EKONOMİ
Eleştirilerin hedefi olan 5 Müteahhit neler yaptı

Yayınlanma:
3 sene önce|
Yazan:
BankaVitrini
CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, 10 Eylül’de Halk TV’de Fatih Ertürk ile Günün Raporu programına konuk olmuş ve kamulaştırma tartışması başlattı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun bütçe görüşmelerinin başladığı 7 Aralık’ta yaptığı açıklamalar da sosyal medyada geniş yankı buldu. Kılıçdaroğlu bütçe görüşmelerindeki konuşmasında Cengiz Holding, Limak Holding, Kalyon Holding, Kolin Holding ve Makyol Holding için “Beşli çete” dedi.
Medyascope.tv’de Gülçin KARABAĞ, en çok ihale alan ve son günlerde çok dillendirilen 5 Müteahhit ile ilgili yazılanların derlediği bir makale yayınladı. İşte o makaleden bazı bölümler;
CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın 1 Ekim 2020 tarihinde açıkladığı “Devletten En Çok İhale Alan Firmalar ve Usulsüzlükler” başlıklı rapora göre, 2013’ten 2019 yılına kadar Kamu İhale Kanunu (2003 yılında yürürlüğe giren 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu bugüne kadar 191 kez değiştirildi) madde 21/b (pazarlık usulü ile verilen ihaleler) uyarınca bu beş şirketin aldığı kamu ihaleleri şöyle:
- Kolin Holding yedi kamu ihalesi aldı. İhale bedelleri toplamı 10 milyar 264 milyon Türk Lirası.
- Cengiz Holding 12 kamu ihalesi aldı. İhale bedelleri toplamı 7 milyar 98 milyon Türk Lirası.
- Kalyon Holding sekiz kamu ihalesi aldı. İhale bedelleri toplamı 4 milyar 448 milyon 292 bin Türk Lirası.
- Makyol Holding 11 kamu ihalesi aldı. İhale bedelleri toplamı 3 milyar 877 milyon 846 bin Türk Lirası.
- Limak Holding üç kamu ihalesi aldı. İhale bedelleri toplamı 2 milyar 108 milyon 356 bin Türk Lirası.
Sözkonusu ihaleler içinde köprüler, otoyollar, havalimanı, tünel ve şehir hastaneleri ihaleleri bulunuyor. Osmangazi Köprüsü, Üçüncü Havalimanı, Avrasya Tüneli ve Üçüncü Köprü, en çok dikkat çeken projeler arasında.

Dünyada altyapı yatırımlarında en fazla ihale alan 10 şirket.

Gazeteci Bahadır Özgür, Gazete Duvar’da yayımlanan “İnşaat-siyaset kompleksi: Kim, kimi besliyor?” başlıklı yazısında, farklı kurumların açtığı 100 milyon lira ve üzeri ihalelerden en fazla pay alan 10 şirkete değinerek, kamusal kaynakların belirli şirketlere aktarılması sürecini sayılarla gözler önüne serdi:



Bazı kurumların beş yıl içinde verdiği ihalelerin toplam tutarı ve ilk 10 şirketin aldığı miktar ve paylar.
Kamu-Özel İşbirliği (KÖİ) projeleri üzerine çalışan ve TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki bütçe görüşmelerini takip eden gazeteci Çiğdem Toker de Sözcü‘deçıkan “2021 bütçesinde garanti tutarları” başlıklı yazısında, KÖİ projelerine dair ulaştığı garanti bedellerine yer verdi. Buna göre,
- Sağlık Bakanlığı’nın 2021 yılı bütçesinde şehir hastanelerine 16 milyar 392 milyon TL garanti bedeli ayrıldı.
- Ulaştırma Bakanlığı, 2021 bütçesinde trafik garantileri ve katkı ödemeleri için 540 milyon TL ayırdı.
- Karayolları Genel Müdürlüğü’nün 2021 yılı bütçe teklifinde yap-işlet-devret modeliyle yaptırılan ulaştırma projelerine ilişkin trafik garantileri ve katkı ödemeleri için 14 milyar 49 milyon TL ödenek ayrıldı.
Toker yazısında, koronavirüs salgını günlerindeki gelir kayıpları ve vatandaşların ihtiyaçlarına vurgu yaparak 2021 bütçesinden KÖİ projeleri için 31 milyar Türk Lirası ayrıldığını belirtti.
Cengiz Holding
“Cengiz İnşaat” olarak 1980’li yıllarda altyapı işleriyle faaliyete başlayan Cengiz Şirketler Grubu, şu anda inşaatın yanı sıra madencilik, enerji, turizm, makine, havacılık ve sigorta sektörlerinde çalışıyor.
Cengiz Holding’in aldığı kamu ihaleleri arasında 2004 yılında ETİ Bakır A.Ş., 2005’te ETİ Alüminyum ve sonrasında Boğaziçi Elektrik, Akdeniz Elektrik, Uludağ Elektrik ve Çamlıbel Elektrik dağıtım ortaklıkları bulunuyor.
İstanbul’un üçüncü havalimanı olan İstanbul Havalimanı, Cengiz Holding, Kalyon Holding, Kolin Holding ve Limak Holding ortaklığında yapıldı.
Cengiz Holding’e bağlı ETİ Bakır A.Ş.’nin, Artvin Cerattepe’deki madencilik faaliyetlerini, yerel halk ve ekolojist aktivistler doğa katliamına yol açtığı gerekçesiyle yargıy taşıdı.
2010-2017 yılları arasında 26 kamu ihalesi alan Cengiz Holding’in aldığı bu ihalelerin toplam bedeli 12 milyar 597 bin TL. Cengiz Holding 2014-2020 Eylül tarihleri arasında ise toplam 22 milyar 138 milyon TL’lik kamu ihalesi aldı. Bu süre içerisinde kamudan aldıkları 18 ihalenin 12’sini 21/b pazarlık usulü ile alan Cengiz Holding’in sadece 21/b usulü ile son iki yılda aldığı dört ihalenin toplam sözleşme bedeli 3 milyar 552 milyon TL.
Cengiz Holding’in aldığı kamu ihaleleri arasında havalimanları, elektrik dağıtım, metro, hızlı tren, baraj, otoyol yapımları, demiryolu hattı, hidroelektrik santral (HES), tünel, liman yapımı bulunuyor. Öne çıkan projeler ve toplam ihale bedelleri şu şekilde:
- İstanbul Havalimanı: 58 milyar 890 milyon TL
- İstanbul Avrupa Yakası Boğaziçi Elektrik Dağıtım: 3 milyar 626 milyon TL
- İstanbul Taksim – 4. Levent metrosu: 2 milyar TL
- Ankara – İstanbul Hızlı Tren 2. Etap: 1 milyar TL
- Kuzey Marmara Otoyolu: 13 milyar 600 milyon TL
- Ankara – İstanbul hızlı tren t26 tüneli: 456 milyon 506 bin TL
- Gayrettepe – İstanbul metrosu: 4 milyar 845 milyon TL
- Gebze – Halkalı banliyo hattı: 8,3 milyon TL
Limak Holding
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Nihat Özdemir‘in sahibi olduğu Limak Holding, büyük oranda altyapı inşaatları alanında faaliyet gösteriyor. Şirket, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında yapılan özelleştirmelerden büyük gelir elde etti.
Limak Holding, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) bünyesindeki çimento fabrikaları, enerji üretim santralleri, elektrik dağıtım bölgeleri projelerinde yer aldı. Holding ayrıca Sabiha Gökçen Havalimanı’nın işletim hakkına da sahip. Limak Holding, Tekel’in özelleştirilmesi sürecinde, Tekel alkollü içkiler bölümünü satın alan Mey İçki‘nin de ortakları arasında.
Limak Holding’in Kamu İhale Kanunu madde 21/b (pazarlık usulü ihale yöntemi) ile aldığı son üç kamu ihalesinin toplam bedeli 2 milyar 108 milyon 356 bin TL.
Holdingin aldığı ihaleler arasında köprü-otoyol, baraj-HES, havalimanı yapımı ve işletme hakkı, yüksek hızlı tren, çimento fabrikası, stadyum, metro bağlantısı yapımı, çeşitli altyapı inşaatları, otoyol boru hattı ve teknopark inşaatı bulunuyor.
Limak’ın öne çıkan projeleri ve toplam ihale bedelleri şöyle:
- Çanakkale Köprüsü ve Çanakkale otoyolu: 10 milyar 354 milyon 576 bin 202 TL
- İstanbul Havalimanı: 58 milyar 890 milyon TL
- Çetin Barajı ve Hidroelektrik Santrali: 2 milyar 100 milyon TL
- Sabiha Gökçen Havalimanı: 2 milyar 962 milyon TL
- Ankara Yüksek Hızlı Tren Garı : 37.5 milyon dolar
Limak Holding’in baraj ve barajlar üzerine kurduğu HES’ler, doğa tahribatına, tarihi dokunun zedelenmesine ve yok olmasına sebep olmuş, bu durum medyaya da yansımıştı. Holdingin özellikle baraj ve HES projelerini yerel halk zaman zaman protesto etmiş ve bu protestolara kolluk kuvvetleri müdahale etmişti.
Kalyon Holding
Gaziantep merkezli Kalyon Holding, Taksim Meydanı’nın düzenlenmesi, Marmaray, İstanbul Uluslararası Finans Merkezi gibi projelerle tanınıyor. Kalyon İnşaat’ın toplu konut, yol, köprü, altyapı, kamu binaları, arıtma tesisleri, alışveriş merkezleri ve ticaret merkezi alanlarında yatırımları bulunuyor. Bunun yanı sıra holding, elektrik üretimi, elektrik ve doğalgaz dağıtımı alanlarında da çeşitli ortaklıklarla faaliyet yürütüyor. Kalyon Holding, Devlet Su İşleri (DSİ), İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) ve belediyelerden de çeşitli altyapı projeleri aldı.
Kalyon Holding’in 2015-2020 yılları arasında aldığı kamu ihalelerinin toplam bedeli 23 milyar 509 milyon TL. Kalyon Holding 2013-2020 döneminde Kamu İhale Kanunu 21/b kapsamında toplam bedeli 448 milyon 292 bin TL karşılığında olan sekiz kamu ihalesi aldı.
Kalyon Holding’in aldığı ihaleler arasında havalimanı yapımı, yüksek standartlı demiryolu inşaatı, deniz geçişi isale hattı, otoyollar, doğalgaz depolama projesi, tünel, içme suyu isale, metro hattı, raylı sistem, hastane, stadyum, HES projeleri bulunuyor.
Kalyon Holding’in aldığı belli başlı ihaleler ve toplam ihale bedelleri şu şekilde:
- İstanbul Havalimanı: 58 milyar 890 milyon TL
- KKTC Deniz Geçişi İsale Hattı: 483 milyon TL
- Kuzey Marmara Otoyolu: 13 milyar 600 milyon TL
- Dudullu-Bostancı metrosu: 1 milyar 687 bin TL
- Mecidiyeköy-Mahmutbey metro hattı: 849 milyon 440 bin TL
- Gayrettepe 3. Havalimanı metro: 4 milyar 845 milyon TL
- Kirazlı-Halkalı metrosu: 2 milyar 414 milyon TL
- Başakşehir Stadyumu: 134 milyon 949 bin TL
- Taksim Meydanı düzenleme inşaatı: 51 milyon 555 bin TL
Kolin Holding
Koloğlu kardeşlerin sahip olduğu Kolin Holding’in, Limak Holding ve Cengiz Holding ile ortaklığı bulunuyor. Kolin Holding de altyapı inşaatları, elektrik santralleri, elektrik dağıtımı alanlarında faaliyet gösteriyor. Kolin Holding’in son beş yılda aldığı kamu ihale bedellerinin toplamı 20 milyar 632 milyon TL.
Kolin Holding’in aldığı kamu ihaleleri arasında baraj yapımı, metro, otoyol, termik santral, yat limanı, demiryolu, tren garı, HES ve liman inşaatları bulunuyor.
Kolin Holding’in aldığı ve öne çıkan kamu ihaleleri ile toplam ihale bedelleri şu şekilde:
- Yeni Havalimanı – Halkalı metro hattı: 4.3 milyar TL
- Soma Kolin Termik Santrali: 1 milyar 780 milyon TL
- Kuzey Marmara Otoyolu: 13 milyar 600 milyon TL (konsorsiyum)
- Ankara Hızlı Tren Garı: 280 milyon 875 bin TL
Makyol Holding
Adnan Çebi’nin yönetim kurulu başkanı olduğu Makyol Holding’in yalnızca 2017 yılında 10 milyar 665 milyon TL değerinde kamu ihalesi aldığı iddia ediliyor. Bunların içinde Kara Yolları Genel Müdürlüğü’nden alınan ihaleler ve Sabiha Gökçen Havalimanı Gelişim Projesi ihalesi bulunuyor.
Makyol Holding’in yürüttüğü bazı projeler ve ihale bedelleri şöyle:
- Sabiha Gökçen Havaalanı İkinci Pist: 1 milyar 397 milyon TL
- Osmangazi Köprüsü: 1,2 milyar dolar (Nurol, Özaltın, Makyol, Astaldi, Yüksel ve Göçay konsorsiyumu)
- Gebze – Orhangazi – İzmir Otoyolu: 10 milyar 51 milyon TL
- Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprülerinin büyük onarımı ve yapısal takviyesi yapım işi: 246 milyon 520 bin TL
- Ovit Tüneli: 1,5 milyar TL
- Çorlu – (Kınalı – Tekirdağ) Ayr. Yolu: 9 milyar 843 milyon TL
İhalelerle ilgili eleştiriler
Kamu-özel ortaklığıyla yapılan bu projelerde, kamu ihalelerinin belirli holdinglere Kamu İhale Kanunu’nun 21/b maddesi uyarınca verilmesinin yanı sıra, projelerin yapım maliyetlerinin yüksekliği, projelere dolar üzerinden verilen garantiler, projelerin gerekliliği ve verimliliği, projelere verilen yolcu, hasta, geçiş ücreti garantileri de tartışılıyor. Dünya Bankası’ndan devlet garantisiyle alınan kredilerle yapılan bu projelerin borç yükünün yalnızca bugünü değil gelecek nesilleri de etkileyecek olması eleştiriliyor.
Bunun yanı sıra, bu projelerin bir kısmının yapım süreçlerinde maliyeti düşürmek amacıyla işçi sağlığı ve iş güvenliğine gerekli önemin verilmemesi de sebep olduğu iş kazaları ve iş cinayetleriyle dikkatleri çekiyor. Özellikle baraj ve hidroelekrik santrallerin yapılması sürecinde çevrenin tahribatı da projelerin eleştirilmesine neden oldu. Kamu ihalelerinin yüksek fiyatlarla belirli şirketlere verilmesinin yarattığı haksız rekabetin serbest piyasada yarattığı tekelleşme ile bu rekabetle baş edemeyen firmaların batması da projelere yönelik eleştiriler arasında yer alıyor.
KÖİ kapsamındaki projelerde belli gruplara yapılan kaynak aktarımlarının, kamunun yararına kullanıp kullanılmadığı da önemli bir tartışma konusu. Bu projeleri yürütenlerin kamu yararını gözetip gözetmedikleri noktasında şeffaf ve bağımsız bir biçimde denetlenip denetlenmedikleri de eleştiriliyor.
Özellikle ulaştırma projelerinde sabit trafik ve fiyat üzerinden gelir garantilerinin verilmesi de yarattığı kamu zararı açısından tartışılıyor ve Osmangazi Köprüsü de bu duruma örnek gösteriliyor. Başkent Üniversitesi İktisat Bölümü Başkanı Prof. Dr. Uğur Emek, “Mega projelerde önden yüklemeli gelir garantisi: Osmangazi Köprüsü” başlıklı yazısında, verilen gelir garantisini ve bunun vergi mükellefleri olarak vatandaşlara yükünü şöyle tarif ediyor: “Osmangazi köprüsünün 1. sınıf araçlar için 2020 yılı tek yönlü güncellenmiş resmi ücreti KDV dahil 117,90, hariç ise 109,17 TL’dir. Sözleşmeye göre 2020 yılında olması gereken ücret ise 247,80 TL’dir. Bu durumda katkı payı 138,64 TL’dir. Garanti edilen 40.000 araç için her halükarda 138 TL tutarındaki katkı payı milli bütçeden işletmeciye ödenmektedir. Ayrıca, geçmeyen her araç için de sözleşmeye göre güncellenen araç başı toplam ücret de (247,80 TL) işletmeciye ödenmektedir.”
Özetle, bu şirketlerin kamu-özel işbirliği ile yapılan projeler için aldıkları kredilere Hazine’nin kefil olması, kamu bankalarının şirketler adına borçlanması ve şirketlere dolar ve euro üzerinden gelir garantileri verilmesi eleştiriliyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, bakanlığın 2021 yılı bütçe yasa teklifi üzerindeki görüşmeler sırasında muhalefet partilerinden milletvekillerinin KÖİ projelerine ilişkin itirazlarını dinledi ve bu projelerin “akılcı bir yöntemle” inceleneceğini söyledi.
İlginizi Çekebilir
BANKA ANALİZLERİ
S&P Türkiye’nin kredi notunu yükseltti

Yayınlanma:
1 gün önce|
01/12/2023Yazan:
BankaVitrini
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P Türkiye’nin kredi notu görünümünü durağandan pozitife revize etti. S&P raporunda, politika yapıcıların aşırı ısınan ekonomiyi soğutmak konusunda ilerleme kaydettiği, Merkez Bankası’nın azalan net döviz rezervlerinin yavaşça artmaya başladığı ifade edildi.
Merkez Bankası’nın Haziran ayından beri politika faizini yüzde 31,5 artırdığı, bu durumun da yurt içi tasarruflarda dolarizasyonu azalttığı vurgulandı. S&P Eylül ayında Türkiye’nin kredi notunu “B” olarak teyit ederken, kredi notu görünümünü “negatif”ten “durağan”a çıkarmıştı.
BANKA HABERLERİ
Enflasyonun ‘belini bükeceğiz’ #TCMB

Yayınlanma:
1 hafta önce|
24/11/2023Yazan:
BankaVitrini
TCMB dün sonuçlanan olağan Kasım ayı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında, 250 baz puan olan genel bekletinin de üzerinde bir adım atarak politika faizini %35 seviyesinden %40 seviyesine yükseltti. TCMB’nin enflasyonla mücadelede kararlılığını teyit eden dünkü toplantı ardından politika metnine serpiştirilen “parasal sıkılaştırma hızı yavaşlatılacak ve sıkılaştırma adımları kısa bir zaman diliminde tamamlanacaktır” ve “kurul, dezenflasyonun tesisi için gerekli parasal sıkılık düzeyine önemli ölçüde yaklaşıldığını değerlendirmiştir” ibareleri, TCMB’nin faiz artırımında sona yaklaştığını gösterdi.
Bu minvalde, TCMB’nin yılın son ayında düzenleyeceği olağan PPK toplantısında politika faizini 250 baz puan daha artırarak (%42,50) sıkılaştırma döngüsünün sonuçlandırılmasını bekliyoruz. Karar öncesi 28,85 seviyelerinde salınan USDTRY kuru ilk işlemlerde 28,50 seviyelerine varan ani bir düşüş kaydettikten sonra günü yine başladığı noktada tamamladı. İlk etapta %1 yükselen BIST100 ana endeksi, faiz artışlarının amacının ekonomiyi yavaşlatmak ve soğutmak olduğu idrak edilince günü %1 düşüşle tamamladı. Türkiye’nin yabancı indinde risklerini gösteren 5 yıl vadeli CDS risk primi önemli bir değişim göstermezken, 2 yıl vadeli gösterge tahvilin bileşik faizi yeniden %41 seviyesinin üzerine yükseldi.
Yabancı yatırımcının TL varlıklara olan ilgisini artırmak için ekonomi yönetiminin ne gerekiyorsa yapmaya devam ettiğini açık bir şekilde not etmek gerekiyor. Bu bağlamda, devlet iç borçlanma senetlerinin faizlerinin kısa vadede biraz daha yukarıya giderek dış kaynak girişini hızlandırmasını bekliyoruz. Yabancı yatırımcının Türkiye pozisyonunu artırmak için döviz getirip TL’ye dönmek suretiyle TL ve TL cinsi varlıklara talep göstermesi bekleniyor. Bunun 2024 yılında bir noktasında gerçekleşeceğini de düşünüyoruz. Buna rağmen, USDTRY kurunun 2023 yılını 29,50-30,00 bandında tamamlaması ardından Mart ayında düzenlenecek yerel seçimler sonrasında yönünü tekrar yukarıya çevirerek, genel kanının aksine, 2024 yılını psikolojik 40 seviyesinde tamamlayacağını öngörüyoruz. Yüksek faiz ortamında ise borsanın (ekonominin) zorlanacağının altını çizmek isteriz.
TCMB PPK kararında kredi kartı azami faiz oranları ve üye işyeri azami komisyon oranlarında Aralık ayında değişiklik olmayacağı da açıklandı. Takdir edeceğiniz üzere, TCMB faiz artırdıkça kredi kartı faizleri de yukarı geliyor. Bunun da sadece ekonomik bir mesele olmadığını, konunun sosyal bir boyutu da olduğunu unutmamak hatta bir noktada siyasi bir cepheden de konuya yaklaşılması gerektiğini hatırlatalım. TCMB tarafından yayımlanan son verilerde, özellikle de gelir düzeyi daha düşük olan kişilerin kredi kartı kullanımında yüklenme, limit kullanımında ise ciddi bir artış olduğunu görüyoruz. Hatta, kredi kartının ödenmeyen ve faiz işleyen kısmında da ciddi bir artış var. TCMB’nin, özellikle seçim öncesi, kredi kartı azami faiz oranları noktasında konunun sosyal ve siyasi boyutunu da göz ardı etmediğini düşünüyoruz.
Her hafta Perşembe günü, TCMB ve BDDK’nın açıkladığı haftalık verileri dikkatle irediyoruz. Bu bağlamda, 17 Kasım ile biten haftada, TCMB’nin brüt döviz ve altın rezervleri 5,8 milyar dolar artarak 134,5 milyar dolar seviyesini ulaştı. Bu rakamın son 9 yılın zirvesi olduğunu not edelim. Bu etkili artışını içerisinde Hazine’nin sukuk ihracı önemli bir rol oynarken, TCMB’nin emanet dövizler (swap) ve kamunun dövizleri ayıklanmış bir şekilde net pozisyonunda iyileşme ise sadece 2 milyar düzeyinde sınırlı kaldı. Net rezervler: eksi 62 milyar dolar.
TCMB’nin enflasyonla mücadelede kararlılığını teyit eden dünkü hamlesi sonrasında reel faizi de pozitif alana taşıdığını not edelim. TCMB faizinin bileşiği %49 seviyesine denk gelirken, piyasa katılımcılar anketine göre 12 ay sonrası için beklenen enflasyonun %43,9 olduğunu not edelim. Buna rağmen yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatlarında anlamlı bir değişim göremedik hatta son haftalara bir miktar da olsa yükseliş görüyoruz! Büyük bir sorun olarak görülen Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarında ise erime ivme kaybetmeden devam ediyor. KKM’ye önerilen faiz oranının klasik TL mevduattan çok daha düşük olması nedeniyle 17 Kasım ile biten haftada KKM 71 milyar TL daha geriledi: stok rakamı 2,77 trilyon TL (70,9 milyar dolar).
Hollanda’da İslam ve göçmen karşıtı aşırı sağcı popülist lider Geert Wilders, beklenmedik bir seçim başarısına imza attı. Hatırlayacağınız üzere, Arjantin’de de hafta başında benzer bir sonuç alınmış; hatta geride bıraktığımız aylarda Almanya yerel seçimlerinde de benzer bir tablo görmüştük. Bu konuya daha sonra yine değineceğiz. Arjantin borsası Merval, seçim sonucu ardından neredeyse son 3 günde %50 değer kazanırken, kara borsada işlem gören Arjantin Pezosu ise dolar karşısında erimeye devam ettiğini not edelim.
Yurtdışı piyasalarda ise dün Şükran günü tatili sonrasında alışveriş çılgınlığına işaret eden Black Friday “Kara / Siyah Cuma” dinginliği yaşanıyor. Neden siyah dendiği konusunda pek çok farklı fikir olsa da, muhasebede kârların siyah ile yazıldığını not düşelim. Elbette, siyah cuma sonrasında iş yerlerinden gelecek alışveriş rakamları da ekonomik gidişat hakkında önemli ipuçları verecektir.
Yurtdışı piyasalar yavaş yavaş sene sonu moduna geçerken, İsrail – Hamas savaşına bir ara verilmesi ardından rehin tutulan 13 İsrailli kadın ve çocuktan oluşan ilk grup serbest bırakıldı. OPEC+ üretici grubunun Afrikalı üyeleri Angola ve Nijerya, grubun gelecek yılın üretim politikasına ilişkin görüşmeleri ertelemek zorunda kalmasından bir gün sonra daha yüksek petrol üretimi hedeflediklerini söyledi. Brent cinsi ham petrolün varil fiyatı 81 dolar seviyelerinde zorlu toplantıdan çıkacak kararı beklerken, altının ons fiyatı 2bin dolar seviyesinin hemen kıyısında yatay bir seyir izliyor. Altında ilk etapta 2bin dolar üzerinde haftalık bir kapanış (teknik anlamda bir teyit) sonrasında ise (eğer gücü yeterse) 2 kez test edilen 2,070 dolar seviyesi yukarıda önemli bir direnç olarak görülüyor. Bitcoin zemin güçlendirme çalışmalarını 37,500 dolar seviyesinde devam ettirirken, doların yatay seyrettiğini de not edelim. Asya borsalarında bu sabah hafif de olsa artılar dikkatimizden kaçmadı. Herkese iyi bir hafta sonu diliyoruz.
TCMB brüt döviz ve altın rezervleri
TCMB’nin toplam brüt döviz ve altın rezervleri, 17 Kasım ile biten haftada 5,8 milyar dolar artarak 134,5 milyar dolar ile 9 yılın zirvesine ulaştı.
TCMB net rezervleri
Brüt döviz ve altın rezervlerinde yaşanan etkili artışa rağmen, swap ve kamu dövizleri dışarı çıkınca baktığımız net pozisyon değişimi ise yaklaşık 2 milyar dolar ile sınırlı kaldı: stok rakam eksi 62 milyar dolar.
KKM
KKM’de erime 17 Kasım haftasında 71 milyar TL ile devam ederken, yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatlarında soz haftalarda bir miktar artışını bile yaşandığını not edelim. TL KKM’lere ödenen faizin keskin bir şekilde düşmesi sonrası klasik TL mevduata geçişin ise devam ettiğini görüyoruz.
İktisatbank
BANKA HABERLERİ
Prof. Dr. BORATAV: 2024 ve sonrasında Türkiye-IMF senaryosu
Sermayenin tahakkümünü daha da ağırlaştıran bu ortam faşizme geçiş içinde yaşanmaktadır. Bileşkesini, ekonomiyi ve tümüyle üstyapıyı içeren kapsamlı bir çürüme olarak ifade edebiliriz.

Yayınlanma:
2 hafta önce|
17/11/2023Yazan:
BankaVitrini
İktisat çevrelerinde yaygın bir tespit var: “IMF’siz bir IMF programı içindeyiz; ödünsüz uygulanması Mart 2024 seçimlerinden sonra başlayacak…”
Ekonomi yönetimini devralan ekip, bu programın ana çerçevesine vakıf olduğunu çeşitli vesilelerle açıkladı. Kritik ipucu, ücretlere dönüktür. TCMB başkanı, ücret artışlarının enflasyonist etkisini bu yakınlarda vurguladı (Ekonomim, 6 Kasım 2023). Mehmet Şimşek “emekçilerin enflasyon farkı ödemelerine son verileceğini”, çapraşık bir Türkçe ile Orta Vadeli Program (OVP) içine (s.21) yerleştirdi.
IMF programına Mart 2024 seçimleri yüzünden “sızmış” ödünler, yeni ekonomi yönetimi tarafından da onaylandı. Nitekim OVP, neoliberal ilkelerle siyasal öncelikler arasında bir uzlaşma belgesi olarak hazırlandı. Özelliklerini bu köşede açıklamıştım (soL Haber, 15 Eylül 2023). Mesela 2023-2026 arasında kamu açıkları millî gelirin yüzde 4,8’i boyutunda daralacak. Millî gelirin büyümesi ise (ne hikmetse?), yüzde 5’e yükselecek.
Saray, Mart 2024 sonrasında dört yıllık seçimsiz bir iktidar dönemine kavuşacaktır. Cumhurbaşkanı, niyetini belli etti: Seçimsiz yıllarda anayasal engeller ayıklanacak; halk muhalefeti bastırılacaktır. Bu “dikensiz gül bahçesi”, ödünsüz bir neoliberal programın ideal ortamıdır. Erdoğan, insan haklarının uluslararası finans kapital için önem taşımadığını biliyor. Program uygulanacak; dış kaynak akımları canlanacaktır.
O zaman sorgulayalım: IMF’siz bir IMF programının ödünsüz uygulanması, Türkiye için ne tür bir ekonomik senaryo öngörmektedir? Yanıtı, doğrudan IMF’den arayalım.
IMF’nin Türkiye belgeleri
IMF’nin Türkiye ekonomisi üzerindeki iki belgesini, 21 Nisan ve 13 Ekim 2023 tarihlerinde Sol Haber’de yayımlanan iki yazıda inceledim. İlk yazı, IMF’nin Nisan 2023 veri bankasında yer alan Türkiye öngörülerini gözden geçiriyordu. İkinci yazı ise Eylül sonunda Türkiye’ye gelen IMF uzmanlarının yayımladığı basın duyurusu tartışıyordu.
Ekim 2023’te IMF/WEO veri bankasındaki istatistikler tümüyle güncelleştirildi. Türkiye ekonomisinin 2023-2028 dönemine ilişkin önemli öngörülerini (son dört yılın ortalamaları ile) aşağıdaki tabloya alıyorum.

Türkiye ekonomisi 2023-2028, IMF öngörüleri (yüzdeler)
Bilinenleri hatırlatalım: Kapitalist dünya sisteminin üst-örgütlerinden biri IMF’dir; neoliberal doktrini inşa eden ve hayata geçiren kurumlardan biridir. Yönetiminde ABD’nin ‘ağırlığı vardır; ülkelere ilişkin her kritik kararda ağırlığını kullanır. IMF’nin uzmanlığı ekonomi alanındadır. “Neoliberal yapısal uyum politikaları” sınıflar-arası bölüşüm ilişkilerinde tarafsız değildir. Ana sözleşmesi ise IMF’yi güncel siyasetin dışında tutar.
Bu biçimsel kısıtlamanın yanıltıcı olduğu IMF-ülke ilişkilerinde ortaya çıkar. Örneğin 1980’de ve 2002’de Türkiye’deki iktidar değişikliklerinde IMF programlarının belirleyici rol oynadığına yakından tanık olduk.
Bu Ekim’de IMF’nin güncelleşmiş Türkiye öngörüleri bu nedenle büyük önem taşıyor. Kapsamlı bir ekonomik dönüşüm tasarlandığını belirleyebiliyoruz. Saray iktidarı son yedi yılda “yerli ve millî sermayeyi sınırsız ihya ederek” güçlenmiştir. IMF öngörülerinde içerilen senaryo, sermayenin tahakkümünü bu kez yeniden uluslararası ortama ve 2028’e taşımaktadır.
Kısaca deşifre edelim.
Temel değişim: Finans kapital desteğinde durgunlaşma
IMF, 2023-2028 döneminde Türkiye ekonomisinin durgunlaşarak kendine özgü bir istikrara ulaşacağını beklemektedir.
Temel varsayım, geçmiş yedi yılda neoliberal ilkeleri çiğnemiş olan “aykırı” politikalardan geleneksel reçeteye dönüştür. “Sağduyulu bir ekonomiye geçiş”, parasal ve malî disiplin yöntemleriyle gerçekleşecektir. IMF öngörülerinde sadece kamu maliyesi için nicel göstergeler veriliyor. Bunları yukarıdaki tabloya almadım. Özetle 2023 sonrasında kamu açığı/millî gelir oranı 2,8 puan gerileyecek; bu ayarlama büyük ölçüde kamu harcamaları (2,3 puan) daralarak gerçekleşecektir.
Parasal ve malî disiplin, 2016-2022’de gerçekleşen yüzde 4,3’lük büyüme temposunu yüzde 3,2’lik bir patikaya yerleştirecektir (Tablo, satır 1).
İstikrar göstergeleri, “Türkiye’ye özgü”dür. Enflasyon çok ılımlı bir tempoyla biraz hafiflemekte, dönem sonunda bile yüksek oranlarda kalmaktadır: 2025-28 TÜFE ortalaması yüzde 20’yi aşmaktadır (Tablo, satır 3).
Buna rağmen IMF, Türkiye ekonomisinin dış kaynak sıkıntılarıyla karşılaşacağını düşünmüyor. Göstergeleri tabloda yer alıyor: Cari işlem açığı ortalaması yüzde 3 civarındadır (satır 5). Dönem boyunca dolar kurundaki artış, TÜFE’nin gerisinde seyrediyor (satır 3 ve 4). Yani, TL reel olarak değerleniyor, dolar ucuzluyor. Bu nedenle de dolarlı GSYH, reel büyüme ortalamalarını aşmaktadır (satır 1 ve 2).
Nasıl mümkün oluyor? Tek açıklama, dış kaynak akımlarının cari işlem açıklarını fazlasıyla aşmasıdır. IMF, parasal daralmayı temsil eden TCMB politika faizlerinin yüksek enflasyonun da üstüne yerleşeceğini bekliyor; ama nicel öngörü yapmıyor. Döviz kurunu aşan TL faizleri, spekülatif finans kapitalin “arbitraj getirileri” için ideal ortamdır. Tabloya almadığım öngörülere göre altı yılda 240 milyar dolar cari işlem açığı “fazlasıyla” karşılanacaktır. Yabancı sermaye girişleri rezervleri de besleyerek TL’yi değerlendirecektir.
Bu öngörüler, dış ekonomik bağımlılığın devamı anlamındadır. AKP’nin 2003-2007 Lale Devri’ne benzetmeyiniz, çünkü ithalat bağımlılığı bu kez durgunlaşan bir ekonomi içinde gerçekleşecektir.
Durgunlaşmanın toplumsal maliyeti
AKP iktidarının “aykırı” politikalarını içeren 2015-2022 ile IMF’nin 2024-2028 dönem öngörüleri arasında büyüme temposu (%4,3→%3,2) 1,1 puan yavaşlayacaktır (Tablo, satır 1). Toplumsal yansıması nasıl olacak?
Türkiye, 2023 dönemecine emek karşıtı çok ağır bir bölüşüm şoku yaşayarak girdi; göstergelerini defalarca ve ayrıntılarıyla açıkladık. IMF, sınıfsal bölüşüm göstergeleri ile ilgilenmez. Öngörülerinde sadece dar tanımlı işsizlik göstergesi (Tablo, son satır) yer alıyor: Son beş yılda 0,3 puanlık “ılımlı” bir artış bekleniyor.
AKP’nin Türkiye’ye “armağan” ettiği toplumsal bunalımın açık göstergelerinden biri olan “geniş tanımlı işsizlik”, TÜİK tarafından “atıl işgücü oranı” başlığı altında derlenmektedir. 2015 sonrasındaki yüzde 4,3’lük büyüme, atıl işgücü yüzdesini altı puan civarında sıçratmıştır. Ocak-Eylül 2023 ortalaması %22,8’dir.
Önümüzdeki beş yılda yüzde 3,2’ye yönelen bir durgunlaşma eğiliminin Türkiye’yi sürükleyeceği toplumsal tabloyu kurgulayın: Geniş işsizlik oranının faal nüfusun dörtte birini aşması beklenir. IMF, boşta gezen gençlerin, diplomalı işsizlerin daha da yığılacağı bir Türkiye mi tasarlamaktadır?
Bir ‘çürüme’ senaryosu
Daha da vahimi var: IMF senaryosu yüzde 40’lık bir enflasyonun süregeleceğini öngörüyor. Uluslararası sermayeye açılan Türkiye, bu sayede “yerli ve millî sermaye” için bir “teselli ödülü” sunuyor. Açıklayalım:
Yeni ekonomi yönetimi, yükselen enflasyonda ücretleri sorumlu tutmaktadır. Bu iddia yanlıştır. Türkiye’de ücret payını eriten etkenlerin başında enflasyonun hızlanması geliyor. Son yılların enflasyonunda kâr marjlarındaki artışların katkısı belirlendi; bulgular yayımlanacaktır. 2028’e kadar yüzde 40’ın üzerinde seyredeceği öngörülen enflasyon, emekçi saflarındaki derin yoksullaşmayı daha da yaygınlaştıracaktır.
Sermayenin tahakkümünü daha da ağırlaştıran bu ortam faşizme geçiş içinde yaşanmaktadır. Bileşkesini, ekonomiyi ve tümüyle üstyapıyı içeren kapsamlı bir çürüme olarak ifade edebiliriz. Türkiye’nin bu geleceğe mahkumiyeti kabul edilebilir mi?
Ağır tarihsel sorumluluk Türkiye’nin sosyalist, devrimci akımlarına, örgütlerine, partilerine düşmektedir. Birlikte direnme yöntemlerini keşfederek hak etmeleri gerekecektir.
Prof. Dr. Korkut BORATAV – SOL.ORG.TR
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (494)
- BANKA ANALİZLERİ (125)
- BANKA HABERLERİ (2.230)
- BASINDA BİZ (50)
- BORSA (215)
- CEO PERFORMANSLARI (24)
- EKONOMİ (2.463)
- GÜNCEL (1.137)
- GÜNDEM (2.535)
- RÖPORTAJLAR (32)
- SİGORTA (89)
- ŞİRKETLER (1.208)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (226)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (618)
- Arif Öztan (7)
- Dr. Abbas Karakaya (52)
- Erden Armağan Er (44)
- Erol Taşdelen (351)
- Gizem Taşdelen (4)
- Gülbeyaz Gergün (37)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (24)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (59)
- Tuncer Dede (10)
- Uğur Durak (33)
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
YAZARLAR

Ticari kredi faizi 21 yılın zirvesinde

‘Bizler inandık siz de inanın’ Türk Lirasına geçiş zamanı geldi mi?

YENİ DÖVİZE KKM DÖNEMİ BİTİYOR

İMAMOĞLU’ndan Kamu Bankalarına ağır suçlama: 4,5 yıldır sıfır kredi

S&P Türkiye’nin kredi notunu yükseltti

AKBANK ŞUBELERİ KAPATIYOR MAAŞ MÜŞTERİLERİ ORTALIKTA KALDI

DENİZBANK: SEÇİL ERZAN VASAT BİR MÜDÜRDÜ

UZMANLAR KIŞ DEPRESYONUNA KARŞI UYARIYOR

REKABET KURULU İLAÇ SEKTÖRÜNDEKİ 19 FİRMAYA SORUŞTURMA AÇTI

Liderlerin Performans Oyununda Yeni İkili: Yapay Zeka ve OKR

Erol Taşdelen yazdı: BANKA DOLANDIRICI PERSONELİ GİZLEMELİ Mİ, TEŞHİR Mİ ETMELİ?

DENİZBANK’TAN BEKLENEN SEÇİL ERZAN AÇIKLAMASI GELDİ

Banka 300’den fazla üst düzey yöneticinin işine son verdi

FAİZLER YÜKSELİRKEN REEL PİYASA NE DURUMDA

DENİZBANK: SEÇİL ERZAN VASAT BİR MÜDÜRDÜ

CHP’de Kılıçdaroğlu dönemi bitti: Değişimcilerin lideri Özgür ÖZEL yeni başkan!

Erol TAŞDELEN yazdı: YILIN SON ÇEREĞİNE BANKACILIK SEKTÖRÜ VE 4 BÜYÜKLER NASIL GİRDİ?

PETROL OFİSİ’nden dengeleri değiştirecek hamle BP’yi satın alıyor!

Özgür Özel kimdir?

GARANTİ BBVA’dan 10 Kasım videosu beğenildi…
- Bakan Işıkhan'dan asgari ücret açıklaması 01/12/2023
- İngiltere'de bir şehir daha iflas etti 01/12/2023
- Bloomberg: Wall Street Biden ve Trump'ın dışında bir aday istiyor 01/12/2023
- Çılgın Sayısal Loto 2 Aralık 2023 sonuçları canlı çekiliş sonrası millipiyangoonline.com adresinde olacak 01/12/2023
- Tarih verildi: Çalışan emekliye 5 bin TL ikramiyede yeni gelişme 01/12/2023
- SPK, 3 şirketin halka arzını onayladı 01/12/2023
- Resmi Gazete'de bugün (02.12.2023) 01/12/2023
- Tüketici elektroniği ciroda 3 haneli, adet bazında %20 büyüdü 01/12/2023
- S&P: Türkiye’nin kredi notunun yükseltilmesi için net rezervleri izleyeceğiz 01/12/2023
- Fed Başkanı Powell’dan faiz yorumu 01/12/2023
- ABD’de imalat sektörü 13. ayda da daraldı 01/12/2023
ALTIN – DÖVİZ
KRIPTO PARA PİYASASI
BORSA
Popüler
-
GÜNDEM2 sene önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL7 ay önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ6 ay önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ2 sene önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ3 sene önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA HABERLERİ3 sene önce
AKBANK : Tekaüt Sandığı Vakfı (Sandık) SGK devri için hazırlıklar tamam
-
BANKA ANALİZLERİ1 sene önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
BANKA HABERLERİ1 sene önce
AKBANK ÖZEL FİRMAYA 22.000 LİRA MAAŞ PROMOSYONU VERDİ
-
GÜNCEL11 ay önce
Eskişehir’de zimmetine 9 milyon lira geçiren banka müdürü tutuklandı
-
BANKA HABERLERİ2 ay önce
İDDİA: İstanbul göbeğinde Bankacı kaçırıldı; işkence yapıldı, silahla vuruldu