ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
ABD’nin “varlık monetizasyon” çıkışı: Bitcoin için ‘yeni’ dönem!

Yayınlanma:
4 hafta önce|
Yazan:
BankaVitrini
Geride bıraktığımız hafta, biraz zihin yatırımı yapmak biraz da dinlenmek üzere siz değerli okurlarımızdan ayrı kaldık. Hafta içinde pek çok önemli gelişme oldu. Sizleri sıkmadan, konular da henüz bayatlamadan, en önemli gördüğüm satır başlarının üzerinden kısaca geçmeye çalışacağım.
Küresel mali piyasalarda geride bıraktığımız haftada da ana belirleyici unsur yine Trump oldu. Koltukta üç haftasını geride bırakan Trump’ı takip etmenin inanın bu kadar zor olacağını biz de tahmin etmemiştik. Lâkin, ilk günlerde Trump riskini ölçüp biçemeyen piyasaların haklı olarak vermiş oldukları orantısız tepkinin gün geçtikçe normalleşmeye başladığını da çok açık bir şekilde görüyoruz. Trump’ı biz bir müzakereci hatta bir tüccar olarak tanımlarken, ekopolitiğini ise, ABD’nin cari açık verdiği ülkelere karşı önce korku salıp akabinde ise müzakere etmeye çalışması olarak tanımlıyoruz.
Geride bıraktığımız üç hafta içinde ara ara sert satışlara boyun eğen hisse senetleri, son bir yılı aşkın bir sürenin zirvesini test eden ABD 10 yıllık tahvil faizi, ya da doların piyasa kuru olan sepet bazında DXY’nin son iki yılı aşkın bir zamanın en yüksek seviyesine gitmesi ardından, geride bıraktığımız hafta risk göstergelerinde ciddi mânâda toparlanmanın da yaşandığını görüyoruz. Şöyle ki, Trump’a atfedilen önemin bir nebze de olsun ikinci planda kalması ile (bu da çok iyi bir şey mi henüz biz de bilmiyoruz) piyasaların korku endeksi (namıdiğer oynaklık endeksi) VIX haftayı neredeyse Trump’ın koltuğa oturduğu güne geri dönerek son üç haftanın dibinde tamamladı. DXY son iki ayın en düşük seviyesine gerilerken, hâliyle DXY sepetinde ağırlıklı yer alan Avrupa’nın ortak parası EUR’da 1,05 seviyesine gelerek tam aksi yönde tepki verdi.
EURUSD paritesine yönelik görüşlerimizde şu an için bir güncelleme ihtiyacı görmüyoruz. Bu hafta sonu Almanya’da gerçekleşecek erken seçimler, özellikle Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin anketlerde %20’nin üzerinde oy alarak ikinci sıraya yerleşmesiyle dikkat çekiyor. AfD’nin Avrupa Birliği (AB) karşıtı tutumu, Almanya’nın AB’den ayrılmasını (Dexit) savunan söylemleri ve zaman zaman AB’yi küçümseyici politikalar izlemesi, piyasalarda belirsizlik yaratabilir. Bununla birlikte, Birliğin parasal bütünleşme dışında istenilen seviyede olmaması, yaşlanan nüfus gibi yapısal sorunlar ve ECB ile FED arasındaki faiz makasının daha da açılacağı beklentisi, EUR üzerindeki yukarı yönlü hareketleri sınırlayabilir. Bu çerçevede, EUR’daki yükselişleri satış fırsatı olarak değerlendirmeye devam ederken, EUR gelirlerinin hedge edilmesi açısından da uygun bir zemin sunduğunu düşünüyoruz.
Hazır Trump ve Avrupa Birliğinden yukarıda söz etmişken, son günlerde, Trump ve Putin arasındaki yakınlaşma, dünya kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Özellikle, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’nin Avrupa Birliği’ne (AB) yönelik açıklamaları, ABD-AB ilişkilerinde tansiyonun yükselmesine neden oldu. Münih Güvenlik Konferansında konuşan Vance, “Avrupa’ya karşı en çok endişe duyduğum tehdit Rusya değil, Çin değil, başka herhangi bir dış aktör değil.” dedi. Bu açıklamalar, ABD’nin Avrupa’nın güvenliği konusundaki taahhütlerine dair soru işaretleri oluşturdu ve AB liderleri arasında endişelere yol açtı. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, Vance ile yaptığı görüşmede, Ukrayna’nın güvenlik garantileri talebini yineledi.
Ukraynalı yetkililer, Suudi Arabistan’da yapılması planlanan ABD-Rusya görüşmelerine davet edilmediklerini ve bu nedenle katılmayacaklarını açıkladılar. Zelenskiy, ülkesinin bu tür görüşmelere dahil edilmemesi durumunda alınacak herhangi bir kararı kabul etmeyeceklerini vurguladı. Ayrıca, AB liderleri, ABD ve Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik barış planı görüşmelerinden dışlanma endişesiyle bugün Paris’te acil bir zirve düzenlemeyi planlıyor. Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un ev sahipliğinde gerçekleşecek bu toplantıda, Almanya, İngiltere, İtalya, Polonya, İspanya, Hollanda ve Danimarka liderlerinin yanı sıra Avrupa Konseyi ve Avrupa Komisyonu başkanları ile NATO Genel Sekreterinin de katılması bekleniyor. Bu gelişmeler, ABD’nin Ukrayna konusundaki diplomatik girişimlerinin Avrupa’da endişe yarattığını ve AB liderlerinin kendi aralarında koordinasyon sağlama çabalarını artırdığını gösteriyor.
Dönelim biraz da piyasa fiyatlamasına. Geride bıraktığımız hafta, havanın biraz da olsun ılımlıya dönmesi veya piyasaların Trump riskinin bir miktar da olsa geri plana itilmesi ile büyük teknoloji hisselerini şemsiyesi altında barındıran Nasdaq 100 endeksi haftayı tüm zamanların rekor seviyesinde tamamlarken, altın 2,942 dolar seviyesini hafta için test etmesi sonrası 2,900 seviyelerine geri çekildi. Neredeyse tam bir yıl önce daha altının ons fiyatı 1,880 dolar seviyelerinde iken hep uzun pozisyon alarak nihayetinde 3bin dolar seviyesine kadar hedef gösterdiğimiz oyun planında hedefimizin de gerçekleştiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Her ne kadar ons altın hedefimize ulaşsa da, gündemin tepesinde yer almaya devam ettiğinin de altını çizmemiz gerekiyor. Hatırlamak gerekirse, altın ile ilgili olumlu ve son bir senedir hep yukarı olan ana görüşümüzün arkasında, doların adeta ‘silah’ olarak kullanılması, her yüz günde bir trilyon dolar büyüyen ABD’nin kamu borcu (~ 36 trilyon dolar) ve fiat para sistemine olan güvensizliğin yattığını okurlarımız pek âlâ biliyorlar. Nedir bu fiat para sistemi derseniz de onu da kısaca “itibari para sistemi” olarak izah edebilirim. Yani, devlet tarafından değerli bir varlığa (örneğin altın veya gümüşe) dayandırılmadan, sadece hükûmetin otoritesine ve kullanıcıların güvenine dayanarak çıkarılan bir para birimidir. Mesela dolar banknotun üzerinde “In God We Trust” yazar. Yani, doların değeri altın veya başka bir maddi varlığa değil, ABD hükûmetine ve ekonomisine duyulan güvene dayalıdır. İşte bu güven son dönemlerde ciddi mânâda sarsılırken, altın ve bitcoin gibi arzı sınırlı enstrümanlara olan talebin de büyümeye devam ettiğini görüyoruz!
Konuyu çok da dağıtmadan, ABD Hazine Bakanı Bessent’in geride bıraktığımız hafta yaptığı açıklamalara genişçe yer vermek isterim. Bessent, ABD bilançosunda bulunan varlıkları “monetize” edeceklerini açıkladı. Bu açıklamadan da, Hazine’de bulunan altınları mevcut piyasa fiyatı ile değerlendirmek (mark to market) istediklerini anlıyoruz. Çok teknik bir konu olsa da, ABD hükûmeti dünyanın en büyük altın rezervlerine sahip: yaklaşık 262 milyon ons yani 8,100 ton altını bilançosunda 1970 yılından kalma 42,22 usd/ons üzerinden değerlendiriyor. Ancak günümüz fiyatıyla altının ~ 2,900 usd/ons olduğu düşünülürse, rezervin piyasa değeri yaklaşık 11 milyar dolardan yine yaklaşık 765 milyar dolar seviyesinde olduğunu hesaplıyoruz. Hazine Bakanı Bessent, altın rezervlerini değerlendirerek ABD’nin varlıklarını halkın yararına kullanacaklarını belirtiyor. Lâkin altının ‘muhasebe’ değerini güncellemek tek başına ekonomik bir dönüşüm yaratmayacağını düşünüyoruz. Öte yandan, eğer bu varlığın nakde çevrilmesi düşünülüyorsa, devasa bir rakamın satılacağının ön haberi bile altın fiyatını çökerterek hesaplanamayacak kadar büyük bir tahribat (kaos) da yaratacağını göz ardı etmemek gerekiyor.
Pekiyi birden bire nereden çıktı bu tartışmalar? ABD’nin büyüyen bütçe açığını ve Trump yönetiminin iddialı ekonomi politikalarını (vergi oranlarını düşürmek ve kamu harcamalarını artırmak) nasıl finanse edeceği konusundaki belirsizlikler ve neticesinde ulusal varlık fonu kurma kararı için duyulan para ihtiyacının bir yansıması olarak okuyoruz. Yakın zamanda, bültenlerimizi takip eden kıymetli okurlarımız, Wyoming Senatörü Lummis’in, ABD’nin altın rezervlerinin bir kısmını satarak elde edilecek gelir ile Bitcoin satın alınmasını önerdiğini de hatırlayacaklardır. Bu öneri, ABD Hazine Bakanlığı’nın bir Stratejik Bitcoin Rezervi oluşturmasını ve böylece ülkenin bilançosunu güçlendirmeyi amaçlarken, Lummis’in Temmuz 2024’te sunduğu Bitcoin Yasası, beş yıl içinde toplam bir milyon Bitcoin satın alınmasını ve bu varlıkların en az yirmi yıl boyunca elde tutulmasını öngörüyor.
Küresel para sisteminin bir değişim içinde olduğu çok aşikar! Alternatif olarak altın veya Bitcoin gibi rezerv varlıkların mutlak surette portföylerde yer almaya devam etmesi gerektiğini düşünmeye devam ediyoruz. Altında hedefimizin kıyısına kadar gelirken, Bitcoin için 125-130 bin dolar seviyesini yukarıda sadece bir durak olarak görmeye devam ederken, daha da fazlasını beklemek suretiyle el yükselttiğimizi de yeri gelmişken belirtmek isteriz. Bu minvalde gümüşün de ons fiyatının geride bıraktığımız haftanın son iş gününde 33,50 dolar seviyesine varan bir yükseliş kaydettiğin ve neredeyse son dört ayın en yüksek seviyesini test ettiğini hatırlatmak isteriz. Gümüşte patlayıcı hareketin 35 dolar seviyesinin geçilmesi ile başlayacağını düşünüyoruz. Gümüşün de sahne sırası beklediğini düşünmeye devam ettiğimizin altını çizelim.
Elbette, altının ons fiyatı uluslararası piyasalarda rekor kırarken, Türk insanının göz bebeği hatta bir numaralı yatırım alışkanlığı olan gram altına yönelik talep ile hafta ortası döviz kurlarında bir miktar da olsa ‘huzursuzluk’ yaşandığını işittik. Nereden mi? Kapalı Çarşıdan. Müşteri kaynaklı altın talebini, Hazine yöneten bir kişi olarak çok da net bir şekilde gözlemlediğimiz de altını çizmek isterim. Altının gram fiyatının hafta içinde 3,400 seviyesini aşarken, altın alınması aslında dolar alınması (XAUUSD) mânâsına geldiğinden beraberinde döviz talebi de yaratıyor. Mesela, ︎geçen hafta Türkiye’de cari işlemler dengesi 2024’te 10 milyar dolar açık verirken, altın hariç dengenin ise 3,7 milyar dolar fazla verdiğini görüyoruz. Altın, Türkiye için çok önemli bir yatırım enstrüman.
Kur cephesinde geçen hafta yaşanan hareketliliğin bir nedeni her ne kadar altın olsa da, bir diğer nedenini de yurt içi yerleşiklerin TL ilgisinde sınırlı da olsa azalma kaynaklı olduğunu düşünüyoruz. Şöyle ki, son açıklanan BDDK ve TCMB verilerine göre, döviz mevduatın toplam içinde payı hafifçe artarken, KKM’den çıkan paranın da dövize gittiğini düşünüyoruz. Biraz da sayıların dili ile konuşursak, 7 Şubat ile biten haftada, parite etkisinden arındırılmış verilere göre gerçek kişilerin döviz mevduatları yaklaşık 1 milyar dolar, tüzel kişilerin ise 2,2 milyar dolar artış kaydetti. Uzun bir aradan sonra yurt içi yerleşiklerin davranışında görülen bu değişikliğin arkasında beklentilerin üzerinde sonuçlanan Ocak ayı enflasyonun yattığını (stopaj artışını da göz ardı etmeyelim) düşünüyoruz. ︎
Enflasyonun yüksek sonuçlanması, yabancı yatırımcının da iştahını biraz baltalamış. Şöyle ki, 31 Ocak ve 7 Şubat haftasına ait menkul kıymet verilerine göre, yabancı yatırımcıların devlet içi borçlanma senetlerinden ciddi sayılabilecek bir tutarda 2,2 milyar dolar çıkış yaşandığını görüyoruz. Bunu aynı paralelde -Ocak enflasyonu sonrası- faiz indirim beklentisinin de bir miktar sorgulanmaya başlandığı yönünde okuyoruz. Her ne kadar enflasyon keyifleri kaçırsa da, TCMB’nin faiz (artırım) konusunda sınırlara gelmiş olduğunu tekrar belirtmemiz gerekiyor. Tıptan örnek vermek gerekirse, artık işe yaramayan bir ilacın (faiz) hastalığı (enflasyonu) tedavi etmekte faydasının olmadığı düşüncesinden hareketle, bundan sonra hamle sırasını maliye politikası, tasarruf tedbirleri ve yapısal reformlarda görüyoruz. Bu minvalde, TCMB’nin 6 Mart tarihindeki olağan PPK toplantısında da faiz indirimine gideceği (montanı 250 baz puandan daha düşük olabilir) kanaatindeyiz.
Ekonomi yönetiminin büyük çabası ile geçen yılın ikinci yarısında TL’ye olan güven yeniden tesis edilse de, en ufak bir olumsuzlukla, 2021 – 2023 yıllardan yaşanan travmatik süreç akıllara yeniden gelip, döviz güvenli liman olarak görülüyor. TL ile ilgili tahminlerimizde şimdilik değişikliğe gitme ihtiyacı duymuyoruz. Ocak ayında oldukça güçlü bir performans sergileyen TL’nin Şubat ayında biraz da olsun değer kaybetmesini sağlıklı olarak değerlendiriyoruz. Bu minvalde, döviz kurunun faiz ve enflasyonun altında artış kaydetmeye devam ederek reel mânâda değerlenmeye en azından yılın ilk yarısında devam edeceğini düşünüyoruz. Aşağıda piyasa katılımcıları anketinden de görülebileceği üzere, bizim de sene sonu için USDTRY kur beklentimiz ya da bilanço çalışma kurumuz piyasadan çok da uzak değil: 42,00.
Yeni gün başlangıcında Asya borsalarında yeşil rengin hâkim olduğunu görüyoruz. Japonya’nın beklenenden güçlü gelen büyüme verisinin etkili olurken, Alibaba hisseleri, Apple ile Çin’de satılan iPhone’lara yapay zekâ özellikleri entegre etmek amacıyla yapılan işbirliği haberleri ardından sert yükseldi. Geride bıraktığımız hafta yukarı yönlü kıpırdayan GBPUSD paritesi dikkat çekerken, Çarşamba günü İngiltere’de açıklanacak TÜFE enflasyonunu dikaktle takip edeceğiz. Türkiye cephesinde ise Pazar günü gözler AK Parti 8. Olağan Büyük Kongresinde çevrilecektir. Kongre sonrası bazı değişikliklerin gündeme gelebileceği piyasa kulislerine yansırken, Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın anayasa değişikliği konusunu da gündeme taşıdığın hatırlatalım.
Konut Satışları
TÜİK verilerine göre Ocak ayında konut satışları geçen yılın aynı ayına göre yaklaşık %40 artışla 112bin adet oldu. Bu rakam sektörün canlı olduğuna işaret ediyor. Verinin alt kalemlerinde ise, ilk el satışların yaklaşık 33bin ile toplamın %29 civarında kaldığını gördük ki, bu oranı da düşük olarak nitelendiriyoruz. Diğer bir bakış açısıyla, Türkiye’de altını çizerek yeni konut üretiminin zayıf olması yani arz sorunu da kirada kendisini çok açık bir şekilde gösteriyor (barınma krizi). Sene içerisinde kredi faiz oranlarının daha da gevşeyeceği düşünülürse, konut yatırımının yatırım açısından doğru bir tercih olacağını düşünüyoruz.
Piyasa Katılımcıları Anketi
TCMB, altmış dokuz kişinin katıldığı piyasa katılımcıları anketinin Şubat ayı sonuçlarını açıkladı. Buna göre, yıl sonu TÜFE enflasyon beklentisi %27,05 seviyesinden %28,30 seviyesine yükselirken, on iki ay sonrasına ilişkin beklenti ise %25,38’den %25,26 seviyesine geriledi. Yıl sonu USDTRY kuru beklentisi 43,03 seviyesinden 42,89’a gerilerken, anketin 12 ay sonrası ilişkin beklentisi ise 43,81’den 43,96’ya yükseldi. Açıkçası, gerek Ocak ayında yüksek gelen enflasyon gerekse de TCMB’nin yılın ilk enflasyon sunumunda sene sonu enflasyon beklentisini yukarı yönde revize etmesine rağmen beklentilerde pek de bir bozulma göremedik. Hülâsa, iki yıl vadeli gösterge tahvilin de basit faizi hafta boyunca yükselmesi ardından Cuma gününü bir miktar düşüşle tamamladı. Ay sonunda yayınlanacak hanehalkı ve reel sektör enflasyon tahminlerini de merakla takip edeceğiz.
Emre Değirmencioğlu
İlginizi Çekebilir
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
SPK’dan yeni Kripto düzenlemesini açıkladı

Yayınlanma:
1 gün önce|
14/03/2025Yazan:
BankaVitrini
Türkiye’de kripto para piyasasını düzenlemek amacıyla yapılan ilk resmi düzenleme, Sermaye Piyasası Kurumu (SPK) tarafından yayımlandı. Resmî Gazete’de yayımlanan yeni düzenleme ile birlikte, Kripto hizmet sağlayıcılarının kuruluş ve faaliyet usullerinden sermaye yeterliliğine, iç denetim ve risk yönetimi kriterlerine kadar birçok yeni kural getirildi. Ayrıca, yatırımcıları korumak adına kaldıraçlı işlemler, türev ürünler ve kredi alımı yasaklanarak piyasanın daha güvenli ve şeffaf hale getirilmesi hedefleniyor. Bitcoin, yükselişe geçtiğinde SMS onay kodu bile göndermeyen Türkiye’de ki kimi Kripto borsaların yapılan bu düzenlemeye ne kadar uyacakları şimdiden merak konusu oldu.
Kripto şirketlerine yeni lisans ve sermaye yeterliliği şartı
Yeni düzenlemeye göre, Türkiye’de faaliyet göstermek isteyen Kripto hizmet sağlayıcılarının SPK’dan lisans alması gerekecek. Lisans almak için belirli sermaye yeterliliği şartlarının sağlanması zorunlu hale getirildi. Ayrıca, şirketlerin iç denetim mekanizmalarını güçlendirmesi ve risk yönetimi süreçlerini düzenli olarak raporlaması şart koşuldu. Bu adımların, yatırımcıların korunması ve piyasadaki güven ortamının sağlanması için önemli olduğu vurgulandı. Bu düzenlemeler küçük büyük yatırımcılar için oldukça faydalı. Her önüne gelen yerli veya yabancı sermayeli şirketler ‘Kripto Borsa’ hizmeti veremeyecek. Uzun yıllar önce yapılması gereken düzenlemeler 2025 yılında yapıldı. Bugüne kadar devlet denetiminde olmayan bu denetimsizliği kendi lehine çeviren birçok merdiven altı ‘Kripto Para Borsası’ binlerce insanı acımasızca mağdur etti. 1000 dolara aldıkları borsa web şablonu ve bir domain ile bunu yapmayı başaran kimi borsalar sırra kadem basmayı maalesef başardılar. Yıkılan yuvalar, buhar olan birikmişler ve intiharlar çok yaşandı bu ülkede. Kripto varlığı bir yatırım aracı olarak görmeyen ve adeta şans oyunu mantığı ile sektöre ilgi duyan ‘Kaybedenler’in ‘Kripto Varlık’ okuryazarlıklarının olmaması bu merdiven altı borsaların işine çok yaradı. Sosyal medya özellikle eski adı ile ‘Twitter’ üzerinden robot fenomenler icat eden bu borsalar binlerce insanı mağdur etmeyi başardılar. Bu düzenlemeler ile bu sorunların artık yaşanmamasını diliyoruz.
Kripto paraların kaldıraçlı işlemleri Yasaklandı
Aslında 2017 yılında Forex işlemlerine getirilen limit zorunluluğu ile Forex sektörü daralmıştı. Forex sektöründe işlem yapamayan bir çok yatırımcı veya grafik okuduğunu iddia eden kimi insanlar Kripto sektöre akın ettiler. Aralık 2017’de Bitcoin’in ilk defa 20.000 doları test etmesi ile piyasalara kitlelerin yoğun ilgisi olmuştu. Bu ilgiyi yatırımcıların mağduriyetine çevirmeyi bilenler binlerce insanı zarara uğratmayı başarmışlardı.
Yapılan yeni düzenleme kapsamında, yüksek risk taşıyan ve spekülatif hareketlere yol açabilen kaldıraçlı işlemler yasaklan yasaklanmasına ama özellikle Dubai ve Kolombiya merkezli Call Center’lar üzerinden ve Türkçe konuşanlar ile insanlar mağdur edilmeye devam ediliyor. Meta’ya ait sosyal platformlarda hala reklamları var ve maalesef engellenemiyor.
Bu karar, yatırımcıların büyük kayıplar yaşamasının önüne geçmek için alındı. Aynı zamanda, türev ürünlerin ve kredi ile Kripto varlık alımının da yasaklandığı duyuruldu. Bu adımın piyasada aşırı dalgalanmaların önüne geçer mi? Bireysel yatırımcıları koruyup koruyamayacağını bekleyip göreceğiz deyip klasik bir cümle kurmak oldukça kolay ama işin en can alıcı ve nihai sonuç getirecek en can alıcı noktası devlet mekanizmalarının ‘Denetim’ mekanizmasının işleyişine bağlıdır diyebiliriz.
Platformlar için listeleme komitesi zorunluluğu
Bundan sonra Türkiye’de faaliyet gösteren Kripto borsalarının listeleyecekleri kripto varlıklarını belirlemek için en az üç üyeden oluşan bir komite kurmaları gerekecek. Komite, listelenecek varlıkları belirlerken şeffaf ve güvenilir kriterlere dayanarak karar verecek. Böylece, dolandırıcılık riski taşıyan veya spekülatif amaçlarla piyasaya sürülen varlıkların engellenmesi amaçlanıyor. Buraya kadar herşey oldukça güzel.
Ama bu komite üyelerinin bağımsız kişilerden oluşması gerekiyor. ‘Kripto Borsaları’nın belirleyecekleri kişilerden oluşmaması lazım. Kripto Borsa şirketleri ile ilintili olmaları durumunda bahse konu düzenlemenin bir işe yarayamayacağını da söylemek zorundayım. Bu neye benziyor biliyor musunuz? Alışveriş yapan müşterilerin ‘Araba’ kazanmaları için çekiliş yapan herhangi bir AVM ya da marka neden şartlarından biri de marka veya AVM çalışanı, çalışanın yakını kurayı çekecek olan şirket ile ilintili olmaması şartı sizce neden aranıyor? Hile olmaması için bu şartlar her zaman var. Aynı durum burada da olmalı. Bağımsız denetçilerden oluşacak bir komisyon. Hatta konularında uzman olan bu komisyon üyelerinin birbirlerini tanımamaları da ve birbirlerine erişim yapacak iletişim bilgisine de sahip olmamaları gerekmektedir.
Üniversite sınavlarında sınav sorularını hazırlayan komisyon üyelerinin prosedürü burada da olmalı diye düşünüyorum. White Paper’larına baktığımızda ne anlattığını ve ne vaat ettiğini bilmediğimiz binlerce Altcoin en popüler borsalarda bir gecede karşımıza çıkıp kazanç vaat ediyor. Hatta hosting tabanlı Altcoinlerden bahsetmiyorum bile. Evet yanlış duymadınız. Blockchain ürünü olması gereken tüm Altcoinlerin kimisi hosting tabanlı.
Web sitelerinde sadece cüzdan kısmı Blockchain erişimine sahip. O da bu sahtekarlığı yapanların kişisel cüzdanlarından başka bir şey değil. Sitenin yönetim panelinde e-ticaret sitesinde ki bir ürünün fiyatını değiştirir gibi bahse konu Altcoin (!) kurucuları el ile birim fiyat değiştirip özellikle donanımlı olmayan eş dost tavsiyesi ile yol alan yatırımcıları dolandırmayı başarıyorlar.
İşte bu ve benzer ‘Double Speading’ (çift haracama) özelliğine bile sahip sahte coinler borsaların tahtalarında yer bulabiliyorlar. Altcoin dolandırıcıları borsalara yüksek meblağda paralar vererek tahtada yer bulmaları büyük bir sıkıntı. Dolandırıcılar için yüksek meblağlar hiç sorun değil. 2 günde o parayı rahatlıkla kazanabiliyorlar.
Kaldı ki ‘Double Speading’ (çift haracama) sorunu Sastoshi Nakamoto’nun Cyberpunk denilen kriptoloji uzmanlarının da olduğu platformda ispat etmeye çalıştığı ve Blockchain’in güvenirliğini ispatlayan tek yöntem olduğu halde burada da sahtekârlık yapanlar var.
Kriptoloji bilimine oldukça fazlasıyla hâkim olan Cyberpunk üyeleri, Nakamoto’ya bu sorunu sormuşlardı. Nakamoto’da dile getirilen sorunu teknik olarak ispatladıktan sonra 3 Ocak 2009’da Bitcoin’i tedavüle sokmuştu. Enter tuşuna basıp zincirin ilk halkası olan ‘GENESIS’i aktif etmişti. Daha öncesinden de 2008 yılında da makalesini yazmıştı. Göstere göstere tartışmaya açık bir şekilde Blockchain’i aktif etmeyi başarmıştı.
Kripto transferlerinde güvenlik önlemleri artırıldı
Kripto para transferlerinde güvenliği artırmak adına yeni düzenlemeler getirildi. Özellikle, 1 milyon lirayı aşan transferlerde ek onay mekanizması devreye alınacak. Ayrıca, kullanıcıların Kripto transferlerini gerçekleştirmesi için çift faktörlü doğrulama şartı getirildi. Bu adımların, dolandırıcılık ve yasa dışı işlemleri engellemek amacıyla atıldığı ifade edildi.
Kripto reklamları SPK denetimine tabi olacak
Yeni düzenleme ile birlikte, kripto para ve kripto hizmet sağlayıcılarına yönelik yapılan reklamlar da artık SPK denetimine tabi tutulacak. Reklam içeriklerinin yatırımcıları yanıltıcı unsurlar içermemesi ve şeffaf bilgilendirme yapması zorunlu hale getirildi. Böylece, yatırımcıların spekülatif veya aldatıcı reklamlara maruz kalmasının önüne geçilmesi planlanıyor. Bu oldukça faydalı bir düzenleme olacak. Bekleyip göreceğiz.
Bir önce ki yazımda Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmeliği ilgili maddelerini paylaşmıştım. Konu ile alakalı olduğu için tekrar paylaşıyorum:
1-) KRİPTO VARLIK HİZMET SAĞLAYICILARIN KURULUŞ VE FAALİYET ESASLARI HAKKINDA TEBLİĞ (III-35/B.1)
2-) KRİPTO VARLIK HİZMET SAĞLAYICILARIN ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI İLE SERMAYE YETERLİLİĞİ HAKKINDA TEBLİĞ (III-35/B.2)
3-) BİLGİ SİSTEMLERİ BAĞIMSIZ DENETİM TEBLİĞİ (III-62.2)’NDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (III-62.2.b)
4-) BİLGİ SİSTEMLERİ YÖNETİMİNE İLİŞKİN USUL VE ESASLAR TEBLİĞİ(VII-128.10)
Sevgiyle kalın..
Adnan Ateş
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
Altın yeni rekora koşarken, içeride hisse senetlerine ilgi büyüyor!

Yayınlanma:
2 gün önce|
13/03/2025Yazan:
BankaVitrini
Piyasaların ana konsantrasyonu her ne kadar tarife savaşlarında olsa da, dün gözler FED’in faiz politikasına ışık tutan kritik öneme haiz TÜFE enflasyonu çevrildi. Şubat ayında TÜFE piyasa beklentilerinin bir çıt da olsa altında kaldı. Detaylara bakarsak, yıllık bazda manşet TÜFE artışı %2,9 olan beklentiye karşı %2,8 olarak gerçekleşirken, çekirdek gösterge de benzer bir şekilde %3,2 olan beklentiye karşılık %3,1 olarak gerçekleşti. Alt kalemlerde enflasyon üzerinde artırıcı yönde en büyük etkinin tıpkı Türkiye’de olduğu üzere barınma harcama grubundan geldiğini görüyoruz! Her yerde arz sorunu var!
ABD’de açıklanan Şubat ayı TÜFE enflasyonunun tahminlerin altında kalması ile son günlerde tarife savaşları kaynaklı başlayan ve ürkütücü ekonomik terimler ile birleşen (resesyon, stagflasyon) beklenti seti, risk iştahını azaltmış, hisse senetleri ve kripto varlıklar ağır satışlara sahne olmuştu. Bu süreçte altın ve gümüş sakin ve göreceli olarak yatay bir seyir izlerken, dolar ise ezber bozarcasına değer kaybetmişti. Dolar konusu biraz açmak hatta hatırlamak gerekirse, Trump’ın izlediği politikaların temelinde ABD’nin bütçe açıklarını içeride DOGE, cari açığını ise dışarıda tarife kartı ile kapatmanın yattığını unutmamak gerekiyor. Özetle, Trump politikalarının doları zayıflatmak üzerine kurgulandığını söylememiz pek de yanlış olmayacaktır. Bu bağlamda Kıta Avrupası’nın savunma ve altyapı harcamalarını artırma vaadiyle birlikte Ukrayna savaşında ateşkese yönelik ilerlemenin de kaydedileceği beklentisi ile ortak para birimi EUR 1,09’lu seviyelere yükselerek kısa vadede adeta kükrediğine hep birlikte şahit olduk!
Hafta başı oldukça sert satışlara sahne olan hisse senetleri ve daha büyük resimde küresel mali piyasalar, dün ABD TÜFE enflasyonunun da desteği ile adeta soluklandı. Öte yandan, Rusya-Ukrayna savaşında ateşkes ihtimâlinin de artması, piyasaları destelemeye başladığını görüyoruz. Dün de bültenimizde dile getirdiğimiz üzere, Ukrayna, ABD’nin önerdiği otuz günlük ateşkes antlaşmasını kabul ederken, ABD heyetinin Rusya’ya yapacağı ziyaret ardından Rusya’nın da koşullarının anlaşılması ile sürecin olumlu olarak ilerleyeceğini düşünüyoruz. Kremlin cephesinden gelen açıklamada, Ukrayna’da otuz günlük bir ateşkes önerisine ilişkin Washington’dan gelen ayrıntıları inceleyeceklerini, ardından da yanıt vereceklerini okuyoruz. Bu arada, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, anlaşmanın birkaç gün içinde sağlanmasını umduğunu söyledi.
Zor günler geçiren teknoloji hisseleri, ABD ve Asya’da toparlanmaya öncülük etmeye çalışırken, Trump’ın gümrük tarifeleri konusundaki tutarsız tutumu piyasa duyarlılığını ister istemez baskılıyor. Bu bağlamda, son günlerde ağır satışlara sahne olan teknoloji hisselerinin işlem gördüğü Nasdaq endeksi ateşkes umutları ve ABD enflasyon verisinin yardımı ile geceyi %1,2 yükselişle tamamlasa da, yeni gün başlangıcında pasifiği diğer ucunda karmaşık bir seyrin hâkim olduğunu görüyoruz. Teknoloji hisselerinin öncülüğünde gösterge endeks Tokyo borsası her ne kadar %0,5 yükselse de, Şangay ve Hong Kong tarafında satıcılı seyrin korunmaya devam ettiğini, ABD borsalarının vadeli işlemlerinde yeniden kırmızı rengin hâkim olduğunu görüyoruz. Mesela Nasdaq vadeli %0,7 aşağıda işlem görüyor!
Kafaların net olmaması ve bu belirsizlik ortamında bir numaralı yatırım aracı olarak gördüğümüz altının bu sabah tüm zamanların rekor seviyesinden sadece 10 dolar uzakta olduğunun altını kalınca çizelim. Altının ons fiyatının yeniden 2,950 dolar seviyesine dayandığı günde, gümüşün de 33 dolar seviyesinin üzerine yerleşme çabalarını dikkatle takip ediyoruz. Ukrayna ve Rusya arasındaki barış görüşmelerindeki ilerlemenın yanı sıra ABD’de petrol stoklarının da beklenenden az artması ile Brent cinsi ham petrolün varil fiyatı yeniden 71 dolar seviyesine toparladığını not edelim. Değer saklama araçları arasında altın sonrası en çok inandığımız enstrüman olan Bitcoin ise yeniden 84bin dolar seviyelerine toparlanarak kayıplarını telafi etmeye çalıştığını görüyoruz.
Hazır altından söz etmişken, Türk insanın bir numaralı yatırım aracı olan altının rekor kırması ile talebin de Kapalıçarşı’da yeniden artacağını düşünüyoruz. Bu sabah gram altın 3,465 TL ile rekor seviyeye yükselirken, altın talep etmenin aynı zamanda dolar talebi doğurduğunun da göz ardı etmemek gerekiyor! Bu bağlamda, Kapalıçarşı’da döviz kurlarının yeniden hareketlenmesi bizler pek de şaşırtmayacaktır. USDTRY bu sabah 36,60 seviyesine yakın işlem görürken, Türk hisse senetlerine yönelik talebin de artmaya başladığını görüyoruz! Piyasa kulislerinden edindiğimiz izlenim, Türk hisse senetlerinde yönelik yabancı ilgisinin arttığı yönünde. Bu bağlamda, BIST100 ana endeksi dün günü %1,4 artışla son yedi ayın zirvesinden tamamlarken, lokomotif bankacılık endeksi ise %3’e yakın yükselişle 16,520 puandan kapanmak suretiyle dikkat çekti. Bültenimizi yakından takip eden okurlarımız, 14,100 seviyesinin üzerinde teknik bir bakış açısı ile yükseliş isteğinin artacağını, temel olarak da faiz indirim ‘hikâyesinin’ bankacılık sektörüne yarayacağını hatırlayacaklardır.
Hisse senetlerinde ağırlık artırılabileceğini düşünüyoruz. Büyük resimde, USDTRY kurunda bebek adımları ile yükselişin sürmesini, TL’nin reel mânâda değerlenme oranının ise her geçen gün azalmaya devam edeceğini düşünüyoruz. Ons altında ise yönün yukarıya görünmesi nedeniyle, gram altında tek bir istikâmetin olduğunu, anlamlı her düşüşte ise bitcoin biriktirmenin akıllıca bir yatırım davranışı olacağını düşünüyoruz.
Emre Değirmencioğlu
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
Ömer Gencal: Risk ateş gibidir…

Yayınlanma:
4 gün önce|
11/03/2025Yazan:
BankaVitrini
Kapıdan içeri adım attığımızda bizi, şirketin finansmanından sorumlu üst düzey yöneticisi karşılıyor. Kısa bir sohbetin ardından konu, ekonomide yaşanan gelişmelere geliyor.
2017 yılında, ekonomide büyük dengesizlikler henüz tam anlamıyla görünür hale gelmemişken, detaylarda gizlenen risklerin sinyalleri ortaya çıkmaya başlamıştı. O dönemde her müşteri ziyaretimde sorduğum klasik soruyu yönelttim:
“Yabancı para pozisyonunuz var mı? Varsa nasıl yönetiyorsunuz?”
Aldığım cevaplar çoğu zaman beni endişeye sürüklüyordu. Çünkü her ziyaretten önce, şirketin bankayla olan finansal verilerini detaylıca inceliyor ve yöneticilerle o bilgiler doğrultusunda konuşuyordum. Ancak ne kur ne de faiz riskinin önemi konusunda farkındalığı olan bir yönetim anlayışıyla karşılaşıyordum. Bu şirkette de durum farklı değildi.
Şirket, uzun vadeli döviz cinsi borçlanmış ancak gelirleri Türk lirasıydı. “Neden dövizle borçlanıyorsunuz?” diye sorduğumda, her zaman duyduğum yanıtı aldım:
“Ucuz.”
“En son ne zaman, hangi vadede borçlandınız?” diye devam ettim.
“İki yıl önce, yedi yıllık bir kredi aldık.”
“Hangi para birimi?”
“Dolar.”
“Avro daha ucuz, neden Avro değil?”
“Doları daha iyi biliyoruz, takibi daha kolay.”
Bu noktada dayanamayıp tekrar sordum: “Tam olarak neyi takip ediyorsunuz?”
“Doların günlük hareketlerini izliyoruz, nereye çıkıyor, nereye iniyor, ona bakıyoruz.”
“Peki, bu sizin için ne işe yarıyor?”
“Ani bir hareket olursa biraz döviz alıyoruz, böylece riski kontrol etmeye çalışıyoruz.”
“Ne kadar döviz almanız gerektiğini biliyor musunuz?” diye sorunca yönetici, sorularımın daha da derinleşeceğini anlamıştı. Daha spesifik bir soruyla devam ettim:
“Yedi yıllık kredinizin beş yılı kaldı. TL’nin son iki yılda yaşadığı değer kaybı göz önüne alındığında, bu borçlanma maliyetiniz artmıştır. TL borçlanma ile karşılaştırdınız mı?”
“Evet, biraz maliyet arttı, TL borçlansaydık daha düşük olurdu.”
Bunun üzerine, “Bu borcunuzu ve bilançonuzdaki döviz cinsi yükümlülüklerinizi vadelerine göre kur riskinden koruyabileceğinizi ve nakit akımlarınızı sigortalayabileceğinizi biliyor musunuz?” diye sordum.
“Nasıl?”
“Örneğin, beş yıl vadeli bir swap işlemiyle bu krediyi TL borçlanmaya çevirebilirsiniz.”
Aldığım yanıt ise oldukça trajikomikti:
“Biz böyle spekülatif işlemlere girmiyoruz.”
Bunun üzerine daha fazla ısrar etmeden teşekkür edip toplantıyı bitirdim.
Risk Yönetiminin Önemi
Aradan bir yıl geçti. Ekonomide dengeler daha da bozuldu. Rahip Krizi olarak bilinen süreçte TL önemli ölçüde değer kaybetti. Bu olayların üzerinden bir ay bile geçmemişken, o gün görüştüğüm finans yöneticisinden bir telefon aldım:
“Döviz cinsi borçlar için yapılabilecek bir şey var mı?”
Belli ki doları iyi takip edememişlerdi. “Şu an yapılabilecek çok şey var ama artık mevcut fiyatlarla.” dedim. Karar verip bana geri döneceğini söyledi. Ancak bir daha haber alamadım. Sonrasında öğrendiğime göre şirket, ciddi bir sermaye artırımı yapmak zorunda kalmış ve ortaklar bu durumdan hiç memnun olmamıştı. Haklıydılar da.
Risk yönetimi, özellikle de hazine ürünleri söz konusu olduğunda uzmanlık gerektiren bir konudur. Basit gibi görünen konular, detaylara inildikçe oldukça karmaşık hale gelir. Şirketlerin finans yönetimini çok boyutlu ele alması, senaryo analizleri yapması ve bu analizlere dayanarak bilançolarını stres testlerine tabi tutması gerekir.
Bu süreçlerde, şirketin finansal riskleri etkin bir şekilde yönetebilmesi için kurumsal yapıların devreye girmesi hayati öneme sahiptir. Bu bağlamda, Finansal Riskleri İzleme Komitesi gibi yapılar oluşturulmalı ve şirket içinde üst düzey yöneticiler ve yönetim kurulu üyeleri gibi kişiler kadar, finans piyasalarına hakim bağımsız uzmanlar da sürece dahil edilmelidir.
Son yıllarda, büyük ölçekli birçok şirketin bile bu konuda ciddi önlemler almadığını ve kriz dönemlerinde büyük zararlarla karşı karşıya kaldığını gözlemledim. Ancak geçmiş hatalarından ders çıkarıp bu konuda önlemler almaya başlayan az sayıda şirket görmek de sevindirici.
Merkez Bankası: Koruyucu baba rolünde mi?
Para politikasının gecikmeli de olsa rasyonelleşmesi ve TL kredi faizlerinin yükselmesi, şirketlerin hızla döviz cinsi borçlanmaya yönelmesine yol açtı. 2023 sonunda 128 milyar dolar olan bankaların toplam döviz kredileri, 2025 Şubat itibarıyla 50 milyar dolar artarak 174.5 milyar dolara ulaştı (Grafik-1). Reel sektörün döviz yükümlülükleri ile varlıkları arasındaki fark ise 73 milyar dolardan 142 milyar dolara çıktı. (Grafik-2)
Bu süreçte, döviz kredilerinin büyüme hızı önce aylık %2 ile sınırlandırıldı, ardından %1’e ve son olarak %0.5’e düşürüldü. İhracat yapmayan şirketlerin döviz kredisi kullanması ise halen yasak.
Merkez Bankası’nın aldığı bu kararlar, enflasyona yönelik olası negatif etkileri azaltmayı amaçlıyor. Ancak, aynı zamanda şirketlere ‘Yeterince risk aldınız, biraz frene basın’ mesajı veriyor da olabilir.
Buna rağmen, bazı Kamu ve Katılım Bankaları, belirli istisnalar dolayısıyla hala döviz cinsi kredi sağlamaya devam ediyor.
Risk: Kontrol
edilmezse yıkıcı, yönetilirse güçlü bir araç
Finansal risklerin iyi yönetilmesi, şirketlerin büyümesi, sermaye birikimi yapması ve küresel rekabet gücünü artırması açısından kritik önemdedir.
Şirketlerin finansal stratejileri belirlenirken:
-Makroekonomik ve jeopolitik gelişmeler dikkate alınmalı,
-Risk bütçelemesi yapılmalı,
-Finansal kararlar kurumsal bir yapı içinde alınmalı ve prosedürlere bağlanmalıdır.
Türkiye, büyümesini büyük ölçüde dış borçla finanse eden bir ülke. Dolayısıyla, şirketlerin ihracat yapıyor olması bile kur riskini yönetmede tek başına yeterli bir faktör değildir. Zira dalgalı kur rejimlerinde TL’nin değer kaybı gibi değer kazancı da söz konusu olabilir. Kredilerin döviz mi TL cinsinden mi olması gerektiğini belirli düzenlemelerle kısıtlamak yerine, şirketlerin risk yönetimi yapıp yapmadıkları analiz edilerek bu konuda aksiyon alınması daha etkili olacaktır.
Sonuç olarak, risk ateş gibidir. Doğru kullanıldığında faydalı, yanlış yönetildiğinde ise yıkıcı olabilir. Yasaklamak ve kısıtlamak yerine, şirketlerin risklerini nasıl yöneteceğini öğrenmesine olanak tanımak ve kurumsal çerçeveler oluşturmasını teşvik etmek, uzun vadede daha sürdürülebilir bir finansal sistem yaratacaktır.
Dünya
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (775)
- BANKA ANALİZLERİ (136)
- BANKA HABERLERİ (2.995)
- BASINDA BİZ (58)
- BORSA (420)
- CEO PERFORMANSLARI (35)
- EKONOMİ (2.745)
- GÜNCEL (2.749)
- GÜNDEM (3.024)
- RÖPORTAJLAR (47)
- SİGORTA (127)
- ŞİRKETLER (2.038)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (425)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (836)
- Arif Öztan (7)
- Ayşe Muzaffer Sunguroğlu (6)
- Dr. Abbas Karakaya (62)
- Erden Armağan Er (45)
- Erol Taşdelen (457)
- Gizem Taşdelen (4)
- Gülbeyaz Gergün (51)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (25)
- Mustafa Akpınar (28)
- Onur ÇELİK (11)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (73)
- Serhat Can (6)
- Süleyman Çembertaş (14)
- Tungay Dere (18)
- Uğur Durak (33)
YAZARLAR

Dr. Suat Soylu: Konfor Almayanı

Bir İşi Başlarken Olumsuz Yorumlara Kulak Asmayın

Firmalarda Serbest Nakit Akışının önemi

KUYUMCU SOYGUNCUSU BANKACI ÇIKTI

NEFES: Bankalar vatandaşa postayı koydu

“İYİ ÇALIŞAN” İSTİFA EDER, KÖTÜ ÇALIŞAN KALIR…

BEN BİLMEM PATRONUM BİLİR!

Banka çalışanı yaşlıların maaşlarını eksik ödedi

AKBANK hesaplarını boşaltanlar enselendi

“MİKS, MAKS VE MEKS’İN ÖYKÜSÜ” KAHVALTI MASAMIZDA

Hidrojen yanmalı motor Avrupa’da resmi onay aldı

Türkiye’den altın ve gümüş ithalatına sert fren

İş hayatında Çöp Kamyonu Teorisi

“Türkiye Fintek Ekosistemi Durum Raporu 2024” yayınlandı
- ALTIN FİYATLARINDA YENİ ZİRVE! Yükseliş ne kadar sürecek? 15/03/2025
- İBB BURS 2. TAKSİT ÖDEME TARİHİ: İBB Burs 7.500 TL Ödemesi Yattı Mı, Ne Zaman Yatacak? 15/03/2025
- Marka ve tescil ücretlerine yeni düzenleme 15/03/2025
- Tüketicilerin ayıplı ürün, online alışveriş ve abonelik şikayetleri yükselişte 15/03/2025
- Türk süt ve süt ürünleri sektöründen Ukrayna açılımı 15/03/2025
- Şehirlerarası Otobüslerde Aile İndirimi Ne Zaman Başlayacak, Ne Kadar? Şartlar Neler Olacak? Şartlar Neler? 15/03/2025
- EMEKLİ BAYRAM İKRAMİYELERİ 2025: 4 Bin TL Ramazan Bayramı Emekli İkramiyeleri Ne Zaman Yatacak? 15/03/2025
- Apple AirPods'lara çeviri hizmeti geliyor 15/03/2025
- Patent ve marka ücret tarifesi değişti 15/03/2025
- Vakko CEO'su Güner: 2025’te enflasyonun etkilerinin biraz daha azalacağını öngörüyoruz 15/03/2025
- Kervan Gıda, 2024’te 1,06 milyar TL FAVÖK açıkladı 15/03/2025
- Otomotiv üretimi Şubat'ta da geriledi 15/03/2025
- Kesme altın satışına sınırlama 15/03/2025
- Sigara ÖTV'sinde yeni düzenleme 15/03/2025
ALTIN – DÖVİZ
BORSA
KRIPTO PARA PİYASASI
Popüler
-
GÜNDEM4 yıl önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL2 yıl önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA ANALİZLERİ3 yıl önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
GÜNDEM1 yıl önce
Bankacılığı bırakıp eskortluk yapmaya başladı: Haftalık kazancı dudak uçuklattı