Connect with us

BANKA ANALİZLERİ

Banka Kredilerin % 14,3’ü sorunlu halde

Bankaların Toplam Kredileri 20 Kasım itibarıyla 3,6 Trilyon TL düzeyine yaklaşmış durumda. Bu kredilerden 150 milyar TL’lık kısım için hukuksal süreç başlamışken, Yakından takip edilen kredilerin 360 milyar TL’lık kısmı sorunlu / takip olabilecek potansiyel taşıyor. Başka bir ifade ile Toplam Kredilerin % 14,3’lük kısmı Sorunlu hale gelmiş durumda

Yayınlanma:

|

TCMB, Finansal İstikrar Raporu‘na göre Bankaların Yakından İzlemeye aldığı Kredi tutarı 360 milyar TL’yi bulurken, Hukuksal işlemleri başlattıkları Takipteki Krediler 150 milyar TL‘ye ulaştı. Sorunlu olan Kredilerin toplamı da 510 milyar TL düzeyine ulaşmış durumda. KOBİ‘lerde sorunlu krediler hacimsel düşmemesine rağmen oransal olarak 2020 başında % 9,2 iken kredi hacmindeki artış ile birlikte % 6,5‘e geriledi.

Tahsili Gecikmiş Alacaklar ( TGA ) Problemi devam ediyor

Rapor açıkça kredi rakamlarını yazma yerine grafiksel olarak göstermeyi tercih etmiş. Bankaların Toplam Kredileri 20 Kasım itibarıyla 3,6 Trilyon TL düzeyine yaklaşmış durumda. Bu kredilerden 150 milyar TL‘lık ( sağ eksen ) kısım için hukuksal süreç başlamışken, Yakından takip edilen kredilerin 360 milyar TL‘lık ( sol eksen ) kısmı sorunlu / takip olabilecek potansiyel taşıyor. Başka bir ifade ile Toplam Kredilerin % 14,3‘lük kısmı Sorunlu hale gelmiş durumda. Toplam Kredilerin % 4,2‘si takip hesaplara atılıp hukuksal süreç başlamışken; % 10,1‘i ise potansiyel takip olarak bankaların sırtında kambur olarak duruyor.

Krediler hızla büyüdü

TL cinsi firma kredileri, 2019 yılı ikinci yarısından itibaren hızlı bir büyüme eğilimine girmiş ve bu eğilim algın sürecinde kamu bankaları öncülüğünde yapılan kredi kampanyaları ve kredi kullandırımını teşvik eden uygulamaların da etkisiyle güçlenerek devam etmiştir. Ağustos ayı itibarıyla büyük ölçekli firmaların toplam TL kredi bakiyesi yıllık yüzde 50’nin üzerinde büyüme kaydetmiştir. KOBİ ölçeğinde ise kredi büyümesi yüzde 50’ye yaklaşmıştır. 2020 yılı Ağustos ayı itibarıyla, toplam nominal stok kredi tutarı üzerinden hesaplanan Kredi/GSYİH oranı geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yaklaşık 15 yüzde puan artış kaydederek yüzde 76,6’a ulaşmıştır

Ağustos ayıyla birlikte atılan parasal sıkılaşma adımlarının ticari krediler üzerindeki etkileri haftalık verilerde görülmeye başlanmıştır. Haziran ayında yüzde 60’a yaklaşan 13 haftalık KEA-Kur Etkisinden Arındırılmış ticari kredi büyümesinin yıllıklandırılmış değeri, Eylül ayı ile birlikte yüzde 5’in altına inmiştir. Para politikasında atılan sıkılaşma adımları ile birlikte ticari kredi ivmesinde gözlenen yavaşlama, aktarım kanalının etkin işleyişi açısından olumlu olarak değerlendirilmektedir. Bu durumda, salgın sürecinde firmaların faaliyetlerini sürdürmek ve bozulan nakit akışlarını telafi etmek amacıyla talep ettikleri kredilerde yavaşlamanın sürmesi ve ticari kredilerde son dönemde gözlenen aşağı yönlü ivmenin önümüzdeki dönemde de devam edebileceği değerlendirilmektedir.

Kredi Faiz oranları arttı

Salgın döneminde, kamu bankaları öncülüğünde gerçekleştirilen kredi kampanyaları ve AR düzenlemesinin kredi fiyatlamalarında oluşturduğu aşağı yönlü etki sonucunda ticari kredi faizleri ve ticari kredi-mevduat faiz farkı önemli ölçüde düşmüştür. Nisan ayında yüzde 1’in altına inen TL ticari kredi-mevduat faiz farkı, Ağustos ayından itibaren artarak son veri itibarıyla yüzde 4,2 seviyesine yükselmiştir. YP kredi faizlerindeki düşüşün TL kredi faizlerindeki düşüşe kıyasla oldukça sınırlı kalması, YP cinsi kredilerde 2018 yılından beri görülen zayıf seyrin sürmesinde ek bir etmen olmuştur.

Kredilerde vadeleri kısalır

Ağustos ayından itibaren azalan kredi teşvikleri ve artan faiz oranlarının etkisiyle önümüzdeki yakın dönemde firmaların daha kısa vadeli kredilere yönelmesi beklenmektedir. Ayrıca bankaların teşvik kapsamı dışındaki üç yıldan uzun vadeli TL krediler için değişken faizli fiyatlama sunmaları ve firmaların salgının seyrine dair belirsizliklerden dolayı değişken faizli kredilere temkinli yaklaşmaları da TL kredi vadelerini kısaltan ayrı bir unsur olarak öne çıkmaktadır. Tarihsel olarak yatırım finansmanı için daha çok tercih edilen YP kredilerde ise yatırımlardaki yavaşlama eğiliminin ve firmaların uzun dönemli kur riskinden kaçınma tercihlerinin etkisiyle vadeler kısalmakta ve üç yıl ve üzeri vadeli YP kredilerin payı azalmaktadır.

Yapılandırma talebi arttı

Raporda bir vurgu da yapılandırma ihtiyacı ile ilgili oldu. Salgının ülkemizde etkili olduğu dönemi takiben gerçekleştirilen 2020 yılı Haziran ve Eylül ayı BKEA sonuçlarına göre, anketin yapıldığı çeyreklerde firma kredi talebini belirleyen en önemli unsurun borç yeniden yapılandırması olduğu belirtilmiştir. Firmalar, ikinci çeyrek genelinde yaşanan nakit akışı problemleri ve ikinci ve üçüncü çeyrek genelinde sunulan düşük faizli kredi imkânlarının etkisiyle geçmiş borçlarını yapılandırma taleplerini artırmıştır. Salgın dönemindeki anketler yatırım iştahının önemli ölçüde azaldığına işaret etmektedir.

Raporda ileriye yönelik, “Gerçekleşen parasal sıkılaşmanın etkisiyle önümüzdeki dönemde yıllık kredi büyüme oranlarının belirgin şekilde gerileyeceği öngörülmektedir” ifadesi de yer aldı.

İSTANBUL YAKLAŞIMINI tekrar konuşma zamanı geldi gibi.

Erol TAŞDELEN -Ekonomist – Siyaset Bilimci, www.bankaviztirin.com yazarı

Okumaya devam et

Ali Coşkun

Türkiye Bankacılık Sektöründe KMO Gerçeği: 2018-2025 Arası Dönüşüm

Yayınlanma:

|

Yazan:

KMO Nedir?

Kredi-Mevduat Oranı (KMO), bankaların topladıkları mevduatın ne kadarını kredi olarak kullandırdığını gösteren temel bir göstergedir:

KMO = Toplam Krediler / Toplam Mevduatlar

Finansal istikrar açısından bu oran, hem bankaların risk düzeyini hem de kredi politikalarının sürdürülebilirliğini izlemek için kritik önemdedir.

2018-2020: Aşırı Kredi Genişlemesi

Bu dönemde KMO oranı %115-120 seviyelerindeydi. Yani bankalar her 100 TL mevduata karşılık 115-120 TL kredi veriyordu. Bu durum:

  • Sistemin kendi kaynağının ötesinde kredi genişlemesi yaşadığını,

  • Kredi finansmanının bir bölümünün dış kaynaklar veya özkaynaklarla karşılandığını gösteriyordu.

Ancak yüksek KMO:

  • Likidite riskini artırıyor,

  • Dış şoklara karşı kırılganlığı büyütüyordu.

2021 Sonrası: Politikada Sıkılaşma ve Yeni Dönem

2021’den itibaren TCMB’nin uygulamaya koyduğu politikalar sektörü dönüştürmeye başladı:

  • Aktif rasyosu düzenlemesi

  • Makroihtiyati tedbirler

  • Kur korumalı mevduat uygulaması

  • TL’yi destekleyici adımlar

Bu düzenlemeler sonucunda:

  • Bankaların kredi verme iştahı azaldı,

  • Mevduat toplama motivasyonu arttı.

2023-2025: KMO Geriliyor

Bu politikalar sonucunda:

  • 2023 itibarıyla KMO %90’ın altına geriledi.

  • 2024 ve 2025’in ilk yarısında oran %80-90 aralığında seyrediyor.

Artık bankalar her 100 TL mevduata karşılık yalnızca 80-90 TL kredi kullandırıyor.

Bu durum, sistemin:

  • Daha temkinli ve kontrollü çalıştığını,

  • Likidite açısından daha güçlü konuma geldiğini göstermektedir.

Ancak Sorunlar da Var: Krediye Erişim Zorlaştı

Düşen KMO’nun bazı olumsuz yansımaları da oldu:

  • KOBİ’ler başta olmak üzere reel sektör krediye ulaşmakta zorlandı.

  • Bu durum, konkordato ve iflaslarda artışa neden oldu.

Ne Yapılmalı?

Bu süreçte atılması gereken adımlar:

  1. Uzun vadeli, TL bazlı, istikrarlı mevduat yapısı oluşturulmalı.

  2. Bankaların kaynak yapısı çeşitlendirilerek dışa bağımlılık azaltılmalı.

  3. Tasarruflar artırılmalı, sermaye piyasaları derinleştirilmeli.

  4. Krediye erişimi kolaylaştıracak, yenilikçi finansman araçları geliştirilmeli.

Devletin Rolü: KMO ve Dolaylı Borçlanma

KMO’nun düşürülmesiyle birlikte:

  • Bankalar daha az kredi verirken,

  • Krediye verilmeyen kaynaklar devlet tahvillerine yönlendirildi.

Bu sayede:

  • Hazine, risksiz ve ucuz borçlanma imkânı buldu.

  • Ancak bankalar faiz riski taşıyan menkul kıymetleri bilançolarında tutmak zorunda kaldı.

KMO’daki düşüş, finansal istikrar için olumlu olsa da, reel sektöre verilen desteğin azalması, ekonomik büyümeyi sınırlandırmaktadır. Bu ikilem, Türkiye’nin kredi sistemi ile tasarruf yapısı arasındaki dengesizliğin yeniden yapılandırılmasını zorunlu kılmaktadır.

Dezenflasyon sürecinde piyasadaki talebi azaltmak, kamu finansmanını sağlamak ve TL’ye geçişi desteklemek amacıyla uygulandı.

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

BANKA ANALİZLERİ

DenizBank, Dünya Çiftçiler Günü’nü Tarıma Özel Kampanyalarla Kutluyor

Tarımın finansmanı ve çiftçinin üretiminin devamlılığı için çalışan DenizBank, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nü, Üretici Kart ile yapılan alışverişlerde nakit avans fırsatı ve toplamda altı aya varan vade avantajı gibi çiftçinin hayatını kolaylaştıran kampanyalarla kutluyor.

Yayınlanma:

|

Yazan:

DenizBank, tarımın finansmanı için geliştirilmiş yenilikçi ürünü Üretici Kart ile MobilDeniz üzerinden 1 ay faizsiz 25.000 TL nakit avans imkânının yanı sıra, anlaşmalı iş yerlerinden yapılan alışverişlerde Mayıs sonuna kadar geçerli 5 aya varan vade avantajı sunuyor. Ayrıca çiftçiler, MobilDeniz uygulaması aracılığıyla banka şubesine gitmeden, doğrudan bayiden 4 milyon TL’ye kadar traktör kredisi başvurusunda bulunabiliyor.

“Çiftçilerimiz ülkemizin geleceğidir”

DenizBank KOBİ Bankacılığı, Tarım Bankacılığı ve Kamu Finansmanı Grubu Genel Müdür Yardımcısı Engin Eskiduman, konuyla ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi: “DenizBank olarak çiftçilerimizin ülkemiz ve geleceğimiz için taşıdığı değeri biliyor; üretim güçlerini desteklemeyi öncelikli görevimiz kabul ediyoruz. Bu özel günde de, tüm şubelerimizde onlarla bir araya geliyor, ziraat odalarımızla etkinlikler düzenleyerek Dünya Çiftçiler Günü’nü coşkuyla kutluyoruz. Bugün itibarıyla 300 tarım şubemizde, çoğunluğu ziraat mühendisi ve çiftçi ailelerinin çocuklarından oluşan 1500 kişilik ekibimizle sahadayız; tüm ihtiyaçlarında üreticilerimizin yanında olmaktan büyük gurur duyuyoruz. Önümüzdeki dönemde de, ülkemizin her köşesinde, özellikle kırsal bölgelerde üretimin sürekliliğini sağlamak amacıyla gerekli finansal desteği sağlamak üzere kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz. Emekleriyle tarımı ayakta tutan tüm çiftçilerimizin 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nü içtenlikle kutluyor, verdikleri emek için teşekkürlerimizi sunuyoruz.”

Okumaya devam et

Ali Coşkun

Patrona Uyarı: Banka Kredileri, Özkaynak Değildir

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bir çok şirkette hâkim olan bir anlayış var. Sipariş varsa satış vardır, satış varsa büyüme vardır, büyüme varsa işler yolundadır. Bu durum umut verici görünse de arka plandaki finansal gerçekler çoğu zaman ihmal ediliyor. Özellikle büyümenin tamamen banka kredileriyle finanse edildiği şirketlerde bu durum ilerleyen dönemlerde ciddi sorunlara yol açıyor.

Bilançoların %70’i banka borçlarından oluşmaktadır. Şirketlerin çoğu kısa vadeli banka kredileriyle günlük operasyonlarını döndürmeye, uzun vadeli yatırımları ise işletme sermayesiyle karşılamaya çalışıyor. Bu yapısal sorun, finansmana erişimin iyice kısıtlandığı, bugünkü gibi yüksek faizli bir ortamda daha da riskli hale geliyor.

Bugün TL faiz oranları basitte %55 – 60’lara dayanmış durumdadır. Bileşiği ise tefeci faizlerine gelmektedir. Bu faiz oranlarıyla mevcut kredi borçlarının çevrilmesi, ödenmesi neredeyse imkânsız hale gelmiştir.

Peki, neden şirketler bu kadar fazla banka kredisi kullanıyor?

Çünkü çoğu patron için kredi bir tür “ öz sermaye ” gibi görülüyor. Oysa bu en büyük ve en tehlikeli yanılgılardan biridir.

Kredi, bir finansman aracıdır. Örneğin tedarikçiden alınan vadeli mal gibi bir gün ödenmesi gereken bir borçtur. Sermaye değildir. Ortakların koyduğu, özkaynak hiç değildir.

Kredi riski, şirkete değil bankaya aittir sanılıyor ama durum tam tersidir.

Üstelik bu kredi bağımlılığı, iş dünyasında “büyüme tutkusu” ile birleşince daha da tehlikeli hale geliyor. Patron sipariş almanın heyecanıyla yeni yatırımlara koşuyor, üretim kapasitesini artırıyor, yeni makineler alıyor ama bu harcamaların tamamı krediyle finanse ediliyor.

Satışlar artsa da kârlılık aynı oranda artmıyor. Çünkü artan faiz yükü, nakit çıkışlarını eritiyor. Firma büyüdükçe özkaynağı zayıflıyor, borç/özsermaye oranı bozuluyor ve finansal yapı kırılgan hale geliyor.

Bugün konkordato ilan eden firmaların çoğu “büyüme dönemlerinde” kontrolsüz borçlanan firmalardır. İşler iyi giderken alınan kredilerin geri ödemesi, ekonomi yavaşladığında ya da faizler bugünkü gibi yükseldiğinde imkânsız hale gelir. Aslında ortada bir krizden çok kötü yönetilen bir finansman yapısı vardır.

Büyüme ciro ile ölçülmemelidir. Karlılık, nakit akışı, özkaynak karlılığı, borç çevirme oranı gibi göstergelerde önemlidir. Aksi halde bilançosu hormonlu şişmiş, borç yükü altında ezilen firmalarla dolu bir ekonomik yapı oluşur.

Ve bunun en temel sebebi şudur:

Kredinin, özkaynak olmadığı gerçeğinin farkında olunmamasıdır.

Patronlar artık şunu net bir şekilde anlamalı ;

Kredi bir borçtur. Bir gün geri ödenmek zorundadır. Kâr etmeyen, nakit sağlamayan bir yapının borçla büyümesi sürdürülebilir değildir.

Bu yolun sonu konkordatodur, iflastır.

Finansal disiplini olmayan bir büyüme çöküşün habercisidir.

İş dünyasının yaşaması için “krediye değil, kârlılığa” odaklanan bir zihniyet değişimi şarttır.

Özkaynak olmadan büyümek temelsiz bina yapmaya benzer. İlk sarsıntıda yıkılır.

Ali ÇOŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.