Connect with us

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Biz, yüksek faize halkımızı da çiftçimizi de ezdirmeyeceğiz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu faizler düşecek. Biz, yüksek faize halkımızı da çiftçimizi de ezdirmeyeceğiz. Bizim tek hedefimiz, insanımızın işine, aşına, geleceğine sahip çıkmaktır.” dedi.

Yayınlanma:

|

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İzmir’de Menemen Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen toplu açılış töreninde Menemenlilere, “Maşallah, nedir bu hal, muhteşemsiniz, muhteşem.” diye seslendi.

“Menemen bana şimdiden 2023’ün müjdesini veriyor.” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Durmak yok, yola devam” sözlerini alandakiler de tekrarladı.

Partilileri de selamlayan Erdoğan, “Var olun, inşallah şimdiden gece gündüz demeden 2023’e hazırlanıp 2023’te de ben sandıkları patlatacağınıza inanıyorum.” diye konuştu.

Menemen’de olmaktan duyduğu mutluluğu dile getiren Erdoğan, geçen yıl yaşanan depremin ardından Bayraklı’da yapımı tamamlanan 596 konut ve 145 dükkanı hak sahiplerine teslim ettiklerini bildirdi. Erdoğan, “Bizde biliyorsunuz ‘laf ola beri gele’ yok. Biz sözü verdik mi verdik. ‘Süratle bu deprem konutlarını bitirip sahiplerine teslim edeceğiz’ dedik mi dedik ve zamanında da elhamdülillah teslim ettik.” ifadelerini kullandı.

Bayraklı’daki konut sayısını 1391’e ve dükkan sayısını da 302’ye tamamlayacaklarını belirten Erdoğan, “Ayrıca yine Bayraklı’daki rezerv alanda 3 bin 649 konut ve 511 dükkan inşa ediyoruz. Bunlardan 397’sini de yıl başına kadar tamamlayacağız. Böylece İzmir depreminin ardından toplam 5 bin 74 konut ve 353 dükkan yaparak teslim etme sözümüzü yerine getirmiş oluyoruz.” bilgisini verdi.

“Yalandan başka sermayesi yok”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplam yatırım tutarı 2 milyar 250 milyon lirayı bulan bu konut ve dükkanların İzmir’e hayırlı olmasını diledi.

Alandakilerin, “Vur vur inlesin Bay Kemal dinlesin” sloganları üzerine Erdoğan, “Hanım kardeşlerim Bay Kemal’in vurulacak yeri kalmadı, bitti bitti. Yalandan başka sermayesi yok. Dürüstlük hak getire, yok.” dedi.

Allah’tan Türkiye’yi her türlü afetten ve musibetten muhafaza eylemesini niyaz eden Erdoğan, “Afetlerin önüne geçemeyiz ama devlet olarak vatandaşlarımızın mağduriyetini ortadan kaldırma iradesine ve imkanına hamdolsun sahibiz. Kentsel dönüşüm projelerini hızlandırarak ülkemizi depremlere karşı hazırlama çalışmalarını da kararlılıkla sürdürüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Bayraklı’daki vatandaşları yeni evlerine kavuşturma sevincinin ardından Alsancak Mustafa Denizli Stadı’na giderek hem resmi açılışı yaptıklarını hem de tesisi yerinde gördüklerini anımsatan Erdoğan, stadı Altay ve Altınordu takımlarının beraber kullanacağını aktardı.

Bugün şehre kazandırılan yatırım bedeli 668 milyon lirayı bulan 100 eser ve hizmetin resmi açılışını gerçekleştirdiklerini dile getiren Erdoğan, eğitimde çeşitli ilçelerde inşası tamamlanan ilkokulların, ortaokulların, liselerin, okul kütüphanelerinin resmi açılışlarını yapacaklarını, Ödemiş, Menderes, Torbalı, Ayrancı gençlik merkezlerini, Tire ve Ege öğrenci yurtlarını hizmete açacaklarını bildirdi.

Çeşitli kurumlara ait hizmet binaları ile çok sayıda restorasyon projesinin resmi açılışlarını da gerçekleştireceklerini belirten Erdoğan, kentsel dönüşüm alanlarındaki altyapı projeleriyle çeşitli mahallelere yapılan yol ve kaldırım çalışmalarının, İzmir Kalkınma Ajansının verdiği destekle hayata geçirilen projelerin de hizmete açılacağını kaydetti.

Eserlerin hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, yatırımların şehre kazandırılmasında emeği geçenleri kutladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

“Kardeşlerim, şu anda karşımdaki bu kitle, bu topluluk bir karar veriyor. İzmir’in işgali ve İzmir’in kurtuluşu, milli mücadelemizin başlangıcı ve bitişi olarak tarif edebileceğimiz önemde hadiselerdir. Düşman İzmir’e ayak bastığında milletçe adeta dünyamız kararmıştı, düşmanı İzmir’den denize döktüğümüzde ise milletçe bayram yapmıştık. İzmir vatan topraklarına uzanan elleri kırma ve istiklalimize sahip çıkma mücadelemizin sembolü olmuştur. Milli mücadelenin zaferle sonuçlanmasının hemen ardından yine bu şehrimizde toplanan İzmir İktisat Kongresiyle de ekonomik istiklalimize sahip çıkma irademizi ortaya koyduk. İzmir İktisat Kongresi’nde alınan kararlar 1929 küresel buhranına kadar başarıyla uygulandı. Büyük buhranın ardından bozulan dengeler 2. Dünya Savaşıyla iyice sarsıldı. Bu kritik dönemde ülkemizde dirayetli ve vizyoner bir siyasi iradenin olmamasının etkisiyle Türkiye milli mücadelenin ardından yakaladığı büyük fırsatı kaçırdı. Rahmetli Menderes ile birlikte İzmir İktisat Kongresi’nde alınan kararlar yeniden hayata geçirildi. Ancak 1960’tan itibaren ülkemize musallat olan her darbe, her muhtıra, her vesayet düzeni demokrasimizle birlikte ekonomik bağımsızlığımızı da örseledi. AK Parti’nin tek başına iktidarına kadar Türkiye toplumsal olarak huzursuz, siyasal olarak istikrarsız, ekonomik olarak ithalata dayalı modellere mahkum edildi.”

“Cumhuriyetimizin değerlerini çatıştırmaya çalışanların oyunlarını biz bozduk”

Erdoğan, bugünlerde CHP ekibinin, “ülke yandı bitti” diye ortalığı birbirine kattığını ifade ederek, “Halbuki bu ülke onların yönetimde sorumluluk üstlendikleri dönemlerde, hatırlayın CHP’nin iktidarda olduğu dönemde gecelik yüzde 7 bin 500’leri bulan faizleri gördü mü? Kardeşlerim gecelik yüzde 7 bin 500 faiz. Bunun altından kim kalkar?” ifadelerini kullandı.

“Ülke, onların döneminde işsizliğin can yaktığı, başbakanlığın önüne yazar kasa fırlatıldığı sıkıntılı günleri yaşadı mı?” diye soran Erdoğan, şöyle devam etti:

“Tabi bunları şu anda 18 yaş altı grup bilmez. Ama karşımdaki bu heyet bilir. Bu ülke onların döneminde elinde avucunda ne varsa hepsini de tefecilerin yağmaladığı krizlere maruz kaldı mı? Bu ülke onların döneminde bankaların içlerinin boşaltılarak milletin cebinden 100 milyarlarca doların çalındığı ihanetler gördü. Biz onlardan işte böyle bir Türkiye devraldık. Ülkemizde başlattığımız büyük demokrasi ve kalkınma devrimiyle hem 1920’de Meclis açıldığında hem de 1923’te İzmir İktisat Kongresi toplandığında ortaya konan ruhla yeniden dirilttik. Milletimizin tüm kesimlerinin hak, özgürlük, gelişme, yatırım taleplerini hayata geçirerek hem sosyal barışı sağladık hem ülkemizi büyüttük, güçlendirdik.”

Geçmişte yıllarca milletin çok ciddi çileler çektiğini ifade eden Erdoğan, “Cumhuriyetimizin değerlerini çatıştırmaya çalışanların oyunlarını biz bozduk. Cumhuru ve cumhuriyeti bir araya getirerek tarihimizin en güçlü sinerjisini oluşturduk.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin her karış toprağını ve her ferdini kucaklayan bu büyük atılımın rahatsız ettiği malum çevrelerin boş durmadığını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

“Partimizi kapatmaya çalışmaktan sokakları karıştırmaya, darbe girişimlerinden ekonomik sabotajlara kadar ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Biz tüm bu süreçte verdiğimiz mücadelede her şeyi çalıştık, çabaladık ama bir şeyi hiç aklımızdan çıkarmadık. Şayet demokraside, özgürlüklerde, sanayide, ticarette, diplomaside, güvenlikte hayata geçirdiğimiz atılımları ekonomide de gerçekleştirerek milletimizin refahını artıramazsak kazanımlarımızı kalıcı kılamazdık. Bunun için meseleyi temelden ele aldık.”

“IMF’yi bu ülkeden kim çıkardı?”

İktidara gelir gelmez gelişmekte olan ülkelere karşı en önemli vesayet aracı olarak kullanılan IMF reçetelerini bir kenara bıraktıklarını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

“IMF’yi bu ülkeden kim çıkardı? CHP’nin Parti Sözcüsü IMF ile maşallah el ele, kol kola geziyor. Hala geziyor. Çünkü onlar IMF’nin dilinden anlar. Biz ise 23,5 milyar dolar IMF’ye borç vardı, Mayıs 2013’te parasını ödedik ve gönderdik. Biz buyuz. Merkez Bankası’nın döviz rezervi neydi biliyor musunuz? 27,5 milyar dolar. Şimdi 127 milyar dolar. Nereden nereye? İşte uygulandığı her yerde başarısızlıkla sonuçlanan, milleti açlığa, işsizliğe, fakirliğe mahkum eden IMF reçeteleri yerine, kendi kalkınma ve ekonomi programımızın altyapısını inşaya başladık.”

“Dünya ekonomisi 5’ten büyüktür”

Attıkları her adımın, yaptıkları her yatırımın, ülkeye kazandırdıkları her eser ve hizmetin gerisinde, Türkiye’yi ekonomik olarak kendi imkan ve kabiliyetleriyle yoluna devam edebilecek bir konuma çıkarma gayesi bulunduğunu ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hatırlarsanız ne zaman biz 23,5 milyar dolar IMF borcunu kapatıp, bir daha bu kuruluşla anlaşma yapmayacağımızı ilan ettik, işte o günden beri başımız beladan kurtulmadı. Niye? Boş durmuyorlar. Küresel güvenlik sistemindeki çarpıklıkları ifade etmek için ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diyoruz ya işte ekonomide de aynısını söylüyoruz. IMF ve Dünya Bankası gibi kurumlar, bunlar üzerinden küresel ekonomiyi haraca bağlayanlara da ‘dünya ekonomisi 5’ten büyüktür’ diyerek karşı çıkıyoruz. Ülkemizdeki mandacı iktisatçılar ve mandacı siyasetçiler ise Türkiye’nin cumhuriyet tarihindeki bu en büyük ekonomik kurtuluş mücadelesini tam tersi gibi göstermeye çalışıyorlar. Yıllarca ülkemize dayatılan para ve maliye politikalarının insanımızı işsiz, şirketlerimizi karsız, devletimizi gelirsiz bıraktığını gözlerden saklamak isteyen bu mandacılar, var güçleriyle üzerimize geliyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar bizi üretim, istihdam ve cari denge odaklı bu ekonomi programımızdan geri döndüremeyecekler. Yüksek faizi, enflasyonu, kur tuzaklarını ülkemizin kaderi gibi görenlerin teslimiyetçiliği öğretilmiş bir çaresizliktir. Biz savunma sanayinden sağlığa kadar pek çok alanda bu öğrenilmiş çaresizlik sendromunu aşarak nasıl ülkemizi en ileri seviyelere getirdiysek, ekonomi politikalarında da aynısını Allah’ın izniyle başaracağız.”

Erdoğan, yatırım, istihdam, üretim ve bu politikaların altyapısını 19 yıldır inşa ettiklerini belirterek, salgınla birlikte ortaya çıkan küresel ekonomik krizin bu dönüşümü hızlandırma ve neticelendirme fırsatı verdiğini ve yaptıklarının bu fırsatı değerlendirme olduğunu anlattı.


“19 yıldır bu ekonomi politikasının hazırlıklarını yapıyoruz. Artık ülkemiz ekonomisinin kronik hastalıklarını azaltma değil tedavi etme aşamasına geçtik. Hiç endişe etmeyin, şirketlerimiz daha çok kazanacak, çalışanlarımız daha iyi ücret alacak, bireylerin bundan sonraki süreçte eli bolluk içinde olacak. Milletimizin 2023’te tercihini mandacı iktisatçı ve siyasetçilerden yana değil büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasından yana kullanacağına yürekten inanıyorum.” dedi. 

“Biz yüksek faize halkımızı da çiftçimizi de ezdirmeyeceğiz”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Faizleri yüzde 1’e indiren kanunun teklifinin Meclise getirilmesi halinde destek vereceğim” dediğini anımsatan Erdoğan, “Dün faizleri 7 bin 500’lere çıkaranlar bugün ‘Kanun çıkarın faizleri yüzde 1’e indirin.’ diyor. Kim diyor bunu? Bay Kemal diyor ki ‘Kanun çıkarın faizleri yüzde 1’e indirin’. Bir gün geliyor, bunu söylüyorsun, ardından da diyorsun ki ‘Faizleri yükseltin.’ Yemezler, yemezler. Bu faizler düşecek. Biz yüksek faize halkımızı da çiftçimizi de ezdirmeyeceğiz.” ifadesini kullandı.

Milletin geleceğini kurtaracak bir büyük dönüşümün sancılarını yaşarken kendisiyle dalga geçenlerden bunun hesabını elbette soracağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayata geçirdikleri yeni ekonomi politikasının gerisinde 19 yıldır yaptıklarının olduğunu söyledi.

Son 19 yılda değişik alanlarda yaptıkları hizmetleri sıralayan Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti:

“Eğitimde, ülkemizin 81 vilayetini üniversitelerle donatarak 76 üniversiteden aldık 207 üniversiteye çıkardık. 28 Şubat’ta kapısına kilit vurulmaya çalışılan mesleki eğitimi yeniden canlandırarak okullarımızın ve öğretmenlerimizin sayısını artırarak tarihimizin en güçlü insan kaynağı altyapısını oluşturduk. ‘Sağlık’ dedik. Şehir hastanelerimizde, devlet hastanelerinde 1 milyon 200 bini bulan sağlık personelimizle vatandaşlarımıza dünyanın en kaliteli, en hızlı, en ucuz sağlık hizmetini veren bir sistemi hayata geçirdik.

‘Adalet’ dedik. Hizmete aldığımız en modern donanımlara sahip adalet saraylarıyla, hakim, savcısından destek personeline kadar artırdığımız insan gücüyle yenilediğimiz, yasalarımızla, içeride ve dışarıda herkese güven veren bir yargı sistemi oluşturduk. ‘Güvenlik’ dedik. Terör örgütlerinin, mafyanın, çetelerin kol gezdiği Türkiye’nin herkesin kendini evinde, iş yerinde, sokakta, her yerde güvende hissettiği eman beldesi haline getirdik. Gabar’da, Cudi’de, Tendürek’te, Bestler Deresi’nde biz var mıyız? Teröristleri buralara gömdük mü? Ama bunlar öyle durup dururken olmadı. Sizler bize inandınız, biz de size inandık ve bu teröristleri gömdük.”

“Ülkemizi, büyük atılımına uygun ulaşım altyapısıyla donattık”

Ulaşım alanındaki hizmetlere de değinen Erdoğan, “Uzunluğunu 6 bin 800 yüz kilometreden aldığımız ama şimdi 28 bin 200 kilometreye çıkardığımız bölünmüş yollarıyla, otoyollarıyla, tünelleriyle, köprüleriyle, baştan sona yenilediğimiz tren hatlarıyla hızlı tren projeleriyle dünyanın en yaygın ve ekonomik hava yolu ağıyla. Hava yolunu nereden aldık? Bakın çok önemli, bu konuda da Türkiye, şu anda çağ atladı. Limanlarıyla ülkemizi, büyük atılımına uygun ulaşım, altyapısıyla donattık.” diye konuştu.

Enerji alanındaki çalışmaları da anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hidroelektrik santralleriyle, güneş enerjisi tarlalarıyla, rüzgar enerjisi tepeleriyle, doğal gaz borularıyla vatan topraklarının her karışını kalkınma ihtiyacımıza cevap verebilecek elektrik hatlarıyla ördük.” dedi.

Sanayide Türkiye’nin her şehrine yayılan organize sanayi bölgelerinin sayılarını 326’ya çıkardıklarını hatırlatan Erdoğan şunları kaydetti:

“Dünyanın gıptayla takip ettiği savunma sanayi sektörümüzde girişimcilerin önünü açan teşvik ve destek sistemimizle Çin’le Avrupa arasında en büyük ve modern sanayi altyapısını kurduk. ‘Ticaret’ dedik. Çalışan, üreten, alan, satan herkesin yanında yer alarak ülkemizin ihracatını nereden aldık biliyor musunuz? 36 milyar dolardan aldık, nereye çıkardık? 216 milyar dolara çıkardık. Nereden nereye. Ülkemizi 2008 ve 2019 küresel kriz yılları dışında hep büyüttük. ‘İstihdam’ dedik. Nüfusumuz 2002’ye göre yüzde 31 arttığı halde istihdamı yüzde 36 artırarak insanlarımıza iş ve aş sağladık.

‘Tarım’ dedik. Çiftçimizi, hayvancımızı, ormancımızı destekleyerek ülkemizi tarımsal hasılada dünyada 10. sıraya çıkardık. Yeryüzünün her köşesine yıllık 60 milyar dolarlık tarım ürünü ihracatı yaptık. Şimdi gelirken traktörleri, çiftçilerimizi gördüm. Allah’ıma hamdettim. Elhamdülillah, çiftçilerimiz traktörlerimizle birlikte artık Türkiye, dimdik ayakta ve istikrarla yoluna devam ediyor.”

“Savunma sanayinde yaptığımız iş Amerika’yı yeniden keşfetmek değil”

Çevrede, şehircilikte, sporda, sosyal yardımlarda, kültürde, sanatta ve her alanda ülkeyi Cumhuriyet tarihinin en üst seviyesine çıkardıklarını ifade eden Erdoğan, Türkiye’nin kurdukları bu güçlü altyapı üzerinde artık para ve maliye politikalarını, kendi ihtiyaçlarına, kendi hedeflerine, kendi vizyonuna uygun belirleyecek ve uygulayacak düzeye geldiğini kaydetti.

Savunma sanayinde yüzde 20 olan yerlilik seviyesinin şimdi yüzde 80’lere çıktığını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Savunma sanayinde yaptığımız iş Amerika’yı yeniden keşfetmek değil; gelişmiş, büyümüş, zenginleşmiş ülkeler ne yapıyorsa onu kendi şartlarımıza, kendi imkanlarımıza uyarlayarak yeni bir yol haritası çizmektir.” dedi.

Mandacı iktisatçı ve siyasetçilerin bu tabloyu yok saydığını söyleyen Erdoğan şöyle devam etti:

“Bunun yerine küresel enerji, gıda, ham madde başta olmak üzere emtia fiyatlarındaki yükselişin sebep olduğu fiyat artışlarının faturasını bize çıkarmaya çalışıyorlar. Buna inanıyor musunuz? Yetmiyor, iktisadi ve mantıki hiçbir temeli olmayan döviz kuru hareketleri üzerinden karanlık senaryoları üretmek için çırpınıyor. O da yetmiyor. Milletimizi paniğe ve karamsarlığa sürükleyerek ülkenin felaketinden, siyasi çıkar devşirme kurnazlığına yelteniyorlar. Bunlarca yıldır bu mandacıların kendilerine sunulan hazır reçeteler dışında ülkenin ve milletin hayrına bir politika, proje, eser, hizmet üretme kaygıları da gayretleri de olduğu görülmemiştir.

Maalesef bunlar, daha Türkiye’nin nasıl bir güce, imkana ve altyapıya sahip olduğunu dahi bilmeyecek kadar cahiller, daha doğrusu şuursuzlar. Cehalet bilgiyle zaman içinde giderilebilir ama bunların kimi zaman ihanet derecesine varan gafletleri bakidir. Bizim tek hedefimiz insanımızın işine, aşına, geleceğine sahip çıkmaktır. Yüksek faizmiş, düşük kurmuş, IMF reçeteleriymiş, küresel siyaset ve para baronlarının şantajlarıymış; bunların hiçbiri bizim için insanımızın işinden, aşından, geleceğinden daha önemli değildir. İşte bunun için dünyada gelişmekte olan ülkeler üzerinde yıllarca oynanan enflasyonu yükseltip faizleri artırarak ekonomiyi sıcak paraya boğup sonra faizler ve kurlar düşünce yüzde 40, yüzde 50 kârlarla çıkma oyunun önünü kesecek adımları attık.”

“Türkiye’nin önünü kesmek için atılan her adımın bir bedeli var”

Yapısal reformlardan, hukuktan, eğitimden, kaliteden, verimden güvenden bahsedenlerin aslında hepsinin Türkiye’de mevcut olduğunu bildiklerini belirten Erdoğan, bunların kendi mandacı ekonomi politikalarının batışına ağıt yaktıklarını söyledi.

Bu politikayı tersine çevirmek için küresel tetikçilerden medyaya kadar ellerindeki tüm silahları devreye soktuklarının aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama Türkiye artık 1970’lerin, 1990’ların Türkiye’si değil, Türkiye’nin önünü kesmek için atılan her adımın bir bedeli var.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

“Birileri, bu bedeli bir süre öder ama sonra dönüp kendi işine bakar. Bizim mandacı iktisatçılar ve siyasetçilerde kabak gibi ortada kalır. Biz bunu vesayetle mücadelemizde gördük. Biz bunu, terörle özellikle mücadelemizde gördük. Biz bunu, darbecilerle mücadelemizde gördük. Onların yanlarında kimler vardı kimler. Biz milletimizle birlikte kararlı bir şekilde yolumuza devam edince hepsi de acınası bir halde ortada kaldı. Bugün faiz, kur, enflasyon üzerinden ahkam kesenlerin yarın havaya bakıp ıslık çalarak bambaşka mecralara yelken açacaklarından hiç kuşkunuz olmasın. Çünkü bunlar dün İstanbul Boğazı’na yapılan her köprüye karşı çıkmış, sonra da onları ilk kullanmış kişilerdir. Biz Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü yaptık mı? Yaptık. Denizin altından Marmaray’ı yaptık mı? Yine denizin altından Avrasya Tüneli’ni yaptık mı? Osmangazi Köprüsü’nü yaptık mı? Niye yaptık? İstanbul’dan İzmir’e gelinsin diye. Peki, bunların diktikleri bir ağaç var mı? Bunlar Marmara’ya da karşı çıktılar. Sonra ondan en çok istifade etmiş kişiler oldular. Bunlar dün İstanbul Havalimanı, İstanbul-İzmir Otoyolu başta olmak üzere nice büyük projelere karşı çıkmış, sonra da onları en çok kullananlar oldular.”

“En çok onlar istifade ediyor”

Taksim’e yeni Atatürk Kültür Merkezi’ni yaptıklarını bu merkeze de önce karşı çıkıldığını aktaran Erdoğan, “Ama şimdi sağ olsun bize bile bırakmıyorlar. En çok onlar istifade ediyor.” açıklamasında bulundu.

Ziya Paşa’nın “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.” sözünü hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunların akıl, vicdan, ahlak, bilgi, vizyon seviyelerini, dün karşı çıktıkları işlere bakarak rahatça ölçebilirsiniz. Lafı hiç uzatmaya gerek yok. Sadece şu tablo bile mandacı iktisatçı ve siyasetçilerin foyalarını ortaya dökmeye yeterlidir.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Amerika ve Avrupa Birliği ülkeleri, insanları işsiz kalmasın diye enflasyona ve faize bakmadan ne gerekiyorsa yaparken onları alkışlayanlar, Türkiye benzer yöntemleri kullandığında felaket tellallığına soyunuyorlar. Çünkü bunlar, doğru yanlış bakmadan kendilerine verilen vazifenin gerektirdiği her şeyi söyler ama asıl gerçekleri asla dile getirmezler. Mesela bunlar, her türlü para ve maliye politikasını kullanarak demokrasi, hak ve hukuk tanımadan, kendini dünyanın üretim ve finans merkezi haline getirenleri hiç konuşmazlar. Mesela bunlar, para musluklarını 10 yılda 10 kattan fazla açanlara bunun sebebini sormazlar. Mesela bunlar, küresel finans krizinin yaşandığı 2008’den beri, defalarca politika değiştirenlerin niye böyle yaptığını sorgulamazlar. Mesela bunlar, salgın döneminde savrulmalar yaşayan gelişmiş ülkelerin nasıl bu duruma düştüklerini anlamaya çalışmazlar. Mesela bunlar, dünyada yaşanan para bolluğunun ve yüksek enflasyonun analizini yapmazlar. Mesela bunlar, Almanya başta olmak üzere avro bölgesinin istihdamı korumak için hangi politikayı izlediğini takip etmezler. Mesela bunlar, uluslararası fiyatların, ÜFE bazında üçte birden fazla artışının yol açtığı sonuçları dikkate almazlar. Mesela bunlar küresel krizden kendini korumak isteyen herkesin gelişmişlik düzeyine bakmaksızın parasının değerini düşük tutup cari fazlasını artırmayı, böylece istihdamını korumayı sağlamaya çalıştığını görmezler. Buna karşılık aynı kesimler. Türkiye’nin Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı ve kararlı ekonomi politikası değişikliğini, kah patates soğan, kah faiz, kur, enflasyon, kah tencere tava hep aynı hava, deyip giderler.”

“1923’te başaramadıkları gibi 2023’te de başaramayacaklar”

Menemen’den tüm vatandaşlara seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunlara verilen görev, emperyalistlerin 1923’te bozulan oyununu, 2023’te tekrar devreye almaktır. Allah’ın izni ve milletimizin dirayeti ile 1923’te başaramadıkları gibi 2023’te de başaramayacaklar. Biz bu ekonomi politikasını öyle akşamdan sabaha düşünüp hayata geçirmedik. Tam 19 yıldır bunun hazırlıkların yapıyoruz. Artık ülkemiz ekonomisinin kronik hastalıklarını, etkilerini azaltma değil, tamamen tedavi etme aşamasına geçtik.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 19 yılda kurdukları alt yapıyı başlıkları ile hatırlattığını dile getirerek, şunları kaydetti:

“Hiç endişe etmeyin, şirketlerimiz daha çok kazanacak, çalışanlarımız daha iyi ücret alacak, esnafımız daha iyi kazanacak. Bunun yanında ülkemizdeki bireylerin inşallah bundan sonraki süreçte eli bolluk içerisinde olacak. Hiç endişeniz olmasın. Ben halkıma inanıyorum, halkıma güveniyorum. Türkiye büyüyecek, gelişecek, zenginleşecek, işte bunun 2023 çok önemli. Milletimizin 2023’te tercihini mandacı iktisatçı ve siyasetçilerden yana değil büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasından yana kullanacağına yürekten inanıyorum. Bay Kemal mandacı siyasetçi. Bay Kemal kimlerle yürüyor? Terör örgütünün yandaşları ile yürüyor. Benim hanım kardeşlerimiz, benim genç kardeşlerim bu terör örgütlerine prim verir mi? Vermez, çünkü biz milliyiz, biz yerliyiz, çünkü biz Türkiye’yiz. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bir olacağız, iri olacağız, hep birlikte kardeş olacağız. Türkiye olacağız.”

Notlar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, toplu açılış töreni için geldiği İzmir’in Menemen ilçesinde vatandaşlar tarafından karşılandı. Cumhuriyet Meydanı’na giderken bindiği otobüs sık sık durdurulan Erdoğan, vatandaşlarla hatıra fotoğrafı çektirirken, çocuklara oyuncak dağıttı. Erdoğan’ın bir bebek ve ailesiyle otobüste hatıra fotoğrafı çektirdi. Vatandaşların evlerinden ve işyerlerinden Erdoğan’a karanfiller attığı görüldü.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından beraberindekilerle kurdele keserek yapımı tamamlanan eserlerin toplu açılışını gerçekleştirdi.

Törene, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, AK Parti Grup başkanvekilleri Mahir Ünal ve Cahit Özkan, İzmir milletvekilleri ile AK Parti İl Başkanı Kerem Ali Sürekli de katıldı.

Bu arada, törenin yapıldığı Cumhuriyet Meydanı’nda asılı “Ekonomik kurtuluş savaşında reisimizin yanındayız”, “Oyunun farkındayız, devletimizin yanındayız” yazılı pankartlar dikkati çekti.

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Türk Lirası ‘sahalara’ geri dönüyor…

Yayınlanma:

|

Yazan:

  • Pazar akşamı, kafamda yazmak istediğim o kadar çok konu başlığını en basit ve en anlaşılır şekilde nasıl sıralayacağımı düşünürken, Çin lideri Xi’nin beş yıl aradan sonra Avrupa ziyareti, Fransa Lideri Macron’un “Avrupa ölümcül tehlike altında” başlıklı The Economist makalesi, televizyonda gençliğimin efsane şarkıcısı Madonna’nın Brezilya konserine katılan 1,6 milyon kişiyi görerek bir anda kendimi Like a Prayer ve Papa Don’t Preach şarkısını söylerken buldum. TCMB net rezervlerinin her gün milyarlarca dolar artışına artık alışırken, not artırımlarının da devamını beklerken, yabancı yatırımcının TL öneriler ve yurtiçi yerleşiklerin de dövizden çıkmaya başladığı bir ortamda, ben de BIST30 endeksinde USD bazlı önemli bir yukarı yönlü kırılım gerçekleşmesini fırsat bilerek, bu hafta TCMB enflasyon raporu ve Başkan Karahan’ın mikrofon karşısına geçmesi öncesinde, Bireysel Emeklilik (BES) portföyümde değişikliğe giderek uzun bir yıllardır taşıdığım altın fonlarımı satıp ağırlıklı olarak hisse senedi ve para piyasası fonuna geçtiğimi yeri gelmişken not edeyim.
  • Çin Lider Xi, beş yıl aradan sonra Avrupa turuna çıktı. Amerikan New York Times gazetesi, Xi’nin ziyaretinin Brüksel-Washington ilişkilerini zayıflatmayı hedeflediğini savundu. Xi’nin gündeminde, AB ile ticari anlaşmazlıkların olduğunu okuyoruz. Bu arada The Economist’te Fransa Lideri Macron’un “Avrupa ölümcül tehlike altında” başlıklı makalesine denk geldim. Marine Le Pen karşısında zorlanmaya başlayan Macron’un bu sert çıkışı belki iç siyasete yönelik olsa da, Rusya’nın Ukrayna işgalinin Avrupa’yı büyük bir risk altına soktuğunu, Avrupa’nın kendi güvenliğini sağlaması gerektiğini, ekonomik olarak da AB’nin Çin ve ABD’nin çok gerisinde kaldığını söyleyerek radikal önlem çağrısında buldu. Avrupa’nın bir zamanlar büyüme motoru olan Almanya’nın da artık Avrupa’nın hasta adamı olarak lanse edildiği bir ortamda, Cassandra’nın Çığlığı misali, Macron’un söylemlerinin göz ardı edilmemesi gerektiğini düşünüyoruz.
  • Dönelim ilk önce haftanın son iş gününe. TÜİK verilerine göre, Nisan ayında enflasyon piyasa beklentileri paralelinde sonuçlandı. TÜFE aylık %3,18 artarken, yıllık enflasyonu da %69,80 seviyesine taşıdı. Alt kalemlerde alkollü içecekler ve tütün harcama grubunda %9,56 oranında aylık artış dikkatimizden kaçmazken, lokanta ve otellerde grubunda %4,69; giyim ve ayakkabıda %4,58; ev eşyasında ise %4,11 oranında artış, TCMB’nin de hemen hemen her platformda belirttiği üzere özellikle hizmet sektöründeki fiyat katılığını bir kez daha gözler önüne serdi. Bu noktada para politikasının görevini yerine getirdiği, finansal koşulların sıkı olduğunu, lâkin fiyat katılığının maliye politikaları çerçevesinde ele alınması gerektiğinin altını çizelim. Enflasyonda tepe seviyenin kuvvetle muhtemel görüldüğü veya Mayıs verisi ile Haziran başında görüleceğini; akabinde ise baz etkisi ile de olsa enflasyonda düşüş sürecinin başlayacağını düşünüyoruz.
  • TCMB’nin sene sonu TÜFE enflasyon tahmininin %36 seviyesinde olmaya devam ettiğini piyasanın ise (TCMB Piyasa Katılımcıları Anketi son veri) %44 seviyesinde olduğunu not edelim. Bu bağlamda, 9 Mayıs tarihinde Enflasyon Raporu ve Başkan Karahan’ın toplantıda yapacağı sunumu dikkatle takip edeceğiz. Her ne kadar toplantıda enflasyon hedefini değiştirmesini beklemesek de, TL’de esen olumlu rüzgâr sonrasında yabancı yatırımcılar gibi biz de yeni döneme ait TCMB’nin yaklaşımını anlamaya çalışacağız. Özellikle, TL’de reel olarak değerlenme ibaresini politika metnine sokan TCMB’nin değerlenme konusunu biraz daha netleştirmesini bekliyoruz. Ne demek reel olarak değerlenme? Daha önce de bültenlerimizde belirttiğimiz üzere, kur artışının enflasyonun altında seyretmesi anlamına geliyor. Hatta, Cuma günü açıklanan veriler sonrası, yılın ilk 4 ayında enflasyon %19,58 artarken, USDTRY kurunda yükseliş yaklaşık %9,50 oldu. Yani? TL’de reel olarak değerlenme başladı bile!
  • Biraz daha argümanımızı güçlendirelim. TCMB’nin net döviz pozisyonu (swap ve kamu dövizleri hâriç) Nisan ayı geneli ve Mayıs ayının ilk iş gününde yaklaşık 24 milyar dolar artış kaydederek yerel seçimler öncesi yaşanan kayıpları da telafi etti. Bu çok olumlu bir gelişme! Öte yandan, haftanın son iş günü açıklanan TCMB menkul kıymet istatistiklerine göre, 26 Nisan haftasında, yabancı yatırımcının hisse senedi pozisyonu yaklaşık 155 milyon dolar azalırken, Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) ise aksine 604 milyon dolar artış kaydetti. JP Morgan’ın Türkiye’yi gelişmekte olan ülkeler tahvil endeksindeki ağırlığını arttırması sonrası bu trendin daha da artmasını bekliyoruz. DİBS cephesinde yaşanan yabancı girişinin bu yılın en yükseği olduğunu not edelim. Demek ki yabancı yatırımcı da gelmeye başladı!
  • TCMB döviz piyasasında sahanın diğer tarafına geçerek 24 milyar doları almasaydı, kurun daha da çok düşeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Lâkin bu noktada, kurun çok da düşmesi isteniyor mu sorusunu da sormak gerekiyor. Neden mi? Cevabı yine Cuma günü açıklanan Ticaret Bakanlığı’nın öncü verilerine bakarak cevaplayalım. Nisan ayında ihracat geçen yılın aynı dönemine göre önemli bir değişim kaydetmezken, ithalat ise %4,2 oranında artış kaydetti. Bu sonuçla dış ticaret açığı %13,3 büyüyerek 10 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Her ne kadar Bakan Şimşek ve ekibinin kaleme aldığı program işliyor olsa da, dış ticaret rakamları ne yazık ki arzu edildiği düzlemde ilerlemiyor keza iç talep oldukça güçlü! TL’nin çok da değer kazanması rekabet avantajı penceresinden bakılırsa çok da arzu edilen bir durum değil! Burası önemli. USDTRY kurunun Nisan ayını yükseliş kaydetmeden tamamladığını ve Mayıs ayından da TL pozitif havanın devam ettiğini hatırlalatılım. Mevcut eğilim, hem bizim, hem de yine Piyasa Katılımcıları Anketi’nde son veri olan yıl sonu USDTRY 40,00 medyan kur beklentisinin belirgin anlamda altında bir eğilime işaret ettiğini görmekle birlikte, esen ılımlı rüzgârların da yardımı ile özellikle sonbahara kadar TL’de pozisyon almanın mantıklı olacağını düşünüyoruz.
  • Hatırlayacak olursanız, Citibank geçen hafta 6 ay sonrası için (6 ay vadeli forward) “Dolar sat TL al” önerisinde bulunmuştu. Halk arasında bu durum 6 ay sonra kur düşecek şeklinde yanlış bir yoruma neden olmuş. Halbuki doğru yorum, 6 ay sonra Doların TL karşısında yükseleceği ama TL faizin ima ettiği kadar yükselmeyeceği şeklinde olmalıdır. Bu bağlamda, sonbahara kadar TL ve TL cinsi varlıklardan faydalanmanın oldukça mantıklı olacağını düşünüyoruz. TCMB verilerine göre yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatları (DTH) son dört haftada 6,6 milyar dolar azalırken (TL varlıklara ilgi artarken) yerli ve yabancı yatırımcı ilgisi ile dolar bazlı BIST30 endeksinde haftalık kapanışı oldukça güçlü bir sinyal olarak okuduk (bakınız grafik). Eğer teknik beklentimiz gerçekleşecekse, 330 dolar seviyesindeki teknik seviye üzerinde 15 ay sonra gerçekleşen kapanış ardından 430-440 dolar seviyesinin teknik anlamda mümkün olabileceğini düşünüyoruz. Kişisel BES fonumda yaptığım değişikliğin de umarım gerekçelerini biraz daha iyi anlatabilmişimdir.
  • Siyasi ve jeopolitik olarak her şey toz pembe olmasa da, TCMB’nin kararlı duruşu sonrasında, ekonomik risklerin azaldığını rahatlıkla söyleyebilirim. Zaten, ödemeler dengesinde kriz beklentisinin de oldukça azalması sonrasında, beklentilere paralel Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşu S&P Cuma gecesi Türkiye’nin kredi notunu artırdı. Görünümün de pozitif olması, bir sonraki adımın da artırım yönünde olacağını bizlere anlatıyor. Türkiye’nin Haziran ayında gri listeden çıkması ile yabancı ilgisi daha da artacaktır!
  • Dönemli biraz da yurtdışı piyasalara. Her ayın ilk Cuması olduğu üzere, ABD’de açıklanan ve ekonominin gidişatı hakkında önemli ipuçları veren hatta FED’in de karar alma aşamasında belirleyici bir veri set olan istihdam raporu beklentileri karşılayamadı. Raporun zayıf olarak kabul edilmesi sonrası, piyasalar haftanın son iş gününü adeta ‘bayram’ havasında tamamladı. ABD’den son dönemde güçlü gelen veriler sonrası FED’in faiz indirim ihtimalini azaltmıştı. Ancak, tarım dışı istihdam raporu sonrası, faiz indirim beklentileri artış kaydederken (yıl sonuna kadar iki kez) artan risk iştahına paralel Nasdaq endeksi Cuma gecesini %2 yükselişle tamamlarken, 10 yıllık ABD tahvil faizi %4,50 seviyesinin altına geriledi. Doların da değer kaybetmesi ile EURUSD paritesi 1,08 seviyelerine doğru hareketlenirken, direnişin parası Bitcoin teknik mânâda beklediğimiz aşağıda 58bin dolar seviyesini test ederek yönünü sert bir şekilde yukarı çevirmek suretiyle 64bin dolar seviyesine kadar yükseldi. Bu bağlamda, Bitcoin’e olan inancımız ve yükseliş beklentimiz yeşerirken, kıymetli madenlerde ise özellikle de altında yorgunluk emareleri görüyoruz. Altının ons fiyatı 2,300 dolar seviyesinde salınarak gelişmelere pek de tepki veremezken, gümüş ise kırdığı (26 dolar) direncini yeniden test etmesi ardından 27 dolar seviyesine toparlardı. Uzun yıllardır oldukça değersiz kalan gümüşte yükseliş beklentimizi korurken, her iki enstrümanda da uzun pozisyonlarımızın devam ettiğini not edelim.
  • Yeni gün başlangıcında, Asya piyasalarında iyimser bir başlangıç görüyoruz. USDJPY paritesi otoritenin iki kez sert müdahalesi sonrası 153 seviyesine kadar gerilerken, gösterge endeks Tokyo borsası yatay bir seyir izliyor. Öte yandan, Çin’de açıklanan PMI verileri sonrası Şangay borsasının %1,5 yükseldiğini not edelim. Bu haftanın makro veri seti açısından gündemi sakin görülürken, yukarıda da değindiğim üzere gözler Çin Devlet Başkanı Xi’nin Avrupa ziyaretine çevrildi. Macron’un sert çıkışı ve beraberinde yeniden alevlenen Rusya-Ukrayna savaşı gündemi meşgul ediyor.

>Borsa İstanbul 30 Endeksi (USD bazlı)

Dolar bazlı BIST 30 endeksinde haftalık kapanışı oldukça güçlü bir sinyal olarak okuduk. Eğer teknik beklentimiz gerçekleşecekse, 330 dolar seviyesinin  üzerinde 15 ay sonra gerçekleşen kapanış ardından 430-440 dolar seviyesini yukarıda hedefleyeceğiz. Hisse senetlerinde ağırlık artırılabileceğini düşünüyoruz.

1714969180843287e1b9dfaf9a5361bca287773d6e_1_1200.jpg

>BTCUSD

Zayıf ABD istihdam raporu sonrası artan risk iştahı ile yönünü yeniden yukarıya çeviren Bitcoin’in ilk etapta 71bin dolar seviyesini test etmesini ve devamı da getirmesini bekliyoruz.

171496918001ae19b01d415cb06f751c7934f8fe0f_2_1200.jpg

>TCMB net döviz pozisyonunda yaşanan günlük değişim

Nisan ayının son iş gününde 3,3 milyar dolar artan net rezervler, 2 Mayıs tarihinde de 2,2 milyar dolar daha arttı. Bu rakamları olumlu ve mutluluk verici olarak okuyoruz. Son 19 iş günün toplam artış 24 milyar dolar.

171496918145cc85a0609409e00824d77eef898c16_3_1200.jpg

>DTH

Yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatları (DTH) son dört haftada 6,6 milyar dolar azaldı.

1714969181411190c5dd62b6468c0f491f54c22282_4_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Mahfi Eğilmez: KKM’nin 2024’e etkisi, 2023’ten belli!

Yayınlanma:

|

Yazan:

Merkez Bankasının (TCMB) 2023 yılı durumunu ve zararını genel olarak değerlendirmeyi ve uygulanan yanlış politikalardan ders çıkarmayı amaçlayan bu yazıdaki bütün veriler, aksi belirtilmedikçe, TCMB finansal tabloları üzerine yazılmış bağımsız denetçi raporundan alınmıştır (raporun linki için son not 1’e bakınız.)  Şimdi bu verilerden hareket ederek TCMB’nin 2023 yılı faaliyet sonuçlarını değerlendirelim.

TCMB’nin Hissedarları ve Kâr Dağıtımından Alacakları Paylar

Önce TCMB’nin kâr ettiğinde bu kârdan kimlerin pay alacağına yani Bankanın hissedarlık yapısına bir bakalım:

Bu yapıya göre TCMB’nin yüzde 55’i Hazine ve Maliye Bakanlığı’na (Hazine), yüzde 19’u sermayesi Hazine’ye ait olan Ziraat Bankası’na ait bulunmaktadır. Kalan hisseler içinde başka bazı kamu kurumları ya da kamu kesimi ortaklı kuruluşlar yer almaktadır. Bir başka ifadeyle bir anonim şirket olan TCMB’nin hisselerinin büyük çoğunluğu kamu kesimine aittir. Hissedarlar arasında yer alan Mervak; Merkez Bankası Mensupları Sosyal Yardım Vakfıdır. Diğer başlığı altında çok sayıda küçük pay sahibi hissedarlar yer almaktadır. TCMB, kâr ettiğinde bu kârının büyük çoğunluğunu, bu hisse yapısı ve kanununda yer alan hüküm gereği Hazine’ye devretmektedir.

Kârın nasıl bir dağıtıma tabi tutulduğunu son iki yılı karşılaştırmalı olarak sergileyecek şekilde aşağıdaki tabloda gösterelim:

Bu tabloya göre 2022 yılında elde edilen net 72 milyar TL tutarındaki kârın dağıtılmasında ihtiyat akçesi olarak ayrılan 39,3 milyar TL’den sonra kalan tutarın ihmal edilebilecek kadar düşük bir miktarı diğer hissedarlara ve TCMB çalışanlarına dağıtılmıştır. Kârın kalan 32,6 milyar TL’si Hazine’ye devredilmiş, ayrıca 39,3 milyar TL’lik ihtiyat akçesi de Hazine’ye verilmiştir.

TCMB’nin Geçmiş Yıllar Kârları ve 2023 Zararı

Merkez Bankası (TCMB) 2023 yılında 818,2 milyar TL zarar ettiğini açıkladı. Bu, TCMB bilançosunu izleyenler için sürpriz değildi. Çünkü TCMB görev konusuyla hiç ilgisi olmayan bir kur korumalı mevduat yükü altında kalmıştı ve bu yük bilanço kalemlerine yansıyordu. 2023 yılında kâr değil 818,2 milyar TL zarar söz konusu olduğu için ihtiyat akçesi ayrılması mümkün olmadığı gibi hissedarlara ve çalışanlara kârdan pay verilmesi ve Hazine’ye kâr devri söz konusu olmamıştır.

Merkez Bankası’nın geçmiş yıllar kârları şöyledir (kaynak: TCMB, Kâr Zarar Tablosu.)

Merkez Bankaları, piyasaların durumuna ya da uyguladıkları para politikasının yönüne ve ağırlığına göre göre zaman zaman zararla karşılaşabilir. Örneğin 2023 yılında yalnızca TCMB değil başka merkez bankaları da zarar ettiler. Mesela ABD Merkez Bankası (Fed) 114 milyar dolar, Avrupa Merkez Bankası (ECB) 1,3 milyar Euro zarar etti. Zarar eden merkez bankaları arasında İsviçre ve Hollanda merkez bankaları da var. Bu zararların temel nedeni kurlardaki değişimler ve menkul kıymetler cüzdanında tuttukları yerli ve yabancı tahviller oldu. Merkez bankaları küresel kriz süresince para arzını artırıp piyasadan tahvil satın alarak ekonomiyi canlandırmaya yöneldiler. Faizler değişmediği sürece bu işlem zarar yaratmadı. Enflasyonda ortaya çıkan yükselişi durdurabilmek için 2022 yılında başlayıp 2023 yılında hızlanan faiz artırımları sonucunda ellerindeki tahvillerin değeri düştü. Merkez bankalarının 2023 yılındaki zararlarının asıl nedeni budur (bu çelişki için son not 2’deki yazıma bakabilirsiniz.)

TCMB’nin, 2023 yılındaki 818,2 milyar TL’lik zararı ise bu sayılan merkez bankalarının durumundan farklı olarak neden – sonuç ilişkilerinin birbirine karıştırılmasıyla ortaya çıktı.  Son yıllarda pek çok bilim dışı adım söz konusu oldu ama bunlar arasında ekonomide en büyük hasarı yaratmış olanı faizi, enflasyonun altında belirlemek olmuştur. 2021 yılının Eylül ayında başlayan faiz indirimlerinin yarattığı dövize talebi önlemek amacıyla getirilen kur korumalı mevduat sistemi bankaların ödemesi gereken maliyeti TCMB’nin üzerine yıkarak 2023 yılı sonu itibarıyla 818,2 milyar TL’lik zarara yol açmıştır

TCMB’nin Döviz ve Altın Rezervlerinin Durumu

Bu yanlış ekonomi politikası, TCMB’ye yüklediği bu astronomik zarara ek olarak ayrıca ciddi bir rezerv kaybına da mal oldu. Aşağıdaki tablo TCMB’nin 19 Nisan 2024 itibarıyla rezerv durumunu gösteriyor (kaynak: TCMB bilançosu, parasal ve finansal göstergeler tablosu, uluslararası rezervler ve döviz likiditesi tablosundaki verilerden yararlanarak tarafımdan hazırlanmıştır.)

TCMB, hiç üzerine vazife olmadığı halde bir yandan kur garantisi veren bir kur korumalı mevduat sisteminin zararını üstlenirken bir yandan da GSYH’yi yüksek göstermek adına kuru düşük tutmak için rezervlerini sattı, onunla da yetinmedi borçla edinilen rezervleri de harcadı.

Rezervler meselesine girmişken kamuoyunda yalan yanlış bilgilere dayalı olarak tartışılan TCMB’nin altınları meselesine de değinelim. Aşağıdaki tablo TCMB’nin altın varlığını ve bunların nerede bulundurulduğunu gösteriyor:

2023 yılsonu itibarıyla TCMB’nin uluslararası standarttaki altın varlığı 726,4 tondur. Bu miktarın 524,1 tonu TCMB’ye, 152,2 tonu bankalara (108,1 tonu zorunlu karşılıklar, 43,3 tonu bankalar serbest altın deposu), 50,1 tonu Hazine’ye aittir. Ayrıca 2,8 ton da TCMB’ye ait uluslararası standartta olmayan altın mevcuttur. Uluslararası standarttaki 726,4 tonluk altın mevcudunun 34 tonluk kısmı TCMB kasalarında, 150,6 tonluk kısmı İngiltere Merkez Bankası’nda (BOE), 541,8 tonluk kısmı Borsa İstanbul’da (BIST) saklanmaktadır. Uluslararası standartta olmayan 2,8 tonluk altın TCMB kasalarında bulunmaktadır. Altınların bir kısmının BOE bir kısmının da BIST nezdinde bulunmasının nedeni bunların swap işlemlerinde kullanılabilmesi içindir.

Değerlendirme

Merkez Bankaları genellikle kâr ederler. Buna karşılık kriz dönemlerinde izlenen politikalar ve faizlerdeki gelişmelere göre zarar etmeleri de söz konusu olabilir. TCMB’nin 2023 yılı zararı yanlış faiz politikası sonucu insanların dövize kaçmasını önlemek için getirilen kur korumalı mevduat uygulamasından kaynaklanmıştır. Bu uygulama yalnızca zarara değil, kuru tutma çabası nedeniyle rezervlerin eksiye düşmesine de yol açmıştır. Sorun bununla da bitmiyor. TCMB’nin zarar etmesi ve bunun sonucu olarak geçmiş yıllarda olduğu gibi Hazine’ye kâr ve ihtiyat akçesi devredemeyecek olması 2024 bütçe açığının finansmanı için de ciddi bir sorun yaratmıştır.

Ekonomi politikası ilginç bir politikadır. Bir bütün olarak doğru kurgulanıp uygulanamazsa birbiriyle çelişen parçalar haline dönüşür ve bir senteze varılması olanaksız hale gelir. Ekonomi politikası açısından bakmayı başarabilirsek, ekonomideki en önemli faktörlerin başında faizin geldiğini görürüz. Yanlış belirlendiğinde ekonomiyi alt üst eder, üretim ve yatırımı yok eder, tüketimin öne geçmesine yol açar. Bunun sonucunda ekonomi büyüse de kaliteli bir büyüme yakalanamaz. Bir süre sonra faiz doğru tespit edilse bile tek başına ekonomiyi düzeltemez, yanında mutlaka yapısal reformlarla desteklenmesi gerekir.

Son notlar: 

1 https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/51753143-d577-47b4-9270-6cefbd613c8e/TCMB+-31.12.2023++Yasal+%28T%C3%BCrk%C3%A7e%29.pdf?MOD=AJPERES&CACHEID=ROOTWORKSPACE-51753143-d577-47b4-9270-6cefbd613c8e-oYL09F5

Tahvil fiyatı ile faiz arasındaki ters ilişkiyi ortaya koyan yazım için:

https://www.mahfiegilmez.com/2013/06/faiz-yukselince-kim-kazanr-kim-kaybeder.html.

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Piyasalar FED’i, YEN ise BoJ’u seviyor. Gözler ABD istihdam raporunda…

Yayınlanma:

|

Yazan:

  • Hafta ortası sonuçlanan olağan FED toplantısı ardından dün değerlendirme notu yazmayarak biraz da piyasa tepkisini ölçmeye / anlamaya çalıştık. Tahmin edileceği üzere FED peşpeşe altıncı ayda da %5,25-5,50 bandında olan politika faizini değiştirmedi. Son açıklanan veriler sonrasında, yine tahmin ettiğimiz üzere Başkan Powell basın toplantısında enflasyonda beklenen düşüşün gerçekleşmediğine vurgu yaparak enflasyonun %2’ye gideceğine dair daha fazla güven duyulana kadar faiz indirimlerini uygun görmediklerinin altını çizdi. FED, sergilediği şahin duruşa karşı bilanço daraltılmasının hızını yavaşlatılarak piyasaya daha fazla para bırakacak olması da olumsuz ortamı bir nebze de olsun dengelendi.
  • Başkan Powell’ın, soru cevap kısmında bir sonraki adımın faiz artırımı olamayacağının altını çizmesi ise piyasalara derin bir soluk aldırdı. Sene başı abartılı bir beklenti içine giren ve 6-7 kez faiz indirimi fiyatlayan piyasalar, gelinen noktada, manşet ve çekirdek enflasyonun katılık göstermesi ve FED’in de enflasyona karşı bir türlü zafer ilan edememesi nedeniyle 2024 yılında sadece bir kez (35-40 baz puan) faiz indirimi beklemeye başlarken, art arda üç aydır beklenenden güçlü enflasyonun ardından piyasalar bundan sonra gelecek verilerin tedirginliği de üzerlerinden tam olarak atamadıklarını söylemek gerekiyor. Bu minvalde, FED iddia ettikleri kadar veriye bağımlı olacaksa, ilk önemli testin bugün (her ayın ilk Cuması olduğu üzere) açıklanacak istihdam raporuyla verileceğini peşinen söyleyeyim.
  • FED gecesinde ilk nazarda yön bulmakta zorlanan piyasalar, dün günü iyimser bir şekilde tamamladı. Brent cinsi ham petrolün varil fiyatı 83 dolar seviyesine gerileyerek son altı haftanın dibine test etmesi, enflasyonun ateşini bir nebze de olsun alabileceğine dair iyimserlikle ABD’de başta gelen endeksler %1 yükselirken, teknoloji hisselerinin işlem gördüğü Nasdaq endeksi geceyi %1,5 yükselişle tamamladı. Doların piyasa kuru olan sepet bazında DXY sınırlı oranda değer yitirirken, doların piyasa faizi olan 10 yıllık tahvil getirisi de %4,57 seviyesine gerileyerek son iki haftanın en düşük seviyesini test etti.
  • Faiz getirisi olmayan altın 2,305 dolar seviyesine hafif de olsa gerilerken, gümüş ise teknik mânâ yukarı yönlü kırmış olduğu 26 dolar seviyesini beklentilerimize paralel yeniden test ederek 26,70 dolar seviyesine zıpladı. Teknik bir bakış açısıyla tamamen beklentimiz dâhilinde olan ve sağlıklı olarak gördüğümüz hareket sonrası yukarı yönlü beklentimizin daha da güçlendiğini söyleyebiliriz. Haftalık kapanışın da 26 dolar üzerinde olması bizleri biraz daha cesaretlendirecektir.
  • Benzer bir şekilde, hafta içi teknik bir bakış açısı ile kaleme aldığımız Bitcoin’de aşağıda 58bin yukarıda da 71bin dolar aralığını ön plana çıkarmıştık. FED endişesi ve azalan risk iştahı ile Bitcoin ETF’lerden çıkan paranın da gölgesinde 56,500 dolar seviyesine kadar gerileyen Bitcoin kısmen de olsa toparlayarak 60bin dolar seviyesine yükseldi. Haftalık kapanışı görüp (58bin dolar seviyesi üzerinde olması bizleri çok cesaretlendirecektir) daha sağlıklı yorum yapma fırsatı bulacağız.
  • Türkiye cephesinde ise çok uzun bir süre kurun yükselmemesi için müdahalede bulunan TCMB, sahanın diğer tarafına geçerek döviz kuru daha fazla düşmesin diye agresif alıcı konumuna geçti. Sayıların dili ile konuşursak, TCMB’nin net yabancı para pozisyonu Nisan ayında yaklaşık 22 milyar dolar iyileşme kaydederken, ayın son iş günü yakın tarihin en yüksek günlük iyileşmesi 3,3 milyar dolar ile kaydedilmiş. Yedi aydır kesintisiz devam eden yükseliş sonrası ilk defa USDTRY kuru Nisan ayını değer değer kaybetmeden tamamladı. TL’nin reel anlamda değerlenmeye devam etmesini, yaz aylarının turizm gelirleri ve daralan cari işlemler açığı ile göreceli olarak rahat geçmesini, USDTRY kurunun ise seneyi hedeflediğimiz şekilde psikolojik 40,00 seviyesinde tamamlamasını bekliyoruz. Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşu S&P’den de bu akşam not artırımı beklediğimizin altını yeri gelmişken çizelim.
  • Net rezervler artarken, TCMB’nin yurtiçi bankalar ile yapmış olduğu swap (ödünç döviz) işlemlerinin ise azalma eğiliminde olması ile brüt rezervlerin azalmaya devam edeceğinin altını çizmek gerekiyor. TCMB’nin bankalarla yaptığı swap işlemleri kapanmaya devam ettikçe, brüt ve net rezervler arasında fark da kapanacaktır. Yine sayıların dili ile konuşursak, 1 Nisan tarihinde 58 milyar dolar olan yurtiçi bankalar ile yapılan swap işlemleri, son veriler ile (30 Nisan) 40,1 milyar dolar seviyesine geriledi.
  • Türkiye cephesinde ise Hazine ve Maliye Bakanlığı stopaj oranlarında beklentimiz dışında bir artırım kararı aldı. Buna göre 6 aydan düşük TL mevduat stopajı 2,5 puan artırılarak %7,5 seviyesine getirilirken, fonların genelinde de 0 olan stopaj oranı %7,5 seviyesine yükseltildi. Finansal kazançlardan vergi alınmasına karşı olmasak da, enflasyonla mücadelenin devam ettiği ve TL’yi özendirmek için içinden geçilen bu kritik dönemde TCMB’nin elini bir müddet daha rahatlatmak da iyi bir fikir olabilirdi.
  • Bugün açıklanacak resmî enflasyon verileri öncesinde, İTO’nun İstanbul için Nisan ayı perakende satış enflasyonu aylık bazda %4,89 artış kaydederken
  • yıllık enflasyonu da %78,81 seviyesine taşıdı. İTO-TÜİK arasında var olan korelasyona göre, resmî TÜFE artışının aylık bazda %2,5 – 3,00 civarında olacağını hesaplıyoruz. Öte yandan, ekonominin içinde bulunduğu dönemi en iyi yansıtan veri olan (büyümenin öncü göstergesi) imalat sanayi PMI endeksi, Mart ayında 50 eşik değerde gerçekleşmesi ardından Nisan’da 49,3’e geriledi. 50 değeri eşik olarak kabul görülürken, altı daralma, üstü ise büyüme olarak okunuyor. Bu bağlamda, son üç ayda ilk defa Türkiye ekonomisinde sınırlı da olsa yavaşlama sinyalleri geldi.
  • Türk mali piyasalarındaki iyimser hava dün de korundu. USDTRY kuru 32,37 seviyelerinde yatay seyrini korurken, BİST100 endeksi günü %1,6 artışla yeni zirvesinden tamamladı. Yükselişe son dönemin aksine (bankalar yerine) sınai şirketlerinin eşlik ettiğini gördük. CDS risk primi 5 yıllık vadede 292 baz puan seviyesine gerilerken, içeride uzun vadeli tahvil faizlerinin bir miktar da olsa yükseldiğini gördük.
  • Apple’ın kapanış zili ardından açıkladığı çeyrek döneme ait sonuçları ve tahminleri, mütevazi beklentileri aşarken, iPhone üreticisinin rekor bir hisse geri alım programı duyurması ile hisseleri %6 oranında artış kaydetti. ABD borsalarının vadeli işlemleri yeni gün başlangıcında %0,6 oranında yükseliş kaydederken, Japonya’da otoritenin YEN’i savunmak üzere 2 kez yapmış olduğu yaklaşık 60 milyar dolar müdahalesi sonucunda USDJPY paritesi bu sabah 153 seviyesine kadar geriledi (birkaç gün önce 160 seviyesini test ederek son 34 yılın zirvesine yükselmişti.) Piyasa likiditesinin özellikle zayıf olduğu dönemde yapılan müdahale sonucu, şimdilik işe yaramış gibi görünüyor.
  • Bu gelişmeler ışığında, haftanın son iş gününü Asya borsaları ılımlı bir şekilde tamamlamaya aday görünüyor. Hong Kong borsası Hang Seng ise art arda sekiz gündür yükseldiğini ve son beş buçuk yılın en iyi yükselişini kaydettiğini not edelim. Endeks, 2018’in sonlarında ve 2019’un başlarında art arda 14 gün yükselmiş ve sadece 22 günde bir kez düşüş kaydetmişti. Hong Kong’un Çin hakimiyetindeki Hang Seng Endeksi, hem ankarada tüccarlardan hem de küresel yatırımcılardan gelen önemli alımların desteğiyle Ocak ayındaki son düşük seviyesinden %20 artış kaydetti.
  • Mali piyasaların gündemi bugün oldukça yoğun görünüyor. Türkiye’de TÜİK’in açıklayacağı enflasyon rakamları, gece geç saate S&P’nin Türkiye değerlendirmesi, ABD ekonomisinin sağlığı açısından en önemli verilerden biri olarak kabul edilen tarım dışı istihdam raporu ise 15:30’da açıklanacak. Manşet istihdam artışının 243bin kişi artış kaydetmesi, işsizlik oranının %3,8 seviyesinde sabit kalması, yıllık maaş artışlarının ise %4 artış kaydetmesini bekleniyor. Beklenti dışında kalan bir verinin piyasa yansımasına neden olacağı göz ardı edilmemelidir.

 >TCMB Net Döviz Pozisyonunda yaşanan günlük değişim

17147108530ec0766d13d23bb7f09523d2d4cf703a_1_1200.jpg

>Gümüş

17147108536f1c312a87223562127461496e9014be_2_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.