik garantileri talebini yineledi.

Ukraynalı yetkililer, Suudi Arabistan’da yapılması planlanan ABD-Rusya görüşmelerine davet edilmediklerini ve bu nedenle katılmayacaklarını açıkladılar. Zelenskiy, ülkesinin bu tür görüşmelere dahil edilmemesi durumunda alınacak herhangi bir kararı kabul etmeyeceklerini vurguladı. Ayrıca, AB liderleri, ABD ve Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik barış planı görüşmelerinden dışlanma endişesiyle bugün Paris’te acil bir zirve düzenlemeyi planlıyor. Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un ev sahipliğinde gerçekleşecek bu toplantıda, Almanya, İngiltere, İtalya, Polonya, İspanya, Hollanda ve Danimarka liderlerinin yanı sıra Avrupa Konseyi ve Avrupa Komisyonu başkanları ile NATO Genel Sekreterinin de katılması bekleniyor. Bu gelişmeler, ABD’nin Ukrayna konusundaki diplomatik girişimlerinin Avrupa’da endişe yarattığını ve AB liderlerinin kendi aralarında koordinasyon sağlama çabalarını artırdığını gösteriyor.

Dönelim biraz da piyasa fiyatlamasına. Geride bıraktığımız hafta, havanın biraz da olsun ılımlıya dönmesi veya piyasaların Trump riskinin bir miktar da olsa geri plana itilmesi ile büyük teknoloji hisselerini şemsiyesi altında barındıran Nasdaq 100 endeksi haftayı tüm zamanların rekor seviyesinde tamamlarken, altın 2,942 dolar seviyesini hafta için test etmesi sonrası 2,900 seviyelerine geri çekildi. Neredeyse tam bir yıl önce daha altının ons fiyatı 1,880 dolar seviyelerinde iken hep uzun pozisyon alarak nihayetinde 3bin dolar seviyesine kadar hedef gösterdiğimiz oyun planında hedefimizin de gerçekleştiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Her ne kadar ons altın hedefimize ulaşsa da, gündemin tepesinde yer almaya devam ettiğinin de altını çizmemiz gerekiyor. Hatırlamak gerekirse, altın ile ilgili olumlu ve son bir senedir hep yukarı olan ana görüşümüzün arkasında, doların adeta ‘silah’ olarak kullanılması, her yüz günde bir trilyon dolar büyüyen ABD’nin kamu borcu (~ 36 trilyon dolar) ve fiat para sistemine olan güvensizliğin yattığını okurlarımız pek âlâ biliyorlar. Nedir bu fiat para sistemi derseniz de onu da kısaca “itibari para sistemi” olarak izah edebilirim. Yani, devlet tarafından değerli bir varlığa (örneğin altın veya gümüşe) dayandırılmadan, sadece hükûmetin otoritesine ve kullanıcıların güvenine dayanarak çıkarılan bir para birimidir. Mesela dolar banknotun üzerinde “In God We Trust” yazar. Yani, doların değeri altın veya başka bir maddi varlığa değil, ABD hükûmetine ve ekonomisine duyulan güvene dayalıdır. İşte bu güven son dönemlerde ciddi mânâda sarsılırken, altın ve bitcoin gibi arzı sınırlı enstrümanlara olan talebin de büyümeye devam ettiğini görüyoruz!

Konuyu çok da dağıtmadan, ABD Hazine Bakanı Bessent’in geride bıraktığımız hafta yaptığı açıklamalara genişçe yer vermek isterim. Bessent, ABD bilançosunda bulunan varlıkları “monetize” edeceklerini açıkladı. Bu açıklamadan da, Hazine’de bulunan altınları mevcut piyasa fiyatı ile değerlendirmek (mark to market) istediklerini anlıyoruz. Çok teknik bir konu olsa da, ABD hükûmeti dünyanın en büyük altın rezervlerine sahip: yaklaşık 262 milyon ons yani 8,100 ton altını bilançosunda 1970 yılından kalma 42,22 usd/ons üzerinden değerlendiriyor. Ancak günümüz fiyatıyla altının ~ 2,900 usd/ons olduğu düşünülürse, rezervin piyasa değeri yaklaşık 11 milyar dolardan yine yaklaşık 765 milyar dolar seviyesinde olduğunu hesaplıyoruz. Hazine Bakanı Bessent, altın rezervlerini değerlendirerek ABD’nin varlıklarını halkın yararına kullanacaklarını belirtiyor. Lâkin altının ‘muhasebe’ değerini güncellemek tek başına ekonomik bir dönüşüm yaratmayacağını düşünüyoruz. Öte yandan, eğer bu varlığın nakde çevrilmesi düşünülüyorsa, devasa bir rakamın satılacağının ön haberi bile altın fiyatını çökerterek hesaplanamayacak kadar büyük bir tahribat (kaos) da yaratacağını göz ardı etmemek gerekiyor.

Pekiyi birden bire nereden çıktı bu tartışmalar? ABD’nin büyüyen bütçe açığını ve Trump yönetiminin iddialı ekonomi politikalarını (vergi oranlarını düşürmek ve kamu harcamalarını artırmak) nasıl finanse edeceği konusundaki belirsizlikler ve neticesinde ulusal varlık fonu kurma kararı için duyulan para ihtiyacının bir yansıması olarak okuyoruz. Yakın zamanda, bültenlerimizi takip eden kıymetli okurlarımız, Wyoming Senatörü Lummis’in, ABD’nin altın rezervlerinin bir kısmını satarak elde edilecek gelir ile Bitcoin satın alınmasını önerdiğini de hatırlayacaklardır. Bu öneri, ABD Hazine Bakanlığı’nın bir Stratejik Bitcoin Rezervi oluşturmasını ve böylece ülkenin bilançosunu güçlendirmeyi amaçlarken, Lummis’in Temmuz 2024’te sunduğu Bitcoin Yasası, beş yıl içinde toplam bir milyon Bitcoin satın alınmasını ve bu varlıkların en az yirmi yıl boyunca elde tutulmasını öngörüyor.

Küresel para sisteminin bir değişim içinde olduğu çok aşikar! Alternatif olarak altın veya Bitcoin gibi rezerv varlıkların mutlak surette portföylerde yer almaya devam etmesi gerektiğini düşünmeye devam ediyoruz. Altında hedefimizin kıyısına kadar gelirken, Bitcoin için 125-130 bin dolar seviyesini yukarıda sadece bir durak olarak görmeye devam ederken, daha da fazlasını beklemek suretiyle el yükselttiğimizi de yeri gelmişken belirtmek isteriz. Bu minvalde gümüşün de ons fiyatının geride bıraktığımız haftanın son iş gününde 33,50 dolar seviyesine varan bir yükseliş kaydettiğin ve neredeyse son dört ayın en yüksek seviyesini test ettiğini hatırlatmak isteriz. Gümüşte patlayıcı hareketin 35 dolar seviyesinin geçilmesi ile başlayacağını düşünüyoruz. Gümüşün de sahne sırası beklediğini düşünmeye devam ettiğimizin altını çizelim.

Elbette, altının ons fiyatı uluslararası piyasalarda rekor kırarken, Türk insanının göz bebeği hatta bir numaralı yatırım alışkanlığı olan gram altına yönelik talep ile hafta ortası döviz kurlarında bir miktar da olsa ‘huzursuzluk’ yaşandığını işittik. Nereden mi? Kapalı Çarşıdan. Müşteri kaynaklı altın talebini, Hazine yöneten bir kişi olarak çok da net bir şekilde gözlemlediğimiz de altını çizmek isterim. Altının gram fiyatının hafta içinde 3,400 seviyesini aşarken, altın alınması aslında dolar alınması (XAUUSD) mânâsına geldiğinden beraberinde döviz talebi de yaratıyor. Mesela, ︎geçen hafta Türkiye’de cari işlemler dengesi 2024’te 10 milyar dolar açık verirken, altın hariç dengenin ise 3,7 milyar dolar fazla verdiğini görüyoruz. Altın, Türkiye için çok önemli bir yatırım enstrüman.

Kur cephesinde geçen hafta yaşanan hareketliliğin bir nedeni her ne kadar altın olsa da, bir diğer nedenini de yurt içi yerleşiklerin TL ilgisinde sınırlı da olsa azalma kaynaklı olduğunu düşünüyoruz. Şöyle ki, son açıklanan BDDK ve TCMB verilerine göre, döviz mevduatın toplam içinde payı hafifçe artarken, KKM’den çıkan paranın da dövize gittiğini düşünüyoruz. Biraz da sayıların dili ile konuşursak, 7 Şubat ile biten haftada, parite etkisinden arındırılmış verilere göre gerçek kişilerin döviz mevduatları yaklaşık 1 milyar dolar, tüzel kişilerin ise 2,2 milyar dolar artış kaydetti. Uzun bir aradan sonra yurt içi yerleşiklerin davranışında görülen bu değişikliğin arkasında beklentilerin üzerinde sonuçlanan Ocak ayı enflasyonun yattığını (stopaj artışını da göz ardı etmeyelim) düşünüyoruz. ︎

Enflasyonun yüksek sonuçlanması, yabancı yatırımcının da iştahını biraz baltalamış. Şöyle ki, 31 Ocak ve 7 Şubat haftasına ait menkul kıymet verilerine göre, yabancı yatırımcıların devlet içi borçlanma senetlerinden ciddi sayılabilecek bir tutarda 2,2 milyar dolar çıkış yaşandığını görüyoruz. Bunu aynı paralelde -Ocak enflasyonu sonrası- faiz indirim beklentisinin de bir miktar sorgulanmaya başlandığı yönünde okuyoruz. Her ne kadar enflasyon keyifleri kaçırsa da, TCMB’nin faiz (artırım) konusunda sınırlara gelmiş olduğunu tekrar belirtmemiz gerekiyor. Tıptan örnek vermek gerekirse, artık işe yaramayan bir ilacın (faiz) hastalığı (enflasyonu) tedavi etmekte faydasının olmadığı düşüncesinden hareketle, bundan sonra hamle sırasını maliye politikası, tasarruf tedbirleri ve yapısal reformlarda görüyoruz. Bu minvalde, TCMB’nin 6 Mart tarihindeki olağan PPK toplantısında da faiz indirimine gideceği (montanı 250 baz puandan daha düşük olabilir) kanaatindeyiz.

Ekonomi yönetiminin büyük çabası ile geçen yılın ikinci yarısında TL’ye olan güven yeniden tesis edilse de, en ufak bir olumsuzlukla, 2021 – 2023 yıllardan yaşanan travmatik süreç akıllara yeniden gelip, döviz güvenli liman olarak görülüyor. TL ile ilgili tahminlerimizde şimdilik değişikliğe gitme ihtiyacı duymuyoruz. Ocak ayında oldukça güçlü bir performans sergileyen TL’nin Şubat ayında biraz da olsun değer kaybetmesini sağlıklı olarak değerlendiriyoruz. Bu minvalde, döviz kurunun faiz ve enflasyonun altında artış kaydetmeye devam ederek reel mânâda değerlenmeye en azından yılın ilk yarısında devam edeceğini düşünüyoruz. Aşağıda piyasa katılımcıları anketinden de görülebileceği üzere, bizim de sene sonu için USDTRY kur beklentimiz ya da bilanço çalışma kurumuz piyasadan çok da uzak değil: 42,00.

Yeni gün başlangıcında Asya borsalarında yeşil rengin hâkim olduğunu görüyoruz. Japonya’nın beklenenden güçlü gelen büyüme verisinin etkili olurken, Alibaba hisseleri, Apple ile Çin’de satılan iPhone’lara yapay zekâ özellikleri entegre etmek amacıyla yapılan işbirliği haberleri ardından sert yükseldi. Geride bıraktığımız hafta yukarı yönlü kıpırdayan GBPUSD paritesi dikkat çekerken, Çarşamba günü İngiltere’de açıklanacak TÜFE enflasyonunu dikaktle takip edeceğiz. Türkiye cephesinde ise Pazar günü gözler AK Parti 8. Olağan Büyük Kongresinde çevrilecektir. Kongre sonrası bazı değişikliklerin gündeme gelebileceği piyasa kulislerine yansırken, Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın anayasa değişikliği konusunu da gündeme taşıdığın hatırlatalım.

Konut Satışları

TÜİK verilerine göre Ocak ayında konut satışları geçen yılın aynı ayına göre yaklaşık %40 artışla 112bin adet oldu. Bu rakam sektörün canlı olduğuna işaret ediyor. Verinin alt kalemlerinde ise, ilk el satışların yaklaşık 33bin ile toplamın %29 civarında kaldığını gördük ki, bu oranı da düşük olarak nitelendiriyoruz. Diğer bir bakış açısıyla, Türkiye’de altını çizerek yeni konut üretiminin zayıf olması yani arz sorunu da kirada kendisini çok açık bir şekilde gösteriyor (barınma krizi). Sene içerisinde kredi faiz oranlarının daha da gevşeyeceği düşünülürse, konut yatırımının yatırım açısından doğru bir tercih olacağını düşünüyoruz.

1739769430ef82a4fb93212c34f3d89fbadba2a43a_1_1200.jpg

Piyasa Katılımcıları Anketi

TCMB, altmış dokuz kişinin katıldığı piyasa katılımcıları anketinin Şubat ayı sonuçlarını açıkladı. Buna göre, yıl sonu TÜFE enflasyon beklentisi %27,05 seviyesinden %28,30 seviyesine yükselirken, on iki ay sonrasına ilişkin beklenti ise %25,38’den %25,26 seviyesine geriledi. Yıl sonu USDTRY kuru beklentisi 43,03 seviyesinden 42,89’a gerilerken, anketin 12 ay sonrası ilişkin beklentisi ise 43,81’den 43,96’ya yükseldi. Açıkçası, gerek Ocak ayında yüksek gelen enflasyon gerekse de TCMB’nin yılın ilk enflasyon sunumunda sene sonu enflasyon beklentisini yukarı yönde revize etmesine rağmen beklentilerde pek de bir bozulma göremedik. Hülâsa, iki yıl vadeli gösterge tahvilin de basit faizi hafta boyunca yükselmesi ardından Cuma gününü bir miktar düşüşle tamamladı. Ay sonunda yayınlanacak hanehalkı ve reel sektör enflasyon tahminlerini de merakla takip edeceğiz.

17397694304f98cb94b59511e3c38b8e59697d26be_2_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu 

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

EURUSD: For whom the bell tolls?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türk mali piyasaları önceki gün Suriye kaynaklı artan jeopolitik risklerin etkisiyle sert satışlar yaşamıştı. Ancak dün, bu risklerin görece azalması ve piyasa katılımcılarının yeniden faiz indirimi beklentisine odaklanmasıyla kayıpların hızla telafi edildiğini gördük. BİST100 endeksi, hafta başından bu yana yaşanan kayıpları tamamen geri alarak günü %2,5 oranında yükselişle tamamladı ve böylece üst üste dördüncü haftayı da artıda kapatma yolunda ilerledi. Özellikle faiz indiriminin bankacılık sektörü üzerindeki olumlu etkisine dair beklentilerle son haftalarda güçlü alımların görüldüğü, ancak TCMB’nin daha temkinli bir duruş sergileyeceği algısıyla kâr satışlarına sahne olan XBANK endeksi ise dün %4,2’lik etkileyici bir yükseliş kaydetti.

BloombergHT’nin düzenlediği ankette, TCMB’nin önümüzdeki perşembe günü sonuçlanacak olağan PPK toplantısında 250 baz puanlık bir faiz indirimi yapması bekleniyor. Stopaj artışının TL’nin reel getirisini törpülediği, üzerine bir de politika faizinde düşüş beklentisinin eklendiği bu ortamda, yatırımcı ilgisinin yeniden dövize kaymaması adına Merkez Bankası’nın daha temkinli adımlar atacağı öngörülse de, biz hâlen TCMB’den sürpriz niteliğinde 350 baz puanlık bir faiz indirimi beklemeye devam ediyoruz.

Bu çerçevede, politika faizinin %46 seviyesinden 19 Mart öncesindeki %42,50 düzeyine çekileceğini, faiz koridorunun da daha simetrik bir yapıya kavuşacağını öngörüyoruz. Dün bu beklentilere paralel olarak, 2 yıl vadeli gösterge tahvilin bileşik faizi yaklaşık 25 baz puan düşüşle %41,37’ye gerilerken, CDS risk primi 293 baz puan seviyesinde, son dönemde sıkıştığı dar aralığın içinde kalmaya devam etti. USDTRY kuru ise TCMB’nin konfor sahasında, 40,22 civarında dengelenirken, bugün valör farkı nedeniyle 40,30 seviyelerine doğru hafif bir yükseliş kaydetti.

Yurt dışı gelişmelere geçmeden önce, dün TÜİK ve TCMB tarafından açıklanan konut sektörü verilerine kısaca göz atalım. TÜİK verilerine göre, Haziran ayında konut satışları geçen yıla kıyasla %35,8 artarak 107,7 bin adede ulaştı. Ancak ipotekli satışlarda düşüş dikkat çekerken, yabancıya yapılan satışlar da geçmiş yıllardaki ortalamanın altında kaldı. Öte yandan, TCMB’nin yayınladığı konut fiyat endeksine göre, konut fiyatlarında yıllık nominal artış %32,8 olurken, enflasyondan arındırılmış reel değişim %1,7 oranında düşüşe işaret etti. Her ne kadar fiyatlar toparlanma eğiliminde olsa da, reel bazda düşüşün hız kestiği görülüyor. Bu trendin devam etmesi hâlinde, yaz sonuna doğru reel değişimin pozitif alana geçmesi sürpriz olmayacaktır. İl bazında bakıldığında ise yıllık fiyat artışı İstanbul’da %33, Ankara’da %42, İzmir’de ise %32 seviyesinde gerçekleşti.

ABD borsaları, güçlü şirket bilançolarının desteğiyle dün geceyi iyimser bir seyirle tamamlarken, “Squid Game”in final sezonuyla dikkatleri üzerine çeken Netflix finansalları öncülüğünde S&P500 ve Nasdaq endeksleri tüm zamanların zirvesine ulaştı. Hisse senetlerinde süregelen yükseliş eğilimi, faiz indirimi tartışmalarıyla paralel şekilde gündemdeki yerini koruyor. Öte yandan dün ABD’de açıklanan veriler, Haziran ayında perakende satışların %0,6 artarak beklentileri aşması ve işsizlik başvurularının üç ayın en düşük seviyesine gerilemesiyle ekonomik faaliyette toparlanmaya işaret etti. Bu güçlü veri akışı, FED’in enflasyon üzerindeki tarifelerin etkisi netleşmeden faiz indirimi konusunda aceleci davranmayacağı beklentisini desteklerken; ücret artışlarındaki yavaşlama, konut fiyatlarındaki gerileme ve tüketimde baskı yaratabilecek tarife etkileri gibi unsurların ise FED’in ileriye dönük para politikası kararlarını şekillendirmede temkinli kalmasına neden olabileceğini düşünüyoruz.

Bu sabah itibarıyla vadeli kontratlara göre, FED’in 30 Temmuz’daki olağan toplantısında faiz indirimi olasılığı oldukça zayıf kalırken, yıl sonuna kadar toplamda 44 baz puanlık bir indirim beklentisi ön plana çıkıyor. Dün de vurguladığımız üzere, Trump’ın FED Başkanı Powell üzerindeki baskısı kurumun bağımsızlığına gölge düşürse de, dolar endeksi (DXY) cephesinde toparlanma sinyallerinin güçlendiğini izliyoruz. Bu doğrultuda, dün “Kral (DXY) sahalara geri mi dönüyor?” diye sormuştuk. Bugün ise, Metallica’nın efsanevi şarkısına atıfla “For Whom the Bell Tolls – Çan kimin için çalıyor?” sorusunu yöneliyor ve yanıtımızı şöyle veriyoruz: EURUSD için.

Aşağıdaki teknik grafikten de görülebileceği üzere, EURUSD paritesi temmuz başında test ettiği 1,18 zirvesinden sonra hafta ortasında 1,1560 seviyelerine kadar gerileyerek zirveye kıyasla %2’yi aşan bir düşüş kaydetti. Yılın başında EUR’ya yönelik beklentilerimiz olumsuz bir seyir izlerken, Trump’ın agresif ve öngörülemez politikaları bu görüşü geçici olarak boşa çıkarmış, yatırımcıların dolardan uzaklaşmasıyla birlikte EUR, Avrupa cephesini dahi rahatsız edecek ölçüde değer kazanma fırsatı bulmuştu. Başka bir ifadeyle, Trump etkisiyle dolardan kaçan yatırımcı geçici olarak EUR’yu bir tür güvenli liman olarak görmüştü.

Lâkin, geldiğimiz noktada, iki merkez bankası arasındaki faiz farkı, ABD’de Trump politikalarının meyve vermeye başladığını gösteren gümrük gelirleri, Powell’ın görevde kalmaya devam edeceği görüşüne karşın Trump’ın öngörülemeyen söylemleri piyasada karışık bir tablo oluşturuyor. Böyle bir ortamda yön arayan yatırımcılar için en sağlıklı rehber fiyatın kendisi olmaya devam ettiğinin altını kalınca çizmemiz gerekiyor. Teknik açıdan bakıldığında, EURUSD paritesi önemli destek seviyelerini test ederken, haftalık kapanışın 1,1560 seviyesinin altında gerçekleşmesi durumunda “Hail the King!” diyerek doları yeniden selamlayacağımız bir tablo oluşabileceğini düşünüyoruz. Haftanın son işlem günü olması itibariyle, kapanış seviyesi kritik önem taşırken, bu eşiğin altına inilmeden açılacak kısa pozisyonların risk barındırabileceğini bir kez daha vurgulamak isteriz (önce teyit).

Yeni gün başlangıcında, Japonya’da çekirdek enflasyon Haziran ayında %3,3’e gerileyerek beklentilere paralel gerçekleşti; ancak üst üste 39. ayda da Merkez Bankası’nın %2 hedefinin üzerinde kalarak fiyat baskılarının sürdüğüne işaret etti. Gıda enflasyonunun %8,2’ye yükselmesi ve hizmet fiyatlarının artmaya devam etmesi, Japonya Merkez Bankası’nın (BoJ) temmuz sonunda yapacağı toplantıda enflasyon tahminlerini yukarı yönlü revize edebileceği beklentisini güçlendiriyor. Ancak ABD’nin artırdığı gümrük tarifeleri nedeniyle ihracatta zayıflama ve büyüme tahminlerinde yapılan aşağı yönlü revizyonlar, BoJ’un faiz artırımlarında temkinli davranmasına neden olabilir.

Gözler Japonya’da pazar günü yapılacak üst meclis seçimlerine çevrildi. Başbakan Ishiba liderliğindeki iktidar koalisyonunun çoğunluğu kaybetmesi bekleniyor. Bu olası sonuç, hem ABD ile yürütülen gümrük tarifesi görüşmelerini zora sokabilir hem de ülkenin dev kamu borcunun sürdürülebilirliğine ilişkin yatırımcı endişelerini artırabileceğini düşünüyoruz. Özellikle enflasyon ve hızla artan gıda fiyatları hükûmete olan halk desteğini zayıflatırken, muhalefet cephesinden gelen vergi indirimleri ve sosyal harcama vaatleri tahvil piyasasında satış baskısı yaratıyor. Dolar, güvenli liman YEN karşısında ay başından bu yana % 3,3 yükseldiğini de not edelim.

Bu sabah Asya borsalarında Japonya ve Kore hâriç yeşil rengin hâkim olduğunu görüyoruz. Gümüş bir haftayı iyimser bir şekilde tamamlamaya aday görünürken, bitcoin de 120bin doların tekrar üzerine yükselerek tüm zamanların en yüksek haftalık kapanışına hazırlanıyor! ABD Temsilciler Meclisi, stablecoin’lerin likit varlıklarla desteklenmesini ve rezervlerinin şeffaf şekilde açıklanmasını zorunlu kılan yasa tasarısını kabul ederek Trump’a gönderdi. Bu gelişme kripto sektörü için genel olarak olumlu olarak yorumlanıyor. Mali piyasaların gündeminde ise bugün ABD’de yeni konut inşaatları ve ruhsatları; Michigan Üniversitesi tüketici güven endeksi takip edilebilir. TCMB ve BDDK’nın haftalık raporlarını da inceleyeceğiz. Herkese güzel bir hafta sonu dileriz.

EURUSD

1752813199cd558c25519ac8629cc55d8a636d74f3_1_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

DÖVİZ KREDİLERİNE %1 KKDF GELDİ

Yayınlanma:

|

Yazan:

18 Temmuz 2025 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan ve 17 Temmuz 2025 tarihli 10094 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile birlikte, reel sektör şirketlerinin yurt içinde kullandıkları döviz ve altın kredilerine artık %1 oranında Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu (KKDF) kesintisi uygulanması kararı yürürlüğe girmiştir.

Kararın Özeti:

  • Yürürlük Tarihi: 18 Temmuz 2025

  • KKDF Oranı: %1

  • Kapsam: Türkiye’de yerleşik şirketlerin yurt içi bankalardan ve finansal kuruluşlardan kullandıkları döviz ve altın cinsinden krediler

  • Amaç: TL cinsinden kredi kullanımını teşvik etmek, dövizle borçlanmayı azaltmak ve makroekonomik istikrarı desteklemek

Değerlendirme:

  • Şirketler açısından etkisi: Bu karar, dövizle borçlanan reel sektör firmalarının finansman maliyetlerini artıracaktır.

  • Finans sektörü açısından: Bankalar ve finansal kuruluşlar, TL kredilere yönlendirme yaparken bu uygulamayı bir politika aracı olarak kullanabilecektir.

  • Ekonomi politikası açısından: KKDF’nin tekrar devreye alınması, döviz talebini kontrol altına alma ve kur-istikrarını sağlama stratejisinin bir parçası olarak değerlendirilebilir.

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Binance TR ve ON Dijital işbirliğiyle ücretsiz Türk lirası transferi

Binance TR CEO’su Mücahit Dönmez, “Kripto varlıklara yönelik ilgi ve benimseme dünya genelinde hızla artarken, Türkiye de bu dönüşümde kilit pazarlardan biri olmaya devam ediyor” dedi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Kripto varlık platformu Binance TR, ON Dijital ile yaptığı işbirliği kapsamında kullanıcılarına 7 gün 24 saat boyunca ücretsiz Türk lirası transferi imkanı sunacak.

Şirketten yapılan açıklamaya göre, kullanıcılar, ON Dijital Mobil uygulaması üzerinden 7 gün 24 saat boyunca Binance TR hesaplarına ücretsiz olarak Türk lirası aktarabilecek.

İşbirliği sayesinde Binance TR, kamu bankaları ile özel bankaları kapsayan altyapısına ON Dijital’i de ekleyerek, komisyonsuz para yatırma imkanı sunduğu kanal sayısını 9’a çıkardı. Kullanıcılar böylece farklı bankalar üzerinden kolayca ve ücretsiz Türk lirası yatırma seçeneğine sahip olacak.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Binance TR Üst Yöneticisi (CEO) Mücahit Dönmez, kullanıcı odaklı inovasyonun platformun büyümesindeki temel etken olduğunu vurguladı.

Dönmez, ‘Kripto varlıklara yönelik ilgi ve benimseme dünya genelinde hızla artarken, Türkiye de bu dönüşümde kilit pazarlardan biri olmaya devam ediyor. Biz de Binance TR olarak, kullanıcı deneyimini sürekli geliştiren, işlem süreçlerini kolaylaştıran ve erişilebilirliği artıran çözümlerle bu büyümeye yön veriyoruz. Daha iyi kullanıcı deneyimi, daha geniş kitlelerin kripto dünyasına güvenle adım atmasını sağlıyor.’ değerlendirmelerinde bulundu.

Burgan Bank ON Dijital Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Halil Özcan da kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik her adımda teknolojiyi ve işbirliklerini odağa aldıklarını vurguladı.

Özcan, Binance TR ile gerçekleştirilen entegrasyonu ‘geleneksel bankacılık sistemleriyle dijital varlık platformları arasında köprü kuran önemli bir adım’ olarak tanımlayarak, ‘Kullanıcılarımız, ON Dijital Mobil üzerinden 7/24 güvenli ve hızlı TL transferi yapabilirken, aynı zamanda kripto ekosistemine de kolayca erişim sağlayabiliyor. Bu işbirliğini, geleceğin finans dünyasında yerimizi sağlamlaştıracak stratejik bir adım olarak görüyoruz.’ ifadelerini kullandı.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.