Connect with us

EKONOMİ

Eleştirilerin hedefi olan 5 Müteahhit neler yaptı

Yayınlanma:

|

CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, 10 Eylül’de Halk TV’de Fatih Ertürk ile Günün Raporu programına konuk olmuş ve kamulaştırma tartışması başlattı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun bütçe görüşmelerinin başladığı 7 Aralık’ta yaptığı açıklamalar da sosyal medyada geniş yankı buldu. Kılıçdaroğlu bütçe görüşmelerindeki konuşmasında Cengiz HoldingLimak HoldingKalyon HoldingKolin Holding ve Makyol Holding için “Beşli çete” dedi.

Medyascope.tv’de Gülçin KARABAĞ, en çok ihale alan ve son günlerde çok dillendirilen 5 Müteahhit ile ilgili yazılanların derlediği bir makale yayınladı. İşte o makaleden bazı bölümler;

CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın 1 Ekim 2020 tarihinde açıkladığı “Devletten En Çok İhale Alan Firmalar ve Usulsüzlükler” başlıklı rapora göre, 2013’ten 2019 yılına kadar Kamu İhale Kanunu (2003 yılında yürürlüğe giren 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu bugüne kadar 191 kez değiştirildi) madde 21/b (pazarlık usulü ile verilen ihaleler) uyarınca bu beş şirketin aldığı kamu ihaleleri şöyle:

  • Kolin Holding yedi kamu ihalesi aldı. İhale bedelleri toplamı 10 milyar 264 milyon Türk Lirası.
  • Cengiz Holding 12 kamu ihalesi aldı. İhale bedelleri toplamı 7 milyar 98 milyon Türk Lirası.
  • Kalyon Holding sekiz kamu ihalesi aldı. İhale bedelleri toplamı 4 milyar 448 milyon 292 bin Türk Lirası.
  • Makyol Holding 11 kamu ihalesi aldı. İhale bedelleri toplamı 3 milyar 877 milyon 846 bin Türk Lirası.
  • Limak Holding üç kamu ihalesi aldı. İhale bedelleri toplamı 2 milyar 108 milyon 356 bin Türk Lirası.

Sözkonusu ihaleler içinde köprüler, otoyollar, havalimanı, tünel ve şehir hastaneleri ihaleleri bulunuyor. Osmangazi KöprüsüÜçüncü HavalimanıAvrasya Tüneli ve Üçüncü Köprü, en çok dikkat çeken projeler arasında.

Dünyada altyapı yatırımlarında en fazla ihale alan 10 şirket.

Gazeteci Bahadır ÖzgürGazete Duvar’da yayımlanan “İnşaat-siyaset kompleksi: Kim, kimi besliyor?” başlıklı yazısında, farklı kurumların açtığı 100 milyon lira ve üzeri ihalelerden en fazla pay alan 10 şirkete değinerek, kamusal kaynakların belirli şirketlere aktarılması sürecini sayılarla gözler önüne serdi:

Bazı kurumların beş yıl içinde verdiği ihalelerin toplam tutarı ve ilk 10 şirketin aldığı miktar ve paylar.

Kamu-Özel İşbirliği (KÖİ) projeleri üzerine çalışan ve TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki bütçe görüşmelerini takip eden gazeteci Çiğdem Toker de Sözcü‘deçıkan “2021 bütçesinde garanti tutarları” başlıklı yazısında, KÖİ projelerine dair ulaştığı garanti bedellerine yer verdi. Buna göre,

  • Sağlık Bakanlığı’nın 2021 yılı bütçesinde şehir hastanelerine 16 milyar 392 milyon TL garanti bedeli ayrıldı.
  • Ulaştırma Bakanlığı, 2021 bütçesinde trafik garantileri ve katkı ödemeleri için 540 milyon TL ayırdı.
  • Karayolları Genel Müdürlüğü’nün 2021 yılı bütçe teklifinde yap-işlet-devret modeliyle yaptırılan ulaştırma projelerine ilişkin trafik garantileri ve katkı ödemeleri için 14 milyar 49 milyon TL ödenek ayrıldı.

Toker yazısında, koronavirüs salgını günlerindeki gelir kayıpları ve vatandaşların ihtiyaçlarına vurgu yaparak 2021 bütçesinden KÖİ projeleri için 31 milyar Türk Lirası ayrıldığını belirtti.

Cengiz Holding

Cengiz İnşaat” olarak 1980’li yıllarda altyapı işleriyle faaliyete başlayan Cengiz Şirketler Grubu, şu anda inşaatın yanı sıra madencilik, enerji, turizm, makine, havacılık ve sigorta sektörlerinde çalışıyor.

Cengiz Holding’in aldığı kamu ihaleleri arasında 2004 yılında ETİ Bakır A.Ş., 2005’te ETİ Alüminyum ve sonrasında Boğaziçi Elektrik, Akdeniz ElektrikUludağ Elektrik ve Çamlıbel Elektrik dağıtım ortaklıkları bulunuyor.

İstanbul’un üçüncü havalimanı olan İstanbul Havalimanı, Cengiz Holding, Kalyon Holding, Kolin Holding ve Limak Holding ortaklığında yapıldı.

Cengiz Holding’e bağlı ETİ Bakır A.Ş.’nin, Artvin Cerattepe’deki madencilik faaliyetlerini, yerel halk ve ekolojist aktivistler doğa katliamına yol açtığı gerekçesiyle yargıy taşıdı.

2010-2017 yılları arasında 26 kamu ihalesi alan Cengiz Holding’in aldığı bu ihalelerin toplam bedeli 12 milyar 597 bin TL. Cengiz Holding 2014-2020 Eylül tarihleri arasında ise toplam 22 milyar 138 milyon TL’lik kamu ihalesi aldı. Bu süre içerisinde kamudan aldıkları 18 ihalenin 12’sini 21/b pazarlık usulü ile alan Cengiz Holding’in sadece 21/b usulü ile son iki yılda aldığı dört ihalenin toplam sözleşme bedeli 3 milyar 552 milyon TL.

Cengiz Holding’in aldığı kamu ihaleleri arasında havalimanları, elektrik dağıtım, metro, hızlı tren, baraj, otoyol yapımları, demiryolu hattı, hidroelektrik santral (HES), tünel, liman yapımı bulunuyor. Öne çıkan projeler ve toplam ihale bedelleri şu şekilde:

  • İstanbul Havalimanı: 58 milyar 890 milyon TL
  • İstanbul Avrupa Yakası Boğaziçi Elektrik Dağıtım: 3 milyar 626 milyon TL
  • İstanbul Taksim – 4. Levent metrosu: 2 milyar TL
  • Ankara – İstanbul Hızlı Tren 2. Etap: 1 milyar TL
  • Kuzey Marmara Otoyolu: 13 milyar 600 milyon TL
  • Ankara – İstanbul hızlı tren t26 tüneli: 456 milyon 506 bin TL
  • Gayrettepe – İstanbul metrosu: 4 milyar 845 milyon TL
  • Gebze – Halkalı banliyo hattı: 8,3 milyon TL

Limak Holding

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Nihat Özdemir‘in sahibi olduğu Limak Holding, büyük oranda altyapı inşaatları alanında faaliyet gösteriyor. Şirket, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında yapılan özelleştirmelerden büyük gelir elde etti.

Limak Holding, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) bünyesindeki çimento fabrikaları, enerji üretim santralleri, elektrik dağıtım bölgeleri projelerinde yer aldı. Holding ayrıca Sabiha Gökçen Havalimanı’nın işletim hakkına da sahip. Limak Holding, Tekel’in özelleştirilmesi sürecinde, Tekel alkollü içkiler bölümünü satın alan Mey İçki‘nin de ortakları arasında.

Limak Holding’in Kamu İhale Kanunu madde 21/b (pazarlık usulü ihale yöntemi) ile aldığı son üç kamu ihalesinin toplam bedeli 2 milyar 108 milyon 356 bin TL.

Holdingin aldığı ihaleler arasında köprü-otoyol, baraj-HES, havalimanı yapımı ve işletme hakkı, yüksek hızlı tren, çimento fabrikası, stadyum, metro bağlantısı yapımı, çeşitli altyapı inşaatları, otoyol boru hattı ve teknopark inşaatı bulunuyor.

Limak’ın öne çıkan projeleri ve toplam ihale bedelleri şöyle:

  • Çanakkale Köprüsü ve Çanakkale otoyolu: 10 milyar 354 milyon 576 bin 202 TL
  • İstanbul Havalimanı: 58 milyar 890 milyon TL
  • Çetin Barajı ve Hidroelektrik Santrali: 2 milyar 100 milyon TL
  • Sabiha Gökçen Havalimanı: 2 milyar 962 milyon TL
  • Ankara Yüksek Hızlı Tren Garı : 37.5 milyon dolar

Limak Holding’in baraj ve barajlar üzerine kurduğu HES’ler, doğa tahribatına, tarihi dokunun zedelenmesine ve yok olmasına sebep olmuş, bu durum medyaya da yansımıştı. Holdingin özellikle baraj ve HES projelerini yerel halk zaman zaman protesto etmiş ve bu protestolara kolluk kuvvetleri müdahale etmişti.

Kalyon Holding

Gaziantep merkezli Kalyon HoldingTaksim Meydanı’nın düzenlenmesi, Marmarayİstanbul Uluslararası Finans Merkezi gibi projelerle tanınıyor. Kalyon İnşaat’ın toplu konut, yol, köprü, altyapı, kamu binaları, arıtma tesisleri, alışveriş merkezleri ve ticaret merkezi alanlarında yatırımları bulunuyor. Bunun yanı sıra holding, elektrik üretimi, elektrik ve doğalgaz dağıtımı alanlarında da çeşitli ortaklıklarla faaliyet yürütüyor. Kalyon Holding, Devlet Su İşleri (DSİ), İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) ve belediyelerden de çeşitli altyapı projeleri aldı.

Kalyon Holding’in 2015-2020 yılları arasında aldığı kamu ihalelerinin toplam bedeli 23 milyar 509 milyon TL. Kalyon Holding 2013-2020 döneminde Kamu İhale Kanunu 21/b kapsamında toplam bedeli 448 milyon 292 bin TL karşılığında olan sekiz kamu ihalesi aldı.

Kalyon Holding’in aldığı ihaleler arasında havalimanı yapımı, yüksek standartlı demiryolu inşaatı, deniz geçişi isale hattı, otoyollar, doğalgaz depolama projesi, tünel, içme suyu isale, metro hattı, raylı sistem, hastane, stadyum, HES projeleri bulunuyor.

Kalyon Holding’in aldığı belli başlı ihaleler ve toplam ihale bedelleri şu şekilde:

  • İstanbul Havalimanı: 58 milyar 890 milyon TL
  • KKTC Deniz Geçişi İsale Hattı: 483 milyon TL
  • Kuzey Marmara Otoyolu: 13 milyar 600 milyon TL
  • Dudullu-Bostancı metrosu: 1 milyar 687 bin TL
  • Mecidiyeköy-Mahmutbey metro hattı: 849 milyon 440 bin TL
  • Gayrettepe 3. Havalimanı metro: 4 milyar 845 milyon TL
  • Kirazlı-Halkalı metrosu: 2 milyar 414 milyon TL
  • Başakşehir Stadyumu: 134 milyon 949 bin TL
  • Taksim Meydanı düzenleme inşaatı: 51 milyon 555 bin TL

Kolin Holding

Koloğlu kardeşlerin sahip olduğu Kolin Holding’in, Limak Holding ve Cengiz Holding ile ortaklığı bulunuyor. Kolin Holding de altyapı inşaatları, elektrik santralleri, elektrik dağıtımı alanlarında faaliyet gösteriyor. Kolin Holding’in son beş yılda aldığı kamu ihale bedellerinin toplamı 20 milyar 632 milyon TL.

Kolin Holding’in aldığı kamu ihaleleri arasında baraj yapımı, metro, otoyol, termik santral, yat limanı, demiryolu, tren garı, HES ve liman inşaatları bulunuyor.

Kolin Holding’in aldığı ve öne çıkan kamu ihaleleri ile toplam ihale bedelleri şu şekilde:

  • Yeni Havalimanı – Halkalı metro hattı: 4.3 milyar TL
  • Soma Kolin Termik Santrali: 1 milyar 780 milyon TL
  • Kuzey Marmara Otoyolu: 13 milyar 600 milyon TL (konsorsiyum)
  • Ankara Hızlı Tren Garı: 280 milyon 875 bin TL

Makyol Holding

Adnan Çebi’nin yönetim kurulu başkanı olduğu Makyol Holding’in yalnızca 2017 yılında 10 milyar 665 milyon TL değerinde kamu ihalesi aldığı iddia ediliyor. Bunların içinde Kara Yolları Genel Müdürlüğü’nden alınan ihaleler ve Sabiha Gökçen Havalimanı Gelişim Projesi ihalesi bulunuyor.

Makyol Holding’in yürüttüğü bazı projeler ve ihale bedelleri şöyle:

  • Sabiha Gökçen Havaalanı İkinci Pist: 1 milyar 397 milyon TL
  • Osmangazi Köprüsü: 1,2 milyar dolar (Nurol, Özaltın, Makyol, Astaldi, Yüksel ve Göçay konsorsiyumu)
  • Gebze – Orhangazi – İzmir Otoyolu: 10 milyar 51 milyon TL
  • Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprülerinin büyük onarımı ve yapısal takviyesi yapım işi: 246 milyon 520 bin TL
  • Ovit Tüneli: 1,5 milyar TL
  • Çorlu – (Kınalı – Tekirdağ) Ayr. Yolu: 9 milyar 843 milyon TL

İhalelerle ilgili eleştiriler

Kamu-özel ortaklığıyla yapılan bu projelerde, kamu ihalelerinin belirli holdinglere Kamu İhale Kanunu’nun 21/b maddesi uyarınca verilmesinin yanı sıra, projelerin yapım maliyetlerinin yüksekliği, projelere dolar üzerinden verilen garantiler, projelerin gerekliliği ve verimliliği, projelere verilen yolcu, hasta, geçiş ücreti garantileri de tartışılıyor. Dünya Bankası’ndan devlet garantisiyle alınan kredilerle yapılan bu projelerin borç yükünün yalnızca bugünü değil gelecek nesilleri de etkileyecek olması eleştiriliyor.

Bunun yanı sıra, bu projelerin bir kısmının yapım süreçlerinde maliyeti düşürmek amacıyla işçi sağlığı ve iş güvenliğine gerekli önemin verilmemesi de sebep olduğu iş kazaları ve iş cinayetleriyle dikkatleri çekiyor. Özellikle baraj ve hidroelekrik santrallerin yapılması sürecinde çevrenin tahribatı da projelerin eleştirilmesine neden oldu. Kamu ihalelerinin yüksek fiyatlarla belirli şirketlere verilmesinin yarattığı haksız rekabetin serbest piyasada yarattığı tekelleşme ile bu rekabetle baş edemeyen firmaların batması da projelere yönelik eleştiriler arasında yer alıyor.

KÖİ kapsamındaki projelerde belli gruplara yapılan kaynak aktarımlarının, kamunun yararına kullanıp kullanılmadığı da önemli bir tartışma konusu. Bu projeleri yürütenlerin kamu yararını gözetip gözetmedikleri noktasında şeffaf ve bağımsız bir biçimde denetlenip denetlenmedikleri de eleştiriliyor.

Özellikle ulaştırma projelerinde sabit trafik ve fiyat üzerinden gelir garantilerinin verilmesi de yarattığı kamu zararı açısından tartışılıyor ve Osmangazi Köprüsü de bu duruma örnek gösteriliyor. Başkent Üniversitesi İktisat Bölümü Başkanı Prof. Dr. Uğur Emek, “Mega projelerde önden yüklemeli gelir garantisi: Osmangazi Köprüsü” başlıklı yazısında, verilen gelir garantisini ve bunun vergi mükellefleri olarak vatandaşlara yükünü şöyle tarif ediyor: “Osmangazi köprüsünün 1. sınıf araçlar için 2020 yılı tek yönlü güncellenmiş resmi ücreti KDV dahil 117,90, hariç ise 109,17 TL’dir. Sözleşmeye göre 2020 yılında olması gereken ücret ise 247,80 TL’dir. Bu durumda katkı payı 138,64 TL’dir. Garanti edilen 40.000 araç için her halükarda 138 TL tutarındaki katkı payı milli bütçeden işletmeciye ödenmektedir. Ayrıca, geçmeyen her araç için de sözleşmeye göre güncellenen araç başı toplam ücret de (247,80 TL) işletmeciye ödenmektedir.”

Özetle, bu şirketlerin kamu-özel işbirliği ile yapılan projeler için aldıkları kredilere Hazine’nin kefil olması, kamu bankalarının şirketler adına borçlanması ve şirketlere dolar ve euro üzerinden gelir garantileri verilmesi eleştiriliyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, bakanlığın 2021 yılı bütçe yasa teklifi üzerindeki görüşmeler sırasında muhalefet partilerinden milletvekillerinin KÖİ projelerine ilişkin itirazlarını dinledi ve bu projelerin “akılcı bir yöntemle” inceleneceğini söyledi.

Kılıçdaroğlu’nun “Beşli çete” dediği holdingler Cengiz, Limak, Kalyon, Kolin ve Makyol’un aldığı kamu ihaleleri – Medyascope

Okumaya devam et

EKONOMİ

TÜSİAD Başkanı Turan: Sanayici çok zorlanıyor

Yayınlanma:

|

Yazan:

TÜSİAD Başkanı Orhan Turan TÜSİAD Olağan Genel Kurul toplantısında konuştu. Turan bir an önce enflasyonla mücadelede kalıcı başarı sağlanması gerektiğini belirterek “Para politikasını maliye politikasıyla ve yapısal reformlarla destekleyelim.” dedi.

Hukukun üstünlüğüne de vurgu yapan Turan şu ifadeleri kullandı;

“Daha iyi bir geleceği, hukuka güven olmadan kuramayız. Daha iyi bir geleceği, hukuka güven olmadan kuramayız. Hukukun üstünlüğünü, hemen ve tam olarak tesis etmeden; Ne ekonomide, ne toplumda, ne iç, ne de dış politikadaki sorunlar çözülebilir. Ayrıca toplumsal kutuplaşmanın yerini, toplumsal uyuma bırakması, siyasette yumuşama ve siyasi alanın genişlemesi, sorunlarımızın çözümünü mutlaka kolaylaştıracaktır. Bu noktada, terör sorununun kalıcı olarak ortadan kalkması en büyük dileğimizdir. Ancak şunu da görelim: izlenmekte olan sürecin başarısı ile, hukuk devleti ve demokratik standartların iyileştirilmesi arasında birbirini besleyen karşılıklı bir etkileşim vardır. Biri olmadan diğeri eksiktir. Hukukun üstünlüğünü tesis edersek, tüm sorunlarımızı konuşarak, ortak akılla çözebiliriz.”

“Sanayici çok zorlanıyor”

Turan sözlerini şöyle sürdürdü; “Bakan Mehmet Şimşek’in ekonomi programına destek veriyorsak da, ekonomide her şeyin yolunda olduğunu söyleyemeyiz. Enflasyonla mücadelenin hızlanması gerekiyor. Artık daha hızlı netice almalıyız. Yoksa stres birikiyor. Enflasyonla mücadelenin maliyetine katlanmak zorlaşıyor. Hem girişimciler için hem çalışanlar için. Sanayici çok zorlanıyor. İhracatçı kan ağlıyor. İthalatın cazibesi artıyor.

Hem sanayici mutsuz hem çalışanlar. Hem büyük işletmeler zorlanıyor hem KOBİ’ler. Hem Batıdaki girişimciler yakınıyor hem Doğudakiler. Peki kimin yüzü gülüyor? Özdemir Asaf “Her şeyi zamana bıraktık, zamanımız var mı bilmeden…” demişti. Artık zamanımızın kalmadığını biliyoruz. Dünyada büyük bir değişim yaşanıyorken, önümüzde bir sıçrama fırsatı olduğunu görüyoruz. Bundan yararlanalım diyoruz. Ama enerjimiz boşa gidiyor. Dünyadaki değişimi yakalayamıyoruz. Artık hiçbir şeyi zamana bırakamayız. Bunun için zamanımız kalmadı. Bir an önce enflasyonla mücadelede kalıcı başarıyı sağlayalım. Para politikasını maliye politikasıyla ve yapısal reformlarla destekleyelim. Sanayiye mutlaka nefes aldırılması lazım. Yatırım, üretim ve ihracat desteklenmeli.”

“Yapmamız gereken en önemli reform”

Vergi gelirlerini artırmak için kayıt dışılıkla mücadele etmeliyiz. Sürdürülebilir büyüme ve sağlam bir ekonomi için eğitim ve liyakat esastır. Hukukun üstünlüğü ve bağımsız yargı da bu sürecin temel taşlarıdır. Bu iki reformu başarırsak, diğer tüm reformlar kolaylıkla gerçekleşecektir. Yapmamız gereken en önemli yapısal reform, gençlerimizi iyi yetiştirmek ve iş gücünü yeniden eğitmektir. Okul öncesi eğitim zorunlu ve ücretsiz olmalı. Müfredat değişimlerini şeffaf ve katılımcı bir anlayışla yapmalıyız. Eğitim sistemini tarikatların etki alanının dışına taşımalıyız.

“2025’te fırsatlar ve riskler var, bu kavşağı çok iyi geçirmeliyiz”

Gelir dağılımındaki eşitsizlik artıyor. Yüksek enflasyon aslında bir vergidir. Serbest piyasa koşulları işlemeli, ihalelerde ve kredilerde eşitlik ilkesi gözetilmelidir. 2025’te büyük fırsatlar ve riskler var. Bu kavşağı çok iyi geçirmeliyiz. Hukukun üstünlüğü ve bağımsız yargının güven ortamında, liyakatli insanlarla bu reformları gerçekleştirebiliriz.”

Turan: Hukukun üstünlüğü tesis edilmeden sorunlar çözülmez

TÜSİAD Başkanı Orhan Turan da konuşmasında şunları kaydetti:

“Tutuklamalara sürekli yenileri ekleniyor ancak infial yaratan olaylarda suçlular kolayca serbest kalıyor. Suç örgütü kurmak artık şirket kurmaktan daha kolay oldu.

Modern devletin temelinde hukukun üstünlüğü vardır. Yönetim keyfi değil, hukukun üstünlüğüne göre yapılır. Biz insanız, bu ülkenin vatandaşlarıyız. İnsani değerleri ekonomik değerlerin önüne koyarız. Hukukun üstünlüğü tesis edilmeden ne iç ne de dış sorunları çözebiliriz. Terör sorununun ortadan kalkması en büyük dileğimizdir.

Mehmet Şimşek’in politikalarına destek versek de her şeyin yolunda olduğunu söyleyemeyiz. Sanayici kan ağlıyor, ithalatın cazibesi artıyor. Bu ortamda işimizi nasıl devam ettireceğiz? Hem sanayici hem işveren hem de çalışan mutsuz. Her şeyi zamana bıraktık ama artık zamanımız var mı? Artık enflasyonla mücadelede kalıcı başarıyı sağlayalım, sanayici nefes alsın. Sussak gönlümüz razı değil.”

bloomberght/cnbc / nefes

Okumaya devam et

EKONOMİ

ENFLASYONA GÜNAH KEÇİSİ ARANIYOR: TALEP Mİ, MALİYET Mİ?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Son yıllarda, ABD enflasyon oranı 1980’lerin başından beri görülmeyen seviyelere ulaştı. Federal Rezerv’in tercih ettiği ölçü olan yıldan yıla kişisel tüketim harcamaları (PCE) enflasyonu Haziran 2022’de %7,2 ile zirve yaparken, politika yapıcılar tarafından yakından izlenen bir başka enflasyon ölçüsü olan çekirdek PCE enflasyonu Şubat 2022’de %5,6’ya ulaştı. Enflasyondaki bu artış, COVID-19 salgınının başlangıcındaki önemli ekonomik dalgalanmalarla yakından bağlantılıydı. Ancak ekonomistler, bastırılmış tüketici talebi, küresel tedarik zinciri kesintileri ve bu dönemdeki genişletici maliye ve para politikaları gibi faktörlere atıfta bulunarak kesin nedenleri konusunda bölünmüş durumdalar.

Örneğin, eski Fed Başkanı Ben Bernanke ve Olivier Blanchard, enflasyonun öncelikle dış fiyat şoklarından kaynaklandığını savunarak küresel emtia fiyatlarındaki oynaklığı ve tedarik zinciri aksaklıklarını vurguladı. Enflasyondaki artışı, daha yüksek fiyatlar yoluyla tüketicilere yansıtılan dış maliyet baskıları olan “arz faktörlerine” bağladılar.

Ancak Domenico Giannone ve Giorgio Primiceri, bunun yerine bu dönemde yüksek enflasyonun ana itici güçlerinin “talep güçleri” olduğunu savundu. Bu talep güçleri, firmaları talebe ayak uydurmak için üretimi artırmaya teşvik eden tüketim, yatırım veya hükümet harcamaları gibi iç harcama bileşenlerindeki değişikliklerdir. Üretimdeki bu artışlar genellikle daha yüksek marjinal üretim maliyetlerine neden olur, çünkü örneğin firmaların daha fazla işçi çekmek için daha yüksek ücretler ödemesi gerekir ve bu da sonunda fiyatları yükseltmelerine yol açar.

Genişletici maliye politikasının, özel tüketimi ve yatırımı artıran devlet tüketimindeki veya yatırımlarındaki artışları veya hanehalklarına ve işletmelere yapılan transferlerdeki artışları içerdiği ölçüde, bu tür bir talep faktörü olarak kabul edilir. Genişleyici para politikası da genellikle bir talep faktörü olarak sınıflandırılır, çünkü geleneksel para politikası aktarım mekanizması, faiz oranlarını düşük tutmanın belirli bir fiyat seviyesi için özel tüketimi ve yatırımı teşvik etmeye yardımcı olduğunu varsayar.

Bu blog yazısında, son enflasyonist eğilimleri analiz etmek ve bunları yukarıda belirtilen faktörlere ayırmak için ABD ekonomisinin tahmini bir makroekonomik modelini kullanıyorum. Modelin sonuçları, Giannone ve Primiceri’nin bakış açısıyla daha yakından uyumlu olup, talep faktörlerinin – özellikle genişletici maliye ve para politikalarının – pandeminin başlamasından sonra enflasyonu yönlendirmede merkezi bir rol oynadığını göstermektedir. Daha da önemlisi, aynı faktörler bu dönemde güçlü bir ekonomik toparlanmaya da katkıda bulundu.

Makroekonomik Model

Analiz, ABD ekonomisinin orta ölçekli bir dinamik stokastik genel denge (DSGE) modeli olan St. Louis Fed DSGE modelinin bir versiyonu kullanılarak gerçekleştirilmiştir. DSGE modelleri, çeşitli ajanların nasıl etkileşime girdiğini ve farklı şoklara nasıl tepki verdiğini simüle eden ekonominin matematiksel temsilleridir. Bu ajanlar şunlardır:

  • Tüketen, tasarruf eden ve yatırım yapan haneler
  • Mal ve hizmet üreten, işçi kiralayan ve sermaye kiralayan firmalar
  • Vergi toplayan, harcama yapan ve transferler sağlayan hükümet
  • Para politikasını etkilemek için faiz oranlarını belirleyen merkez bankası

Bu ajanlar, bugünün eylemlerinin gelecekteki refahlarını nasıl etkilediğini hesaba katarak dinamik kararlar alırlar. Birden fazla pazardaki etkileşimleri, ekonominin genel dengesini belirler. Model “stokastik”tir, yani aracıların kararlarını etkileyen üretkenlik veya tercihlerdeki değişiklikler gibi öngörülemeyen şokları hesaba katar.

ABD ekonomisini doğru bir şekilde yansıtmak için, temel parametreler uzun vadeli ortalamalara göre kalibre edilir veya 1959’un ilk çeyreğinden 2019’un dördüncü çeyreğine kadar olan geçmiş veriler kullanılarak tahmin edilir. Bu yaklaşım, modelin tahminden karşı olgusal politika analizine kadar çeşitli görevleri gerçekleştirmesine olanak tanır. En önemlisi, model, gözlemlenen ekonomik davranışı en iyi açıklayan dış şokları ve politikaları belirleyerek, verileri tarihsel bir şok ayrıştırması yoluyla yorumlayabilir.

“Arz ve Talep” ve “Yapısal Şoklar”

Enflasyonun nedenleri üzerine yapılan tartışma genellikle arz ve talep arasındaki bir yarışma olarak çerçevelenir. Bu düşünce çizgisi, temel ekonomik ilkelere dayanır:

  • “Talep şokları”, tıpkı belirli bir ürün için talep eğrisindeki dışsal bir kaymanın, o ürünün hem miktarını hem de fiyatını aynı yönde hareket ettirmesi gibi, enflasyon ve ekonomik büyüme oranlarını aynı yönde hareket ettiren şoklar olarak yorumlanır.
  • “Arz şokları” ise enflasyon ve çıktı büyüme oranlarını zıt yönlerde hareket ettiren şoklardır.

Örneğin Adam Shapiro, talep ve arzın enflasyonun son zamanlardaki davranışına göreceli katkılarını incelemek için bu mantığı çeşitli PCE kategorilerine uygular.

Buna karşılık, DSGE modeli yapısal bir yaklaşım benimser. Toplam arz ve talep dinamikleri, ajanların mikroekonomik davranışlarının ve piyasa etkileşimlerinin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Bu nedenle enflasyon, verimlilik artışındaki değişiklikler, işgücü piyasasındaki aksaklıklar veya hanehalkı tasarruf tercihlerindeki değişiklikler gibi çok sayıda yapısal şokun etkileşiminden kaynaklanır. Bu yapısal şoklar, basitlik açısından “talep” (örneğin, maliye ve para politikaları, dış talep) ve “arz” (örneğin, verimlilik artışı, işgücü piyasası dalgalanmaları) kategorilerine ayrılabilirken, bu tür sınıflandırmalar biraz keyfidir.

Enflasyonu Modelin Merceğinden Anlamak

İlk rakam, yıldan yıla enflasyonu, talep grubuna karşı arz grubundaki yapısal şokların neden olduğu bileşenlere ayrıştırıyor. Enerji ve gıda fiyatlarını hariç tutan ve bu nedenle modelin yakalamaya en uygun olduğu enflasyon ölçüsü olan çekirdek PCE enflasyonuna odaklanıyoruz. (2024’ün dördüncü çeyreğine ilişkin son gözlem, Cleveland Fed tarafından yayınlanan çekirdek PCE nowcast’inden elde edilmiştir.) Bu tür bir alıştırmaya tarihsel şok ayrıştırması denir ve araştırmacıların ve politika yapıcıların, hem verilerde hem de model içinde var olan bir değişkendeki hareketlere farklı şokların katkısını incelemek için tahmini bir model kullanmalarına olanak tanır.

Grafik, çekirdek PCE enflasyonunun %2’den yüzde puanlık sapmaları açısından tarihsel şok ayrışmasını sunar, bu nedenle sıfır çizgisi %2 enflasyona karşılık gelir. Rakam, COVID-19 döneminin ilk aşamalarında arz faktörlerinin ilgili olmasına rağmen, negatif talep faktörleriyle fazlasıyla dengelendiğini ve bunun da enflasyonun 2020’de sürekli olarak %2’nin altında kalmasına neden olduğunu ortaya koyuyor. 2021 yılından itibaren talep unsurları enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturmaya başlamış, arz unsurları ise hafiflemiştir. 2022’de başlayan enflasyondaki müteakip düşüş, bu talep baskılarındaki düşüşle aynı zamana denk geliyor ve 2024’ün sonundaki son artış, arz yönlü enflasyonist baskıların yeniden canlanmasıyla açıklanıyor. Sonuç olarak, bu ayrışma, son yıllarda enflasyonun hem yükselişini hem de düşüşünü açıklamada “talep” ile ilgili faktörlerin görece daha önemli olduğuna işaret etmektedir.

Yıldan Yıla Çekirdek PCE Enflasyonu Yapısal Şok Türüne Göre Kırıldı

Çekirdek PCE enflasyonu ve iki bileşeni için %2'den sapmayı gösteren bir çizgi grafik: biri arz faktörlerine, diğeri talep faktörlerine atfedilebilir. Yukarıdaki metinde açıklama.

KAYNAKLAR: Ekonomik Analiz Bürosu ve yazarın hesaplamaları.

NOT: 2024 için dördüncü çeyrek verileri, Cleveland Fed tarafından yayınlanan çekirdek PCE nowcast’inden elde edilmiştir.

Maliye ve Para Politikalarının Etkisinin Belirlenmesi

Bir adım daha ileri giderek bu talep şoklarının maliye ve para politikası bileşenlerini ayrıştırabiliriz. Bu alıştırma, maliye ve para politikası katkılarını çekirdek PCE enflasyonuna ayıran bir sonraki şekilde sunulmaktadır. Maliye politikası, hükümet harcamalarındaki değişiklikler ve hanehalklarına yapılan transferler yoluyla enflasyona katkıda bulunurken, para politikası, tarihsel verilere göre tahmin edilen bir para politikası kuralından (Taylor kuralının bir çeşidi) saparak ve faiz oranlarını böyle bir kuralın gerektirdiğinden daha düşük bir seviyede belirleyerek enflasyona katkıda bulunur.

Analiz, maliye politikasının 2020-2022 yılları arasında enflasyon oranının yükseltilmesinde önemli bir rol oynadığını, para politikasının ise 2021-2023 yılları arasında enflasyona katkıda bulunduğunu gösteriyor. 2023 yılı boyunca para politikasının rolü azalmış, ancak taleple ilgili diğer faktörlerin (hanehalklarının belirli bir fiyat düzeyi ve faiz oranı için tüketme arzusunun artması gibi) etkisiyle talebin etkisi yüksek kalmıştır.

Yıldan Yıla Çekirdek PCE Enflasyonu Önemli Kaynaklara Göre Kırılım

Bir kombinasyon grafiği, çekirdek PCE enflasyonu için %2'den sapmayı ve bu sapmanın çeşitli arz ve talep faktörlerine atfedilebilen dağılımını gösteren bir çizgi grafiği görüntüler. Yukarıdaki metinde açıklama.

KAYNAKLAR: Ekonomik Analiz Bürosu ve yazarın hesaplamaları.

NOTLAR: 2024 için dördüncü çeyrek verileri, Cleveland Fed tarafından yayınlanan çekirdek PCE nowcast’inden elde edilmiştir. “Diğer” gibi belirli kaynakların yüzde puanları görünür olamayacak kadar küçük olabilir.

Son

St. Louis Fed DSGE modeli kullanılarak çekirdek PCE enflasyonunun tarihsel şok ayrıştırmaları, “talep” kategorisi altında sınıflandırılan yapısal şokların son yıllarda ABD enflasyonunun hem yükselmesinde hem de sonrasında düşmesinde önemli bir rol oynadığını ortaya koymaktadır. Hem parasal hem de mali politikanın katkısı özellikle önemliydi.

Yine de aynı maliye ve para politikaları, pandemi sırasında şoklar yaşarken ABD ekonomisini de desteklemiş görünüyor. Bir sonraki şekil, fiili çıktı (gayri safi yurtiçi hasıla ile ölçüldüğü gibi) ile bir dizi sürtüşmenin yokluğunda hakim olacak çıktı seviyesi arasındaki fark olan ABD çıktı açığının tarihsel bir şok ayrışmasını göstermektedir. (2024 için dördüncü çeyrek verileri, St. Louis Fed DSGE modeli tarafından hesaplanan tahminlerdir.)

Çıktı açığı kilit kaynaklara göre ayrıldı

Bir kombinasyon grafiği, çıktı boşluğunu gösteren bir çizgi grafiği ve çeşitli arz ve talep faktörlerine atfedilebilen bu boşluğun dökümünü gösteren yığılmış bir çubuk grafiği görüntüler.

KAYNAKLAR: Ekonomik Analiz Bürosu, Atlanta Federal Rezerv Bankası ve yazarın hesaplamaları.

NOTLAR: 2024 için dördüncü çeyrek verileri, St. Louis Fed DSEG modeli tarafından hesaplanan tahminlerdir. Pozitif bir çıktı açığı, ekonominin nominal katılıklar olmayan karşı olgusal bir ekonomide üretimle ölçülen potansiyel kapasitesinin üzerinde üretim yaptığını gösterirken, negatif bir çıktı açığı, ekonominin potansiyel kapasitesinin altında üretim yaptığını gösterir.

Çıktı açığı genellikle ekonomik gevşekliğin bir ölçüsü olarak yorumlanır. Yukarıdaki şekilde gösterildiği gibi, çıktı açığı analizi, makroekonomik politikaların sadece enflasyonu körüklemekle kalmayıp, aynı zamanda 2020 ve 2021 yıllarındaki ciddi negatif şoklara karşı koyarak ekonomik toparlanmayı da desteklediğini göstermektedir. 1 Bu, krizler sırasında politikanın geleneksel dengeleyici rolünün altını çizmektedir.

Not

  1. 2020’nin ikinci çeyreğinde Federal Rezerv para politikasını agresif bir şekilde gevşetti. Ancak, St. Louis Fed DSGE modelinden ve Taylor kuralı varyantından türetilen çıktı tahminine göre, para politikası, sıfır alt sınır gibi kurumsal kısıtlamaların yanı sıra sürtüşmeler ve modelin diğer özellikleri tarafından üretilen içsel kalıcılık gibi diğer faktörler nedeniyle o çeyrekte çıktı açığı üzerinde olumsuz bir etkiye sahipti.

Miguel Faria-e-Castro, St. Louis Federal Rezerv Bankası’nda ekonomist ve ekonomi politikası danışmanıdır.

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

MERKEZ BANKASI BAŞKANI FATİH KARAHAN SAHAYA İNDİ

Yayınlanma:

|

TCMB Başkanı Dr. Fatih KARAHAN, Ankara dışında sanayici ve İş İnsanları ile bir araya gelip sunumlar yaptı. Çok da iyi oldu. Zira, TCMB ana hedefi olan özellikle son 2 yıldır Enflasyon belası ile uğraşırken yaptıklarını topluma direkt anlatamama sıkıntısı yaşıyordu. Aylık basına yapılan sunumlar ise aşırı teknik ifadeler içerdiği için toplumca pek anlaşılamıyordu.

Bunu TCMB kurmayları ve Başkanı fark etmiş olmalılar ki bu hafta Eskişehir, Uşak ve Denizli toplantıları planlandı. 10-11 Şubat’ta Uşak ve Denizli’de sanayici ve İş İnsanlarına sunumlar yaptı. Sunumlara katılmış biri olarak basına kapalı olması nedeni ile görüş bildirmem etik olmazdı. Banka resmi sitesinde “TCMB PARA POLİTİKASI ve MAKROEKONOMİK GÖRÜNÜM” başlıklı sunumu paylaştığı için sunumun içeriği ile ilgili değerlendirme yapmamda sakınca yok.

Bir defa sunum, “2013 yılından bu yana, yurt genelinde düzenli aralıklarla, farklı sektör ve ölçeklerden firmalar ile yüz yüze görüşmeler yapılıyor. Denizli ve Uşak bölge illerinde 2024 yılı içinde 700, son 5 yıl içinde toplamda 3.700 firma görüşmesi yapılmıştır” ifadeleri ile başlıyor. Benim buna Uşak özelinde itirazım var. “Başkana yanlış bilgi veriliyor” diye düşünüyorum. Diğer illeri bilmem ama Uşak özelinde 2024 yılında firmalar ile yüz yüze görüşmeler gerçekleşmedi. Anketleri “görüşme” diye bildiriyor olabilirler ama yüz yüze görüşme olmadı! İki yıl önce TCMB İzmir Bölge ziyaretimde direkt Reel Sektörü müdürüne eleştiri olarak bu konuyu iletmiştim. Demek ki uyarılarım dikkate alınmamış! EXİMBANK’ın İzmir Bölge Müdürü ve ekibi ve Denizli Bölge Müdürü ve ekibi her yıl Uşak firmalarını ziyarette bulunur örnek almasını dilerim. Konumuza dönelim…

SUNUMDA 5 TEMEL MESAJ VARDI!

25 yıllık bankacılık deneyimi, 8 yıllık sanayi içindeki tecrübem ile benim açımdan sunumda 5 temel mesaj vardı.

  1. Kuru Baskılamıyoruz, Net Döviz Rezerv arttı : Başkan Karahan kamuoyu zihninde yer alan “kur baskılanıyor” düşüncesinin doğru olmadığını, “kur baskılamak için döviz satmamız gerekiyor oysa Swap hariç döviz net rezervlerimiz Mayıs 2023’de -60,5 milyar USD’de iken, Ocak 2025’de 126 milyar USD artış ile +65,4 milyar USD seviyesine geldiğini” belirtti. Bunun, “Cari dengede iyileşme ve Dış finansman ihtiyacının azalmasından; Sermaye girişlerinin yeniden başlamasından; Döviz Arzının artması, döviz talebinin azalmasından” kaynaklandığının altı çizildi. Rakamlar da bu söylemi destekliyordu. Zira, Mayıs 2023’de 56 milyar USD olan 12 aylık birikimli açık 48 milyar USD azalarak Kasım 2024’de 7 milyar USD’ye gerilemişti. 12 aylık birikimli Cari Açık/GSYİH oranı da 2023-II. dönemde %5’den 2024-III. Döneme %0,7’ye düşmüştü. Döviz ile ilgili diğer direkt mesajlar ise, Kur taahhütlerinin olmadığı; rezerv iyileşmenin “carry trade” kaynaklı değil yurtiçi kaynaklı iyileşmeden kaynaklı olduğunun altı çizildi. Diğer bir ifade ile yastık altı dövizden sisteme girişler olduğu ima edildi. CDS Risk Priminin Mayıs 2023’de 703 iken Şubat 2025’de 255’lere kadar düşmesi yıllık yurt dışı faiz ödemelerinin 7 milyar USD düşüş katkısı sağladığının altı çizildi. Hazine’nin Yurt Dışı Borçlanma maliyeti Mayıs 2023’de %11,3 iken, Şubat 2025’de %6,6’ya düştüğü belirtildi. Bankaların yurt dışı sendikasyon maliyeti de aynı dönemlerde %9,6’dan %7’ye gerilediği belirtildi.
  2. Dezenflasyon süreci devam etmekte: Enflasyon ile ilgili sıkı duruşlarının sonuçlarının alınmaya başlandığını; bu duruşun devam edileceği belirtildi. Enflasyon ile mücadelede, “Talep dengelenmesi; Fiyatlama davranışlarında normalleşme; Beklentileri iyileştirme” stratejisi uygulandığı belirtildi. 2022 yılındaki yıllık enflasyon %64,3 olurken, 2023 yılını %64,8’e yükselmesi karşılığında 2024 yılını % 44,4 ile kapatıldığını, 2025 hedeflerinin %24 olarak revize edildiği belirtildi. Alt kalemlerde 2023-25 döneminde Temel Mallarda %52,8’den %24’de; Gıda’da %72’den %41,8’e; Hizmetler sektöründe %90,7’den %62,9’a düzelme olmasına rağmen özellikle Hizmetler sektöründe yüksek oranın devam ettiğini burada da Kira ve Eğitim harcamalarının yüksek kaldığını bunun da 2025’e taşındığının altı çizildi. “Tüketici ve firmaların enflasyon beklentileri de gerileme eğilimine girmiştir” tespiti yapılarak Yatırımdaki büyümenin 1990’lar seviyesine gerilemesine rağmen Ekonomideki Büyümenin harcama artışından kaynaklandığı 2004-19 yıllarındaki %4,7 olan ortalama harcama değişiminin 2020-24 döneminde %11 olduğunu bu alanın kontrol altına alınması için talep daraltıcı politikalar izlendiği belirtildi. Bu tespit; TCMB’nin Kredi kartlarındaki daraltıcı uygulamalarını da bu çerçevede değerlendirmek lazım ve bu stratejisi ile uyumlu olduğu anlamına geliyor ki, Hanehalkı harcamalarını baskılanması bir süre daha devam edeceği anlamına da gelmekte. Tabi bu durumda esnafın işlerinin kötüleşeceği; toptancı ve sanayicinin bundan olumsuz etkileneceği, bu sürecin zaman aralığı bilinemediği için firmaların bu talep daralması duruma ne kadar dayanacağı yönünde bir değerlendirme ise yapılmamış. Var ise de sunumda yer almadı. Konkordato ve firma iflas sayılarının artışı aslında buradaki sıkıntının işaretlerini net veriyor.
  3. KKM’yi bitireceğiz: KKM konusunda TCMB çok net. KKM sürecinin tamamlandığını, buradaki avantajın zamana yaygın şekilde hızla bitirileceği mesajı verildi. KKM’de Vergi avantajının ortadan kaldırılması; süre olarak yapılan kısıtlamalar aslında bir süredir KKM’nin bitirileceği netti. Ağustos 2023’de KKM hacmi 143 milyar USD iken, Ocak 2025’de 114 milyar USD düşerek 26 milyar USD seviyesine gerilemiş durumda. Sunum sonunda sorduğum; “Bankalardan kredi kullanarak yapılan KKM’lere bir işlem yapılacak mı? Hazine ve TCMB üzerinden haksız, sistem boşluğundan fırsatçı kazanç elde edildiği; mevduat blokesi ile nakit karşılıklı kullanılan krediler bloke edilerek yeni krediler ile kat ve kat KKM hesaplar açıldı, bunlara yönelik bir yaptırım gelecek mi; bu ödemelerin geri alınması gerekmez mi?” şeklindeki sorum ise cevapsız kaldı. Hazine, MASAK ve TCMB’nin böyle bir çalışma var ise de en azından bilgi paylaşımı yapılmadı; bendeki izlenim bu yönde bir çalışma olmadığı ve Hazine ve TCMB tarafından ödenen bu zararın sineye çekileceği yönünde oldu.
  4. İhracat artarken, ithalat azaldı: 12 aylık birikimli İhracat Mayıs 2023’de 254 milyar USD iken Ocak 2025’de 9 milyar USD artarak 263 milyar USD’ye yükseldi. Aynı dönemde 376 milyar USD olan ithalat ise 30 milyar USD azalarak 347 milyar USD seviyesine geriledi. “Küresel ticaret kademeli olarak toparlansa da zayıf seyretmektedir” dendi. Avrupa’nın mal ithalatı yavaşlarken, Türkiye açısından olumlu verinin Avrupa’daki pazar payımız artması oldu. 2022 yılında AB ülkelerinin ithalatında Türkiye’nin payı %3,3 iken 2024 yılında %4 oldu. Sanayi üretiminde 2022 yılından bu yana yataya yakın seyir gözlenmesi ise dünyadaki bu yöndeki gelişme ile paralel olması şeklinde açıklandı.
  5. Reel Sektöre destek devam edecek: Reel sektöre TCMB Reeskont kredi desteğinin Ocak 2024-25 döneminde 635 milyar TL olduğunu; Faiz avantajı ve %2 Döviz Dönüşüm desteğinin de aynı dönemde 182 milyar TL olduğu belirtildi. Uşak ili sanayicilerinden ve TOBB Geri Dönüşüm Meclis Üyesi Arif ÖZTAN‘ın gelen “%2 kur desteği yükseltilsin” yönündeki talep ise bu yöndeki isteklerin değerlendirildiği belirtilerek cevaplandı. Reel sektör temsilcilerin TCMB kredi için EXİMBANK’a verdikleri Teminat Mektubu komisyon oranlarının bankalarca yüksek istendiği hatta Halkbank gibi bir kamu bankasının %4 gibi komisyon istediği bu yönde “banka ücret ve komisyon oranlarına müdahale edebilen TCMB’nin bu tür kredilere EXİMBANK’a verilecek mektup komisyonlarında sınırlama getirmesi gerektiği” de katılımcılar tarafından talep olarak TCBM Başkanına direkt iletildi. TCMB Reeskont kredilerindeki “döviz almama” koşulu hem döviz hem TL kredi kullanan ve döviz ödemeleri olan firmaları zorlama noktasına getirdi. Zira, TCMB Reeskont kredisi kullanan firmalar bir yıl kredi vadesi boyunca ithalat gibi bazı ödemeler hariç döviz alamıyor aksi halde kullandığı tüm kredi ana parasının %3’ü kadar ceza yiyor. Taahhüt konusunda ek süre talep eden firmalar da oldu. Banka kredi faiz oranlarındaki yükseklik ve finans maliyetlerin artması ise ortak sorunların başından geldi.  Döviz çeklerindeki yasaklar ve firmalar arasındaki döviz ödeme yasağı firmaların kur farkından zararına oluşturduğu yönündeki sorular da gündemdeydi. Bu hafta firmaların döviz bulundurma oranı ile ilgili yasağın kalkması aslında reel sektörün elini güçlendirirken; yüksek maliyetleri bulan Bağımsız Denetim Rapor zorunluluğu gibi uygulamalar halen devam ediyor. Benim görüşüm bu alanda da sınırın daraltılması bunun yerine firmalara destek ve kılavuz olması için Sanayi Ticaret Odalarında “FİNANS OFİSİ” kurulmasının daha faydalı olacağı yönünde. Reel Sektör temsilcilerinden Uşak Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Selim KANDEMİR talebi de “ara eleman” bulmadaki zorluklardan dolayı Uşak’a Merkez Bankanın Teknik Meslek Liseleri yapılması için maddi destek sağlaması oldu.

Kısaca, TCMB Başkanının Reel Sektör ile buluşma girişimi başarılı geçti ve yerinde oldu. Zira, Ekonomi kurmaylar uzunca bir süre sahlardan uzaklaşmış, piyasadaki olumsuz havayı dağıtacak, Güven oluşturacak aksiyon almamıştı. Bu tür toplantılar hiç kuşkusuz çok faydalı ve ekonomi kurmaylara taleplerin birinci elden dillendirilmesi için de fırsat yaratıyor. Uşak ve kendi adıma çok verimli bir toplantı idi. Uşak Valiliğinin akşam düzenlediği yemek sonra soru cevap kısmı da katılımcı olarak benim açımdan çok verimli geçtiğini düşünüyorum. Reel Piyasada güvenin tesisi için bu tür toplantılar yaygınlaştırılması ve ekonominin diğer tarafları da TCMB’nin başlattığı ziyaret programına benzer şekilde sahada olmalı. “Reel Sektör ile yüz yüze görüşüyoruz” diye rapor yapan İzmir Bölge Reel Sektör müdürünü de kısa sürede Uşak firmalarını gezerken görmek isteriz.

Erol TAŞDELEN-Ekonomist    www.bankavitrini.com

***********

Başkanımız Dr. Fatih Karahan Uşak ve Denizli’de “Para Politikası ve Makroekonomik Görünüm” başlıklı sunum tamamı:

Kaynak TCMB: tcmb.tl/zWa9abc

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.