Bankacılık sektöründe taşeronlaşma hızla artıyor. Az sayıda bankanın dışında bir çok banka çağrı merkezinden, güvenliğe kadar bir çok hizmeti taşerona devretti.
Bankacılık sektöründe taşeronlaşma hızla artıyor. Az sayıda bankanın dışında bir çok banka çağrı merkezinden, güvenliğe kadar bir çok hizmeti taşerona devretti.
Bankacılık sektöründe son yıllarda “sendikasızlaştırma politikasının” da etkisi ile Banka kadrolarının taşerona yönlendirmesi sonucu personelin önemli bir kısmı taşeron inisiyatifine terk edildi. Özellikle Hizmetli Kadro ve Güvenlik Görevlileri ile başlayan süreç; Para Nakil Araç kadroları; Çağrı Merkezi; Sekreter gibi kadrolar olmak üzere sektörde taşeron sorunu yaşanır hale geldi.
Bankalar niçin taşerona döndü Eski banka anlayışında tüm kadrolar banka bünyesinde çalıştırılırken, özellikle 2010’lardan sonra sektörde taşeron ile çalışma salgını başladı. Bunun en önemli nedeni personeli maliyet olarak görmek ve personelin sağlık, izin, ücret zammı gibi işlemleri ile uğraşmama isteği etkili oldu. Şubeleşme sürecinde 1000 şubeyi hedefleyen bankalardaki kadro genişlemesi nedeni ile banka İnsan Kaynakları üzerindeki yükü azaltmak özellikle işçi çıkarma sürecinde “İş Davaları” ile uğraşmama isteği Bankaların Taşeronlaşmayı tercih etmesinde ek etkisi oldu. Eksi anlayışta “Güvenli Kaygısı” önde ve personel itina ile seçilirken; yeni anlayışta “Maliyet Kaygısı” da bu durumu tetikler oldu. Taşeronlaşmada diğer bir unsur da Bankalarda Sendikalı personel sayısını azaltarak sendikanın etkisini azaltma isteği. Hatta 2018-19 yıllarında yerli banka “sendikayı personel üye çoğunluğunu taşımadığı ve temsil yeteneğini hukuki olarak kaybettiğine” yönelik dava açmış ve bu talebi mahkemece ret edilmesine rağmen buradaki bankanın sendika karşıtı niyet ve irade de ortaya çıkmış oldu. Taşeron battı personel sahipsiz kaldı Yerli büyük bankanın 2019 sonunda Hizmetli Kadroda Taşeron hizmeti aldığı firma iflas etmesine rağmen Banka personeline sahip çıkmadığı gibi çalıştırdığı personelin tazminatsız atılmasına da seyirci kaldı. Çoğu personel Taşeron ile birlikte çalıştıkları bankayı da mahkemeye vererek işe iade dava açma yoluna giderken Taşeronlaşmanın ne gibi sorunlara neden olacağı da görülmüş oldu. Grev kararı stratejik sektör ama çalışan taşeronda 2018 yılında yerli banka sendikası Grev Kararı alınmış, bu yönde ilanlar şubelere yapıştırılmaya başlanmıştı. Grev Kararı sonrası Bakanlar Kurulu Bankaların Stratejik Sektör konumda olması nedeni ile Grev Kararını durdurmuştu. Taşeronda çalışan personel de haklı olarak “stratejik önemi olan sektörde çalışıyorsak niçin banka kadrosundan çıkarıldık, tekrar banka personeli olalım” diye haklı itirazlarda bulunmuştu. Bu talebe karşılık Çalışma Banaklığının ve BDDK’nın bu yönde bir düzenlemeye gidip gitmeyeceği ise önümüzdeki günlerde netleşmiş olacak. Güvenlik sorunları yaşanır hale geldi Taşeronlaşma ile birlikte çalışan personel seçiminde yeterlilik de düştü. Zira taşeron firma ihaleyi alıyor ama personelin çoğunu asgari ücret ile çalışmaya zorluyordu. Mesai, yemek, kıyafet, ulaşım parası gibi ödemelerde aksamalar da kendini gösterir oldu. Personel seçimindeki özensizlik bu personellerden kaynaklanan dolandırıcılık, hırsızlık gibi olaylarda da artış kendini gösterir oldu. Sadece bu bile bu kadroların tekrar banka bünyesine alınması için önemli nedenler arasında. Son seçimde ana vaatlerden biri “taşeronlaşmaya son verileceği” yönünde idi ama hala kamu bankalarında uygulama devam eden bankalar var. En azından başlangıç olması için Kamu Bankalarının acılan taşerona son vermesi gerekiyor. Stratejik sektör olması nedeni ile ( ki bu tanımlama bize ait değil ) o zaman Çalışma Bakanlığı, BDDK, TBB bu yönde iradesinin de ortaya konması zamanı gelmiştir. Sendikalar bu yönde niçin sessiz kaldı Türkiye’de sendikalara yapılan en önemli suçlama “çalışanın hakkını yeterince korumadıkları” şeklinde olmuştur. Doğrusu sendikalar da bunun için çok fazla malzeme veriyorlar. Banka sendikaları bu kapsam dışında değil. Taşeronlaşma sürecinde cılız bir iki bildiri dışında fazla bir eylem olmadı. Sessiz kalmak aynı zamanda onaylamaktır. Sessiz kalındı. Sendika yönetimleri kendi içinde Derebey Sistemi kurmuş durumda. Kendi kişisel çıkarları için ( ki şoförlü araçlar, bedava yemek, toplantı bahanesi ile bedava tatil, inceleme yapıyoruz diye bedava yurt dışı ziyaretleri, normal işte çalışsalar alamayacakları maaş … vb ) üst üste konunca kendilerinin de gerekçeleri için uzun bir liste var. Bunları düşününce Sendikaların bu konuda yapacakları konusunda umutlu değilim. Geriye çalışanların her plartformda bu konuyu gündeme taşımaları kalıyor. Sosyal Medyadan başlayabilirler. Her şeyi bankavitrini’nden beklemeyin lütfen. Erol TAŞDELEN Ekonomist, Siyaset Bilimci [email protected]
GSD Varlık Yönetim A.Ş.ye faaliyet izni verilmesine ilişkin BDDK Kararı Resmi Gazetede yayımlandı.
Kararda, “Kurulun 5 Eylül 2024 tarihli toplantısında, 4 Eylül 2024 tarih ve E-12509071-110.01.01-129109 sayılı yazı ve eklerinin incelenmesi sonucunda; Kurulun 04.04.2024 tarihli ve 10891 sayılı Kararı ile kuruluşuna izin verilen GSD Varlık Yönetim A.Ş.ye 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 143 üncü maddesi ve Varlık Yönetim Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları ile Devralınacak Alacaklara İlişkin İşlemler Hakkında Yönetmeliğin 6ncı maddesi çerçevesinde faaliyet izni verilmesine karar verilmiştir” denildi.
Türkiye’nin geçmişi 35 yılı aşan bankacılık markalarından biri tarih oluyor.
QNB Finansbank tarafından Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan açıklamaya göre bankanın genel kurul gündemlerinden biri de unvan değişikliği olacak.
Buna göre banka 1 Ekim Salı günü saat 11:00’de toplanacak olağanüstü genel kurulda ticari unvanını QNB Bankolarak değiştirmeyi oylayacak.
Finansbank markasının tarihi 1980’li yılların ikinci yarısına kadar uzanıyor. Finansbank, Hüsnü Özyeğin liderliğinde 100 ortakla 1987 yılında faaliyetlerine başlamıştı.
Banka, Ekim 2012’de tüm hizmetlerini sadece dijital kanallar üzerinden sunan ve Türkiye’nin ilk şubesiz dijital bankası olan Enpara.com’u kurdu.
2016 yılının Haziran ayında Katar’ın en büyük bankası Qatar National Bank S.A.Q (QNB Group) tarafından 2,7 milyar euroya satın alındı. Ekim 2016 itibariyle de bankanın yeni ismi QNB Finansbank olmuştu.
Morgan Stanley’nin euro ile ilgili yaptığı bu tahmin, küresel ekonomik koşulların ve merkez bankası politikalarının etkileriyle yakından ilişkili olabilir. Euro’nun ABD doları karşısında değer kaybetme beklentisi, genellikle Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) para politikası kararları, ekonomik büyüme hızındaki yavaşlama, enflasyon verileri ya da jeopolitik risklerle bağlantılıdır.
Morgan Stanley’nin yüzde 7‘lik bir değer kaybı öngörüsü, özellikle ABD’nin faiz oranlarını artırmaya devam etmesi durumunda doların güçlenebileceğini ve euronun bu ortamda baskı altında kalacağını ima ediyor olabilir. Aynı zamanda, euro bölgesindeki ekonomik belirsizlikler veya resesyon riski gibi faktörler de bu tahminin arkasında yer alabilir.
Bu tahminin gerçek olup olmayacağı, küresel ekonomideki gelişmelere, özellikle de ECB’nin ve ABD Merkez Bankası’nın (FED) alacağı kararlara bağlı olarak şekillenecektir.