Connect with us

EKONOMİ

Diplomalı işsizlik

Türkiye’de kronik bir sorun hâline gelen genç işsizlik, yıllardır süregelen yanlış eğitim ve ekonomi politikalarının bir sonucu.

Yayınlanma:

|

Türkiye’de son dönemde ekonomi gündemi üzerine dönen tartışmalar, genelde yüksek enflasyon, Merkez Bankası’nın faiz kararları ve bu kararların dövize yansımaları ile ilgili. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) her ay yayımladığı işsizlik oranı ise birçok kesim tarafından sadece bir sayıdan ibaret görülüyor. Oysa iş gücü rakamlarının anlamı oldukça derin. İnsan hayatının yansıması olan bu istatistikler, ülke ekonomisinin gittiği yönle ilgili birçok ipucu veriyor.

Rakamlar ne söylüyor?

TÜİK’in Temmuz 2021 dönemine ilişkin iş gücü raporunda, işsizlik 1,4 puanlık artış ile %12,0 olarak gerçekleşirken ülke genelinde 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı, 506 bin kişi artarak 3 milyon 902 bin oldu. 15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı ise bir önceki aya göre sabit kalarak %23,1 seviyesinde gerçekleşti. İstihdam edilenlerin sayısı bir önceki aya göre 125 bin kişi artarak 28 milyon 730 bin kişi, istihdam oranı ise 0,2 puanlık artış ile %45,1 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel iş gücü ve işsizlerden oluşan âtıl iş gücü oranı da temmuzda bir önceki aya göre 1,2 puan artarak %23,6 oldu. 

DİSK-AR yayımladığı son raporda, TÜİK’in yeni kullanmaya başladığı metodolojinin aylık verilerde oldukça “sınırlı” bir kapsama sahip olduğunu vurguladı. Kurum, TÜİK’in kullandığı âtıl iş gücü oranı esas alındığında mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsiz sayısının temmuz ayında aslında 8 milyon 421 olarak gerçekleştiğini ve böylece Türkiye’nin işsizlikte Avrupa’da üçüncü sırada olduğuna açıkladı. Ayrıca raporda, pandemide uygulanan işten çıkarma yasağının bitmesinin kayıtlı işsiz sayısında ciddi bir artışa yol açtığı belirtildi.

Diplomalı işsizlik

İşsizlik oranları, yıllardır Türkiye’nin kronik problemlerin başında geliyor. İşsiz sayısının yüksek olduğu gruplar arasında üniversite mezunları da her geçen yıl artmaya devam ediyor. 2004’te %12,9 olan üniversite mezunu işsizlerin oranı, Haziran 2021’de %27,2’ye yükseldi. Kısacası Türkiye’de her 4 işsiz gençten 1’ine üniversite mezunu diyebiliriz. Üniversite mezunu olup da herhangi bir işte çalışmayanların sayısı 1 milyon 350 bine ulaşarak rekor kırarken çalışmak istemeyen ya da iş aramayı bırakmış üniversite mezunlarının sayısı ise son bir yılda 565 bin arttı.

İşsizler içindeki üniversite mezunu oranı (2004-2021) – Kronos News

1980’lerden beri gayriresmî olarak “her ile bir üniversite” politikası uygulayan Türkiye’nin eğitim sisteminde amaç; öğrencilerin kendi şehirlerinin dışına çıkmadan yüksek öğrenim görebilmeleriydi. Bu süre içerisinde 2001’de 74 olan üniversite sayısı bugün 204’e çıkarken 2001 yılında 1,5 milyon olan üniversite öğrencisi sayısı ise 8 milyona ulaşmış oldu. 

Doç. Dr. Altuğ Yalçıntaş’ın “Türkiye’de Akademik Enflasyon” isimli makalesinde akademik enflasyon; üniversite mezunlarının hayal ettikleri pozisyonlarda ve umdukları ücret seviyelerinde istihdam edilememesi olarak tanımlanıyor. Ülkedeki diplomaların reel değerinin azalmasına sebep olan akademik enflasyon, aslında bilim ve teknoloji alanında politika yapıcıların istihdam alanı yaratamamalarının bir sonucu. 

DİSK/Genel-İş sendikası Araştırma Dairesi’nin “Türkiye’de Genç İstihdam” isimli raporuna göre, OECD’de %39,6 olan genç istihdam oranı, Türkiye’de 2020 yılı birinci çeyrekte %30,9 iken, 2021 yılı 1. çeyreğinde %30,6’ya geriledi. 

Umutsuzluk

Habitat Derneği’nin ağustos ayında yayımlanan “Gençlerin İyi Olma Hâli” raporuna göre, Türkiye’deki gençlerin %41’i yaşamından memnun değilken %42’si ise gelecekten umutlu değil. Gençlerin %73’ü ise iş bulmanın zor olduğuna inanıyor. Katılımcılar, iş bulmanın önündeki zorluklar arasında birinci sırada %61 ile iş olanaklarının yetersizliğini öne sürüyor. 

Araştırma şirketi Ipsos’un “Koronavirüs Salgını ve Toplum Araştırması”na göre Türkiye’de yaşayan her 10 gençten 7’si için ülkedeki en önemli sorun ekonomi. Toplum genelinde ise bu oran %60. Ekonomik geleceklerinden endişe eden gençlerin %12 si eğitimi ülkedeki en büyük problem olarak görüyor. Gençlerin günlük duygu durumlarını da araştıran şirkete göre, yorgunluk başı çekiyor. Bıkkınlık, endişe ve kafa karışıklığı yorgunluğu takip eden diğer duygular. Gençler toplumun geneline kıyasla bu olumsuz duyguları daha yoğun hissediyor. Ipsos Türkiye CEO’su Sidar Gedik, gençlerin duygu hâllerini şöyle anlatıyor: 

“Duygu durumu açısından üniversite öğrencilerini toplum geneli ile karşılaştırdığımızda olumsuz duyguların onların için daha baskın olduğunu tespit ettik. Üniversitelilerin yarısından daha fazlası yorgun, bıkkın ve endişeli hissediyor. Kafası karışmış, üzgün ve yalnız hissedenler de kayda değer oranda.”

İBB İstanbul Planlama Ajansı’nın yayımladığı “Üniversite Mezunu Ev Gençleri Araştırması” raporunda gençlerin arasında, işsiz olmasını önemli yerlerde tanıdıklarının olmamasına bağlıyanların oranı %87,3. Gençlerin %65,7’sinin bir seneden daha uzun süredir iş aradığını belirtilen raporda, %84,6’sı bir imkân verildiği takdirde yurt dışında çalışmayı düşünüyor. %58,6, mezun olduğu alandan iş bulma umudu olmadığını; %15,9 ise boş kalmamak için yüksek lisans yaptığını belirtti. Araştırmaya katılan gençlerin %91,6’sı maaş olarak 5 bin liradan daha düşük ücrete razı, %26.9 ise asgari ücret ve daha düşük bir ücret karşılığında çalışabileceğini düşünüyor.

İş bulmanın zorluğu

Genç İşsizler Platformu Sözcüsü Dr. Murat Kubilay’a göre gençler; insanca iş, nitelikli eğitim, borçsuz yaşamak, sosyalleşebilmek ve evrensel olmak istiyor. Kubilay, genç işşizliğin yaygın olmasını bireylerin yetkinliklerindeki yoksunluğa değil, iş gücü piyasasındaki aşırı beklentilere bağlıyor. Siyasi iktidarın ekonomi yönetiminde istenilen performansı yansıtamadığını düşünen Kubilay’a göre, yeterince iş alanı yaratılamaması problemin özü. İstihdam alanlarının azlığından niteliksiz işleri bile üniversite mezunları tercih edilebiliyor. Hatta gençler çoğu zaman kötü şartlar içinde ve düşük maaşlarla çalışmak zorunda kalıyor. Ayrıca kamu alanlarında kadroların liyakatle değil torpille dağıtıldığına yönelik şikayetler var.

Dokuz Eylül Üniversitesi İktisat bölümünden mezun olan ve iş arayan Ekrem Ölmez,  “Çok çok az sayıda dönüş geliyor. Hatta ben inanıyorum ki, başvurduğumuz birçok yerde özgeçmişimiz bile incelenmeden pas geçilebiliyor. Bunun nedeni de açılan bir başvuruya birçok kişinin başvurması. Örneğin, İzmir için bir ön muhasebe pozisyonuna başvurmuştum. Alınacak eleman sayısı 1’di. Ama 3-4 bin kişiye yakın bir başvuru vardı,” ifadelerini kullanıyor.

Yapısal sorun hâline gelen diplomalı işsizlik, üniversitelerin diploma satan bir mekanizmaya dönüştüğü ve yeterince istihdamın yaratılmadığı bu düzlemde her geçen gün büyüyor. Aslında gençlerin sosyal kimliğine şekil veren, yaşamlarını, bağımsızlıklarını, gelişimlerini, kendilerine güveni, ekonomik ve politik kimliklerini belirleyen istihdam, toplumsal nedenlerden dolayı yetersiz kalıyor. Herkese iş imkanı sunamayan ekonomi politikalarından ötürü iş gücü piyasası maalesef dar kalıyor.

Hakan Emre Çiftkaya

Okumaya devam et

EKONOMİ

Tüketim çılgınlığı engellenemiyor!

Yayınlanma:

|

Yazan:

Günümüzde alışveriş alışkanlıkları değişti. Tüketicilerin büyük çoğunluğu artık internet üzerinden alışverişi tercih ediyor. Ancak teknolojinin sağladığı bu avantaj, tüketiciyi zaman zaman ihtiyaç dışı harcamalara da yöneltiyor. Enflasyonla mücadelede tüketimin azaltılması önem kazanmışken bu dijital tüketim çılgınlığı nasıl engellenecek? Altınbaş Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Murad Canbulut, kişinin ihtiyacı olsun olmasın satın alma dürtüsünü kontrol edememesi onyomaniyi yani alışveriş bağımlılığını da tetiklediğini dile getiriyor. Dr. Murad Canbulut, finansal okur-yazarlığın, gereksiz harcamaların önüne geçebileceğini savunuyor.

Peki bunu önlemek için ne gibi tedbirler alınabilir?

Günümüzde tüketici mağazaya gitmek yerine internet üzerinden alışverişi daha çok tercih ediyor. Bu durum, zamandan tasarruf ve ürüne çabuk ulaşılabilirlik gibi birçok avantaj sağlıyor. Dr. Murad Canbulut, bunun tüketiciyi rahat ettiren bu faktör olmasına rağmen, israfı da beraberinde getirebildiğini dile getiriyor. Canbulut, “Tüketiciler artık mağaza ya da AVM’lere gitmeden de alışveriş yapıyor. Salgın sonrası hayatımızda daha fazla kullanılmaya başlayan e-ticaret ile birlikte ihtiyaç dışı harcamalar da artıyor. 2023 yılı istatistiklerine bakıldığında yıllık e-ticaret hacminin 1 trilyon TL’nin üzerine çıkmış durumda.” redi.

Rakamsal verilere bakıldığında tablonun daha net ortaya çıktığını vurgulayan Dr. Canbulut, “Pandemi döneminde en çok kullanılan ödeme yöntemi ‘kredi kartı’ oldu. Toplam alışverişlerin yüzde 62’si kredi kartı; yüzde 38’i banka kartı ile yapıldı. 2021 yılının ilk yarısında e-ticaret hacmi 161 milyar TL oldu, bu geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 49’luk bir artış demek. E-ticaret ile ödeme yöntemlerinde birinci sırada yüzde 56 ile kredi kartı yer alıyor. 2021 toplam hacim 400 milyar TL’ye vardı. 2022’de ise E-ticaret sektörünün 560 milyar TL hacme ulaşması öngörülüyor” bilgisini verdi.

“Tüketicinin ihtiyacını belirlemesi önemli”

“Çünkü gereksiz harcamalarımız var.” tespitini yapan Altınbaş Üniversitesinden Dr. Murad Canbulut, bunu önlemek için öncelikli olarak tüketicinin ihtiyaçlarını belirlemesi gerektiğini belirtiyor. Altınbaş Üniversitesi’nden Canbulut’a göre, ihtiyacın ne olduğunun belirlemesi ve daha sonrasındaki aylık bütçelerin oluşturulması tüketici için önemli. Canbulut “Yani aylık ne kadarlık bir harcama yapacağım, hangi kalemlerde harcama yapacağım, bunu belirlememiz önemli. Bu noktada finansal okuryazarlık bilincinin gelişmesi büyük öneme sahip” dedi. Finansal okuryazarlığın artmasıyla ihtiyaç dışı harcamaların azalacağı belirten Canbulut, “Finansal okuryazarlık dediğimizde fiyatları, etiketleri, kampanyaları doğru okumak önem kazanıyor. Her indirim, her kampanya aslında indirim veya kampanya değildir. Bunun da altını çizmek istiyorum.” uyarısını yaptı. Bazı markaların sürekli indirim yapıyormuş gibi reklamlar yaptığına dikkat çeken Canbulut, özellikle bu markalardan alışveriş yapmadan önce ürünün farklı mağazalardaki fiyatlarıyla ilgili karşılaştırmalar yapmak gerektiğini vurguladı. Piyasa fiyat ortalamalarını dikkate alarak hareket etmenin tüketiciye büyük fayda sağlayacağını anlattı. Dikkat edilmesi gereken bir diğer konunun da özellikle kampanya dönemlerinde tüketicileri satın almaya motive etmek için önce fiyat artışı sonra indirimlerin yapıldığını kaydetti. Bu durumun önüne geçmek için ürünlerdeki fiyat değişimlerinin görülebileceği uygulamaları takip edilmesini ve kampanya dönemlerinde ihtiyaç dışı satın alma yapılmamasını önerdi.

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Dünya gıda enflasyonu liginde Türkiye 4. KKTC 5. sırada!

Yayınlanma:

|

Yazan:

  • Türk mali piyasalarında var olan iyimser görünüm dün de korunmaya devam etti. Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşu S&P’den beklenen not artırım nedeniyle hisse senetleri dünkü günü yatay bir seyirle tamamlarken, döviz piyasasında ise dengelerin TL lehine değişmeye devam ettiğini görüyoruz. TCMB’nin artık sahanın diğer tarafına geçerek döviz piyasasında alıcı olmasının da yardımı ile kurun aşağı yönlü bakılanırken, dengelerin olumlu anlamda meyletmesine paralel TCMB’nin swap ve kamu dövizleri hariç net döviz pozisyonu son 7 iş gününde yaklaşık 15 milyar dolar iyileşerek eksi 47,8 milyar dolar seviyesine toparladı. TCMB’nin net rezervleri, Cumhurbaşkanlığı seçiminde sonra en iyi eksi 45 milyar dolar seviyesine kadar iyileşmişti. Kısa bir süre içerisinde son zamanların en iyi seviyesinin test edileceğini düşünüyoruz.
  • Esen ılımlı rüzgârlara paralel, kur gerileyip, hisse senetleri ilgi görürken, Hazine de dün 2 ayrı tahvil ihracı ile toplam 36,4 milyar TL borçlandı. 21 ay vadeli iskontolu tahvilde ortalama bileşik faiz %45,1 seviyesinde gerçekleşti. İhaleye gelen piyasa yapıcısı talebin de son yılların rekor düzeyinde olduğunu not edelim. Burası önemli. Öte yandan, Türkiye’nin yabancı indinde risklerini gösteren 5 yıl vadeli CDS risk priminin de 288 baz puana gerileyerek son 3 yılın en düşük seviyesinde olduğunun da hazır yeri gelmişken altını çizelim.
  • Bir bankacı olarak, Türk Lirasına yönelik ilginin yeniden artmaya başladığını, dolarizasyon eğiliminin yavaş da olsa azalmasını müşteri davranışından da çok rahat bir şekilde okuyabildiğimizi belirtmek isterim. Bu minvalde, USDTRY kuru bankalararası piyasada -digital dolar- dünkü işlemlerde 32,2 seviyelerine kadar gerileyerek neredeyse son 1 ayın en düşük seviyesini test ederken, Kapalıçarşı’da akşam saatlerinde kurun 32 seviyesini test ederek fiziksel döviz satışı da yaşandığını teyit ediyor. TCMB tarafından açıklanan reel efektif kur endeksine göre TÜFE bazlı Türk Lirası son iki yılın en değerli düzeyine ulaştı. TL’nin değerlenmesi, hâlen daha canlı olan iç talep ile birlikte ele alındığında, ithalat kanalından pek de iyi bir haber olarak görünmüyor.
  • Küresel piyasalarda da olumlu havanın egemen olduğunu söyleyebilirim. Cuma günkü ABD’de açıklanan zayıf istihdam raporu sonrasında yeşeren faiz indirim beklentileri başta hisse senedi piyasalarına adeta itici güç oldu. Piyasa vadeli faiz işlemlerine göre, FED’den bu yıl yeniden 2 adet faiz indirimi beklenirken, ABD borsalarının da görünümü olumluya evrildi. Risk iştahı denince akla gelen ve teknoloji hisselerinin işlem gördüğü Nasdaq endeksi Cuma gecesini %2 yükseliş kaydederek tamamlaması ardından haftanın ilk gününü de %1’in üzerinde yükselişle tamamladı.
  • Risk iştahına paralel, tarım dışı istihdam verisi öncesi 56 bin dolar seviyesine kadar gerileyip sonrasında sert bir şekilde yönünü yukarıya çeviren ve 65bin dolara kadar yükselen Bitcoin, 63-64 bin bandında zemin kuvvetlendirmeye çalışıyor. Bir sonraki iyimserlikte yukarıda teknik olarak dün de gösterdiğimiz üzere 70bin dolar (kanalın tepesini) test etmesini bekliyoruz. Altın, hafif bir yükseliş 2,325 dolar seviyesine yükselirken, bir başka gözle baktığımız gümüş ise 26 dolar seviyesindeki teknik bölgeyi tekrar test etmesi ardından beklentimize paralel 27,40 dolar seviyesine yükseldi. Gümüşte yukarı yönlü hareketin devamını bekliyoruz. Öte yandan, nakliye grubu Maersk, Kızıldeniz’deki konteyner taşımacılığı trafiğindeki kesintinin arttığını ve kesintinin sektörün Uzak Doğu ile Avrupa arasındaki kapasitesini ikinci çeyrekte %20’ye kadar azaltmasının beklendiğini söyledi.
  • Maersk ve diğer nakliye şirketleri, İran bağlantılı Husi militanlarının Kızıldeniz’deki saldırılarını önlemek için Aralık ayından bu yana gemilerini Afrika’nın Ümit Burnu çevresine yönlendiriyor ve daha uzun yolculuk süreleri navlun oranlarını artırıyor. Konteyner sorunu navlun fiyatları üzerinde baskı kurmaya aday görünürken, gemilerin rotalarının uzaması da petrol fiyatlarına olumsuz yansıyabilir. Brent cinsi ham petrolün varil fiyatı geçen haftayı sert bir düşüşle 82,80 dolar seviyesine kadar gerileyerek neredeyse son 2 ayın en düşük seviyesinde tamamlaması ardından dün 83,50 dolar seviyesine toparlandı.
  • Dün KKTC İstatistik Kurumu Nisan ayı enflasyon verilerini açıkladı. Buna göre TÜFE aylık bazda %5,92 artış kaydederken, yıllık enflasyonu da %95,60 seviyesine taşıdı. Enflasyonun alt kalemlerinde bir önceki aya göre en yüksek artış %19,5 ile Eğlence ve Kültür ana grubunda gerçekleşirken, Lokanta ve Oteller ana grubunda %16,2, haberleşme ana grubunda ise artış %15,6 oldu. Geçen ay enflasyon sepetinde en yüksek artış gösteren ürün DVD Player olurken (!) bu ay ise Lens Bakım İlaçları ilk sırayı aldı. Ayşe Teyze’nin enflasyon sepetinde en önemli ürünün gıda olduğu unutulmamalıdır. Gıda enflasyonunu Mart ayında yıllık bazda %80 seviyesine dayanması ardından ılıman hava koşullarına paralel Nisan ayında yıllık bazda %66,4 seviyesine gerilediğini görüyoruz. Geniş bir açıdan bakarsak, ‘dünya’ gıda enflasyon liginde, KKTC’nin, Arjantin, Güney Sudan, Zimbabwe ve Türkiye ardından beşinci sırada olduğunun altını kalın bir şekilde çizmek isterim!
  • Enflasyon verilerinin açıklandığı gün, KKTC Cumhurbaşkanı Sn. Ersin Tatar, Gambiya’nın başkenti Banjul’da ilk resmi görüşmesini Gambiya Cumhurbaşkanı Yardımcısı Mohammed B.S. Jallow ile yaptı. Cumhurbaşkanlığından verilen bilgiye göre, Tatar, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 15. Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’ne katılmak üzere Banjul’a gitti. Gambia ziyaretinde Sn. Cumhurbaşkanı Tatar’ın timsahı kuyruğundan tutarak verdiği poz dün gündemi epeyce meşgul etti!
  • Yeni gün başlangıcında, Reuters haberlerinde, Filistinli Hamas dün Gazze’de ateşkese ilişkin arabulucuların sunduğu teklifi kabul ettiğini açıklarken İsrail ise teklif maddelerinin kendi talepleri ile uyuşmadığını söyleyerek Refah’a yönelik hava saldırılarını sürdürdü. Ancak İsrail bir anlaşmaya yönelik müzakerelere devam etmeyi planladığını da belirtti. Asya piyasalarında ise bu sabah hafif de olsa karmaşık bir seyir görüyoruz. Gösterge endeks Tokyo borsası %1,4 yukarıda işlem görürken, Japon YEN’i yeniden değer kaybederek dolar karşısında 155 seviyesine yaklaştı. Japonya’da otorite, düzensiz, spekülatif güdümlü döviz hareketlerine karşı harekete geçmek zorunda kalabileceğini söyleyerek YEN’i desteklemek için yeniden müdahale etmeye hazır olduklarını söyledi.
  • Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve AB Komisyonu başkanı Ursula von der Leyen, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’e Avrupa ile daha dengeli ticaret sağlama çağrısında bulunurken, Çin liderinin büyük tavizler vermeye hazır olduğuna dair çok az işaret görüyoruz. Beş yıl aradan sonra Avrupa ziyaretine giden Xi’nin Fransa’nın ardından Sırbistan ve Macaristan ziyaretleri takip edilecek.

>KKTC TÜFE Enflasyonu

Enflasyon adeta içimizden geçmiştir. Hissedilen kümülatif fiyat artışı mavi renktir. Mayıstan itibaren enflasyon sıfırlansa dahi, mavi endeks yataya dönecek, 2021 sonundan bugüne yaşadığımız kümülatif fiyat artışları ise alım gücünü geri getirmeyecektir!

17150572873d504739cabda1ac0b28de2f80bafe87_1_1200.jpg

>Dünyada Gıda Enflasyonu

Dünyada gıda fiyatları son 1 yılda %7,4 düşerken…

171505728776d2757a8e306778e2db6aab283a069a_2_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Türk Lirası ‘sahalara’ geri dönüyor…

Yayınlanma:

|

Yazan:

  • Pazar akşamı, kafamda yazmak istediğim o kadar çok konu başlığını en basit ve en anlaşılır şekilde nasıl sıralayacağımı düşünürken, Çin lideri Xi’nin beş yıl aradan sonra Avrupa ziyareti, Fransa Lideri Macron’un “Avrupa ölümcül tehlike altında” başlıklı The Economist makalesi, televizyonda gençliğimin efsane şarkıcısı Madonna’nın Brezilya konserine katılan 1,6 milyon kişiyi görerek bir anda kendimi Like a Prayer ve Papa Don’t Preach şarkısını söylerken buldum. TCMB net rezervlerinin her gün milyarlarca dolar artışına artık alışırken, not artırımlarının da devamını beklerken, yabancı yatırımcının TL öneriler ve yurtiçi yerleşiklerin de dövizden çıkmaya başladığı bir ortamda, ben de BIST30 endeksinde USD bazlı önemli bir yukarı yönlü kırılım gerçekleşmesini fırsat bilerek, bu hafta TCMB enflasyon raporu ve Başkan Karahan’ın mikrofon karşısına geçmesi öncesinde, Bireysel Emeklilik (BES) portföyümde değişikliğe giderek uzun bir yıllardır taşıdığım altın fonlarımı satıp ağırlıklı olarak hisse senedi ve para piyasası fonuna geçtiğimi yeri gelmişken not edeyim.
  • Çin Lider Xi, beş yıl aradan sonra Avrupa turuna çıktı. Amerikan New York Times gazetesi, Xi’nin ziyaretinin Brüksel-Washington ilişkilerini zayıflatmayı hedeflediğini savundu. Xi’nin gündeminde, AB ile ticari anlaşmazlıkların olduğunu okuyoruz. Bu arada The Economist’te Fransa Lideri Macron’un “Avrupa ölümcül tehlike altında” başlıklı makalesine denk geldim. Marine Le Pen karşısında zorlanmaya başlayan Macron’un bu sert çıkışı belki iç siyasete yönelik olsa da, Rusya’nın Ukrayna işgalinin Avrupa’yı büyük bir risk altına soktuğunu, Avrupa’nın kendi güvenliğini sağlaması gerektiğini, ekonomik olarak da AB’nin Çin ve ABD’nin çok gerisinde kaldığını söyleyerek radikal önlem çağrısında buldu. Avrupa’nın bir zamanlar büyüme motoru olan Almanya’nın da artık Avrupa’nın hasta adamı olarak lanse edildiği bir ortamda, Cassandra’nın Çığlığı misali, Macron’un söylemlerinin göz ardı edilmemesi gerektiğini düşünüyoruz.
  • Dönelim ilk önce haftanın son iş gününe. TÜİK verilerine göre, Nisan ayında enflasyon piyasa beklentileri paralelinde sonuçlandı. TÜFE aylık %3,18 artarken, yıllık enflasyonu da %69,80 seviyesine taşıdı. Alt kalemlerde alkollü içecekler ve tütün harcama grubunda %9,56 oranında aylık artış dikkatimizden kaçmazken, lokanta ve otellerde grubunda %4,69; giyim ve ayakkabıda %4,58; ev eşyasında ise %4,11 oranında artış, TCMB’nin de hemen hemen her platformda belirttiği üzere özellikle hizmet sektöründeki fiyat katılığını bir kez daha gözler önüne serdi. Bu noktada para politikasının görevini yerine getirdiği, finansal koşulların sıkı olduğunu, lâkin fiyat katılığının maliye politikaları çerçevesinde ele alınması gerektiğinin altını çizelim. Enflasyonda tepe seviyenin kuvvetle muhtemel görüldüğü veya Mayıs verisi ile Haziran başında görüleceğini; akabinde ise baz etkisi ile de olsa enflasyonda düşüş sürecinin başlayacağını düşünüyoruz.
  • TCMB’nin sene sonu TÜFE enflasyon tahmininin %36 seviyesinde olmaya devam ettiğini piyasanın ise (TCMB Piyasa Katılımcıları Anketi son veri) %44 seviyesinde olduğunu not edelim. Bu bağlamda, 9 Mayıs tarihinde Enflasyon Raporu ve Başkan Karahan’ın toplantıda yapacağı sunumu dikkatle takip edeceğiz. Her ne kadar toplantıda enflasyon hedefini değiştirmesini beklemesek de, TL’de esen olumlu rüzgâr sonrasında yabancı yatırımcılar gibi biz de yeni döneme ait TCMB’nin yaklaşımını anlamaya çalışacağız. Özellikle, TL’de reel olarak değerlenme ibaresini politika metnine sokan TCMB’nin değerlenme konusunu biraz daha netleştirmesini bekliyoruz. Ne demek reel olarak değerlenme? Daha önce de bültenlerimizde belirttiğimiz üzere, kur artışının enflasyonun altında seyretmesi anlamına geliyor. Hatta, Cuma günü açıklanan veriler sonrası, yılın ilk 4 ayında enflasyon %19,58 artarken, USDTRY kurunda yükseliş yaklaşık %9,50 oldu. Yani? TL’de reel olarak değerlenme başladı bile!
  • Biraz daha argümanımızı güçlendirelim. TCMB’nin net döviz pozisyonu (swap ve kamu dövizleri hâriç) Nisan ayı geneli ve Mayıs ayının ilk iş gününde yaklaşık 24 milyar dolar artış kaydederek yerel seçimler öncesi yaşanan kayıpları da telafi etti. Bu çok olumlu bir gelişme! Öte yandan, haftanın son iş günü açıklanan TCMB menkul kıymet istatistiklerine göre, 26 Nisan haftasında, yabancı yatırımcının hisse senedi pozisyonu yaklaşık 155 milyon dolar azalırken, Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) ise aksine 604 milyon dolar artış kaydetti. JP Morgan’ın Türkiye’yi gelişmekte olan ülkeler tahvil endeksindeki ağırlığını arttırması sonrası bu trendin daha da artmasını bekliyoruz. DİBS cephesinde yaşanan yabancı girişinin bu yılın en yükseği olduğunu not edelim. Demek ki yabancı yatırımcı da gelmeye başladı!
  • TCMB döviz piyasasında sahanın diğer tarafına geçerek 24 milyar doları almasaydı, kurun daha da çok düşeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Lâkin bu noktada, kurun çok da düşmesi isteniyor mu sorusunu da sormak gerekiyor. Neden mi? Cevabı yine Cuma günü açıklanan Ticaret Bakanlığı’nın öncü verilerine bakarak cevaplayalım. Nisan ayında ihracat geçen yılın aynı dönemine göre önemli bir değişim kaydetmezken, ithalat ise %4,2 oranında artış kaydetti. Bu sonuçla dış ticaret açığı %13,3 büyüyerek 10 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Her ne kadar Bakan Şimşek ve ekibinin kaleme aldığı program işliyor olsa da, dış ticaret rakamları ne yazık ki arzu edildiği düzlemde ilerlemiyor keza iç talep oldukça güçlü! TL’nin çok da değer kazanması rekabet avantajı penceresinden bakılırsa çok da arzu edilen bir durum değil! Burası önemli. USDTRY kurunun Nisan ayını yükseliş kaydetmeden tamamladığını ve Mayıs ayından da TL pozitif havanın devam ettiğini hatırlalatılım. Mevcut eğilim, hem bizim, hem de yine Piyasa Katılımcıları Anketi’nde son veri olan yıl sonu USDTRY 40,00 medyan kur beklentisinin belirgin anlamda altında bir eğilime işaret ettiğini görmekle birlikte, esen ılımlı rüzgârların da yardımı ile özellikle sonbahara kadar TL’de pozisyon almanın mantıklı olacağını düşünüyoruz.
  • Hatırlayacak olursanız, Citibank geçen hafta 6 ay sonrası için (6 ay vadeli forward) “Dolar sat TL al” önerisinde bulunmuştu. Halk arasında bu durum 6 ay sonra kur düşecek şeklinde yanlış bir yoruma neden olmuş. Halbuki doğru yorum, 6 ay sonra Doların TL karşısında yükseleceği ama TL faizin ima ettiği kadar yükselmeyeceği şeklinde olmalıdır. Bu bağlamda, sonbahara kadar TL ve TL cinsi varlıklardan faydalanmanın oldukça mantıklı olacağını düşünüyoruz. TCMB verilerine göre yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatları (DTH) son dört haftada 6,6 milyar dolar azalırken (TL varlıklara ilgi artarken) yerli ve yabancı yatırımcı ilgisi ile dolar bazlı BIST30 endeksinde haftalık kapanışı oldukça güçlü bir sinyal olarak okuduk (bakınız grafik). Eğer teknik beklentimiz gerçekleşecekse, 330 dolar seviyesindeki teknik seviye üzerinde 15 ay sonra gerçekleşen kapanış ardından 430-440 dolar seviyesinin teknik anlamda mümkün olabileceğini düşünüyoruz. Kişisel BES fonumda yaptığım değişikliğin de umarım gerekçelerini biraz daha iyi anlatabilmişimdir.
  • Siyasi ve jeopolitik olarak her şey toz pembe olmasa da, TCMB’nin kararlı duruşu sonrasında, ekonomik risklerin azaldığını rahatlıkla söyleyebilirim. Zaten, ödemeler dengesinde kriz beklentisinin de oldukça azalması sonrasında, beklentilere paralel Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşu S&P Cuma gecesi Türkiye’nin kredi notunu artırdı. Görünümün de pozitif olması, bir sonraki adımın da artırım yönünde olacağını bizlere anlatıyor. Türkiye’nin Haziran ayında gri listeden çıkması ile yabancı ilgisi daha da artacaktır!
  • Dönemli biraz da yurtdışı piyasalara. Her ayın ilk Cuması olduğu üzere, ABD’de açıklanan ve ekonominin gidişatı hakkında önemli ipuçları veren hatta FED’in de karar alma aşamasında belirleyici bir veri set olan istihdam raporu beklentileri karşılayamadı. Raporun zayıf olarak kabul edilmesi sonrası, piyasalar haftanın son iş gününü adeta ‘bayram’ havasında tamamladı. ABD’den son dönemde güçlü gelen veriler sonrası FED’in faiz indirim ihtimalini azaltmıştı. Ancak, tarım dışı istihdam raporu sonrası, faiz indirim beklentileri artış kaydederken (yıl sonuna kadar iki kez) artan risk iştahına paralel Nasdaq endeksi Cuma gecesini %2 yükselişle tamamlarken, 10 yıllık ABD tahvil faizi %4,50 seviyesinin altına geriledi. Doların da değer kaybetmesi ile EURUSD paritesi 1,08 seviyelerine doğru hareketlenirken, direnişin parası Bitcoin teknik mânâda beklediğimiz aşağıda 58bin dolar seviyesini test ederek yönünü sert bir şekilde yukarı çevirmek suretiyle 64bin dolar seviyesine kadar yükseldi. Bu bağlamda, Bitcoin’e olan inancımız ve yükseliş beklentimiz yeşerirken, kıymetli madenlerde ise özellikle de altında yorgunluk emareleri görüyoruz. Altının ons fiyatı 2,300 dolar seviyesinde salınarak gelişmelere pek de tepki veremezken, gümüş ise kırdığı (26 dolar) direncini yeniden test etmesi ardından 27 dolar seviyesine toparlardı. Uzun yıllardır oldukça değersiz kalan gümüşte yükseliş beklentimizi korurken, her iki enstrümanda da uzun pozisyonlarımızın devam ettiğini not edelim.
  • Yeni gün başlangıcında, Asya piyasalarında iyimser bir başlangıç görüyoruz. USDJPY paritesi otoritenin iki kez sert müdahalesi sonrası 153 seviyesine kadar gerilerken, gösterge endeks Tokyo borsası yatay bir seyir izliyor. Öte yandan, Çin’de açıklanan PMI verileri sonrası Şangay borsasının %1,5 yükseldiğini not edelim. Bu haftanın makro veri seti açısından gündemi sakin görülürken, yukarıda da değindiğim üzere gözler Çin Devlet Başkanı Xi’nin Avrupa ziyaretine çevrildi. Macron’un sert çıkışı ve beraberinde yeniden alevlenen Rusya-Ukrayna savaşı gündemi meşgul ediyor.

>Borsa İstanbul 30 Endeksi (USD bazlı)

Dolar bazlı BIST 30 endeksinde haftalık kapanışı oldukça güçlü bir sinyal olarak okuduk. Eğer teknik beklentimiz gerçekleşecekse, 330 dolar seviyesinin  üzerinde 15 ay sonra gerçekleşen kapanış ardından 430-440 dolar seviyesini yukarıda hedefleyeceğiz. Hisse senetlerinde ağırlık artırılabileceğini düşünüyoruz.

1714969180843287e1b9dfaf9a5361bca287773d6e_1_1200.jpg

>BTCUSD

Zayıf ABD istihdam raporu sonrası artan risk iştahı ile yönünü yeniden yukarıya çeviren Bitcoin’in ilk etapta 71bin dolar seviyesini test etmesini ve devamı da getirmesini bekliyoruz.

171496918001ae19b01d415cb06f751c7934f8fe0f_2_1200.jpg

>TCMB net döviz pozisyonunda yaşanan günlük değişim

Nisan ayının son iş gününde 3,3 milyar dolar artan net rezervler, 2 Mayıs tarihinde de 2,2 milyar dolar daha arttı. Bu rakamları olumlu ve mutluluk verici olarak okuyoruz. Son 19 iş günün toplam artış 24 milyar dolar.

171496918145cc85a0609409e00824d77eef898c16_3_1200.jpg

>DTH

Yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatları (DTH) son dört haftada 6,6 milyar dolar azaldı.

1714969181411190c5dd62b6468c0f491f54c22282_4_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.