Connect with us

ŞİRKETLER

Dijital Dönüşüm ve Sürdürülebilirlik

Yayınlanma:

|

Teknoloji, iş dünyasında dönüşümün lokomotifi olmayı sürdürürken bu lokomotifin dümeni kurumların üst düzey liderlerinde. Deloitte’un son araştırmasında CEO’ların dijital dönüşümü stratejik bir alan olarak gördüklerine ve bu alandaki yatırımları sürdüreceklerine dikkat çekiliyor. CIO’ların rolü teknoloji sağlayıcısından yeni iş modellerinin etkinleştiricisine dönüşürken, CMO’lar müşteri bağlılığını artırmaya, CHRO’lar çalışan deneyimini iyileştirmeye odaklanıyor. Mali yükleri sırtlayan CFO’lar ise çalkantılı dönemleri bütçe yönetimini daha verimli hale getirerek aşmaya çabalıyor. Bu amaçlara ulaşma yolunda yeni teknolojiler devreye giriyor. Yetkin işgücüne erişimin zorlaştığı bir dönemde şirketlerin teknolojiye yatırım yapmalarının ardında ise deneyimi iyileştiren, maliyetleri kontrol altına alan, güvenli ve çevik bir altyapıya ve organizasyonel esnekliğe ulaşma hedefi yatıyor.

Şimdi gelin, 2023’ün teknoloji trendlerini keşfederek dijital dönüşümün yol haritasını çıkaracağımız, akıllı ve sürdürülebilir işletmelerin dijital dönüşüm serüveninde yeni nesil ERP sistemlerinin rolüne mercek tutacağımız, iş yüklerini buluta taşıyan şirketlerin hangi kazanımları elde ederek yarına hazırlandıklarını inceleyeceğimiz bir yolculuğa çıkalım. Dijital dönüşüm yolculuğuna hoş geldiniz!

Teknoloji trendleri değişiyor

Bir yılın daha sonuna yaklaşırken, 2023 için yeni teknoloji trendleri de arka arkaya açıklanıyor. Hızlı bir şekilde gelişen teknoloji, daha hızlı değişim ve ilerlemenin de önünü açıyor. Teknolojinin hızına bakınca, küresel salgının yeniden şekil verdiği dünyamızda gelecek 3 yılın, son 3 yıldan farklı olacağını kestirebiliyoruz. “Peki nasıl?” sorusunun yanıtına ilişkin ipuçlarını ise trendlerde buluyoruz.

Araştırma şirketi Gartner’ın, kısa bir süre önce En İyi 10 Stratejik Teknoloji Trendi başlıklı raporunda açıkladığı 2023 teknoloji trendleri arasında aşağıdaki başlıklar dikkat çekiyor:

  • Yapay Zeka Güven, Risk ve Güvenlik Yönetimi (AI Trust, Risk and Security Management)
  • Endüstri Bulutu Platformları (Industry Cloud Platforms)
  • Süper Uygulamalar (Superapps)
  • Uyarlanabilir Yapay Zeka (Adaptive AI)
  • Sanal Evren (Metaverse)
  • Sürdürülebilir Teknoloji (Sustainable Technology)

Gartner’ın öngörüleri kehanetin ötesine geçiyor ve işletmelerin geleceğe ilişkin bugünden pozisyon almasını kolaylaştırıyor. Gartner, bu trendler doğrultusunda işletmelerin 4 temel önceliği olacağını, bu durumun önümüzdeki 3 yılın kurumsal stratejilerine etki edeceğini tahmin ediyor:

  • Esneklik, operasyonlar ya da güvenin optimizasyonu
  • Her alanda ölçeklendirme
  • Hızlı aksiyonlarla müşteri katılımında öncülük
  • Sürdürülebilir teknoloji çözümleri

Gartner’a göre, gelecekte tüm yollar “sürdürülebilir teknolojiler”e çıkacak! İşletmeler, izlenebilirlik, analitikler ve yapay zeka gibi teknolojiler aracılığıyla sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmanın yollarını ararken, sürdürülebilir teknolojilere yapılan yatırımlar, büyüme için de yeni yollar sağlama, daha fazla operasyonel esneklik ve finansal performans yaratma potansiyelini de beraberinde getirecek gibi görünüyor.

Dünyaca tanınmış fütürist Bernard Marr ise Eylül ayında kaleme aldığı yazıda, 2023’ün en büyük 5 teknoloji trendini sıraladı: Yapay zeka, metaverse, dijital olarak düzenlenebilir bir dünya, blokzinciri, hiper bağlantılı ve akıllı bir dünya. Büyük veri ve yapay zekanın üstadı olarak anılan Marr’ın “bonus” olarak adlandırdığı trend ise Gartner’ın da altını kalınca çizdiği sürdürülebilir teknolojiler. “Teknolojimizin çevresel açıdan sürdürülebilir olduğundan emin olmamız gerekiyor” diyen Marr, müşterilerden yatırımcılara herkesin giderek daha fazla “yeşil kimlik” arayışına girdiğine dikkat çekerek, “Bunu 2023’te daha fazla göreceğiz” diyor.

Reportlinker’ın verilerine göre, 2021 yılını 8,4 trilyon dolarla kapatan küresel BT pazarının, bu yılın sonunda 10 trilyonu zorlayacağı, 2026’da ise 13,8 trilyon dolar büyüklüğe ulaşacağı bekleniyor. Peki, sözünü ettiğimiz yeşil kimlik arayışı, bugün işte dönüşümün merkezine yerleşen ve güçlü bir büyüme potansiyeli taşıyan BT pazarının neresinde konumlanıyor? Şüphesiz, yeşil BT’yi sürdürülebilirlik rotalarının merkezine yerleştiren işletmeler, sosyal ve çevresel sorumluluklarını yerine getirirken daha iyi iş sonuçları elde etme şansını da artırıyor. Ancak sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmada duyarlı teknolojilerin gücünü keşfeden işletmeler geleceğe yeşil ışık yakabiliyor.

Dijital dönüşümün yol haritası

Dijital dönüşüm, Endüstri 4.0’la başlayan dijital çağın gereklerine uyum sağlamayı ifade ediyor. Peki ya Endüstri 5.0? Dijital çağı tasarlarken insanın “ıskalandığı” fark edildiğinde, daha 4’ü yaşarken karşımızda beşinci versiyonu bulduk ve her şeyin odağına insanı koyduk. Aslında sürdürülebilir teknolojiler de aynı mesajı vermiyor mu? İnsanlara yaşanabilir bir gelecek sağlayabilmek için yalnız doğanın değil teknolojilerin de daha fazla yeşil olması gerekiyor.

Bu durumda dijital dönüşümün yol haritasını çizerken, birinci sıraya insanı, ardından teknolojiyi yerleştirmemiz lazım. Her işletmenin yapısal farklılıkları olduğunu düşündüğümüzde, dijital dönüşüm için tüm işletmelere uyan tek bir yol haritası çizmek pek de mümkün görünmüyor. Ardından hız, kalite ve verimi aynı anda sağlayabileceğimiz bir dijital stratejinin belirlenmesi gerekiyor. Dijital dönüşümün bir proje olarak ele alınacağını kabul edersek, onun kimler tarafında ve nasıl yönetileceğini ortaya koymaya, ayrıca değişimi de yönetmeye ve insan kaynağını dönüşüm sürecine hazırlamaya ihtiyaç var. Gartner, liderlerin yüzde 87’sinin sürdürülebilirlik yatırımlarını önümüzdeki iki yıl içinde artırmayı planladıklarını söylüyor. CFO Barometresi, şirketlerin neredeyse yüzde 55’inin sürdürülebilirlik bilgilerini rapor ettiğini gösteriyor. Bir CTO araştırmasında, teknoloji liderlerinin organizasyonlarında sürdürülebilirlik kültürü oluşturmaya odaklanarak, teknoloji hizmetlerini nasıl tasarlayıp kullandıklarını giderek daha fazla incelediği görülüyor. Pek çok araştırma, işletmeleri sürdürülebilir bir geleceği hazırlamak söz konusu olduğunda, liderliği üst düzey yöneticilerin üstlendiğine işaret ediyor. Fakat liderlerin tüm bu çabalarında insan odağından şaşmaması, değişim yönetimini göz ardı etmemesi gerekiyor.

Boston Consulting Group’un yaptığı bir araştırmaya göre, dijital dönüşüm projelerinin bir kısmı başarısız olmuş. Peki dijital dönüşüm projelerinde nerede hata yapılıyor?

  • Dijital dönüşüm projeleri, net hedefleri olan entegre bir stratejiyle hayata geçirilmeli. Bunun yalnızca bir teknoloji yatırımı olmadığı, iş yapış şekillerinin değişmesi, işin dijitalde yeniden kurgulanması anlamına geldiği unutulmamalı.
  • Bazı kurumlarda üst yönetiminin sürece katılımının ya da desteğinin sağlanmasında sıkıntı yaşanıyor. Bu destek de çok önemli.
  • Doğru insan kaynağının projede çalışması çok çok önemli. Dönüşümü en yeteneklilerinizle yönetmelisiniz.
  • İnsan değil sistem odaklı hareket ediliyor. Projeye odaklanılıp onu kullanacak olan insanlar sürece en son dahil ediliyor.
  • Bu dönüşüm şirketin kültürüne de etki ediyor. O yüzden değişim yönetimi uygulanması çok kritik.

Geleceği yakalayan akıllı ve sürdürülebilir işletmelerin yolculuğu

Dijital dönüşüme evet diyen ve doğru bir yol haritasını takip eden şirketler, akıllı ve sürdürülebilir işletme olma yolunda bir yolculuğa çıkıyor. İşletmeye özgü dijital dönüşüm yol haritası oluştuğundan bahsetmiştik. Bu durum yolculuğu ve yaşanacak deneyimi de farklılaştırıyor. Ancak değişmeyen tek bir şey var: Bu yolcuğun olmazsa olmazı akıllı bir ERP (Kurumsal Kaynak Planlama) çözümü.

Tam da bu noktada, Gartner’ın ortaya koyduklarını hatırlayalım: “Tek başına teknoloji yeterli olmayacak. Sürdürülebilir teknolojilere ihtiyaç duyulacak” O zaman buluta taşınmanın tam zamanı. Nasıl mı? Akıllı, yeni nesil ve bulutta çalışan bir ERP ile…

İş yüklerinizi buluta taşıyın

“Yapay zeka her yerde” demenin bir adım öncesine gidersek, “Bulut her yerde” dememiz gerekir. Bulut teknolojilerini kullanmayan neredeyse hiçbir kişi ya da kurum kalmadı. Düşük donanım maliyetinin yanı sıra, verimlilik ve performansta sağladığı artış, esneklik, veri güvenliği, denetim kolaylığı gibi unsurlar, bulut tabanlı teknolojilerin, iş dünyasında her geçen gün biraz daha yaygınlaşmasını sağlıyor. Zira bugün işletmeler gerçek zamanlı verileri eyleme geçirilebilir içgörülere dönüştürmeye, buradan hareketle uyguladıkları stratejilerle üretkenliği ve verimliliği artırmaya odaklanıyor. Giderek daha çok sektörde, daha çok işletme tarafından benimsenen bulut teknolojileri, her ölçekten organizasyonu akıllı ve sürdürülebilir işletmelere dönüştürerek inovasyon, iş dönüşümü ve kalıcı rekabet avantajını mümkün kılıyor.

Akıllı ve sürdürülebilir bir işletmeye dönüşme arzusu, her büyüklükteki şirketin ERP’lerini buluta taşımasını, devreye almaları hızlandırmasını, inovasyonun önünü açmasını ve toplam sahip olma maliyetini düşürmesini sağlıyor. Öyleyse şu soruyu soralım: Şirketinizi bulutta doğru şekilde, doğru hızda ve doğru maliyetlerle nasıl bir dönüşüm yolculuğuna çıkarırsınız? Cevabın SAP S/4HANA Cloud ve RISE with SAP olduğunu not ederek, biraz bulut iş modelinden bahsedelim.

Yeni Nesil Akıllı ERP ile İnovasyonu Teşvik Edin

İş süreçlerini modernize ederken daha yalın, akıllı, dijital ve ölçeklenebilir hale getirmek mümkün.

Kurumsal uygulama yazılımları pazarının lideri SAP, yeni nesil akıllı ERP çözümü S/4HANA’nın şirket içi sürümünün tüm işlevlerini bulutun avantajlarıyla buluşturdu. Ölçeklenebilirlik ve çeviklik sunan SAP S/4HANA’nın bulut versiyonu SAP S/4HANA Cloud ile işletmeler iş süreçlerini uçtan uca entegre ediyor.

SAP’nin bulutta çalışan akıllı ERP çözümü, donanım, altyapı ve SAP uzmanlığını tek sözleşmede, bulut iş modeliyle hizmet olarak sunan bir Yeni Nesil Dönüşüm Paketi’nin bir parçası olarak konumlanıyor. Akıllı işletmelerin koşullarına ve iş planlarına uygun kapsamlı bir dönüşüm paketi RISE with SAP, yalın, esnek ve bütünsel bir çözüm talep eden her ölçekten işletmeye yanıt veriyor. Tüm sektörlerde konum ve mevzuat bağımsız olarak iş ihtiyaçlarını destekliyor. Üstelik benzersiz maliyet, SLA (hizmet düzeyi anlaşması), uygulama ve destek hizmetlerini bir araya getiren tek bir sözleşme ve kullandığın kadar öde modeliyle… RISE with SAP çözüm paketi beş bileşenden oluşuyor.

  1. Bulut ERP (Cloud ERP)
  2. İş süreci zekası (Business process intelligence)
  3. İş platformu ve analitikler (Business platform and analytics)
  4. SAP iş ağları (SAP business networks)
  5. Sonuç temelli hizmet ve araçlar (Outcome-driven services and tools)

Bu bileşenleri iş süreçlerinize kusursuz bir biçimde entegre etmek isterseniz, bulutta Hizmet olarak Altyapı (IaaS), danışmanlık ve uygulama hizmetlerinden altyapı yönetimine kadar uçtan uca çözümler için SAP Platin | Global Partneri Detaysoft ile çalışabilirsiniz. Dijital dönüşüm yol haritasının yenilikçi adımlarını en iyi global uygulamalarla buluşturan Detaysoft’un 23 yılı aşkın uzmanlığından yararlanarak SAP çözümlerinin kazanımlarını uçtan uca artırabilirsiniz. İş süreçlerinde dijital dönüşümün anahtarı olan RISE with SAP ile bulut tabanlı akıllı SAP ERP sistemlerini sektörünüze özel uygulamalarla buluşturabilir, esnek ve ölçeklenebilir bir çözümün kazanımlarından yararlanabilirsiniz.

Akıllı İşletme Yolculuğunun Rotasını Detaysoft ile Birlikte Çizin

Bu yazıda dijitalleşmenin yol haritası bizi sürdürülebilirliğe çıkardı, yarının teknoloji trendlerini bu kavramdan bağımsız düşünemeyeceğimizi gördük. Geleceğe yön verecek teknolojilerin sürdürülebilirlikle kesiştiğini, her sektörde, rekabette öne geçmenin, dayanıklı iş modelleri oluşturmanın yolunun sürdürülebilirliği içselleştirmekten geçtiğini keşfettik. Ve artık şuna ikna olduk: Yapay zekanın emekleme aşamasından büyümeye geçeceği bir süreçte, yaşanabilir bir dünyayı bulut teknolojilerinden daha fazla yararlanan, akıllı ve sürdürülebilir işletmeler inşa edecek.

RISE with SAP, işinizi gerçek anlamda dönüştürmek için ihtiyaç duyduğunuz tüm çözüm ve hizmetleri tek bir pakette sunuyor. SAP Platin | Global Partneri  Detaysoft, sizi RISE with SAP ile tanışmaya davet ediyor. RISE with SAP’nin Detaysoft uzmanlığıyla nasıl hayata geçirildiğini öğrenmek için, bu adresi ziyaret ederek detaylı bilgi alabilir ve sayfanın sonundaki formu doldurabilirsiniz.

 

 

Okumaya devam et

GÜNCEL

Maddi Duran Varlıkların Değerlemesi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Maddi Duran Varlıkların Muhasebeleştirilmesinde Maliyet ve Yeniden Değerleme Modelleri

Maddi duran varlıklar, işletmelerin faaliyetlerini sürdürebilmesi için sahip oldukları fiziksel varlıklar arasında yer alır. Bu varlıkların finansal tablolara doğru şekilde yansıtılması, hem yatırımcıların hem de finansal analiz yapanların sağlıklı kararlar alabilmesi açısından büyük önem taşır. Uluslararası Muhasebe Standartları çerçevesinde, maddi duran varlıkların finansal tablolarda gösterimi için iki temel model mevcuttur: maliyet modeli ve yeniden değerleme modeli.

1. Maliyet Modeli

Maliyet modeli, bir varlığın ilk muhasebeleştirilmesinden sonra, finansal tablolarda maliyetinden birikmiş amortisman ve varsa değer düşüklüğü zararları düşülerek gösterilmesini esas alır. Bu yaklaşımda varlık, edinildiği tarihteki maliyet değerine sadık kalınarak bilançoda yer alır. Bu yöntem; basit, anlaşılır ve uygulaması görece kolaydır. Ancak ekonomik ortamda meydana gelen değişimlerin, özellikle enflasyonist etkilerin, varlığın gerçek değerini yansıtmasını engelleyebileceği göz önünde bulundurulmalıdır.

2. Yeniden Değerleme Modeli

Yeniden değerleme modeli ise, maddi duran varlıkların gerçeğe uygun değeri üzerinden muhasebeleştirilmesine olanak tanır. Bu modelde, varlıkların güncel piyasa değerleri düzenli olarak ölçülür ve finansal tablolarda bu güncel değerler üzerinden yer alır. Ancak bu yöntemin uygulanabilmesi için gerçeğe uygun değerin güvenilir bir biçimde ölçülebilir olması gerekir.

Yeniden değerleme sonucu oluşan tutar, yeniden değerleme tarihindeki gerçeğe uygun değerden, sonraki dönemlerdeki birikmiş amortisman ve değer düşüklüğü zararlarının çıkarılmasıyla belirlenir. Varlıkların değerleri önemli ölçüde değiştiğinde yeniden değerleme yılda bir kez yapılmalıdır. Eğer değer değişimi önemsiz düzeydeyse, bu işlem 3 ila 5 yılda bir gerçekleştirilebilir.

Bu yöntemle finansal tablolar daha gerçekçi bir varlık değerlemesi sunar; ancak değerleme işlemlerinin karmaşıklığı, maliyetleri ve değerleme sıklığının doğru belirlenmesi gibi uygulama zorlukları içerir.

3. Uygulamada Önemli Hususlar

  • Bir varlık sınıfındaki tüm kalemler eş zamanlı olarak yeniden değerlemeye tabi tutulmalıdır. Bu, aynı varlık grubunda farklı tarihlerde yapılan değerlemelerin finansal tabloları yanıltıcı olmasının önüne geçmek içindir.

  • Alternatif olarak, kısa sürede tamamlanacak ve güncelliğini koruyacak şekilde dönüşümlü yeniden değerleme de yapılabilir.

  • İlk kayıt ve ölçüm aşamasında tüm duran varlıklar maliyet bedeliyle kayda alınır. Ancak sonraki ölçümlerde işletme tercihini maliyet modeli veya yeniden değerleme modelinden yana kullanabilir.

4. Değer Düşüklüğü Testi

Maddi duran varlığın finansal tablolarda gösterilen defter değeri ile geri kazanılabilir tutarı karşılaştırılır. Geri kazanılabilir tutar, kullanım değeri ile net gerçeğe uygun değer kıyaslanarak büyük olanı esas alınır. Eğer defter değeri, geri kazanılabilir tutardan yüksekse, bu fark kadar değer düşüklüğü zararı kaydedilir.

Okumaya devam et

Ali Coşkun

30 HAZİRAN: AY SONU UYARILARI

Yayınlanma:

|

Yazan:


Bugün ay sonu olup firmaların finansal sorumluluklarını eksiksiz yerine getirmesi gereken çok önemli bir gündür. Ayrıca yılın ikinci bilanço dönemidir.

Aşağıdaki hususlara azami dikkat edilmesi, firmanızın kredi notu ve bankalarla olan itibarınızın korunması açısından büyük önem taşımaktadır.

Bugüne özel firmaların yapması gerekenler;

1. Banka Borçlarının Kontrolü ve Ödemesi

Çalıştığınız tüm bankalarla sabah erkenden irtibata geçerek; kredi taksitleri, komisyonlar, BCH, KMH, Ek hesap, devre faizleri gibi ödenmesi gereken bir borç olup olmadığını mutlaka yazılı (e-posta) veya sözlü olarak teyit ediniz.

Varsa bu borçlar gün içinde acilen ödenmelidir.

Para transferi gerçekleştirilmiş olsa dahi saat 17.00’den önce banka hesapları kontrol edilmeli, sistemin bu borçları otomatik tahsil edip etmediği bizzat teyit edilmelidir. Sistemsel gecikmeler yaşanabilmektedir.

2. DBS Komisyonları (Doğrudan Borçlandırma Sistemi)

Bazı bankalarda DBS komisyonları manuel olarak tahsil edilmektedir.

Bu nedenle yalnızca para transferi yapmak yeterli olmayabilir.

İlgili komisyonların tahsil edilip edilmediği saat 17.00’den önce mutlaka kontrol edilmelidir.

3. Takas Çek Ödemeleri

Bugün bankalarda yoğunluk yaşanabileceğinden, takas çek ödemeleri son dakikaya bırakılmamalıdır.

Sistemsel problemler ya da personel hataları nedeniyle çek takası gecikebilir.

Takas saatinin 1 dakika geçilmesi bile çeklerin karşılıksız yazılmasına neden olabilir.

4. KMH (Kredili Mevduat Hesabı) Eksi Bakiyeler

KMH hesapları eksi bakiyede ise mutlaka artıya geçirilmelidir.

Bazı bankalarda bu hesapların sadece dışardan EFT ile kapatılması gerekmektedir.

Hesaptaki mevcut bakiye ile kapatılan durumlarda bile Merkez Bankası’na gecikme bildirimi yapılabilmektedir.

Her ay gecikmeli tahakkuk ödemeleri, firmanın Kredi Notunu olumsuz etkiler.

3.500 TL’lik bir tahakkuk kaydı dahi bazı firmaların kredi kullanamamasına neden olmuştur.

Bazen bu tür ödenmeyen borçların nedenini firmalara sorduğumuzda “ banka bize bilgi vermedi “ şeklinde bildirimler alıyoruz.

Bankaların bu tür borçlar ile ilgili olarak firmalara bildirim zorunluluğu bulunmamaktadır.

Ancak bu tür borçları mesela takasta çeki olduğunu firmalara yazılı veya sözlü olarak bildiren banka şubeleri de bulunmaktadır.

5. Merkez Bankası Memzuç Kayıtları

Bugün yapılmayan her ödeme, 30.06.2025 tarihli gecikmiş tahakkuk, temerrüt veya ödenmemiş kredi taksidi olarak Merkez Bankası kayıtlarına geçebilir.

Bu durum firmanızın finansal itibarını ve rating notunu ciddi şekilde düşürebilir.

Sonuç olarak; Ay sonu işlemleri ihmal edilmemeli, tüm banka hareketleri mesai bitiminden önce birebir takip edilmelidir.

Küçük görünen meblağlar uzun vadede büyük sorunlara yol açabilir.

Finansal disiplini sürdüren firmalar, güçlü banka ilişkileri ve yüksek rating ile her zaman bir adım öndedir.

Ay sonunda yapılan bir ihmal güvenilirliği sarsabilir.

Firmaların bugünü sorunsuz bir şekilde geçirmelerini diliyorum.

Okumaya devam et

EKONOMİ

Yaşayan Ölüler Aramızda: Finansal Zombi Krizi

Yayınlanma:

|

Ekonomide görünmez ama hissedilen bir tehlike var: Zombi şirketler. Gelirleri borçlarının faizini bile karşılamayan, piyasada sadece dış desteklerle ayakta kalan bu firmalar, yalnızca kendi varlıklarını değil, tüm ekonomik yapının sağlığını tehdit ediyor.

Zombi Şirket Nedir?

Zombi şirketler, faaliyetlerinden elde ettikleri kazançla borçlarının faizini dahi ödeyemeyen, ancak çeşitli yollarla piyasada tutulan işletmelerdir. Bu yollar arasında:

  • Sürekli borç çevrimi

  • Siyasi baskılarla alınan krediler

  • İflas erteleme ya da konkordato kullanımı

  • Kamu bankaları veya fonları yoluyla yapılan kurtarmalar

bulunur. Bu firmalar aslında çoktan iflas etmişlerdir; ancak piyasa gerçekleri bunu henüz kayda geçmemiştir.

Ekonomiye Verdikleri Zararlar

1. Kaynakların İsrafı

Finansal sistemde sınırlı olan kaynaklar (kredi, iş gücü, teşvik vb.) verimli firmalara değil, aslında çoktan ölmüş bu “zombilere” aktarılır. Bu durum, ekonomik büyümenin kalitesini bozar.

2. Rekabetin Bozulması

Zombi firmalar, zarar etmelerine rağmen piyasada kalabildikleri için fiyatları baskılar, daha sağlıklı ve verimli firmaların piyasadan çıkmasına neden olur. Bu da yenilikçiliği ve teknolojik gelişmeyi engeller.

3. Banka Bilançolarında Risk

Bankalar zombi firmalara kredi verdikçe tahsil edilemeyen alacaklar artar. Sorunlu krediler (NPL) yükselir ve banka sistemine duyulan güven zedelenir.

4. Yatırımcı Güvensizliği

Piyasada “kimin sağlıklı kimin batık” olduğu belli olmaz. Şeffaflık kaybolur. Bu da doğrudan yatırımların ve risk iştahının düşmesine yol açar.

5. Verimlilik Kaybı

Zombi firmalar büyüme rakamlarını yapay olarak şişirebilir ama toplam faktör verimliliği düşer. Ekonomi görünürde büyürken, içeride çürümeye başlar.

Türkiye Örneği: Sessiz Kriz

Türkiye’de özellikle son yıllarda düşük faiz politikaları ve kredi genişlemesi, zombi firmaların sayısını artırdı.

  • KGF destekli krediler,

  • İflas erteleme/kurtarma kültürü,

  • Siyasi olarak ayakta tutulan kamu projeleri,

bu yapıyı besledi. Bu durum, verimli firmaları cezalandırırken, “ölü şirketlerin” yaşamaya devam ettiği bir ekonomik iklim yarattı.

Ekonomik Risk: Zincirleme Çöküş

Faizler yükseldiğinde veya destekler çekildiğinde bu zombi firmalar zincirleme şekilde batmaya başlar. Bu da domino etkisiyle:

  • Bankacılık krizine,

  • İşsizlik artışına,

  • Güvensizlik ortamına,

neden olabilir. Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı konkordato patlaması bu riski açıkça göstermektedir.

Yaşayan Ölülerden Kurtulmak

Ekonominin sağlıklı işleyebilmesi için kaynakların doğru yönlendirilmesi şarttır. Zombi şirketlerin desteklenmesi değil, piyasa içi doğal seleksiyonun işlemesi, güçlü firmaların güçlenmesi gerekir.

Zombi ortamı kısa vadede siyasi rahatlama getirse de uzun vadede büyümenin yapısını çürütür.

Erol TAŞDELEN-Ekonomist    www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.