Connect with us

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Piyasalar FED’i, YEN ise BoJ’u seviyor. Gözler ABD istihdam raporunda…

Yayınlanma:

|

  • Hafta ortası sonuçlanan olağan FED toplantısı ardından dün değerlendirme notu yazmayarak biraz da piyasa tepkisini ölçmeye / anlamaya çalıştık. Tahmin edileceği üzere FED peşpeşe altıncı ayda da %5,25-5,50 bandında olan politika faizini değiştirmedi. Son açıklanan veriler sonrasında, yine tahmin ettiğimiz üzere Başkan Powell basın toplantısında enflasyonda beklenen düşüşün gerçekleşmediğine vurgu yaparak enflasyonun %2’ye gideceğine dair daha fazla güven duyulana kadar faiz indirimlerini uygun görmediklerinin altını çizdi. FED, sergilediği şahin duruşa karşı bilanço daraltılmasının hızını yavaşlatılarak piyasaya daha fazla para bırakacak olması da olumsuz ortamı bir nebze de olsun dengelendi.
  • Başkan Powell’ın, soru cevap kısmında bir sonraki adımın faiz artırımı olamayacağının altını çizmesi ise piyasalara derin bir soluk aldırdı. Sene başı abartılı bir beklenti içine giren ve 6-7 kez faiz indirimi fiyatlayan piyasalar, gelinen noktada, manşet ve çekirdek enflasyonun katılık göstermesi ve FED’in de enflasyona karşı bir türlü zafer ilan edememesi nedeniyle 2024 yılında sadece bir kez (35-40 baz puan) faiz indirimi beklemeye başlarken, art arda üç aydır beklenenden güçlü enflasyonun ardından piyasalar bundan sonra gelecek verilerin tedirginliği de üzerlerinden tam olarak atamadıklarını söylemek gerekiyor. Bu minvalde, FED iddia ettikleri kadar veriye bağımlı olacaksa, ilk önemli testin bugün (her ayın ilk Cuması olduğu üzere) açıklanacak istihdam raporuyla verileceğini peşinen söyleyeyim.
  • FED gecesinde ilk nazarda yön bulmakta zorlanan piyasalar, dün günü iyimser bir şekilde tamamladı. Brent cinsi ham petrolün varil fiyatı 83 dolar seviyesine gerileyerek son altı haftanın dibine test etmesi, enflasyonun ateşini bir nebze de olsun alabileceğine dair iyimserlikle ABD’de başta gelen endeksler %1 yükselirken, teknoloji hisselerinin işlem gördüğü Nasdaq endeksi geceyi %1,5 yükselişle tamamladı. Doların piyasa kuru olan sepet bazında DXY sınırlı oranda değer yitirirken, doların piyasa faizi olan 10 yıllık tahvil getirisi de %4,57 seviyesine gerileyerek son iki haftanın en düşük seviyesini test etti.
  • Faiz getirisi olmayan altın 2,305 dolar seviyesine hafif de olsa gerilerken, gümüş ise teknik mânâ yukarı yönlü kırmış olduğu 26 dolar seviyesini beklentilerimize paralel yeniden test ederek 26,70 dolar seviyesine zıpladı. Teknik bir bakış açısıyla tamamen beklentimiz dâhilinde olan ve sağlıklı olarak gördüğümüz hareket sonrası yukarı yönlü beklentimizin daha da güçlendiğini söyleyebiliriz. Haftalık kapanışın da 26 dolar üzerinde olması bizleri biraz daha cesaretlendirecektir.
  • Benzer bir şekilde, hafta içi teknik bir bakış açısı ile kaleme aldığımız Bitcoin’de aşağıda 58bin yukarıda da 71bin dolar aralığını ön plana çıkarmıştık. FED endişesi ve azalan risk iştahı ile Bitcoin ETF’lerden çıkan paranın da gölgesinde 56,500 dolar seviyesine kadar gerileyen Bitcoin kısmen de olsa toparlayarak 60bin dolar seviyesine yükseldi. Haftalık kapanışı görüp (58bin dolar seviyesi üzerinde olması bizleri çok cesaretlendirecektir) daha sağlıklı yorum yapma fırsatı bulacağız.
  • Türkiye cephesinde ise çok uzun bir süre kurun yükselmemesi için müdahalede bulunan TCMB, sahanın diğer tarafına geçerek döviz kuru daha fazla düşmesin diye agresif alıcı konumuna geçti. Sayıların dili ile konuşursak, TCMB’nin net yabancı para pozisyonu Nisan ayında yaklaşık 22 milyar dolar iyileşme kaydederken, ayın son iş günü yakın tarihin en yüksek günlük iyileşmesi 3,3 milyar dolar ile kaydedilmiş. Yedi aydır kesintisiz devam eden yükseliş sonrası ilk defa USDTRY kuru Nisan ayını değer değer kaybetmeden tamamladı. TL’nin reel anlamda değerlenmeye devam etmesini, yaz aylarının turizm gelirleri ve daralan cari işlemler açığı ile göreceli olarak rahat geçmesini, USDTRY kurunun ise seneyi hedeflediğimiz şekilde psikolojik 40,00 seviyesinde tamamlamasını bekliyoruz. Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşu S&P’den de bu akşam not artırımı beklediğimizin altını yeri gelmişken çizelim.
  • Net rezervler artarken, TCMB’nin yurtiçi bankalar ile yapmış olduğu swap (ödünç döviz) işlemlerinin ise azalma eğiliminde olması ile brüt rezervlerin azalmaya devam edeceğinin altını çizmek gerekiyor. TCMB’nin bankalarla yaptığı swap işlemleri kapanmaya devam ettikçe, brüt ve net rezervler arasında fark da kapanacaktır. Yine sayıların dili ile konuşursak, 1 Nisan tarihinde 58 milyar dolar olan yurtiçi bankalar ile yapılan swap işlemleri, son veriler ile (30 Nisan) 40,1 milyar dolar seviyesine geriledi.
  • Türkiye cephesinde ise Hazine ve Maliye Bakanlığı stopaj oranlarında beklentimiz dışında bir artırım kararı aldı. Buna göre 6 aydan düşük TL mevduat stopajı 2,5 puan artırılarak %7,5 seviyesine getirilirken, fonların genelinde de 0 olan stopaj oranı %7,5 seviyesine yükseltildi. Finansal kazançlardan vergi alınmasına karşı olmasak da, enflasyonla mücadelenin devam ettiği ve TL’yi özendirmek için içinden geçilen bu kritik dönemde TCMB’nin elini bir müddet daha rahatlatmak da iyi bir fikir olabilirdi.
  • Bugün açıklanacak resmî enflasyon verileri öncesinde, İTO’nun İstanbul için Nisan ayı perakende satış enflasyonu aylık bazda %4,89 artış kaydederken
  • yıllık enflasyonu da %78,81 seviyesine taşıdı. İTO-TÜİK arasında var olan korelasyona göre, resmî TÜFE artışının aylık bazda %2,5 – 3,00 civarında olacağını hesaplıyoruz. Öte yandan, ekonominin içinde bulunduğu dönemi en iyi yansıtan veri olan (büyümenin öncü göstergesi) imalat sanayi PMI endeksi, Mart ayında 50 eşik değerde gerçekleşmesi ardından Nisan’da 49,3’e geriledi. 50 değeri eşik olarak kabul görülürken, altı daralma, üstü ise büyüme olarak okunuyor. Bu bağlamda, son üç ayda ilk defa Türkiye ekonomisinde sınırlı da olsa yavaşlama sinyalleri geldi.
  • Türk mali piyasalarındaki iyimser hava dün de korundu. USDTRY kuru 32,37 seviyelerinde yatay seyrini korurken, BİST100 endeksi günü %1,6 artışla yeni zirvesinden tamamladı. Yükselişe son dönemin aksine (bankalar yerine) sınai şirketlerinin eşlik ettiğini gördük. CDS risk primi 5 yıllık vadede 292 baz puan seviyesine gerilerken, içeride uzun vadeli tahvil faizlerinin bir miktar da olsa yükseldiğini gördük.
  • Apple’ın kapanış zili ardından açıkladığı çeyrek döneme ait sonuçları ve tahminleri, mütevazi beklentileri aşarken, iPhone üreticisinin rekor bir hisse geri alım programı duyurması ile hisseleri %6 oranında artış kaydetti. ABD borsalarının vadeli işlemleri yeni gün başlangıcında %0,6 oranında yükseliş kaydederken, Japonya’da otoritenin YEN’i savunmak üzere 2 kez yapmış olduğu yaklaşık 60 milyar dolar müdahalesi sonucunda USDJPY paritesi bu sabah 153 seviyesine kadar geriledi (birkaç gün önce 160 seviyesini test ederek son 34 yılın zirvesine yükselmişti.) Piyasa likiditesinin özellikle zayıf olduğu dönemde yapılan müdahale sonucu, şimdilik işe yaramış gibi görünüyor.
  • Bu gelişmeler ışığında, haftanın son iş gününü Asya borsaları ılımlı bir şekilde tamamlamaya aday görünüyor. Hong Kong borsası Hang Seng ise art arda sekiz gündür yükseldiğini ve son beş buçuk yılın en iyi yükselişini kaydettiğini not edelim. Endeks, 2018’in sonlarında ve 2019’un başlarında art arda 14 gün yükselmiş ve sadece 22 günde bir kez düşüş kaydetmişti. Hong Kong’un Çin hakimiyetindeki Hang Seng Endeksi, hem ankarada tüccarlardan hem de küresel yatırımcılardan gelen önemli alımların desteğiyle Ocak ayındaki son düşük seviyesinden %20 artış kaydetti.
  • Mali piyasaların gündemi bugün oldukça yoğun görünüyor. Türkiye’de TÜİK’in açıklayacağı enflasyon rakamları, gece geç saate S&P’nin Türkiye değerlendirmesi, ABD ekonomisinin sağlığı açısından en önemli verilerden biri olarak kabul edilen tarım dışı istihdam raporu ise 15:30’da açıklanacak. Manşet istihdam artışının 243bin kişi artış kaydetmesi, işsizlik oranının %3,8 seviyesinde sabit kalması, yıllık maaş artışlarının ise %4 artış kaydetmesini bekleniyor. Beklenti dışında kalan bir verinin piyasa yansımasına neden olacağı göz ardı edilmemelidir.

 >TCMB Net Döviz Pozisyonunda yaşanan günlük değişim

17147108530ec0766d13d23bb7f09523d2d4cf703a_1_1200.jpg

>Gümüş

17147108536f1c312a87223562127461496e9014be_2_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Yangını TCMB bastırdı. Şimdi gözler güvenin yeniden tesisinde…

Yayınlanma:

|

Yazan:

Geride bıraktığımız hafta, Türkiye’nin siyasi ikliminde yaşanan değişiklik Türk mali piyasalarında adeta erimeye neden oldu. Önünü göremeyen yatırımcıların artan güven erozyonu ile zedelenen hukuk ve demokrasi kavramlarına paralel önüne arkasına bakmadan sat düğmesine basması ve pozisyon azaltmaya gitmesi ardından Borsa İstanbul %17’ye yakın gerilerken, borsadaki şirketlerin piyasa değeri trilyonlarca TL geriledi. Belki teknik bir ibare olacak ama, bir anda USDTRY kurunun 36,60’lı seviyeden 42,00 seviyesine yükselmesi ile Value at Risk (VAR) (bir yatırımın belirli bir sürede, belirli bir olasılıkla ne kadar zarar edebileceğini tahmin eden bir ölçüdür) metriğin pek çok portföy modellemesinde tetiklenmesi ile başlayan TL varlıklardan çık yönünde emirlere paralel iki yıl vadeli gösterge tahvilin bileşik faizi %38 seviyesinden %50 seviyesine kadar yükseldi. Uzun bir süredir TCMB’nin kuru savunarak büyük dalgalanmalar izin vermeyeceği yönünde artan güvenin de sarsılması sonrası yurt içi yatırımcıları da ruh hâlinin bozulduğunu itiraf etmek gerekiyor.

Bu minvalde, Hazinenin borçlanma maliyetinin ciddi bir şekilde artması, Türkiye’nin yabancı indinden risklerini gösteren beş yıl vadeli CDS risk priminin de 75 baz puan artışla 323 baz puan seviyesine yükselerek son bir yılın en yüksek seviyesine ya da yerel seçimler öncesi Mart 2024 seviyesine geri döndü. Yurt dışı yatırımcıların bir anda TL varlıklardan çıkıp USD taleplerine yurt içi yerleşiklerin de eklenmesi ile döviz piyasası Çarşamba sabahı kontrolden çıkarken, devamında TCMB’nin kamu bankaları ile piyasa müdâhil olması ardından ilk nazarda 11,2 milyar dolar satan TCMB, akabinde Perşembe ve Cuma günü (bugün açıklanacak veriler ile teyit edeceğiz) piyasa kulislerine göre yaklaşık 5 milyar dolar daha satarak toplam 20 milyar dolara yakın rezerv kaybı yaşadı.

Her ne kadar konu ekonomik olmasa da, uzun bir süredir uyguladığı dezenflasyon programının sekteye uğramaması adına TCMB artan riske karşı Türk Lirası’nın getirisini artırmak ve rezervlerdeki erimeyi ve CDS primindeki yükselişi frenleyebilmek üzere program dışı ya da ani bir Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı kararı alarak gecelik borç verme faizini %44’den %46’ya yükselterek faiz koridorunu genişletmek zorunda kaldı. Bir hafta vadeli repo ihale faizi olan politika faizi olan %42,50’den piyasaya para vermeyi de durduran TCMB’nin piyasada iş gören faiz oranını %45,72 seviyesine itmesi ardından  defacto olarak faizin neredeyse dört baz puan birden artmış olduğunun altını çizelim! Uzun bir süredir dövizin tek alıcısının sadece TCMB olduğu ve aldığı döviz karşılığında piyasa TL vermesi nedeniyle piyasada likidite fazlası olduğunu ve iş gören faizin TCMB’nin borç alma yani faiz koridorunun alt bandına (%41) yakın bir yerden geçtiğini hatırlatalım. Lâkin, son günlerde rollerin hızla değişmesi sonrası piyasaya TCMB’nin sattığı devasa büyüklükte döviz sonrası TL’nin de piyasadan geri çekilecek olması (sterilizasyon) ile likidite şartlarının her geçen gün biraz daha sıkılaşacağını göz ardı etmemek gerekiyor!

Buraya kadar özetlemeye çalıştığım finansal tahribatı iyi kötü finansal yazarlığı olan okurlarımız gözlemlediklerini pekâlâ biliyoruz. Asıl konu, bundan sonra süreç nasıl cereyan edecek? Siyasi iklimde yaşanan bozulma nereye kadar devam edecek, kaybolan yatırımcı güveni, hak hukuk gibi zedelenen kavramlar nasıl yeniden tesis edilecek? En son tahlilde ise TL ve TL cinsi varlıklardan uzaklaşma eğilimi ne kadar daha devam edecek? Elbette biz görevimiz gereği siyasi yorum yapmamız mümkün olmadığı gibi hukukî bilgimizin de oldukça sığ olduğunu peşinen belirtelim.

Dün, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun “yolsuzluk” iddiası ile tutuklanmasına karar verildi. Karar kamuoyunda ve muhalefet cephesinde büyük tepkiyle karşılandı. Toplumsal ve siyasi tansiyon yükselirken, en çok gerçekleşmesinden endişe edilen senaryo yani sokakların ‘karışması’ ise çok şükür gerçekleşmedi. Tutuklamanın “terör örgütüne yardım” suçlamasıyla olmaması, İBB’ye kayyum atanmasının da önüne geçti. İBB Meclisi vekil belediye başkanını seçeceğini de not edelim. Bu arada, CHP’nin Cumhurbaşkanı adaylığı için yapılan ön seçimde İmamoğlu’na 15 milyon oy çıkarken, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Yavaş erken seçim talebinde bulundu.

Eğer yeni haftada yeni bir şok ile karşı karşıya kalmazsak, piyasa penceresinden bakılırsa, Cuma günü, hafta sonu riski almak istemeyen ya da hafta sonu korkusu ile yapılan abartılı fiyatlamanın bir nebze de olsun törpülenmeye meyil tutacağını -hatalı olabiliriz- düşünüyoruz. Gözler siyasi cepheye çevrilse de, bir taraftan da AB ve ABD ile Türkiye ilişkilerinde olacaktır ki bu cenahtan yeni haberler gelme ihtimâlini yüksek görüyoruz. Hatta, pazartesi günü kaleme aldığımız raporumuzda belirttiğimiz Türkiye pozitif ekosistem geçerliliğini korusa da, yatırımcıların takdir edeceğiniz üzere konsantrasyonu şu anda başka bir noktaya çevrildi. Hafta sonu, Trump’ın Türkiye’ye F-16 ve hatta F-35 satışına yeniden olumlu yaklaştığı, CAATSA yaptırımlarının kaldırılmasının da gündeme geldiğini hatırlatmak isteriz.

Hafta sonu yaşanan gelişmeler sonrasında Türk mali piyasalarının haftaya olumsuz bir seyirle başlayabilme ihtimâlini göz ardı etmesek de, TCMB’nin devrede kalmaya devam edeceğini ve gerekli görmesi durumunda risk / getiri ilişkisine paralel TL kullanmayı daha da pahalı hâle getirmekten imtina etmeyeceğini düşünüyoruz. Bu da kur üzerinde baskının azalmaya yüz tutacağı mânâsına geliyor. Yabancı yatırımcının gelişmeleri nasıl fiyatlamaya devam edeceğini tam olarak kestiremesek de, ucuzlayan hisse senetlerine yurt içi yerleşiklerin ilgisinin yeniden artacağını düşünüyoruz. Teknik mânâda ana endekste önemli bir seviyeye olan 8,700 seviyelerine bakacağız. Faizin artış eğiliminde olması, bankacılık hisseleri ve gayrimenkul ilintili hisseler için iyi bir haber olmadığının altını peşinen çizmemiz gerekiyor. XBANK geride bıraktığımız hafta %26,50 düştü! SPK dün gece borsaya destek için birçok yeni karar açıklarken, açığa satışı bir ay süre ile yasakladı. Her zaman söylediğimiz üzere, risk yönetimine dikkat ederek mutlak surette panik eylemlerinden uzak durmamız gerekiyor. USDTRY kuru ilk işlemlerde 38,00 seviyesinde eşleşiyor.

Her ne kadar, TCMB’nin yapılacak olanları süratle yaptığının altını çizmek istesem de, hafta sonu Bankalar Birliği ile düzenlediği teknik toplantıda, ilgili tüm kurumların yakın işbirliğiyle, istikrarın sürdürülmesi için piyasa kuralları içinde her türlü aracın etkin bir şekilde ve kararlılıkla kullanılmaya devam edileceği belirtildi. Bu minvalde, toplantı sonrası Reuters haberlerinden de takip ettiğimiz kadarıyla TCMB’nin ‘kararlı’ duruşunu korumaya devam ettiğini, gerekenin de proaktif olarak yapılmaya devam edileceği yönünde mesajlarının ön plana çıktığını görüyoruz. Daha basit bir anlatımla, TCMB’nin artan riske karşı getiriyi artırıp likiditeyi de kısarak zor günlerde büyük bir faiz vererek özveri ile biriktirdiği döviz rezervlerini de kullanarak yangını kontrol altına alabilecek araç, gereç ve gücü olduğunu unutmamak gerekiyor! Bundan sonraki sürecin yatırımcı güveninde yaşanacak güven tesisine paralel ilerleyeceğini düşünüyoruz. Yaşanan tahribatın enflasyondan büyümeye, hatta artan faiz daralan likidite ile şirket kârlarına etkisi kuşkusuz olumsuz olacaktır. Bu nedenle, ortamın süratle normalleşmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Yeni gün başlangıcında, Japonya’da Mart ayında fabrika faaliyetleri üretim ve yeni siparişlerdeki düşüşle son bir yılın en hızlı daralmasını yaşarken, hizmet sektörü de beş ay sonra ilk kez küçülmeye geçti. Artan maliyetler, işgücü sıkıntısı ve küresel ticaret belirsizliği nedeniyle genel iş görünümü Ağustos 2020’den bu yana en düşük seviyeye geriledi. Japonya’nın Nikkei endeksi haftaya yatay başlarken, ABD borsalarının vadeli işlemlerinde görülen hafif yükseliş, Asya cephesinde sınırlı yansıdığını görüyoruz. Yaklaşan ABD tarifeleri yatırımcıların temkinli kalmasına neden olurken, Japonya’da Mart ayında fabrika faaliyetleri üretim ve yeni siparişlerdeki düşüşle son bir yılın en hızlı daralmasını, hizmet sektörünün de beş ay sonra ilk kez küçülmeye geçmesi ön plana çıktı.

Asya piyasalarında hâkim renk kırmızı olsa da, satış baskısının kuvvetli olmadığını görüyoruz. Altının ons fiyatı zirve seviyelerden bir adım da olsun uzaklaşarak 3,020 dolar seviyesinden işlem görürken, gümüş ise 33-34 dolar bandında kalmaya devam etti. Gümüşte asıl hareketin eğer gücünü toplarsa 35 dolar sonrasında başlayacağını unutmamak gerekiyor. Öncesinde heyecana kapılmamak gerektiğini düşünüyoruz. Direnişin parası bitcoin yeniden 87bin dolar seviyesine toparlanırken, Avrupa cephesinde Almanya süper harcama paketi ile şaha kalkan tahvil faizlerinin, Kıta Avrupasından borçlu ve kırılgan olan diğer ülkelerin de borçlanma maliyetlerini artırarak risk unsuru yarattı. Süratli bir depara kalkan EURUSD paritesi yorulma emareleri göstermesi sonrası 1,08 seviyesinin diplerine kadar çekilirken, teknik mânâda daha da aşağıda 1,0680 seviyesini takip edeceğiz. Mali piyasaların gündeminde bugün Almanya, Euro Bölgesi ve ABD’de açıklanacak PMI verileri takip edilebilir.

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

TCMB’nin Likidite Senet İhracı ne anlama geliyor?

Yayınlanma:

|

Yazan:

1. Bankacılık Sektörü Üzerindeki Etkiler

• Bankaların likiditesi azalır: Bankalar bu senetlere yatırım yaptığında, ellerindeki fazla nakdi TCMB’ye park etmiş olur. Bu da piyasadaki toplam likiditenin azalmasına neden olur.
• Mevduat faizleri yükselebilir: Bankalar, TCMB’nin çektiği likiditeyi yerine koymak için mevduat faizlerini artırabilir.

2. Faiz ve Kredi Piyasaları

• Kredi faizleri yükselebilir: Piyasadaki para azaldığı için bankalar kredi vermekte daha temkinli davranabilir ve kredi faizlerini artırabilir.
• Ters repo alternatifi olarak görülebilir: Bankalar için TCMB’nin sunduğu faiz oranı, ters repo piyasasında oluşan faizlerle rekabet edebilir ve piyasada faizlerin yönü üzerinde etkili olabilir.

3. Döviz Kuru Üzerindeki Etkiler

• TL güçlenebilir: Piyasadaki TL miktarı azaldığı için döviz talebi düşebilir ve TL’nin değer kazanmasına yol açabilir. Ancak bu etki, yabancı yatırımcı girişleri ve diğer makroekonomik faktörlere bağlı olarak değişebilir.

4. Borsa Üzerindeki Etkiler

• BIST’te satış baskısı olabilir: Eğer likidite azalır ve faizler yükselirse, yatırımcılar borsadan çıkarak daha güvenli ve getirisi yüksek enstrümanlara (örneğin TCMB’nin ihraç ettiği likidite senetlerine) yönelebilir.

5. Enflasyon Üzerindeki Etkiler

• Enflasyonist baskılar azalabilir: Parasal sıkılaştırma devam ettiği için talep tarafında bir daralma olabilir. Bu da enflasyonu düşürmeye yardımcı olabilir.

Genel Değerlendirecek olursak;

Bu adım, TCMB’nin sıkı para politikasına devam ettiğinin bir işareti. Eğer likidite etkili bir şekilde çekilirse:
✔ TL’nin değeri korunabilir veya güçlenebilir.
✔ Enflasyon baskısı azalabilir.
✔ Kredi faizleri yükselerek ekonomik aktivite bir miktar yavaşlayabilir.

Ancak, piyasaların tepkisi birçok faktöre bağlı olarak değişebilir. Özellikle yabancı yatırımcı ilgisi, küresel piyasalardaki gelişmeler ve TCMB’nin faiz politikası belirleyici olacaktır.

Bu resim için alternatif metin açıklaması yok

Cüneyt TEMİZER – Linkedin

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

FİRMALAR İÇİN KUR RİSKİ NE ANLAMA GELİYOR?

Yayınlanma:

|

Yazan:

KUR RİSKİ ortadan kalktı mı yoksa kısa bir ara mı verdik ?

Bilindiği üzere döviz açığı, şirketlerin döviz cinsinden ve dövize endeksli borçları ile döviz cinsinden veya dövize endeksli alacakları arasındaki farkı ifade eder. Haliyle döviz açığı taşımak demek de kur riski taşımak anlamına gelir.

Şirketlerin kullanmış olduğu toplam kredileri içindeki döviz cinsinden kredilerinin payına bakıldığında, Büyük şirketlerin toplam kredilerinin % 64’ünün, KOBİ’lerin ise % 18’inin döviz cinsinden olduğu görülüyor.

İhracatın yapabilmenin giderek zorlaştığı da göz önüne alındığında, gerek küresel siyasi ve ekonomik belirsizliklerin (ticaret savaşları, kotalar, ek vergiler, kur savaşları) ulusal ekonomilerde yaratacağı finansal risklerden, gerekse ülkemizin kendi dinamikleri çerçevesinde oluşabilecek finansal risklerden korunmak amacıyla, şirketlerin vadeli işlem yapma felsefesine dayanan türev ürün (forward, opsiyon, swap vb.) kullanımına daha da önem vermeleri faydalı olacaktır.

Bu resim için alternatif metin açıklaması yok

Onur ÇELİK-CFO/YMM

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.