Connect with us

GÜNDEM

Dünyada risk-on: Tayvan gündemden düştü; olumlu veriler piyasalara nefes aldırdı

Yayınlanma:

|

  • Tayvan gerginliğinin gündemin ilk sırasından düşmesi, küresel mali piyasalara derin bir nefes aldırırken, dün ABD’de açıklanan büyümenin öncü göstergelerinden hizmet sektörü PMI verisinin de (satın alma müdürleri endeksi) beklentileri aşması, günün iyimser bir şekilde tamamlanmasına neden oldu.
  • Takdir edeceğiniz üzere, FED’in para politikasını doludizgin sıkılaştırdığı ve 40 yılın en yüksek enflasyonu ile savaşma konusunda kararlı ve ısrarcı duruşu, soğumaya henüz yüz tutmamış ekonomi için ufukta daha da sıkılaştırmanın görülmesine neden olurken, ister istemez resesyon kaygılarını da canlı tutuyor. Paranın miktarının azalması ve fiyatını artması, krediye ulaşımı zorlaştırıcı bir etki doğururken, büyüme zarureti içinde olan ekonomilerin kaçınılmaz olarak küçüleceği korkusuna resesyon kaygısı deniyor. Bu minvalde, açıklanan makroekonomik verilerin ekonomik aktivitenin daraldığına yönelik olması, başta hisse senedi olmak üzere riskli varlıklar üzerinde satış baskı kurarken, tam tersi durumlarda ise hızlı bir şekilde ‘risk-on’ modu devreye girebiliyor.
  • Risk-on modu (risk alma iştahı yüksek) hâkim olduğunda, piyasaların ilk baktıkları yer hâliyle hisse senedi piyasaları oluyor. Hûlasa, dün Tayvan konusunda tansiyonun düşmesi ve beraberinde ABD’de kuvvetli gelen hizmet sektörü PMI rakamları resesyon kaygılarını hafifleterek risk iştahı dendiğinde akla ilk gelen ABD teknoloji borsası Nasdaq’ı %2,5 yukarıya itti. Biraz daha geniş resimden konuya yaklaşırsak, Nasdaq’ın son 32 günde %20 yükseliş kaydetmesi sonrası acaba hisse senedi piyasalarında en kötü geride mi kalıyor (dip görüldü mü?) sorusunu da kedimize sormadan edemiyoruz.
  • İçeride ise dün hisse senedi piyasaları enflasyondan kaçan yerel yatırımcıların desteği ve küresel iyimserlikle günü %1,4 yükselişle tamamlarken, USDTRY kuru, günlerdir 17,95 seviyesinde ve kamunun desteği ile sergilediği yatay görünümünden kısa bir süreliğini de olsa kurtularak akşam üzeri 18 seviyelerinden işlem gördü. Gecenin kapanışının ise yine bilindik 17,95’li seviyelerde olduğunu not edelim. TL’nin oldukça zayıf; hisse senetlerinin ise bir o kadar kuvvetli görünüm sergilemesinin arkasında ultra negatif reel faiz yattığın pekâlâ biliyoruz.
  • Dün açıklanan enflasyon ve dış ticaret verileri de TL’nin zayıf seyrine âdeta tuz biber oldu. TÜİK’in açıkladığı resmî Temmuz ayı enflasyon rakamlarına göre, aylık TÜFE %2,37 ile (İTO’nun aylık artış oranı %4,1, ENAG’ın ise %5,0) beklentilerinin altında kalırken, yıllık enflasyonu %79,6 seviyesine taşıdı (ENAG %176,04 , İTO %99,11). Yıllardır veri toplayan İTO enflasyon rakamının bile oldukça altında kalan resmî enflasyon rakamları, kredibilite anlamında soru işaretlerine neden olduğunun altını çizmek gerekiyor. Asıl yükselişin ise üretici cephesinde gerçekleştiğini görüyoruz. Yurtiçi ÜFE aylık %5,17 artarken, yıllık rakam ise %144,6 oldu (1995 yılından bu yana en yüksek gerçekleşme). ÜFE ile TÜFE arasındaki makas 65 puan ile rekorunu bir adım daha kuzeye taşıdı!
  • Ticaret Bakanı Muş, dün Temmuz ayı geçici dış ticaret verilerini açıkladı. Buna göre ihracat 18,6 milyar dolar, ithalat ise 29,1 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu rakamlar dış ticaret açığının geçen yılın aynı ayına göre %144,5 artış kaydederek 10,6 milyar dolar seviyesine geldi. Dış ticaret verilerinde her ay ihracat rakamlarına şapka çıkarırken, ithalat rakamları ise bir tık da olsa geri planda kalıyor. Dün açıklanan verinin alt kalemlerinde, tahmin edileceği üzere enerji fiyatlarındaki yaşanan keskin artış ön plana çıkmış. Dış ticaret açığı artarken, şirketlerin döviz pozisyonunun nereye gideceğini de tahmin etmek için çok da uzman olmak gerekmiyor!
  • Bugün sahneye İngiltere Merkez Bankası’nın (BoE) çıkıyor. BoE, Aralık ayından bu yana altıncı kez faiz oranlarını artırmaya hazırlanıyor. Yatırımcılar ve ekonomistler 50 baz puanlık artışa politika faizinin %1,75 seviyesine getirilmesine kesin gözüyle bakıyor. Yarım puanlık artış, BoE’nin 1995’ten bu yana en büyük faiz artırımı olacak. İngiltere’de enflasyon %9,4 ile 40 yılın zirvesinde ve yükselmeye devam ederken, ekonomik yavaşlama işaretleri de artıyor. Resesyon kaygılarının en derin hissedildiği ülke olan İngiltere’de, para birimi Sterlinin, dolar karşısında zayıf seyrini bir müddet daha korumasını bekliyoruz. GBPUSD paritesinde aşağıda 1,1450 seviyesine doğru olası gerilemede alım için fırsat kollayacağız.
  • Dün günün piyasalar açısından önemli bir diğer haberi ise OPEC’in sınırlı da olsa Eylül’de üretim artışı hususunda anlaşması oldu. ABD Başkanı Biden’in Suudi Arabistan’a yaptığı ziyaretin ardından üretici grubun liderinden ABD ve küresel piyasalara yardım etmek için daha fazla ‘pompalamasını’ istemesinin bir sonucu olarak, OPEC+ petrol üretim hedefini günde 100bin varil artırmaya hazırlanıyor. Brent cinsi ham petrolün varil fiyatı 97 dolara kadar geriledi. Teknik mânâda daha da aşağıda 94 dolar seviyelerinin dipleri göz ardı edilmemelidir.
  • Yeni gün başlangıcında, Asya borsalarında da iyimser bir görünüm hâkim. Güçlü açıklanan ekonomik veriler ve iyimser kurumsal rehberliğin yatırımcı iştahını artırması ile gösterge endeks Tokyo borsası %0,5 yukarıda işlem görürken, Tayvan borsasının ise %1’e yakın ekside olduğu gözümüze çarpıyor. ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Çin’i öfkelendiren ziyaretinden bir gün sonra, şüpheli insansız hava araçlarının Tayvan adalarının üzerinde uçtuğunu ve bilgisayar korsanlarının savunma bakanlığının web sitesine saldırdığını okuduk.
  • Mali piyasaların gündeminde bugün içeride reel efektif döviz kuru, dışarıda ise Almanya sanayi siparişleri, ABD dış ticaret dengesi ve her hafta Perşembe günü olduğu üzere ABD’de işsizlik maaş başvuruları; içeride ise TCMB haftalık bültenini takip edeceğiz. İngiltere Merkez Bankası’nın yanı sıra bugün Brezilya ve Hindistan merkez bankaları da faiz kararını açıklayacak.
  • Kıymetli madenler dün günü yatay bir seyir izleyerek tamamladı. Gümüşte yukarıda 20,80 ; altında ise 1,835 dolar hedefi ile uzun pozisyonlarımızı korumaya devam ediyoruz. USDTRY cephesinde ise 17,88 seviyesinden kâr al çalıştırarak çıktığımız uzun pozisyonlar ardından risk yukarı yönlü görünse de, şimdilik kenarda bekleyerek gelişmeleri takip etmeyi tercih ediyoruz.

>Enflasyon

TÜFE ile ÜFE arasındaki makası 65 puan ile rekor seviyeye açıldı. Ultra negatif reel faizin sonucu olarak enflasyon mütemadiyen yükselmeye devam ediyor.

1659587077ef5285ae73f4e38df38cb389a7733986_1_1200.jpg

>Brent

OPEC+ petrol üretim hedefini günde 100bin varil artırmaya hazırlanıyor. Brent cinsi ham petrolün varil fiyatı 97 dolara kadar geriledi. Teknik mânâda daha da aşağıda 94 dolar seviyesinin dipleri göz ardı edilmemelidir.

1659587077c842fbe7dd7f4100e94ffb5b8af7a469_2_1200.jpg
İKTİSATBANK

Okumaya devam et

BANKA ANALİZLERİ

QNB Finansbank Emekli Promosyonunu artırdı

Maaş Promosyon kampanyaları hızlanırken; QNB Finansbank Kmau Bankalarına alternatif olacak şekilde yeni bir Emekli Maaş Promosyon Kampanyası başlattı…

Yayınlanma:

|

Yazan:

Emekli Müşterilerimize Sunulan Ayrıcalıklar

  • 12.000 TL ‘ye varan nakit promosyon ve CardFinans Emekli kredi kartından yıllık 1.200 TL indirim olmak üzere toplamda  13.200 TL’ye varan emeklilik ödülü !
  • Emeklilikte Yaşa Takılanlar’a özel kredi QNB Finansbank’ta! Emeklilere özel avantajlı oranlardan yararlanmak ve detaylı bilgi için tıklayınız.
  • Yurtiçi diğer tüm banka ATM’lerinden Para Çekme, Para Yatırma veya Bakiye Sorgulama işlemlerini toplamda ayda iki defa ücretsiz gerçekleştirebilirler. (günlük para çekme – yatırma limitleri dahilinde)
  • Bireysel İnternet Şube ve QNB Mobil’den yapılacak EFT saatlerinde ve TL havale işlemlerinde işlem ücreti muafiyeti ( haftasonu ve resmi tatil günleri dışında 09:00-16:00 saatleri arasında)
  • QNB Finansbank şubelerinde yapacağınız işlemlerde sıra önceliği
  • Emekli Bankacılığı müşterilerimize özel 0850 222 11 00 numaralı QNB Finansbank Emekli Bankacılığı Hattı’ndan faydalanma imkanı
  • CardFinans Emekli kredi kartına sahip olunması durumunda; ilk yıl, yıllık üyelik ücreti tahsil edilmemektedir. Bu bir yılın sonunda, CardFinans Emekli kredi kartına bağlı ve düzenli ödenen en az bir otomatik fatura ödeme talimatı olduğu ve bu talimatların düzenli ödendiği sürece, bu kredi kartı için yıllık üyelik ücreti alınmamaya devam edecektir.
  • Emekli maaşını Bankamızdan alan CardFinans Emekli kredi kartı sahipleri, market ve eczane harcamalarında yılda 1200 TL’ye varan indirimlerden faydalanabilir. Detaylı bilgi için tıklayınız.

Okumaya devam et

EKONOMİ

TİM, Global Ekonomideki Talep ve Riskleri Takip Edecek

Türkiye’de bir ilk olan İhracat Pazar Monitörü içinde iki endeksin yer aldığını bildiren TİM Başkanı Mustafa Gültepe, İhracat Talep Endeksi ile pazarlardaki talebi, Pazar Dayanıklılık Endeksi ile de riskleri önceden görme imkânı bulacaklarını söyledi.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), önemli pazarlarda talebi yaratan koşulları ve riskleri artık İhracat Pazar Monitörü’nden (İPM) takip edecek. İlk sayısı yayımlanan İPM’ye göre ocak ayında İhracat Talep Endeksi yüzde bir artışla 101 puana yükseldi.

TİM Başkanı Mustafa Gültepe, yaptığı açıklamada Türkiye ekonomisinin itici gücü olan ihracatın seyrini belirleyebilme noktasında TİM’in hayata geçirdiği İhracat Pazar Monitörü’nün çok önemli bir misyon üstleneceğini vurguladı. Cumhuriyetin ikinci yüz yılına Türkiye’yi ihracatta ilk 10 ülke arasına çıkarma hedefi ile başladıklarını ve stratejilerini bu hedefe göre kurguladıklarını belirten Gültepe, şöyle devam etti:

“27 sektörümüzde, 61 birliğimizle ve 150 bine yakın ihracatçımızla dünyada adım atmadığımız ülke ya da bölge bulunmuyor. Türkiye’nin üretim gücünü, ürünlerimizin kalitesini tanıtmak için küresel ölçekteki sektörel fuarları, ticaret ve alım heyetlerini fırsata dönüştürüyoruz. Bütün bu çalışmaların yanı sıra pazarlarımızdaki tüm gelişmeleri hesaba katmamız gerekiyor.

TİM-İPM ALANINDA İLK VE TEK ENDEKS

İlkini  yayımladığımız TİM-İPM ile artık pazarlarımızdaki talep koşullarını ve siyasi-iktisadi risk konjonktürünü kolayca takip edebileceğiz. TİM-İPM, ülkemizde sektörel bazda talep ve risk koşullarını ölçen ilk ve tek endeks olma özelliğini taşıyor. Aylık olarak kamuoyu ile paylaşacağımız TİM-İPM içinde İhracat Talep Endeksi ve Pazar Dayanıklılık Endeksi yer alıyor. İhracat Talep Endeksi ile pazarlarımızdaki talebin hem genel durumunu hem de sektör ve ülke özelinde tabloyu görebileceğiz.

Pazar Dayanıklılık Endeksi ile de pazarlarımızda risklerin genel durumunun yanında sektör ve ülke bazında gidişatı takip edebileceğiz. Ocak ayı rakamlarına baktığımızda İhracat Talep Endeksi önceki aya göre yüzde 1 artış, önceki yılın aynı ayına göre yüzde 0,4 düşüşle 101 oldu. Bu rakam bize ihracat pazarlarımızdaki talep koşullarının iyileşmeye devam ettiğini gösteriyor. Pazar Dayanıklılık Endeksi ise Ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 0,6 artarken bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 0,7 düşüşle 99,7 seviyesinde gerçekleşti. Bu verilerin ışığında pazarlarımızdaki risk koşullarının da iyileşme eğiliminde olduğunu söyleyebiliriz.”

Mustafa Gültepe, TİM-İPM kapsamındaki iki endeks sayesinde ihracatçı firmaların pazarlardaki riskleri ve talepleri çok daha daha kolay anlamlandırarak önceden pozisyon alma imkânı bulacaklarını sözlerine ekledi.

NOT: Şubat 2024 sayısı itibari ile TİM İhracat Pazar Monitörü her ayın son pazartesi günü yayınlanacaktır.

TİM İhracat Pazar Monitörü’ne buradan ulaşabilirsiniz.

 

TİM – Türkiye İhracatçılar Meclisi – TİM İhracat Pazar Monitörü (tim.org.tr)

tim_ihracat_pazar_monitörü_2024_subat TİMREPORT_229

Okumaya devam et

EKONOMİ

Prof. Dr. YILMAZ: Serveti vergile(yeme)mek

Dev çok uluslu şirketlerin vergilendirilmesiyle ilgili bir yazı dizisi hazırlamıştım. Uluslararası sermayenin daha fazla vergi dışı kalmasına göz yumulmaması için küresel asgari kurumlar vergisi çalışmaları hızlanmış durumda. Bir yandan da toplum vicdanında sermayenin vergilendirilerek aklanması gerek.

Yayınlanma:

|

Tüm dünyada mali, ekonomik ve çevresel adaletsizlikler artarak devam ediyor. Küreselde pandemi sonrasındaki yeni servetin yaklaşık üçte ikisini en zengin yüzde 1’lik kesim elinde tutmaya başladı. Yoksulluk sona ermiyor, artıyor. Emek enflasyon altında ezilirken büyümeden aldığı pay sınırlı. Oxfam’ın araştırmasına göre dünyadaki en büyük şirketlerin sadece yüzde 1’inden daha azı çalışanlarına “yaşanabilir” bir ücret ödüyor. Diğer yüzde 99’unun böyle bir kaygısı var mı acaba?

Ama küreselde vergi reformları sermayeyle, dev çok uluslu şirketlerle ilgili yapılmaya çalışılıyor. Madem süreç başladı, bundan sonra zenginler için de devamı gelse iyi olur. Zaten en zenginlerin arkasında, kârın ortaklarına aktarıldığı ve genellikle beklenti üstü (!) kâr elde eden bu dev şirketler var. Üstüne vergi teşvikleri, indirimleri ile önemli bir kazanç alanına sahipler.

Sonra bu zenginler çeşitli yollarla nüfuz da elde edebiliyor. Bu nüfuz arttıkça ihalelerden medyaya kadar pek çok köşe başı tutulabiliyor.

Çünkü sadece servet değil, nüfuz da birikir. Servet, sahibine gelir sağlarken ve gelecekteki işsizlik, hastalık risklerine karşı güven verirken, sosyal mevki, ün, kudret, ekonomik bağımsızlık sağlayarak özel bir ödeme gücünü temsil eder.

Vergide adaleti sağlamak için ödeme gücüne göre vergileme gerekli, servet de ödeme gücünün göstergesi olduğuna göre vergilendirilmesi doğal bir sonuç olarak karşımıza çıkıyor.

Zaten servet vergilerinin amacı, fırsat eşitsizlikleri dolayısıyla toplumdaki bireyler arasında oluşan gelir ve servet dağılımındaki dengesizlikleri en aza indirmek değil mi? O nedenle serveti olan ile olmayanı bu vergiyle birbirinden ayırmak gerekiyor. Emlak vergisi bir emlaka sahip olan ile olmayanı, ya da motorlu taşıtlar vergisi ona sahip olan (sahip olabilme gücüne sahip olan) ile olmayanı birbirinden ayırabiliyor örneğin. Ancak gelir ve servet dağılımında adaletsizliği en az indirecek servet vergisinde servetin tanımında sorun yaşıyoruz. Çünkü ülkemizde devlet hâlâ somut, gözle görülen servet unsurlarını vergilemeye çalışıyor.

Türkiye’de servet vergileri dört adet; Emlak Vergisi (EV), Değerli Konut Vergisi (DKV), Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) ve Veraset ve İntikal Vergisi (VİV). Bu vergilerin konuları gayrimenkul (EV ve DKV), motorlu taşıt (MTV) ve servetin ölüm ya da yaşayanlar arası karşılıksız intikaline (VİV) dayanıyor.

Oysa servet tanımına, her türlü taşınır taşınmaz mallar ile para ve alacaklar dahildir ve zaten servet kişinin beli bir anda sahip olduğu ekonomik değerlerin tümüdür. Her birinin fiyatı vardır ve mübadeleye de elverişlidir.

Ancak Türkiye’de servetin tanımı oldukça dar. Bir çok ülkede mevduat vb de servet olarak tanımlanıyor. Bizdeki tanım eksikliği vergide adalet arayışını tetikleyen ana unsurlardan biri. Servet vergilerinin sık sık gündeme gelmesi, yeni bir servet vergisine umut bağlanması hem mevcut kamu giderlerinin dağılımından ve israfından, hem de vergilerin gelir/servetin adil dağılımındaki rolünden hoşnut olunmadığını gösteriyor.

Uygulamadaki servet vergilerinin gelir ve servet dağılımı üzerindeki etkisi, tüm servet unsurlarının hangi gelir grupları arasında dağıldığı ile ilgili. İşte aslında toplum vicdanını rahatsız eden nokta da burası.

Servet edinimiyle artan nüfuz, üretim faktörü sahipliklerinde giderek derinleşen adaletsizlikler ekonomi politikalarının etkisiyle de büyüdü. Düşük faiz politikasıyla uygulanırken kredi çekerek döviz ve altına yönelenler tasarruf ve servet sahibi oldular. Aynı dönemde düşük gelir düzeyindekiler, yoksullar bu politikanın sonucunda ortaya çıkan enflasyonun altında ezildi. Üstelik yaşanan dolarizasyon sonucu kur yükselişinin önüne geçilmesi için yaratılan KKM’nin getirisinden bile gelir vergisi alınmadı. O nedenle hem vergide adaletsizliğin göstergesi dolaylı vergilerin vergi sistemindeki hakimiyeti, hem de böyle bir zenginleşme ve kâr akımının da tetiklediği enflasyonla devam ediyoruz.

Mevcut servet vergilerine ek yeni bir servet vergisi ihdas edilmesi kıymetli meslektaşım Prof.Dr. Murat Batı’nın dünkü yazısında açıkladığı gibi Anayasa’nın 2. (sosyal hukuk devleti), 10. (eşitlik), 13. (ölçülülük) ve 35. (mülkiyet hakkının ihlali) maddelerine aykırılık teşkil edecek. Ayrıca yeni servet vergisi vergi sistemine dahil olsa da bu vergilerin gelirlerinin örneğin deprem harcamalarına, sosyal transferlere vb tahsis edilmesi 5018 sayılı KMYKK m.13/g’ye göre mümkün değil. Bu durumda gerçekleşmeyecek olan; bir Robin Hood vergisi gibi zenginden alıp yoksula vermek.

Yeni servet vergisine kadar öncelikle gelir ve kurumlar vergisinde reform ile işe başlanmalı. Gelir-Kurumlar Vergisi beyannamelerinde görülmeyen ve servetin oluşumuna katkı sağlayan gelir kayıt ve kontrol altına alınabilir. Servet vergisi ile gelir getirmediğinden dolayı Gelir-Kurumlar vergisiyle kavranamayan servet unsurları kavranabilir.

Aslında Veraset ve İntikal Vergisi uygulaması, karar alıcılara yol gösterici niteliğe sahip. Bu vergiler “birbirini telafi eden”, “takip ve kontrol eden vergiler“dir. Şöyle ki Veraset ve İntikal Vergisi, içinde iki vergiyi barındırıyor. İlki veraset sonucu ortaya çıkan ikincisi yaşayanlar arası gerçekleştirilen servetin karşılıksız intikali, vergilendirmeye yönelik. Veraset vergileri yalnız başına uygulandığı durumda servetin intikali yaşayanlar arasında bağış yoluyla gerçekleştirilebilir. Bunun için yaşayanlar arası bağış yoluyla gerçekleştirilen karşılıksız intikaller de bu vergi kapsamındadır.

Türkiye de servet vergileri, servet üzerinden ve servet transferinden alınıyor. Ayrıca servet vergileri servet artışından da alınır. Serveti oluşturan unsurda sahibinin hiçbir kişisel emeği olmadan meydana gelen artışlar vergilendirilir. Almanya’da Birinci Dünya Savaşı’ndaki servet artış vergisi uygulaması var, hatta olağanüstü servet vergisi olarak da bilinir. Oysa Türkiye’de bu kapsamda Gayrimenkul Kıymet Artışı Vergisi uygunladı. Servet unsurlarından sadece biri olan gayrimenkulün değerindeki artışı vergilemek için yürürlükteydi. Hatta uygulanırken olağanüstü bir durum da yoktu. Ancak o vergi neoklasik ekonomi politikalarının vergi sistemini değiştiren, sermayeyi daha hafif vergileyen özelliği sonucu 1985 yılında kaldırıldı.

Dostoyevski’nin dediği gibi; “parasız düşünür, ama paralı iki misli düşünür”.

Prof. Dr. Binhan Elif YILMAZ-T24

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKAVİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKAVİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKAVİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.