Connect with us

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Piyasalar FED’i, YEN ise BoJ’u seviyor. Gözler ABD istihdam raporunda…

Yayınlanma:

|

  • Hafta ortası sonuçlanan olağan FED toplantısı ardından dün değerlendirme notu yazmayarak biraz da piyasa tepkisini ölçmeye / anlamaya çalıştık. Tahmin edileceği üzere FED peşpeşe altıncı ayda da %5,25-5,50 bandında olan politika faizini değiştirmedi. Son açıklanan veriler sonrasında, yine tahmin ettiğimiz üzere Başkan Powell basın toplantısında enflasyonda beklenen düşüşün gerçekleşmediğine vurgu yaparak enflasyonun %2’ye gideceğine dair daha fazla güven duyulana kadar faiz indirimlerini uygun görmediklerinin altını çizdi. FED, sergilediği şahin duruşa karşı bilanço daraltılmasının hızını yavaşlatılarak piyasaya daha fazla para bırakacak olması da olumsuz ortamı bir nebze de olsun dengelendi.
  • Başkan Powell’ın, soru cevap kısmında bir sonraki adımın faiz artırımı olamayacağının altını çizmesi ise piyasalara derin bir soluk aldırdı. Sene başı abartılı bir beklenti içine giren ve 6-7 kez faiz indirimi fiyatlayan piyasalar, gelinen noktada, manşet ve çekirdek enflasyonun katılık göstermesi ve FED’in de enflasyona karşı bir türlü zafer ilan edememesi nedeniyle 2024 yılında sadece bir kez (35-40 baz puan) faiz indirimi beklemeye başlarken, art arda üç aydır beklenenden güçlü enflasyonun ardından piyasalar bundan sonra gelecek verilerin tedirginliği de üzerlerinden tam olarak atamadıklarını söylemek gerekiyor. Bu minvalde, FED iddia ettikleri kadar veriye bağımlı olacaksa, ilk önemli testin bugün (her ayın ilk Cuması olduğu üzere) açıklanacak istihdam raporuyla verileceğini peşinen söyleyeyim.
  • FED gecesinde ilk nazarda yön bulmakta zorlanan piyasalar, dün günü iyimser bir şekilde tamamladı. Brent cinsi ham petrolün varil fiyatı 83 dolar seviyesine gerileyerek son altı haftanın dibine test etmesi, enflasyonun ateşini bir nebze de olsun alabileceğine dair iyimserlikle ABD’de başta gelen endeksler %1 yükselirken, teknoloji hisselerinin işlem gördüğü Nasdaq endeksi geceyi %1,5 yükselişle tamamladı. Doların piyasa kuru olan sepet bazında DXY sınırlı oranda değer yitirirken, doların piyasa faizi olan 10 yıllık tahvil getirisi de %4,57 seviyesine gerileyerek son iki haftanın en düşük seviyesini test etti.
  • Faiz getirisi olmayan altın 2,305 dolar seviyesine hafif de olsa gerilerken, gümüş ise teknik mânâ yukarı yönlü kırmış olduğu 26 dolar seviyesini beklentilerimize paralel yeniden test ederek 26,70 dolar seviyesine zıpladı. Teknik bir bakış açısıyla tamamen beklentimiz dâhilinde olan ve sağlıklı olarak gördüğümüz hareket sonrası yukarı yönlü beklentimizin daha da güçlendiğini söyleyebiliriz. Haftalık kapanışın da 26 dolar üzerinde olması bizleri biraz daha cesaretlendirecektir.
  • Benzer bir şekilde, hafta içi teknik bir bakış açısı ile kaleme aldığımız Bitcoin’de aşağıda 58bin yukarıda da 71bin dolar aralığını ön plana çıkarmıştık. FED endişesi ve azalan risk iştahı ile Bitcoin ETF’lerden çıkan paranın da gölgesinde 56,500 dolar seviyesine kadar gerileyen Bitcoin kısmen de olsa toparlayarak 60bin dolar seviyesine yükseldi. Haftalık kapanışı görüp (58bin dolar seviyesi üzerinde olması bizleri çok cesaretlendirecektir) daha sağlıklı yorum yapma fırsatı bulacağız.
  • Türkiye cephesinde ise çok uzun bir süre kurun yükselmemesi için müdahalede bulunan TCMB, sahanın diğer tarafına geçerek döviz kuru daha fazla düşmesin diye agresif alıcı konumuna geçti. Sayıların dili ile konuşursak, TCMB’nin net yabancı para pozisyonu Nisan ayında yaklaşık 22 milyar dolar iyileşme kaydederken, ayın son iş günü yakın tarihin en yüksek günlük iyileşmesi 3,3 milyar dolar ile kaydedilmiş. Yedi aydır kesintisiz devam eden yükseliş sonrası ilk defa USDTRY kuru Nisan ayını değer değer kaybetmeden tamamladı. TL’nin reel anlamda değerlenmeye devam etmesini, yaz aylarının turizm gelirleri ve daralan cari işlemler açığı ile göreceli olarak rahat geçmesini, USDTRY kurunun ise seneyi hedeflediğimiz şekilde psikolojik 40,00 seviyesinde tamamlamasını bekliyoruz. Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşu S&P’den de bu akşam not artırımı beklediğimizin altını yeri gelmişken çizelim.
  • Net rezervler artarken, TCMB’nin yurtiçi bankalar ile yapmış olduğu swap (ödünç döviz) işlemlerinin ise azalma eğiliminde olması ile brüt rezervlerin azalmaya devam edeceğinin altını çizmek gerekiyor. TCMB’nin bankalarla yaptığı swap işlemleri kapanmaya devam ettikçe, brüt ve net rezervler arasında fark da kapanacaktır. Yine sayıların dili ile konuşursak, 1 Nisan tarihinde 58 milyar dolar olan yurtiçi bankalar ile yapılan swap işlemleri, son veriler ile (30 Nisan) 40,1 milyar dolar seviyesine geriledi.
  • Türkiye cephesinde ise Hazine ve Maliye Bakanlığı stopaj oranlarında beklentimiz dışında bir artırım kararı aldı. Buna göre 6 aydan düşük TL mevduat stopajı 2,5 puan artırılarak %7,5 seviyesine getirilirken, fonların genelinde de 0 olan stopaj oranı %7,5 seviyesine yükseltildi. Finansal kazançlardan vergi alınmasına karşı olmasak da, enflasyonla mücadelenin devam ettiği ve TL’yi özendirmek için içinden geçilen bu kritik dönemde TCMB’nin elini bir müddet daha rahatlatmak da iyi bir fikir olabilirdi.
  • Bugün açıklanacak resmî enflasyon verileri öncesinde, İTO’nun İstanbul için Nisan ayı perakende satış enflasyonu aylık bazda %4,89 artış kaydederken
  • yıllık enflasyonu da %78,81 seviyesine taşıdı. İTO-TÜİK arasında var olan korelasyona göre, resmî TÜFE artışının aylık bazda %2,5 – 3,00 civarında olacağını hesaplıyoruz. Öte yandan, ekonominin içinde bulunduğu dönemi en iyi yansıtan veri olan (büyümenin öncü göstergesi) imalat sanayi PMI endeksi, Mart ayında 50 eşik değerde gerçekleşmesi ardından Nisan’da 49,3’e geriledi. 50 değeri eşik olarak kabul görülürken, altı daralma, üstü ise büyüme olarak okunuyor. Bu bağlamda, son üç ayda ilk defa Türkiye ekonomisinde sınırlı da olsa yavaşlama sinyalleri geldi.
  • Türk mali piyasalarındaki iyimser hava dün de korundu. USDTRY kuru 32,37 seviyelerinde yatay seyrini korurken, BİST100 endeksi günü %1,6 artışla yeni zirvesinden tamamladı. Yükselişe son dönemin aksine (bankalar yerine) sınai şirketlerinin eşlik ettiğini gördük. CDS risk primi 5 yıllık vadede 292 baz puan seviyesine gerilerken, içeride uzun vadeli tahvil faizlerinin bir miktar da olsa yükseldiğini gördük.
  • Apple’ın kapanış zili ardından açıkladığı çeyrek döneme ait sonuçları ve tahminleri, mütevazi beklentileri aşarken, iPhone üreticisinin rekor bir hisse geri alım programı duyurması ile hisseleri %6 oranında artış kaydetti. ABD borsalarının vadeli işlemleri yeni gün başlangıcında %0,6 oranında yükseliş kaydederken, Japonya’da otoritenin YEN’i savunmak üzere 2 kez yapmış olduğu yaklaşık 60 milyar dolar müdahalesi sonucunda USDJPY paritesi bu sabah 153 seviyesine kadar geriledi (birkaç gün önce 160 seviyesini test ederek son 34 yılın zirvesine yükselmişti.) Piyasa likiditesinin özellikle zayıf olduğu dönemde yapılan müdahale sonucu, şimdilik işe yaramış gibi görünüyor.
  • Bu gelişmeler ışığında, haftanın son iş gününü Asya borsaları ılımlı bir şekilde tamamlamaya aday görünüyor. Hong Kong borsası Hang Seng ise art arda sekiz gündür yükseldiğini ve son beş buçuk yılın en iyi yükselişini kaydettiğini not edelim. Endeks, 2018’in sonlarında ve 2019’un başlarında art arda 14 gün yükselmiş ve sadece 22 günde bir kez düşüş kaydetmişti. Hong Kong’un Çin hakimiyetindeki Hang Seng Endeksi, hem ankarada tüccarlardan hem de küresel yatırımcılardan gelen önemli alımların desteğiyle Ocak ayındaki son düşük seviyesinden %20 artış kaydetti.
  • Mali piyasaların gündemi bugün oldukça yoğun görünüyor. Türkiye’de TÜİK’in açıklayacağı enflasyon rakamları, gece geç saate S&P’nin Türkiye değerlendirmesi, ABD ekonomisinin sağlığı açısından en önemli verilerden biri olarak kabul edilen tarım dışı istihdam raporu ise 15:30’da açıklanacak. Manşet istihdam artışının 243bin kişi artış kaydetmesi, işsizlik oranının %3,8 seviyesinde sabit kalması, yıllık maaş artışlarının ise %4 artış kaydetmesini bekleniyor. Beklenti dışında kalan bir verinin piyasa yansımasına neden olacağı göz ardı edilmemelidir.

 >TCMB Net Döviz Pozisyonunda yaşanan günlük değişim

17147108530ec0766d13d23bb7f09523d2d4cf703a_1_1200.jpg

>Gümüş

17147108536f1c312a87223562127461496e9014be_2_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

TSKB Başekonomisti Ünüvar: Tek ekonomi politikası para politikası; tek iktisadi dert de enflasyon değildir

Yayınlanma:

|

Yazan:

EKONOMİ Gazetesi ev sahipliğinde PwC Türkiye’nin içerik işbirliğinde ve Sabancı Holding Ana Sponsorluğu’nda 3.’sü gerçekleştirilen Dönüşen Liderler Zirvesi, Elite World Grand Sapanca’da, “Makronun Baskısında Mikroyu Yönetmek” temasıyla yapıldı.

“Size bir sunum değil, bir çağrı yapmak istiyorum ve ‘Kalkın’ diyorum” ifadeleri ile söze başlayan Ünüvar, “Bizim kalkınma bankacıları olarak bir iddiamız var, biz ‘Geride kimseyi bırakmayacağız’ diyen iktisatçılarız. Biz mutfakta bir şangırtı koptuğunda ‘Ne kırıldı’ diye değil, ‘İyi misin’ diye soran iktisatçılarız. Bu sunumda da hem dünya hem de Türkiye ekonomisine ‘İyi misiniz’ diye sormak istedik” ifadelerini kullandı.

“Kişilerin yaşamını iyileştirmenin tek yolu zam değil”

Türkiye’deki ekonomik görünüme ilişkin değerlendirmelerine enflasyon ile başlayan Ünüvar,  “2024, 2025 ve 2026’da da yüksek enflasyonu yüksek olarak dert etmemiz gerekecek. Enflasyonla mücadele bir toplumsal mutabakat gerektirir. Enflasyonla mücadelede akla ilk gelen ücretleri baskılamaksa bu şekilde toplumsal mutabakata zarar verirsiniz. Onların yükseltmediği bir enflasyonu onların düşürmesini beklediğiniz insanlar bu mutabakata katılmazlar. Bütçenin enflasyona verdiği destek konusunda da ‘Aman harcamayalım’ yaklaşımına katılmıyorum; okullarımıza, hastanelerimize harcayalım. Çünkü çocuğumu özel okula değil de devlet okuluna gönderebilseydim maaş katkısından daha büyük katkısı olurdu bana. Kişilerin yaşamını iyileştirmenin tek yolu zam yapmak değildir. Kamudan aldığımız hizmetin iyileşmesi de önemli katkı olacaktır. Ancak bütün bunların düşünülmediğini, bütün konunun enflasyon ve faize indirgendiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Türkiye’de sanayinin yüksek teknoloji ve yüksek katma değerli ürünlere daha fazla yoğunlaşması gerektiğine dikkat çeken Ünüvar, şöyle devam etti: “Bu konuda Türkiye doğru yolda ama yeterli seviyede değil. Türkiye, Venezuela olmaz; üretim anlamında olmaz. Orada biraz petrol ve biraz rom var. Önce kendi hakkımızı teslim edelim. Ama Almanya da değiliz. Bizim artık daha yüksek katma değerli alanlara geçmemiz lazım. Biz bunu yapabiliriz. Türkiye’de yüksek teknolojili tesis sayısı maalesef çok az. Bir tesisin bu işi çok iyi yapması yetmiyor. Büyük küçük daha fazla tesis bu işe girmeli. Teknolojiyi yönetmemiz gerekiyor. Tarımın fakirlik olmadığını anlatmamız gerekiyor.”

‘Heba edilen ekonomi’ sorunu…

Türkiye’de kayıt dışı ekonomi sorunu kadar ‘heba edilen ekonomi’ sorunu olduğunu dile getiren Ünüvar, bu konuya odaklanılması gerektiğine işaret etti.  Yabancı yatırımcı konusunda da oldukça dikkatli olunması gerektiğini söyleyen Ünüvar, dünyada korumacılığın arttığını, Çin’in korumacıklıkta nerede duvara çarparsa oraya en yakın ülkeye yerleşmeye çalıştığını kaydeden Ünüvar, “Şimdi Avrupa’da duvara çarptı, oraya en yakın ülkeye yerleşmeye çalışıyor. Türkiye’de ihracat miktar olarak artsa da karlılık olarak iyi durumda değil. Bir de böyle rekabetle karşı karşıya kaldığımızda son derece dikkatli adımlar atmamız gereken bir dönemdeyiz. Bizim bir önerimiz var. Çevresel ürünler diye bir alan var. Çevresel ürünler, yeşil ürün değildir. Yeşil dönüşüme girdi olan ürünlerdir. Bütün dünyada yeşil dönüşüm var, eğer yeşil dönüşümün devam edeceğini düşünüyorsanız oraya girdi üretebilirsiniz. Üstelik de ihracat karlılığımız düşerken bu ürünlerde hem miktar hem fiyat artıyor. Bunun Türkiye için önemli olduğunu düşünüyorum. Enflasyonu çok konuşuyoruz, ama bir 3 yıl sonraya gidelim, enflasyonu düşürmüş olalım, biz o zaman diyeceğiz ki ‘Ama biz sanayiyi konuşmayı unuttuk, para politikasını konuşmak dışında başka bir şey konuşmayı unuttuk’. Dolayısıyla kadınlarımızı daha fazla iş gücüne katacağız, gençlerimize iş bulacağız. Yurtdışına gitsinler gitmesinler çok önemli değil. Yurtdışında okumuş biri olarak söylüyorum, eğer ülkeniz iyi durumda değilse orada başınız eğik oluyorsunuz. Gidiyorlarsa gitsinler, ama başları dik olsun diye bizim ülkemizde bütün bu çalışmaları yapmamız gerekiyor” diyerek sözlerini tamamladı.

Ekonomim

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Enflasyonun direnci bir türlü kırılmıyor: Yüksek faiz tek başına çözüm değil!

Yayınlanma:

|

Yazan:

Geride bıraktığımız hafta dışarda jeopolitik riskler gündemin ilk sırasında takip edilirken, Türkiye cephesinde ise gerilemekte büyük bir katılık gösteren enflasyon gündemi sıcak tuttu. Tüm bunlar olup biterken, her ayın ilk cuması açıklanan Amerikan istihdam verisinin ise oldukça kuvvetli sonuçlandığını not etmemiz gerekiyor. Şöyle ki, Eylül ayında tarım dışı istihdam 147bin artması beklenirken, gerçekleşme ise 254bin kişi, işsizlik oranı ise %4,2 beklenirken gerçekleşme %4,1 oldu. Enflasyon göstergesi olarak takip edilen ortalama saatlik gelirlerde yıllık artış oranı ise beklentinin üzerinde %4,0 olarak gerçekleşti. İstihdam raporu, ABD ekonomisinin beklenmedik bir şekilde Eylül ayında altı ay içinde en fazla istihdam sağladığını göstermesinin ardından jeopolitik riskler nedeniyle hafta sonu riskini almak istemeyeceğini düşündüğümüz piyasaların haftayı iyimser bir şekilde tamamladıklarını gördük.

Fiyat istikrarı kadar kanunen görevi büyümeyi (tam istihdamı) da sağlamak olan ABD merkez bankası konumunda FED’in, açıklanan güçlü istihdam raporu ardından artık 7 Kasım olağan toplantısında 50 baz puan faiz indirimine gitmesi çok zor olarak değerlendiriyoruz. Zaten piyasa fiyatlaması da bu yönde. Faiz vadeli kontratları 25 baz puan indirime %98 ihtimal tanırken, güçlü istihdam verisi sonrası ABD Doları değer kazandı, kısa vadeli ABD Hazine tahvil getirileri yükseldi. 10 yıllık gösterge devlet tahvili getirisi 30 baz puan yükselerek haftayı psikolojik %4 seviyesine dayanarak son iki haftanın zirvesinden tamamladı. Güçlenen dolara paralel EURUSD paritesi 1,10 seviyesinin altına gerilerken (iki hafta önce 1,12 seviyesini aşmıştı), kıymetli metaller jeopolitik riskler nedeniyle güçlü seyrini korudu. Gümüşün ons fiyatı Cuma gün içerisinde 32,95 seviyesini test ederken, kapanış itibariyle 32,17 seviyesine gerilese de, son 12 yılın en yüksek haftalık kapanışına imza attı. Altının ons fiyatı geçen haftalarda test ettiği tüm zamanların en yüksek seviyesi olan 2,685 dolar hemen altında 2,652 dolardan haftayı tamamlarken, gözler hafta sonu İsrail cephesinden gelecek İran haberlerini takip etti. Olası arz kesintisi riskine paralel oldukça sert bir yükseliş kaydeden Brent cinsi ham petrolün varil fiyatı bir haftada neredeyse %9 yükselerek 78 dolar seviyesinden haftayı tamamladı.

ABD ekonomisinin güçlü olmaya devam ettiğine işaret eden istihdam raporu ardından Amerikan hisse senetleri yönünü yukarı çevirerek haftayı güçlü bir şekilde tamamlarken, en büyük 500 şirketin işlem gördüğü S&P500 endeksi tüm zamanların en yüksek haftalık kapanışını gerçekleştirdi. Yeni haftada gözler ABD şirketlerinin bilanço verilerinde olacak. ABD borsasının yüksek seviyelerini koruyabilmeleri için, şirketlerin güçlü kâr büyümesi ve gelecek yıl için olumlu tahminler sunmasını gerekiyor. Özellikle bankaların kazanç raporları, ekonominin genel durumu hakkında önemli ipuçları vereceğini göz ardı etmemek gerekiyor.

ABD verisinin güçlü gelmesi, tırmanan jeopolitik riskler nedeniyle hafta sonu riskini almak istemeyeceğini düşündüğümüz piyasaların fikrini değiştirmiş olacak ki son günlerin neredeyse en kötü performans gösteren borsası konumunda BİST100 endeksi tepki alımlarına sahne olarak haftanın son iş gününü %2,4 yükselişle tamamlarken, bankacılık hisselerinde yükseliş ise %4,25 oldu. USDTRY kuru pazartesi günü valörlü işlemlerde 34,25 seviyesine yükselirken, CDS tarafında ise kayda değer bir değişim olmadı. Enflasyonun gerilemekte zorluk çekmesi ardından TCMB’nin de faiz oranlarını gevşetmeye yeni yılda başlayacağı beklentisinin artması ile tahvil faizleri bir miktar yükseliş kaydetti.

Cuma günü TÜİK-TCMB işbirliği ile ilk kez açıklanan mevsim etkisinden arındırılmış enflasyon rakamlarına göre, aylık TÜFE artışı %2,80 olarak hesaplanırken, mal grubu enflasyonu aylık %2,27, hizmet grubu enflasyonu ise aylık %3,96 olarak hesaplandı. Hizmet grubu altında yer alan kira aylık %6,55 ile yıllık bazda en yüksek artışı kaydeden kalem olurken, mallar grubu altında yer alan işlenmemiş gıda fiyatlarında gerçekleşen %5,33 artış dikkat çekti. TCMB ve TÜİK işbirliğinde açıklanan yeni veri seti sonrasında yıllık enflasyonun ‘eğilimini’ inceledik. Bunu hesaplarken de, son ay gerçekleşen enflasyonu üç ay önce gerçekleşen enflasyona bölüp yıllklandırdık. Aşağıdaki grafikten de görüleceği üzere, enflasyonun düşme eğiliminde olduğunu söylemek pek de kolay görünmüyor. Yaşanan katılığı sadece para politikası ekseninde çözmek de çok kolay görünmüyor. Faiz oranı son altı aydır %50 seviyesinde olmasına rağmen, kira ve eğitim kalemlerinde enflasyonun yükselmeye devam etmesinin çözümünü sadece faiz artışında aramamak gerektiğini düşünüyoruz. Özel okullar yerine kaliteli eğitim, kira kalemini yukarı iten ana neden ola arz açığını (kiralayacak kadar yeterli ev stoğu yok) yapısal reform ile çözmek; hükûment harcamalarını ise azaltmak gerekiyor. Elbette yapısal reform kısmını zaman gerektirdiğini de göz ardı etmiyoruz.

Bu minvalde, aylar önce hastalığın tedavisinde kullanılan ilacın (faiz) talebi soğuttuğunu, kurlara istikrar kazandırdığını, tasarruf etme isteğini arttırdığını, KKM gibi büyük bir sorunun çözüme kavuşma yolunda emin adımlarla ilerlediğini, TL’nin toplam mevduat havuzunda payının %54 seviyelerine kadar yükselerek dolarizasyon eğiliminin büyük ölçüde belini kırdığını, yapılan doğru ‘işlerin’ uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından takdir aldığını, notun peşi sıra arttığını görerek büyük bir alkış tutsak da, yüksek faizin sadece enflasyon hastalığını tek başına yenmekte ya da tedavi etmekte eskisi kadar muktedir olmadığının da altını kalınca çizmek gerekiyor. Bünye ilaca alıştı ve hastalık (enflasyon) gerilemekte artık direnç gösteriyor. Buna da atalet/inertia diyoruz. Her ne kadar Eylül ayı enflasyonunun %3’e yakın gelmesi ardından faiz indirim beklentileri (pek çok yabancı kuruluşa göre) 2025 yılına ertelense de, TCMB’nin Aralık ayında faiz indirim seçeneğini değerlendirmesi gerektiği yönünde görüşümüzü hâlen daha koruduğumuz bir kenara not düşelim. Mevcut şartlarda, otoritenin bu iletişimi yapmasının da çok kolay bir meziyet olmayacağının altını çizmek isteriz.

Yeni gün ve hafta başlangıcında, Asya borsalarının iyimser bir seyir izlediğini görüyoruz. ABD’de açıklanan güçlü istihdam verilerinin resesyon korkularını ortadan kaldırması sonrası dolar yen karşısında neredeyse son iki ayın en yüksek seviyesine ulaştı. Zayıf YEN’den destek alan ihracat odaklı Japonya borsası %2 yükselirken, bölgesel hisse senedi kazançlarına da öncülük etti. Ham petrol fiyatları, savaşı tetikleyen Hamas saldırısının üzerinden bir yıl geçtikten sonra, İsrail’in Lübnan ve Gazze Şeridindeki hedefleri bombalaması ama endişe edildiği üzere İran’a henüz bir misilleme yapmaması ile bir ayın zirvesinden geriledi. Bu hafta Perşembe günü ABD’de açıklanacak TÜFE enflasyonunun kritik önem sahip olduğunun altının çizmek istiyoruz. Yıllık manşet artışın %2,3’e gerilemesi, çekirdek artışın ise %3,2’de sabit kalması öngörülüyor.

3 aylık mevsim arındırılmış yıllık enflasyon eğilimi

Mart ayından bugüne geçen altı aylık zaman diliminde politika faizi %50 seviyesinde sabit tutulması ve öte yandan izlenen katı likidite önlemlerine rağmen, mevsimsellikten arındırılmış endeksin yıllık eğiliminde neredeyse yatay bir seyrin egemen olduğunu ve enflasyonun %40 seviyesinin altına gerilemekte zorlandığını görüyoruz. Bu nedenle de enflasyonla mücadelede kullanılan sıkı para politikasının (ilacın) formatının değiştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Keza, bünye ilaca alıştı ve hastalık (enflasyon) gerilemekte artık büyük bir direnç gösteriyor. Buna da atalet/inertia diyoruz.

17282833236613d2371201b6614d0e03944849b960_1_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Denizli’deki 200 milyon euroluk vurgun

Denizli’de Dubai merkezli ünlü bir finans şirketinin temsilcisi olduğunu söyleyen E.S. ile onunla birlikte hareket ettiği belirtilen V.Ç.’ın 200 milyon euroluk vurgun yaptığı iddia edildi. İddialar üzerine gözaltına alınan ikili, tutuklandı. Vurgunla ilgili olarak üç kişi ise aranıyor. Mağdurların avukatı, kurulan ponzi sistemine 900 kişinin dahil edildiğini anlattı. Dolandırıcılık olayının, Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) raporuyla belgelendiğini belirten avukatlar, olayın ikinci Seçil Erzan vakası olduğunu söyledi.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.